Şimdi Ara

Bilimsel atmasyon: Karbon Testi (3. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
200
Cevap
0
Favori
21.665
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
2 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • gadgamet

    Bakıyorum da kuralları da çok iyi biliyorsunuz, italik kodun ucunu açık bırakıp sizden alıntı yapanların mesajlarını italik yapmayı da, kimin ne zaman kaynak isteyip istemediğini de..

    Hele çıkarın şu maskeyi de önce bir kim olduğunuzu görelim, provakasyon yaptığınızı açıkça dile getirmiş oldunuz bu tavrınızla. Siz sahte nickler kullanırken, beni dini eleştirir (ki "iş bitirici" gibi bir söz kullanmamıştım, herhalde böyle bir konunun beni bitireceğini düşündüğünüzden öyle dediniz) bir başlık açma konusunda "cesaretlendirmeye" çalışmanız, açtığınız konular gibi; çocukça. Konuyu dine çekiyor olduğunuz sonucuna, HY'den alıntı yapmanızdan vardım; zira bu pek kıymetli insanın(!), tek amacı bilimi karalamak.

    Peki siz benim işime gelmeyince bilimsel kaynak istediğimi, işime gelince wikipedia'yı en doğru kaynak kabul ettiğimi nasıl ispatlayacaksınız çok merak ediyorum; sabırsızlıkla da bu konudaki bir mesajımdan yapacağınız bir alıntıyı bekliyorum.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Darkness -- 11 Nisan 2010; 21:11:22 >




  • Darkness
    Fena halde köşeye sıkıştırdınız beni.

    Şaka be öyle düşünüyorsunuz sadece. Evet gene düşünceler ahh düşünceler.

    Şu ana kadar Evrim ve Teorisi konularında sizin, ''ya arkadaşlar bu milyonlarca önce olan birşeyin, yaşı nasıl bilinir ''diye hiç sorgulamamış olduğunuzu araştırmalarım sonucu doğruladım. Şimdi bilimsel bir kaynak verilmiş konuda, bunlar dinci diye lakırdı yapmanız herhalde acı gerçeği ortaya çıkarıyor olsa gerek.
    Neyse ne siz ne ben önemli değil, kişisel çekişmeler içermeyen yorum yapmanızı öneriyorum.
    Konunun kalitesine uygun ve bilimsel içerikli olsun.


    @as74

    Yazılanları kişiye özel yazmıyorum arkadaşım yukarda bir zahmet okusaydın HY olayı ile ilgili yorumlarımızı.
    Herhalde genel bir alışkanlık okumadan tepki göstermek.
    Afferim size HY'den alıntı olduğunu hemen kaptınız.

    Tekrar etmek zorunda kalacağım ve kendimi tekrar etmeyi hiç sevmem, mümkünse bir son olsun ve üşenmeden tüm yorumları okuyup, fikir beyan ediniz.

    HY'den alıntı olması, sanki bu ''bilimsel gerçeğin doğru olmadığını gösteriyormuş gibi'' davranmakta özgürsünüz.


    Son bir tavsiye ve öğüt: anlamsız sorularla değil bilimsel kanıtlarla geliniz as74 yani kusura bakmayın ama sorduğunuz soruları seçerek belirleyiniz. Böylece kaliteli bir konuya katkı yapmış olursunuz.





  • bu yanıtı sadece şakacı biri atabilir, iyimser düşünürsek tabii
  • Bu yanıtı ise, bu konuyla ilgili uzaktan yakından hiç alakası olmayan biri atabilir.


    Arkadaşlar söylediklerimi basitleştirerek tekrar edeceğim gene.
    Lütfen konuyla ilgili ve bilimsel kaynaklı mesajlar ile katılın.
  • Yazılanlara hiçbir yanıt veremediğin gibi, basit kurgulu cümlelerle çalım atma peşindesin

    Yazdığıma bak attığın mesaja bak!

    Ama algı meselesi işte!


    Gaglamaya devam…
  • Baktılar olmuyor karbon testine taktılar şimdide, hani belki yeriz... Kimin fake i acep?
  • quote:

    Orijinalden alıntı: as74

    Gaglamaya devam�





    kalkmış bir de kurallardan dem vuruyor, sanki anlamıyoruz fake üye olduğunu
  • Arkadaşlar yazılanlar doğru mu yanlış mı diye niçin bakmıyorsunuz. Bir iddia var ve inanamıyorsunuz. Ama bunu sadece HY söylemiyor. 50-60 yıl önce de söylenmiş, şimdi de söyleniyor. Acıtıyor iddia belli. HY meselesi sıktı artık. Yanlış olduğunu düşünüyorsanız yanlış diyebilirsiniz. Bilimsel bir düşünce bu ve dinle alakalı değil. Bu doğruysa dine karşı açık düşmüş olacağız diye düşünmeyin. Bu iddia doğru mu yanlış mı diye düşünün.

