Şimdi Ara

Nors Mitolojisi Hakkında Kitap Önerileri ve Tartışma Konusu (8. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
171
Cevap
7
Favori
5.753
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
4 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 56789
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Öööf ne boş yorum yaptın arkadaşım ya. İngilizce biliyorum zaten öğreneli 5-6 sene oluyor rahat ol sen. Orjinal dilinden yapılan çevirinin dili ağır olur diye söyledim ben onu. Ne yapacam çeviri okumak için bir daha İngilizce mi kasayım? Çevirisi iyiyse her türlü alır okurum anlayacağım mana da aşağı yukarı aynıdır. Asgard hakkında akademik çalışma mı yapacağım?Sen kalkmış kaynakların orjinal dilini bilmiyorsunuz çevirinin çevirisini nasıl okuyorsunuz diyorsun. Şimdi kalkıp Çin Mitolojisi okumak istesem gidip eski Çince mi öğreneceğim? Sen okuduğun mevzular için aman bu Çin tarihiyle ilgili gideyim de Eski Çince öğreneyim mi diyorsun? Bu kadar kasma ya tamam kültürlüsün tamam ezdin hepimizi helal

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • DAha önce yazdığım tam olarak anlaşılmadı sanırım. Demek istediğim çeviri bir metnin özünü değiştiriyor. İtalyanlar boşuna mı traduttore traditore (Çevirmen haindir) demiş? En basitinden dilimizde en yaygın bilinen ve en fazla çevirinin geldiği İngilizcedeki kelime sayısına karşılık gelebilecek kadar kelime yok. Mesela Consider, study, ponder, brood, deem, reckon bunlar bir çırpıda aklıma gelen think, düşünme fiilinin eş anlamları ama aralarında az da olsa bir nüans var. Bunları az çok eğitimli bir İngiliz veya Amerikan bilir ama çeviride hepsine düşünmek olarak yazıp çeviriyoruz. Bu sizce anlamı tam olarak verebilir mi?

    Her şeyden öte kitap okumak cidden de basit bir olaymış gibi insanlara dikte ediliyor son dönemlerde. Bu beni rahatsız ediyor, orta çağ aristokrasisi boşuna mı 4-5 dil biliyordu? Bir kitabı hakkıyla okumak istiyorsan orijinal dilini bilmek zorundasındır. Aması falan yok bunun. Zaten günümüzde 60-70 sene önce Türkçe yazılmış kitapları bile sadeleştirme ayağına katlediyorlar.

    Hoş, bu dediğimi ben bile tam olarak uygulayamıyorum ama yapacak bir şey yok. Yanlışı bir yerden düzeltmeye başlamak lazım.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: David Attenborough

    DAha önce yazdığım tam olarak anlaşılmadı sanırım. Demek istediğim çeviri bir metnin özünü değiştiriyor. İtalyanlar boşuna mı traduttore traditore (Çevirmen haindir) demiş? En basitinden dilimizde en yaygın bilinen ve en fazla çevirinin geldiği İngilizcedeki kelime sayısına karşılık gelebilecek kadar kelime yok. Mesela Consider, study, ponder, brood, deem, reckon bunlar bir çırpıda aklıma gelen think, düşünme fiilinin eş anlamları ama aralarında az da olsa bir nüans var. Bunları az çok eğitimli bir İngiliz veya Amerikan bilir ama çeviride hepsine düşünmek olarak yazıp çeviriyoruz. Bu sizce anlamı tam olarak verebilir mi?

    Her şeyden öte kitap okumak cidden de basit bir olaymış gibi insanlara dikte ediliyor son dönemlerde. Bu beni rahatsız ediyor, orta çağ aristokrasisi boşuna mı 4-5 dil biliyordu? Bir kitabı hakkıyla okumak istiyorsan orijinal dilini bilmek zorundasındır. Aması falan yok bunun. Zaten günümüzde 60-70 sene önce Türkçe yazılmış kitapları bile sadeleştirme ayağına katlediyorlar.

