Şimdi Ara

TITANIC HİKAYESİNİ BİR DE BÖYLE OKUYUN

Bu Konudaki Kullanıcılar:
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
157
Cevap
91
Favori
45.312
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
357 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Farklı mecralarda defalarca konusu açılmış, belgeselleri yapılmış, filmlere konu olmuştur Titanic. Yani anlayacağınız taze bir konu değil aslında hikayesi.

    İnternette denk geldiğim yazılardan ve şimdiye kadar okuduklarımdan yola çıkarak biraz daha detaylı içeriğe sahip bir yazı derlemek istedim kendimce. Adeta göz göre göre gelen bir facia ve detayları merak uyandırdığı kadar trajik aynı zamanda. 15 Nisan 1912 gecesi daha ilk seferinde bir buz dağına çarptı ve yaklaşık iki saat kırk dakika içinde Kuzey Atlantik’in buzlu sularına gömüldü. Batışı 1,514 kişinin ölümüyle sonuçlandı ve savaşlar dışında en büyük deniz felaketlerinden biri olarak tarihe geçti.

    Gerçek şu ki yazının bütünü biraz (hatta epeyce) uzun ama bir hikaye veya roman gibi düşünerek okuyabilirsiniz. Okunmasını kolaylaştırmak için bölümlere ayırmaya çalıştım. Sizlerden ricam eğer çok uzun geldiyse yada ilginizi çekmediyse konuyu kirletmemenizdir. Ayrıca alıntı yapmanız gerekirse mesajı değil sadece adımı etiketleyerek alıntı yapın lütfen. Eksik-hatalı bilgiler ve olası imla hataları için şimdiden affola.



    BÖLÜM 1 (Geminin İnşaası)

    Titanic, White Star Line’a ait Olympic sınıfı bir transatlantik yolcu gemisiydi. Harland & Wolff (Belfast-İrlanda) tersanelerinde üretilmiş ve rakip firma Cunard Line’ın RMS Lusitania ve RMS Mauretania gemileriyle rekabet etmesi için tasarlanmıştı. 1912’de yapımı tamamlandığında dünyanın en büyük buharlı yolcu gemisiydi.


    TITANIC HİKAYESİNİ BİR DE BÖYLE OKUYUNTITANIC HİKAYESİNİ BİR DE BÖYLE OKUYUNTITANIC HİKAYESİNİ BİR DE BÖYLE OKUYUN



    Titanic’in yanı sıra Olympic Sınıfı kardeşleri de üretilmişti. Bunlar, ilk üretilen RMS Olympic ve daha sonra üretilecek olan RMS Britannic’ti (diğer adı Gigantic'tir) Gemilerin tasarımcıları ise Harland & Wolff ve White Star’da yönetici olan William Pirrie, inşa yöneticisi ile dizayn bölümünün başı Alexander Carlisle ve gemi mühendisi Thomas Andrews’du. Gemi ayrıca Amerikalı yatırımcı John Pierpont Morgan tarafından finanse ediliyordu.

    RMS Titanic’in yapımına 31 Mart 1909’da başlandı ve üzerinde 26 ay boyunca 11.300 kişi çalıştı. Geminin gövdesi 31 Mayıs 1911’da suya indirildi ve tamamlanması için yaklaşık bir yıl daha gerekti. Geminin inşası 2 Nisan 1912’de tamamlandı. Titanic`te döneminin en ileri teknolojileri kullanılmıştı ve birçok insan tarafından “batmaz gemi” olduğuna inanılıyordu.

    Titanic 269 m uzunluk, 28.2 m genişlik, 52,310 ton ağırlığa sahipti. Geminin 3 pervanesine güç sağlayan iki zamanlı dört silindirli, üç aşamalı, buharlı itici motorlar ve düşük basınçlı türbinler bulunmaktaydı. Bu motorlara 159 kömür fırını tarafından ateşlenen 29 kazan enerji veriyor ve bu da geminin yaklaşık olarak 43 km/s maksimum hıza ulaşmasını mümkün kılıyordu. İlginç bir not ise, gemideki dört bacadan sadece üçü işlevseldi, dördüncü baca sadece geminin daha çarpıcı gözükmesi için eklenmişti. Ayrıca buhar jeneratörleri tarafından desteklenen geniş bir elektrik altyapısı vardı, elektrik kabloları aynı zamanda elektrik lambalarını besliyordu. Gemi aynı zamanda iki Marconi radyo sistemi ile de gurur duymaktaydı. Vardiya halinde çalışan operatörler tarafından işletilen 1,500 watt’lık sistem sabit bir iletişim ve birçok yolcu mesajlarının aynı anda transferine olanak sağlamaktaydı