    Ama yazılanlardan anlaşıldığına göre sizin için mesele bu iddianın doğru veya yanlış olması değil. Bu iddianın yanlış olmasına ihtiyaç duyuyorsunuz. Blimsel araştırmalar acımasızdır. Doğru neyse onu kabullenmek zorundayız. Artık yanlışları ortaya koyun bizde öğrenelim.Bırakın yine HY takıntılarını. Tarafsız linklerde verildi yukarıda. Onlara cevap verin o zaman. Böylece gerçeğe ulaşalım




  • Diğerleri cevap veremiyordu anlıyordum ama bu as74 ciddi bir vaka olarak karşımıza çıktı.
    Şaka gibi bir insan.
    Önce konuya bilmiyorum diye girdi,
    quote:

    Karbon testi hakkında bilgim yok

    Sonrada konuyla alakasız sorular yöneltti,
    quote:

    İnancınız size yetmiyor mu?
    Hayatınıza renk mi lazım?

    Ve şok sıkı durun.
    quote:

    Yazılanlara hiçbir yanıt veremediğin gibi


    Kendisinin verdiği yanıt şuydu:
    quote:


    Yalnız, aklıma takılan şu oldu, eğer bir şeyleri kaçırmışsam affedin , ilgili makalelere ulaştım, 1950 ile 60 yılların sonlarında yayınlanmış makaleler

    Makaleler yayınlandıktan sonra 50-60 yıl boyunca dünya bilim çevreleri uyumuş mu? Hala nasıl bu yanlışa devam ederler, adamlar taa 60 lı yıllarda evrim teorisini bitirmiş!


    Uyumuş muyu soru olarak mı algılamam lazımdı?
    Çok bilimsel bir yaklaşım olsa gerek ama size göre, yok böyle bir bilimsellik, uyumuşlar mı?
    Siz söyleyin uyumamışlar ise zaten yazardınız ama bu da yok.

    Ben yeterince bilimsel kaynak gösterdim ama hala karşılığında bir cevap alamadım durum böyleyken ben gagalayan oldum pes doğrusu.
    Seviyenizi koruyamadınız hemen çözüldünüz. Gagalamaya devam felan hoş bir yaklaşım değil.

    Bilimsel bir kanıt yoksa küfürlerim var diyorsunuz.

    Aslında sizleri anlıyorum, çaresizlik sonucu size sadece hakaret etmek kalıyor ve bu hakaretlere gülmek.
    Bana ise hepinize gülmek

    Gagalamamı kesmek isteyen varsa kişisel kapris ve çocukca yorumlar ile değil bilimsel kanıtlarla gelsinler, bilimsel kanıtı geçtim, seviyeli olarak gelin diyorum.

    Kuru lakırdı duymaktan ben sıkıldım siz yapmaktan sıkılmadınız valla helal olsun.



    uyumuş mu mışmı müş mü mıs mı? Çok iyiydi ya Allah razı olsun sayenizde gülüyorum.

    Sordum yanıt gelmedi



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi gadgamet -- 11 Nisan 2010; 22:27:57 >




  • Sayın ar_tryk,

    Bu forumda evrimi çürütecek yeterlilikte bir insan ya da fikir olduğunu sanmıyorum, aksi de geçerli tabii
    Bu dünya bilim adamlarının kabullendiği bir konu, aksini bir gün birileri ispat ederse bu hızla ilk duyanların biz olacağımıza hiç kuşkum yok:)
    İki de bir bu yeterlilikte olduğunu sananlar 50 yıllık taşları kuyulara atıp hadi ispat edin bakalım diyorlar, aynı konu sürekli açılıyor, artık kabak tadı verdi, nedir bu dert arkadaş anlamadım?
    İnanmıyorum kişisel duygularım buna ters dersin saygı gösteririm ama çıplak Tarzan hesabı “…ARAŞTIRMALARIM SONUCU…” dersen komik olursun, can sıkıntısından fake üyeliklerinle bir taş atarsın (bu arada bu fakeler tespit edilip foruma girmeleri süresiz yasaklanmalı-yüzü olmayan insanlara burada yer olamamalı), hadi çıkarın dersin, olur senin için uğraşıyım bir de
    Çok üstün araştırmaları sonucu evrim teorisini çürüten insanlara açık çağrım var
    Bırakın buraları, dünya bilim otoritelerine araştırmalarınızın sonucu açıklayın, kabul görsün, evrim teorisi puf olup uçsun, biz de gururlanalım bir Türk evrimi çürüttü diye, alkışlayalım

    Gerisi laf

    Ama sizin şu cümleniz laf değil
    “Bilimsel araştırmalar acımasızdır. Doğru neyse onu kabullenmek zorundayız.”

