Şimdi Ara

BLASPHEMOUS [PS4 Ana Konu][Türkçe Rehber]

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
131
Cevap
5
Favori
7.357
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
4 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • BLASPHEMOUS [PS4 Ana Konu][Türkçe Rehber]



    ______________________________________________________________

    Tövbekar Olan'ın Hikayesi




    Bu bölüm oyunun hikayesinin doğrudan aktardığım bir bölüm. True Torment modunu esas alarak kurguladığım ilerleyiş doğrultusunda; oyunun çizgi romanı, diyalogları, eşya açıklamaları ve kurguladığım oynanış sonucu ortaya çıktı. Ana hikayenin yanı sıra birçok karakterin yan hikayesi de bu anlatımda mevcut.

    Günahkar kadın işlediği günahların ağırlığını hissetmekteydi bu yüzden eline Bükülmüş Olan'ın heykelciğini alıp dua etmeye başladı. Günahkar kadın heykelciğe bakarak göğsümü pişmanlık ile incit, ceza hükmünü ver, derine sapla ve suçuma tekrar şekil ver diyerek heykelciği her defasında göğüsüne vurdu. Günahkar kadın heykelciği göğüsüne son defa vurduğunda Mucize kadının çağrısına yanıt verdi ve heykelcik oracıkta Mea Culpa isimli bir kılıca dönüşüverdi. Göğüsüne saplanan kılıç ile son nefesini veren kadın diz çöker vaziyetteyken bir taşa dönüştü ve sonralarında kendisine Diz Çöken Taş denmeye başlandı. Bükülmüş Olan'ın heykelciğinin dönüştüğü Mea Culpa ise göğüsüne saplanmış bir şekilde kaldı. Diz Çöken Taş ve Mea Culpa zamanla önemli bir figür haline geldi ve Sessiz Keder Kardeşliği bu taşı özel bir mabette saklamaya başladı.

    Sessiz Keder Kardeşliği, Mea Culpa ve Diz Çöken Taş konusundaki tutumundan dolayı Escribar Hazretleri ile ters düşmüştü. Sebebi ise Mucize'nin Mea Culpa'yı Escribar'ın öldürülmesi için yaratmasıydı. Bu ters düşüş Sessiz Keder Kardeşliğinin sonunu getirmişti. Bir kişi hariç tüm kardeşlik son bulmuştu. O bir kişi katliam gerçekleşmeye devam ederken kendisini Mea Culpa ve Diz Çöken Taş'a götürecek olan bir kadınla buluşmaya gitmişti. Kadın hayatta kalanı gördüğünde ona sivri uçlu başlığını geçirmesini söyledi. Başlığı geçiren hayatta kalan ile yola düşen kadının sırtında genç bir kadının portresi bulunmaktaydı. Kadının kendisi ise çürümeye başlayan bir ölüden farksızdı. Kadın, hayatta kalana Mea Culpa'yı ima ederek Bükülmüş Olan'ın kılıcının tekrar doğduğunu söyledi. Kılıcın kutsanmış bir ruhun günahı ile dövüldüğünü ve hercai ama kutsal olan Mucize'ye böylelikle kendini teslim ederek bu kılıcın elinde can verdiğini belirtti. Sözlerine devam eden kadın, Mea Culpa'nın yaratılmasını sağlayan günahkar kadının; kadim isteğe kulak verildiği taktirde başına gelecekleri bildiğini dile getirdi. Günahkar kadının bu fedakarlığı yapmasına sebep olan nedenleri kavrayamayacaklarını belirten kadın, bunu sadece Keder Veren Mucize'nin bileceğini söyledi. Yine de verilen mesaj netti. Günahkar kılıcın, günahının kefareti olarak kendisini taşıyacak birisini bulma zamanı gelmişti. Bu esnada Diz Çöken Taş'ın bulunduğu mabede yaklaşan ikili, kurumuş ağaçların bulunduğu bir ormanda, ayaklarının altında yeşeren mor çan çiçeklerinin bulunduğu bir patikada ilerlemekteydi.

    Kadın yola devam ederken Keder Veren Mucize'nin iradesi neye bakarsa onu değiştirir, olmasını istediğine şeye göre şeklini verir, dokunduğunun da hükmünü verir diyerek konuşmasına devam etti. Kadının söylediğine göre Mucize'nin iradesini belli ettiği ilk zaman; ilk tövbekarın yani Bükülmüş Olan'ın bir diğer değişle de Kutsal Baba'nın ortaya çıktığı vakitti. Bu olaydan beri Mucize, yüzyıllardır bu topraklardaki herkese, eşit bir şekilde kutsama ve cezalandırma olarak çeşitli etkilerde bulunmuştu. Kadın, hayatta kalana Kilise'nin yani Anaların Anası Kilisesinin kendilerine dua etmeyi, isteklerini bastırmayı, kırılmaz çelik gibi ve altından olan bir inanca sahip olmayı öğrettiğini söyledi. Kilisenin bu öğretileri doğrultusunda kutsi şahsiyet Bükülmüş Olan'ın duasının duyulduğu ve uyuyanın uyandığını, kendi hapishanesinden kurtulduğunu, Mucize'nin gelişiyle yeni bir yüzün, yeni bir çağın kendilerine göründüğünü belirtti. Mucizenin belirmesiyle Bükülmüş Olan'ın şehitlik mertebesine ulaştığını ve zamanla kocaman yanan bir ağaca dönüştüğünü, küllerinin etrafındaki her şeyi içine gömdüğünü söyleyen kadın, böylelikle hepsinin bu gri örtüye karşı boyun eğdiğini dile getirdi. Keder Veren Mucize'nin onların ziyaretini beklediğini söyleyen kadın, Mucize'nin onu çok iyi tanıdığını dile getirdi. Mucize kadının gençliğini, sesini ve iradesini sırtındaki altın çerçeveli genç kadının portresine esir etmiş ve kadının söylediğine göre gerçek bedenini daha da çürütmüş, yüzünü daha da soldurmuş ve yüzünde boş gözlerle bakan anlamsız bir ifade bırakmıştı. Kadına kalan tek şey doğumunda verilmiş olan addı; Desamparados. Kendisi hakkında konuşmayı sonlandıran kadın, Mucize'nin odağını artık hayatta kalana çevirdiğini ve onu tanımaya başladığını, bunun ilk emaresinin de kardeşliğe girerken ki ettiği ve geri alınamaz sessizlik yemini olduğunu söyledi. Devamında kadın hayatta kalana endişelenmemesini söyledi, her ne kadar onu duyamasa da amacının ne olduğunu bildiğini ve kendisinin Mucize konusunda bir rehber ve bilge olduğunu belirtti. Bu esnada ikili artık mabedin kapısına varmışlardı. İçeri girdiklerinde Diz Çöken Taş karşılarında duruyordu. Kadın, Diz Çöken Taş'ı işaret ederek bu mabedin onun evi olduğunu ve duası karşılığında kalbini delen kılıca ev sahipliği ettiğini söyledi. Kadın, taşa dönüşen günahkar kadının adını hiçbir zaman bilemeyeceklerini, bilecekleri tek şeyin ayaklarının dibinde biten taç yaprakların rengi olacağını dile getirip hayatta kalana taştan kılıcı işaret ederek, günahı çekip çıkarmasını ve öne çıkmasını söyledi. Hayatta kalan kılıcı çekip öne çıktığında kadın artık senin adın Tövbekar Olan olacak dedi.

    Tövbekar Olan kılıcı kaldırıp öne çıktığında karşısına kendisi gibi sivri uçlu bir başlık giyen bir figür çıktı. Bu figürün zırhı ve başlığı Tövbekar Olanınki'nden farklıydı; altın renginde bir zırhı, sırtında bir pelerini ve sivri uçlu da olsa farklı görünen bir başlığı vardı. Bu gizemli figürün başlığında her gözü kapatan 2 tane el olmak üzere 4 tane el bulunuyordu ve çok daha fazla işlenmiş bir başlıktı. Gizemli figür söze başlıklarının benzerliğine değinerek giriş yaptı. "Yüzü olmayan başlıklarımız aynı göğe sivri bir şekilde bakıyorlar çünkü ikimizde Mucize'nin gözlerinde tövbekarız." diyerek sözlerine devam eden gizemli figür. "Seninki demirden, sesi olmayan benimki ise altından görüşü olmayan ancak kefaretlerimiz farklı, birbirine zıt yine de birbirini tamamlayan, bir diğeri olmadan var olamayan." diyen gizemli figür saldırıya geçti ve kılıçlar çarpışmaya başladı. "Senin ruhani ortaya çıkışın ve benimki burada kesişiyor." diyerek ağır bir darbe indiren gizemli figür, öldürücü darbeyi "Bu senin ilk sınavın, ilk diz çöküşün." diyerek yaptı. Kan revan içerisinde kalan Tövbekar Olan'ı sürüklemeye başlayan gizemli figür "Kanın, sessizlik yemininin doğduğu kardeşliğe giden bu safran rengindeki yolları nar kırmızısına boyuyor. Seçilmiş olana Mucize'nin kutsal iradesi karar verir ve sorgulanamaz." dedi ve onu hayatlarını kaybetmiş olan kardeşlerinin ceset dağının üzerine fırlattı. Tövbekar olan düşerken gizemli figür "Kardeşlerine dön, uyu ve kefaretini ödemekte başarısız olan bu kişilerle rüyanı paylaş. Onlar ki inançları çoktan yok olmuş, yüzlerini gizlemeye devam edip yalanlarını sürdüren kişilerdir. Eğer gerçekten Mucize seni seçtiyse Bükülmüş Olan'ın acısını temsil eden heykelin gözleri önünde ölümden dönecek, bir daha benimle karşılaşacaksın ve bu da senin ikinci diz çöküşün olacak." dedi ve sonrasında kardeşliğin meskenini terk etti.

    Bir süre geçtikten sonra gizemli figürün de bahsini ettiği olasılık gerçekleşti. Tövbekar Olan gerçekten Mucize tarafından seçilen kişiydi, ölümden dönerek bunun doğruluğunu kanıtlamıştı. Mucize, onun Mea Culpa'yı almasını sağlayarak ve ona ölümden dönme lanetini vererek Escribar'ı öldürmesi ve günahlarının kefaretini ödemesi için seçmişti. Tövbekar Olan'ın yolu uzundu ve karşısına birçok engel çıkacaktı. Bu engellerden ilki ise Sessiz Keder'in Bekçisiydi, Tövbekar Olan'dan çok daha büyük ve güçlü olmasına karşın Tövbekar Olan seçilmiş kişiydi.

    Bekçi onu onlarca defa öldürebilirdi ama Tövbekar Olan sürekli olarak geri dönecek ve günahının kefaretini ödeyebilmek için kanının son damlasına kadar mücadele edecekti. Böyle de oldu Tövbekar Olan Bekçiyi alt etti ve karnının bir tarafını kılıcı ile keserek kanını akıttı. Akan kanı başlığına dolduran Tövbekar Olan, o başlığı kafasına tekrar geçirerek bir nevi kendi vaftiz etti ve kefaretini ödeyeceği uzun yolda ilk adımını attı.

    Kardeşliğin meskenini terk edip Cvstodia'nın en karanlık ve derin ormanlarından geçen Kutsal Yola gitmeyi hedefleyen Tövbekar Olan, karşısında uzun boylu, kendisi gibi sivri uçlu başlık takan başka bir adamla karşılaştı. İsminin Deogracias olduğunu söyleyen adam, kendisini Keder Veren Mucize'nin bir tanığı ve anlatıcısı olarak tanıttı ve nasıl Tövbekar Olan'ın kefaretlerinden biri sessiz kalmak ise onunki de Mucize'yi başkalarına anlatmaktı. Lafa direk giren Deogracias, Tövbekar Olan'a aradığı şeyin Istırap Beşiği olduğunu söyledi. Bu beşiğin Anaların Anası Kilisesinde olduğu söyleyen Deogracias; burasının Cvstodia'nın geri kalanından kocaman, kutsal ve açılması yasak bir kapı tarafından ayrıldığını söyledi. Kendisi gibi bilge bir tövbekarın bile o kapının ardında ne olduğunu bilmediğini dile getiren Deogracias, lakin nasıl girileceğini bildiğini söyledi. Deogracias'nın dediğine göre kapıyı açmak için Üç Aşağılama olarak bilinen üç farklı şey gerekmekteydi. Bunlardan birinin kar ve buzlarla kaplı olan Cvstodia yüksek dağlarında gerçekleştirilmesi gerektiğini söyleyen Deogracias, ikincisinin ölülerin yattığı, gömülmüş bir kilisenin karanlık derinliklerinde olduğunu belirtti. Sonuncusu ise çanlarla dolu olan ve dünyanın çekirdeğine doğru büyümeye devam eden Jondo'da olduğunu söyledi. Sonrasında Tövbekar Olan'a bir diken veren Deogracias, bunu kılıcının kabzasına takmasını belirtti. Tövbekar Olan dediğini yaptıktan sonra Deogracias "Zamanı geldiğinde, kılıcını kuvvetli bir biçimde kavradığında seni yaraladığını, seni kanattığını fark edeceksin. Bu diken büyüdükçe daha fazla diken ondan filizlenecek ve Kutsal Baba'nın figürünün etrafında bükülüp kılıcının topuzuna kadar uzanacaklar. Bu gerçekleştiğinde sen artık Keder Veren Mucize'nin merhametine kalacaksın, senin için ya bir ceza ya da bir bağışlanma olacak." dedi ve sözlerini sonlandırdı.

    Deogracias'dan öğrendikleri doğrultusunda yolan çıkan Tövbekar Olan Kutsal Yolun geçtiği karanlık ormana giriş yaptı. Bu orman öyle karanlık ve derindi ki, içindeki ağaçlar o kadar yaşlıydı ve dalları büyüktü ki güneş ışığı bu ormana girmezdi. Sessiz Keder Kardeşliği burayı kutsal bir yer olarak görürdü ve bazı kardeşlik üyeleri de buraya günahlarını telafi etmek için gelirdi. Orman çok uzun süredir kaybolmuş mahlukatlar ve amaçsızca dolanan çaresiz ruhlara yuva olmuştu. Ormana giriş yapan Tövbekar Olan burada yaşayan mahlukatlar ve çaresizlerle karşılaşıp onlarla çarpışmak zorunda kaldı. Düşmanlarını alt ederek ilerleyen Tövbekar Olan, bir noktada ayağının altındaki zeminin sallandığını fark etti. Bu zemine kuvvetle ile vuran Tövbekar, yeraltına doğru inen yeni bir yol keşfetti. Yerin altında bir tapınak bulan Tövbekar Olan, tapınağa girebilmek için bir anahtara ihtiyaç duyuyordu. Bu esnada bir çan sesi duydu, bu ses üzerindeki taşlaşmış olan bir taç yapraktan geliyordu. Taşlaşmış yapraklar Keder Veren Mucize'nin varlığına dair işaretlerdi, uyandırılması gereken şeyler için bir haberciydiler. Tövbekar Olan bu taşlaşmış yaprakları nasıl aldığını hatırlamasa da bunu tapınağın kapısına yerleştirdiğinde kapı açıldı ve içeri girdi. İçeride bükülmüş vaziyette, devasa boyutta, koluna trompet sarılı olan bir figür ile karşılaştı. Figür, Tövbekar Olan'ı gördüğünde "Işık, senin getirdiğin gözlerimi kör eden ışık..." deyip kendini tanıttı. İsminin Jibrael olduğunu söyleyen figür, Kadim Mucize'nin planından ötürü kollarının uzaması, boynundaki bükülmelerin başlamasından beri esir tutulduğunu dile getirdi. Mucize, Jibrael'i Saeta'yı çalacak olan haberci olarak atamıştı. Saeta bir şarkıydı, çok ama çok eski, içten ve saf bir melodiydi... Jibrael'in anlattığına göre Tövbekar Olan'ın uyandırmasını bekleyen gerçekten yasaklanmış olanların, Mucize tarafından gömüldüğü, unutulmuş ve gizli yerlerden çıkarılmasını sağlayan bir gücü vardı bu Saeta'nın. Jibrael karşılaşmaları sonrası Mucize'nin onu Saeta'nın tüm zarafeti ile yankılanacağı yerlere yönlendireceğini ve Tövbekar Olan ile tekrar oralarda karşılaşacağını söyledi. Jibrael Mucize'nin Amanecidaları'nın onu bekleyeceğini söyleyip vedasını etti ve tapınaktan ayrıldı.

    Jibrael'den sonra tapınağı terk edip ormana dönen Tövbekar Olan karşısında yeniden Deogracias'ı buldu. Deogracias az önce gerçekleşen olayları imkansız olarak görüyordu, yüzyıllardır unutulanın dönmüş olması ona olanaksız geliyordu. Adeta nutku tutulmuştu ve başka hiçbir şey diyemiyordu bu yüzden Tövbekar Olan onu orada bırakıp yoluna devam etti. Kutsal Yolu takip eden Tövbekar Olan, Cvstodia'nın dış kısımlarında bulunan Albero isimli bir köye ulaştı. Bu köy, Cvstodia topraklarındaki son güvenli yerlerden bir tanesiydi. Köyde ilerleyen Tövbekar Olan bir sığına denk geldi ve içeri girdi. İçeride onu, kendilerine Yaralara Dokunanlar ismini vermiş bir kardeşliğin üyeleri karşıladı. Kardeşliğin lideri Tirso isimli bir doktordu ve kardeşliği ile beraber yaralananlara, hasta olanlara, koruma arayanlara ve Mucize'nin merhametine sığınanlara yardım etmekteydi. Tirso'nun dediğine göre zaman bu sığınağın dışında farklı akıyordu bu yüzden dışarı çıkıp işlerine yarayacak şeyleri bulma şansları olmuyordu. Bu durumdan ötürü dışarıda akan zamana ayak uydurabilen Tövbekar Olan'dan bu konuda kendilerine yardım etmesini rica etti. Bu konuda yardım etmeyi kabul eden Tövbekar Olan, ileride ona yardımcı olacak materyalleri Tirso'ya getirecekti. Tirso ile konuştuktan sonra sığınağın derinliklerine yönelen Tövbekar Olan, burada ihtiyar bir adamla karşılaştı. Bu ihtiyar dediğine göre ölülerin arta kalan kemiklerinin toplanmasıyla ilgileniyordu. İhtiyar, Tövbekar Olan'a "Bana ölmüş olanların sahipsiz kemiklerini getir ki onların sır olarak sakladığı şeyleri ortaya çıkarıp, sessizliklerini sonlandıralım." dedi ve bu konuda yardım istedi. Tövbekar Olan bu ihtiyara da yardım edecekti. Derinlikler de yaşayan bir kişi daha vardı. O da devasa boyutlarda bir insan olan Nacimiento'ydu. Nacimiento kendisini ziyarete gelen Tövbekar Olan'dan çok göğsünde ortaya çıkan ve sürekli olarak yaşlanan yüze odaklanmıştı. Bu yüz ne konuşuyor ne de düşünüyordu. Nacimiento gençleşirken bu yüz yaşlanıyordu. Kendisine reva görülen bu cezayı Nacimiento kaldıramıyordu; günahları ne kadar büyük olursa olsun bu cezayı hak etmesini sağlayan şeyi anlayamıyordu. Nacimiento'nun inancına göre Mucize kendini, cezalandırılanlarda belli ederdi bu yüzden Tövbekar Olan'a yardım teklif edip cezasının hafifletilebileceğini düşündü. Nacimiento, Tövbekar Olan'a bulduğu boş kan şişeleri ve cıvaları getirmesini söyledi, bu sayede kan şişelerindeki kanın etkisi güçlenecek ve Tövbekar Olan'a daha çok yardımcı olacaktı. Tövbekar Olan'ın taşıdığı ve fırsat bulduğunda doldurduğu bu kan şişelerinin de ilginç bir hikayesi vardı. Anlatılana göre günün birinde bir mezarcıdan Albero'da çok sevilen birinin mezarından çıkarılması istenmişti. Mezardan çıkarılması istenen kişi 1 sene önce gömülmüştü ve çoktan çürümesi gerekti fakat mezarcı kazma küreği alıp mezarı açtığında lahitteki bir çatlaktan kan akmaya başlamıştı. Bu kan durdurulamıyordu, ölenin tabutunu taşıyanlar mezarcı bu işi yaparken oradaydılar ve kanın bir şarap gibi akıyor olması karşısında şaşırıp kaldılar. Bunu gören diğerleri ise şişeler ve kovaları alıp kanı doldurmak ve akışının durmasını umut ettiler. Ama kan akmaya hiç son vermedi. Bu ve benzer lahitlere Cvstodia topraklarında daha sonra da rastlandı, bu lahitlerden şişelerine kan dolduran Tövbekar Olan zorlu düşmanları karşısında kendini yenilemek için bu şişeleri kullanıyordu.

    Sonrasında Tövbekar Olan sığınağı terk etti ve karşısına bir kilise çıktı. Kilisenin kapalı olan penceresinden biri Tövbekar Olan'a seslendi. Kendisini ismen tanıtmak yerine bulunduğu topluluğu tanıtan kişi, topluluğun isminin Gerçek Mabet Düzeni olduğunu söyledi. Misyonlarının ise unutulmuş ve sürüklenmiş olanların ardında bıraktıklarını toplayıp onlara gerçek bir defin sağlamak ve düzenlerinin buyruğunu yerine getirmekti. Bu konuda yardım istenen Tövbekar Olan, topluluğa yardım edecekti.

    Kilisedeki kişiyle konuştuktan sonra Albero köyünden ayrılan Tövbekar Olan, yeteri kadar saf olmadıklarından zamanla terk edilen kiliselerin oluşturduğu bir mezarlığa girdi. Terk edilen kiliseler zamanla birer birer çökmüş ve harabeye dönmüştü, artlarında bıraktıkları kalıntılar ise onları temsil eden mezar taşları olmuştu. Burada karşısına farklı mahlukatlar çıkmıştı Tövbekar Olan'ın, bazısı çarmıha gerilmiş oldukları heykelleri sırtında taşıyan ve onla saldıranlardı, bazısı ise kafası koparılmış yerine bir heykel kafası geçirilmiş kalkan ve kılıç taşıyan kadınlardı. Hiç şüphe yoktu ki bu ölülerin dirilip bu mezarlıkta gezinmesini sağlayan Mucize'nin sorgusuz sualsiz kudretiydi. Bu kiliseler mezarlığından düşmanlarıyla çarpışarak geçen Tövbekar Olan Deogracias'ın ilk bahsettiği aşağılamanın bulunduğu yer yüksek dağlara yöneldi. Dağ yamacından tepeye doğru çıkmaya başlayan Tövbekar Olan burada birçok zeytin ağacı gördü fakat hepsinin dalı kurumuş uçlarındaki zeytinler donmuştu. İlerlemeye devam eden Tövbekar Olan demirden yapılma, insan şeklinde bir heykele hapsolan bir adamla karşılaştı. Adam, Tövbekar Olanı "Gemino'dan kalanların karşısındasın Tövbekar Olan." diyerek karşıladı. Kendisinden korkmamasını tembihleyen Gemino, soğuğun merhametli olduğunu acısını dindirip kendisini ölüme kavuşturacağını söyledi. Gemino "Belki de Mucize'nin ve diğerlerinin söylediği şey geldi beni bu demir mezarda buldu, sırf seni gideceğin yere yönlendirmek için, burada donmuş dağın ve kavuran kucaklayışın bir ara olduğu yerde, ıstırabımı daha da uzatarak daha da..." dedi ve Tövbekar Olan'a gitmesi gereken yeri gösterdi. Gemino'nun burada kavuran kucaklayış diyerek kast ettiği şey; dağın tepesinde bulunan, Aurea isimli bir kadına kendini adayan ve tapan rahibelerin yaşadığı yerdi. Hikayeye göre Aurea'nın çok güzel ve uhrevi bir yüzü varmış, çocukken bile heykeltıraşlar heykelleri için yüz modeli olarak Aurea'yı kullanırmış. Aurea'nın yüzü o kadar tanıdık bir hale gelmiş ki insanlar onu kutsallığın yaşayan, nefes alan simgesi olarak görmeye başlamış öyle ki onun için geçit törenleri düzenlemiş, kendi resimlerini bile onunkiler ile yer değiştirmişler. Etrafında oluşan bu coşkuyu kaldıramayan Aurea o güzel suratını Tanrı için kızgın yağ ile yakmış ve manastıra kapanmış, kendini Tanrı'ya adamış. Aurea manastıra kapandıktan sonra yıllar geçmiş ve yaşlılığın belirtileri yoldaşlarında olduğu gibi kendinde de belirmeye başlamış fakat kızgın yağ ile yanan yüzü ilk günkü gibi duruyormuş. Yağın yaktığı yerden hala duman yükseliyor, kavrulmaya devam ediyor ve koku yayılıyormuş. Bu durum Mucize'nin kendini belli etmesi olarak yorumlanmış ve kendisi kilise tarafından bir aziz ilan edilmiş. Sonrasında kendisine Alazlanmış Çehreli Hanımefendimiz denmeye başlanmış, bu isim üzerine bir düzen kurulmuş ve bu düzene dahil olan tüm rahibeler Aurea gibi yüzlerini yakıp kendini ona adamışlar. Aurea dinmek bilmeyen sonsuz acısı için altın bir maske takmaya başlamış ve bu maske acısını bir nebze olsun hafifleten sargı benzini gizliyormuş.

    Gitmesi gereken yeri söyledikten sonra Gemino, Tövbekar Olan'dan bir istekte bulundu. Bir zamanlar etraftaki -şuan donmuş olan- zeytin ağaçlarından çıkan ve uhrevi yüzlü olan insanların yüzünü kavuran yağdan birkaç damlaydı Gemino'nun isteği. Bu yağ dediğine göre dağın zirvesindeki Aurea'nın manastırında, ona adanan odada bulunmaktaydı. Bu istek Gemino'nun son isteğiydi bu yüzden Tövbekar Olan'dan acele etmesini isteyip şansı varken hala acıyı hissetme şansını kendisini sağlamasını rica etti. Gemino'dan yağ için altın bir kap alan Tövbekar Olan dağın tepesine doğru ilerlemeye devam etti. Tepelere varan Tövbekar Olan burada bir mezarlık bölgesine girdi. Buraya mezarlık denmesinin sebebi Alazlanmış Çehreli Hanımefendi'nin düzenine girmek isteyenlerin, tepedeki meskene kadar olan yolculuğu tamamlamak zorunda olmaları ve bu yolculuğun zor olması sonucunda çoğunun can verip burada ölmesiydi. Soğuk, açlık ve dağa çıkan yolun karışık olması birçok kişiyi öldürmeye yetiyordu. Bu zorlu yollarda Tövbekar Olan'ın ilk olarak karşısına Candelaria isimli bir satıcı çıktı. Candelaria kimine göre bir bilge kimine göreyse cadı olan çingene bir tüccardı. Çadırına giren Tövbekar Olan'ı karşılayan Candelaria ona mallarını sundu. Bu malların içinden işine yarayacak olanları seçen Tövbekar Olan, Candelaria'ya ücretini ödeyip çadırı terk etti. Çadırdan çıktıktan sonra ilerlemeye devam eden Tövbekar Olan bir asansör ile karşılaştı, aslında burada iki asansör olmalıydı fakat sadece bir tanesi duruyordu ve diğerini çağırmak mümkün değil. Asansörleri geçen Tövbekar Olan burada bir Günah Çıkarma heykeli buldu. Bu odadan çıkan Tövbekar Olan asansörün Albero'ya gittiğini görünce dağın tepesine doğru olan ile yolculuğuna devam etti. Bu yolculukta karşısına birçok farklı tipte düşman çıktı. Sırtında büyük bir mezar taşıyan taştan savaşçılar, duvarlardaki heykellere gizlenmiş savaşçılar, sırtlarındaki büyük çanlara prangayla bağlanmış heyulalar Tövbekar Olan'ın tepeye çıkmasına engel olmak için var gücüyle onla çarpışıyordu. Tepeye giden yolda rüzgar şiddetliydi ve birçok defa Tövbekar Olan'ı düşmenin eşiğine getiriyordu fakat kefaret yolundaki azminden emin olan Tövbekar Olan'a bu bir anlam ifade etmiyordu. En sonunda tepeye çıkmayı başaran Tövbekar Olan, Alazlanmış Çehreli Hanımefendi'nin meskenine giriş yaptı. Tövbekar Olan yalnız değildi, kırmızı sargılarla çevrelenmiş bir zırh giyen, elinde devasa bir çekiş taşıyan bir figür onu takip ediyordu. Tövbekar Olan içeri girdiğinde bu figür konuşmaya başladı. "Kız kardeşim sana demiştim, birileri yasaklanmış kapıya doğru ilerliyor, kapının ardındaki kutsal olan şeyi kirletmek isteyen birileri... Hayır... Hayır... Benden yana şüphen olmasın, hazırım." diyen figür bir süre sonra gözden kayboldu.

    Meskene giriş yapan Tövbekar Olan içeride ilerlemeye başladı. Meskenin içi tehlikeliydi, kendini Aurea'ya adamış ve Mucize tarafından çok farklı şekillerde lanetlenmiş kişiler vardı. Her odada kazanların içerisinden akıtılan kaynar yağlar düzenli aralıklarla akıtılıyor, içerisini adeta bir cehenneme çeviriyordu. Tövbekar Olan'ın karşısına altından büyük bir kafesi omuzlarının üzerinde taşıyan ve ateş püsküren takipçiler saldırmaya başladı. Aurea gibi yüzünü yakıp içerisinde koparılmış kollar ve kaynar yağ taşıyan koca bir buhardanlıkla gezen müritler, balmumuyla kaplanmış soylu kadınlar, dua etmekten belleri bükülen kişiler saldırmaya devam etti. Bu cehennem gibi ortamda düşmanlarını ortadan kaldıran Tövbekar Olan, bir odada dostane bir yüz olan Jibrael ile karşılaştı. Jibrael'in trompetiyle ilk Saeta'yı çalma vakti gelmişti. Tövbekar Olan'a Saeta'nın çalınmasını isteyip istemediğini sordu. Tövbekar Olan onay verince Jibrael'in Saeta'sı dağın tepesinde yankılandı ve bu dağın derinliklerinde yerin dibinden bir mezar ortaya çıktı. Bu mezarda yatan uzun süredir unutulan Amanecidalar'ın ilkiydi. Tövbekar Olan bunlarla da ilgilenecekti ama ilk önce üç aşağılamayı bulup Anaların Anası Kilisesine ulaşmayı hedefliyordu.

    Jibrael'in yanından ayrılan Tövbekar Olan, Aurea'nın bulunduğu yere doğru ilerledi. Burada kendisini Viridiana olarak tanıtan bir kadınla karşılaştı. Viridiana, Tövbekar Olan'ı izlemesi için görevlendirilmiş gizemli bir figürdü. Aurea ile vereceği mücadelede yardımını sunmak için onunla buluşmuştu. Bu yardım teklifini kabul eden Tövbekar Olan, içeriye girdi. İçeride Aurea'nın yanmış yüzü ile karşılaşan Tövbekar Olan, burada onunla dövüşmeye başladı. Aurea güçlü bir düşmandı, ellerinden Tövbekar Olan'a ateşler ve ışınlar fırlatıyor adeta onu boğuyordu. Kan şişelerini ardı ardına tüketen Tövbekar Olan zor duruma düşmüştü bu sırada Viridiana kendini belli etti ve Tövbekar Olan'a yardım eli uzattı. Viridiana'nın da yardımıyla Tövbekar Olan Aurea'yı alt etti ve bir sonraki odaya giriş yaptı. Burada Aurea'ya adanmış bir odada buldu kendini. Ona adanmış olan bölümde diz çöküp dua etmeye başlayan Tövbekar Olan kendini rüya aleminde buldu. Burada karşısına yüzü altınla kaplanmış bir çehre çıktı. Çehre "Büyük Sınavın ve Mucize'nin Oğulları adına..." diyerek ona selam verdi. Çehre "Benim kutsal bedenim önünde diz çöktüğünde sana benim altın çehrem verildi ki bu vicdan azabı içinde olan ruhun üç kederinden birinin bekçisidir. Mucizemiz beni nasıl seçtiyse şimdi de seni seçip bu kutsal denizde yürümene izin verdi. Benim altın çehrem erisin ve senin ruhunun vicdan azabı silinsin." dedi ve Tövbekar Olan rüya aleminden çıktı. Döndüğünde Anaların Anası Kilisesine girmesi için gereken üç kutsal yaradan bir tanesi vicdan azabı elindeydi. Aurea'nın odasını terk ederken Tövbekar Olan'ın gözüne kızgın yağ takıldı ve Gemino'nun isteği aklına geldi. Bunun üzerine Gemino'dan aldığı altın kabı kızgın yağ ile doldurdu. Aurea'nın odasını terk eden Tövbekar Olan'ı Deogracias karşıladı. Deogracias "İlk aşağılamayı elde ettin, Vicdan Azabının Çehresi, geriye elde etmen gereken iki çehre kaldı." dedi ve Tövbekar Olan'ı yolladı. Tövbekar Olan meskeni terk edecekken karşısına bir oda çıktı, bu odada göğüsünde 6 elinde 1 tane hançer saplı olan bir kadın gördü. Bu kadına Altı Kederin Hanımefendisi derlerdi. Tövbekar Olan'ı gören kadın hançerlerden bir tanesini çekmesini söyledi, bu sayede daha da güçlenecekti. Denileni yapan Tövbekar Olan gerçekten de güçlendiğini fark etti ve hanımefendi gözden kayboldu. Kefaret yolunda hanımefendi ile karşılaşmaya devam edecekti Tövbekar Olan ve bu onu zorlu yolunda güçlendirecekti.