    TITANIC HİKAYESİNİ BİR DE BÖYLE OKUYUNTITANIC HİKAYESİNİ BİR DE BÖYLE OKUYUNTITANIC HİKAYESİNİ BİR DE BÖYLE OKUYUNTITANIC HİKAYESİNİ BİR DE BÖYLE OKUYUNTITANIC HİKAYESİNİ BİR DE BÖYLE OKUYUN



    Gemide standart olarak ana güvertede yüzme havuzu, spor salonu, Türk hamamı, hem birinci sınıf hem de ikinci sınıfta kütüphane ve tenis kortu sunulmaktaydı. Birinci sınıf ortak odaları çok özel ağaç işlemeciliği, pahalı mobilyalar ve diğer dekorasyonlar ile süslenmişti. Buna ilave olarak ‘Café Parisien’ birinci sınıf yolculara çardak biçiminde dekorasyon ile süslenmiş güneşli veranda altında mutfak hizmeti vermekteydi.


    TITANIC HİKAYESİNİ BİR DE BÖYLE OKUYUNTITANIC HİKAYESİNİ BİR DE BÖYLE OKUYUNTITANIC HİKAYESİNİ BİR DE BÖYLE OKUYUNTITANIC HİKAYESİNİ BİR DE BÖYLE OKUYUN



    BÖLÜM 2 (Hareket-İlk Seyir)

    Titanic ilk seferine Southampton-İngiltere’den, New York City’e doğru 10 Nisan 1912’de hareket edecekti. O gün ilk olarak mürettebat ve ardından yolcular gemiye yerel saat ile 09:30’da alınmaya başlandı. Gemi Southampton’dan öğle üzeri ayrıldı ve ilk sefer Kaptan Smith’in komutasında başladı.

    TITANIC HİKAYESİNİ BİR DE BÖYLE OKUYUNTITANIC HİKAYESİNİ BİR DE BÖYLE OKUYUNTITANIC HİKAYESİNİ BİR DE BÖYLE OKUYUNTITANIC HİKAYESİNİ BİR DE BÖYLE OKUYUNTITANIC HİKAYESİNİ BİR DE BÖYLE OKUYUN


    New York’a yönelmeden önce ilk olarak Avrupa kıtasındaki yolcuları almak için Manş denizi üzerinden Fransız limanı Cherbourg’a gidecek, daha sonra da Queenstown’a (Birleşik Krallık) uğrayacaktı.

    Titanic bulunduğu iskeleden ayrılırken, gittiği güney yolu üzerinde geniş ve büyük buzdağları olduğuna dair bir uyarı aldı. Ancak bu uyarı USN Hydrographic (deniz haritacılığı) bölümüne gitti ve asla köprüye ulaşmadı. Buzdağı uyarıları gün boyunca alınmaya devam etti, ancak bu uyarılar yılın bu zamanları içinde oldukça normaldi. Daha sonra akşam saat 21:30’da, Mesaba gemisi tarafından Titanic’in takip ettiği yolda geniş ve büyük buzdağları olduğu ile ilgili yapılan uyarı, telsiz (Marconi) odasındaki Jack Phillips ve Harold Bride tarafından alınmasına rağmen, bir takım zaaflar nedeniyle köprüye ulaşmadı.

    Bu zaaflar kısaca geminin iletişim kodlarının girilmemesiydi. Uyarılar olmasına rağmen, seyirle ilgili bir değişikliği ve/veya yavaşlamayı gerektirecek bir neden yoktu. Titanic’te gözcü olarak üç takım çalışmaktaydı, her takım iki kişiden meydana geliyordu ve bu iki kişi iki saatte bir değiştirilmekteydi. Gözcüler köprünün üst kısmında kuş yuvası olarak ifade edilen direğin üzerinde duruyor ve karşıyı sürekli olarak gözetliyorlardı. Başka geceler buzdağının daha önceden görünmesi kesin gibiydi, ancak o gece birçok faktör beraber hareket etmekteydi. Ay yoktu, rüzgar yoktu, dürbün yoktu ve buzdağının karanlık yüzü gemiyi karşılıyordu. Lightoller’in de İngiliz soruşturmasında ifade ettiği gibi ” Her şey Bize Karşıydı"



    BÖLÜM 3 (Çarpışma)

    14 Nisan 1912 saat 23:39’da (gemideki saat) Titanic, New Foundland’ın Grand Banks güneyi açıklarında seyretmekteydi. Gözcü Frederic Fleet gemi’nin ön tarafında tam olarak seçilemeyen büyük bir buzdağı farketti. Fleet geminin çanını üç kez çaldı ve köprüye telefon etti, telefona altıncı subay James Paul Moody cevap verdi. Fleet “Orda biri var mı?” diye bağırdı. Moody “Evet ne gördün?” diye cevap verdi. Fleet “Tam önümüzde buzdağı var!!” şeklinde bağırdı. Moody kıdemli ve o anda köprüde sorumlu Birinci subay William Mcmaster Murdoch’u uyarmadan önce “Teşekkür ederim” şeklinde cevap verdi ve telefonu kapattı.