    @gadgamet
    bla..bla..bla
    anlar mısın acaba?
    sorular yanıt mı
    yoksa yanıtlar sorumu?
    teker teker yanıt verirdim ama senin gibi bir fake e değmez! bir de anlama sorunu var tabii




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Darkness

    kalkmış bir de kurallardan dem vuruyor, sanki anlamıyoruz fake üye olduğunu


    Benim üyeliğimi sorgulama nedeniniz acaba neydi?
    Neden bir başka üye değilde ben fake oluyorum?
    Cevabını veriyorum: çünkü bu konu sizin canınızı baya bir sıktı ve anlamsızca saldırmanıza neden olduğu için.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: alikuşcu


    quote:

    Orijinalden alıntı: Raskolnikov

    Pek güvenilir sayılmaz ! Bir taşın her zaman yere düşeceğide pek güvenilir bir bilgi değil diyerek olayı renklendireyim. Misal uzay şartlarını canlandırdıkları test odaları. O zaman açıklıyorum. Yer çekimi denen kanun yalandır. İnanmayın !!!

    Aynı mantıkla şunu diyebiliriz.

    Nüfus cüzdanında babanın ismi ne yazıyor ?

    Dna testi yaptırdın mı ?




    pek paralel olmamış gerçekten sıkıntılı bir ölçüm

    davetci.comdan alıntıladım

    * KARBON 14 METODU ve SORU İŞARETLERİ
    * Dr. Ö. Said Gönüllü

    Karbon 14 İkinci Dünya Savaşı’nı tâkip eden yıllarda (1949) Amerikalı kimyacı Willard Libby kendisine Nobel ödülü kazandıran bir buluş yaptı. Bu, tarih öncesi zamanla ilgili çalışmalarda dönüm noktası teşkil eden, fakat esas olarak Dünya’nın yaşı konusundaki bilgileri alt–üst eden bir gelişmeydi. Libby’nin keşfi, bugün “Karbon 14” (veya radyokarbon) tekniği olarak ünlenmiş olan, organik kalıntıların yaşını belirleme metoduydu. Arkeologlar 1950’lerde bu yeni metodu kullanarak ilk tarih öncesi yerleşimlere mutlak yaşlar verdiler. Rusya ve Afrika’daki Neolitik yerlerin yaşı 50 bin yıl civarında belirlenirken, Filistin’deki Eriha şehrinin 11 bin yıl önce kurulmuş ilk insan yerleşimi olduğu ortaya kondu. Hâlen arkeologlar, paleontologlar ve paleoantrepologlar 50 bin yıldan daha genç olan organik malzemelerin (kemik, diş, odun kömürü vs) yaşını belirlemek için karbon 14 tekniğine başvuruyorlar. Peki ama karbon 14 ile yapılan yaş tayinleri ne kadar güvenilirdir? Bu ve diğer yaş tayin metodları bize geçmişle ilgili ne ölçüde sıhhatli bilgi vermektedir?

    Karbon 14 metodu
    Prensip basittir. Uzaydan gelen kozmik tanecikler yukarı atmosferde bulunan karbondioksit (CO2) gazı moleküllerinden bazılarıyla karşılaşırlar ve bunlardaki yaygın, olağan ve kararlı (radyoaktif olmayan) karbon 12 atomlarını sürekli olarak bombardıman ederler. Karbon 12 atomu yapısına iki nötron alarak radyoaktif özellikteki karbon 14 hâline gelir. Bu sonuncusu hemen bozulmaya (desintegration) başlar ve belli bir süre sonra azot 14 gazına dönüşür. Bu arada karbon 14 ve karbon 12 önce CO2 yoluyla bitkiler (fotosentez), ardından da hayvanlar tarafından asimile edilir ve beslenme zincirine girer. Herhangi bir bitki veya hayvan için, karbon 14 atomunun dünya üstünde tabiî olarak bulunan yaygın ve olağan karbondan (karbon 12) farkı yoktur; canlı her iki atomu da sürekli olarak bünyesine alır ve bunların birbirlerine nisbeti bellidir. Bitki ve hayvan öldüğünde dışarıdan karbon alışı durur. O anda organizmada ölünceye kadar almış olduğu karbon 12 ve radyoaktif karbon 14 bulunmaktadır. Organizmadaki karbon 12 miktarı sabit kalırken, radyoaktif karbon 14 bozulmaya devam ettiğinden karbon 12’ye göre oranı azalır. Yaş tayini için alınan örnekteki karbon 14 miktarını belirlemek için, bir gram karbonda dakikadaki bozulma sayısını hesaplamak gerekir. Karbon 14’ün yarı ömrü 5.700 yıl olarak kabul edildiğinden (yani karbon 14 atomlarının yarısının bozulması için 5.700 yıl geçmesi gerektiğinden) analiz edilen organizmanın ölüm tarihi buradan bulunur. Radyokarbon nisbeten nâdir bulunur; bir bitki veya hayvanın yapısındaki toplam karbon miktarının sadece çok küçük bir kesri radyokarbondur. Yaş tayini için kullanışlı olan bu küçücük kesrin önemi Libby’nin iddiasına göre şuydu: radyokarbonun olağan karbona oranı dünyadaki bütün canlılar için daima aynıydı ve bu kolayca ölçülebilen birşeydi.