    Aurea'nın meskeninden ayrılan Tövbekar Olan dağın tepesinden aşağıya doğru ilerledi. Dağ yamacında Gemino ile tekrar buluşan Tövbekar Olan, ona istediği kızgın yağı verdi. Tövbekar Olan'dan yağı alan Gemino açıkta olan eline döktü ve "Kızgın yağın donmuş damarlarıma nüfus edişini hissediyorum, çağrıya hala yanıt verebilirim..." dedi ve konuşmayı sonlandırdı. Bir süre sonra Gemino ortadan kaybolmuştu, nereye gidebileceğini araştıran Tövbekar Olan daha önce görmediği bir mağaranın girişine rastladı ve Gemino'nun buraya girmiş olabileceğini düşündü. Mağaraya girdiğinde tahminin doğru olduğunu gören Tövbekar Olan, Gemino ve birkaç figürün ağaçlaşmış halde bir tabutu çevrelediklerini gördü. Ağaçlaşan figürler artık hayatta değillerdi, sadece tabutun başında bekliyorlardı. Gemino'nun elindeki kurumuş çiçekler Tövbekar Olan'ın dikkatini çekmişti. Bu çiçekleri eline aldığında ıslanmış olduklarını gördü Tövbekar Olan. Tabutun kapağı açıktı, içerisinde hiç kimse yoktu ve derine doğru iniyordu. Tabutun kapağından aşağıya atlayan Tövbekar Olan burada bir kadının naaşı ile karşılaştı. Tövbekar Olan bu kadına dair daha önce hikayeler okumuştu.

    Hikayeye göre bu kızın ismi Engracia'ydı. Yaptığı tesbihler Cvstodia'dan çıkan en iyileriydi. En prestijli rahipler, piskoposlar hatta Kutsi Şahsiyet Escribar bile tesbihlerini ondan alırdı. Tesbih yapma konusundaki uzmanlığının eşi benzeri yoktu. Tesbihlerinin güzelliği, mükemmelliği, zarifliği ile diğerleri boy bile ölçüşemezdi öyle ki onun tarafından yapılmayan tesbihlerle edilen duaların karşılık bulmayacağı ve hatta günah bile sayılacağına dair hikayeler çıkmıştı. Zamanla kilise diğer tüm tesbihleri yasakladı, onları toplatıp yaktı. Bu tesbihlerden kurtulmayanlar cezalandırıldı bazıları sapkınlıkla bile suçlandı. Sonra bir gün Engracia tesbih yapmayı bıraktı ve o zaman tesbih yapacak başkası kalmamıştı. Engracia kendini dağlara atmıştı, zeytin ağaçlarının arasında yaşamaya başlamıştı. Zeytin toplamaya gelenler işleri bittiğinde zeytinliği terk ederken o dağda, zeytinlikte kalırdı. İşçilerden Engracia'nın ağladığını görenler olmuştu, belki de zeytinliği herkes terk ettiğinde kalması bundandı, acısını tek başına yaşamak istiyordu. Zamanla kuraklık Cvstodia topraklarını vurdu, her şeyi kuruttu, kurumayan tek şey dağdaki zeytin ağaçlarıydı, onlar hala en iyi hasadı veriyor ve bu herkesi şaşırtıyordu. Bir söylenti dolanmaya başlamıştı, bu söylentiye göre Engracia'nın göz yaşları zeytin ağaçlarına can veriyordu. Bir gün Engracia zeytin ağaçları arasında bir ağaca yaslanırken ölü bulundu, neden öldüğü hiçbir zaman öğrenilemedi ve ağladığı zeytinliğin yakınlarındaki bir mağarada defnedildi. Ölümünden bir gün sonra tüm zeytin ağaçları soldu ve buraya Zeytin Ağaçlarının Solduğu Yer ismi verildi.

    Gemino'nun elinden aldığı çiçek belki de Engracia'nın gözyaşlarıyla ıslanmıştı ama Tövbekar Olan bunu hiçbir zaman bilemeyecekti. Bu çiçeği Engracia'nın eline bırakan Tövbekar Olan mağarayı terk etti. Dağdan tekrar kiliseler mezarlığına inen Tövbekar Olan burada ilerlemeye devam edip en sonunda bir binaya girdi. Bu bina eski bir hapishaneydi. Tövbekar Olan hapishaneye girdiğinde dağın tepesine kadar onu takip eden figür tekrar belirdi. Tövbekar Olan'ı takip eden figür "Kesinlikle kız kardeşim, karşılaşmamız yaklaşıyor. Mucize beni koruyacaktır, bu sefer beni korumana ihtiyacım yok, beni yalnız bırak." dedi ve gözden kayboldu. Hapishanede Mucize tarafından lanetlenen birçok düşman vardı. Devasa şamdanlar taşıyan iskeletler, tahtına bağlı bir mızrak ile hareket eden kiliseye bağlı piskoposlar, günahları için kendilerini ve başkalarını kırbaçlayan sadistler, siyah kostümlü heyulalar... Bu düşmanların hepsi hapishanede Tövbekar Olan'ın karşısına çıkmış ve onun ilerleyişini zorlaştırmıştı ama bu kefaret yolunda verilmesi gereken mücadelelerden sadece bir tanesiydi. Hapishanenin içerisinde Candelaria'nın çadırına rastlayan Tövbekar Olan, ondan Sessiz Keder Kardeşliğinin meskenindeki en büyük kardeşin odasını açan anahtarı satın aldı. Çadırdan çıkan Tövbekar Olan hapishanenin derinliklerine doğru ilerledi. Derinliklerde karşısına Viridiana çıktı ve burada karşısına çıkacak mücadele için yine yardımını teklif etti. Tövbekar Olan yardımı kabul etti fakat Viridiana'da bir değişim vardı, kısa zamanda çok hızlı yaşlanmıştı, saçları bembeyaz olmuştu. Acaba Tövbekar Olan'a yardım etmesinin bedeli hayatı mıydı? Tövbekar Olan bu sorunun cevabını bilmiyordu bu yüzden ilerlemeye devam etti. Tövbekar Olan'ın karşısına büyük bir oda çıktı, bu odada bir heykelin kucağına uzanmış bir canavar vardı. Bu canavar üç aşağılamadan bir tanesini taşıyordu ve adı Ten Piedad'dı.

    Anlatılan hikayeye göre Ten Piaded'ın içerisine bir adam hapsolmuştu. Bu adam Mucize'nin kendisine gösterdiği kabusların esiri olmuş, bunlardan oluşan dehşet sonucu yorgun düşmüş ve kendisini bir kadın heykelinin kollarına bırakarak uykuya dalmıştı. Adam uyanmıştı fakat kendini uyuyan bir şeytanın içerisinde esir bulmuştu ve bu bedende sürekli olarak bir öfke ve acı hissediyordu. Tövbekar Olan odaya girdiğinde uyuyan şeytan uyandı, kucağında uyuduğu heykelin kafasını öfkeyle koparıp ona fırlattı ve dövüş başladı. Tövbekar Olan kararlıydı, şeytan ile var gücüyle mücadele ediyordu, Viridiana da anlaştıkları gibi ona yardım ediyordu. Azmi ve aldığı yardım ile Tövbekar Olan galip geldi ve şeytanı alt etti. Sonrasında hapishanede ilerlemeye devam eden Tövbekar Olan uyuyan bir adama adanmış bir odaya girdi. Burada aynı Aurea'nın odasında yaptığı gibi diz çöktü ve dua etmeye başladı. Kendini yine rüya aleminde bulan Tövbekar Olan aynı şekilde altın bir çehreyle karşılaştı. Çehre onu "Büyük Sınavın ve Mucize'nin Oğulları adına..." diyerek selamladı. Sonrasında "Benim altın çehrem erisin ve ruhundaki pişmanlığı silsin." dedi ve Tövbekar Olan rüya aleminde çıktı. Döndüğünde Anaların Anası Kilisesine girmesi için gereken üç kutsal yaradan ikincisi olan pişmanlık elindeydi. Hapishaneden çıkan Tövbekar Olan büyük bir kanalizasyon ağına giriş yapmıştı. Burada onu Deogracias karşıladı. Deogracias ikinci aşağılamayı da elde ettiğini, pişmanlık çehresini elinde tuttuğunu ona bildirdi ve yanından ayrıldı.

    Kanalizasyonlarda dolanmaya başlayan Tövbekar Olan'ın karşısına pisliklerden oluşmuş bataklıklar, bu bataklıklarda sürünerek saldıran mahlukatlar, zehirli hava bulutları ve birçok farklı zorluk çıkmıştı. Bu kanalizasyon gerçekten büyüktü, Cvstodia'nın birçok farklı bölgesine bağlantıları bulunmaktaydı. Tövbekar Olan ileride işine yarar diye bu bağlantıların hepsinin nereye çıktığını öğrendi ve ilk olarak bu bağlantılardan birini kullanıp Jondo'ya yöneldi. Jondo'ya varmadan bir dağ geçidinden geçmesi gereken Tövbekar Olan burada birçok düşmanı alt etti. Bu düşmanların arasında sarı metalden yapılma boğa miğferi takıp mızrak fırlatan yaratıklar, bir zamanlar Anaların Anası Kilisesinde çanları çalmaktan sorumlu olan sonrasında Mucize tarafından lanetlenip bu çanlara hapsolan ve önüne gelene saldıran devler, ortadan ikiye ayrılmış insanlar ve fırlattıkları metalleri gibi birçok farklı ucube bulunuyordu. Bu düşmanları alt eden Tövbekar Olan Jondo'nun girişine gelmişti fakat karşısına gizemli bir savaşçı çıktı. Bu savaşçı uçabiliyor ve yıldırım ile saldırabiliyordu. Tövbekar Olan bu savaşçı ile mücadele etti ve onu alt etti. Mücadele sonrasında Jondo'ya inişe başlayan Tövbekar Olan burada boynuna bağladığı ağır bir su matarası sonucu iyice kamburlaşmış, ellerini arkadan bağlamış bir ihtiyar ile karşılaştı. İhtiyar Tövbekar Olan'ı gördüğünde "Ah Tövbekar Olan, aynı semanın altındaki tuhaf yollarda karşıya geçmeye çalışıyoruz. İsimlerimizi paylaşabiliriz." dedi ve kendini Redento olarak tanıttı. Redento anlattığına göre Diz Çöken Hacılar düzenin bir üyesiydi. Boynundaki mataradan dolayı tek yöne bakabilen Redento "Lütfen görüşümü kapatma, biz sadece önümüzü görebiliriz, yolumuzdan gözlerimizi ayıramayız, bu bizim kadim kurallarımızdan bir tanesidir." dedi. Bunun üzerine Tövbekar Olan kenara çekildi ve Redento konuşmaya devam etti. Tövbekar Olan'a Jondo'yu anlatmaya başlayan Redento devamında ona karşıya geçmesi gerektiğini söyledi. Başını kaldırabildiği kadar kaldırıp "Ah benim günahlarım, kim yardım edebilir ki bana?" dedi ve bir nevi yardım çağrısında bulundu. Tövbekar Olan Redento'nun karşıya geçmesini sağlayacak platformları çalıştırmayı deneyecekti Jondo'ya indiğinde. Redento'nun yanından ayrılan Tövbekar Olan, dünyanın köküne doğru uzanan çanların kenti Jondo'ya giriş yaptı. Jondo gerçekten de denildiği gibiydi; çanlarla dolu olan ve hiç susmayan bir yerdi. Burada birçok düşman, zorlu platformlar ve kazıklı yerler Tövbekar Olan'ı zorlamaya başlamıştı. Jondo'nun merkezine geldiğinde ana çanı bulan Tövbekar Olan, bu çanı iki tane zincirin taşıdığını fark etti. Üçüncü aşağılama için daha da derine inmesi gereken Tövbekar Olan'ın bu zincirleri bulup kırması ve ana çanı çalarak Jondo'nun merkezini yerle bir etmesi gerekecekti. Jondo'yu keşfe başlayan Tövbekar Olan, ilk olarak merkezden doğuya doğru ilerleyip buradaki zinciri aramaya başladı. Bir dizi düşman ve zorluğu alt eden Tövbekar Olan, ilk zinciri tutan heykelleri buldu. Tövbekar Olan zinciri tutan heykelleri kırdığında çanın doğu kısmındaki tarafı boşaldı. Sıra batı tarafındaki zincire gelmişti, bu sefer o tarafa yönelen Tövbekar Olan burada zinciri tutan heykeli bulmak ile yetinmeyip Redento'nun karşıya geçmesini sağlayan platform mekanizmasını da bulmuştu. Zinciri tutan heykelleri kırdıktan sonra mekanizmayı çalıştıran Tövbekar Olan, ihtiyara haber vermek için yanına gitti. Redento Tövbekar Olanı gördüğünde şükran dolu gözlerle ona bakıp "Yardım çağrılarımın cevabı oldun, yardımın için düzenim adına sana teşekkür ederim." dedi ve Tövbekar Olan'a tesbihine takabilmesi bir ayak parmağı verdi.

    Redento karşıya geçtikten sonra Jondo'nun merkez çanına geri dönen Tövbekar Olan, burada çana kılıcıyla sert bir şekilde vurdu. Çandan çıkan sesin yankısı tüm Jondo'yu sarstı ve Tövbekar Olan'ın ayaklarının altındaki zemin yerle bir oldu. Zeminin çökmesiyle kendini tamamen yeni bir yerde bulan Tövbekar Olan, üçüncü aşağılamayı alacağı derinliklere varmıştı. Bu derinlikler İnilti olarak bilinen bir fenomenin kaynağıydı. Buradaki hava zehirliydi, etrafta heyulalar gezmekteydi. Tövbekar Olan bu derinlikleri araştırmaya başladı, karşısına birçok heyula çıktı ve onları alt etti. Derinliklerin dibinde bir mağara gören Tövbekar Olan buraya girdi. Mağarada devasa, saçlarla kaplanmış bir yumurta karşısına çıktı. Bu yumurtayı gördüğünde Candelaria'dan aldığı parçalanmış düğün kurdelesi ve buna bağlı olan üç kız kardeşin hikayesi aklına geldi. Bu üç kız kardeşin hikayesi nikahlarını kıymakla sorumlu olan bir rahibin mektuplarıyla ortaya çıkmıştı. Mektuplarda yazana göre hikayeye konu olan üç kardeş evlendirilecekmiş fakat üçü de evlenmeyi istemiyormuş bu yüzden birbirlerine sıkı sıkıya sarılıp Mucize'ye bu evlilikten kaçınmak için dua etmeye başlamışlar. Ne duası ettiklerini veya neden evlenmek istemediklerini kimse bilmiyormuş. Mucize keder veren planı ışığında üç kız kardeşin dualarına yanıt vermiş. Mektupları yazan rahip duanın kabul oluşuna bizzat tanık olmuş. Anlatılana göre üç kız kardeşin saçları uzamış, birbirine sarılmış ve kardeşlerin etrafını korkunç sesler eşliğinde adeta saçtan bir yumurta gibi kaplamış. Bu olaya tanık olan herkes Mucize'nin eseri karşısında diz çökmüş ve bu yumurtayı tapınacak bir obje olarak görmeye başlamış. Sonrasında kız kardeşler için kutsal bir sunak yapılmış. Bu yumurta kilisede saklanmaya başlanmış ve kasvetli bir gecede kilisenin rahiplerinden bir tanesi üç kız kardeşten çıkan tek bir inilti sesine tanık olmuş. Kilisedekilere haber verip hep beraber yumurtaya gittiklerinde kız kardeşlerin orada olmadığını görmüşler, hikayeyi anlatan rahip gidebileceği her yere gidip konuşabileceği herkes ile konuşmayı denemiş ama çabası işe yaramamış ve kız kardeşleri içine alan yumurtayı bulamamış.

    Rahibin yıllarca arayıp bulamadığı, Mucize'nin duasına bizzat yanıt verdiği üç kız kardeşten geri kalan saçtan yumurta Tövbekar Olan'ın karşısında duruyordu. Yumurtanın önünde ona bir şeyler sunulması için koyulmuş üç tane tabak bulunuyordu. Tövbekar Olan kefaret yolculuğunda Candelaria'dan aldığı kurdele gibi kız kardeşlerin hikayesini anımsatan iki obje daha bulmuştu. Bunları tabaklara koyup şansını denemek isteyen Tövbekar Olan sırasıyla ilk tabağa erimiş altın paraları yerleştirdi. Görünen o ki bu hediye işe yaramıştı ve yumurta "Parmaklarımın arasında eriyen bu altınla nişanlımın zenginliğini reddediyorum." dedi. İkinci tabağa Candelaria'dan aldığı parçalanmış düğün kurdelesini yerleştiren Tövbekar Olan yine başarılı olmuştu ve bu sefer yumurta "Parçalanmış olan bu kurdele ile nişanlım ile olan bağımı reddediyorum." dedi. Geriye son tabak kalmıştı, Tövbekar Olan bu tabağa da siyah bir peçe bıraktı ve yumurta son olarak "Bu peçeyle nişanlım için ölen sevgimin yasını tuttuğum yüzümü gizliyorum." dedi. Yumurta bu üç şeyi söyledikten sonra ortadan ikiye yarıldı ve üç kız kardeşin birbirine geçmiş devasa bedeni Tövbekar Olan'ı karşıladı. Üç kız kardeşin sesi bir olmuştu, hep bir ağızdan "Üç sesimi çağıran sessiz tövbekar, üç kız kardeş bir oldu böylece Mucize'nin Altasgracias ismini verdiği canlı doğdu." dediler. Altasgracias "Bu yumurta bize dair temiz kalan bir şeyi saklıyor." dedi ve şekli bozuk bir yumurtayı Tövbekar Olan'a verdi. Altasgracias "Bunu al ve saflığını bizden uzak tut çünkü bizim bedenimiz zaten bozuldu." dedi. Bu şekli bozuk olan yumurta belli ki zamanında üç kız kardeşin Mucize'ye dua ederken kullandıkları şeydi bu yüzden de üçü için de önemliydi. Altasgracias'dan yumurtayı alan Tövbekar Olan mağarayı terk etti, bir süre sonra Altasgracias da mağarayı terk etti, ardında saçlarla kaplı olan yumurtasından kalıntılar bırakarak...

    Mağaradan çıkan Tövbekar Olan üçüncü aşağılamayı ararken derinliklerde Viridiana ile üçüncü kere karşılaştı. Bu sefer Viridiana resmen bir ihtiyara dönmüştü ama yine de Tövbekar Olan'a yardım etme isteği içerisindeydi. Viridiana "Kırışan yüzüme, aklaşan saçlarıma veya titreyen dizlerimi umursama, anlaşmamız daha sonlanmadı senin kefaret yolundaki zor girişimin gibi." dedi ve üçüncü kez yardımını teklif etti. Tövbekar Olan bu sefer de yardımı kabul etti ve derinliklerde ilerlemeye devam etti. Kendini çok derinde olan bir odada bulan Tövbekar Olan, burada yukarıya doğru çıkan birçok platform gördü. Etrafı incelerken bahsi geçen iniltiyi duymaya başlayan Tövbekar Olan'ın karşısına üç tane sivri başlıklı, siyah elbiseli kadın figürü çıktı. Bu kadınlara Tres Angustias denirdi, üç kederi temsil ettiği söylenirdi. Tövbekar Olan ayağının altından ateşlerin yükseldiğini fark etti ve yukarı doğru çıkan platformlara tırmanmaya başladı. Üçüncü aşağılama için olan mücadele başlamıştı, yerden ateş yükselirken üç kadın da aynı anda Tövbekar Olan'a saldırmaya başlamıştı. Azimle mücadele eden Tövbekar Olan kadınları ciddi anlamda zorlamaya başladı ve zorlanan kadınlar bir araya gelip tek bir beden oluşturarak tüm derinliği sarsacak bir inilti çıkarmaya başladılar. Burada az daha platformlardan düşüp alevler içerisinde kalacakken, Viridiana Tövbekar Olan'a yardım eli uzattı ve onu kurtardı. Ateşlerden kurtulan Tövbekar Olan üç kadının bir araya gelmiş formuna var gücüyle saldırdı ve tek bir bedende buluşmuşken onları alt etti. Dövüş sonlanınca platformlardan aşağıya inen Tövbekar Olan burada Viridiana ile buluştu. Viridiana bitik görünüyordu, Tövbekar Olan'a bakıp "Bu zaferin bir parçası olduğum için kendimi şanslı hissediyorum. Şimdi yoluna devam et." dedi ve son nefesini vererek hayatını kaybetti. Viridiana Tövbekar Olan'ın üç aşağılamayı alırken ki mücadelesinde hiç şüphesiz büyük bir rol oynamıştı ve bu yüzden Tövbekar Olan onu her zaman iyi hatırlayacaktı.

    Tövbekar Olan son aşağılamayı almak için bir sonraki odaya girdi. Önceki aşağılamaları alırken girdiği odalara benzer bir odada kendini bulan Tövbekar Olan, burada yaşlanmış bir figürün karşısında diz çöküp dua etmeye başladı. Kendini rüya aleminde bulan Tövbekar Olan'ın karşısına altınla kaplanmış bir çehre çıktı. Önceki çehreler gibi Tövbekar Olan'ı selamladı ve "Altın çehrem erisin ve senin ruhunun nedametini silsin." diyerek son aşağılamayı Tövbekar Olan'a verdi. Son aşağılamayı alan Tövbekar Olan rüya aleminden çıktı ve derinlikleri terk etmeye yöneldi. Bu esnada Anaların Anası Kilisesinin kapısı açıldı, üç aşağılama toplanmıştı, yasaklı olan kapının ardında ne var artık öğrenilebilecekti. Önceki iki aşağılamayı aldığında Deogracias Tövbekar Olan'ı karşılamıştı, sonuncusunda da bu durum değişmedi. Deogracias "Nedamet'in Altın Çehresiyle yüzleştin ve ondan son aşağılamayı aldın, Büyük Istırap Köprüsünün sonundaki kapı açıldı, Kutsi Şahsiyetin katı denetiminde olan kapıdan geç." dedi ve son olarak "Biz tövbekarlar o kadar büyük günahlara sahibiz ki bundan dolayı çektiğimiz ıstırap bizim için adeta yeni bir hayat kaynağı ama dikkat et; bu ıstırap dualarımızı ederken ıssızca bir gün üzerimizde sarmaşık gibi sarılabilir." diyerek Tövbekar Olan'ı uyardı ve oradan ayrıldı. Derinliklerden çıkmak için tekrar Jondo'ya dönen Tövbekar Olan burada yeni bir bölgeye girişi keşfetti. Bu bölgedeki izler bir zamanlar burada suların yüksek olduğunu ama zamanla çekildiğini gösteriyor ve çekilen suların ardında bıraktığı gemiler bunu kanıtlıyordu. Tekin olmayan bölgede keşfe başlayan Tövbekar Olan burada heyulalar ve toprağın altından hareket edip üzerine basanlara saldıran solucanımsı insanlarla ile mücadele etti. Keşfi esnasında Jibrael ile burada bir kez daha karşılaştılar. Jibrael Tövbekar Olanı gördüğünde unutulanların gizemli hikayesinden bir kısmı anlatmaya başladı. Jibrael "Kadim Mucize hiçbir zaman Beşliyi unutmaz... Kutsal isteği ile onları birbirine bağlamış, lanetlemiş, kınamıştı. Evet... Onları olur da bir gün ihtiyacı olursa diye uykuya daldırmıştı ve şimdi onlara ihtiyacı var." dedi ve Tövbekar Olan'a Saeta'yı çalmasını isteyip istemediğini sordu. Tövbekar Olan onayı verince Jibrael Saeta'yı çaldı ve Jondo'nun üst kısımlarında yerin altından bir tabut ortaya çıkıverdi. Saeta'yı çalan Jibrael bu bölgeden ayrılıp bir sonraki Saeta'yı çalacağı yere giderken Tövbekar Olan bu bölgeyi keşfetmeye devam etti.

    Bölgede bir tane Prie Dieu bulan Tövbekar Olan burada hem soluklanmak hem de dua etmek için bir süreliğine durdu. Bu esnada çatlaklarla dolu olan bir duvar gözüne çarptı. Ardında ne olduğunu merak etmeye başlayan Tövbekar Olan kılıcı ile duvara vurdu ve bir mağara girişi karşısında belirdi. Mağaradan içeriye giren Tövbekar Olan burada büyük bir anıt mezarlık buldu. Bu mezarlık gizlenmişti, neden gizlediğini bilmiyordu Tövbekar Olan ama mezarın üstündeki heykeli gördüğünde daha önce savaştığı uçan savaşçı aklına geldi çünkü heykel o savaşçının heykeliydi. Mezarlığın önünde diz çöküp dua etmeye başlayan Tövbekar Olan, bir anda kendini mezarda yatan savaşçıyla yaptığı bir konuşma içerisinde buldu. Savaşçı "Tövbekar Olan, mezarı önünde diz çöktüğün kişi benim, ismim Perpetva, burada sonsuz uykudayım, çoktan toz olmuş bedenimde..." diyerek kendini tanıttı. Perpetva "Her ne kadar seninle daha önce mücadele etmiş olsak da inancının sana sağladığı cesaret sayesinde burada tekrar buluşabildik. Bu buluşma her şeyi eninde sonunda öğrenen Mucize'nin gözleri ardında gerçekleşiyor. Daha önce karşılaştığın halim Mucize'nin isteği sonucu yaratılmış bir yalandı, yüzüme ve zırhıma sahipti ama sesime değil, şuan günahtan arınmış olan sesime..." diyerek ikinci buluşmanın nasıl gerçekleştiğini Tövbekar Olan'a açıkladı. Devamında Perpetva "Görüyorum ki elinde ve kalbinde taşıdığın günah o kadar büyük ki meşakkatli bir kefaret ödemen gerekiyor. Senin bu kefareti öderken ki sergilediğin azmin kardeşim Esdras'ı kiliseye karşı suçlar işleyeceğine ikna etmiş durumda ve o da benden senin kiliseye ulaşmanı engellemek için kendisine yardım etmemi istiyor. Tövbekar Olan senin için farklı bir yol gördüm, bu yolun sonu seni ne Anaların Anası Kilisesinin duvarları ardında saklı kalan yasaklı yerlere ne de kutsal yerlere ulaştıracak. Bunların ötesine, seni rüyalarında ötesinde bir yere ulaştıracak olan bir yol..." dedi ve Tövbekar Olan'a yeni bir kefaret yolu sundu. Tövbekar Olan bu yolu merak etmişti. Perpetva "Benim sesimin bir limiti var, etrafımızı saran, doğruları kapatıp bizi yanlış yönlendiren sisin ötesine benim sesim ulaşamaz. Mutlaka kardeşim ile buluşmalısın, seni Anaların Anası Kilisesinin girişinde bekliyor olacaktır. Bu omuz sargısını al, bu kardeşime benim kutsamama sahip olduğunu gösterecek ve bu onun mücadele etmeyi bırakmasını sağlayacak çünkü bana karşı derinden bir sevgisi vardır. Şuan benim yumuşak fısıltım onun kulaklarına ulaşıyor, ondan sana yardım etmesini rica ediyorum. Korkusuzca ilerle Tövbekar Olan." dedi ve konuşmayı sonlandırdı. Tövbekar Olan konuşma bitince anıt mezarın önündeki sandıktan omuz sargısını aldı ve mağarayı terk etti.

    Bu bölgedeki yolcuğunu şimdilik sonlandıran Tövbekar Olan Jondo'ya tekrar döndü. Burada Redento'nun gittiği yeri merak eden Tövbekar Olan, çalıştırdığı platformlar ile karşıya geçti. Jondo'dan yukarıya doğru çıkan Tövbekar Olan öncesinde sahte Perpetva ile dövüştüğü dağ geçidinin öteki tarafında buldu kendisini. Burada ilerlemeye devam eden Tövbekar Olan, Sessiz Keder Kardeşliği meskeninin gizli bir girişini buldu. Buradan giriş yapan Tövbekar Olan'ın karşısına bir dizi oda çıktı, odaların hepsini ziyaret eden Tövbekar Olan odaların bir tanesinde tavana bağlı bir kafese hapsedilmiş, soluk mavi tenli bir kadınla karşılaştı. Kadın, Tövbekar Olan kendisini görünce korkmamasını öğütledi ve isminin Soledad olduğunu söyledi. Soledad'ın dediğine göre onu buraya Kutsi Şahsiyetin emriyle hapsetmişlerdi. Tövbekar Olan ile karşılaşmayı bir fırsat olarak görmüştü Soledad ve ona yardım etmeyi teklif etti. Soledad Tövbekar Olan'ın tesbihini daha da uzatabilir ve ona yararlı boncukların takılmasını sağlayabilirdi. Bu teklifi kabul eden Tövbekar Olan tesbihini, uzatması için Soledad'a yolculuğunda bulduğu ipliklerle beraber verdi. Soledad tesbihi uzatıp Tövbekar Olan'a teslim etti ve ileride yeni iplikler bulursa kendisine getirmesini söyledi. Tövbekar Olan yolculuğunda yeni iplikler bulduğunda Soledad'ı ziyaret edecekti. Bu odadan ayrılan Tövbekar Olan yukarıya doğru ilerlemeye başladı. Burada Redento ile yeniden karşılaştı. Redento'nun önü bir duvar ile kapanmıştı, yolculuğu tekrar kesintiye uğraşmıştı. Tövbekar Olan'ı görünce "Sıkıntılı olaylar bizi yeniden buluşturdu, aşılamaz duvar kendini bizim ile hedeflerimiz arasına yerleştirmiş, bu sıkıntımızı çözecek lütuf sağlanır mı ki?" deyip ondan tekrar yardım istedi Redento. Tövbekar Olan Redento'nun yanındaki kapıdan içeri girip kazıklarla dolu olan odanın sonuna kadar ilerledi ve odanın sonundaki kapından dışarı çıktı. Kapıdan çıktığında kendini duvarın öteki tarafında bulan Tövbekar Olan, buradan duvarın kırılabileceğini gördü ve kılıcını indirdi. Kılıcın darbesiyle kırılan duvar iki kapının arasındaki engeli ortadan kaldırmıştı. Tövbekar Olan bu sayede kolayca Redento'nun yanına gitti. Redento Tövbekar Olan'a bakıp "Senin sonsuz merhametine layık değilim, ne mutlu ki birbirimizi bulduk, senin için ve seninle karşılaşmamı sağlayan efendimiz için dua edeceğim. " dedi ve "Şimdi ayaklarım kutsal yoluna geri dönüyor, benim gibi basit bir hacı böyle güçlü engelleri nasıl geçecek? Ah, efendimiz, hacıların efendisi, sonraki sınavın ne kadar meşakkatli olacak?" diyerek yoluna devam etti. Bir süre sonra Tövbekar Olan da meskenden çıktı ve kilisenin surlarındaki kapıya yöneldi.