    TITANIC HİKAYESİNİ BİR DE BÖYLE OKUYUNTITANIC HİKAYESİNİ BİR DE BÖYLE OKUYUN



    Daha sonraları kaptan Smith’in durumunda olduğu gibi, birinci subay Murdoch’in çarpışma sırasında vermiş olduğu emirlerle ilgili de çok fazla iddia ortaya çıkmıştı. Genel olarak kabul gören, Murdoch’ın “Tam Sancak Tarafı” (Gemi’nin dümenini bir yöne (sağa) çevirmek için kullanılır) şeklinde emir vermiş olduğudur. Bu sayede gemi dönecek ve muhtemel bir çarpmadan kurtulacaktı. Kaza sırasında köprüye giren ve birbirlerini gören Dördüncü Subay Joseph Boxhall tarafından, Murdoch’a geminin makina dairesine bağlı telgrafı “Tam tornistan”a getirmesi rapor edildi.

    Boxhall’ın bu ifadesini makine dairesi yağcısı Frederick Scott yalanlamıştır. Ona göre motor odası telegrafı önce “Dur” işaretini göstermekteydi. Ayrıca Kazan dairesinin çavuşlarından Frederick Barret ise kazandaki ateş göstergelerinin önce "Tam"da olduğunu daha sonra "Dur"a gittiğini ifade etmiştir. Tam o esnada veya daha önce Murdoch iskele tarafına tam bir dönüş emri vermiş olabilirdi. (Serdümen subayı Alfred Olliver çarpışma esnasında köprüye doğru giderken bu emri duyduğunu ifade etmiştir) Burada denenmeye çalışılan ve sağa doğru kalma manevrası olarak bilinen bu hareket, dümen yekesini tamamen sola taşımak, bu sayede geminin sağa dönmesini sağlamak ve kalan arka kısmı buzdağından uzak tutmaktı. Yapılan bu manevra geminin arka tarafının buzdağına asla çarpmayacağı konusunda ifade veren diğer mürettabat üyeleri tarafındanda desteklenmiştir. Çarpışma esnasında dümende olan dördüncü subay Robert Hichens ve köprüde olup olmadığı tam belli olmayan dördüncü subay Boxhall, her ikisi de Murdoch’in Hichens’e verdiği son emrinin “Tam sancak tarafı” olduğunu ifade etmişlerdir.



    BÖLÜM 4 (Hasar Tespiti)

    Fleet’in buzdağını görmesinden sonra, geminin ölümcül çarpışmasını 37 saniyede yaptığı tahmin edilmektedir. Geminin sancak (sağ) tarafı buzdağı tarafından yırtılmıştır, omurgadaki birçok noktada bükülmeler olmuş, suyun altında kalan perçinler atmış ve bu sayede beş kompartıman suya doğru açılmış (İleri seviye tank, üç ileri ambar ve kazan dairesi 6) ve denizin altında kalmıştır. Normal perçinler yani geminin üst tarafındaki perçinler yapım sırasında makineler yardımıyla yerleştirilmiş ancak geminin deniz altına girecek sancak ve iskele bölümlerine makineler yetişemediğinden perçinler insan gücüyle ve cüruf yardımıyla güçlendirilmiş olsa da fazla cüruf kullanıldığından perçinler daha rahat bir şekilde parçalanmıştır.

    Çarpmanın tüm etkisi ortalama 10 saniyede tamamlanmıştır. Altıncı kompartımandaki (kazan dairesi) pompalar suyu geldiği hızla geri pompalayabiliyordu. İlk beş kompartıman aşağı yukarı 1.1 m² civarındaki alandaki küçük oyuklar ile delik deşik olmuştu. Öndeki kompartımanlar doldukça, kompartımanlar arasındaki su geçirmez bölmeler kapatıldı. Titanic su yüzünde dört kompartımanın dolması ile ayakta durabilirdi. Ancak geminin beşinci kompartımanı da su alıyordu. Kaptan Smith köprüye varır varmaz, çarpmanın etkisi ile birlikte ekibine her şeyin durdurulması emrini etmişti.

    Çarpmadan sonraki ilk on dakikada bütün kompartımanlar 4,3 m civarında, Atlantik’in buzlu suları ile doldu. Geminin birinci derecedeki subaylarının incelemesini takiben, gemi doğramacısı ve tamircilerinden J. Hutchinson ve Thomas Andrews iki güvertedeki posta odalarını da kapsayan detaylı bir inceleme yaptılar, bu inceleme sonucunda görünen oyduki Titanic batacaktı.