    Radyokarbon oluşur oluşmaz bozulmaya başlar. Atmosferde bir miktar radyokarbon oluştuğunda, bu miktarın yarısı 5.700 yıl kadar sonra bozulmuş olur (ve azot gazına dönüşür). Geri kalan miktarın yarısı da daha sonraki 5.700 yılda bozulur ve ölçülemeyecek kadar küçük bir kalıntı kalıncaya kadar bu böyle devam eder. Bir ağaç, ölümünden 5.700 yıl sonra, canlıyken bünyesinde bulunan radyokarbon / olağan karbon oranının sadece yarısını ihtiva eder. 11.400 yıl (veya iki yarı–ömür) sonra, tabiattaki oranın sadece dörtte birini içerir. Yaklaşık beş yarı–ömür, veya kabaca 30 bin yıl sonra ise, çok zor ölçülen bir kalıntı kalır, bu yüzden radyokarbon testi sadece 30 bin yıldan daha genç kalıntıların yaş tayininde sağlıklı şekilde kullanılabilir.

    Radyokarbon testi, bir zamanlar canlı olan varlıkların kalıntıları üstünde çalışır; meselâ binlerce yıl öncesine ait bir mezardaki kemikler veya ağaçtan yapılmış direkler gibi. Böyle organik bir maddenin yaşını tayin etmek için kalan radyokarbon miktarını saymak, buradan da canlının ne zaman radyokarbon almayı durdurduğu –yani ne zaman öldüğü– sonucunu çıkarmak gerekmektedir.

    Testin değeri, bir papirüs parçasının veya seyrek karşılaşılan bir kafatasının ne kadar zaman öncesine ait olduğunu öğrenmek gerektiğinde ortaya çıkmaktadır. Netice itibariyle bu teknik yeryüzünde radyokarbonun (karbon 14) yaygın, olağan ve kararlı karbona (karbon 12) oranını, ve daha da önemlisi bu oranın zaman içinde sabit kalıp kalmadığını doğrulukla bilmeye dayanmaktadır. Yani testin sağlıklı işlemesi için yeryüzündeki radyokarbon / olağan karbon oranı, teste konu olan varlık hem hayatta iken, hem de öldükten sonra aynı kalmış olmalıdır, ve metodun ilk geliştirildiği günden beri de aynı kabul edilmiştir (son gelişmeler ışığında böyle bir ön kabulün doğru olmadığı anlaşılmıştır). Arkeologlar mezarını buldukları bir insanının yaşını belirlemek istediklerinde, eğer bu insan hayattayken yeryüzünde daha fazla karbon 14 mevcut idiyse, kemiklerden elde edilen yaş hatalı olacak, o insan gerçek yaşından daha genç gözükecektir. Eğer yaşarken yeryüzünde daha az radyokarbon mevcut idiyse bu durumda daha yaşlı gözükecektir.

    Libby ve ekibi 1940’larda bu tekniği geliştirirken, Dünya’daki karbon 14 miktarının insanın yeryüzündeki varoluş zamanı boyunca değişmediğine inanıyorlardı; çünkü bu varoluş zamanı, Dünya’nın 4,6 milyar yıl olarak kabul edilen yaşı yanında çok küçük kalıyordu. Libby de radyokarbon oranını “denge değeri” ifadesiyle sabit kabul ediyordu.

    Dünya oluştuktan ve bir atmosfere sahip olduktan sonra, karbon 14’ün inşa edileceği 30 bin yıllık bir geçiş periyodu olacaktı. Bu periyodun sonunda, kozmik radyasyon etkisiyle meydana gelen karbon 14 miktarı sıfıra doğru bozulan karbon 14 miktarıyla dengelenecekti. Libby’nin terminolojisiyle, 30 bin yıl sonunda yeryüzündeki radyokarbon rezervuarı sabit duruma ulaşmış olacaktı.

    Problemler başlıyor
    Üniformitaryen jeolojiye (jeolojik zamanlar boyunca tabiattaki şartların değişmediğini kabul eden görüşe) göre, Dünya, rezervuarın dolması için gereken 30 bin yıldan binlerce defa daha yaşlı olduğundan, radyokarbon miktarı milyarlarca yıl önce dengeyi yakalamış ve insanın yaratıldığı günden bugüne kadar da bu sabit değeri korumuş olmalıdır. Teorinin bu kısmını test etmek için Libby, radyokarbonun hem oluşma hem de bozulma oranlarıyla ilgili ölçümler yaptı ve önemli bir çelişki belirledi. Buna göre, radyokarbon atmosferde bozulup ortadan kalkma hızına göre % 25 daha hızlı oluşuyordu. Libby, bu sonucu deney hatası olarak kabul etti.