    Kiliseler mezarlığına vardığında Redento'nun tekrar takıldığını gören Tövbekar Olan yine onun yanına gitti. Redento dua etmeye dalmıştı, efendisinin ona yardım etmesi için yalvarıyordu bu yüzden bir süre Tövbekar Olan'ın varlığını fark etmedi. Duayı bıraktığında karşısında Tövbekar Olan'ı göre Redento "Ah, kusuruma bakma Tövbekar Olan, duamı ederken farkında değildim, yollarımız yine keşişti." dedi. Redento ve Tövbekar Olan'ın önünde kazıklı yollar vardı, Tövbekar Olan çevikliği sayesinde bunları aşabilirdi ama Redento gibi bir ihtiyar için bu imkansızdı bu yüzden bu konuda Tövbekar Olan'dan yardım istedi. Tövbekar Olan yine yardım etmeyi kabul etti ve yolun kazıklı kısımlarına etraftaki ağaçları devirerek geçmesi rahat yollar yaptı. Redento'nun yanına döndüğünde Tövbekar Olan, onu heyecanlı bir şekilde yeni yollara bakarken buldu. Redento "Ne güzel bir manzara, iyi ki senle karşılaşmışız." dedi ve Tövbekar Olan'ın tesbihine takması için ikinci bir ayak parmağı verdi. Sonrasında Redento da Tövbekar Olan da yoluna devam etti. Tövbekar Olan'ın bir sonraki durağı surlardaki kapıydı. O kapıyı aşabilmesi için köprüye gitmesi ve Esdras ile karşılaşması gerekti. Esdras ile karşılaşmadan önce Perpetva'nın verdiği sargıları beline bağladı ve köprüye öyle gitti.

    Beklediği gibi Esdras oradaydı ve Tövbekar Olan'a saldırmak için hazırdı. Esdras "Kız kardeşim, oradasın biliyorum her ne kadar seni göremesem de duyamasam da. Duy benim ricamı! Ölümünle beraber kendini kanıtlama sırası bana geldi, kaptanımızın güvenini hak ettiğimi gösterme sırası bende. Crisanta'yı hayal kırıklığına uğratmayacağım. Eğer ki Tövbekar Olan bu kapıdan geçerse de acıların en büyüğü beni yiyip bitirsin. Gardını al Tövbekar Olan." dedi ve saldırmaya hazırlandı. Tam saldıracağı esnada Esdras'ın gözleri kamaştı, kız kardeşi Perpetva'nın görüntüsü bir anlığına gözlerinde belirdi ve sonrasında Tövbekar Olan'ın beline bağladığı sargılar gözüne çarptı. Esdras "O tarif edilemez ışık... O olamaz... Bu gerçek mi kız kardeşim?" dedi, silahını bıraktı, diz çöktü ve gözlerini göğe dikti. Diz çökmüş bir haldeyken Esdras "Bu senin faziletinin görkemli ışığı mı gerçekten? Eğer öyleyse sen Tövbekar Olan, kız kardeşimin saygıdeğer ve kutsanmış lütfüne layık olmuşsun. Bu lütuf ile sana sesini duyabilme yeteneğini bahşetmiş, o asil, zarif sesini gerçek anlamıyla duyabilme yeteneğini..." dedi ve ayağa kalktı silahını yerden alarak. Ayağa kalkan Esdras "Tövbekar Olan, benimle suça şekil verilen mabette buluş, o mabet ki sana Tövbekar Olan isminin verildiği ve ilk defa diz çöktüğün yer olan... Bu mabette kız kardeşim ricamı duyacak ve bana sesini tekrar duyuracak." dedi ve Tövbekar Olan'a Mea Culpa'yı aldığı mabette buluşmaları gerektiğini söyledi.

    Tövbekar Olan, Esdras'ın dediği gibi yaptı ve Kardeşliğin meskenini geçip kefaret yolculuğuna başladığı, ilk diz çöküşünü yaşadığı mabede geri döndü. İçeriye girdiğinde Esdras'ın duvara yaslanmış şekilde bırakılan silahını gördü, biraz daha ilerlediğinde Mea Culpa'yı çekip çıkardığı Diz Çöken Taş ve yanında duran Esdras ile buluştu. Esdras "Erdemli Tövbekar Olan, burası taşıdığın kılıcın suçun bizzat kendisinden doğduğu yer, ruhun kaldıramadığı acıyı bedene aktardığı yer. Şanı onu korusun, kız kardeşimin sesi bana mısralar aktardı. Bu mısralar zarif oldukları kadar bilgeceydi de. Bu sözler bana senin için farklı olan bir kaderi gösterdi. Uzakta ama varamayacağın kadar değil, gölgeler içinde örülmüş ama ışık dolu olan bir kader. Bu anahtarı uzun zamandır koruyorum." dedi ve elinde tuttuğu anahtarı Tövbekar Olan'a teslim etti. Tövbekar Olan'ın eline aldığı anahtar ilginçti, tahtadan yapılmış ve bükülmüş bir şeklide vardı. Anahtarı teslim ettikten sonra Esdras "Bu anahtar sana ardında kutsallığın kendini sonsuz inzivaya mahkum ettiği kapıyı açacak. Sana bu kutsallığın ne olduğunu açıklayabilecek ne gücüm var ne de anlatmaya kelimelerim yeter... İnkar Edilen Sözler Kütüphanesine git, orada anahtarlar taşıyan bir bekçiyle karşılaşacaksın. Sana verdiğim anahtar onun koleksiyonunda eksik olan, anahtarı ona verdiğinde sana açacağı kapıyı gösterecek." dedi ve Tövbekar Olan kütüphaneye doğru yola çıktı. Kütüphane, Anaların Anası Kilisesine bağlı olduğundan Tövbekar Olan Esdras ile ilk olarak buluştuğu köprüye geri döndü ve üç aşağılamayı aldığında aralanan kapıdan geçerek kilise surlarının ardına geçti. Surları geçen Tövbekar Olan kendini kırmızı halılarla kaplı yukarı doğru yükselen bir kulede buldu. Kulenin üst katlarına doğru çıkan Tövbekar Olan kilisenin yolunu gördü fakat kulenin tepesine hala varılmamıştı bu yüzden Tövbekar Olan yukarıya çıkmaya devam etti. En üst kata vardığında 4 tane heykel tarafından korunan camdan yapılmış bir tabut karşısında buldu. Etrafı biraz inceleyen Tövbekar Olan odanın sonunda demir parmaklıklı bir kapı gördü. Kapıyı açmayı deneyen Tövbekar Olan herhangi bir çözüm bulamadı ve buraya gelmesi gerektiği zamandan önce geldiğini fark etti sonrasında aşağıya inip kilise yoluna yöneldi. Tövbekar Olan'ı kuleden çıktığında onu Deogracias karşıladı. Deogracias "Perpetva ve kardeşi Esdras'ın cezasını sonlandırdın. İki kardeşte terk edilmiş çocuklardı, büyüdüklerinde Kutsi Şahsiyeti koruyan Vaftiz Edilmişler Lejyonuna katıldılar. Anlatılana göre Esdras, kardeşi Perpetva öldükten sonra bile onun sesini duymaya devam etmiş, Mucize'nin planı gerçekten de karmaşık." dedi ve Tövbekar Olan'ın önünden çekilip ilerlemesine izin verdi. Bir süre ilerlemeye devam eden Tövbekar Olan, favori ihtiyarı Redento ile tekrar karşılaştı. Neden karşılaştıklarını artık az çok tahmin edebiliyordu Tövbekar Olan, Redento'nun aşamadığı bir engel karşısına çıkmıştı. Redento Tövbekar Olan'ı gördüğünde gergin bir hava vardı üstünde, sanki bir şey onu ciddi anlamda korkutmuştu. Redento "Tövbekar Olan sana bir şey itiraf edeceğim... Keder Veren Mucize'nin önüme koyduğu yeni sınav içimde korkaklığın kök salmasına sebep oldu. Biz hacılar kefaret yollarının en kolayını seçersek günahkarlardan ne farkımız kalır? Ah, eğileyim de göz yaşlarım görünmesin." diyerek Tövbekar Olan'ı karşıladı. Tövbekar Olan Redento'yu neyin bu kadar korkuttuğu merak edip biraz ileri gitti. Karşısında dört ayaklı, kocaman bir ağzı olan, bu ağızdan ateş topları fırlatan, sırtında şamdanların çevrelediği bir minder ve ortasından yükselen insan eli olan tehlikeli bir yaratık ile karşılaştı. Bu yaratığın fırlattığı ateş toplarından kaçarak onla mücadele eden Tövbekar Olan, bir süre sonra onu alt etti ve Redento'nun yanına döndü. Redento "O çığlıklar ruhumu derinden sarstı ve sen bunun sebebi olan korkumu ortadan kaldırdın. Bu gariban hacıya yine yardım ettin. Senle farklı yolları seçmiş olsak da eninde sonunda bağışlanma bizi bekliyor olacak. Yolun sonu yakın veya uzak, bu hayatta veya rüyanın öteki tarafında ulaşılabilecek, bir önemi yok, sonunda bağışlanmayı elde edeceğiz." dedi ve Tövbekar Olan'a tesbihine takabilmesi için üçüncü ayak parmağını da verip yoluna devam etti. Redento ayrılınca Tövbekar Olan'da kiliseye yöneldi ve nihayetinde Anaların Anası Kilisesine giriş yaptı.

    Bu kiliseye sadece yüksek mevkideki din adamları giriş yapabiliyordu, Cvstodia'nın inancını temsil eden devasa ama bir o kadar da gizemli olan bir yerdi burası. İnsanların Kutsal Baba'ya olan bağlılıklarını göstermeleri için inşa edilmiş bir araçtı, bu kiliseden çıkan sözler mutlaktı ve değişmezdi. Kilise Ulu İradelerin habercisi rolündeydi. Kilisenin girişinde Bükülmüş Olan'ın Ulu İradelerden günahları karşılığında kendisini cezalandırmasını istediği oda bulunuyordu. Bükülmüş Olan bu odada bir kütüğün üzerine oturmuş ve dua etmişti. Tövbekar Olan burada Deogracias ile tekrar karşılaştı. Deogracias, Bükülmüş Olan'ın dönüştüğü ağaca hayranlıkla bakarken Tövbekar Olan'a Bükülmüş Olan'ın hikayesini anlatmaya başladı. Deogracias "Üç Sözcüğün Düğümü. Mucize ilk defa kendini burada gösterdi. Dindar ve ıstırap çeken bir genç burada Ulu İradeler'den kendisini cezalandırmasını istedi. Buraya bir kütük yerleştirdi, üzerine oturdu ve dua etti, ettiği duanın duyulması ümidiyle dua etti. Istırap çekmek istediği için dua etti böylece ruhunu delen günahın ağırlığı belki azalabilirdi. Mucize bu duaya ses verdi, gencin oturduğu kütükten kökler çıktı ve onun kolunu, bacağını büke büke sardı. Ama genç ne ağladı ne de şikayet etti. Bu topraklarda yaşayan herkes bu olaya tanık oldu, hepsi gencin dualarının kabul oluşunu sonucu yaşadığı mutluluk karşısında diz çöküp onunla beraber dua etti. Bu üç düğümlü ağaç gencin ölümünden yıllar sonra filizlenmeye başladı. Birbirine geçmiş üç gövdesinden ve gencin ölmeden önce ettiği üç sözden ötürü Üç Sözcüğün Düğümü ismi verildi bu ağaca. Gencin ölmeden önce ettiği üç sözcük "Benim Büyük Günahım" şeklindeydi. Her yıl bu ağacın damarlarından kızgın, sıvı biçimde bir altın akar. Bu gencin hatırasını ebedileştirirken bize de Mucizenin hala bizi terk etmediğini hatırlatır." dedi ve ağaca bakmaya devam etti. Deogracias burada Tövbekar Olan'a Bükülmüş Olan'ın, Kutsal Baba'nın hikayesini kısaca anlatmıştı, o da sonuna kadar dinleyip hikaye bittiğinde kilisede ilerlemeye devam etti.

    Tövbekar Olan kilisede kitaplıkların olduğu bir bölüme girdi, burasının kütüphanenin girişi olabileceğini düşünüp etrafı aramaya başladı. İlerledikçe daha çok kitaplık karşısına çıkıyor ve bu düşüncesini doğruluyordu. Tekinsiz bir yerdi burası, yerdeki sayfalara basıldığında saldırmaya başlayan hayaletler dadanmıştı, Tövbekar Olan'ın daha önce de karşısına çıkan mahlukatlara benzeyen birçok mahlukat burada bulunuyordu. Tövbekar Olan hepsiyle mücadele edip ilerlemeye devam etti. Nihayetinde Esdras'ın tarifini verdiği bekçiyle karşılaştı. Bekçi uzun boyluydu, boynuna anahtarlardan oluşan bir kolye geçirmişti. Sağ elinde kocaman bir anahtarlık vardı, sol elindeyse tepesinde lamba bulunan bir baston. Tövbekar Olan ile karşılaştığında oldukça rahatsız görünüyordu sebebiyse onu sürekli rahatsız eden sesin bir türlü susmuyor olmasıydı. Bekçi "Ses durmuyor, kütüphanenin unutulmuş duvarlarında sürünüyor ve kimse de nereden geldiğini anlamıyor. Ulu İradelerin aşkına şu sesi sustur, sustur ki uzun süredir özlemini duyduğum sessizliğe kavuşabileyim." dedi. Tövbekar Olan anahtar hakkında sorular sormak istiyordu ama ses bekçiyi resmen çıldırtıyordu bu yüzden ilk önce sesi susturması gerektiğini düşünüp kaynağını aramaya başladı. Kütüphaneyi iyice arşınlayan Tövbekar Olan, en sonunda duvara taş ile vuran bir ruh gördü. Bu ruh bekçiyi çıldırtan sesin kaynağıydı, Tövbekar Olan bu ruh ile konuşup onun derdini anlamak istedi. Ruh "Kapılar beni aldatıyor, gitmeme izin vermiyorlar. Sadece duvarlar yalan söylemiyor, duvarlar sayesinde buradan bir çıkış yolu bulabilirim..." diyerek bunu sürekli tekrar ediyordu. Tövbekar Olan ruhun önündeki duvarı kırdı ve ses sonunda dindi. Sesin dindiğini fark eden bekçi Tövbekar Olan'ın yanına gitti. Bekçi rahatlamış görünüyordu. "Ben Diosdado, çekirdekten yetişme gece bekçisiyimdir. Katlanamadığım sesi dindirdiğin için sana minnettarım. Buradaki tozlu kitaplarda yazanlar yasaklıdır ve sonsuza kadar da öyle kalacaklar bu yüzden burası İnkar Edilmiş Sözler Kütüphanesidir. Burada bana sadece ağır anahtarlar ve öldükten sonra bile hala bilgi için aç olan ruhlar eşlik eder. Burada ilerlerken attığın adıma dikkat et çünkü buranın koridorları aldatıcıdır." dedi bekçi. Tövbekar Olan Diosdado'nun girizgahından sonra Esdras'dan aldığı anahtarı ona gösterdi. Diosdado anahtarı görmesi üzerine "Ah, senin taşıdığın o anahtar, kadim bir illüzyon ile uzun zaman önce gizlenmiş bir kapıyı açar." dedi ve anahtarı alıp incelemeye başladı. Anahtarı iyice inceledikten sonra kendisinde benzer bir anahtar olmadığını görünce lambalı bastonuna yaslanıp yürümeye başladı. Etrafta gizlenmiş kapının nerede olduğunu kendisine hatırlatmasını umduğu şeyler aramaya koyuldu. Koridorları arşınladı, tozlu kitapları tepeledi, rafları nemden ötürü harap olmuş kitaplıkların yanında geçti ve sonunda bir ses duydu. Bu ses anahtardan geliyordu, anahtar giderek eline doğru daha fazla bükülüyordu işte o zaman kapının nerede olabileceğini anladı. Tövbekar Olan ile beraber kütüphanede Üç Sözcüğün Düğümü ağacının köklerine denk gelecek bir konuma geldiler. Burada Diosdado taşıdığı bastonunu iki kere yere vurdu ve kapıyı gizleyen illüzyon çözüldü. Anahtar ile kapıyı Tövbekar Olan için açan Diosdado "Kapının ardında uyuyan şeye dikkat et." dedi ve kapının önünden çekildi. Tövbekar Olan kapıdan içeri girdi ve çok uzun zamandır gizli olan şeyin ne olduğunu öğrenmeye yöneldi.

    Tövbekar Olan içeriye girdiğinde birkaç kat yukarı çıktı ve karşısına bir oda geldi. Odadan içeri giren Tövbekar Olan'ın karşısında daha önce de karşılaştığı 3 Kutsal Altın Çehre'ye benzeyen bir çehre vardı ve Üç Sözcüğün Düğümü ağacının kökünün üzerinde duruyordu. Altın Çehre Tövbekar Olan'ın geldiğini duyunca "Sessiz adımlarla ilerleyen Tövbekar Olan bu solgun, gözleri çıkarılmış altın yüze yanaş. Karşında Üç Sözcüğün Düğümü ağacının kökü duruyor, bu kökler beni esir ediyor." diyerek konuşmaya başladı. "Benim sözlerimin yalan olduğunu iddia ettiler, beni yalanın yüzü olarak kabul ettiler bu yüzden diğer üç kardeşimden, Üç Kutsal Altın Çehrenin yanından sürüldüm. Kardeşlerim bana ihanet etti, beni cezalandırdı, doğruya tanık olmamı engellemek için gözlerimi söktüler. Şimdi sadece sonsuz karanlık çevreliyor beni. Cesaretin benden çalınan altın gözlerimi bulmana yardım etsin. Gözlerimden bir tanesi kemiklerin, küllerin ve şarkının kendine ev edindiği yerde. Diğeri ise denizin çekildiği, korkunç bir fırtınanın o denizin üstündeki tüm gemileri alabora ettiği bir yerde. Gözlerimi bul Tövbekar Olan, o zaman sana sırrımı açıklayabileceğim." dedi ve Tövbekar Olan'ı gözlerini bulması için yolladı. Tövbekar Olan altın çehrenin yanından ayrılınca kütüphaneyi araştırmaya başladı. Burada kilise tarafından kafirce olduğu ilan edilen birçok cilt, eser, parşömen vardı. Yasaklı metinler yığınları arasında kendisine çıkış yolu arayan Tövbekar Olan sanat eserlerinin bulunduğu bir odaya rastladı. Bu oda sanki bir çıkıştan çok giriş gibiydi, burası kilisenin kafirce bulduğu sanat eserlerinin hapsedildiği yerdi. Kiliseye göre hiçbir sanat eseri Mucize'nin kutsal güzelliğini taklit etmeye cüret edemezdi, zamanında edenler ise burada çoktan hapsedilmişti. Bu eser sahipleri şanslılarsa en iyi ihtimalle sürgüne yollanır ve kendilerini kurtarırlardı ama değillerse... Tövbekar Olan sanat eserleri için yapılmış bu zindanda etrafı araştırmaya başladı. Zindan sanat eserleriyle dolup taşıyordu, her adımda farklı bir tabloyla karşılaşıyordu Tövbekar Olan. Bu zindanı koruyan altın kaplı muhafızlar vardı, bu muhafızlar üzerlerine sıvı altın dökülüp diri diri yakılan insanlardı. Altın zamanla katılaşıp metal sertliğine tekrar ulaştığında bu muhafızlar hasar alamaz hale gelmişlerdi. Tövbekar Olan bu muhafızlara vuruyor, onları yavaşlatıyor ama öldüremiyordu bu yüzden onlarla gerekmedikçe mücadele etmedi. Etrafı araştırırken kapı aralığından büyük bir tablo gören Tövbekar Olan, tabloyu merak edip içeriye girdi. İçeride gerçekten de devasa bir tablo vardı. Tablodaki resmin arkaplanını gece yarısında gökte ışıldayan bir ay süslüyordu. Ay ışığında ise bir boğa ve Tövbekar Olan'ın yolculuğu esnasında kurtardığı uçabilen, altın çehreli bebekler bulunuyordu. Tövbekar Olan tabloyu incelerken, sanki tablo onu çağrıyormuş gibi hissetti. Bunun üzerine diz çöküp dua etmeye başlayan Tövbekar Olan, bir anda kendini tablonun içerisinde resimdeki boğanın önünde buldu. Ama gördüğü resimden farklı olarak boğa ortadan ikiye ayrılmış, boğanın içerisinde altın çehreli büyük bir bebek bulunuyordu. Bebek, Tövbekar Olan'ı gördüğünde "Kutsal olan kardeşlerimi kurtarırken, uyuyan bu tabloya resmedilmiş olan doğumumun tasavvurunu tamamladın. Benim adım Jocinero, aydan ve cesur boğanın çektiği ıstıraptan kutsal kardeşlerim Ulu İradelerin izniyle doğdum. Lütfen diğer kardeşlerimi de kurtar." dedi. Jocinero konuşmasını tamamladığında Tövbekar Olan kendini tekrar sanat eserlerinin arasında buldu. Tövbekar Olan kefaret yolculuğunda Jocinero'nun tüm kardeşlerini kurtaracaktı.

    Jocinero'nun yanından ayrılan Tövbekar Olan etrafı araştırmaya devam etti, zindanın tehlikeli kısımlarına gelen Tövbekar Olan burada giyotinler ve etrafa yerleştirilmiş birçok kazıkla yüzleşti. Bu zorlu alanı geçerken birçok kez ölümle yüz yüze gelen Tövbekar Olan inancı sayesinde başarıyla bunları aştı. Zorlukları aşan Tövbekar Olan'ın karşısına çok büyük bir oda çıktı, odaya girdiğinde adeta ölüm sessizliği ile karşılaştı ama biraz ilerlediğinde bir bebeğin ağlama sesi kulağında yankılanmaya başladı. Sesin ardından devasa bebeğin kendisi ve onu tutan hasırdan yapılma bir figür belirdi. Tövbekar Olan bu bebeğin hikayesini biliyordu. Bebeğin adı Exposito'ydu, trajik bir hikayesi vardı. Annesinin kucağındayken kilisenin görevlendirdiği engizitörler tarafından alıkonulmuştu. Annesi kilisenin belirlediği bir suçtan ötürü yakılmaya götürülmüştü. Kadın, bebeği Exposito yakıldığını görmesin diye görevlilere yalvarmıştı, bunun üzerine çocuğun gözüne -hala takılı olan- bir bant bağlanmıştı. Göz bandı Exposito'nun gözyaşlarıyla saniyeler içinde nemlenmişti, ateşin etrafında insanlar toplanmaya başlamıştı, kadının infazını seyretmeye gelmişti hepsi. Kalabalık kadına cadı, dinsiz, kafir gibi birçok hakaret sayıyordu. Ateş iyice kuvvetlenip odunları yutmaya başladığında kadın kendisine benzeyen hasır bir figürün yapılıp bu figürün kollarına bebeği Exposito'nun yerleştirilmesi için resmen can halviyle yalvardı. Kadına göre bebeği ancak bu şekilde onu özlemeyecekti. Kalabalıktaki düşünceli bir ruh bu yalvarışa kulak verdi, kadının istediği hasır figürü yaptı, çocuğu kollarına yerleştirdi ve bebek gerçekten de ağlamayı bıraktı. İnsanlar orada Mucizenin lütfuna bir kere daha tanık oldu. Tövbekar Olan'ın karşısında söz konusu hikayenin kahramanı bebek ve onu tutan hasır figür vardı. Hasır figür bebeği tutmaya devam ederken bir ucunu da Tövbekar Olan ile dövüşmeye yollamıştı. Bu ucun sonunda bir kadın yüzü vardı, sanki bebeğin annesi oradaydı ve bebeğini korumaya çalışıyordu. Hasır figürün saldıran ucu kıvrılıyor, sivri kısımlarıyla Tövbekar Olan'ı sokmayı deniyor, zehir tükürüyordu. Tövbekar Olan bu saldırıları başarıyla savuruyor, hasır figürün zayıf kısımlarına saldırıyordu. Bir süre sonra hasır figürü annesi olarak bellemiş Exposito da dövüşe dahil oldu. Gözünde bant bağlı olmasından ötürü etrafı göremiyordu ama büyük ellere sahipti. Bu ellerle Tövbekar Olan'ı arayan bebek, onu bulsa adeta ortadan ikiye ayıracaktı, deliler gibi ağlayıp zırlamaya başladı, etrafı aynı annesinin infaz edildiği gün olduğu gibi alevler kapladı. Bebek belli ki o günü aklında tekrar yaşıyordu, Tövbekar Olan bebeğin yaşadığı trajediye bizzat tanık oluyor ve mücadele etmekte zorlanıyordu ama kefaret için çıktığı bu yolda her zorluğa şu ana kadar göğüs geren Tövbekar Olan buna da germeyi bildi. Uzun bir mücadelenin sonunda bebeği ve hasır figürünü alt eden Tövbekar Olan, bebeğin acısını da dindirmişti bir anlamda. Exposito'yu alt ettikten sonra ilerlemeye devam eden Tövbekar Olan bir sonraki odada esrarengiz bir maske bulmuştu, ne işe yaradığını çözememişti ama içinden bir ses bu maskenin ona lazım olacağını söylüyordu bunun üzerine maskeyi alıp odadan ayrıldı.

    Exposito'yu alt ettikten sonra kiliseye tekrar dönen Tövbekar Olan, burada etrafı araştırmaya başladı. Kilisenin iç ve üst kısımları birçok farklı tipte mahlukat tarafından korunuyordu. Bu mahlukatları önüne çıktığında alt eden Tövbekar Olan, kilisenin üst katlarına çıktı ve devasa bir çanın bir ileri bir geri gidip sesini yankılandırdığı devasa bir odaya girdi. Çan çok alçaktan sallanıyordu bu yüzden Tövbekar Olan başını eğip ilerlemek zorunda kalmıştı. Bu odada karşısına çıkan mahlukatlar çanın farkında değilmişcesine Tövbekar Olan'a saldırmak için beyhude bir çabaya girdiler fakat bir hayli hızlı hareket eden çan bu mahlukatların hepsini paramparça etti. Çan odasının sonuna varan Tövbekar Olan biraz daha ilerlediğinde kendini Kilisenin dışında buldu, belli ki eskiden burada kiliseyi bir yerlere bağlayan bir köprü vardı fakat yıkılmıştı. Bu yıkık köprüde Tövbekar Olan Jibrael ile tekrar karşılaştı. Jibrael söze "Beni böyle büken Keder Veren Mucize Beş Şafağın Galerisine girmene izin vermiş." diyerek başladı. Burada Jibrael'in bahsettiği galeri Tövbekar Olan'ın kilise surlarını aştığında girdiği kulenin tepesindeki aynalı tabutun odasıydı. Jibrael "Aynalı tabutun açılma zamanı yaklaşıyor." dedi ve aynalı tabut ve onun etrafında duran 4 savaşçı heykelin hikayesini anlatmaya başladı. Jibrael'in anlattığına göre bu beşli Bükülmüş Olan hala hayattayken düzenlenen bir geçit töreninde onu ve hapishanesi olan ağacı koruyan kişilerdi. Bu tören çok ama çok uzun bir zaman önce gerçekleşmişti ve törende bu beşli bir Saeta söylemişti. Yapılan geçit töreni çok uzun sürmüştü, sebebi ise herkese Kutsal Baba'nın tekrar hükmünü sürmeye başladığını bildirmekti. Hikayenin devamı da vardı fakat Jibrael hepsini tek seferde anlatmak istemiyordu bu yüzden hikayeyi anlatmayı bırakıp Tövbekar Olan'a Saeta'yı çalmasını isteyip istemediğini sordu. Tövbekar Olan çalmasını söyledi ve Jibrael üçüncü defa Saeta'yı çaldı. Bu sefer Tövbekar Olan'ın Redento ile son karşılaştığı yerde camdan bir tabut yükseldi. Saeta'yı dinledikten sonra Tövbekar Olan tekrar kiliseye girdi.

    Kilisenin üst katlarını araştırmaya devam eden Tövbekar Olan büyük bir odaya giriş yaptı. Odada bir süre ilerledikten sonra karşısında birçok kişinin elleriyle yükselttiği iskeletten bir piskopos ile karşılaştı. Tövbekar Olan kiliseyi keşfederken bu başpiskopos ile ilgili hikayeyi öğrenmişti. Piskopos'un adı Melquíadesdi. Hakkındaki hikayeyi yazan kişi bizzat onun mezarından çıkarılışına tanık olmuştu. Mezardan çıkarılan kemiklerinin şarap ile yıkandığına, ipek ve altından yapılma kıyafetler ile giydirildiğine tanık olmuştu. Onu mezardan çıkarıp giydirenler kafatasını birçok güzel mücevher ile süslemiş ve alnından öpmüştü, parmaklarına yüzükler geçirip ellerini öpmüştü. Onu iyice süsledikten sona ismini söyleyip havaya kaldırmışlar ve sanki tekrar yürüyüp hüküm sürüyormuş gibi göstermişlerdi. Mezardan çıkarılıp süslenen Melquíades şu anda Tövbekar Olan'ın karşısında olan zorlu düşmandı. Melquíades'i taşıyan eller onu ulaşılmaz yapıyordu bu yüzden Tövbekar Olan onu havada tutan ellere saldırmaya başladı. Bu esnada Melquíades'de bunu engellemek için asası ile Tövbekar Olan'a saldırılar yapıyor, işini zorlaştırıyordu. Tövbekar Olan, Melquíades'i havada tutan tüm elleri indirdikten sonra direk Melquíades'e saldırmaya başladı fakat dövüş bu kadar kolay olmayacaktı çünkü Melquíades'i havada tutan eller birkaç saniye sonra tekrar onu yükseltmişti. Tövbekar Olan bu durum karşısında aynı stratejiyi tekrar tekrar uygulamaya başladı ta ki Melquíades'i alt edene kadar. Melquíades'i alt ettiğinde ilerlemeye devam eden Tövbekar Olan aynı Exposito ile olan dövüşü sonrasında bulduğu gibi bir maske buldu ve bunu da sakladı. Kiliseyi keşfetmeye devam eden Tövbekar Olan girdiği bir odada acı çeken bir kadın ve onun acısının dinmesi için durmaksızın dua eden bir adam ile karşılaştı. Tövbekar Olan adamın yanına gittiğinde adam "Ziyaretçi, merhametli hanımefendinin önündesin... Ah, kusuruma bakma Tövbekar Olan, karşında Sonsuz Izdıraba Mahkum Uhrevi hanımefendi Socorro bulunuyor. Büyüleyici değil mi? Hanımefendi mucizenin ta kendisi... Ebedi... Sonsuz... Gün be gün hiç durmadan, sonu olmadan... Bizler için... Acı çekiyor... Hanımefendi yaşayan bir mucize, kutsallığın gerçek örneği." dedi. Tövbekar Olan'ın burada tanıştığı adam Cleofas'dı, Socorro'nun sürekli acı çekmesinin sebebi ise zamanında ölüm ve işkence ile cezalandırılan erkeklere merhamet göstermesi için Mucize'ye dua etmesiydi. Mucize Socorro'nun duasını kabul etmişti... Karşılığında tüm acıları onun çekmesi kaydıyla. Tövbekar Olan yolculuğu esnasında Cleofas ve Socorro'ya yardım edecek ve onların acısını dindirecekti.