    Saat gece yarısını vurmadan önce öndeki üçüncü sınıf kısmı suyla dolmaya başlamıştı. Çarpışmadan 25 dakika sonra saat 00:05’te kaptan Smith bütün cankurtaran flikalarının örtülerinin açılmasını emretti; beş dakika sonra saat 00:10’da yerlerinden çıkartılmasını ve saat 00:25’te flikaların kadınlar ve çocuklar ile doldurulmasını ve aşağıya indirilmesini emretti. Saat 00:50’de dördüncü subay Joseph Boxhall ilk beyaz yardım fişeğini ateşledi. Beyaz fişek atılmasının amacı, diğer gemilerden yardım isteyebilmekti. Fakat asla batmayacağına inanılan Titanic'te, sefere çıkmadan önce sadece eğlence amaçlı kullanılan beyaz fişekler depolanmış, kırmızı renk olan asıl yardım fişeklerine yer verilmemişti. Bu da batma esnasında, fırlatılan beyaz fişeklerin Titanic’i görebilen diğer gemilerin acil durumu algılayamamasına ve yardımların çok fazla gecikmesine yol açmıştı.




    BÖLÜM 5 (Tahliye)

    Charles Lightoller ölümünden önce bir mülakat vermiş ve ilk filika indirilmeden önce Kaptan Smith ile olan karşılaşmasını açıklamıştır.

    “Filikaların örtüleri kaldırılmış, temizlenmişti. Akabinde filikalar bot güvertesi seviyesine indirilmiş ve menteşelerinden çıkarılmaya hazırdı, tam o anda Kaptan Smith ile karşılaştım ve ellerimi onun kulaklarının arkasına koyarak ve yüksek sesle sordum, -Efendim filikalara ilk önce kadın ve çocukları mı almalıyım?- Bu soruma olumlu anlamda kafa salladı ve bunun üzerine ilk filikayı doldurmaya başladım.”

    TITANIC HİKAYESİNİ BİR DE BÖYLE OKUYUN

    65 kişi kapasiteye sahip yedi numaralı ilk filika saat 00:45’te sancak tarafından üstünde sadece 28 kişi ile birlikte indirildi. Hemen arkasından 00:55’te altı numaralı filika yine 28 kişi ile iskele tarafından indirildi. Titanic yolcuları ve mürettebatı ile birlikte 2,228 kişi olmasına rağmen toplam kapasitesi 1,178 olan 20 filika taşımaktaydı. Numaralar ile isimlendirilmiş onaltı flika mataforalardaydı(vinç), yandan çadır bezli, harf ile isimlendirilmiş ve katlanabilir dört adet filika ise subay yatakhanesinin çatısına yerleştirilmişlerdi. Filikalarda bulunan toplam alan gemideki yolcuların ve mürettebatın yarısından biraz daha azına yetecek düzeyde idi. O zamanlar gereken bot sayısına insan sayısı yerine geminin groston ağırlığına göre karar veriliyordu.

    Birinci ve ikinci sınıf yolcularının filikalara erişimi bot güvertesine çıkan merdivenler ile daha kolaydı, fakat üçüncü sınıf yolcuları için bu daha zordu. Alt kısımlarda kalan birçok koridor yüzünden filikalara giden yolu bulmak çok zordu. Ayrıca üçüncü sınıfı geminin diğer alanlarından ayıran ve geminin arka kısmından ikinci kısma geçişi sağlayan kapılar kilitliydi. Birinci ve ikinci sınıftaki kadın ve çocukların birçoğu tahliye esnasında kurtarıldı, üçüncü sınıftaki kadın ve çocuklar için ise durum daha vahimdi, hayatını kaybedenlerin sayısı kurtarılandan daha fazlaydı.

    Bununla birlikte kilitli kapılar bot güvertesi ve F-G güverteleri arasındaki iletişime de engel olmuştu.

    Filikalar bot güvertesinde bekleyen kadın ve çocuklarla birlikte indirilmeli ve sonrasında ise F-G güvertelerinde bekleyen kadın ve çocukları iskelelerden (aralıklardan) almalıydı. Maalesef botlar basitçe ve hiç durdurulmadan suya indirildi. Bununla birlikte üçüncü sınıfında kurtarılma esnasında ayrılması ile birlikte, birinci ve ikinci sınıfta seyahat eden çocuklardan birisi ve üçüncü sınıfta seyahat eden 76 çocuktan 53’ü hayatını kaybetti.

    Saat 01:10 civarı toplam kapasitesi 65 olan filika 8 iskele tarafından 28 kişi ile ayrıldı. Yaklaşık 10 dakika sonra 9 numaralı filika 56 kişi ile birlikte gemiyi terk etti. Felaketin geri dönülemez noktası gece saat 01:15’te gelmişti, o anda geminin ön tarafında bulunan çapa boşlukları suyun altında kalmıştı. Bu noktadan önce, okyanus suyunun girebileceği tek yer buzdağı tarafından oluşturulan yarıklardı. Deniz suyu geminin çapa boşlukları üzerinden sürekli güç kazanıyordu ve bu güç geminin batma hızını dramatik olarak artırıyordu.