    Libby’nin deneyleri 1960’larda, daha gelişmiş tekniklerle çalışan kimyacılar tarafından da tekrarlandı. Sözkonusu radyasyon miktarı çok küçük olduğundan (saniyede birkaç atomun bozulması) ve sonuçları bozabilecek diğer bütün radyasyon kaynaklarını seçip elemek gerektiğinden, deneyler çok hassas ölçümleri gerektiriyordu. Yeni deneyler, Libby’nin tesbit ettiği çelişkinin sadece deney hatası olmadığını gösterdi; bu mevcuttu. Büyük hatalara rağmen, bugünkü tabiî oluşum oranının tabiî bozulma oranını % 25 kadar aştığını gösteren güçlü belirtiler olduğu, karbon 14’ün oluşma ve bozulmasındaki dengenin korunmadığı belirlendi.

    Bunu, Southern California Üniversitesi’nden Hans Suess; Journal of Geophysical Research’de ve V.R. Switzer Science’da yazarak diğer bazı araştırmacılarla birlikte teyid ettiler. Verileri gözden geçiren Utah Üniversitesi’nden metalürji profesörü Melvin Cook, karbon 14’ün bugünkü oluşum oranının bir dakikada bir gramda 18,4 atom, bozulma oranının ise bir dakikada bir gramda 13,3 atom olduğu sonucuna ulaştı; yani aynı zaman aralığında oluşma oranı bozulmadan % 38 kadar fazlaydı. Bu keşif Cook tarafından şu şekilde izah edildi: “Bu sonucun iki anlamı olabilir: ya, karbon 14’le ilgili olarak atmosfer şu veya bu sebepten dolayı geçici bir inşa aşamasındadır... veya radyokarbon yaş tayin metodunun temel kabullerinden herhangi birinde bir yanlışlık vardır.”

    Cook, radyokarbon oluşması ve bozulmasıyla ilgili eldeki en son rakamları aldı ve buradan sıfır radyokarbona ulaşacak şekilde geriye doğru hesaplamalar yaptı. Aslında bunu yaparken, radyokarbon tekniğini kullanarak Dünya atmosferinin yaşını hesaplamaya çalışıyordu. Sonuçta, Dünya atmosferinin yaşı 10.000 yıl civarında çıktı. Üniformitaryen jeoloji ve Darwinci teori diyetiyle beslenip yetiştirilmiş birisi için, veya standard bir jeoloji ders kitabını açan lise veya üniversite öğrencisi için, hayatın Dünya üzerinde 10.000 yıl gibi kısa bir geçmişi olabileceği fikri, kaçınılmaz olarak mantıksız gözükür. Acaba radyokarbon metodu yaşı bilinen nesneler için test edilip doğruluğu tamamen gösterildi mi? Acaba bu teknik, mükemmel sonuçlarla arkeolojide geniş bir kabul gördü mü? Acaba kullanılan metodda yıllar önce herhangi bir kusur bulunmuş muydu?

    Radyokarbon metodu, yaşını bağımsız olarak, meselâ arkeolojik kaynaklardan bildiğimiz nesneler üzerinde denenmişti ve etkileyici erken başarılar elde etmişti. Test edilen ilk eşyalardan biri, Mısır’da bir firavun mezarından çıkarılmış olan ve bağımsız olarak 3.750 yıl öncesine ait olduğu bilinen ağaç bir kayıktı. Radyokarbon denemesi 3.441 ile 3.801 yıl arasında bir tarih verdi; bu sadece 51 yıl gibi bir hata demekti. Fakat bu umut verici başlangıçtan hemen sonra, metod için zorluklar başladı ve sonraki denemeler anormal yaşlar verdi.

    Anormal yaşlarla ilgili son örneklerden birisi şuydu: 1991’de Güney Afrika’da açık arazide bulunan kaya resimleri Oxford Üniversitesi tarafından analiz edilmiş ve yaklaşık 1.200 yıl yaşlı olduğu hesaplanmıştı. Bu önemliydi, çünkü bunlar bölgede bulunan ilk açık arazi resimleriydi. Fakat, bu konuda çıkan haberler Capetown’da oturan bir bayanın, Joan Ahrens’in dikkatini çekti. Ahrens resimleri tanıdı; bunlar kendisinin resim dersinde yaptığı ve daha sonra bahçesinden çalınan resimlerdi. Bu gibi olayların anlamı şuydu ki, yanlışlıklar, yaş tayin tekniklerini bazı dış metodlarla kontrol etme şansına sahip olduğumuz böyle seyrek durumlarda ortaya çıkarılabilirdi sadece. Böyle dışarıdan araştırma imkânları mevcut değilse, karbon tekniğinin verdiği hükmü kabul etmek zorunda kalıyorduk.