    Hoş, bu dediğimi ben bile tam olarak uygulayamıyorum ama yapacak bir şey yok. Yanlışı bir yerden düzeltmeye başlamak lazım.
    İyi güzel de kaynağından okuman yani aslından okuyabiliyor olman gerekiyor onun için. Tutup İngilizce çevirisini okuman hiçbir şey değiştirmiyor ki. Yoksa dediğin gayet doğru onda bir problem yok. Fakat burada Nors mitolojisine ilgi duyan adam gidip İskandinav dillerini öğrenip de Edda'yı bilmemneyi aslından okuyacak hali yok. Kaldı ki onu öğrense bile eğer o konuyu bilmiyorsa yine anlamayacak. O arada kaybolan nüansları fark edebilmen için o kavramlara hakim olman gerekiyor. Gonca örneğini onun için verdim. Türkçe bilen herkes gonca yazdığını okuyabilir, goncanın ne olduğunu bilir ve anlar. Fakat şiirde gonca dendiğinde onun ne anlama geldiğini yalnızca o konuya hakim birisi anlayabilir. Çünkü yüzyıllara göre edebiyat oturana kadar önce sevgilinin gonca dudağı denmiş, bir asır sonra gonca dudağı denmiş, sonunda ise gonca denmiş yalnızca. Sonra da o gonca üzerinden kelime oyunu yapmaya başlamış şairler. Bunu bilmeyen adam nasıl anlayacak bunu ? O yüzden o konuda bir birikimin yoksa dili bilmen bir şey ifade etmez. O yüzden ne kadar biliyorsan ol yine de kırık İngilizce ile bu tip metinleri okumak yerine adam gibi çevirilerini okumak her zaman daha faydalıdır. Ha yok sen o konuya hakimsindir, dilin de muazzamdır o zaman otur aslını oku. Zaten tarih için de aynı şeyi yapar ve söyleriz. Birinci el kaynaklar daima kendi dilinde okunmalıdır deriz. Fakat buradaki olay o değil.

    İngilizce'de olan kelime ve kavram sayısı ile Türkçe tabii ki farklı olacaktır. Birincisi dediğin gibi dilin içine edilmiştir, ikincisi ise dilin mantığı farklıdır. Biz az kelime ile daha çok şey ifade eden bir dil kullanırız. Fakat yine de consider karşılığı istiyorsan onun da karşılığı vardır. Mütalaa veya mülahazadır consider karşılığı. Study için yine manasına göre mütalaa veya asıl talim kullanılır. Hatta onun uygulamalı haline de tatbik denir. Çalışmak bunları karşılamaz çünkü. Türkçe'de bunların karşılığı vardır. Sözlüğe bakıldığı zaman karşınıza çıkan şeyler bunlar.

    Edit: Basit kelime çevirisi değil de oturup ciddi bir tarama yapmak istediğimde ben halen daha Redhouse'un İngilizce-Osmanlıca sözlüğünü kullanıyorum. En güzel ve doğru karşılıklar halen daha orada çünkü.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Kraven -- 12 Ekim 2018; 22:40:31 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven

    İyi güzel de kaynağından okuman yani aslından okuyabiliyor olman gerekiyor onun için. Tutup İngilizce çevirisini okuman hiçbir şey değiştirmiyor ki. Yoksa dediğin gayet doğru onda bir problem yok. Fakat burada Nors mitolojisine ilgi duyan adam gidip İskandinav dillerini öğrenip de Edda'yı bilmemneyi aslından okuyacak hali yok. Kaldı ki onu öğrense bile eğer o konuyu bilmiyorsa yine anlamayacak. O arada kaybolan nüansları fark edebilmen için o kavramlara hakim olman gerekiyor. Gonca örneğini onun için verdim. Türkçe bilen herkes gonca yazdığını okuyabilir, goncanın ne olduğunu bilir ve anlar. Fakat şiirde gonca dendiğinde onun ne anlama geldiğini yalnızca o konuya hakim birisi anlayabilir. Çünkü yüzyıllara göre edebiyat oturana kadar önce sevgilinin gonca dudağı denmiş, bir asır sonra gonca dudağı denmiş, sonunda ise gonca denmiş yalnızca. Sonra da o gonca üzerinden kelime oyunu yapmaya başlamış şairler. Bunu bilmeyen adam nasıl anlayacak bunu ? O yüzden o konuda bir birikimin yoksa dili bilmen bir şey ifade etmez. O yüzden ne kadar biliyorsan ol yine de kırık İngilizce ile bu tip metinleri okumak yerine adam gibi çevirilerini okumak her zaman daha faydalıdır. Ha yok sen o konuya hakimsindir, dilin de muazzamdır o zaman otur aslını oku. Zaten tarih için de aynı şeyi yapar ve söyleriz. Birinci el kaynaklar daima kendi dilinde okunmalıdır deriz. Fakat buradaki olay o değil.