    Titanic’in batışı radyo açıklamalarına istinaden Henry Reuterdahl tarafından çizilmiştir

    Bot güvertesi zaman geçtikçe daha fazla kaotik hale geliyordu. Saat 01:25’te 11 numaralı filika 70 kişilik yolcu ve mürettabatı ile birlikte sancak tarafından indirildi. Ancak filikanın indirildiği yer suyu gemiden dışarıya atmaya çalışan boşaltım pompalarından birine çok yakındı ve bundan dolayı filika denize ulaştığında neredeyse batıyordu.

    Tayfalar filikaların denize inmesine saniyeler kala gemiden bir an önce uzaklaşabilmek için kürekleri çekmeye başlıyordu. On dakika sonra filika 13 ve 15 tam kapasiteyle suya indirildi. Boşaltma borusundan atılan su, hızla indirilen 15 numaralı filikanın altında duran 13 numaralı filikanın arkasından ittirdi. Tayfalar suya indirilen 13 numarali filikanın iplerini çılgınca kesiyorlar ve yönünü değiştirebilmek için manevra yapıyorlardı. Aynı esnada filika 14, içindeki 40 kişi ile birlikte beşinci subay Harold Lowe’in yönetiminde iskele tarafında alçalmaya başladı. Filika alçalmasını devam ettirirken, Lowe filikaya yan taraflardan binmeye çalışanları korkutmak ve kalabalığı kontrol etmek için, filikada bulunanlarında baskısı ile yaralanmaya sebep olmadan silahı ile havaya üç uyarı ateşi açtı.

    Saat 01:35’te filika 15 ve 16 gemiyi terketti, ikinci sınıfın bot güvertesindeki bütün filikalar gitmişti. Gemide sadece birinci sınıfta olmak üzere toplamda kapasitesi 293 kişi olan altı flika kalmıştı, tahminen gemide kalan sayısı ise 1800 civarıydı. Filika 2 ve 4, katlanabilir filikalar dışında gemiden son ayrılacak filikalardı. Filika 2 saat 01:45 civarlarında ayrıldı, hemen hemen on dakika sonra filika 4 takip etti. Bu filikalar batma esnasında gemiye en yakın olanlardı. Filika 4 gemiden dondurucu okyanusa düşmüş olan insanların bir kısmını aldı. Saat 01:45’te gemin’nin üst güvertesi ve ileri güverte su altındaydı ve ileri A güvertesi gezinti noktası ortalama yüzeyin 3m üstündeydi.

    Telsiz operatörleri Jack Philipse ve Harold Syndney Bride tehlike sinyali göndermek ile meşguldü. Mesaj CQD-MGY'di, bu mesaj "batıyorum acil yardıma ihtiyacım var" anlamına geliyordu. Bu çağrıya birçok gemiden cevap geldi, bu gemiler Mount Temple, Frankfurt Titanic’in kardeş gemisi Olympic idi. Fakat hiçbiri yetişmek için yeteri kadar yakın değildi. Olympic ortalama 930 km uzaklıktaydı. En yakın cevap veren gemi Cunard Line’dan RMS Carpathia idi, yaklaşık 107 km uzaklıktaydı ve ortalama geliş süresi 4 saatti ancak bu süre Titanic için çok geçti.

    Titanic’in acil yardım çağrısını karadan iki nokta aldı. Bir tanesi Cape Race’deki radyo istasyonu diğeri ise New York’ta Wanamaker mağazasının tepesinde bulunan Marconi telgraf istasyonuydu. Acil yardım çağrısından kısa bir süre sonra, bu çağrı gemiden gemiye, Halifax’dan New York’a oradan tüm ülkeye yayılmaya başladı. New York’ta insanlar White Star Line’in önünü doldurmaya başladı.



    BÖLÜM 6 (Acil Yardım Çağrıları - Kurtarma Denemesi)

    Mount Temple, ilk acil yardım çağrısını Titanic’e 79 mil uzaklıkta iken saat 00:30’da aldı. Kaptan Moore geminin yönünü hemen çevirip 11.5 knot azami hızla yola çıktı. Saat 04:10 civarlarında Titanic tarafından verilen koordinata ulaştığında ortada herhangi bir gemi veya benzeri bir şey bulamadı. Sonradan ortaya çıkan gerçek ise Titanic’in vermiş olduğu pozisyonun gerçek yerinden 12 km uzaklıkta olduğuydu. Eğer Titanic o anda doğru koordinatları vermiş olsa, Mount Temple muhtemelen RMS Carpathia’dan daha önce varacaktı.