    Bu anormal keşiflerle ortaya çıkan durum Introduction to Prehistoric Archaeology adlı eserde şöyle özetleniyor: “Yıllardan beri, muhtemel hataların...nisbeten küçük etkileri olabileceği düşünüldü, fakat radyokarbon yaşlarıyla ilgili yakın zamanda yapılan araştırmalar, karbon 14’ün atmosferdeki tabiî konsantrasyonunun hesaplanan yaşları belli dönemlerde önemli ölçüde etkileyecek kadar değişmiş olduğunu gösteriyor. Değişim miktarı teorik olarak tahmin edilemediğinden, karbon 14 ile gerçek takvim arasında korelasyon yapabilecek mutlak kesinlikte paralel bir yaş tayin metodu bulmak artık zorunlu olmuştur.”

    Ağaçların büyüme halkaları
    Radyokarbon yaş tayinini teyid etmek için başvurulan paralel tayin metodu, California ve Nevada dağlarının yüksek kesimlerinde yetişen ve Yeryüzü’ndeki en yaşlı canlı varlık olan ilginç bir ağaç, bristlecone çamı üzerinde test edilmiştir.

    Bristlecone çamı, Arizona Üniversitesi’nden Charles Ferguson tarafından dendrokronoloji (ağaç halkalarıyla yaş tayini) bilimini geliştirmek için kullanılmıştır. Bu yararlı bir ağaçtır, çünkü çok uzun yaşamaktadır ve halkalarındaki ardışıklıkların geçmişteki belli yılları temsil ettiği söylenmektedir. Bu durum, genç bir ağacı daha yaşlı ağaçlarla (ölmüş ağaçlar da dahil) mukayese etme imkânı vermekte ve sonuçta ağaç halkası kronolojisi giderek daha geri tarihlere çekilmektedir. Alınan ağaç örneklerindeki belli diziler incelenerek yapılan yaş tayinleri Ferguson’a günümüzden 8.200 yıl öncesine uzanan bir ana kronoloji inşa etme imkânı vermiş ve bu da radyokarbon yaşlarındaki değişimlerin doğruluğunu test etmekte kullanılmıştır. Hans Suess, üzerine ana kronolojinin bina edildiği bristlecone çam örneklerinin yaşını bir de radyokarbon yöntemiyle tayin ederek bir sapma cetveli hazırlamıştır. Bu cetvel teoride radyokarbon metodunun yanlışlıklarını 10.000 yıl öncesine kadar düzeltme imkânı vermektedir. Fakat cetveller için bir kalibrasyon metodu henüz geliştirilmiş değildir. Yani geçmişten bugüne çok iyi bildiğimiz sabit bir kriter bulunmamaktadır.

    Radyokarbon tekniğinin mucidi Libby, önemli sapmaların olabileceğini başlangıçta düşünmemişti. “Bu tekniği geliştirdiğimizde” diyordu Libby, “elimizde en küçük bir delil olmamasına rağmen, kozmik ışınların sabit kaldığını varsaydık. Fakat şimdi değişim olduğunu biliyoruz.”

    Yakın zamanda tartışmaya yeni bir zorluk daha girmiş bulunuyor. Dendrokronolojinin dayandığı temel prensip –her yıl bir ağaç halkası oluşur– sorgulanıyor. Encyclopaedia Britannica’da Holosen dönemiyle ilgili olarak dendrokronoloji çalışmalarını yazan R. W. Fairbridge şunları söylüyor: “Ağaç–halkası analizlerinde bazı tuzaklar keşfedildi. Zaman zaman, çok şiddetli geçen bir mevsimde, büyüme halkası oluşmayabilir. Bazı enlemlerde, ağaç halkasının büyümesi nem ile, bazılarında sıcaklıkla doğru orantı göstermektedir. İklim açısından bu iki faktör farklı bölgelerde genellikle ters orantılı bir ilişki içindedir.” Aynı şekilde, eğer büyüme baharda başlar, sonra vakitsiz soğuklardan dolayı durur ve tekrar başlarsa, bir yıl içinde iki halka da gelişebilir ve bu yanıltıcı olur. Sonuçta, iklim değişiklikleri, düzeltme cetvellerinde bristlecone çam yaşlarıyla ilgili değişiklik yapmayı gerektirmektedir. Burada anahtar soru, karbon 14’ün oluşma ve bozulma oranı arasındaki uyuşmazlığın nasıl açıklanacağıdır.

    2001 yılında Bahama adalarındaki bir mağarada 45 bin yıl önce oluşmaya başlamış bir dikit üzerinde analiz yapan Arizona Üniversitesi’nden Warren Beck ve arkadaşları, karbon 14’ün atmosferik konsantrasyonunda 45 bin ile 33 bin yıl öncesi arasında çok büyük değişimler belirlediler ve bunun sebebinin, yeryüzünü anormal derecede yüksek kozmik ışın akılarıyla radyasyona mâruz bırakmış bir süpernova patlaması olabileceğini ileri sürdüler.

