Şimdi Ara

Konu dışında yasağım var, (2. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
445
Cevap
7
Favori
9.911
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
1 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Farklılıklara açığım ama bu kadar hızlı değişim, kırmızı bacaklı siyah masamın altında, zararlı.
    Önümüzdeki 2-3 saat galiba, gittiğim her yere peşimde intihar süslerimle gideceğim.
    Ucu paslı jilet, ama yok yanlış anlaşılma olmasın, severim hayatımı,
    Ona verdiğim değeri ucu pas tutmuş, sakal görse sulanan bir jiletle anlama, tırnaklarıma bak anlamak istersen.Beni düşünme, benimle düşün..
    Neyse,
    2-3 saat içinde soğursam eğer, tersiz, intihar süslerimi tutamaz hale gelirsem, bu beni katil yapmayacak,
    fakat ben kendimi öldürmeyeceğim ki, dorukhan'ı öldüreceğim.
    Zayıf, güçsüz, insanları seven, anlamsız dorukhan.
  • *
    Hayatta ben en çok babamı sevdim.
    Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
    Çarpı bacaklarıyla – ha düştü, ha düşecek –
    Nasıl koşarsa ardından bir devin,
    O çapkın babamı ben öyle sevdim.

    Bilmezdi ki oturduğumuz semti,
    Geldi mi de gidici – hep, hepp acele işi! –
    Çağın en güzel gözlü maarif müfettişi.
    Atlastan bakardım nereye gitti,
    Öyle öyle ezber ettim gurbeti.

    Sevinçten uçardım hasta oldum mu,
    40’ı geçerse ateş, çağ’rırlar İstanbul’a,
    Bi helallaşmak ister elbet, diğ’mi, oğluyla!
    Tifoyken başardım bu aşk oy’nunu,
    Ohh dedim, göğsüne gömdüm burnumu.

    En son teftişine çıkana değin
    Koştururken ardından o uçmaktaki devin,
    Daha başka tür aşklar, geniş sevdalar için
    Açıldı nefesim, fikrim, canevim.
    Hayatta ben en çok babamı sevdim.

    Hayatta Ben En Çok Babamı Sevdim, Can YÜCEL, Altısıbiyerde




  • Hani madem şarkı da paylaştım, o zaman olmazsa olmazlarımdan 1 tane,
  • Saçları 3'e vurdum, yazmalar bitti he belki ayaksız pantolon3ü yazarım.
    Onun haricinde saçmalamayı seven ya da konumu kirletmekten hoşnut olacak üyelere izin veriyorum(), yazabilirsiniz buraya.
  • Bir harf vardı düşüncenin beşiğinde,
    onun elinde zincir, kilit,
    senin elinde anahtar.
    Uzadı biraz yaşadın, kırışıklıklar girdi araya,
    harf hevesle kullandı ağır zinciri
    anahtar cebe düştü, harfler kelimeye.
    Sonra düşen düşene,
    kelimeler ardarda.
    Çıktı ağızdan düşünceler saf ama hisli,
    şimdi başladı tarih, insanı yazmaya.

    (Açıklayıcı bir şekilde Osmanlıca öğretecek kaynak lazım)
  • 'Bilgi ulaşılabilir.' sadedir ve kullanılabilir değildir, hatta eksiktir.Aslı, 'Bilgi ulaşılabilir yerlerde bulunur.' olmalıdır.

    Bilen insan, ne, nasıl, neden, nereden gibi soruları bilgiye sorar ve alacağı cevap onu memnun etmez, yine sorar.Bu şekilde, döngü içindedir bilen insan, bilme süreci hiçbir zaman tamamlanamaz.
    Bilginin tamamlanamaması, fikre ulaşılamayacağıdır.Çünkü tamamlanamayan bilgi ve başka bilgilerin kesin var olması ya da olmamasının bilinmezliği, fikri zedeler.
    Bu yüzden şüphecidir ve aynı sebepten dolayı soru döngüsünü başlatmış olur, devam ettirir.