    İngilizce'de olan kelime ve kavram sayısı ile Türkçe tabii ki farklı olacaktır. Birincisi dediğin gibi dilin içine edilmiştir, ikincisi ise dilin mantığı farklıdır. Biz az kelime ile daha çok şey ifade eden bir dil kullanırız. Fakat yine de consider karşılığı istiyorsan onun da karşılığı vardır. Mütalaa veya mülahazadır consider karşılığı. Study için yine manasına göre mütalaa veya asıl talim kullanılır. Hatta onun uygulamalı haline de tatbik denir. Çalışmak bunları karşılamaz çünkü. Türkçe'de bunların karşılığı vardır. Sözlüğe bakıldığı zaman karşınıza çıkan şeyler bunlar.

    Edit: Basit kelime çevirisi değil de oturup ciddi bir tarama yapmak istediğimde ben halen daha Redhouse'un İngilizce-Osmanlıca sözlüğünü kullanıyorum. En güzel ve doğru karşılıklar halen daha orada çünkü.

    Alıntıları Göster
    Dediğin gibi eski Nors hakkında detaylı araştırma yapan bir tarihçisindir. Kalkıp eski Nors öğrenirsin mecburen lakin benim senin gibi birinin bu dili öğrenip de kendine katacağı şey sınırlı olur, hobiden öteye gitmez. Ama bunu ana kaynaktan çeviren Fransızca veya İngilizce detaylı çevirileri vardır, dipnotlarla sana çoğu nüansı, ayrıntıyı gösterir. Böyle eserler çevrilirken ya eksik çevriliyor ya da kaynakça, notlar kısmı kitaptan atılıyor. Mesela ben Rekin Teksoy'un Komedya çevirisini okuyorum, adam gerçekten işinin hakkını vermiş. Metnin orijinalini alıp çevirmekle kalmamış, bazı yerlerin diğer dillerde nasıl yorumlandığına bakıp ona göre notlar döşemiş her sayfanın altına. Her çeviri bunun gibi olsa amenna. Bunun gibi işinin ehli çevirmen kişi bir elin parmağını geçmez muhtemelen. Bilmiyorum artık bu Türkçenin mi bir eksikliği yoksa Türk insanının mı tembelliği.

    Yazdığın mütalaa, mülahaza gibi Arapçadan gelen kelimeleri çevirmenler nedense pek tercih etmiyor. 19. Yüzyıl sonlarında Türkçe yazılmış bir eser okurken ancak rast geliyorum.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: David Attenborough

    Dediğin gibi eski Nors hakkında detaylı araştırma yapan bir tarihçisindir. Kalkıp eski Nors öğrenirsin mecburen lakin benim senin gibi birinin bu dili öğrenip de kendine katacağı şey sınırlı olur, hobiden öteye gitmez. Ama bunu ana kaynaktan çeviren Fransızca veya İngilizce detaylı çevirileri vardır, dipnotlarla sana çoğu nüansı, ayrıntıyı gösterir. Böyle eserler çevrilirken ya eksik çevriliyor ya da kaynakça, notlar kısmı kitaptan atılıyor. Mesela ben Rekin Teksoy'un Komedya çevirisini okuyorum, adam gerçekten işinin hakkını vermiş. Metnin orijinalini alıp çevirmekle kalmamış, bazı yerlerin diğer dillerde nasıl yorumlandığına bakıp ona göre notlar döşemiş her sayfanın altına. Her çeviri bunun gibi olsa amenna. Bunun gibi işinin ehli çevirmen kişi bir elin parmağını geçmez muhtemelen. Bilmiyorum artık bu Türkçenin mi bir eksikliği yoksa Türk insanının mı tembelliği.

    Yazdığın mütalaa, mülahaza gibi Arapçadan gelen kelimeleri çevirmenler nedense pek tercih etmiyor. 19. Yüzyıl sonlarında Türkçe yazılmış bir eser okurken ancak rast geliyorum.

    Alıntıları Göster
    Dediğin tarzda çevirilerin sayısı artık artmaya başladı. Önceden çok fazla yapılmazdı, en azından akademik yayınlar dışında. Yavaş yavaş artıyor. Türkçe ile bir alakası yok, hem kalifiye eleman hem maliyetle alakalı bir şey bu.

