|
Bildirim
|
Oyunu bitirmeme az kaldı, iyi kötü düşüncelerimi dökmek isterim.
-Oyun BG ve IWD ruhunu iyi yanstıyor. Aslında grafik ve hikaye ilerleyişi dışında tamamen alaksız mekanik olarak eski Infinity Engine oyunlarından ama grafikler, müzikler, atmosfer, ana hikaye ve arka plan hikayeleri, konuşmalar ve yapay zekanın yol bulma sorunları her adımda eski günlere götrüd beni. Büyük zevk alarak oynuyorum ve bitirir bitirmez yeni bir karakter ile başlamayı düşünüyorum. Genede problemleri ve sevmediğim tarafları var oyunun. Hard+ Expertte oynuyorum. -Grafikler çok güzel ama bazı mekanlar diğerlerinden daha güzel Bir kaç ufak tefek haritayı "taşerona" yaptırmışlar ve belli ediyor kendisini. Zindanlar ve şehirler tasarım olarak harika, her biri göz ziyafeti çektiriyor. -Müzikler iyi genel olarak 2-3 tane dışında, gerek savaş olsun gerek şehirlerde çalanlar gerekse ormanlık alanda çalanlar. -Seslendirme de birtaz aşırıya kaçmışlar gibi, ana karakterlerde olsa yeterdi seslendirme sadece. Bir kaç elemanı da aynı kişi seslendirmiş anlamadık sanma Obsidian -Mekan, karakter ve büyü isimlerinde orjinal/farklı olacağız diye uçmuşlar, kasmışlar gereksiz yere. Bir süre sonra isimlerle ilgilenmeyi bıraktım, başım ağrıdı resmen. Yılların "Slow" büyüsün açıklamak için niye üç kelimeye gerek var arkadaş veya her büyüyü farip farip isimli kişilere adamaya. Chanter şarkıları güzel düşünülmüş ama wizard büyüleri de gerdi beni gereksiz yere. Abuzattin Gamlıoğluzade'nin sabahın körü laneti... -Karakter yaratma ve geliştirme sistemini pek sevmedim açıkçası, farklı birşeyler yapacağız diye gereksiz detaylı yapmışlar çok daha sade ve çeşitli olabilirdi aslında. Tam hakim olabilmek için uzun uzun çalışmak ve dikkat göstermek lazım resmen. Multi/dual class olmaması çeşitliliğ baya bir baltalıyor bence. -Sistem yüzünden silahlar ve zırhlarda biraz kısıtlanıyor kullandığımız. En iyi savunma DR (damage resistance) açık ara ve bu yüzden en iyi silahlarda ya yavaş ama iyi vuran ya da DRnin bir kısmını pas geçen silahlar oluyor. Rogue 2 tane hançer ile 5-6 hasaar verirken normalde, 2 tane gürze geçince 20 lere çıkıyor bu rakam en basit örnekle. Büyülerde de aynı şekilde, "raw" hasar verenler veya DRyi pas geçenler hasar için daha etkili. -Savaşlarda hoşuma gitti aksine, ilk başlarda biraz karmaşık geldi ama alışınca baya sevdim. Biraz gereksiz efekt kalabalığı oluyor sadece ama Moba tarzı oyunlara alışık olanlara pek etkisi olmaz. Engagement sistemi biraz gereksiz olmuş ve yapay zekanın saflıkları dışında bir yararı/sorunu yok. Önceki oyunlar bu sistem olmadan gayet güzel idare ediyordu. Biz ve düşman karakterler bazen gözü kapatıp dolanmaya başlıyor savaş alanında yol bulma problemleri yüzünden (klasik bir IE sorunu burada had safhada...) ve herkesde birer ikişer engagement saldırı yiyiyor afiyetle. -Sınıflar çoğunlukla hoşuma gitti, kendi yaptıkları veya uyarladıkları sınıflar en eğlencelileri özellikle. Cipher, chater, druid ve monk ile oynamak çok eğlenceli. Wizard biraz sıkıcı ve gereksiz buldum, onun yaptığı işi cipher veya druid hayli hayli fazlasıylsa yapıyor. Alan ve düşman kontorlünde cipher 1 numara ve bunu dinlemeye gerek kalmadan yapıyor, hasar vermede ise druide pek yaklaşan olamaz büyülerde, ister alana ister tek düşmana olsun. İyileştirme ve defans büyüleri de çok iyi druidlerin priestlara göre. -Crafting kısmı pek gereksiz geldi, yemekler çok da işe yaramıyor. İksirler ve parşomenler işe güzel ama hem rahat bulunuyorlar her yerde hem de onlarla yaptığımız malzemeler ile silahları güçlendirebiliyoruz ki daha mantıklı. Parada bir RPG klasiği olarak sorun olmaktan çıkıyor kısa bir süre içinde, oyunun 2 yarısından itibaren, çılgın gibi alışveriş yapmama rağmen, altın içinde yüzdüm (en az 50 bindi hep) Hırsızlığın faydaları -Sahip