    İkilinin yanından ayrılan Tövbekar Olan kiliseyi iyice keşfetmişti artık, bakmadığı sadece birkaç yer kalmıştı. Bu bakılmayan yerlerin bir tanesinde Tövbekar Olan ihtiyar Redento ile tekrar karşılaştı. Redento hac yolculuğunun sonuna gelmişti ama üzüntüden harap olmuş görünüyordu. Tövbekar Olan, Redento'nun yanına gitti. Redento "Ah benim günahlarım, düşüncelerle dolu uzun bir yolculuk yeterli değil miydi? Ayaklarım bağladığı nasırlar, bacaklarıma giren kramplar, susuzluk, alnımın battığını hiç göremediğim güneş tarafından kavrulması? Ya defalarca kalbimizi delen günahın zihnimize ettiği işkence? Daha neyin cezasını çekmemi istiyorsunuz, sahip olduğum günahlarım?" diye ah vah ediyordu Tövbekar Olan yanına gittiğinde. Başını kaldırıp Tövbekar Olan'ı fark ettiğinde Redento "Karşında ilk hacı duruyor, gezen günahkarların efendisi. Bu kireç taşından yapılma eski heykelin hac yolculuğunun sonu olması gerekiyordu, efendinin son adımını attığı yer olması gerekiyordu. Burada son adımını attığında Mucize onu kollarına alıp taşımış ve yolculuğuna devam edeceği başka bir yere götürmüştü. Efendim benden daha ne istiyor?" diye haykırmaya devam etti. Tövbekar Olan efendinin heykelini inceledi, heykelin üzerine kazınmış olan üç ayak parmağı şekli gözüne takıldı. Bu parmaklar Redento'dan yolculuklarının kesiştiği yerlerde aldığı parmaklara benziyordu. Bu parmakları tesbihine takan Tövbekar Olan dua etmeye başladı, bir süre sonra heykel hareket etti ve görünmez olan bir yol kendisini gösterdi. Heykelin hareket ettiğini duyan ve açılan yolu gören Redento "Efendimiz yolun devamını gösterdi, yeni adımlar bizi bekliyor." deyip yoldan içeriye girdi. Bir süre sonra içeriden Redento'nun giderek solgunlaşan sesi duyuldu. Tövbekar Olan içeriye girdi onu kontrol etmek için. Redento yerde ölü olarak yatıyordu, son sözleri ise "Ah, benim günahlarım..." olmuştu. Tövbekar Olan bir süre orada durup bu ihtiyar ile yaşadığı kısa anları düşündü ve orada ona veda edip kilisede ilerlemeye devam etti.

    Kilisedeki keşfin son kısımlarında Tövbekar Olan çok derinlere inen bir asansör ile karşılaştı. Bu asansör ile aşağıya inen Tövbekar Olan kendini bir gemi mezarlığında buldu. Deniz bu bölgeden çekilmişti, ardında onlarca gemiyi batmış bir halde bırakmıştı. Burası Tövbekar Olan'a Altın Çehre'nin sözlerini hatırlattı. Sırrı açıklaması karşılığında istediği iki gözünden bir tanesi buradaydı, tanım uyuyordu. Bunun üzerine Tövbekar Olan etrafı araştırmaya başladı. Bir zamanlar mezardaki gemilerde tayfa olanlar artık farklı mahlukatlara dönüşmüşlerdi. Bu mahlukatlar Tövbekar Olan'ın ilerlemesini zorlaştırıyordu ama tek zorluk bu değildi karşısındaki zira burada sürekli olarak birbirleri arasında yıldırım benzeri bir şey taşıyan alanlar da bulunuyordu ve bu da durumu zorlaştırıyordu. Tövbekar Olan dikkatli bir biçimde batan gemilerin üzerinden ilerlemeye başladı, karşısına çıkan zorlukları aştı ve en sonunda sağlam olan, üzerinde bir kadın yontması bulunan bir kayığa denk geldi. Kayık ile karşıya geçmeden etrafı biraz daha araştırmak isteyen Tövbekar Olan'ın gözüne batmış bir gemiyi sarmalayan devasa bir yılan göründü. Temkinli bir şekilde bu yılana yaklaşan Tövbekar Olan, aradığı gözlerden birinin burada olabileceğini düşündü. Fakat ilerleyişi fazla sürmedi zira büyük bir şimşek çaktı, Tövbekar Olan'ın ayağının altındaki zemin kayboldu ve kendini bir anda devasa yılanın sırtında buldu. Ne olduğunun farkına varamayan Tövbekar Olan karşısında yılanı kendine saldırırken buldu. Yılan bir anda amansızca saldırmaya başlamıştı, Tövbekar Olan saldırılardan kaçmaktan başka bir şey yapamıyordu, vursa da yılanın kalın zırhına saldırılar işlemiyordu. Bu keşmekeşte Tövbekar Olan'ın dikkatini çeken bir şey olmuştu... Aradığı şeyi bulmuştu... Yılanın gözlerinin bir tanesi altındandı, bu göz Altın Çehre'nin gözüydü. Gözü elde etmek isteyen Tövbekar Olan yılana saldırmanın yolları üzerinde düşünmeye başladı ve tam o anda yılan ağzını açıp Tövbekar Olan'ı yutmak için bir hamle yaptı. Bu hamleden son anda kaçan Tövbekar Olan az daha yılanın akşam yemeği olacaktı ama aynı zamanda bu durumun kurtuluşunun anahtarı da olmuştu çünkü yılana saldırabileceği yeri sonunda bulmuştu. Tövbekar Olan'ın yapması gereken; yılan ağzını açtığında saldırmaktı bu sayede ona zarar verebilecekti. Bu andan sonra bütün stratejisini bunun üzerine kuran Tövbekar Olan, yılanın amansız saldırılarından bir bir kaçtı ve zayıf olan kısmına saldırmaya başladı. Mücadele bir süre devam etti, yılan aldığı darbeler sonrası sinirden köpürmüştü, bir hamle ile Tövbekar Olan'ın karşısında çekildi ve tam o esnada bir şimşek daha çaktı. Şimşeğin yarattığı ışığın göz kamaştırıcılığı son bulduğunda Tövbekar Olan yılanı arkasında buldu. Bir anlık geç kalış burada Tövbekar Olan'ın hayatına mal olabilirdi ama böyle bir şey olmadı. Yılan bu sefer farklı ve daha temkinli saldırmaya başlamıştı. Yeni saldırılara adapte olan Tövbekar Olan, yılana yine ciddi anlamda zarar vermeye başladı. Yılan artık giderek güçsüzleşiyordu bu yüzden daha ön görülemez saldırmaya başladı. Tövbekar Olan'ın hiç beklemediği anlarda gözden kayboluyor ve bir anda arkasında beliriyordu. Tövbekar Olan resmen diken üstünde dövüşüyordu bu hayvanla, bir anlık hata mücadelesine son verebilirdi. Bunun bilinci içerisinde Tövbekar Olan kendini mücadeleye adadı ve elindeki Mea Culpa ile bir olup bitirici saldırıyı yaptı. Yılan artık harap durumdaydı ama kendisiyle beraber Tövbekar Olan'ı da öldürmek istiyordu ve onu yutmak için son bir hamle yaptı... Başarılı da oldu... Yılan ölmüştü fakat yuttuğu Tövbekar Olan ölmemişti. Kılıcı ile yılanın altın gözünü çıkarıp göz deliğinden atlayarak dışarı çıktı. Artık elinde Altın Çehre'nin gözlerinden bir tanesi bulunuyordu, sırrı öğrenmeye bir adım daha yakındı.

    Yılanı alt eden Tövbekar Olan kayığa binip karşı tarafa geçti. Karşı tarafı araştırmaya başlayan Tövbekar Olan burada kiliseye doğru giden bir yol buldu ve gözlerden ilkini, Altın Çehre'nin sol gözünü ona teslim etmeye gitti. Kütüphanede Diasdado'nun açtığı kapıdan girip Altın Çehre'nin yanına giden Tövbekar Olan, ona gözünü teslim etti. Gözlerinden birine sahip olunca Altın Çehre uzun yıllar sonra ilk defa etrafını gördü. Altın Çehre bu aydınlanış karşısında "Ah... yerin bu kadar altında böylesine bir yerde bile gözlerim kamaşıyor. Ama olsun, bu kör eden ışık kutsansın çünkü onun ardında her zaman faziletin bir tohumu olur. Öteki gözümü de bul merhametli Tövbekar Olan, o zaman sana sırrımı anlatacağım." dedi ve konuşmayı sonlandırdı. Tövbekar Olan diğer gözün nerede olduğunu bulmak için Altın Çehre'nin ona söylediğini düşündü. "Gözlerimden bir tanesi kemiklerin, küllerin ve şarkının kendine ev edindiği yerde." Altın Çehre'nin kullandığı ifade buydu ve bu Tövbekar Olan'a Albero'da tanıştığı ihtiyarı hatırlattı. Albero'daki ihtiyar sahipsiz ölülerin kemiklerini bulursa kendisine getirmesini istemişti Tövbekar Olan'dan. Tövbekar Olan da kemikleri buldukça yanına alıyor ve zamanı geldiğinde ona götürmek için biriktiriyordu. Anlaşılan o ki artık kemikleri, en azından toplananları teslim etmenin ve ikinci gözün sırrını ortaya çıkarmanın zamanı gelmişti. Bu yüzden Tövbekar Olan kütüphaneden ayrıldı ve Albero'ya doğru yol aldı.

    Albero'ya vardığında ihtiyarın yanına giden Tövbekar Olan onu selamladı ve biriktirdiği kemikleri ona teslim etti. Tövbekar Olan, ihtiyar ile karşılaşalı bir hayli zaman geçmişti bu yüzden onlarca kemik birikmişti belki. İhtiyar, kemikleri Tövbekar Olan'dan alıp hepsini ayrı ayrı yerlere yerleştirdi. İhtiyar kemikleri yerleştirmeyi bitirdiğinde odanın sonundaki duvar bir anda bir kapıya dönüştü, ardından şarkı duyulan bir kapıya... İhtiyar afalladı, Tövbekar Olan'a bakıp "Şarkılarını duyabiliyor musun? Kadim melodilerine kulak verebiliyor musun? Kemiklere şarkı söyleyen hanımefendi uyandı... Duvardaki iskelet kalıntıları sana kapıyı açtı, seni kibarca karşıladılar. Ama seninle paylaşmak istedikleri sır konusunda dikkat et." dedi ve ardından Tövbekar Olan açılan kapıdan içeriye girdi. İçerisi zifiri karanlıktı ve kafataslarının gömülü olduğu duvarlarla kaplıydı. Tövbekar Olan dikkatli bir biçimde ilerlemeye devam etti, karşısına büyük bir meşale çıktı. Tövbekar Olan biraz daha yaklaştığında meşale alev aldı ve üzerinde elinde kocaman bir tırpan taşıyan bir kadın belirdi. Kadın kızıl saçları ve tırpanıyla ilk ortaya çıktığında çırılçıplaktı ama etraf aydınlanınca bir anda tüm ihtişamıyla Tövbekar Olan'a saldırmaya başladı. Tövbekar Olan bu kadının hikayesini duymuştu. Kadının ismi İsidora'ydı, bir zamanlar çok ünlü bir sahne şarkıcısıydı. Anlatılana göre bir gün, sahnesinde alev gibi parlak olan bir elbisenin içerisinde şarkı söylemekteydi. Bu şarkıyı duyan çocuklar sokağa dökülmüş ve ondan tekrar söylemesini istemişlerdi fakat İsidora bu isteğe kayıtsız kalmıştı. O gece sahnesinde şarkı söylemeye devam etmek yerine mezarlığa gitmiş ve Tövbekar Olan'ın şuan içerisinde bulunduğu yerle bağlantılı olan yeraltı mezarı girişinde durmuştu. İsidora her ne kadar çocukların isteğini kabul etmese de çocuklar bu durumdan hoşnut olmamış ve onu mezarlığa kadar takip etmişlerdi. Çocuklar, İsidora'nın ne yaptığını merak ederken iyice sessizleşmişti ve işte tam o an İsidora daha önce hiç dile getirmediği mısraları, hiç kullanmadığı bir tonda söylemeye başladı. Bir süre sonra uzaktan başka bir ses duyuldu, yeraltı mezarının derinliklerinden İsidora'nın üzgün şarkısına eşlik eden bir ses, bu ses İsidora'nın sesi ile birleştiğinde ortaya güzel ama bir o kadar da dokunaklı bir düet çıktı. Sonrasında İsidora taş kemeraltından geçti ve ardından kapıyı kapattı. İsidora içeride ilerledikçe sesi uzaklaştı, ses uzaklaşmaya devam ettikçe düzinelerce farklı ses onun şarkısına katıldı. Şarkı sona yaklaştığında, şarkının son melodisi yükseldiğinde, çocuklar gözleri yaşlı bir biçimde oradan ayrıldı ve mezarlık her zamanki sessizliğine tekrar döndü. O günden sonra bir daha İsidora görünmedi ve İsidora, Kemikliğin Hanımefendisi, Ölülerin Sesi olarak anılmaya başlandı. İşte Tövbekar Olan'ın karşısında bu kadın vardı... Uyandırdığı kadın Ölülerin Sesi İsidoraydı...

    İsidora Tövbekar Olan'a tırpanıyla çok hızlı bir şekilde saldırıyor aynı zamanda ortaya çıkardığı alev toplarıyla onu zor durumda bıraktı. Tövbekar Olan bu saldırılar karşısında hasar almadan mücadele etmeyi denedi fakat oldukça zorlanıyordu. İsidora ve ölülerin müziği sürekli kuvvetleniyor ve sanki hiç durmayacak gibi devam ediyordu. Tövbekar Olan tırpan saldırılarını karşılamaya ve oluşacak olan açıklarda İsidora'ya saldırmaya karar verdi. Tövbekar Olan alev toplarından kaçarken İsidora ile çarpışmak zorunda kalmıştı. Mücadele bir süre böyle devam ettikten sonra İsidora ortaya çıktığı meşalenin üzerinden yükselmeye başladı, şarkı en yüksek tona ulaşmıştı ve İsidora Tövbekar Olan'a her taraftan yolladığı alevlerle saldırmayı denedi. Tövbekar Olan bu alev saldırılarından güç bela olsa da kendini kurtarmayı başardı ve İsidora'nın saldırılarına karşılık vermeye devam etti. Bir süre sonra İsidora bitik düşmeye başladı ve şarkısı yavaşladı, tam bu anda Tövbekar Olan bitirici vuruşu yaptı ve İsidora'yı alt etti. Cayır cayır yanan meşale söndü, İsidora çırılçıplak ve saçları yanmış bir halde diz çökmüştü, kucağında tuttuğu Altın Çehre'nin sağ gözüyle beraber yere yığıldı ve küle dönüşüp yok oldu. Altın Çehre'nin gözünü aldıktan sonra odadan çıkan Tövbekar Olan ihtiyarın yanına gitti. İhtiyar "Onun şarkısı burada yatanların seslerinden oluşuyordu, hikayelerinden, üzüntülerinden ve felaketlerinden, bunlar onun sesi aracılığı ile melodili bir yankı oluşturuyordu, gölgelerin ilahisini oluşturuyordu." dedi ve eğer yolculuğunda yeni kemikler bulursa ona getirmesini söyledi. Tövbekar Olan bu konuşmadan sonra ihtiyarın yanından ayrıldı ve kütüphaneye gitti.

    Kütüphanede Altın Çehre'nin yanına varan Tövbekar Olan, ikinci gözü yerine koyduğunda etraf karardı ve Altın Çehre konuşmaya başladı. Altın Çehre "Gözlerimi buldun... Böylelikle bu korkunç yeri, çok uzun süredir hapsolduğum, hapsin kendisi olduğum yeri görebiliyorum... Tövbekar Olan dikkatle dinle. En coşkun ruhlarda, en dindar kalplerde bilinci uyuşturan ve iradeyi kontrol eden bir şey vardır. Bu şeyler uzakta, kutsal ve girmesi yasak olan yerlere görünmez zincirlerle bağlıdır. Bu yerlerde Ulu İradeler bulunmaktadır. Sana Rüyadan sürüldüğümden beri koruduğum şeyi vereceğim. Al, bu senin suç karşılığında yaratılan kılıcının gerçek kalbi. Bu kalp ile kılıcı yaratan gerçek suçu uyandıracak ve Mucize'nin örtüsü tarafından gizlenmiş olan kalpleri bununla deleceksin. Kendini inancına adamış, en doğru, en erdemli, en sarsılmaz olan ruhun kalbini del ve onu zincirlerinden kurtar. Bu ruh Yaşayan Izdırap Crisanta'dır, böylelikle ona yaraların en büyüğünü vereceksin. Ruha verilen yara... Yaraların... En büyüğü..." dedi ve konuşmayı sonlandırdı. Tövbekar Olan Crisanta ismini ilk defa duymamıştı. Daha önce de Esdras'dan bu ismi duymuştu. Crisanta, bizzat Escribar tarafından vaftiz edilen ve onu korumakla görevlendirilen askerler lejyonunun başıydı. Görevi Kutsi Şahsiyet Escribar'ı korumaktı. Tövbekar Olan kılıcını ilk defa aldığında onun diz çökmesini sağlayan ve öldürüp kardeşlerinin arasına fırlatan Crisanta'ydı. Tövbekar Olan'ın aldığı kılıç kalbiyle Crisanta'nın kalbini delmesi gerekecekti. Tövbekar Olan Altın Çehre'den aldığı kılıç kalbini kılıcın kabzasına taktı ve o an kılıç kalbi Mea Culpa ile bütünleşti. Takılan kalp kılıçtan bile önce yaratılmıştı, bu kalp takıldığı aracı onu yaratanın niyetine ters düşecek bir silaha dönüştürürdü. Altın Çehre bu kalbi kardeşleri ona ihanet etmeden saklamıştı. Altın Çehre sırrını anlatırken kardeşleri ve bu noktaya gelmesinin sırrı da ortaya çıktı. Kutsal Baba'nın, kendisini ona adayan 4 büyük takipçisi vardı. Bu 4 takipçi ilk mucizenin ortaya çıkışında oradaydı. Bu dörtlü mucize gerçekleşirken, genç adam bir ağaç gibi eğilip bükülürken önünde dua edenlerdi. Bu dörtlü genç adamın ağzından dökülen son 3 kelimeyi bizzat duyanlardı. Bu dörtlü kalbinden sıvı altın akan ağacın yeşermesine tanık olanlardı. Ama bu dörtlüden sadece bir tanesi gerçek mucizeyi görebilmişti. Gerçeği gören takipçi mucizenin şeklini, kaderini ve doğuşunu görmüştü: Kutsal Üçleme, Ulu İradeler... Gerçeği gören takipçi Tövbekar Olan'ın kılıç kalbini aldığı Altın Çehre'ydi.

    Tövbekar Olan sırrı öğrendikten ve kılıç kalbini aldıktan sonra tekrar kiliseye gitti. Kilisede her yeri araştıran Tövbekar Olan, Crisanta ve Escribar'ı bulmak için kilisenin çatısına çıktı. Kilisenin çatısında çeşitli mahlukatlar ile dövüşen Tövbekar Olan en sonunda ortasında 3 tane yüz olan bir heykelin bulunduğu büyük bir asansör ile karşılaştı. Asansör çalışmıyordu, yukarıya çıkabilmek için Tövbekar Olan'ın bir şekilde asansörü çalıştırması gerekiyordu. Bu esnada Tövbekar Olan'ın gözüne heykeldeki üç el ve içlerindeki üç boşluk çarptı. Heykeli daha da detaylı incelemeye başlayan Tövbekar Olan, heykele oyulmuş üç yüzden ikisini daha önce gördüğünü anımsadı. Bu yüzleri Tövbekar Olan Exposito ve Başpiskopos dövüşleri sonrasında bulduğu maskelerden hatırlıyordu. Maskeleri hala yanında taşıyan Tövbekar Olan, onları sakladığı yerden çıkardı ve iyice inceledi. Maskelerin boyutu heykelin ellerinde boşluk ile uyumluydu bunun üzerine Tövbekar Olan elindeki iki maskeyi uyumlu boşluklara yerleştirdi. Heykeldeki iki yüzün peşi sıra gözlerinde bir ışık yandı ve artık asansör çalışır bir vaziyetteydi. Asansörü çalıştırmayı başaran Tövbekar Olan, yukarıya doğru çıkmaya başladı fakat 2 kat yukarı çıktıktan sonra asansör tekrar durdu. Tövbekar Olan az çok sebebin ne olduğunu anlamıştı, heykelin boş kalan avucuna üçüncü maskenin konması gerekti. Bunun üzerine Tövbekar Olan kilisenin çatısında maskeyi aramaya koyuldu. Kilisenin çatısı birçok farklı tipte mahlukat ile doluydu. Bunları teker teker alt eden Tövbekar Olan çatıdan başka bir bölgeye giden bir bağlantı buldu. Bu yola yönelen Tövbekar Olan, ufukta kilisenin girişindeki devasa ağacı görebiliyordu. Güneş batarken etraf karanlıklaştı, Tövbekar Olan maske için keşfe devam ediyordu. Yolun sonunda bir yer görünmüştü, Tövbekar Olan buraya yöneldi fakat oraya girmek kolay olmayacaktı zira ona pusu kurulmuştu. Yolculuğa başladığı Kardeşlik Meskeninde karşısına çıkan zorlu düşman gibi iki tane düşman Tövbekar Olan'ı engellemeyi denedi ama Tövbekar Olan yolun başındaki halinden çok daha farklı ve güçlüydü ayrıca kılıcın gerçek kalbi de takılıydı bu yüzden iki düşmanıyla bir süre mücadele ettikten sonra onları alt etti. Düşmanları alt ettikten sonra yolun sonundaki yere giren Tövbekar Olan daha girer girmez buranın bir zindan olduğunu anladı.

    Zindanda etrafı araştırmaya başlayan Tövbekar Olan'a iyice azgınlaşmış mahkumlar deli dana gibi saldırıyordu ama Tövbekar Olan için zorlu düşmanlar değildi bu mahkumlar bu yüzden onları rahatça alt etti. Zindanda ilerlemeye devam eden Tövbekar Olan hücrelerde maskeyi aramaya başlamıştı. Girdiği son hücre diğerlerine kıyasla oldukça büyüktü ve demir parmaklıklı bir kapı ile başka tarafa açılıyordu. Tövbekar Olan bu kapıyı açmanın yolunu bulmak için hücreyi aramaya başladı ama tam o anda ayağının altındaki yer aşağıdan fırlatılan ateşli bir kılıç tarafından parçalandı ve Tövbekar Olan aşağıya düştü. Aşağıda kırmızı sivri şapkası ve ateşli kılıcı ile Tövbekar Olan'a saldırmak için bekleyen zorlu bir düşman vardı. Tövbekar Olan bunun kim olduğunu veya ona neden saldırdığını bilmiyordu. Düşman kılıcı fırlatarak saldırmaya başladı. Fırlatılan kılıç duvara saplanmıştı, Tövbekar Olan son anda kendini kurtarmıştı fakat saldırı tam anlamıyla bitmemişti zira düşman fırlattığı kılıca doğru bir hamle yaptı ve ardında ateşten hortumlar bıraktı. Ateşlerin içerisinde kalan Tövbekar Olan biraz hasar aldı ama kendini hemen topladı. Düşman kılıcı ve yarattığı ateş hortumlarıyla Tövbekar Olan'a sürekli olarak saldırıyordu, Tövbekar Olan bir süre sonra düşmanın saldırı biçimini kavradı ve ateşli saldırılarından kaçarak ona yanıt vermeye başladı. Mücadele biraz daha sürdü, sonunda Tövbekar Olan hızlı ve tehlikeli düşmanını alt etti. Düşman yenildiğinde odadaki duvarlardan bir tanesi büyük bir patlamayla yıkıldı ve Tövbekar Olan yeni bir yol keşfetti. Bu yol ile bir sonraki odaya geçen Tövbekar Olan burada Deogracias ile karşılaştı. Deogracias Tövbekar Olan'ı selamladı ve ona çarpıştığı düşmanın hikayesini anlatmaya başladı. Deogracias "Cezasını sonlandırdığın kişi Quirce'di. Haksız yere sapkınlık ile suçlandı ve kazıkta yakılma cezasına çarptırıldı. Engizitörler onun alevler tarafından yutulmasına izleyenlerin duaları ve ağlayışları ortasında tanık oldu. Alevler söndüğünde, cezalandırma son bulduğunda merhametli Mucize alevleri geri çağırdı, küllerden ve korlardan gelen alevlerle Quirce yeniden doğdu." dedi ve böylelikle Tövbekar Olan dövüştüğü zorlu düşmanın hikayesini öğrenmiş oldu. Konuşmadan sonra Deogracias'ın yanından ayrılan Tövbekar Olan düştüğü yeni hücrede bir anahtar buldu ve gördüğü demir kapıya tekrar gitti. Kapı açılmıştı, kapıdan geçen Tövbekar Olan kendini zindanın dışında buldu. Dışarıda bir süre ilerlemeye devam eden Tövbekar Olan, yolun sonunda üzerinde at oymaları bulunan bir asansör ile karşılaştı. Asansörün içerisinde bir anahtar deliği gören Tövbekar Olan hücreden bulduğu anahtarı denedi ve anahtar asansörü çalıştırdı. Bir süre sonra Tövbekar Olan kendini yolculuğunun başında ziyaret ettiği dağlarda buldu. Burası dağlardaki meskenden ulaşılabilen bir yer değildi, sadece bu asansör ile ulaşılıyordu bu yüzden Tövbekar Olan buraya ilk geldiğinde meskenin bu kısmından tamamen habersizdi. Meskenin bu kısmını da araştıran Tövbekar Olan sonunda aradığı üçüncü maskeyi buldu ve asansör ile zindanlara geri döndü. Zindanları terk etmeden son bir kere etrafı araştırmak isteyen Tövbekar Olan girmediği hücrelere bakmaya başladı. Zindandaki hücrelerde birçok farklı sır barınıyordu, hepsini teker teker gezen Tövbekar Olan bir tanesinde tanıdık bir yüzle, Jibrael ile karşılaştı.

    Tövbekar Olan'ı gören Jibrael onu selamladıktan sonra bir önceki karşılaşmalarında anlattığı beş gardiyanın hikayesinin doğuşunu anlatmaya başladı. Jibrael: "Amanecida'ların ilki Laudes'in tutkusu o kadar uçsuz bucaksızdı ki bedeni Bükülmüş Olan'a karşı kendini bu denli adamasını kaldıramadı. Bir gece derisinin gözenekleri açıldı ve uçsuz bucaksız tutkusu dışarı çıkarak sıvı altından siluetlere dönüşmeye başladı. O uzun gecede Ulu İradeler bu sıvı altından 4 tane kadın yarattı. Bu 4 kadın Laudes'in tutkusunun vücut bulmuş haliydi. Mucize bunu kıskandı... Laudes ve onun 4 kopyasının Bükülmüş Olan'a duyduğu uçsuz bucaksız tutkuyu kıskandı. Bu tutkulu bağlanışı tamamen istiyordu böylelikle Amanecida'ları aldı ve onları camdan tabutlarda yerin altına gömdü. Onları tekrar isteyeceği zamana kadar camdan tabutlarda beklemek ile lanetledi." Jibrael hikayeyi bitirdiğinde Laudes'in son kopyası için Saeta'yı çalıp çalmasını istemediğini Tövbekar Olan'a sordu. Tövbekar Olan onayı verdiğinde Jibrael son Saeta'yı çaldı ve zindan ile kilise arasında bir yerde son camdan tabut belirdi. Tövbekar Olan son Amanecida'yı da uyandırmıştı artık. Crisanta ve Escribar ile yüzleşmeden önce Amanecida'ların hikayesini sonlandırmak ve Jibrael'e yardım etmek istiyordu bu yüzden Jibrael'in Saeta'ları çaldığında ortaya çıkan camdan tabutlara yöneldi.

    Jibrael'in Saeta'yı ilk çaldığı yer olan dağlara giden Tövbekar Olan burada camdan tabutu buldu. Camdan tabutun önünde diz çöküp dua ettiğinde bir anda kendini rüya aleminde buldu. Rüya aleminde Tövbekar Olan'ı Amanecida'ların ilki karşıladı. Amanecida, Tövbekar Olan rüya alemine girdiğinde gökten yavaşça aşağıya indi. Amanecida denen bu varlık altın saçlara, kafatası şeklinde bir miğfere, zırhını saran bir pelerine ve güçlü bir silaha sahipti. İlk Amanecida silah olarak yay kullanıyordu. Tövbekar Olan Amanecida'ların ilkiyle çarpışmaya başladı. Amanecida yayı ile çok hızlı bir şekilde oklar fırlatıyor ve Tövbekar Olan'ı sürekli hareket etmek zorunda bırakıyordu. Kendine fırlatılan oklardan kaçarken Tövbekar Olan adeta ip üzerindeki bir cambaz çevikliğinde hareket ediyordu. Saldırılara bir süre sonra alışan Tövbekar Olan Amanecida'ya yanıt vermeye başladı ve onu zayıflattı. Amanecida zayıfladığı anda kristal zırhını yenilemek istedi fakat Tövbekar Olan buna izin vermedi. Bu defa oklarıyla yıldırım saldırıları yapmaya başlayan Amanecida, Tövbekar Olan'ı duvarlara tırmanmak zorunda bıraktı. Bu saldırılardan da başarıyla kaçınan Tövbekar Olan sonunda Amanecida'ların ilkine öldürücü vuruşu yaptı ve onu alt etti. Amanecida alt olduğunda Tövbekar Olan rüya aleminden çıktı ve kendini çatlamış olan cam tabutun karşısında buldu. Amanecida'ların ilki hallolmuştu sıra Jondo'dakine gelmişti. İkinci Amanecida için Jondo'ya varan Tövbekar Olan burada camdan tabutu buldu ve önünde diz çöküp dua ederek rüya alemine daldı. İkinci Amanecida fırlatabildiği bir baltaya sahipti. Bu baltayı Tövbekar Olan'a fırlatarak mücadeleyi başlatan Amanecida, baltayı uzaktan kontrol edip Tövbekar Olan'ın üzerine yolluyordu. Tövbekar Olan baltanın saldırılarından kaçınıp Amanecida'nın kristal zırhını kırdı ve onu zayıflatmaya başladı. Zayıflayan Amanecida rüya aleminde dövüştükleri alanın etrafını alev hortumlarıyla kapladı ve alanı daralttı. Tövbekar Olan alevlere odaklanmışken kristal zırhını yenilemeye çalışan Amanecida son anda Tövbekar Olan'ın saldırısıyla durduruldu ve ciddi bir hasar aldı. Aldığı hasar sonucu yeni alev hortumları yaratan Amanecida alanı iyice daraltıyordu. Alan daraldıkça Tövbekar Olan'ın baltadan kaçması zorlaşıyor ve dövüş daha gergin bir hal alıyordu. Daralan alanda baltasıyla daha agresif saldırmaya başlayan Amanecida Tövbekar Olan'ı iyice zorlamaya başlamıştı. Tövbekar Olan her ne kadar saldırılardan kaçmayı çoğu zaman başarsa da bir şekilde balta onu sıyırıyor veya alevlere yaklaşmak zorunda kalıyordu. Bir süre gelen saldırılara göğüs gerip doğru anın gelmesini bekledi Tövbekar Olan, en sonunda o an geldiğinde Amanecida'ya öldürücü vuruşu yaptı ve nihayetinde onu alt etti. İkinci Amanecida da alt edilince Tövbekar Olan rüya aleminden çıktı ve kendini çatlamış olan cam tabutun karşısında buldu.