    Dediğin şey aslında doğru. En başından beri söylediğim bu zaten. Aslında doğru olmasına doğru ama pratikte o şekilde işlemiyor. Çeviri düzgün yapıldıktan sonra çevirinin çevirisi de okunabilir. Edebi ve hatta mitoloji metnini yabancı bir dilden okumak herkesin yapabileceği bir şey değil çünkü. Mesela benim İngilizcem fena değildir, şu sıralar oldukça paslanmış olsam da akademik metni arada sözlüğe bakarak rahatlıkla okuyabiliyorum. Fakat oturup bir Şekspir okuyamıyorum. Çünkü o yazıya, yazıdaki üsluba ve dilin işlenişine hakim değilim. Yahut bundan birkaç sene öncesine kadar anadilim gibi Almanca konuşuyordum. Üstelik felsefe metinlerini bile rahatlıkla okuyabiliyordum, arada bazı zorlayan şeyler dışında. Fakat ne kadar bilirsem bileyim bir Zinkeisen metnini veya Mercedes'in raporunu çeviremezdim. Çünkü o bambaşka bir hakimiyet isteyen bir alan. Benim dediğim de bu. Osmanlıca yer isimleri okumak gibi bir şey bu. Matbu metni 1 bilemedin 2 haftada çözüp okumaya başlarsın. Fakat o yerin adını bilmiyorsan veya özel isimleri özellikle yabancıysa bir tarafından ter akar bulana kadar. Ben çevirdiğim bir 19. yüzyıl metninde geçen şirket isimlerini ve bazı şahıs isimlerini halen daha bulamadım mesela. Tabii ki harfler belli olduğu için bir şeyler okuyorsun ama doğru olup olmadığını anlaman mümkün değil. Bahsettiğim şey bu.




  • Arkadaşlar kusra bakmayın mesajlarınızı görmedim, son zamanlarda biraz yoğundum.

    Konuyu güncelledim. Bundan sonra sadece mitoloji temalı bir konu olacak ve kendimce Poetic Edda'yı çevireceğim burada.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: David Attenborough

    DAha önce yazdığım tam olarak anlaşılmadı sanırım. Demek istediğim çeviri bir metnin özünü değiştiriyor. İtalyanlar boşuna mı traduttore traditore (Çevirmen haindir) demiş? En basitinden dilimizde en yaygın bilinen ve en fazla çevirinin geldiği İngilizcedeki kelime sayısına karşılık gelebilecek kadar kelime yok. Mesela Consider, study, ponder, brood, deem, reckon bunlar bir çırpıda aklıma gelen think, düşünme fiilinin eş anlamları ama aralarında az da olsa bir nüans var. Bunları az çok eğitimli bir İngiliz veya Amerikan bilir ama çeviride hepsine düşünmek olarak yazıp çeviriyoruz. Bu sizce anlamı tam olarak verebilir mi?

    Her şeyden öte kitap okumak cidden de basit bir olaymış gibi insanlara dikte ediliyor son dönemlerde. Bu beni rahatsız ediyor, orta çağ aristokrasisi boşuna mı 4-5 dil biliyordu? Bir kitabı hakkıyla okumak istiyorsan orijinal dilini bilmek zorundasındır. Aması falan yok bunun. Zaten günümüzde 60-70 sene önce Türkçe yazılmış kitapları bile sadeleştirme ayağına katlediyorlar.

    Hoş, bu dediğimi ben bile tam olarak uygulayamıyorum ama yapacak bir şey yok. Yanlışı bir yerden düzeltmeye başlamak lazım.
    Tamam da, bu işler o kadar kolay değil ki. Old Norse özelinden ilerleyeyim, dili öğrensen bile çoğu şeyi anlayamayabilirsin. Bunlar bir ömre bedel konular. Akademisyenler anlamak uğruna onlarca yıllarını deviriyorlar. Sözde kolay dili öğrenmek, ancak pratikte hiç değil. Old Norse dediğimiz dilde görebileceğin en ağır isim çekimlemeleri mevcut. Son derece kompleks genitif yapılar mevcut. Tüm bunları hallettin diyelim, mitolojik arkaplanına hakim değilsen yine okuduğunu anlamazsın. Akademik açıdan bir gelecek düşünmeyip sadece 'ilgili' olan birisinin sadece bunları okumak için dili öğrenmesi pek mantıklı olmaz.

    Ciddi olarak bu alanla ilgilenen birisinin zaten dili öğrenmesi şart, onu geçtim. Burada akademik olarak ilgilenen ya da ilgilenme arayışında olan birinin olacağını sanmam, sadece benim gibi yalnızca 'ilgili' olanlar var. Bu durumda neden orijinalinden okunması gerektiğini yazdığınızı anlayamadım açıkçası. Ya da çevirinin çevirisinden okunacağına çevirisinin okunması gerektiğini. Kraven'ın da belirttiği gibi orijinalinden okumadıktan sonra neyden okunduğunun pek bir önemi yok. Çünkü, İngilizceye çevirdiğinde de tüm o kenningler, skaldik ölçü vesaire kayboluyor Türkçeye çevirdiğinde de. Sırf çeviriden okuyacağım diye hiç okumayacağıma, bazı anlamsal kayıpları göze alarak çevirinin çevirisini okurum. En azından genel itibariyle neyden ibaret olduğunu anlarım.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-82BEAE867 -- 14 Ekim 2018; 21:26:55 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Guest-82BEAE867