    Titanic köprüsünden, sancak tarafında bulunan bir geminin ışıkları görülebiliyordu, geminin Titanic’e olan ortalama uzaklığı 16–24 km civarındaydı. Bu gemi ne radyo iletişimine, ne de her 15 dakikada bir fırlatılan işaret fişeklerine cevap veriyordu. Bunun üzerine Boxhall ve levazım subayı George Rowe Titanic’teki lambalar ile karşı gemiye mors kodları göndermeye başladı, ancak bu denemede sonuçsuz kaldı.

    Daha sonraları bu gemi ile ilgili yapılan soruşturmalarda S.S Mount Temple kaptanı Moore ve S.S Carpathia’nın kaptanı Rostron bağımsız olarak ayrı ayrı verdikleri ifadelerde gece karanlığında bu geminin ışıklarını gördüklerini ifade etmişlerdir. Ancak her iki kaptanında aynı geminin ışıklarını gördüklerine dair ortada bir kesinlik bulunamamıştır. Buna ilaveten hem Rostron hem de Moore ek kanıt olarak gün ağardığında (15 Nisan 1912) iki direği ve tek bacası olan bir gemiyi de gördüklerini ifadelerinde belirtmişlerdir. Bu anılan geminin çok sık olarak adı geçen ve mürettebatı soruşturmaya uğrayan S.S Californian olup olmadığı çok tartışma konusu olmuştur (S.S. Californian dört tane direğe sahipti.

    Çarpışma gecesi, S.S Californian buzdan dolayı ve gece olduğu için durmuştu ancak Titanic’e oldukça yakındı. Geminin telsiz sistemi, operatör gece uyumaya gittiğinden dolayı kapatılmıştı. Titanic’in telsiz sistemi (Marconi) daha önceki günlerde bir hasar görmüş, Philips ve Bride bunu düzeltebilmek için tüm gün boyunca uğraşmışlardı. Bunun sonucu olarak geride gönderilmeyi bekleyen çok fazla sayıda mesaj birikmişti. Philips en yakındaki Halifax istasyonundan güçlü bir sinyal alınca mesajları göndermeye başlamıştı. S.S Californian telsiz operatörü Cyril Evans saat 23:00’te yatağa gitmeden önce Titanic’i yollarının üzerinde büyük buzdağları olduğu konusunda hatalı yazılmış bir mesaj ile uyarmaya çalıştı fakat Cyril'in mesajları Jack Philips tarafından sürekli kesildi. Mesaj hatalı olduğundan kaptan köprüsüne iletilmedi ve cevap olarak ” çeneni kapat ,şu anda çok meşgulüm ve çalışıyorum ” mesajı iletildi.

    Saat 22:10’da S.S Californian, güneyden gelen bir geminin ışıklarını farketmişti. Kaptan Lord ve üçüncü subay C.V Groves bunun bir yolcu gemisi olduğu konusunda mutabık kalmışlardı. Yukarıdada ifade edildiği gibi durmuş olan S.S Californian, gelen gemiyi buz dağları ile ilgili uyarmaya çalışmış, ancak Titanic’in telsiz operatörü (Jack Philips) tarafından azarlanmıştı. Saat 23:50’de Grove geminin ışıklarının yanıp söndüğünü farketti, sanki gemi durmuş veya tamamen kapatılmış gibiydi. Kaptan Lord’un emri ile saat 23:30 ve 01:00 arasında mors kodları gönderildi, ancak hiç birine cevap alınamadı. Daha sonra yapılan soruşturmalarda ortaya çıkan gerçek ise, Mors lambasının maksimum mesafesinin 6 km olduğuydu, bu sebepten dolayı Titanic tarafından asla görülemedi.

    Kaptan Lord saat 23:30’da istirahat etmek için köşküne çekilmişti, ikinci subay Stone görev başındaydı ve saat 01:15’te Lord’u geminin (Titanic) bir tane işaret fişeği fırlattığına (bunu takiben dört tane daha fırlatılmıştı) dair uyardı. Lord bu fişeklerin bir şirket sembolü olup olmadığını bilmek istedi, bu fişekler tanımlama yapmak için kullanılan ve ışık saçan fişeklerdi. Stone fişeklerin tamamının beyaz olup olmadığı ile ilgili olarak hiçbir fikrinin olmadığını ifade etti. Titanic’in göndermiş olduğu acil yardım fişeklerinin renkleri olması gerekenden farklıydı, o zamanki denizcilik yönetmeliğinin eksiklerinden dolayı, Kaptan Lord’un kafası karıştı ve bu fişeklerin acil durum fişeğii olup olmadığına emin olamadı. Kaptan Lord ekibine izlemeye devam etmelerini ve diğer gemilere Mors lambası ile sinyal göndermelerini emretti ve tekrar yatağına çekildi.