    Üçüncü Amanecida için kilise surlarına varan Tövbekar Olan, bir zamanlar Redento ile karşılaştığı yere gitti ve orada üçüncü cam tabut ile etkileşime girdi. Üçüncü Amanecida'nın kullandığı silah kılıçtı ve dövüştüğü alan diğer ikisinden çok daha zorluydu. Rüya alemindeki bu alanda tek bir platform bulunuyordu ve Tövbekar Olan buradan düşerse onu yutacak yeşilden alevler aşağıda bekliyordu bu yüzden bu dövüşte çok daha dikkatli savaşmalıydı. Amanecida ilk saldırısını, kılıcı ile yarattığı yeşil dalgaları Tövbekar Olan'ın üzerine yollayarak yaptı. Bunları başarılı bir şekilde savuran Tövbekar Olan Amanecida'nın kristal zırhını kırmaya odaklandı. Zırhı kırıldığında agresifleşen Amanecida platformun ortasına geldi ve burada döne döne yükselirken kılıcı ile alanın dört bir yanına yeşil alev dalgaları yolladı. Bu dalgaları başarıyla savuran Tövbekar Olan, açık verdiğinde Amanecida'ya saldırdı ve onu zayıflattı. Amanecida zayıflayınca agresifleşmeye başladı bu yüzden de platformun uç köşelerine geçip büyük yeşil dalgalar yaratıyor ve bunları Tövbekar Olan'a fırlatıyordu. Eğer Tövbekar Olan bunları başarılı bir şekilde karşılayamasaydı platformun altındaki yeşil alevlere düşmesi kaçınılmaz olacaktı. Amanecida'nın dalga saldırılarına karşılık veren Tövbekar Olan, bitirici vuruş anı için beklemeye geçti ve o an geldiğinde vuruşunu yaparak üçüncü dövüşü de sonlandırdı. Geriye sadece kilisenin çatısından zindana giden yolda ortaya çıkan camdan tabut kalmıştı. Dördüncü tabutu bulan Tövbekar Olan, onun da önünde diz çöktü ve dua ederek rüya alemine daldı. Son Amanecida silah olarak bir mızrak kullanıyordu. Amanecida, Tövbekar Olan alana girdiğinde gökten 3 büyük sarkıt yağdırdı. Sarkıtlar yere saplanınca sağlı sollu saldırmaya başlayan Amanecida, ne zaman onların üstünden geçtiyse sarkıtlar büyük bir patlamayla yok oldu. Bu patlamalardan son anda kaçan Tövbekar Olan Amanecida'nın kristal zırhını parçaladı. Zırhı parçalanınca agresifleşen Amanecida bu sefer gökten 10'a yakın sarkıt yağdırdı ve hızlı saldırılar yaparak onları peşi sıra patlattı. Eğer Tövbekar Olan bu patlamaların içinde kalsaydı çoktan ölmüş olacaktı ama patlamalardan hemen önce yüksek bir platforma çıkmış ve kendini kurtarmıştı. Yaptığı saldırı sonrası kristal zırhını yenilemeye koyulan Amanecida'ya bulunduğu platformdan zıplayarak bir saldırı yaptı Tövbekar Olan, bu saldırı sonucu ağır hasar alan Amanecida bu sefer kontrolü iyice kaybetti ve etrafta zıplayarak yeri göğü sallamaya başladı. Yerin sarsıntısıyla oluşan patlamalardan kaçmaya çalışan Tövbekar Olan burada biraz hırpalansa da saldırıları ucuz atlatmıştı. Amanecida hayatta kalmak için varını yoğunu ortaya koyuyordu ama Tövbekar Olan onun bütün saldırılarını öğrenmişti bu yüzden hepsinden kaçabiliyor ve saldırmak için doğru anı bekliyordu. Saldırı için doğru an geldiğinde Tövbekar Olan bitirici vuruşunu yaptı ve son Amanecida da alt edildi. Tüm Amanecida'lar alt edildiğinde Beş Şafağın Galerisindeki camdan tabut çatladı ve Laudes serbest kaldı.

    Tövbekar Olan Laudes'i de alt etmek için kilise surları içerisinde bulunan kuleye gitti. Kuleye ilk girdiğinde kapalı olan parmaklıklı demir kapı şuan açıktı. Kapıdan geçip daha da yukarıya çıkan Tövbekar Olan kendini bir anda pembe bulutlarla kaplı, ayın tepede olduğu, bükük ağaçlarla dolu bir alanda buldu. Tövbekar Olan alanda bir süre ilerledikten sonra Laudes'i gökyüzünde gördü. Laudes'de kopyaları gibi altın renkli bir zırha ve bir pelerine sahipti ama miğferine diğerleri gibi bir kafatası değil 4 kafatası vardı. Tövbekar Olan'ı görünce konuşmaya başlayan Laudes "Ah, saeta. Delici melodisinin tabutumun camını ve işlemesini kırdığı saeta, şimdi izin verelim de feryadı ışığını lütfetsin. Saeta, perişan olanı uyandıran, miğferimdeki bu 5 cansız gözü tutuştur. Binlerce yıl süren eziyet, cezam, kemiklerimi delip geçen zehir. İzin verilmeyen tutkum benim cezam oldu. Altından olan erdemli gücüm benim zırhım oldu. Bunun olmasına ben göz yumdum, içimde büyüyen heyecana ben izin verdim. Ama Mucize'nin verdiğini ancak Mucize alır. Uyanışımın hükmüyle sonuçlanan ölümcül pazarlık yapıldı, saygısız niyetini sonlandırmak zorundayım. Uzun gece sonlandı, şafak doğdu." dedi ve Tövbekar Olan'a saldırmaya başladı.

    Laudes saldırmaya ilk olarak bir yay ile başladı. İlk Amanecida gibi yayı ile seri oklar fırlatan Laudes, Tövbekar Olan'ı hızlı hareket etmek zorunda bıraktı. Tövbekar Olan bu saldırılara karşı hazırlıklıydı, beklenmedik bir davranış sergilememişti daha Laudes bu yüzden temkinli bir biçimde saldırılardan kaçınıp Laudes'in kristal zırhını kırdı ve ona hasar verdi. Saldırıdan etkilenen Laudes yay kullanmayı bıraktı ve fırlatılan bir balta kullanmaya başladı. Tövbekar Olan yavaş yavaş Laudes'in saldırı şeklini çözmeye başlamıştı. Laudes, Amanecida'ların kullandığı silahların hepsini onlardan iyi kullanabiliyordu ve sırasıyla onları kullanacaktı. Tövbekar Olan balta saldırılarından kaçınıp Laudes'e saldırmaya başladı fakat Laudes kristal zırhını yenilemeye koyulmuştu. Tövbekar Olan Amanecida'ların zırhını yenilemesine izin vermemişti fakat Laudes buna göz yummadı ve saldırılara rağmen kristal zırhını yeniledi. Bu esnada Laudes'e yakın olan Tövbekar Olan zırh yenilendiğinde ortaya çıkan patlamadan kaçamadı ve hasar aldı. Tövbekar Olan kendini toparlamaya çalışırken Laudes ona seri saldırılar ile vurmayı denese de Tövbekar Olan bu saldırıları tanıdığı için onlardan kaçabildi. Bir süre sonra kendini toparlayan Tövbekar Olan Laudes'in zırhını yeniden kırdı ve ona yine sağlam bir biçimde vurdu. Laudes bu saldırı sonrasını kristal zırhını yeniledi ve üçüncü silahı kılıca geçti. Bu kılıç ile üçüncü Amanecida gibi saldırılar yapmaya başladı ama ondan farklı olarak sürekli yükselerek yapıyordu bunu. Laudes yükseldikçe altında yeni platformlar belirdi, bu platformlar belirdikçe de Tövbekar Olan onu yukarıya doğru takip etti. Doğru an geldiğinde Laudes'in zırhını üçüncü defa kıran Tövbekar Olan zayıflatıcı bir saldırı yaptı ve Laudes'in son silah olan mızrağa geçmesini sağladı. Laudes mızrak ile aynı dördünce Amanecida gibi saldırılar yapıyordu ama çok daha agresifti. Bu saldırılardan kaçınmayı başaran Tövbekar Olan Laudes'in zırhını son bir defa kırdı ve öldürücü darbeyi indirip onu alt etti. Yenilen Laudes'in son sözleri "Bir zamanlar altın olarak vücudumdan çıkan tutkum şimdi geri döndü." oldu. Laudes'i alt ettikten sonra galeriye geri dönen Tövbekar Olan burada Jibrael'i diz çökmüş bir vaziyette dua ederken buldu. Jibrael'in yanına giden Tövbekar Olan onun sözlerine kulak verdi. Jibrael "Laudes... Ah benim Laudes'im... Özgür bırakıldın mı? Cezanı çektiğine göre şimdi rüyanın öteki tarafına tekrar mı dönüyorsun? Bana anlat, yanında olacağım... Anlat bana... Tüm bu olanları... Hiçbirinin boşa olmadığını. Büyük bir mutluluk beni bekliyor..." dedi ve gözden kayboldu. Tövbekar Olan Jibrael ve Amanecida'ların hikayesini sonlandırmış, onları özgür bırakmıştı. Artık sıra kendi kefaretini ödemesine, Crisanta ve Escribar ile yüzleşmeye gelmişti.

    Crisanta ile çarpışmak için kiliseye giden Tövbekar Olan, çatıdaki asansöre bindi ve heykelin boş olan eline bulduğu üçüncü maskeyi yerleştirdi. Üçüncü maske yerleşince son heykelin de gözünde bir ışık belirdi ve asansör çalışmaya başladı. Asansör ile en üst kata çıkan Tövbekar Olan kendini Cvstodia'nın tepesindeymiş gibi hissetti. Etrafına bir süre baktıktan sonra ilerlemeye başlayan Tövbekar Olan'ın ilerleyişi pek uzun sürmedi zira karşısına aradığı rakibi Crisanta çıktı. Crisanta "Uykusuzlukta olan Tövbekar Olan. Suçlu kılıcı taşıyarak kiliseye, onun azizlerine, Mucize'ye, onun ortaya çıkışına karşı en büyük günahları işledin. Ben ve lejyon senin görevini sonlandırmak için görevlendirildik. Ben, kefaretini ödeyen Crisanta, Mucize'nin kutsamasıyla seni aforoz ediyorum, ihraç ediyorum, lanetliyorum. Böylelikle ismin gökyüzünün altında silinecek." dedi ve Tövbekar Olan'a saldırmaya başladı. Crisanta çok hızlı bir düşmandı, sürekli olarak uzaklaşıyor ve sanki aradaki mesafe hiç yokmuş gibi bir anda fırlayıp ansızın saldırılar yapabiliyordu. Tövbekar Olan mücadelenin başlangıcında birkaç defa bu saldırılara hazırsızlık yakalansa da zamanla Crisanta'nın temposuna ayak uydurdu ve saldırılarını ön görerek onları karşılamaya başladı. Bir süre sonra Crisanta'nın açıklarını yakalamaya başlayan Tövbekar Olan bunları yakaladığında ona saldırmaya başladı. Hasar alan Crisanta daha da vahşileşmeye daha da hızlı saldırmaya başladı. Gökyüzüne doğru zıplıyor ve amansız kılıcı ile ardında patlamalar bıraktığı dalışlar yapıyordu. Tövbekar Olan zamanla tüm saldırılarını çözdü Crisanta'nın ve dövüşte avantajlı konuma gelmeyi başardı. Son çare olarak Crisanta gözden kaybolup bir anda Tövbekar Olan'ın arkasından saldırmayı denemeye başladı fakat Tövbekar Olan bu saldırı tarzının benzerini büyük yılan Sierpes ile karşılaşmasında da görmüştü bu yüzden alışması uzun sürmedi. Crisanta'nın yapacak yeni saldırısı kalmamıştı, Tövbekar Olan açık verdikçe ona hasar vermeye devam ediyordu. Bir süre sonra Crisanta pervasızca bir dalış yaptı ve arkasını Tövbekar Olan'a döndü. Bu hatayı affetmeyen Tövbekar Olan Crisanta'ya bitirici darbeyi indirdi ve ona diz çöktürdü. Diz çöken Crisanta affalamıştı. Crisanta "Taşıdığın o kılıç... Ulu iradeler o kılıcın çeliğinden kaçmak zorunda olduğumu tembihliyor, kılıcın onu taşıyanın dinsizliği ile tamamen kirlendiğini söylüyorlar. Büyük olanlar son nefesime kadar seninle mücadele etmemi talep ediyor. Üçlü... Ulu sesler senin infazının daha fazla geciktirilemeyeceğini söylüyor. Ve korkarım ki... Benim kefaretim de bitmekten çok uzakta... Onların sesi hala yankılanırken... Senin sessizliğin hala devam ederken..." dedi ve ikinci mücadeleyi başlattı. İkisi de birbirlerine bir defa diz çöktürmüştü şimdi mesele kimin ikinci kere diz çöktüreceğiydi. Crisanta bu sefer çok daha amansız, pervasız savaşıyordu, Tövbekar Olan bir süre onun hızına yetişmekte zorlandı. Crisanta dövüş bir an önce bitsin istermiş gibi saldırıyordu, Tövbekar Olan'a nefes aldırtmıyordu. Tövbekar Olan'ın tempoya alışması önceki mücadeleden daha uzun sürmüştü ama en nihayetinde ayak uydurmuştu bu hıza. Bu hıza ayak uydurunca da gerisi çorap söküğü gibi gelmişti çünkü Crisanta'nın saldırıları değişmemişti sadece daha da hızlanmıştı. Açık verdikçe Crisanta'yı zayıflatan Tövbekar Olan zamanı geldiğinde bitirici vuruşu yaptı ve Crisanta'ya ikinci defa diz çöktürdü. Halbuki bu yolculuğun başında ikinci kere diz çöktüreceğini söyleyen Crisanta'ydı... Diz çöken Crisanta "Durma... Mucize tarafından ısırılan ruhumu temizle." dedi ve Tövbekar Olan'ın öldürücü vuruşu yapmasını bekledi. Fakat Tövbekar Olan buraya Crisanta'yı öldürmeye değil, onu zincirlerinden kurtarmaya gelmişti. Tövbekar Olan diz çöken Crisanta'ya yanaştı, kılıcını havaya kaldırdı, yeşilimsi bir ışık parıldadı ve Crisanta'nın ruhuna bağlı zincirler kendini gösterdi. Zincirler ortaya çıkınca onları parçalayan Tövbekar Olan, Crisanta'nın ruhunu serbest bıraktı. Zincirler kırıldığında Crisanta sarsıldı, bir anda bitik düştü ve eli delinen kalbinin üzerine gitti. Crisanta "Bu acı... Hissettiğim... O... Derin... Çok kadim... Taşıdığın kılıç... İçimde bir şeyleri parçaladı... İnancım... Ruhum... Yaralandı... Şimdi tüm bu olayların başladığı mabede gidiyorum, senin ilk diz çöktüğün yere. Kefarete doğru attığın ilk adıma... Şimdi beni derin yaramla yalnız bırak." dedi ve dediği gibi mabede gitti. Tövbekar Olan'ın artık alt etmesi gereken tek bir kişi kalmıştı, Escribar... Ama onunla mücadele etmeden önce her şeyin başladığı mabede gidip son bir defa Crisanta ve Esdras ile konuşmak istedi.

    Mabede varan Tövbekar Olan içeriye girdiğinde Crisanta'yı Diz Çöken Taş'a yaslanmış bir vaziyette buldu. Esdras ise şaşkın bir biçimde Crisanta'ya bakıyordu. Esdras ona bakıp "İçinde bir şeyler değişti... Muhakeme edemediğim, akıl ermeyen bir şeyler..." dedi. Tövbekar Olan Esdras'ı bırakıp Crisanta ile konuşmaya gitti. Crisanta Tövbekar Olan'ı görünce "Bir kez daha benim kör maskem ve senin sessiz masken buluştu. Benim yüzümden kaygılanma... Kızıl fitilli kadife giysim beni yaralanmaktan korudu. Doğruymuş demek. Kılıcın ve sen, günah ve kefareti kutsal bir birliktelikte, sadece siz bu sonsuz döngüyü sonlandırabilirsiniz. Ne başı ne sonu olan bu alacakaranlık döngüyü. Tövbekar Olan, orada kilisede, kilisenin kendisinden, Mucize'den, hayatım ve inancımla koruduğum şeyden çok daha büyük bir şey var. O şey Mucize'yi kontrol ediyor. Yüce üçlü'den, Ulu İradeler'den bahsediyorum. Rüyanın öteki tarafında onları bulabilirsin, sonsuz tören alayının yolunda. Ama yalnızca acıların en büyüğünü çeken bir ruh nihai bağışlanmaya erebilir ve ancak bu yere öyle ulaşabilir." dedi. Crisanta sonrasında Tövbekar Olan'a gözleri sökülen Altın Çehre'den aldığı gizli aşağılama, İnkar Etme'nin kutsal yarasını verdi. Crisanta "Şimdi 4 kutsal yara ile işaretlendin, miraca yükseliş ters çevrilmiş tahtın ötesinde seni bekliyor. Rüyanın öteki tarafında. Kefaret yolunun sonuna, ters çevrilmiş tahta ulaş. Rüyanın öteki tarafında sonsuz tören alayının yolları seni bekliyor olacak." dedi ve konuşmayı sonlandırdı. Esdras ve Crisanta'nın söyleyecek sözü kalmayınca Tövbekar Olan mabetten ayrıldı ve Crisanta'nın dediği gibi Escribar'a ve onun ters çevirdiği tahtına yol aldı.

    Mucize şuan Tövbekar Olan'ın elinde bulunan, Deogracias'ın aşağılama olarak bahsettiği 4 kutsal yara yaratmış ve bunları 4 gardiyan altın çehreye teslim etmişti. Bu kutsal yaralar pişmanlık, nedamet, vicdan azabı ve inkar etmeydi. Bükülmüş Olan bu kutsal yaraların hepsine sahipti, daha sonra bu yaralar Escribar'a geçmişti. Escribar, Bükülmüş Olan'ın halefi olarak görünen bir kişiydi ve kilisenin başıydı. Escribar bir gün çıkıp insanların yalvarışlarının yanıt bulmadığını iddia etti ve tahtını cemaatinin tersi yönüne çevirdi. Bu olay sonrası Ulu İradeler Escribar'ı lanetledi ve onu 90 gün boyunca yanan bir ağaca çevirdi. Ağacın yangını sonlandığında ardında külden bir dağ bıraktı ve o dağın zirvesinde de Escribar'ın ters çevrilmiş tahtı bulunuyordu. Bu dağa tırmanmayı deneyen kim varsa küller tarafından yutuluyor ve Mucize'nin isteklerini yerine getirecek vahşi mahlukatlar olarak geri dönüyordu. Escribar da kendinden oluşan kül dağının kurbanı olmuş ve Mucize'nin son evladı olarak tekrar doğmuştu. Sırasıyla Bükülmüş Olan'ın, Escribar'ın ve şimdi de Tövbekar Olan'ın sahip olduğu bu 4 kutsal yarayı koruyan Altın Çehre'lerin hepsiyle karşılaşmıştı Tövbekar Olan. En son karşılaştığı Altın Çehre, Ulu İradelerin planını görmüş ve bunu Crisanta'ya anlatıp ona İnkar Etme'nin kutsal yarasını vermişti. Bu yara sayesinde Crisanta Mucize'nin gerçek yüzünü öğrenmişti. Fakat Ulu İradeler bu durumu öğrenmiş, Altın Çehre'nin gözlerini söküp onu hapsetmişti. Crisanta'nın ise beyni yıkanmış ve ruhu sonradan Tövbekar Olan'ın parçalayacağı zincirler tarafından onların lafını dinleyecek biçimde bağlanmıştı. Tövbekar Olan, Crisanta'nın da bahsettiği bu döngünün bir parçası olmuştu. Yolculuğunun başında Mea Culpa ona verilmiş, üç aşağılamayı alması tembihlenmiş ve Escribar'ı öldürmek ile görevlendirilmişti. Kefaret yolculuğu boyunca gerçekleri öğrenmesiyle Tövbekar Olan'ın nihai amacı değişmişti. Escribar'ı ortadan kaldırma amacıyla başlayan yolculuk, şuan sahip olunan 4 kutsal yarayla beraber ters çevrilmiş tahta ulaşmak ve rüyanın öteki tarafına geçmek olmuştu. Bunun için de Tövbekar Olan'ın ilk önce Escribar ile mücadele etmesi ve onu alt etmesi gerekiyordu bu yüzden kilisenin çatısına tekrar çıktı ve Escribar ile yüzleşmek için onun taht odası girdi.

    Tövbekar Olan odada ilerlediğinde Escribar görünmeyen bir yerden konuşmaya başladı. Escribar "Rüyalarımda ayak seslerinin yaklaştığını duydum. Rüyalarımda seninle konuşmayı ve kendimi tanıtmayı denedim. Mucize'nin ve bayrağının koruyucusu, amblemini taşıyan Kutsal Babasıyım. Kanlı deriden ellerim, Ana'nın etrafa bakarken kullandığı gözleriyim. Ama senin hakkında hiçbir şey bilmiyorum, soğuk, isimsiz çehren dışında... Nasır bağlamış ve yaralanmış ellerin dışında... Ölümlerinin ağıdı dışında... Hayır, hiçbir şey bilmiyorum senin hakkında, sadece Mucize biliyor." dedi ve bir anda ortaya çıktı. Tövbekar Olan, Escribar eskiden nasıl biriydi bilmiyordu, karşısında kıpkırmızı bir deriye sahip, siyah bir cübbe giyen, elinde altından bir kılıç taşıyan ihtiyar bir adam vardı. Escribar ortaya çıkınca sözlerine devam etti ve "Şimdi, senin suçtan yaratılan kılıcın ile benim altından olanım çarpışsın. Bırakalım da can yaksınlar ve kutsal alay yolunda yürüsünler. Seni ismen sonsuza kadar lanetliyorum. Seni ölümde sonsuza kadar kutsuyorum." dedi. Sözleri bittiğinde Escribar saldırmaya başladı. Escribar saldırıları arasında sürekli gözden kaybolup başka bir yerde beliriyordu. Tövbekar Olan'a rastgele bir biçimde alev topları, zehir ve başka şeyler fırlatıyordu. Tövbekar Olan bunlardan kaçıp Escribar açık verdiğinde ona saldırıyor ve hasar veriyordu. Escribar ihtiyar bir adam olduğu için Tövbekar Olan ona karşı pek zorlanmadı, en azından şimdilik zorlanmıyordu. Bir süre daha onun saldırılarından kaçıp açık verdiğinde ona saldırdı ve zamanı gelince bitirici vuruşu yaptı. Tövbekar Olan vuruşu yaptığında Escribar " Beni uyurken gördüğün aynayı parçaladın, şimdi beni Mucize'nin son evladı olarak tekrar uyandırdın." dedi. Bu sözlerden sonra Tövbekar Olan'ın etrafını bir sis kapladı ve bir anda kendini kül dağının dibinde Escribar'ın yeni haliyle dövüşürken buldu. Bu yeni halinde Escribar devasa bir zırhın içerisinde duruyordu ve sadece Tövbekar Olan onun kılıcındaki göze hasar verdiğinde miğferini açıp kendini belli ediyordu. Haliyle Tövbekar Olan'ın Escribar'a saldırabileceği tek yer, onun yüzüydü bu yüzden altın kılıç belirdiğinde kabzasındaki göze saldırıyor ve Escribar'ın miğferini açtırıyordu. Tabii bu esnada Escribar da boş durmuyor ve yıldırım, alev, zehir akla gelen her türlü şey ile Tövbekar Olan'a saldırıyordu. Tövbekar Olan bu saldırılardan kaçınıyor ve kılıç gözüne saldırmayı deniyordu. Kılıcın üzerindeki göz bir süre sonra kayboldu ve miğfer açıldı. Miğfer açılınca beyazımsı platformlar belirmeye başladı ve Tövbekar Olan bunlara tırmanıp Escribar'ın yüzüne saldırmaya başladı. Dövüş bir süre boyunca böyle devam etti, Tövbekar Olan kılıçtaki göze saldırıyor, Escribar'ın miğferini açtırıyor ve ona zarar veriyordu. Bitirici vuruşun yapılacağı an geldiğinde Tövbekar Olan platformların en üstüne çıktı ve Escribar'ın yüzüne yaptığı son bir vuruş ile onu alt etti. Escribar yenildiğinde miğferdeki kızıl yüzü bir anda yandı ve bir kurukafaya dönüştü. Escribar'ın yok oluşu esnasında Tövbekar Olan bir anlığına dördü yanlarından biri karnından çıkan 5 kola sahip kırmızı derili bir varlık gördü. Bu varlık o anda göğe yükseldi ve gözden kayboldu. Escribar anlaşılan o ki hala ölmemişti fakat kül dağından kaçtığı için Tövbekar Olan'ın şuan için yapabileceği bir şey yoktu. Bu durum karşısında kül dağının tepesine gitmeye odaklanan Tövbekar Olan, dağın eteklerinde Deogracias ile son bir defa daha karşılaştı.

    Tövbekar Olan'ı gören Deogracias "Kutsi şahsiyeti ona dert olan işkencesinden kurtardın, şimdi o rüyanın öteki tarafında tören alayı yollarında yürüyor. Mucize'nin Beşiği, nihai yadigar, Kutsal Baba'nın bükülürken sessizce acı çektiği anda alnından akan kanı ve sıvı altını taşıyan kase. İlk yadigar orada, Mucize'nin Kutsal Şahsiyete dokunduğu ters çevrilmiş tahtın yanı başında, kül dağının tepesinde. Mucize ile son birlikteliğin seni bekliyor. Sadece sen Mucize'nin suçlu kılıcına ne kadar sızdığını öğrenebileceksin." dedi ve sözlerini sonlandırdı. Tövbekar Olan, Deogracias dediklerini bitirince kül dağına tırmanmaya başladı, birçok kişi yutan bu dağ; kefaret yolculuğunda Tövbekar Olan'ın karşısına çıkan birçok mahlukatın rahmiydi aynı zamanda. Tövbekar Olan dağın tepesine vardığında, ters çevrilmiş tahta ulaştığında kül dağı sarsıldı, tahtın altından bir platform yükseldi ve Tövbekar Olan'ı rüyanın öteki tarafına taşıdı. Tövbekar Olan birkaç kez duyduğu eski tören alayı yollarında buldu kendini. Sonu görünmeyen, sürekli ilerleyen bir yol. Bu yolda bir süre ilerledikten sonra Escribar'ın ikinci formunu alt ettiğinde bir anlığına gördüğü kırmızı varlık ile karşılaştı. Bu varlık Tövbekar Olan'ın da tahmin ettiği gibi gerçekten Escribar'dı. Tövbekar Olan'ı gören Escribar "İşte buradayız, benim kan kırmızısı silüetim ve sen, rüyanın öteki tarafında. Mucize beni kutsal evinin nöbetçisine döndürdü. Bu benim yeni unvanım. Yaralarımızı hafifleten kör edici gri ışık ve ucu bucağı olmayan bu yolda daha başka ne bulmayı umuyorsun? Yolların sonu sona erdi ve aynı şekilde senin kefaret yolunun sonu da. Şimdi benim gibi izin ver de bedenin kan içerisinde yıkansın. Burası senin son ebedi istirahgahın olacak, burada kimse seni korumayacak." dedi ve Tövbekar Olan'a saldırmaya başladı. Escribar saldırmaya başlayınca bir anda tören alay yolu da hareket etmeye başladı ve Tövbekar Olan'ı sürekli ilerlemek zorunda bıraktı. Sürekli ilerlemek zorunda kalan Tövbekar Olan kendini tam olarak Escribar'a veremiyordu. Escribar'ın saldırılarından kaçmaya odaklansa ayaklarının altındaki yol kayıyor, onu boşluğa düşürüyordu. Yola odaklansa Escribar'ın saldırılarına açık bir konuma geliyordu. Tövbekar Olan bir süre bu iki zorluk ile mücadele etmeyi denedi ama dayanamadı ve yoldan düştü. Fakat bu onun yolculuğunun sonu değildi zira buraya gelmeden zincirlerinden kurtardığı Crisanta, düştüğünde onu tekrar platformlara çıkarmıştı. Bu durumu gören Escribar "Her şeyi bilen ve her şeyden üstün olan Mucize'nin arzularından geri çekilmenin anlamı yok." dedi ve saldırmaya devam etti. Tövbekar Olan zamanla saldırılara ve yolun hareket etmesine alıştı ve o da saldırmaya başladı. Escribar her ne kadar hasar alsa da bunu belli etmiyor, 5 eliyle birden Tövbekar Olan'a alev, zehir, yıldırım ne olursa fırlatıyordu. Tövbekar Olan biraz daha hasar verince Escribar bitirici ışın saldırısını yapmaya yeltendi. Eğer Crisanta orada Tövbekar Olan'ı korumak için öne çıkıp kılıcı ile bu ışını karşılamasaydı Tövbekar Olan'ın yolu gerçekten de sonlanacaktı. Bu mücadele uzun bir süre daha devam etti, Tövbekar Olan saldırdı, Escribar saldırdı, Crisanta dahil oldu derken saatlerce mücadele ettiler ve en nihayetinde Tövbekar Olan son vuruşunu yaptı. Son vuruş yapılınca Escribar durdu ve "Nihai görevim sona erdi. Ben ve beni sevmiş olan herkes gidecek. Şimdi burada, hafifçe parlayan ışıkların ve tozların diyarında, bulutların arasında kendimi bırakacağım." dedi ve tüm gardını indirdi. Tövbekar Olan bu durum karşısında öldürücü vuruşu yaptı, 5 kolundan birini kopardı ve onu ortadan ikiye ayırdı.

    Escribar ortadan kaldırıldıktan sonra tören alayı yolundaki boşluklar kapandı, sonsuzmuş gibi görünen yolun bir sona vardığı göründü. Crisanta Tövbekar Olan'ın yanına geldi ve "Gardiyan düştü. Nihai gerçek seni bekliyor. Nihai zulüm... Nakışlı örtülerle kaplanmış yolda ışığa doğru git." dedi. Tövbekar Olan Crisanta'nın dediğini yaptı ve yolun sonuna vardı. Yolun sonunda gözlerinden sıvı altın akan 3 devasa kafa bulunuyordu. Kafalar hep bir ağızdan "Huzurumuza çıkan Tövbekar Olan. Suçu mekanların en kutsalına, tapınakların en yasaklısına getiren. Tüm kuralları çiğneyip kutsallığın kendisini kirleten, biz Ulu İradeleriz." dediler. Ulu İradeler "Bizim arzularımızdan gelen herhangi bir mucize yok. Bu bizim tefekkürümüz değil. Emreden bizler değiliz. Emir ilk olarak vücudu yarattı ve onu kutsallaştırdı. Tövbekar Olan, haddini aşmayasın, bu büyük ufkun durgun ışığı gözlerini yakmıyor mu? Bu bizden de kadim olan, başı sonu olmayan tören alayı yolu? Kendi kutsaması ve kınaması tarafından mahkum edilen bu kederli kardeşlik? Burası Kadim Tören Alayı yoludur. Mucize'nin rüyalarla nakşettiği krallıktır. İnancın bir bütün halinde, kesintisiz bir biçimde tapınıldığı bir alandır burası. Bize ışık ve zaman verebilirdi. Bizi ebedi kılabilirdi. Bizi göklerden yükseğe çıkarabilirdi." dediler. Bu esnada Crisanta Tövbekar Olan'ın yanına geldi. Uru İradeler sözlerine devam etti ve "Buraya günahlarının kefaretini ödemeye geldin, buna bir son vermeye. Bir zamanlar emir olan fakat şimdi sessizlikten başka bir şey olmayan vücutlarımızı yok etmeye. Bizi utandırarak başımızı eğdirmeye, Mucize'den yoksun bırakmaya. Öyle olsun, son hükmümüz senin ebedi kınaman olacak. Yaşamda ve ölümde, açlıkta ve susuzlukta, uyurken ve uyanıkken. Küllerin altında kalasın, kendi etinin, kemiklerinin, sinirlerinin altında kalasın. Çehrenden nefret edilsin. İsmin unutulsun. Ebediyen. Bu günahını telafi edebileceğin bir kefaret yok. Bu dinsizliklerin en büyüğünü işlemenin cezası." dedi. Bu sözlerden sonra Ulu İradeler sustu ve Tövbekar Olan'ın suçlu kılıcı konuşmaya başladı. Tövbekar Olan tören alayı yolundan Ulu İradelerin ortadaki kafasının sol gözüne doğru fırladı ve kılıcını defalarca sapladı. Bu esnada Crisanta göğe yükseldi ve inerken kılıcıyla ortadaki kafayı ikiye ayırdı. Ulu İradeler iki saldırı sonucunda bağırdı ve büyük mavi bir patlamayla yok oldu. Patlama dindiğinde Tövbekar Olan kendini ucu bucağı olmayan bir ovada, ufukta bir direği görürken buldu. Direğe yaklaştıkça Tövbekar Olan bunun Bükülmüş Olan olduğunu anladı. Bükülmüş Olan, Tövbekar Olan yanına vardığında bükülen sağ elini onun omzuna koydu ve ortadan kayboldu. Tövbekar Olan'ın elinde tuttuğu suçlu kılıçta Bükülmüş Olan gibi o an da ortadan kayboldu. Kefaret ödenmişti, Mucize'nin ardındaki sır çözülmüş, onu kontrol edenler ortadan kaldırılmıştı. Tövbekar Olan kefaretini ödeyerek görevini tamamladı ve hayatı sonlandı. Tövbekar Olan'ın cansız bedenini Crisanta kucağında taşıyarak oradan çıkardı ve Deogracias ile beraber denize bakan bir yerde bir lahite yerleştirdi. Bir süre dua eden Crisanta, lahitin kapağını kapadı ve Tövbekar Olan'ı sonsuz uykusunda yalnız bıraktı.