    Tamam da, bu işler o kadar kolay değil ki. Old Norse özelinden ilerleyeyim, dili öğrensen bile çoğu şeyi anlayamayabilirsin. Bunlar bir ömre bedel konular. Akademisyenler anlamak uğruna onlarca yıllarını deviriyorlar. Sözde kolay dili öğrenmek, ancak pratikte hiç değil. Old Norse dediğimiz dilde görebileceğin en ağır isim çekimlemeleri mevcut. Son derece kompleks genitif yapılar mevcut. Tüm bunları hallettin diyelim, mitolojik arkaplanına hakim değilsen yine okuduğunu anlamazsın. Akademik açıdan bir gelecek düşünmeyip sadece 'ilgili' olan birisinin sadece bunları okumak için dili öğrenmesi pek mantıklı olmaz.

    Ciddi olarak bu alanla ilgilenen birisinin zaten dili öğrenmesi şart, onu geçtim. Burada akademik olarak ilgilenen ya da ilgilenme arayışında olan birinin olacağını sanmam, sadece benim gibi yalnızca 'ilgili' olanlar var. Bu durumda neden orijinalinden okunması gerektiğini yazdığınızı anlayamadım açıkçası. Ya da çevirinin çevirisinden okunacağına çevirisinin okunması gerektiğini. Kraven'ın da belirttiği gibi orijinalinden okumadıktan sonra neyden okunduğunun pek bir önemi yok. Çünkü, İngilizceye çevirdiğinde de tüm o kenningler, skaldik ölçü vesaire kayboluyor Türkçeye çevirdiğinde de. Sırf çeviriden okuyacağım diye hiç okumayacağıma, bazı anlamsal kayıpları göze alarak çevirinin çevirisini okurum. En azından genel itibariyle neyden ibaret olduğunu anlarım.

    Alıntıları Göster
    Üstte cevap verdim bu konuya zaten. Çeviriden ziyade çevirinin kalitesizliği göze batıyor. Geçenlerde orijinalini bulamadığımdan veyahut pahalı geldiğinden iş bankası kültür yayınlarından 1. Dünya Savaşı tarihi ile ilgili çeviri bir kitap aldım. Ama daha ilk cümleden çevirinin yapaylığı beni kitaptan soğuttu. Kitapta aynen şu böyle oldu, öteki şöyle oldu gibi mekanik bir çeviri mevcut. Beni çeviriden soğutan ana nedenlerin başında bu geliyor. Kalitesiz çeviri.

    Açıkçası Türklerin çevirmiş olduğu neredeyse her kitabı okurken bir rahatsızlık hissediyorum ben, cümleler sanki birbirini tamamlamıyor, aralarında bir tutarsızlık var gibi geliyor. Ya zaman ekleri ya da kullanılan kelimeler kulağımı tırmalıyor. Hal böyleyken diğer küçük nüansları verebileceklerini zaten hiç düşünmüyorum, mesela geçen aylarda Bede'in İngiliz Tarihi kitabını İngilizce olarak edindim, ilk birkaç sayfa boyunca çevirmenin bilgi birikiminden söz edilmiş, daha sonra kitabı çevirirken nasıl bir yol izlendiği açıklanmış. Şimdi aynı eseri bu kadar nitelikli birinin Türkçeye çevirebileceğini düşünüyor musun?




  • quote:

    Orijinalden alıntı: David Attenborough

    DAha önce yazdığım tam olarak anlaşılmadı sanırım. Demek istediğim çeviri bir metnin özünü değiştiriyor. İtalyanlar boşuna mı traduttore traditore (Çevirmen haindir) demiş? En basitinden dilimizde en yaygın bilinen ve en fazla çevirinin geldiği İngilizcedeki kelime sayısına karşılık gelebilecek kadar kelime yok. Mesela Consider, study, ponder, brood, deem, reckon bunlar bir çırpıda aklıma gelen think, düşünme fiilinin eş anlamları ama aralarında az da olsa bir nüans var. Bunları az çok eğitimli bir İngiliz veya Amerikan bilir ama çeviride hepsine düşünmek olarak yazıp çeviriyoruz. Bu sizce anlamı tam olarak verebilir mi?