    Saat 01:50’de üç fişek daha görüldü ve Stone geminin suyun içinde ilginç göründüğünü not etti. Saat 02:15’te geminin artık görünmediği konusunda Kaptan Lord tekrar bilgilendirildi. Lord ışıkların herhangi bir renginin olup olmadığını tekrar sordu, cevaben hepsinin beyaz olduğu bilgisini aldı. Birinci subay George Stewart saat 05:30’da telsiz operatörü Cyril Evans’i uyandırdı ve gece boyunca fişeklerin görüldüğü konusunda onu bilgilendirdi ve bulabileceği gemiler ile iletişim kurmasını istedi. Frankfurt gemisi Titanic telsiz operatörünün kayıp olduğu bilgisini verdi, bu bilgi hemen Lord’a aktarıldı ve S.S Californian yardım için harekete geçti.

    Soruşturmalarda tespit edilen ise S.S Californian'ın Titanic’e olan uzaklığı 31 km civarındaydı. Kaptan Lord fişekleri gördükten sonra telsiz operatörünü kaldırabilir ve yardım için hemen harekete geçebilirdi bu sayede yaşanan kayıplar daha az olabilirdi. Felaket ile ilgili yapılan her iki soruşturmada da S.S Californian ve kaptanı Stanley Lord yeterli yardımı yapmadığı için hatalı bulunmuştur.



    BÖLÜM 7 (Gemi Su Alıyor)


    Felaketin ilk anlarında yolcular sıcak odalarını bırakmak konusunda oldukça isteksiz davranmıştı ve Titanic’i daha güvenli bulmuştu. Bunun nedenleri ile ilgili yapılan araştırmalarda ortaya çıkan gerçek ise gelen felaketin boyutunun yolcular tarafından çok iyi anlaşılamamasıydı. Gemi mürettebatının felaketin ilk anlarındaki tavırları da bu algıya katkı sağlamıştır. Çarpışmanın hemen ardından kazanın boyutları tam olarak bilinemediği ve daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyulduğu için yolcular arasında panik havasına neden olabilecek ifadelerden kaçınılmıştı. Titanic araştırmacıları filikaların ilk başlarda mevcut kapasitesinin çok altında gitmesinin ana sebeplerinden birisini buna bağlamaktadır, araştırmacılar ikinci neden olarak ise filikaların sağlamlığı konusunda kafalarda oluşan şüphelerin olduğunu ifade etmişlerdir. Filikaların tam olarak doldurulması halinde batabileceği düşünülmüş, hatta birçok yolcunun gemiden atlayıp filikalara binebileceği tahmin edilmiştir.

    Kaptan Smith aynı zamanda filikaların yarı yarıya doldurulup gönderilmesini istemişti, bu sayede filikalar hemen geri dönüp su üzerinde kalanları kurtarabilecekti. 1 numaralı filika 40 kişi taşıyabiliyordu, ancak Titanic’ten 12 kişi ile birlikte ayrıldı. Çıkarılan bir dedikoduya göre Sir Cosmo ve Lady Duff Gordon iki tayfa ve beş ateşciye rüşvet vermiş ve kendileri ile birlikte, üç tane de arkadaşını gemiden çıkartmasını istediği iddia edilmiştir. Ancak bu söylentinin daha sonra yanlış olduğu ispatlanmıştır. White Star Line’ın yönetici direktörlerinden J.Bruce Ismay portatif filika C ile gemiden ayrılmış, hem Amerikan hem de Ingiliz soruşturmalarında bundan dolayı eleştirilmiştir. Diğer yolculardan peder Thomas Byles ve Margaret Brown filikaların içindeki kadınlara ve çocuklara yardım etmişlerdir. Brown son olarak filikaya binmesi konusunda zorlanmış ve kurtulmuştur, ancak Byles kurtulamamıştır.

    Zaman geçtikçe geminin okyanusa doğru eğiminin artması ile birlikte insanlardaki endişede artmaya başlamıştı, bazı filikalar daha fazla yolcu ile ayrılmaya başladı. Filikalar doldurulurken kadınlar ve çocuklar ilk olarak filikalara alınıyordu, bu emir Kaptan Smith tarafından verilmişti. Ilk başta düşünülen kadınlar ve çocuklar doldurulacak, yer kalırsa erkeklerde alınacaktı. Maalesef bazı heyecanlı subaylar erkeklerin filikalara binmesini engellemişti, hatta erkekler için yer olmasına rağmen, silah bile kullanmaktan çekinmemişlerdi.