    Problem şuydu: eğer karbon 14 konsantrasyonu önemli ölçüde değiştiyse, bu dönemin fosillerinin yaşlarını tayin etmek imkânsız hâle gelmektedir. Lyon Radyokarbon Yaş Tayin Merkezi müdürü Jacques Evin, “atmosferdeki karbon 14 oranının zaman içinde sabit kalmadığı uzun zamandan beri biliniyor. Dolayısıyla ölçüm yaşları sıklıkla değişiyor” diyor. Üçbin yıl önce gözlenen en büyük karbon 14 değişimi bu metodun ve dolayısıyla ağaç halkaları, mercanların büyüme çizgileri ve göl tortullarının çökelme sınırları gibi kalibrasyon yöntemlerinin kullanılmasını imkânsız hâle getiriyor.

    Sonuçta, bilimde bugün “doğru” olarak bilinen bir bilginin yarın daha sağlıklı ve soğukkanlı değerlendirmelerle çürütülebileceği gerçeğini bir defa daha görmüş bulunuyoruz. Buna, jeolojik geçmişte meydana gelmiş ve bir daha tekrar edilmesi mümkün olmayan hâdiseleri çözmeye çalışırken bilhassa dikkat etmeliyiz. Bilimin sınırları var, fakat bilimle iştigal edenlerin bunu anlaması da en az onun kadar önemli. Evrim teorisi ise, Uranyum–Kurşun yaş tayininde olduğu gibi Karbon 14 metodundaki problemlerden dolayı da, dayanmaya çalıştığı destekleri bir bir kaybediyor. Böylece, bir teori olmak için gereken şartları sağlamaması bir yana, sadece ideolojik bir dayatma hüviyeti taşıdığı da giderek daha açık gözüküyor.

    Kaynaklar -
    -Milton, R. 1997 – Shattering the Mythes of Darwinism. Park Street Press, Vermont.
    - Bourdial, I. 2001 – Une faille dans le carbone 14. Science & Vie. No: 1007, Août, Paris.
    mico_minik_by.gif (906 bytes)





    Boşa yazıyorsunuz boşa
    Okuyan azınlık belli ediyor okumayan kesim ise sadece bol keseden atıyor.

    Bilimsel Makale ve kaynak için teşekkürler.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: as74

    Sayın ar_tryk,

    aynı konu sürekli açılıyor, artık kabak tadı verdi, nedir bu dert arkadaş anlamadım?

    Bu konu sürekli açılıyor dediğinizde nerede açılmıştı diye merak ettim doğrusu. Yani Karbon 14 metodu. Evrim konusunda gördüyseniz veya başka yerde linkini verirseniz incelemek isterdim. Arkadaşa da konu kirliliği yapma burada aynı konu var ordan devam edelim derdik. Ama sürekli açıldığından değil evrime de bulaştığından ve teori için sıkıntılar getireceğinden bu konu pek hoşa gitmedi. Keşke sadece Karbon 14 metodu açısından konuşulsa ve konu sabote edilmese bilerek veya bilmeyerek.

    Ama bu konu derken evrim diyorsanız hatayı burada yapıyorsunuz. Bu konu direk evrimle alakalı bir konu değil. Evrimle hiç alakalı olmayan makalelerde okuduğumu hatırlıyorum. Bu konuda gadgamet e bir tartışmada üstünlük sağlayamazsınız. Çünkü bütün bilim adamlarının kabul ettği bir şey yazmış ve tartışma konusu bile değil.

    Ben bu konuda önemli şeyler öğrendiğimi hissediyorum ve gadgamet eteşekkür ediyorum




  • @ar_tryk
    ben teşekkürler ederim, saygınız ve bilimsel merakınızla, diğerleri sizi örnek almalı

    sizden bir ricam olacak, kişisel tartışmalara girmeyiniz, ben yeterince seviyelerine indim zaten.
    Ama gördüğünüz gibi okumaları var, yazmaları var ama anlayışları mı? işte o yok.
    bundan sonra kişisel sürtüşmelere girmeyeceğim.
  • @ar_tryk
    Karbon testine kimsenin bir şey dediği yok, bugün cinayet soruşturmalarında bile kullanılıyor, sorun bunu evrimi çürütecek kanıt gibi sunulmasında, işte bu araştırmaya değer oluyor!
    Benim dediğim ise 50-60 yıldır bu bir evrim teorisini çürütecek yapı ise şimdiye kadar nasıl çürütememiş?
    Bilim dünyası nasıl atlamış karbon testinin marifetini!

    Yoksa bu, mal bulmuş mağribi girişimi olarak kalacaktır!
  • Evrim teorisi ise, Uranyum–Kurşun yaş tayininde olduğu gibi Karbon 14 metodundaki problemlerden dolayı da, dayanmaya çalıştığı destekleri bir bir kaybediyor.