    (Yazmış olmak için yazılmıştır)
  • Ayaksız Pantolon - 3
    Aleksiy bitap, Aleksiy çaresiz, Aleksiy özgür..
    Altında pijama taklidi eşofmanı, ayağında kendisi gibi ince uzun ayakkabıları, omuzlarından aşağı da üstünkörü yerleştirilmiş yırtmaçlı kahverengi paltosu.Gözlükleri simsiyah ve burnunu kızartmış, buğulanmış köşeleri.Elleri de benimkiler gibi, akı ortada, etrafı allı.Zaten tek ortak yönümüz, o da hava soğuyunca.
    Yaklaştı Aleksiy,
    -Ver abi bavulunu, dedi.
    Sanki ben umrunda değilim, bavul için gelmiş kerata.Neyse ki durumun böyle olmadığını merdivenlerin sonunda anladım.Sımsıkı sarıldı bana kardeşim, sonra derin bi -peh- attı ortaya.
    -Balık kokuyorsun lan, yüzerek mi geldin buraya, dedi.
    Halbu ki sirenler birbirini kovalamış, kadın ivedi uzaklaşmış ve ben ırak olmanın rahatlığıyla unutmuştum kokuyu.Salak kafa, anla artık unutulmanın unutulduğunu.Buna ben bile dahilim, kutsanmamış olsam da hastanedekilere sorun, hatırlarlar beni.
    Anlattım ona sıkılan bavullar, batan kirpikler ve dalga gibi yüzüme vuran kokuları.Yıllardır bunu yapmamıştım kardeşimle, özlemişim küçüğü be.Ardına, sordum halini, hatrını, o da,
    -Ne olsun abi, işten eve, evden işe, yorgunluk tek düşmanım.Bazen parmağımı kaldıracak gücüm kalmamış oluyor günün akşamına.Eh işte sen geldin diye 3 gün izin aldım patrondan, biraz da seninle yorulalım abi.
    dedi.Bunları söylerken bıyıklarının altı ondan habersiz gülüyor gibiydi, mutluydu tabi abisini gördüğünden.
    Sohbet ede ede ilerledik merdivenlere doğru, soğuk yine yaklaşıyor ve tehdit edercesine karları uçuşturuyordu.Öyle böyle değil, çok kar yağmıştı.2 gün önce radyodan işittim, son 40 yılın en soğuk kışı, dediler,ee ama isterse ölümcül soğuk olsun, benim giymeğe sadece 1 palto 1 de kazağım var.
    Votka dolu cep şişemi çıkardım ve,
    -Ev yakın mı Aleksiy, dedim.
    O da,
    -Yok abi 5 km yürüyeceğiz daha, yol var yani, dedi ve elimdeki şişeyi kapıp 2 yudum aldı.




  • 2 gırtlak aldı, deseydim daha güzel olurdu.Sonrasında laubali şekilde elma istesin, soğuk kardeşini ve onun az çizgili yüzünü iğrençleştiriken ellerin ister istemez bavuldaki elmaya uzansın.
  • Zararın neresinden dönersen kardır, cümlesi, oluş bildirmez, yoktur çünkü bir hesabı kitabı.
    Soru sorar, çünkü bunu söyleyen adam da bilmez neresinden dönersen kar olunacağını.
    Soru cümlesidir olum bu, basbaya soru cümlesi.
    Yalan, insanların mutlu olmak için hayatına iliştirilmiş, hatta ilk olarak okullarda duyduğumuz, fevkalade yalan.

    Mükemmelliyetçi olduğumuzdan değil, insan üzerinde hakimiyete düşkün olduğumuzdan...

    Gece 2 hap aldım, mışıl mışıl uyudum, oh lan, çoktandır ilk kez böyle sıcak ve rahat zamanlar geçirdim yatağımla.
  • 'Bülbülü altın kafese koymuşlar, ille de vatanım demiş.'

    Mübalaa ediyorlar efenim, işte bunlar hep mübalaa.