    Her şeyden öte kitap okumak cidden de basit bir olaymış gibi insanlara dikte ediliyor son dönemlerde. Bu beni rahatsız ediyor, orta çağ aristokrasisi boşuna mı 4-5 dil biliyordu? Bir kitabı hakkıyla okumak istiyorsan orijinal dilini bilmek zorundasındır. Aması falan yok bunun. Zaten günümüzde 60-70 sene önce Türkçe yazılmış kitapları bile sadeleştirme ayağına katlediyorlar.

    Hoş, bu dediğimi ben bile tam olarak uygulayamıyorum ama yapacak bir şey yok. Yanlışı bir yerden düzeltmeye başlamak lazım.
    Bu arada hiçbir çevirmenin yazdığınız fiilleri düşünmek olarak çevireceğini sanmıyorum. Deem'in bir kullanımı dışında. Ben çevirmen olmamama rağmen kolaylıkla her birine açıklama getirebilirim.

    Bir kere study ve think eşanlamlı değiller. Study'nin muhtemelen arkaik kullanımı olan 'birinin hareketlerini, tavırlarını inceleme, yaptıklarını süzme' kullanımını kastettiniz. Eğer kastetmediyseniz de think ile eşanlamlı herhangi bir kullanımını bilmiyorum.

    Deem'in ise kanaatinde olmak gibi bir kullanımı var. Bunu 'düşünmek' olarak çevirmekte hiçbir sakınca görmüyorum. Görülmesi de saçma zaten. Çünkü İngilizcede de I deem it to be quite useful yerine I think it's quite useful desen arada hiçbir fark yok.

    Ancak bir diğer kullanımı olan varsaymak, farz etmek kullanımında, hiçbir çevirmen bunu düşünmek olarak çevirmez. Örnek: Deem this a plausible solution to our problem -- Bunu sorunumuza mantıklı bir çözüm olarak farz et. Burada düşünmek fiili kullanılamaz. Kullanan çevirmen de yoktur.

    Brood: Kara kara düşünmek deyimi %100 karşılıyor.

    Ponder: Kafa yormak, kafa patlatmak, derin derin düşünmek... Bunlar %100 karşılıyorlar.

    Reckon'ı yine kimse düşünmek olarak çevirmez yahu.


    Bir fiilin çevrilecek dilde yine bir fiil olarak kitap gibi bir karşılığının olması zaten beklenemez. Ancak bunları ekstra destekleyici bir kaç sözcükle, ya da bir deyim ile kapatırsın çoğu durumda. Bazı çok kültürel kelimeler çevrilemez sadece.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: David Attenborough

    Üstte cevap verdim bu konuya zaten. Çeviriden ziyade çevirinin kalitesizliği göze batıyor. Geçenlerde orijinalini bulamadığımdan veyahut pahalı geldiğinden iş bankası kültür yayınlarından 1. Dünya Savaşı tarihi ile ilgili çeviri bir kitap aldım. Ama daha ilk cümleden çevirinin yapaylığı beni kitaptan soğuttu. Kitapta aynen şu böyle oldu, öteki şöyle oldu gibi mekanik bir çeviri mevcut. Beni çeviriden soğutan ana nedenlerin başında bu geliyor. Kalitesiz çeviri.

    Açıkçası Türklerin çevirmiş olduğu neredeyse her kitabı okurken bir rahatsızlık hissediyorum ben, cümleler sanki birbirini tamamlamıyor, aralarında bir tutarsızlık var gibi geliyor. Ya zaman ekleri ya da kullanılan kelimeler kulağımı tırmalıyor. Hal böyleyken diğer küçük nüansları verebileceklerini zaten hiç düşünmüyorum, mesela geçen aylarda Bede'in İngiliz Tarihi kitabını İngilizce olarak edindim, ilk birkaç sayfa boyunca çevirmenin bilgi birikiminden söz edilmiş, daha sonra kitabı çevirirken nasıl bir yol izlendiği açıklanmış. Şimdi aynı eseri bu kadar nitelikli birinin Türkçeye çevirebileceğini düşünüyor musun?

    Alıntıları Göster
    Bence sizin sorununuz Türk çevirmenleri ile değil Türkçe diliyle. Anadiliniz olduğundan ve başka yabancı diller bildiğinizden o dillerde okuma yapmak istiyorsunuz, Türkçe çeviri önünüze geldiğinde burun kıvırıyorsunuz, çünkü doğduğunuzdan beri muhattap olduğunuz anadiliniz. Bu dile son derece hakimsiniz ve daha az hakim olduğunuz; aynı zamanda daha bilinmedik, gizemli ve hoş gelen 2. veyahut 3. yabancı dillerinizde okumalar yapmak istiyorsunuz.