    Bu olaylardan bir süre geçtikten sonra kızıl bir cenin sapsarı gökyüzünde belirdi. İçerisinde bir adam vardı ama kimdi, neydi, nereden gelmişti, neden gelmişti bilinmiyordu...


    ______________________________________________________________

    Blasphemous Evreni


    Bu bölüm hem oyunun hikâyesinden hem de oyunun evreninden çeşitli başlıklar barındırıyor, bazı kısımları direk oyunun sonuyla bağlantılı bu yüzden okurken bunu göz önünde bulundurun.

    The Miracle

    Oyunda aynı zamanda Keder Veren Mucize, Istırap Veren Mucize olarak da anılan bu şey gizemli, doğaüstü bir varlık diyebiliriz. Bu varlık Cvstodia topraklarına musallat oluyor ve Blasphemous’da tanık olacağınız olayların gerçekleşmesine sebep oluyor.

    The Miracle ölümlülerin anlayışının çok ötesinde bir iradeye sahip olan ve ölümlülerin üzerinde çoğu zaman tuhaf ve zalimce şekillerde kutsama ve lanet şeklinde kendini gösteren bir varlık. Cvstodia’nın dört bir yanında bulunan canavarımsı ve insan olmayan canlıların The Miracle’ın gücüyle cezalandırılmış insanlardan yaratıldığı varsayılıyor.

    Deogracias’ın anlattığına göre The Miracle kendini ilk olarak Knot of the Three Words’de(Üç Sözcüğün Düğümü) göstermiş. Genç bir oğlan Ulu İradeler’den işlediği suçun bedelini ödemek için ceza ve acı istediğinde ilk kez ortaya çıkmış bu alamet. Bu oğlan bir kütüğe oturmuş ve dua etmiş, zamanla kütük ve oğlan kendi etraflarına ve oğlanın vücudu üzerine köklerini salmış. Yıllar sonra 3 tane birbirine girmiş gövdeye sahip olan bir ağaç burada yeşermiş. Bahsi geçen mekândaki üç sayısı bu gövdelerden gelmekte ve oğlanın son 3 sözüne atıfta bulunmaktadır. Oğlanın son üç sözü şöyle: Benim büyük günahım. Her yıl, yanan sıvı altın ağacın üzerinden akıp gitsin.

    The Miracle’ın kayda değer bir diğer belirişi ise Ters Çevrilmiş Taht ve Yanan Ağacın hikâyesinde anlatılmakta. Hikâyeye göre bu beliriş Cvstodia’nın dini lideri Escribar’ın tahtını ve kendini cemaatinden uzağa çevirmesiyle başlamış. Buna sebep olan şeyin ise Escribar’ın, Miracle’ın etkisi yüzünden güçsüz düşmüş olması muhtemel. Tahtında otururken cemaati ile yüzleşmemesinden ötürü bu dönem Ters Çevrilmiş Tahtın Çağı olarak adlandırılmış. Bir süre geçtikten sonra, Escribar’ın vücudundan ve kollarından dallar çıkmaya başlamış, derisi ağaç kabuğuna dönmüş, kanı bitki özü olmuş ve sonrasında devasa büyüklükte Katedral’den çok daha yükseğe uzanan bir kule gibi dikilmiş oracıkta. Bir zamanlar Escribar olan bu ağaç ya bir yangına kurban giderek ya da diğer piskoposlar tarafından ateşe verilerek tutuşturulmuş ve yangın ağır geçen fırtınalara rağmen 90 gün boyunca dinmemiş.

    Yangın dindiğindeyse bu devasa ağaç ardında yine devasa büyüklükte bir kül dağı bırakmış ve bu dağın tepesinde de Escribar’ın cemaatine karşı ters çevirdiği tahtı boş bir şekilde duruyormuş. Rüzgâr estiğinde bu tepedeki küller Mother of Mothers(Anaların Anası) kilisesini kalın, gri bir kül bulutu ile çevreliyormuş. The Miracle bu kül dağının tepesinde bulunan tahta oturması için rahipleri ve cemaat mensuplarını sevk ediyormuş fakat dağa tırmanmaya çalışan kim varsa dağ onu yutuyormuş.

    Rüzgârla oluşan toz çöktüğünde, dağın yuttuğu herkes küllerden tekrar çıkmış, inancın ve hiddetin canavarlarına dönüşmüşler. Sonrasında The Miracle’ın Sürüsü veya Cezalandırılmışlar olarak adlandırılmaya başlamışlar. Bu canavarların tek derdiyse The Miracle’ın iradesini yerine getirmekmiş. Bu yaratıkların içerisinde Escribar da varmış ve The Miracle’ın Son Çocuğu olarak tekrar hayata dönmüş.

    The Miracle’ın ne zamandır etkili olduğuna dair ise net bir şey bulunmuyor, oyunun çizgi romanındaki karakter Desamparados ilk mucizeden bu yana yüzyıllar geçtiğinden bahsediyor.

    Bu alametin etkisi kendisini her yerde gösteriyor ve belirgin bir şekilde insanları mahvediyor. Tirso’ya göre Albero bu alamete karşı insanlar için son güvenli sığınak ve bu sığınakta da geriye pek insan kalmamış. Ayrıca kendisi Albero’nun dışında zamanın farklı geçtiğini söylüyor ve bununla The Miracle’ın Cvstodia topraklarındaki zamana da etki etmiş olabileceğini kast ediyor.

    Oyunun hikâyesinde yer alan birçok karakter bu alametin etkisinin bir örneği. Ana karakter, The Penitent One(Tövbekâr Olan) bu örneklerden bir tanesi, oyunun öncesini anlatan çizgi romanda anlatıldığına göre The Miracle onu ölümden dönmekle lanetliyor. Oyunun karakterlerinden Blessed Lord of Salty Shores, kendisi ve sahte bir figüre tapması için tuza dönüştürülen insanların yaşadığı krallığın The Miracle’dan gelen bir ceza olduğunu iddia ediyor. Altasgracias kendisini ıstırap eden mucize olarak tanımlıyor ve yardım dilemek için dua eden 3 kız kardeşin çağrısından dolayı doğduğunu söylüyor. Boss’lardan Quirce ise yanlışlıkla dinsizlik ile suçlandıktan ve bir direğe bağlanıp diri diri yakıldıktan sonra ateşten tekrar doğması The Miracle’a bağlanıyor.

    The Twisted One

    Kendisi Cvstodia’nın önemli dini figürlerinden bir tanesi, aynı zamanda El Retorcido olarak da anılıyor. Deogracias’ın dedikleri, oyunun öncesini anlatan çizgi roman ve oyunun sanat kitabına göre bu kişi bir zamanlar çok günahkâr bir genç adammış, o kadar günahkârmış ki bir noktada Ulu İradeler'e gidip cezalandırılmasını istemiş. Genç adamın oturduğu kütük zamanla vücudu etrafında bükülmeye ve eğilmeye başlamış ve bir süre sonrada kütük ile bir olmuş, bu dönüşüm esnasında genç adam ne ağlamış ne de yakınmış. Bu durum The Miracle alametinin kendisi ilk göstermesi olarak bilinmiş sonrasında.

    Genç adamın ölümünden yıllar sonra dönüştüğü ağaç Üç Sözcüğün Düğümü olarak bilinmeye başlamış. Böyle anılmasının sebebi ise bu ağacın birbirine giren üç farklı gövdesi olması ve ölürken söylediği şu son üç sözüymüş: Benim büyük günahım. Her yıl, yanan sıvı altın ağacın üzerinden akıp gitsin.

    Cradle of Affliction(Istırap Beşiği) olarak bilinen ve içerisi yavaşça dönüşen The Twisted One’nın kafasından fışkıran sıvı altın ve kan ile dolu olan kase bu yüzden en kutsal dini obje sayılmaktadır.

    Ayrıca Cvstodia’da direğe bağlanarak idam edilenler The Twisted One’nın bir zamanlar durduğu şekilde direklere bağlanırlarmış.

    Cvstodia

    Oyunda bulunan birçok bilgiye göre; burası ciddi derecede dindar olan bir halkın toprağı. Bölge, içerisinde çeşitli katedraller bulunduruyor ve katı bir dini yönetim ile idare ediliyor. Bölgedeki kilisenin başı, bir nevi papa gibi bir figür olan Escribar. Burada yaşayan insanlar arasında işlenen bir suçun yükünden kurtulmak için acı çekmenin gerekli olduğu düşüncesi aşırıcı derecede yaygın zira bu topraklar bu acıdan beslenen The Miracle’ın iradesi altında bulunuyor. İnanç beraberinde hastalıklar, ıstıraplar ve The Miracle sebebiyle gerçekleşen doğaüstü olaylarla bu toprakların temel parçalarından birini oluşturuyor.

    Bir suçun kefaretinin büyük bir acı olması düşüncesi İspanyol Engizisyonu dönemini anımsatıyor. Bu dönem İspanyol tarihinde çok ölümcül olmasıyla nam salmış, bu dönemde işlenen her suç ürkütücü derecede yaratıcı yollarla cezalandırılmış. Papanın ve Katolik liderlerin açık bir şekilde dini kuralları halklarına dayattığı bu dönemde İspanyol engizisyonun amacı kendisinden daha büyük olan Orta Çağ Engizisyonun parçası olmaktı. Oyundaki Wall of the Holy Prohibitaions bölgesinde bulunan notlar benzer dini dayatmalarının, aynı tarihteki Engizisyon döneminde olduğu gibi Inquisitors(Engizisyon Mahkemesi Üyeleri) olarak bilinen bir grup tarafından uygulandığından bahsediyor.

    Engizisyon, Ortaçağ ve Erken Modern Çağ döneminde uygulanan birçok farklı işkence ve cezalandırma türü oyunda görülebilir. Örneğin hacca gidenlerin boynunda çok ağır bir haç kolyesi takmaları sık görülen kefaret ödeme yollarındandı, oyunda bu durumun benzeri Redento karakterinde görülebilir. Direğe bağlanıp yakma da yine aynı şekilde sık uygulanan bir cezalandırma yöntemiydi ve oyunda bunun da örnekleri bulunuyor. Çarmıha germe yöntemi de yine oyunda görülebilir ve gerçekte bu ceza nasıl İsa ile anılıyorsa oyunda da The Twisted One ile anılıyor.

    Brotherhood of the Silent Sorrow

    Bu kardeşlik kendini adamış savaşçılardan oluşuyordu bir zamanlar. Oyunun başlangıcında görünüyor ki The Penitent One dışında bu kardeşliğin çoğu savaşçısı yitip gitmiş. Bu kardeşliğin üyeleri capirote’yi(kökenine göre bu başlık İspanya’da suçundan pişman olan kimseleri göstermek için kullanılırmış.) andıran kendilerine özel bir miğfer takarlardı. Ayrıca bu kardeşliğin üyeleri sessizlik yemini ederlermiş bir çeşit kefaret olarak.

    Kardeşlik, Escribar’a karşı işlenmiş bir suç veya günahtan ötürü gözden düşmüş. Bu suçun ne olduğu bilinmiyor fakat Mea Culpa kılıcı ile alakalı olabileceği düşünülüyor nihayetinde bu kılıç The Miracle tarafından Escribar’ı öldürmek için yaratılmıştı.

    Mea Culpa

    The Penitent One’ın kullandığı kılıcın ismi. Kılıcın kabzası The Twisted One’ın temsili heykeliyle süslenmiş ve kenarları dikenlerle doldurulmuş. Deogracias ile ilk tanıştığınızda kılıcın kabzasına ekleyeceğiniz başka bir diken alacaksınız. Bunun amacı ise kılıcın, kullanan kişinin kanından ve suçundan beslenmesini sağlamak. Bu diken siz kılıcı güçlendirdikçe büyüyecek ve son formunda Cvstodia of Sin halini alacak.

    Bu kılıç The Miracle tarafından, bir kadının kendisine ettiği dualara yanıt olarak yaratılmış. Oyunun açılışında gördüğünüz bu kadın, suçlarının cezalandırılması için dua ederken göğsüne sürekli The Twisted One heykelciği ile vuruyor. Bu heykelcik ile yaptığı son vuruşta heykelcik Mea Culpa’ya dönüşüyor ve kadının kalbini deşerek onu oracıkta öldürüyor, ölümü sonrası kadın diz çöker bir vaziyette bir heykele dönüşüyor ve kılıç heykelde saplı kalıyor. Kadının dönüştüğü heykel oyunda Kneeling Stone olarak biliniyor.

    Desamparados kılıcı “Tanrının Kılıcı” ve “Suçlu Kılıç” olarak tanımlıyor. Kılıcın açıklamasında kenarlarında bulunan dikenlerin The Miracle’ın etkisi olduğu ve kullanan kişinin günahlarından ve suçlarından beslendiği söyleniyor.

    The Anointed Legion

    Bu şövalyeler ve savaşçılar kardeşliği Escribar tarafından onun emrinde, kendi ve kilisesi adına yarattığı bir oluşum.

    Bu kardeşliğin üyeleri gümüşten zırhlar giyiyorlar ve bizzat Escribar’ın kutsal yağ sürdüğü kızıl sargıları silahlarına ve bedenlerine sarıyorlar. Kullandıkları silahlar bir zamanlar Roma Katolik Kilisesi tarafından su serpmek için tasarlanmış olan aspergilium isimli araç ile benzerlik gösteriyor. Bu silahları bir savaş gürzü gibi kullanıyorlar.

    Kilise, The Penitent One ve Brotherhood of the Silent Sorrow’un yaptığı din dışı eylemlere sonucunda bu kardeşliği, The Penitent One’ı aramak ve görevini tamamlamasına mani olmak için görevlendiriyor.

    Bu kardeşliğin kurucu üyelerinden Perpetva, Esdras’ın kız kardeşi oyunun geçtiği zamanda aslında ölmüş ve The Penitent One’ın gördüğü şey bir çeşit hayalet veya melek. Diğer kurucu üye Esdras ise kardeşinin ölümünden dolayı ıstırap çeken güçlü bir savaşçı ve kız kardeşiyle ölmüş olmasına rağmen iletişim kurabiliyor.

    Three Humiliations(Üç Aşağılama)

    Üç Aşağılama, The Penitent One’ın Mother of Mothers kilisesine girebilmesi için geçmesi gereken üç sınavı temsil ediyor. Bu üç sınavda Ten Piedad, Tres Angustias ve Our Lady of the Charred Visage alt edilmeli. Bu düşmanların her biri kutsal bir yarayı(Holy Wound) temsil ediyor, bunlar sırasıyla: Pişmanlık, Nedamet ve Vicdan Azabı

    The Penitent One’ın bu yaraları alabilmesi için her düşmanını alt ettikten sonra; The Miracle’ın Mother of Mothers kilisenin kapılarını açan bu üç kutsal yarayı koruması için yarattığı üç Altın Çehre(Holy Guardian Visages ya da Golden Visages) ile konuşması gerekiyor. Bu çehrelerle görüşebilmesi için her düşmanı alt ettiğinde The Penitent One, bir sonraki odaya geçip aziz heykelinin önünde diz çökmeli ve rüya âlemine girmeli.

    Cradle of Afflication(Istırap Beşiği)

    Bu obje Mother of Mothers kilisesinde bizzat Escribar tarafından korunuyor. Bulunduğu yer ise kül dağının üzerinde bulunun Ters Çevrilmiş Tahtın yanı. Deogracias bu objeyi aynı zamanda Cradle of the Grevious Miracle(Istırap Veren Mucize Beşiği) ve son yadigâr olarak da adlandırıyor. Dediğine göre bu obje tanrının alnından akan sıvı altın ve kanla dolu bir kase, burada kast ettiği tanrı figürü The Twisted One. Konuşmanın devamında the Penitent One’a ilk mucize ile paylaşımda bulunabilmesi için bu objeyi almak zorunda olduğunu söylüyor ve bu beşiğin onu bir şekilde The Twisted One ile bağlayacağını kast ediyor.


    ______________________________________________________________

    Çeşitli Bilgiler


    Ölmek ve Sonucu

    Oyunda öldüğünüzde Tears of Atonement kaybetmiyorsunuz fakat Guilt olarak geçen fiziksel formunuzu arkada bırakıyorsunuz. Bu formu geri almadıkça fervour barınızın bir kısmı kısıtlanıyor ve düşman öldürerek kazandığınız Fervour ve Tears miktarında azalma oluyor. Ayrıca oyunda Guilt’inizi almadan tekrar ölürseniz ikinci bir guilt çıkıyor, yani önceki kaybolmuyor onun yanına yeni bir tane daha ekleniyor ve bu sefer ikisini de gidip almanız gerekiyor. Guilt’in geri almadan da bu yükten kurtulabiliyorsunuz bunun için Statues of Confessors noktalarına gitmeniz lazım. Statues of Confessors noktalarının listesi:

    BLASPHEMOUS [PS4 Ana Konu][Türkçe Rehber]


    Brotherhood of the Silent Sorrow
    Graveyard of the Peaks
    Grievance Ascends
    Library of the Negated Words
    Mercy Dreams
    Mother of Mothers
    Wall of the Holy Prohibitions

    Toplanabilirler Şeyler

    BLASPHEMOUS [PS4 Ana Konu][Türkçe Rehber]


    Oyunda 44 tane toplanabilir şey var, bunlar bir zamanlar Cvstodia’da yaşayanların kemikleri. Wounds of Eventide DLC'sinden önce bu odaya gidip kemikleri direk koyuyordunuz fakat bu DLC ile burada duran yeni bir karakter geldi. Kemikleri sizden o alıyor. Ayrıca bu kemiklerin bir kısmı yine bu DLC ile gelen Isidora boss'u ile dövüşmeniz için gerekiyor.



    Hepsini toplarsanız Warden of the Ossuary görünümünü kazanacaksınız.

    Oyunun Sonları

    Oyunun çıkışında iki farklı sonu bulunuyordu. Bu sonlardan bir tanesi sıradan son diğeri gerçek olan sondu. Oyunun üçüncü DLC'si Wounds of Eventide ile oyuna yeni bir gerçek son eklendi ve ikinci oyun bu sonu esas alacak. Oyunun çıkışındaki sıradan sonu için ekstra herhangi bir şey yapmanız gerekmiyor. Eski gerçek ve yeni gerçek son için yapmanız gerekenler ise şu şekilde:

    Eski Gerçek Son:

    Immaculate Bead tesbih boncuğunu bulun ve bu takılıyken üç kez ölerek Weight of True Guilt halini almasını sağlayın.

    Tüm Statues of Confessor noktalarına gidip oradaki heykelleri parçalayın ve açılan portal ile size sunulan mücadeleleri geçin. Toplamda 7 tane heykel bulunuyor, her biri için farklı mücadelelere gireceksiniz.

    Escribar ve Last Son’ı alt edin.

    Yeni Gelen ve İkinci Oyunda Esas Alınacak Gerçek Son:

    Oyunun çıkıştaki halinde normalde ilk üç boss'u alt edip kiliseye gidiyor ve kilise girişinde Esdras ile dövüşüyordunuz. Bu durum değişti. İlk üç boss'u halledip Holy Wound eşyalarını topladıktan sonra Wounds of Eventide ile eklenen yeni bir yere gitmeniz gerecek, bu yere Echoes of Salt bölgesindeki Prie Dieu'nun bulunduğu odadaki gizli duvarı kırarak girebiliyorsunuz. Gizli duvar Prie Dieu'nun sağ tarafında bulunuyor, buradaki duvara vurduğunuzda gizli kapı beliriyor. Bu kapıdan geçip yukarı çıktığınızda Resting Place of the Sister isimli bir yerde buluyorsunuz kendinizi. Burası oyunda daha önce dövüştüğünüz Perpetva'nın saklı mezarı. Burada Perpetva ile konuşmalı ve sandığından Incomplete Scapular eşyasını almanız lazım. Buraya eğer Esdras ile dövüştükten sonra gelirseniz bu sonu alma şansınız kalmaz.

    Bu eşyayı alınca köprüye gidiyorsunuz, Esdras sizi orada bekliyor olacak. Oyunun çıkışındaki halinde burada her şekilde dövüşüyordunuz ama bu yeni son ile Perpetva'dan aldığınız eşyayı gören Esdras size saldırmıyor ve sizi Brotherhood of the Silent Sorrow'daki Diz Çöken Taş mabedine davet ediyor. Bu mabet oyunun hikayesinin başladığı yer, bölgenin üst kısımlarına son DLC ile eklendi. Blood Perpetuated in Sand relic'ini kullanarak ulaşabilirsiniz. Buraya vardığınız Esdras ile konuşuyorsunuz. Esdras size bir anahtar veriyor. Library of the Negated Words bölgesine gitmenizi ve kütüphanenin bekçisi Diasdado ile konuşmanızı söylüyor. Diasdado ile anahtar hakkında konuşabilmek için ilk önce görevini yapmanız gerek, görev hakkındaki detaylar NPC başlığında mevcut. Görevi yaptıktan sonra anahtar hakkında konuşuyorsunuz. Anahtarı alınca size açtığı kapıyı gösteriyor ve yeni bir yer açılıyor. Bu yerde Altın Çehre ile karşılaşıyorsunuz, size yardım edeceğini ama ilk önce gözlerini bulmanız gerektiğini hatırlatıyor. Altın Çehre'nin iki gözü de Wounds of Eventide ile eklenen iki farklı boss'da bulunuyor. Bu boss'lar Mourning and Havoc bölgesinde bulunan Sierpes ve kemikleri topladığınızda götürdüğünüz yer olan Ossuary'de bulunan Isidora. Sierpes ile karşılaşmak için herhangi bir şey yapmanıza gerek yok, bölgeye gittiğinizde karşınıza çıkacak. Isidora için ise belli sayıda kemik toplamalı ve Ossuary'deki ihtiyara götürmeniz gerek. Gereken sayıdaki kemik toplandığında Ossuary'de yeni bir kapı açılacak ve içeride Isidora ile karşılaşabileceksiniz. Bu iki boss'u alt ettiğinizde Altın Çehre'nin iki gözü de elinizde olacak. Bu gözleri ona götürdüğünüzde size sırrını anlatacak ve Mea Culpa'nın gerçek kalbini verecek. Klabin ismi Apodictic Heart of Mea Culpa, bu kalbi taktığınızda geri dönüş olmuyor, Crisanta ile karşılaşana kadar takmak zorunda değilsiniz.

    Altın Çehre'den kalbi aldıktan sonra oyunun çıkışındaki gerçek son için olan şartların aynısını yapıyorsunuz, bir üstteki başlıkta onlar da mevcut. Bunları yaptıktan sonra Altın Çehre'den aldığınız kılıç kalbini takıyor ve Crisanta ile karşılaşmaya gidiyorsunuz. Crisanta'nın oyunun çıkışındaki halinde tek fazı var ama Wounds of Eventide ile gelen son ile ikinci bir fazı oluyor. Bu faz oyunun gerçek oyunu için şart ve bunu ancak Altın Çehre'den aldığınız kalbi takarak görebilirsiniz. Bu faza geçtiğinizde Crisanta'yı ikinci defa alt ediyor ve yanına gidip zincirlerinden kurtarıyorsunuz. Sonrasında Crisanta, Esdras'ın gittiği mabede gidiyor. Oraya gidip onunla konuşuyor ve 4.Holy Wound'u alıyorsunuz. Bunu aldıktan sonra yapmanız gereken tek şey, Escribar ile gidip dövüşmek.

    Oyunu %100 Tamamlamak:

    Oyunu eksiksiz tamamlayabilmeniz için listedeki her şeyi yapmanız lazım:

    Rosary Bead boncuklarının hepsini bulun.
    Rosary Bead boncuk sayınızı maksimuma çıkarın.
    Relic’lerin hepsini bulun.
    Mea Culpa Heart’ların hepsini bulun.
    Tüm Prayer’ları bulun.
    Mea Culpa’yı son seviyeye çıkarın.
    Tüm toplanabilirler şeyleri bulun.
    Tüm Statues of Confessors noktalarını bulun.
    Jocinero’nun kardeşlerinin hepsini kurtarın.
    8 boş bile vessel şişenini bulun.
    Tüm can ve fervour geliştirmelerini yapın.
    Oyunun aslolan gerçek sonunu alın.
    Haritadaki her odayı ziyaret etmek.

    Oyunu %150 Tamamlamak:

    %100 şartlarını yerine getirmek
    Oyunu True Torment modunun sunduğu 3 zorluk seçeneği ile art ardına 4 defa bitirmek. Bir normal oynanış ve üstüne yapılan 3 NG+ yani.
    Stir of Dawn DLC'si ile gelen görevi tamamlamak, detaylı bilgi NPC'ler bölümünde Jibrael başlığında mevcut.

    Hızlı Seyahat

    Oyunda iki farklı şekilde hızlı seyahat yapabiliyorsunuz. Daha etkili olanı Albero'daki kiliseye 20000 Tears of Atonement bağışladığınızda açıyorsunuz. Bu bağış ile etkileşime girdiğiniz tüm Prie Dieu noktaları arasında hızlı seyahat edebiliyorsunuz.

    İkinci yol ise oyundaki portallar ile hızlı seyahat yapmak, toplamda 5 tane bulunuyor.

    BLASPHEMOUS [PS4 Ana Konu][Türkçe Rehber]


    Hangi bölgelerde bulunduğunun listesi:

    Brotherhood of the Silent Sorrow
    Mercy Dreams
    Albero
    Library of the Negated Words
    Archcathedral Rooftops

    Albero'daki Kilise

    Bu kilise oyuna gelen DLC'ler ile eklendi. Lvdovico ile penceresinden konuştuğunuz, Cleofas'ın görevi bittiğinde geldiği yer aslında burası ama buraya bağış yapabilmek DLC ile geldi. Bağış yapmanın çeşitli faydaları oluyor ve bazıları gerçekten oyunu kolaylaştırıyor. Bağışlarınızı Tears of Atonement ile yapıyorsunuz. Aşağıda bağışladığınız Tears of Atonement miktarı karşılığında alacağınız ödüllerin listesi mevcut:

    2000 Tears of Atonement bağışlarsanız günahlarınızdan arınıyorsunuz yani öldüğünüzde çıkan siluetler ortadan kalkıyor. Aynı Statues of Confessor noktalarında yaptığınız işlemler gibi.

    5000 Tears of Atonement bağışlarsanız Token of Appreciation rosary bead'ini alıyorsunuz. Bağışı yaptıktan sonra kiliseden çıkın ve tekrar girin. Bead yerde duruyor olacak.

    10000 Tears of Atonement bağışlarsanız Prie Dieu noktaları güçlenecek ve canın yanında fervour'da yenilemeye başlayacaklar.

    20000 Tears of Atonement bağışlarsanız Prie Dieu noktaları ikinci defa güçlenecek ve aralarında hızlı seyahat mümkün olacak.

    30000 Tears of Atonement bağışlarsanız Statues of Confessor noktalarında yaptığınız şey burada tamamen ücretsiz hale gelecek.

    50000 Tears of Atonement bağışlarsanız Cloistered Ruby rosary bead'ini alıyorsunuz. Bağışı yaptıktan sonra kiliseden çıkın ve tekrar girin. Bead yerde duruyor olacak.

    100000 Tears of Atonement bağışlarsanız Tövbekar Olan için Alms For Oblivion görünümünü açıyorsunuz.

    True Torment Modu(NG+)

    Stir of Dawn DLC'si ile oyuna eklenen NG+ modu, oyunu herhangi bir son ile bitirirseniz, o kaydınızı Ascend ederek başlayabilirsiniz. Stir of Dawn DLC'sinin görevi için bu modda oynamanız şart. Bu modda başladığınızda oyun normalde vermediği Petrified Bell eşyasını verecek ve DLC'nin görevini başlatacaksınız. Her NG+ gibi bir sonraki oynanışa taşıyabileceğiniz taşıyamayacağınız şeyler var. Bunlar şu şekilde:

    Bir Sonraki Oynanışa Taşınan Şeyler:

    Tüm prayerlar
    Tüm relicler
    Tüm rosary bead'ler(Immaculate Bead hariç)
    Tüm Mea Culpa kalpleri(Altın Çehre'nin verdiği hariç)
    Tüm yetenekler

    Bir Sonraki Oynanışta Sıfırlanan Şeyler:

    Tüm Kemikler
    Tüm Anahtar Eşyalar, Görev Eşyaları
    Sonradan bulduğunuz tüm bile flash şişeleri ve Nacimento aracılığı ile yaptığınız geliştirmeler
    Bütün fervour geliştirmeleri
    Bütün yaptığınız can geliştirmeleri
    Sonradan bulduğunuz rosary bead takma yerleri

    Bir sonraki oynanışa taşıdığınız her eşyayı tekrar bulduğunuzda oyun o eşya yerine 500 Tears of Atonement verecek. Düşmanların verdiği hasar artacak. Düşmanlardan kazandığınız Tears of Atonement miktarı %20 artacak.

    True Torment modu ile gelen 3 farklı ekstra zorluk seçeneği de bulunuyor. Bunlarla oyunu oynarsanız, oyunun zorluğuna ek farklı zorluklarla da karşılaşacaksınız. Bu seçeneği oyun, True Torment başlangıcında size soruyor. Burada ya bu zorluklardan birini seçeceksiniz ya da No Penitence seçeneği ile ekstra zorluk olmadan oynayacaksınız. Zorluk seçeneklerinden birini açarsanız geri döndürebilirsiniz ama herhangi birini açmazsanız bir sonraki oynanışa kadar tekrar açma şansınız olmayacak. Bu seçeneklerde oyunu tamamlamanın ödülleri de mevcut. Hangi seçenek ne zorluk sunuyor, karşılığında ne ödül veriliyor aşağıda mevcut:

    BLASPHEMOUS [PS4 Ana Konu][Türkçe Rehber]


    Penitence of a Bleeding Heart

    Canınız artık bütün bir bar yerine belli sayıda küreden oluşacak. Bu kürelerin sağladığı can tek vuruşluk ve bile flask kullandığınızda bir anda küreleri doldurma şansınız olmayacak yerine zamanla sırasıyla dolacaklar tabii o esnada hasar almazsanız yoksa can yenileme işlemi sonlanıyor. Düşmanlar normal oyunda sadece Prie Dieu noktalarında durduğunuzda yeniden doğuyor fakat bu modu açarsanız her odaya giriş çıkışınızda o odadaki düşmanlar yeniden doğacak.

    Bu zorluk seçeneği ile oyunu True Torment modunda tamamlarsanız Reliquary of the Suffering Heart rosary bead'i olacak. Hakkında detaylı bilgiyi Rosary Bead başlığında bulabilirsiniz.

    BLASPHEMOUS [PS4 Ana Konu][Türkçe Rehber]


    Penitence of the Unwavering Faith

    Mea Culpa'nın gücü yarıya inecek, fervour barınız sadece saldırı yaptığınızda değil zaman içerisinde sürekli olarak yenilenecek. Hasar aldığınızda fervour miktarınız azalacak.

    Bu zorluk seçeneği ile True Torment modunu bitirirseniz Reliquary of the Fervent Heart rosary bead'ini alacaksınız. Hakkında detaylı bilgi Rosary Bead başlığında mevcut.

    BLASPHEMOUS [PS4 Ana Konu][Türkçe Rehber]


    Penitence of the True Guilt

    Bu zorluk seviyesi oyunu Dark Souls'a çeviriyor yani öldüğünüzde tüm Tears of Atonement'inizi kaybediyorsunuz. Ölürseniz fervour barınız maksimum oranda sınırlanıyor. Bile Flask can yerine fervour doldurmaya başlıyor.

    Bu zorluk seçeneği ile True Torment modunu bitirirseniz Reliquary of the Sorrowful Heart rosary bead'ini alacaksınız. Hakkında detaylı bilgi Rosary Bead başlığında mevcut.