    Ya da doğru arkadaş, bahsettikleri bülbül hayvan olanı değil, insan olan MHPli bülbül, ahada bknz,

    http://medyabar.com/haber/52047/levent-bulbul-akpye-sert-cikti.aspx

    Vatanım diye ondan diyormuş, ben anarşistim ve valla biz burda ki çocuklara anlatırken, özgürlük, diye bağırttırıyoruz.
  • Eğer, felsefeyle ilgili kitap okuyacaksan, sakın Fransız ya da hayatının bir döneminde Fransa'da bulunmuş bir yazardan okuma.

    Sakın!

    İşin cıvkını çıkarıyorlar.Okuyacaksan, Antik Yunan'dan oku, mis gibi, tertemiz yazılar.
    Ya da İngiliz, bak o da olur, toplumcudur onların çoğu, halka hitap ederler.Sanat için felsefe değil, halk için felsefe lan.

    Mesela,
    'Anam köy pazarından yumurta aldı, eve dönerken yarısını ihtiyacı olana verdi.'
    or,
    'Başka bir kadın anamın önüne geçip son kalan yumurtaların hepsini aldı, anam almadı ama cebinde parası kaldı.'
    или,
    'Anam neden yumurta alıyor?'
  • Vaaaoooooovvvv!!
     Konu dışında yasağım var,
  • dorukhansn kullanıcısına yanıt
    non



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi dorukhansn -- 20 Nisan 2022; 1:8:47 >
  • Aslında Konu dışı yasağım kalktığında paylaşasım vardı, ama içim içime sığmadı, sizi de ustadan ayırmak saygısızlık olurdu hem.
    Küfürlüdür.

  • Eylemci değilim, sevmem.Harekete geçmek gerekir bilirim, ama sevemem işte.Zaten komunist hiç değilim.Fakat, insan seven insanı, darda bile olsa insan sevgisini kaybetmeyen insanı severim, unutmam.
  • Babam mırıldandı 2 gün önce, geldi saat, bakayım dedim.
    Sizi de unutmadım tabi.

  • Sözler nasıl son bulur, muamma, fakat bilirim bazen çıkarken dil keser,
    çok değil, ucundan, ama insan olduğunu anlatmaya gücü yeter.
    O küçük kesik, gölge gibi gelir seninle, zamanı yavaşlatır, zıkkım olur, acı olur,
    zaman geçer küçülür, sıradan olur, farkındalık olur ve en sonunda seni bırakır, yolun ucunu bulur.
    Kesik yol alır, ilerler, geride sen kalırsın.
    Umurunda olmaz yolun sonu nereye varır, sen de farketmezsin.


    Gerisini sonra getirim.Olay şu,
    fiziksel veya zihinsel küçük badirelerin istem dışı oluşması ve öyle ya da böyle kendi kıvam ve usülünde atlatılması(umursuzca) ama bu badirelerin sonunun nereye vardığının önemi kavranamaması, insanı başka sorunların eşiğine götürebilir, hatta ölüme.
  • Dur la, şekspir'de kaktırayım şu köşeye, havam olsun.

    shakespeare sonnet 130

    my mistress's eyes are nothing like the sun;
    coral is far more red than her lips' red
    if snow be white, why then her breasts are dun
    if hairs be wires, black wires grow on her head.
    i have seen roses damasked, red and white,
    but no such roses see i in her cheeks
    and in some pefumes is there more delight
    than in the breath that from my mistress reeks.
    i love to hear her speak, yet well i know
    that music hath a far more pleasing sound
    i grant i never saw a goddess go,
    my mistress, when she walks, treads on the ground.
    and yet, by heaven, i think my love as rare
    as any she belied with false compare.


    Hiç birşey anlamadım, hani umurumda da değil, şekspir ne lan, Osmanlının son zamanlarında çıkmış lolipop markası gibi, tabi fabrika yapı malzemeleri, üretim malzemeleri falan hep devlet desteği, neyse.




  • 
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.