    Aksi takdirde yazdığınız 'yapay geliyor' durumunun bir açıklaması yok. Bir tarih kitabında çevirmenin ağdalı, hikayemsi bir dil kullanması beklenemez. Eğer İngilizcesi '1915'de savaş başladı' ise aynısını Türkçeye çevirecek. Bazı diller arasında ortak olmayan zamanlar var. Bunlara yapacak bir şey yok. Bunlar tamamen milletlerin farklı coğrafi koşullarda farklı akıl kodları ile yetişmelerinden kaynaklı. Bizde başka neredeyse hiçbir dilde olmayan geleceğin rivayeti gibi ilginç bir zaman var mesela. Gelecekmişim gibisinden. Çeviri yaparken bu tip zamanlar diğer dilde yoksa yine upuzun anlatırsın karşılığını.

    Son cümle cidden aşağılık kompleksi içeriyor. Anlamadım neden böyle bir şey yazdığınızı. Türkçe 3.dünya dili falan mı oldu yahu Nitelikli, işini bilen, konuya hakim bir akademisyen nereli olursa olsun çeviriyi başarıyla yapar. Hatta bazı Grekçe eserlerin en iyi çevirileri Türkçede mevcut.




  • Türkçe yazılmış kitaplarla bir alıp veremediğim yok açıkçası. Hatta geçenlerde kendi edebiyatımıza ne kadar yabancı olduğumu fark edip okumalarımı o yana doğru da kaydırdım.



    Bilmiyorum, haklı da olabilirsin. Zaten son zamanlarda ülkenin ve insanının içinde bulunduğu durum beni kendi kimliğimden soğutuyor. Bu ülkeden yetkin bir akademisyen çıkacağını da sanmıyorum artık. İyi olan yurt dışına gidiyor zaten. Eğitim sistemi diye de bir şey kaldığını sanmıyorum açıkçası. En basitinden geçen aylarda okullardaki Fransızca bölümlerini şıp diye

    kapattılar.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: David Attenborough

    Türkçe yazılmış kitaplarla bir alıp veremediğim yok açıkçası. Hatta geçenlerde kendi edebiyatımıza ne kadar yabancı olduğumu fark edip okumalarımı o yana doğru da kaydırdım.



    Bilmiyorum, haklı da olabilirsin. Zaten son zamanlarda ülkenin ve insanının içinde bulunduğu durum beni kendi kimliğimden soğutuyor. Bu ülkeden yetkin bir akademisyen çıkacağını da sanmıyorum artık. İyi olan yurt dışına gidiyor zaten. Eğitim sistemi diye de bir şey kaldığını sanmıyorum açıkçası. En basitinden geçen aylarda okullardaki Fransızca bölümlerini şıp diye

    kapattılar.
    İyi de eğitim sistemimiz hiçbir zaman iyi bir akademisyenin çıkmasını sağlamadı ki. Şimdiye kadar iyi dediğimiz akademisyenlerin tamamı kendi çabalarıyla o konuma gelen kişiler. Uzun süre daha bu değişmeyecek. Son dönem Osmanlı neslinden onlarca harika akademisyen çıktı. Cumhuriyet döneminde de çıktı o harika akademisyenlerden ve şimdi de yetişmeye devam ediyorlar. Böyle beylik ve klasik laflara gerek yok. Adam her zaman çıkar. Önemli olan geleneğini oturtmak. Onu beceremedik biz.

    Bu arada çeviri konusunda Türkiye, son zamanlarda altın çağını yaşıyor. Rezalet çeviriler tabii ki var, ama çevirilerin niteliği hem çeviri kalitesi hem çevrilen şeylerin kalitesi anlamında hiç olmadığı kadar artmış durumda. Bu tip konularda hep örneğini veriyorum ama, bu ülkede 7 bin sayfa Gotik Almanca çeviren insanlar var. Hem de gayet güzel bir dille çevrildi.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven

    İyi de eğitim sistemimiz hiçbir zaman iyi bir akademisyenin çıkmasını sağlamadı ki. Şimdiye kadar iyi dediğimiz akademisyenlerin tamamı kendi çabalarıyla o konuma gelen kişiler. Uzun süre daha bu değişmeyecek. Son dönem Osmanlı neslinden onlarca harika akademisyen çıktı. Cumhuriyet döneminde de çıktı o harika akademisyenlerden ve şimdi de yetişmeye devam ediyorlar. Böyle beylik ve klasik laflara gerek yok. Adam her zaman çıkar. Önemli olan geleneğini oturtmak. Onu beceremedik biz.