    BLASPHEMOUS [PS4 Ana Konu][Türkçe Rehber]


    Bu zorluk seçeneklerinin hepsi tercihe bağlı, yani bu seçeneklerle oynamak istemezseniz No Penitance seçeneğini seçerek oyunu normal bir biçimde oynayabilirsiniz. Merak edip dener ve sevmezseniz de geri döndürme şansınız var. Zorluk seçeneğini seçtiğiniz yere gidip oradan değiştirebilirsiniz.

    Alcazar of Grief

    Oyuna Strife & Ruin DLC'si ile gelen bir başka içerik de bu arcade oyun. Desecrated Cistern bölgesinde resimde gösterilen odadaki gizli duvarı kırarak bu arcade oyuna ulaşabiliyorsunuz. Oynamak için 2500 Tears of Atonement'e sahip olmanız gerek, bunu her defasında ödüyorsunuz. Bu mini oyundaki amaç engelleri açıp yolun sonuna varmak fakat bu yolda gizlenmiş 5 tane Altın Kafatası bulunuyor, bunları bulursanız Archaic Exaltation görünümünü elde ediyorsunuz.

    Alcazar of Grief'e giden gizli duvarın bulunduğu oda:

    BLASPHEMOUS [PS4 Ana Konu][Türkçe Rehber]

    BLASPHEMOUS [PS4 Ana Konu][Türkçe Rehber]

    BLASPHEMOUS [PS4 Ana Konu][Türkçe Rehber]

    Sacred Sorrows Modu(Boss Rush)

    Strife & Ruin DLC'si ile eklenen Sacred Sorrows modu bir Boss Rush modundan farksız. Oyundaki boss'lar ile art ardına dövüşüp hepsini yenmeyi deniyorsunuz. Bu moda ana menüden girebilirsiniz. Bu modda karşılaşacağınız mücadeleler şu şekilde:

    First Sorrow of the Brother

    Warden of the Silent Sorrow
    Ten Piedad
    Our Lady of the Charred Visage
    Tres Angustias
    Esdras

    Second Sorrow of His Holiness

    Melquiades
    Exposito
    Quirce
    Crisanta of the Wrapped Agony
    Escribar
    Last Son of the Miracle

    Third Sorrow of True Torment

    Warden of the Silent Sorrow
    Ten Piedad
    Our Lady of the Charred Visage
    Tres Angustias
    Esdras
    Melquiades
    Exposito
    Quirce
    Crisanta of the Wrapped Agony
    Escribar
    Last Son of the Miracle

    Fourth Sorrow of the Dawn

    Amanecida of the Golden Blades
    Amanecida of the Bejeweled Arrow
    Amanecida of the Chiselled Steel
    Amanecida of the Molten Thorn
    Laudes, the First of the Amanecidas

    Fifth Sorrow of Ultimate Virtue

    Warden of the Silent Sorrow
    Ten Piedad
    Our Lady of the Charred Visage
    Tres Angustias
    Esdras(Yendikten sonra Bile Flask'ınız dolar.)
    Melquiades
    Exposito
    Quirce
    Crisanta of the Wrapped Agony
    Escribar
    Last Son of the Miracle(Yendikten sonra Bile Flask'ınız dolar.)
    Amanecida of the Golden Blades
    Amanecida of the Bejeweled Arrow
    Amanecida of the Chiselled Steel
    Amanecida of the Molten Thorn
    Laudes, the First of the Amanecidas

    Last Sorrow of the Unfathomable Wills

    Fifth Sorrow of Ultimate Virtue mücadelesindeki boss'lar ile rastgele bir biçimde karşınıza çıkar. Wounds of Eventide ile gelen Isidora, Voice of the Dead ve Sierpes bossları, Crisanta'nın 2.fazı ekstra olarak karşınıza çıkar. Crisanta of the Wrapped Agony bu mücadelenin her zaman son boss'u oluyor. İlk 5 boss'u alt ettiğinizde Bile Flask'ınız dolar sonraki her 4 boss karşılaşmasında bu tekrarlanır.

    Bu mücadelelerde kazandığınız puan ve sıralama şu değerler doğrultusunda belirlenir:

    Mücadele Süresi
    Kullanılan Bile Flask Sayısı
    Yaptığınız Kaçınma Sayısı
    Prayer Kullanma Miktarı
    Canınızı Feda Edip Fervour Kazanma Sayısı
    Alınan Hasar Sayısı



    ______________________________________________________________

    NPC’ler ve Görevleri


    BLASPHEMOUS [PS4 Ana Konu][Türkçe Rehber]


    Redento

    Kendisi Genuflecting Pilgrims(Diz Çöken Hacılar) isimli bir grubun hacılarından. Bu grubun hacıları kendi kefaretlerini acılarla dolu bir hac yolculuğuna çıkarak ödüyorlar. Boyunlarına bellerini bükecek kadar ağırlıkta suyla dolu botijo isimli kilden yapılma bir matara geçiriyorlar. Bu metot onlara göre gözlerini yoldan başka yöne çevirmemelerini sağlıyor ve eski bir anlayışa dayanıyor. Ayrıca bu hacılar geleneklerinden ötürü ellerini arkadan bağlıyorlar ve tek başlarına bu şekilde yolculuk ediyorlar.

    Bu grubun ilk hacısı ve kurucusu Nicanor isimli bir kişi, aynı zamanda Şehit Nicanor, Yalınayak Usta ve Büyük Hacı olarak da anılıyor. Bu hacı takipçilerinin gözü önünde işkence edilerek öldürülüyor ve kendisinden geri kalan tek şey Mother of Mothers bölgesinde bulunan bir heykel. Redento’ya göre bu heykel Nicanor’un son adım attığı yerde bulunuyor ve amacı bu heykelin nerede olduğunu bulup haccını tamamlamak.

    Redento ile ilk olarak Jondo’ya inmeden önce Mountains of the Endless Dusk bölgesinde karşılaşacaksınız. Size vadiyi geçmek istediğini fakat karşıya geçirecek mekanizma çalışmadığı için geçemediğini söyleyecek. Bu mekanizmayı aktif edip kendisiyle konuştuğunuzda size teşekkür edip Fourth Toe Made of Limestone eşyasını verecek.

    Bir sonraki karşılaşmanız Brotherhood of the Silent Sorrow bölgesinde geçecek. Burada Redento yolunu bir duvarın kapadığından yakınacak. Bu duvarı kırabilmek için ilk önce yanındaki kapıdan kazıklarla dolu odaya girmeniz ve bu odanın sonuna kadar gitmeniz gerekiyor. Odanın sonuna gelip kapından çıktığınızda duvarın arka tarafında olacaksınız ve duvara bu taraftan vurduğunuzda duvar kırılacak. Sonrasında konuştuğunuzda size teşekkür edip yoluna devam edecek.

    Buradan sonra Wasteland of the Buried Churchles bölgesine geçiyor. Burada yolunu kapatan ise kazıklar ve buradan geçebilmesini sağlamak için kazıkların diğer tarafına geçip oradaki 2 ağacı devirmeniz gerekiyor. Ağaçları devirip yanına gittiğinizde size teşekkür edip Little toe Made of Limestone eşyasını verecek.

    Redento’nun sonraki durağı Patio of the Silent Steps olacak, Mothers of Mothers’ın girişinin hemen gerisinde. Burada yolunu bir düşmanın kapadığını söyleyecek, yolun ilerisine gidip düşmanı öldürmeniz gerekiyor. Düşmanı öldürdüğünüzde size Big Toe Made of Limestone eşyasını verecek. Bu noktada Cleofas’ın görevini nasıl yaptığınıza göre Crossing Souls başarımını açabilirsiniz, bunun için Redento buraya gelmeden Cleofas’ın kendini aşağı atarak intihar etmesi gerekiyor. Bu şekilde Redento geldiğinde durum hakkında yorum yapıyor ve başarımı açıyorsunuz.

    Son durağı ise Mother of Mothers oluyor, burada ilk hacı Nicanor’un heykelinin önünde diz çökmüş bir vaziyette buluyorsunuz kendisini. Burada size görevi esnasında verdiği üç boncuğu da tesbihinize takarak gizli odayı açabiliyorsunuz. Bu oda da Nail Uprooted from Dirt relici’ni buluyorsunuz, bunu aldıktan sonra odadan çıkıp tekrar girdiğinizde Redento’nun cesedi odanın ortasında oluyor. Cesedinin üzerinden Knot of Rosary Rope eşyasını aldığınızda görevini tamamlamış oluyorsunuz.

    Redento’nun Görevinin Videosu:



    BLASPHEMOUS [PS4 Ana Konu][Türkçe Rehber]


    Cleofas

    Cleofas ile ilk olarak Mother of Mothers bölgesinde karşılaşacaksınız. Burada kendisini sürekli olarak acı çeken Leydi Soccoro ile bulacaksınız. Onunla konuştuğunuzda sizden leydisinin acısını dindirmenizi isteyecek ve bunun için iki seçenek sunacak. Burada End Suffering’i seçerseniz ona vurup öldürüyorsunuz ve Cleofas üzülerek şok oluyor. Make Offering’i seçerseniz de 3 tane eşyaya ihtiyacınız olacak, nerede bulunduklarının resimleri aşağıda:

    Mark of the First Refuge:

    BLASPHEMOUS [PS4 Ana Konu][Türkçe Rehber]


    Mark of the Second Refuge:

    BLASPHEMOUS [PS4 Ana Konu][Türkçe Rehber]


    Mark of the Third Refuge:

    BLASPHEMOUS [PS4 Ana Konu][Türkçe Rehber]


    Burada End Suffering seçeneğini seçerseniz kendisi sonraki durak olarak Wall of the Holy Prohibitions’da bir zindanda olacak, bu zindanın kapısını açmak için Key of the Inquisitor eşyasına ihtiyacınız var. Bunu Candelaria’nın Sleeping Canvases’daki yerinden 9999 Tears of Atonement’a satın alabilirsiniz.

    Eğer Make Suffering seçeneğini seçerseniz kendisi Archcathedral Rooftops bölgesine gidecek ve burada çatıda bulunacak.

    İki seçeneğin hangisini seçmiş olursanız olun iki farklı yerde de kendisiyle konuşmadan önce ve yanına gitmeden önce Albero’daki kilisede bulunan ve pencere aracılığıyla konuştuğunuz Lvdovico gidin ve Cord of the True Burying eşyasını alın. Bu eşyayı aldıktan sonra yanına gidip kendisine verin ve onunla konuşun. Eğer bu eşyayı zindanda verdiyseniz kendisi çatıya gidecek ve burada sadece kendisiyle konuşmanız yeterli olacak. Fakat kendisiyle direk çatıda konuştuysanız burada eşyayı verin ve tüm konuşmaları tüketin.

    Bu adımları yerine getirdiğinizde kendisi Lvdovico’nun bulunduğu kiliseye gidecek ve bu sefer kapısı açık olacak. Burada kendisiyle konuşun, size Tiento to your Thorned Hairs prayer’ını verecek ve görevi son bulacak.

    Eğer kendisiyle Cord of the True Burying’i vermeden konuşursanız, Archcathedral Rooftops’da çıktığı çatıdan kendini atarak intihar edecek. Bu intihar Redento Patio of the Silent Steps’e gelmeden gerçekleşirse Redento buraya geldiğinde durum hakkında yorum yapacak ve Crossing Souls eşyasını alacaksınız.

    Cleofas’ın Görevinin Videosu:



    BLASPHEMOUS [PS4 Ana Konu][Türkçe Rehber]


    Viridiana

    Viridiana oyunda size boss savaşlarında yardımcı olan bir karakter ve görevi de bunun üzerine kurulu. Oyundaki görevini tamamlayabilmeniz için kendisini aşağıdaki boss savaşlarından 3’üne çağırmanız gerekiyor. Her dövüşe çağırdığınızda kendisi biraz daha yaşlanacak ve son dövüşte iyice yaşlandığında ölecek ve üzerinden Zarabanda of the Safe Haven prayer’ını alacaksınız. Bu şekilde görevi tamamlanmış olacak.

    Yardımcı olabildiği boss savaşları:

    Ten Piedad (Mercy Dreams)
    Tres Angustias (Grievance Ascends)
    Our Lady of the Charred Visage (Convent of Our Lady of the Charred Visage)
    Melquíades, The Exhumed Archbishop (Mother of Mothers)
    Exposito, Scion of Abjuration (The Sleeping Canvases)

    BLASPHEMOUS [PS4 Ana Konu][Türkçe Rehber]


    Gemino

    Gemino ile Where Olive Trees Wither bölgesinde karşılaşacaksınız. Kendisi metaldan bir heykelin içerisine hapsedilmiş, bunun sebebinin ise işlediği bir suç sonrası cezası olarak Kilisenin Üyeleri tarafından verildiği varsayılıyor. Kendisiyle olan ilk konuşmanızda sizden kutsal bir yağ talep edecek, bu yağın Our Lady of the Charred Visage’e bağlı rahibeler tarafından kullanıldığını söyleyecek ve size istediği yağı koymanız için Golden Thimble isimli bir eşya verecek.

    Gemino’nun istediği yağı Our Lady of the Charred Visage boss odasından sonraki odada bulabilirsiniz. Yağı alabilmeniz için verdiği Golden Thimble eşyası gerekecek. Yağı kendisine götürdüğünüz zaman göre 3 farklı senaryo gerçekleşiyor oyunda. Gemino’nun görevi siz onunla konuşmasanız bile bu bölgeye girdiğinizde otomatik olarak başlıyor, yani bu bölgeye girdiğinizde görevini bitirmeden terk etmenizi tavsiye etmem.

    Gemino, görev başladıktan sonraki eylemlerinize göre bir ağaca dönüşmeye başlıyor ve sonrasında ölüyor. Bu dönüşümü ve ölümü tetikleyen eylem ise oyunda boss öldürmeniz. Eğer görev başladıktan sonra bir tane boss öldürürseniz Gemino’nun bir kolu ağaca dönüşecek, ikinciyi öldürürseniz ise tamamen ağaca dönüşmüş ve ölmüş olacak. Bahsetmiş olduğum 3 senaryoda bu eylemlerinize göre gerçekleşiyor.

    İlk senaryoda Gemino tamamen ağaca dönüşmeden yağı ona götürürseniz Engracia’nın Mezarının girişi belirecek, burada Dried Flowers Bathed in Tears eşyasını kullanıp kapıyı açabilir ve Saeta Dolorosa prayer’nın bulunduğu mezara gidebilirsiniz. Bu yolu açtıktan sonra bölgeyi terk ederek veya oyundan çıkarak yeniden yüklediğinizde Gemino’nun hapsolduğu yer bir çiçek bahçesi gibi olacak ve Frozen Olive eşyasını alacaksınız.

    İkinci senaryo ise Gemino tamamen bir ağaca dönüştüğünde ona yağı götürürseniz gerçekleşiyor. Yağı ona verdikten sonra alanı tekrar yükleyip geldiğinizde Frozen Olive eşyası ayağının dibinde bulunuyor ve mezara ulaşıp prayer’ı alabilmek için Linen of Golden Thread relic’ini kullanmanız gerekiyor.

    Son senaryo ise Gemino tamamen görmezden gelinir ve 2 tane boss öldürülürse gerçekleşiyor. Bu senaryoda Golden Thimble eşyası ayağının dibinde oluyor ve yağı doldurup tekrar ona götürdüğünüzde alanı tekrar yükleyip Frozen Olive eşyasını alabiliyorsunuz. Mezara ulaşım ise ikinci senaryodaki gibi gerçekleşiyor.

    Altasgracias

    Bu karakter 3 ayrı yüze, upuzun siyah saçlara ve bir dişi bedenine sahip olan bir varlık. Bu karakterin varoluşu ise 3 kız kardeşin evli olması fakat evli olmak istemiyor olmalarından kaynaklanıyor. Bu 3 kardeş yardım için Miracle’a dua ediyorlar ve karşılığında saçları sürekli olarak uzuyor. Bu saçlar 3 kız kardeşi öylesine düğümlüyor ki saçlarla kaplı bir yumurta içerisinde kalıyorlar. Bu yumurta içerisinde 3 kız kardeş tek dişi bedeni formunu alıyor, uzun siyah saçlı ve yele şeklinde bir sakala sahip olan tek bir varlık ortaya çıkıyor.

    Tres Angustias ile Altasgracias arasında bir bağ olduğu vurgulanıyor, boss’un bu üç kardeşin ıstırabını ve acısını sembolize ettiği ve isminin de üç ıstıraptan(Three Angguishes) gelmiş olması olasılık dâhilinde.

    Altasgracias, Grivance Ascends bölgesinin en dibinde bulunuyor. Burada kendisine 3 eşya sunmanız gerekiyor onunla konuşabilmek için. Bu üç eşya bulunup ona sunulduğunda yumurtasından çıkıyor ve size Egg of Deformity eşyasını veriyor. Görevi tamamladıktan sonra alanı tekrar yüklediğinizde Knot of Hair eşyası önceden bulunduğu yerde olacak.

    Konuşmak için gereken üç eşya:

    Black Grieving Veil

    BLASPHEMOUS [PS4 Ana Konu][Türkçe Rehber]


    Torn Bridal Ribbon

    BLASPHEMOUS [PS4 Ana Konu][Türkçe Rehber]


    Melted Golden Coins

    BLASPHEMOUS [PS4 Ana Konu][Türkçe Rehber]



    BLASPHEMOUS [PS4 Ana Konu][Türkçe Rehber]


    Candelaria

    Oyundaki tek satıcı Candelaria ve kendisi 3 farklı yerde karşınıza çıkacak. Oyunda topladığınız Tears of Atonoment karşılığında size çeşitli eşyalar satıyor. Bulunduğu yerler ve sattığı eşyalar:

    Mercy Dreams

    400 Tears of Atonoment karşılığında Key to the Chamber of the Elder Brother
    1000 Tears of Atonoment karşılığında Hollow Pearl
    1500 Tears of Atonoment karşılığında Moss Prserved in Glass

    Graveyard of the Peaks

    800 Tears of Atonoment karşılığında Torn Bridal Ribbon
    1200 Tears of Atonoment karşılığında Calcified Eye of Erudition
    5000 Tears of Atonoment karşılığında Ember of the Holy Cremation

    The Sleeping Canveses

    4000 Tears of Atonoment karşılığında Wicker Knot
    9000 Tears of Atonoment karşılığında Empty Bile Vessel
    9999 Tears of Atonoment karşılığında Key of the Inquisitor

    BLASPHEMOUS [PS4 Ana Konu][Türkçe Rehber]


    Diosdado

    Kendisi Library of the Negated Words bölgesinin bekçiliği görevini yapıyor. Onunla karşılaştığınızda sizden aşağıdan gelen sesleri susturmanızı isteyecek. Bu görevi yapabilmek için Shroud of Dreamt Sins relic’ine ihtiyacınız var, bunu kullanarak kütüphanenin duvarına vuran hayalet ile konuşabilir ve Diosdado’nun rahatsız olduğu sesi dindirebilirsiniz. Görevi tamamladığınızda size ödül olarak belli miktarda Tears of Atonement verecek.

    BLASPHEMOUS [PS4 Ana Konu][Türkçe Rehber]


    Jocinero

    Bu karaktere ulaşabilmeniz için Sleeping Canvases bölgesindeki boğa tablosuyla etkileşime girmeniz lazım. Kendisi büyük ihtimalle Ay Işığı Çocukları’nın(Children of Moonlight) ilki ve sizden oyunda bulunan 38 kardeşini toplamanızı istiyor. Jocinero, Aydan ve bir boğadan doğma bir çocuk ve kefaret ödeyen ruhları koruyan Ay Işığı Çocukları kendinden gelme.

    Dediğine göre The Miracle kendini ve kardeşlerini bu ruhları koruyamasın diye hapsetmiş. Jocinero ve kardeşleri büyük ihtimalle The Miracle’ın iradesine karşı geliyorlardı ve bunu kanıtlayan din dışı resimler ve eserler Jocinero’nun bulunduğu Sleeping Canvases bölgesinde görülebilir.

    Jocinero’nun içerisine hapsolduğu tabloyu çizen ressamın son işi bu tabloymuş ve bu iş bittiğinde Kilise onu uzaklaştırmış ve yaptığı tabloyu bir daha hiç görmemiş. Jocinero’nun bu tablo içerisinde hapsolduğu düşünüldüğünde bu tablonun yapılmasını bizzat Kilise istemiş olabilir.

    Jocinero ile ilk konuşmanızda eğer 20 çocuğu özgür bıraktıysanız tablonun içine girebilecek ve onunla konuşabileceksiniz. 20 çocuğu kurtardığınızda aynı zamanda kendisi size Linen of Golden Thread relic’ini verecek. Eğer 38 çocuğu da özgür bırakır ve onunla konuşursanız size Campanillero to the Sons of the Aurora prayer’ını verecek.

    Çocukların bulunduğu yerleri gösteren video:



    Lvdovico

    Kendisiyle Albero’daki kilisede bulunuyor ve onunla sadece camdan konuşabiliyorsunuz. Sizden Tentudia isimli birinden geri kalan şeyleri getirmenizi isteyecek. Tentudia’dan geriye toplam 3 eşya kalmış yerleri ve ne oldukları aşağıda;

    Tentudia’s Carnal Remains

    BLASPHEMOUS [PS4 Ana Konu][Türkçe Rehber]


    Remains of Tentudia’s Hair

    BLASPHEMOUS [PS4 Ana Konu][Türkçe Rehber]


    Tentudia’s Skeletal Remains

    BLASPHEMOUS [PS4 Ana Konu][Türkçe Rehber]


    Kendisi ayrıca Cleofas’ın görevinde de önemli bir yer ediniyor.

    BLASPHEMOUS [PS4 Ana Konu][Türkçe Rehber]


    Tirso

    Tirso Albero’da yaralıları iyileştiren bir doktor, sizden çeşitli eşyalar isteyecek. Bunları ona verdiğinizde size bazı ödüller verecek. Kendisinin ilk isteğini herhangi bir boss ile dövüşmeden yapmazsanız verdiği başarımı alamazsınız.

    Ona verebileceğiniz eşyalar, yerleri ve alacağınız ödüller aşağıda:

    Bouquet of Rosemary

    BLASPHEMOUS [PS4 Ana Konu][Türkçe Rehber]


    Bouquet of Thyme

    BLASPHEMOUS [PS4 Ana Konu][Türkçe Rehber]


    Incense Garlic

    BLASPHEMOUS [PS4 Ana Konu][Türkçe Rehber]


    Sooty Garlic

    BLASPHEMOUS [PS4 Ana Konu][Türkçe Rehber]


    Olive Seeds

    BLASPHEMOUS [PS4 Ana Konu][Türkçe Rehber]


    Dried Cloves

    BLASPHEMOUS [PS4 Ana Konu][Türkçe Rehber]


    Ne sırayla verirseniz verin alacağınız ödüller sırasıyla:

    Linen Cloth
    500 Tears of Atonement
    1000 Tears of Atonement
    1513 Tears of Atonement
    2845 Tears of Atonement
    10,000 Tears of Atonement
    Knot of Rosary Rope

    BLASPHEMOUS [PS4 Ana Konu][Türkçe Rehber]


    Nacimiento

    Stir of Dawn DLC'si ile oyuna eklenen karakterlerden bir tanesi de Nacimiento. Kendisini Albero ile Desecrated Cistern bölgesi arasındaki bağlantıda bulacaksınız. İlginç bir karakter Nacimiento, genç birisi olmasına karşın karnında yaşlı bir adamın yüzü bulunuyor. Mucize tarafından lanetlendiği için yaşı ilerledikçe yüzü daha da gençleşiyor. Oyunda herhangi bir görevi bulunmuyor, en azından diğer karakterlerin görevlerine benzeyen tarzda bir görevi. Nacimiento size Bile Flask'larınızı güçlendirme konusunda yardımcı oluyor. Sizden belli miktarda Tears of Atonement ve 1 adet Bile Flask ile Quicksilver isteyip Bile Flask'ın etkinliğini arttırıyor. Yalnız şöyle bir durum var, her geliştirme de Bile Flask sayınız da bir azalıyor. Yani elinizdeki Bile Flask daha güçlü bir hale geliyor ama elinizdeki toplam sayısı azalıyor. Size her yardım edişinde karnındaki yaşlı adam daha da dışa çıkıyor ve en son geliştirmeyi yaptığınızda Nacimiento'nun içinden dışarı çıkıyor. Aşağıda geliştirmeler için ne istediği sırasıyla mevcut:

    İlk Geliştirme: 1xQuicksilver, 1xBile Flask, 1000 Tears of Atonement
    İkinci Geliştirme: 1xQuicksilver, 1xBile Flask, 3000 Tears of Atonement
    Üçüncü Geliştirme: 1xQuicksilver, 1xBile Flask, 7000 Tears of Atonement
    Dördüncü Geliştirme: 1xQuicksilver, 1xBile Flask, 12000 Tears of Atonement
    Beşinci ve Son Geliştirme: 1xQuicksilver, 1xBile Flask, 21000 Tears of Atonement

    Bu videodan Quicksilver yerlerini öğrenebilirsiniz:



    BLASPHEMOUS [PS4 Ana Konu][Türkçe Rehber]


    Miriam

    Strife & Ruin DLC'si ile Bloodstained: Ritual of the Night oyunuyla yapılan işbirliği sonucu eklenen bir karakter. Kendisinin evrenle pek bir alakası yok, yapımcıların ortak içerik üretme isteği sonucu oyuna eklendi. Miriam'ı Cvstodia'ya getiren şey bir ayna, bununla bu diyara geliyor fakat sonrasında ayna kırılıyor ve parçalara ayrılıyor. Parçaları toplamak için de sizden yardım istiyor. Parçaları bulmak için bu DLC ile gelen platform mücadelelerini tamamlamanız gerekli. Aşağıdaki videoda nerede olduklarını görebilirsiniz. Bunları tamamladığınızda görevi tamamlanacak ve kendi diyarına geri dönecek.



    BLASPHEMOUS [PS4 Ana Konu][Türkçe Rehber]


    Jibrael

    Stir of Dawn DLC'si ile gelen esas karakter diyebiliriz kendisi için. Jibrael ile karşılaşabilmek ve görevini yapabilmek için oyunu True Torment modunda oynamanız şart. Oyunu bu mod ile oynadığınızda Petrified Bell eşyasına sahip olacaksınız. Bu eşya Holy Line bölgesinde gizli bir yolla açılan Petrous bölgesine girmenizi sağlıyor. Holy Line bölgesinde ilerlerken oyun size Petrified Bell ile ilgili bir mesaj verecek, gizli yolu açacaksınız. Petrous bölgesine girdiğinizde karşınıza bir kapı çıkacak, bu kapı Petrified Bell eşyasını kullandığınızda açılacak ve Jibrael ile karşılaşacaksınız. Jibrael size kendini tanıtacak ve bu DLC ile gelen Amanecida'ların hikayesi başlayacak. Burada sizinle bir süre konuştuktan sonra ayrılacak ve bir sonraki konumuna gidecek. Bundan sonraki karşılaşmalarda Jibrael her defasında size Saeta'yı çalmasını isteyip istemediğini soracak. Buralarda Saeta'yı çal dediğinizde bölgeye yakın bir yerde Amanecida tabutu ortaya çıkacak ve gidip onunla mücadele edebileceksiniz. Oyunda bu şekilde 4 farklı Amanecida tabutu bulunuyor ve hepsi Jibrael'in Saeta'yı çalması sonucu ortaya çıkıyor.

    Jibrael'in Saeta Çaldığı Bölgeler:

    Convent of Our Lady of the Charred Visage
    Echoes of Salt
    Archcathedral Rooftops
    Wall of the Holy Prohibitions

    Buralarda Saeta çaldığında Amanecida tabutları ortaya çıkacak ve ilerlemek için onlarla mücadele etmeniz gerekecek. 4 Amanecida'yı da başarılı bir şekilde alt ederseniz, Hall of the Dawning odasında Laudes'in camdan tabutu çatlayacak ve onunla mücadele etmeniz gerekecek. Hall of the Dawning oyuna sonradan eklenen Ferrous Tree bölgesinde bulunuyor. Oyunun çıkışında Esdras sonrası direk Patio of the Silent Steps bölgesine varıyordunuz fakat Stir of Dawn DLC'si ile iki yerin arasına Ferrous Tree isimli yeni bir bölge eklendi. Bu bölgenin en tepesinde Hall of the Dawning bulunuyor. 4 Amanecida'yı yendiğinizde buraya gelip Laudes ile mücadele etmeniz gerek. Onu da yendiğinizde Jibrael Hall of the Dawning'e gelecek ve burada son konuşmanızı yapacaksınız. Böylelikle Stir of Dawn DLC'si ile gelen ana görevi tamamlamış olacaksınız.



    ______________________________________________________________

    Mea Culpa Hearts(Kalpleri)


    Bu şeyler kılınıza takabildiğiniz geliştirmeler olarak geçiyor oyunda. Bu geliştirmelerin silaha saldırı ve savunma anlamında etkileri pasif fakat faydalılar. Bu eşyaları kılıcınıza Prie Dieu yerlerinde takabilirsiniz.

    BLASPHEMOUS [PS4 Ana Konu][Türkçe Rehber]


    BLASPHEMOUS [PS4 Ana Konu][Türkçe Rehber]




    ______________________________________________________________

    Relic'ler


    Oyunda bu eşyalardan 7 tane bulunuyor. Aynı anda sadece 3 tane kullanabiliyorsunuz. Bunlar size hasar almadan çok yüksekten atlama, bataklıkta hızlı yürüme ve zıplama, ölülerle konuşma gibi oyunda ilerlemenizi sağlayan ve birçok sırı açığa çıkarmanızı sağlayan eşyalar. Bazıları direk size veriliyor, bulduğunuz zaman direk kullanabiliyorsunuz bazıları ise bir veya birkaç eşyayı dönüştürerek elde ediliyor. Oyunu özellikle %100 tamamlamak ve gerçek sonu almak istiyorsanız bunları kaçırmamanız gerek, bazıları için karakter görevleri de yapmanız gerekecek. Aşağıda hepsinin nasıl alınacağı kendi başlığında yazıyor.

    Silvered Lung of Dolphos

    Bu relic sayesinde zehre karşı dayanıklılığınız oluyor ve zehirli sislerin içerisinden geçebiliyorsunuz. Grievance Ascends bölgesinde bulunuyor, konumuna aşağıdaki resimden bakabilirsiniz.

    BLASPHEMOUS [PS4 Ana Konu][Türkçe Rehber]


    Blood Perpetuated in Sand

    Bu relic göremediğiniz platform ögelerinin ortaya çıkmasını sağlıyor ve bunları kullanmanıza olanak veriyor. Bir yerde görünmez bir platformun olduğunu havada kırmızı toz taneleri varsa anlayabilirsiniz. Bu toz tanelerini gördüğünüz yerde bu relic’i kullanarak o platformları görünür hale getirip kullanabilirsiniz. Bu relic’i alabilmeniz için ilk önce Candelaria’nın Mercy Dream’deki yerinden 400 Tears of Atonement karşılığında Key to the Chamber of the Eldest Brother eşyasını almanız gerekiyor. Bu eşyayı aldıktan sonra Brotherhood of the Silent Sorrow bölgesinde aşağıdaki resmin gösterdiği konuma gidin ve relic’i alın.

    BLASPHEMOUS [PS4 Ana Konu][Türkçe Rehber]


    Shroud of Dreamt Sins

    Bu relic’i kullandığınızda ölüleri dinleyebiliyor ve onlarla konuşabiliyorsunuz, bazen bu ölüler size gizli yerler hakkında bilgilerde verebiliyor. Ayrıca Diosdado’nun görevini tamamlamak için de gerekli. Bu relic’i alabilmeniz için ilk önce Albero’daki doktor Tirso’nun en az bir talebini yerine getirmeli ve kendisinden karşılığında Linen Cloth almanız gerekli, NPC başlığında Tirso’nun görevi hakkında bilgi mevcut. Bu eşyayı Tirso’dan aldıktan sonra Albero’nun girişindeki havuza gidin ve etkileşime girin. Burada Blessed Lord of Salty Shores’un dünyasına gideceksiniz, onunla konuşup Linen Cloth’u ona verirseniz size karşılığında bu relic’i verecek.