    Yazılmış yukarıda. Direk HY deyip eleştirmek yerine araştırmak daha doğru. Şu sıralar zamanım yok ama birara incelemeye çalışacağım. İngilizce kelime çevirim bozuldu. Tek tek kelime bulmak zaman alıyor.Uğraşamıyorum. Karbondan öte Uranyum–Kurşun proplemini yeni duydum. Birbirimizi yiyeceğimize ne güzel bir konu var ve araştıralım. nasıl proplemler bunlar. Ayrıntıya girdikçe gadgamet de araştırmayı derinleştirecek ve bilgi sahibi olacağız hepberaber. Konuyu tartışmak yerine bu tür atışma belki konunun kilitlenmesine sebep olacak. Bırakın karşı görüşler saygılı bir şekilde çarpışsın. Başımızı kuma gömemeyiz. Evrimi de şimdiden karıştırmayalım. Sonuçlar geldikçe uygun yorumlar yapılır. Ama sonra evrimle ilgili yorum da yapılabilir. Siz de diyebilirsiniz gördünüz mü biz haklıyız diye. Zamana bırakmak gerek bu kadarını




  • Tamam evrim yok. Bilim adamları halkı kandırmak için komplolar kuruyor arkasında kimler var acaba... Sonra ne olucak? Sadede gelin.

    Bu tip provokasyon amaçlı konulara cevap yazmamak en iyisi değil mi? Neden yemi her seferinde yutuyorsunuz anlamıyorum.
  • Fosillerin tarihlendirilmesi konusunda bilgisi olmayan insanları kandırmaya yönelik bir yazı bir konu,

    bu konuda biraz araştırma yapan insanlar görecek ki "olay böyle değilmiş",

    karbon-14 yöntemi fosillerin tarihlendirilmesi yöntemlerindeki yöntemlerinden biridir sadece ve geniş aralıkta tutarsak 50.000-100.000 yıllıklara kadar başarılı sonuçlar verir,

    daha eskiler içince başka yöntemler kullanılır bir tanesini söyleyeyim "potasyum-argon yaşlandırması" daha çok fazla sayıda yöntem var ve her geçen gün bu yöntemler geliştiriliyor daha iyi noktaya getiriliyor, %1 yanlış hesaplamadan bahsediliyor günümüzde ve nokta atışa yakın değerler bulunuyor,

    yöntemleri ve doğruları merak eden arkadaşlar araştırsın biraz,

    yemezler, yememeleri gerekir böyle küçük oyunları insanların.

    http://www.actionbioscience.org/evolution/benton.html
    http://www.talkorigins.org/faqs/dating.html




  • quote:

    karbon-14 yöntemi fosillerin tarihlendirilmesi yöntemlerindeki yöntemlerinden biridir sadece ve geniş aralıkta tutarsak 50.000-100.000 yıllıklara kadar başarılı sonuçlar verir,


    50 bin yıla kadar tamamda yüzbini nereden çıkardın..

    ortalıkta 700 bin yıllık kafa tasları dolanıyor hangi yöntem ile bu sonuca vardılar ..

    ama tabi aklınca kılıfda hazırlamışsın

    quote:

    daha eskiler içince başka yöntemler kullanılır bir tanesini söyleyeyim "potasyum-argon yaşlandırması


    fosilin eskisi ---yenisi bulununca hemen anlaşılıyor demekki ...

    evet hemen işe girişiyor ..diyorlar ki bu fosil eski buna karbon 14 değil ..p-a uygulayalım..

    kim kimi kandırıyor bulantı..

    mevcut her fosilin hangi yöntem ile yaşının hesaplandığı noktasında kim net şekilde konuşabilir..?

    karbon 14..

    40 yıllarda ortaya kondu üstelik temelsiz şekilde ..hadi bir yere kadar anlarım bilimsel süreç den ötürü ki libyy bile yanlış yaptıklarını itiraf etti..ama acaba kaç tane fosil bu yöntem ile sınıflandırıldı (tarihsel açıdan)

    yada daha açık şekilde ele geçen fosillere bulgulara hangi yöntem uygulanıyor..tahmin yürütmeden kim bu konuda kesin bilgi verebilir forumda ..1960 lara kadar kimse zira 60 lı yaıllarda ortaya çıktı carbon 14 ün yetersiz olduğu..

    bilsem evrimi bilimsel anlayış yaklaşımdan.. ötürü destekliyor ve savunuyorsunuz ..ne gam da..sizin asıl korkunuz inançsız bünyenizin tek tutunağı dayanağı sandığınız evrimin de neticesiz kalması..

    quote:

    yemezler, yememeleri gerekir böyle küçük oyunları insanların.


    gargara yap.. bak ben yemedim gargara bile yapmadım..

    bulantı ismin ile cismin tam uymuş bu sefer..



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi sinuhe.s -- 12 Nisan 2010; 14:28:40 >




  • yanlış anlama...



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi ilkerinanç -- 12 Nisan 2010; 14:44:44 >
  • 
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.