olduğumuz kalede pek üzeride durulmamış, çok basit kalıyor ve para dökme yeri olarak kalıyor. Ama onda da pek iyi değil çünkü çok komik rakamlar. Koca duvarlara 2-3 bin altın veriyoruz sadece. Hapse attığımız kişilerin ve gelişen olayların hiç derinliği ve bir etkisi yok para+xp dışında. Ki ikisi de fazlaca var zaten oyunda. Açıkçası NWN2 de kale veya BG2 deki strongholdlar tarzında bir oluşum bekliyordum ama hayalkırıklığı oldu benim için. -Bir başka hayalkırıklığı zindanlardaki bulmacaların azlığı ve basitliği. En güzeller en başlardaki bir iki yer. 15 katlık mega zindann Od Nua'nın bazı katları sadece basit bir kaç savaştan ibaret ve 5-6 dakikada bitiyor. Seçim yaptığımız ara sahneler hoş ama basit yerlerde kullanılmış ve çok büyük etkileri yok büyük bir kısmının ne yazık ki. -Oyun genel olarak kolay oyun bir kaç yer ve boss dövüşleri dışında. Düşman çeşitliliği güzel ama savaş çeşitliliği az, BGlerdeki tarzı parti partiye karşı çok az var ve genel olarak yapay zeka elindekileri tam kullanamıyor. -Görevlerse tam tersine gayet çeşitli ve çoklu çözüm imkanımız var çok büyük bir kısmında. Gizlice ete süte dokunmadan çözebiliyoruz veya konuşarak(!) anlaşabiliyoruz. Şerefsiz ve ahlaksız bir sokak dövüşçüsü gibi de oynayabiliyoruz(benim karakter gibi ), onurlu ve yardım sever bir asker gibi de. Rep kazanma kısmı güzel olmuş, hem konuşmalar ve karakter için hem de şehirler, gruplar için. Bazı gruplar yüzümüze bakmıyor karşıt bir grupla aramız iyi olduğunda. -Obsidian genelde buglarla anılır biraz haksız bir biçimde, son iki oyunlarınnda olduğu gibi (Dungeon Siege 3 ve South Park rpg) bu oyunda bug olarak çok sorunlu değil. Gene var bir kaç tane ölümcül olan gerçi, statların silinmesi, debuffların kalıcı olarak durması, bir kaç mekanda masa üstüne atması veya ranger petleri/ufak petler gibi özellikle. Ama bunlar eski oyunlarındaki bug miktarları düşünülünce çok küçük kalıyorlar. New Vegas kaç senelik oyun hala sorunlarla karşılaşabiliyoruz en basidinden Son söz olarak çok iyi bir oyun diyorum eksileri ve kötü yanlarına rağmen. Baldurs Gate, Icewind Dale, Planescape, Arcanum gibi oyunları severek oynadıysanız şiddetle tavsiye ediyorum. Durduğunuz kabahat. En iyi tecrübe için bir iki ufak yama beklenebilir gerçi. |
2. oyunu oynadım bir kaç saat. İlk izlenimler şöyle.
-Müthiş buglar var. Masa üstüne atma, grup üyelerinin kaybolması, menüleri seçememek, diyalogların sapıtması gibi. Özellikle grup üyesi kaybolması beni 4 saat geriye attı... -Ana konu pek merak uyandırmadı, aynı ilk oyun gibi açıkçası. Yan görevler daha detaylı ve eğlenceli açıkçası. -Diyaloglar ve bilgilenidrme yazıları baya bir sadeleşmiş, iyi de olmuş. Son bir kaç oyundur kamyonla yazı döküyorlardı kafamızdan aşağıya. Severim okumayı ama suyu çıkmıştı. -Grup üyeleri olmamış gibi. İlk oyundan gelenler bile eski hallerini aratıyor. Bir tek yeni Orlan korsan hoşuma gitti. -Savaşlar baya sadeleşmiş, açıkçası çoğunlukla hoşuma gitti bu kısım. Direkt can iniyor artık. Savunmalar falan sadeleşmiş. Tek can sıkıcı diyebileceğim savaştan sonra canın hemen dolması. bir de istediğimiz yerde dinlenebiliyoruz. -Oyun haritası baya büyümüş. Gemimiz ile dolaşıp keşife çıkmak zevkli. Ama deniz savaşları da bir o kadar zevksiz. Sürekli 1 e basarak tayfa savaşına geçiyorum ben. (burada başka bir bug da çarptı gözüme, düşman geminin mürettabatını top atışlarıyla öldürsek bile borda ettiğimiz zaman 10 kişi oluyor hep güvertede...) -Ana şehir süper olmuş, hem büyük hem de yaşıyor hissi var. Görevler falan da çok zevkli. -En zorda(pathofthedamned) bile kolay oyun açıkçası. Özellikle karşı tarafın büyücüsü/rahibini hemen indirirseniz. Daha düşük zorluk seviyelerini tavsiye etmiyorum. |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi siberarmi -- 23 Eylül 2012; 8:42:05 > |