    Bu arada çeviri konusunda Türkiye, son zamanlarda altın çağını yaşıyor. Rezalet çeviriler tabii ki var, ama çevirilerin niteliği hem çeviri kalitesi hem çevrilen şeylerin kalitesi anlamında hiç olmadığı kadar artmış durumda. Bu tip konularda hep örneğini veriyorum ama, bu ülkede 7 bin sayfa Gotik Almanca çeviren insanlar var. Hem de gayet güzel bir dille çevrildi.

    Alıntıları Göster
    Hakikaten hiç çevrilmez diyeceğin kitapların çevrildiğini görüyorsun. Gerçekten de Altın Çağını yaşıyor. Alfa, YKY, İş Bankası gibi yayınevlerinin bunda büyük katkısı var.

    7.000 sayfa Gotik eser hangisi ya

    Kafama silah dayasalar uğraşamam




  • quote:

    Orijinalden alıntı: E-Nazmi

    Hakikaten hiç çevrilmez diyeceğin kitapların çevrildiğini görüyorsun. Gerçekten de Altın Çağını yaşıyor. Alfa, YKY, İş Bankası gibi yayınevlerinin bunda büyük katkısı var.

    7.000 sayfa Gotik eser hangisi ya

    Kafama silah dayasalar uğraşamam

    Alıntıları Göster
    Zinkeisen o Allah'ın belası şey. Orijinalini de gördüm ben onun. En berbat Osmanlıca bile çok daha rahat yav. Öyle saçma bir şey.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven

    Zinkeisen o Allah'ın belası şey. Orijinalini de gördüm ben onun. En berbat Osmanlıca bile çok daha rahat yav. Öyle saçma bir şey.

    Alıntıları Göster
    Hmmm ben de şiyir miyir sandıydım. Düzyazıysa ok. Daha kolay nispeten




  • quote:

    Orijinalden alıntı: E-Nazmi

    Hmmm ben de şiyir miyir sandıydım. Düzyazıysa ok. Daha kolay nispeten

    Alıntıları Göster
    Bu Zinkeisen değil şimdi bulamadım fotoğrafını da bunun birebir aynısı, 7 bin sayfadan bahsediyoruz. Kolay dediğin şey bu yani.


    Nors Mitolojisi Hakkında Kitap Önerileri ve Tartışma Konusu



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Kraven -- 15 Ekim 2018; 1:22:13 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven

    Bu Zinkeisen değil şimdi bulamadım fotoğrafını da bunun birebir aynısı, 7 bin sayfadan bahsediyoruz. Kolay dediğin şey bu yani.




    Alıntıları Göster
    Ne var bunda my captain? Bunu rahat bir haftada öğrenirsin. Zinkaysen çok adamdıysa gelseydi de bir divani bir siyakat okusaydı. Nedir yani?

    Nors Mitolojisi Hakkında Kitap Önerileri ve Tartışma Konusu




  • quote:

    Orijinalden alıntı: E-Nazmi

    Ne var bunda my captain? Bunu rahat bir haftada öğrenirsin. Zinkaysen çok adamdıysa gelseydi de bir divani bir siyakat okusaydı. Nedir yani?



    Alıntıları Göster
    O kadar kolay olsaydı öğrenmiş olurdum. Denedim, denedim sonra öeeh dedim ve bıraktım. Siyakat yazısının bir mantığı var. Sistemi oturtunca öyle veya böyle gidiyor. Bu tamamen insanı sinir etmek için icat edilmiş bir yazı. Biraz fazla maruz kalırsan zaten kör oluyorsun. Matbu hadi bir nebze de el yazısı inanılmaz bir işkence. Divani yanında cennetlik kalır, siyakat ile de çok rahat kapışır.




  • Yorumum yüzünde ne tartışma dönmüş burada böyle şaşırdım vallahi.Türkçe çeviriler çok berbat olabiliyor ama genelleme yapmamak lazım.Henüz kitabı okumadım iyi mi kötü mü bilmiyorum.Benim derdim çeviri değildi kaynakçanın atılmasıydı (kısaltmak falan mı istediler kitabı anlamadım :D ) eğer kitabı alırsanız kaynakçası internette var orada bakın demek istemiş konu nereye gelmiş
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Guest-82BEAE867

    Arkadaşlar kusra bakmayın mesajlarınızı görmedim, son zamanlarda biraz yoğundum.

    Konuyu güncelledim. Bundan sonra sadece mitoloji temalı bir konu olacak ve kendimce Poetic Edda'yı çevireceğim burada.
    Bu iyi olur işte. Takipteyim hocam.
  • 
Sayfa: önceki 56789
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.