    Three Gnarled Tongues

    Bahsetmiş olduğum birden çok eşyayı dönüştürerek elde ettiğiniz relic bu, bu relic sayesinde ulaşılması normalde mümkün olmayan yerlere bir sarmaşık veya sarmaşıktan bir köprü aracılığı ile ulaşabiliyorsunuz. Bunu alabilmek için ilk önce Altasgracias’ın görevini tamamlamanız gerekiyor, bunun hakkında bilgiyi NPC başlığında bulabilirsiniz. Görevi tamamladığınızda size Egg of Deformity eşyasını veriyor. Bu eşyayı aldıktan sonra Mountains of the Endless Dusk bölgesinde Perpetua ile dövüştüğünüz yerdeki ağaca gidip bu eşyayı oraya koymanız gerekiyor. Eşyayı koyduktan sonra alanı tekrar yüklediğinizde ağaçta Hatched Egg of Deformity eşyasını bulacaksınız. Bu yeni eşyayı Blessed Lord of Salty Shores’a götürüp onunla takas ederek karşılığında bu relic’i alabilirsiniz.

    Nail Uprooted From Dirt

    Bu relic’i alabilmeniz için Redento’nun görevini tamamlamanız gerekiyor, görevin son ayağını tamamladığınızda gizli bir oda açılıyor, bu relic o odada bulunuyor. Bu relic sayesinde bataklık ve çamurlu yerlerde normal hızında yürüyebilir ve zıplayabiliyorsunuz.

    Linen of Golden Thread

    Bu relic sayesinde dibi görünmeyen yüksek yerlerden atlayabiliyor ve hiçbir hasar almıyorsunuz. Alabilmeniz için Jocinero’nun 20 tane kardeşini kurtarmanız gerekiyor. NPC başlığında kendisi hakkında bilgi mevcut.

    Incorrupt Hand of the Fraternal Master

    Bu son relic’i alabilmeniz için Severed Hand eşyasına ihtiyacınız var. Severed Hand’i alabilmeniz için ise Nail Uprooted From Dirt relic’ine ihtiyacınız var. Nerede bulunduğuna aşağıdaki resimden bakabilirsiniz. Bu eşyayı aldıktan sonra Blessed Lord of Salty Shores’a götürüp onunla takas ederek karşılığında bu relic’i alabilirsiniz.

    BLASPHEMOUS [PS4 Ana Konu][Türkçe Rehber]


    Tüm Reliclerin Yerlerini Gösteren Video:



    ______________________________________________________________


    Rosary Bead’ler


    Bu şey bir çeşit tesbih diyebiliriz, bu tesbihe takılı olan her boncuk size çeşitli avantajlar sağlıyor. Tesbihe ne kadar boncuk takabileceğinizi ise bulduğunuz Knot of Rosary Rope sayısı belirliyor. Oyunun başında tesbihe sadece 2 tane boncuk takabiliyorsunuz, bu knotlardan bularak zamanla sayıyı 8’e kadar artırıyorsunuz, aşağıda nerede bulunduklarının yerini gösteren bir video mevcut. Bu knotları buldukça oyundaki Soledad karakterine götürmeniz lazım yoksa yeni boncuk yeri açamıyorsunuz.

    BLASPHEMOUS [PS4 Ana Konu][Türkçe Rehber]


    Soledad'ın bulunduğu yer:

    BLASPHEMOUS [PS4 Ana Konu][Türkçe Rehber]


    Tüm Knot of Rosary Rope’ların yeri:



    Oyunda tesbihinize takabildiğiniz toplam 44 tane boncuk bulunuyor, bunlar ne işe yaradıkları, nerede bulundukları aşağıdaki tabloda mevcut:

    BLASPHEMOUS [PS4 Ana Konu][Türkçe Rehber]


    BLASPHEMOUS [PS4 Ana Konu][Türkçe Rehber]


    BLASPHEMOUS [PS4 Ana Konu][Türkçe Rehber]


    BLASPHEMOUS [PS4 Ana Konu][Türkçe Rehber]


    BLASPHEMOUS [PS4 Ana Konu][Türkçe Rehber]


    BLASPHEMOUS [PS4 Ana Konu][Türkçe Rehber]


    BLASPHEMOUS [PS4 Ana Konu][Türkçe Rehber]


    BLASPHEMOUS [PS4 Ana Konu][Türkçe Rehber]


    BLASPHEMOUS [PS4 Ana Konu][Türkçe Rehber]




    ______________________________________________________________


    Prayer’lar


    Bu şeylere oyundaki büyüler diyebiliriz, hem saldırı anlamında hem de savunma anlamında birçok konuda yardımcı olabiliyorlar. Bazıları pasif olarak etki ederken bazıları aktif olarak sergileyebileceğiniz büyüler. Oyunda toplam da 17 tane bulunuyor, tek seferde sadece bir tanesini kullanabiliyorsunuz, istediğiniz zaman envanter ekranından değiştirebiliyorsunuz. Bu büyüler oyunda büyü gücünüz olarak tanımlayabileceğimiz fervour kullanarak sergileniyor yani fervour’unuz yoksa bunları sergileyemezsiniz. Aşağıda hepsinin tablosu bulunuyor, altlarında ise nerede bulunduklarını gösteren bir video mevcut.

    BLASPHEMOUS [PS4 Ana Konu][Türkçe Rehber]


    BLASPHEMOUS [PS4 Ana Konu][Türkçe Rehber]


    BLASPHEMOUS [PS4 Ana Konu][Türkçe Rehber]


    BLASPHEMOUS [PS4 Ana Konu][Türkçe Rehber]


    Tüm Prayer’ların Bulunduğu Yerler:






    ______________________________________________________________


    Yetenekler


    Oyunda 5 farklı kola ayrılmış 15 farklı yetenek içeren bir yetenek ağacı bulunuyor. Bu ağaçtaki yetenekleri Tears of Atonement karşılığında alıyorsunuz. Tabii sadece bu yeterli değil, bunun için kılıcı da geliştirmeniz gerekiyor. Yetenek ağacındaki her yeteneğin istediği belli bir kılıç seviyesi var, bu seviyeye ulaştığınızda açabiliyorsunuz sadece. Kılıcı geliştirebilmeniz için oyundaki 7 farklı Mea Culpa Sunağını ziyaret etmeniz gerekiyor, her birini ziyaretinizde kılıcınız bir seviye yükselmiş oluyor. Ayrıca yetenek ağacındaki yetenekleri yine burada bu sunak ile etkileşime girerek açabiliyorsunuz.

    BLASPHEMOUS [PS4 Ana Konu][Türkçe Rehber]


    Mea Culpa Sunaklarının Bulunduğu Yerler:



    Bu sunaklardan sonuncusu bir bulmacayı çözerseniz açılıyor, bulmacanın nasıl çözüldüğünü aşağıdaki videoda görebilirsiniz. Ayrıca bu bulmacayı çözerken hızlı seyahat kullanamazsınız.



    Yetenekler Tablosu:

    BLASPHEMOUS [PS4 Ana Konu][Türkçe Rehber]


    BLASPHEMOUS [PS4 Ana Konu][Türkçe Rehber]


    BLASPHEMOUS [PS4 Ana Konu][Türkçe Rehber]




    ______________________________________________________________


    Can ve Büyüyü Geliştirme


    Canı Geliştirme

    Bu konuda iki geliştirme yapabiliyorsunuz. İlki direk canınızı artırmak, ikincisi ise oyunun Estus Flask rolünü üstlenen Bile Vessel’ları bulmak ve onları doldurmak.

    BLASPHEMOUS [PS4 Ana Konu][Türkçe Rehber]


    Oyunda canınızı 6 kere artırabiliyorsunuz, bunun için Lady of the Six Sorrows’un bulunduğu odalara gidip onunla konuşmanız gerekiyor. Her konuşma sonrası canınız bir miktar artıyor. Lady of the Six Sorrows’un nerelerde bulunduğuna aşağıdaki videodan bakabilirsiniz:



    BLASPHEMOUS [PS4 Ana Konu][Türkçe Rehber]


    Bile Vessel sayınızı artırmak için boş olanları bulup Sanguine Fountain’e götürerek Tears of Atonement karşılığında doldurtmanız gerekiyor. Oyunda bulabileceğiniz toplam 8 boş şişe var, bunların nerede olduğuna aşağıdaki videodan bakabilirsiniz:

    Boş Bile Vessel’ların bulunduğu yerler:



    Sırasıyla her boş şişeyi doldurduğunuzda ödeyeceğiniz Tears of Atonement Miktarı:

    500
    750
    900
    1250
    1500
    1850
    2250
    3000

    Büyüyü(Fervour) Geliştirme

    Fervour oyunda prayer’lar ve bazı yetenekleri kullanmanızı sağlayan büyü barınız, bunu oyundaki Oil of the Pilgrims noktalarını bularak 6 kere yükseltebiliyorsunuz oyunda. Bu noktaların nerede olduğuna aşağıdaki videodan bakabilirsiniz:



    ______________________________________________________________


    Boss’lar


    Oyunda toplamda 19 tane boss bulunuyor, bunların bazısı zorunlu bazısı tercihe bağlı boss. Amanecida'ların hepsi ve Laudes sadece True Torment modunda karşınıza çıkıyor. True Torment modu hakkında detaylı bilgi Çeşitli Bilgiler başlığında mevcut.

    BLASPHEMOUS [PS4 Ana Konu][Türkçe Rehber]

    Warden of the Silent Sorrow(Zorunlu)

    Karşılaşacağınız ilk boss olacak, öldürdüğünüzde karşılığında 300 Tears of Atonement kazanacaksınız. Oyunun ileri safhasında Wall of the Holy Prohibitions bölgesinde karşınıza normal düşman olarak da çıkacak. Tek fazı olan bir boss.

    BLASPHEMOUS [PS4 Ana Konu][Türkçe Rehber]

    Ten Piedad(Zorunlu)

    Mercy Dreams bölgesinde karşılaşacaksınız. Öldürdüğünüzde 625 Tears of Atonement kazanacaksınız. Tek fazı olan bir boss fakat dövüş ortasında saldırı biçimini değiştiriyor, daha uzun mesafelere saldırmaya başlıyor.

    BLASPHEMOUS [PS4 Ana Konu][Türkçe Rehber]

    Tres Angustias(Zorunlu)

    Grievance Ascends bölgesinde karşılaşacaksınız. Öldürdüğünüzde 2160 Tears of Atonement kazanacaksınız. Tek fazı olan bir boss, dövüş içerisinde üçlü yer yer tek beden olup daha farklı saldırılar yapıyor.

    BLASPHEMOUS [PS4 Ana Konu][Türkçe Rehber]

    Our Lady of the Charred Visage(Zorunlu)

    Covenant of Our Lady of the Charred Visage bölgesinde karşılaşacaksınız. Öldürdüğünüzde 2600 Tears of Atonement kazanacaksınız. Tek fazı olan bir boss.

    BLASPHEMOUS [PS4 Ana Konu][Türkçe Rehber]

    Esdras, of the Anointed Legion(Tercihe Bağlı)

    Warden’dan sonraki üç boss’u öldürüp Mother of Mothers kilisesinin kapısını açmak istediğinizde sizi karşılayacak. Wounds of Eventide DLC'si ile beraber artık öldürmek zorunda değilsiniz. Öldürmeden geçmek için Çeşitli Bilgiler bölümündeki Oyunun Sonları başlığını inceleyebilirsiniz. Eğer öldürmeyi tercih ederseniz ekstradan 4300 Tears of Atonement kazanacaksınız. Verdiği prayer'ı almak için öldürmek zorunda değilsiniz. Tek fazı olan bir boss fakat ortasında kardeşi Perpetva'yı da dahil ediyor ve ikisi beraber saldırıyor.

    BLASPHEMOUS [PS4 Ana Konu][Türkçe Rehber]

    Exposito, Scion of Abjuration(Zorunlu)

    The Sleeping Canvases bölgesinde karşılaşacaksınız. Jocinero ne kadar iyi çocuksa bu da o kadar kötü bir çocuk. Öldürdüğünüzde 9000 Tears of Atonement kazanacaksınız. Tek fazı olan bir boss.

    BLASPHEMOUS [PS4 Ana Konu][Türkçe Rehber]

    Melquiades, the Exhumed Archbishop(Zorunlu)

    Mother of Mothers bölgesinde karşılaşacaksınız. Öldürdüğünüzde 5500 Tears of Atonement kazanacaksınız. Tek fazı olan bir boss.

    BLASPHEMOUS [PS4 Ana Konu][Türkçe Rehber]

    Quirce, Returned by the Flames(Zorunlu)

    Wall of the Holy Prohibitions bölgesinde karşılaşacaksınız. Öldürdüğünüzde 11250 Tears of Atonement kazanacaksınız. Tek fazı olan bir boss fakat canı yarıya indiğinde daha güçlü alan saldırıları yapıyor.

    BLASPHEMOUS [PS4 Ana Konu][Türkçe Rehber]

    Sierpes(Zorunlu)

    Wounds of Eventide ile eklenen bölge Mourning and Havoc'da bulabilirsiniz. Wounds of Eventide ile gelen boss'lardan bir tanesi. Aslolan gerçek son için alt etmeniz lazım. Tek fazı var fakat dövüş ortasında sürekli olarak saldırdığı tarafı değiştiriyor ve saldırı şekli de değişiyor.

    BLASPHEMOUS [PS4 Ana Konu][Türkçe Rehber]

    Isidora, Voice of the Dead(Zorunlu)

    Albero'daki Ossuary'den ulaşabiliyorsunuz. Bulunduğu odaya girmek için belli miktarda kemik toplamış olmanız lazım. Bu kemikleri toplayıp ihtiyara teslim ederseniz odasının kapısı açılıyor. Wounds of Eventide ile gelen boss'lardan bir tanesi. Aslolan gerçek son için alt etmeniz lazım. Tek fazı var fakat dövüş ortasında farklı saldırılar yapmaya başlıyor. Ek olarak bu dövüşte menüye giremezsiniz bu yüzden değişiklikleri dövüşten önce yapın.

    BLASPHEMOUS [PS4 Ana Konu][Türkçe Rehber]

    Crisanta of the Wrapped Agony(Zorunlu)

    Archcathedral Rooftops bölgesinde karşılaşacaksınız. Oyunun normal halinde tek fazı olan bir boss'du ama Wounds of Eventide ile gelen gerçek sonu alacak olursanız iki fazı olan bir boss haline geliyor. Gerçek son hakkındaki bilgi Çeşitli Bilgiler bölümünde mevcut. İkinci fazında daha hızlı saldırmaya başlıyor. İlk fazında 18000, ikinci fazında 21600 Tears of Atonement kazanıyorsunuz.

    BLASPHEMOUS [PS4 Ana Konu][Türkçe Rehber]

    His Holiness Escribar(Zorunlu)

    Oyunun son boss’u, Crisanta’yı geçince karşılaşacaksınız. Oyunun çıkışında iki fazı olan bir boss'du fakat Wounds of Eventide DLC'si ile üçüncü bir faz eklendi. Bu fazı sadece aslolan gerçek sonu alırsanız görebilirsiniz. İkinci fazı Last Son of the Miracle ve son fazı gardiyan olduğu hali. Bu fazda durduğu yerden element saldırıları yapıyor, dikkatli oynarsanız hasar almadan geçersiniz.

    BLASPHEMOUS [PS4 Ana Konu][Türkçe Rehber]

    Last Son of the Miracle(Zorunlu)

    Escribar’ı öldürdüğünüzde karşılaşacaksınız eğer burada ölürseniz Escribar’ı tekrar geçmeniz gerekiyor. Tek fazı olan bir boss fakat her türlü saldırısı bulunuyor, temkinli oynamazsanız çok kolay öldürür. Bu halini öldürdüğünüzde eğer Wounds of Eventide ile gelen gerçek son şartlarını yerine getirdiyseniz kül dağının tepesine çıkıyor ve son hali ile dövüşüyorsunuz.

    BLASPHEMOUS [PS4 Ana Konu][Türkçe Rehber]

    Escribar Final Formu(Zorunlu)

    Wounds of Eventide ile eklenen Escribar'ın son hali bu, diğer boss dövüşleri gibi değil. Herhangi bir can barı yok, ölürseniz sizi Prie Dieu noktasına atmak yerine dövüşün başına atıyor. Bu dövüşte prayer, rosary bead gibi şeyler kullanamıyorsunuz. Saldırılarının çoğundan kaçabilir ve cevap verebilirsiniz ama ışın saldırısını yaptığında Crisanta yardıma gelecek, onun arkasına geçmeniz şart.

    BLASPHEMOUS [PS4 Ana Konu][Türkçe Rehber]

    Amanecida of the Bejeweled Arrow(Tercihe Bağlı)

    Stir of Dawn DLC'si ile eklenen boss'lardan bir tanesi. Bu boss'u ancak True Torment modunda oynarsanız görebilirsiniz, oyunun normal halinde bulunmuyor. Jibrael ile Convent of Our Lady of the Charred Visage bölgesinde konuştuktan sonra tabutu Graveyard of the Peaks bölgesinde beliriyor. Alt ettiğinizde 18000 Tears of Atonement kazanıyorsunuz. Tek fazı olan bir boss.

    BLASPHEMOUS [PS4 Ana Konu][Türkçe Rehber]

    Amanecida of the Chiselled Steel(Tercihe Bağlı)

    Stir of Dawn DLC'si ile eklenen boss'lardan bir tanesi. Bu boss'u ancak True Torment modunda oynarsanız görebilirsiniz, oyunun normal halinde bulunmuyor. Jibrael ile Archcathedral Rooftops bölgesinde konuştuktan sonra tabutu yine aynı bölgede beliriyor. Alt ettiğinizde 18000 Tears of Atonement kazanıyorsunuz. Tek fazı olan bir boss.

    BLASPHEMOUS [PS4 Ana Konu][Türkçe Rehber]

    Amanecida of the Golden Blades(Tercihe Bağlı)

    Stir of Dawn DLC'si ile eklenen boss'lardan bir tanesi. Bu boss'u ancak True Torment modunda oynarsanız görebilirsiniz, oyunun normal halinde bulunmuyor. Jibrael ile Echoes of Salt bölgesinde konuştuktan sonra tabutu Jondo bölgesinde beliriyor. Alt ettiğinizde 18000 Tears of Atonement kazanıyorsunuz. Tek fazı olan bir boss.

    BLASPHEMOUS [PS4 Ana Konu][Türkçe Rehber]

    Amanecida of the Molten Thorn(Tercihe Bağlı)

    Stir of Dawn DLC'si ile eklenen boss'lardan bir tanesi. Bu boss'u ancak True Torment modunda oynarsanız görebilirsiniz, oyunun normal halinde bulunmuyor. Jibrael ile Wall of the Holy Prohibitions bölgesinde konuştuktan sonra tabutu yine aynı bölgede bölgesinde beliriyor. Alt ettiğinizde 18000 Tears of Atonement kazanıyorsunuz. Tek fazı olan bir boss.

    BLASPHEMOUS [PS4 Ana Konu][Türkçe Rehber]

    Laudes, the First of the Amanecidas(Tercihe Bağlı)

    Stir of Dawn DLC'si ile eklenen hikayenin son boss'u. Bu boss'u ancak True Torment modunda oynarsanız görebilirsiniz, oyunun normal halinde bulunmuyor. 4 Amanecida'nın hepsini de alt ettiğinizde Ferrous Tree bölgesinde bulunan Hall of the Dawning odasından ulaşabilirsiniz. Tek fazı olan bir boss fakat dövüş içerisinde 4 farklı şekilde saldırıyor. Karşılaştığınız 4 Amanecida'nın saldırılarını sırasıyla yapıyor. Alt ettiğinizde 30000 Tears of Atonement kazanıyorsunuz.



    ______________________________________________________________


    Kupalar


    BLASPHEMOUS [PS4 Ana Konu][Türkçe Rehber]

    BLASPHEMOUS [PS4 Ana Konu][Türkçe Rehber]

    BLASPHEMOUS [PS4 Ana Konu][Türkçe Rehber]

    BLASPHEMOUS [PS4 Ana Konu][Türkçe Rehber]

    BLASPHEMOUS [PS4 Ana Konu][Türkçe Rehber]

    BLASPHEMOUS [PS4 Ana Konu][Türkçe Rehber]

    BLASPHEMOUS [PS4 Ana Konu][Türkçe Rehber]


    ______________________________________________________________




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi CheKD -- 11 Şubat 2022; 23:19:50 >







  • Oyunda 5.saatimi devirdim ve şu ana kadar oyunun birkaç kez çökmesi dışında herhangi bir sıkıntı yaşamadım. Oyunu ilk gördüğümde ilgimi çekmesini sağlayan şey tasarımları ve ne kadar hoş olduklarıydı, gerçekten oyunu oynayınca bir kez daha ne kadar güzel tasarımlara sahip olduğuna tanık oldum. Gerek karakter tasarımlarında gerekse de dünya tasarımında inanılmaz bir emek var, her piksel oyun göze hoş gelmez ama bu oyunda tasarımlar o kadar iyi ki oyun çok orijinal ve hoş görünüyor. Hikayesi karmaşık bir oyun, özellikle dili çok edebi ve bazen anlaşılması zor bir hal alıyor. Oyunda Mucize isimli bir lanet tarafından lanetlenen bir yeri kurtarmaya çalışıyoruz ve ana karakterde Mucize'den payına düşeni sessiz kalma lanetiyle almış. Oyundaki her karakterin farklı bir laneti var ve oyunun dünyasında en azından şu ana kadar gördüklerimle söyleyebilirim ki karakterler bu lanetleri kabulleniş ve artık hoş karşılıyorlar. Karakterlerin hikayesini öğrenmek için görevlerini yapmak gerekiyor bu yüzden de bir karakter ile konuştuktan hemen sonra o görevi bitirmekte fayda var zira yukarıda da yazıldığı gibi karakter ölebiliyor. Oyundaki eşyalar Dark Souls'daki gibi çeşitli açıklamalar içeriyor ve karakterlere, Mucize lanetine ve oyunun dünyasına dair çeşitli bilgiler barındırıyorlar.

    Harita tasarımı anlamında da oyun başarılı olmuş bence bölgeler birbirlerine güzel bağlanmış, hızlı seyahat olmasa da(Sonradan keşfettim varmış.) bölgeler arasında seyahati kolaylaştıran kestirmeler koyulmuş, bunlar açıldığında bölgeler arası geçiş oldukça kısa sürüyor. Oynanış olarak zor bir yapısı var ve bunu yapımcı özenerek ayarlamış orası çok belli oluyor. Platform ögelerinin ve düşmanların yerleştirildikleri yerler o kadar ince düşünerek ayarlanmış ki genelde tek hatada ölüyorsunuz ve en son oturduğunuz sunağa gidiyorsunuz. Dark Souls'daki gibi düşmanları geçip ilerlemekte pek mümkün değil zira düşmanlar ilerlerken her türlü vuruyor ve bir platform ögesini kaçırırsanız hemen tepenize biniyorlar. Oynanış bu sebeplerden ötürü zor ve bazen sinir bozucu seviyelere ulaşabiliyor. Oyunda iki çeşit toplanabilir var bir tanesi ölen karakterlerin parçaları diğeriyse uçarak taşınan bebekler. Bebeklerin şuana kadar ne işe yaradığını çözemedim fakat ölü karakterlerin parçalarını bir odaya götürüp yerleştiriyorsunuz, hepsini yerleştirdiğimizde bir boss gelme ihtimali muhtemel. Karakter gelişiminde ise kılıcı, karakterin canını, karakterin özel güçlerini ve özel saldırı barını geliştirebiliyoruz. Bunlara ek olarak karakterin belli sayıda kendine yardımcı olan eşyalar kullanabilmesi de mümkün mesela benim kullandığım eşyalardan bir tanesi düşmanın ne kadar canı kaldığını görmemi sağlıyor, normalde bu görünen bir şey değil.

    Oyundaki ölüm cezalandırması ise Dark Souls vb. oyunlardaki kadar ağır değil, öldüğünüzde oyunda bir nevi suç, günah işlemiş oluyorsunuz ve bu yüzden karakterinizin özel güç kullanımı kısıtlanıyor, ne kadar çok ölürseniz günahınız o kadar birikiyor ve karakterin özel güç kullanım barı o kadar çok daralıyor. Oyunda bu günahlardan kurtulmanın iki yolu var birincisi ve akla ilk gelen öldüğünüz yere gidip karakterin siluetini almak, ikincisi ise haritada bazı noktalarda özel odalar oluyor burada büyük diz üstüne çökmüş bir heykel var, ona gidip Tears of Atonement karşılığında günahlarınızdan kurtulabiliyorsunuz. Oyundaki tecrübe puanı Tears of Atonement olarak geçiyor ve bunlarla karaktere yeni özel güçler alıp, satıcıdan işinize yarayabilecek eşyalar ve görev eşyaları alabiliyorsunuz.

    Oyunun şuana kadar bıraktığı izlenime dayanarak söyleyebilirim ki oyun özellikle görsel ve tasarım anlamında bu tür içerisindeki oyunlar arasında kendini yukarı çekebilmeyi başarmış, oynanış olarak tür içerisindeki rakiplerinden aşağı kalır yanı pek yok, zaman zaman fazla zorlaşsa da atmosferi ve dünyası oynayanı oyunda tutmayı başarıyor.

    Konudaki rehberi güncelledim. Artık oyuna dair her şey bulunuyor diyebilirim. Sonradan eklenen 3 DLC'nin içerikleri rehberde mevcut değildi, ilgili başlıklara hepsi eklendi. Tövbekar Olan'ın Hikayesi isimli yeni bir bölüm ekledim. Bu bölüm oyunun doğrusal anlatılmayan hikayesini olabildiğince doğrusal anlattığım kısım. Bu kısmı oluştururken True Torment modunu esas aldım çünkü Stir of Dawn DLC'si hikayesi ancak bu mod ile erişilebiliyor. Wounds of Eventide ile gelen gerçek son odaklı oynadım çünkü ikinci oyun bu sonu esas alacak. Anlatım benim kurguladığım ilerleyişe göre ilerliyor yani sizinki farklı olabilir ama ben böyle daha iyi kurgulanabileceğini düşündüğüm için bu şekilde yaptım. Bu kurgudan dolayı bazı karakterlerin hikayesinde detaya girmedim ama çoğunun hikayesi detaylı bir biçimde anlatım içinde mevcut, aynı şekilde boss'ların neredeyse hepsinin hikayesi de anlatım içerisinde mevcut. Diyaloglar, eşya açıklamaları ve arkaplan hikayesi ile harmanlanınca bu şeyler, bu bölüm ortaya çıktı. Hikaye ve Evren bölümünü, bu bölümü eklediğim için Blasphemous Evreni olarak değiştirdim, içerik büyük oranda aynı ama yeni gelen içerikle anlamsız kalan şeyleri çıkardım. Prayer'lar, Rosary Bead'ler, Mea Culpa Kalpleri tablolarını yeniledim, artık hepsi mevcut. Çeşitli bilgiler kısmında True Torment modu, yeni eklenen hızlı seyahat seçeneği, boss rush gibi sonradan eklenen birçok şeyi dahil ettim. Rehber tamamlandı diyebilirim, artık 2023'de çıkacak olan 2.oyunu beklemek kalıyor.

    Uzun bir süredir takipteydim. Özellikle son zamanlarda youtube üzerinden blasphemous hakkındaki her metaryeli hatim ettim sanırım. Developer diary'leri bile kaç kez izledim. Zaten metroidvania aşığıyım. Blasphemous'un tarzına duyurulduğundan beri bayılıyorum. Oyun çıktı, gears 5 i bırakıp blasphemous oynuyorum düşünün.

    Çok mu iyi, ya da metroidvania tarzına yepyeni bir soluk mu getirdi tartışılır. Ama işin sanat kısmı bambaşka. Beni çeken de buydu zaten. Sanırım tepki çekmemek için istedikleri hikayeyi evirip çevirip bir şekilde hristiyanlıktan koparmışlar. Hikayede miracle diye bahsedilen varlık tanrının ta kendisi. Konuşabildiğiniz npc ler miracle'dan korkuyor, ama bir yandan da onu seviyor. Miracle, dünyaya acıdan başka bir şey getirmemiş ama bir yandan da iyi olduğunu düşünüyorlar. (bilmem size bir yerlerden tanıdık geliyor mu :) )

    Blasphemy sözlük anlamı olarak direk 'küfür' diye geçer. İsmi gibi genel anlamda her noktasında tanrıya ve dine küfür amaçlanmış. İlk boss warden of silent sorrow'un penitant one'dan aldığı ölüm yarası sol göğsünün tam altında. (isa'nın çarmıhta aldığı mızrak yarası konumu ile aynı) Akan kanı penitant one maskesine dolduruyor ve kafasına geçiriyor. Yine en baştaki cutscene'de gördüğümüz kadının suçlarından arınmak için göğsüne isa'nın küçük bir heykelciğini saplaması, o heykelin daha sonra kılıca dönüşüp penitant one'ın kılıcı kadının göğsünden çıkarması...

    oyun bana dante's inferno'yu özlettirdi. O ekip mesela bunlardan daha cesurdu. Gayet korkusuz bir şekilde dini motifleri kullanmışlardı. Bunlarda daha hard metaryeller var :) ama hep saklı.
  • Bloodborne ve Ds3 yetti bana biraz kolay oyun oynamak istiyorum :(

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: OnLiNe MaNaGeR

    Bloodborne ve Ds3 yetti bana biraz kolay oyun oynamak istiyorum :(

    Bu oyununu oynamamakta ayıp olur.Death's Gambit ile beraber ikisini de takip ediyorum bir süredir neyse ki Death's Gambit yakında çıkacak.
  • CheKD kullanıcısına yanıt
    Biraz çiçekli böcekli birkaç oyundan sonra geçmek iyi olur. İçimiz karardı iyiyce.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • Var mı bu oyunla alakalı bişeyler duyan yakın zamanda?

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • Mr.Seko kullanıcısına yanıt
    Her ay geliştirici günlüğü yayınlıyorlar genelde, bağışta bulunanlara ilerlemelerin bulunduğu demo veriyorlar.
  • Ön sipariş alırım.

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >
  • Uzun süredir haber yok, bu tip oyunlar çok geç geliyor. EITR'den de çok uzun süredir haber yok, bağımsız yapımcı olmanın dezavantajları.
  • CheKD kullanıcısına yanıt
    En son bu türde adam akıllı Death's Gambit oynadık. Gerçi Hollow Knight geldi konsollara onu bitiyorum.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • Ashen çıktı da o da Steam ve PS4'e gelmedi. Güzele benziyor o da.
  • CheKD kullanıcısına yanıt
    Asheni oynadım. Çok güzel bir oyun olmuş. Senenin son iyi oyunlarından birisi. Coop da oynanıyor. Bitirmeyi de düşünüyorum.

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >
  • CheKD kullanıcısına yanıt
    Çıkış tarihi belli değil dimi

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • Belli değil fakat bu sene içerisinde çıkar diye düşünüyorum.
  • CheKD kullanıcısına yanıt
    Bloodstained: Ritual of the Night ise 2 hafta sonra çıkıyor.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • O oyun sürekli gündemdeydi, Blasphemous yapımcıları ise uzun süre sessiz kaldılar belli ki kendilerini tamamen geliştirme sürecine odakladılar ve oyunu bitirdiler. Oyun bitmiş gibi gözüküyor, yakın zamanda çıkış tarihi gelir diye düşünüyorum.
  • CheKD kullanıcısına yanıt
    Ön sipariş geçeriz store'a düştüğü an.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • Last Door serisinin yapımcısı, iyi bir seri diye biliyorum. Benim güvenim tam yapımcıya, Death's Gambit'den daha iyi olacağını düşünüyorum, Gambit biraz hamdı ama ona da güncelleme hazırlıyor o da geniş çaplı bir güncelleme alacak.
  • CheKD kullanıcısına yanıt
    Gambit iyi bir denemeydi lakin dediğin gibi eksikleri de vardı. Özellikle zıplama animasyonları baya kötüydü. 2D Souls-like ne çıkarsa alırım. :)

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • E3'de Devolver sunumunda EITR'den bilgi gelebilir beklemek lazım, hareketli dönemlere girdik önümüzdeki 2 hafta boyunca sürekli yeni oyunlar duyurulacak.
  • 
Sayfa: 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.