    Çok sık olarak anılan bir diğer konu ise birinci sınıftaki erkeklerin yaşam oranının üçüncü sınıftaki kadınlardan fazla olduğudur. Resmi kayıtlara göre kurtarılan üçüncü sınıf kadınların oranı birinci sınıf erkeklere göre sayıca çok fazlaydı. Ancak unutulmaması gereken bir gerçek ise üçüncü sınıftaki kadınların yarısından fazlası donmuş, birinci ve ikinci sınıftaki kadınların neredeyse tamamı kurtarılmıştır.

    Saat 02:05’te dondurucu okyanus suyu köprü altındaki trabzanlara ulaşmıştı, katlanabilir A ve B filikaları da dahil olmak üzere, bütün filikalar indirilmişti. Katlanabilir D filikası ise mataforalardan indirilen son filikaydı ve 02:05’te 44 kişi ile son ayrılan filika oldu. Tüm filikalar içinde toplamda boş alan sayısı 466 olarak hesaplanmıştır.



    BÖLÜM 8 (Titanic Batıyor)

    Okyanus suyu ilerledikçe, Titanic’in bronz pervaneleri de su yüzüne çıkmaya başlamıştı. Okyanus suyu ileri bot güvertesini yavaş yavaş dolduruyordu. Kaptan Smith, Harold Bride ve Jack Phillips’i görevlerinden azletmişti. Ardından Bride, bitişikteki yatakhaneden yedek parasını almaya gitmiş, ancak Phillips çalışmaya devam etmiştir.

    Bride döndüğünde, bir ateşçinin yavaşça ve gizlice Philips’in can yeleğini çalmaya çalıştığını fark etmiş ve ateşçiyi yakalamıştır. Tam o anda üçü de küçük odada boğuşmaya başlamıştır. Boğuşma esnasında Bride ateşçiyi belinden yakalamış, Phillips’de ateşçiye yumruk atmıştır. Her ikisi de o anda suyun odaya girdigini görüp, şapkalarını alıp çıkmışlardır. Bride katlanabilir B filikasına yardım etmiş, Phillips ise kurtulma ümidi ile geminin arkasına doğru koşmuş ve gözden kaybolmuştur.

    O anlarda Atlantik okyanusunun buzlu sularının ulaştıgı sağ güvertenin açığında iki flika yüzmekteydi. Katlanabilir filika B yukarıdan aşağıya inmiş ve A filikasının yarısı su ile dolmuştu. Kaptan Smith köprüde her zamanki pozisyonunda dikilmekteydi. Gemi batarken kaptan ya dümenci odasında sıkışıp kalmıştı ya da buzlu suların arasında yok olmuştu. Bu konuda tam bir kesinlik ortaya konulamamıştır. Genel kabul köprüde hayatını kaybettiği yönündedir. Su ilerledikçe verdiği ilk önemli hasarlardan biri birinci bacanın devrilmesidir. Baca devrilmesi ile birlikte sancak tarafında kalan köprü kanatlarını parçalamış ve su üzerinde bulunan birçok insanın ölümüne neden olmuştur. Bunların arasında zengin ve meşhur isimlerden Charles Williams, Hugh McElroy ve muhtemelen John Jacob Astor IV’de vardı. Güvertede bulunan insanlar geminin arkasına doğru bağırıyorlardı veya bir umutla filikalara ulaşabilmek için suya atlıyorlardı. İçeride ise durum daha vahimdi. Su camları kırmaya başlamış ve birinci sınıf merdivenleri yutmuştu. Peder Byles bu son kritik anlarda, çevresindeki insanlar ile birlikte dua okumaktaydı. Tam o esnada bronz pervaneler tamamen ortaya çıkmış ve gemi baş aşağı eğilmişti.

    Bu arada ikinci baca da yere yuvarlanmış, elektrik sistemi de iflas etmiş ve ışıklar tamamen kapanıp gemi bütünüyle karanlığa bürünmüştü. Kısa bir süre sonra Titanic’in gövdesinin üzerindeki stres(gerilim) artmış ve son iki baca arasından ikiye bölündü. Bölünmeden sonra baş taraf tamamen suyun altına gitmiş, geminin arka tarafı ise tek başına bir süre kaldıktan sonra dikey olarak saat 02:20 civarlarında okyanusun karanlık sularına gömülmüştü.

    Gemi tamamen battıktan sonra açıklarda bulunan 18 filikanın sadece 2 tanesi geri dönüp insanları kurtarmaya çalışmıştır. Bunlardan biri olan 4 numaralı filika batış yerine oldukça yakındı. Bu sayede suda bulunan dört kişiyi daha kurtarmıştır. Kurtarılanlardan ikisi daha sonra ölmüştür. yaklaşık bir saat sonra 14 numaralı filika enkaz alanına geri dönmüş ve dondurucu su üzerinde bulunan dört kişiyi daha kurtarmıştır. Geride kalan diğer filikaların da bir müddet sonra kurtarma işlemine katıldığına dair ifadeler de bulunmaktadır. Ayrıca su üzerinde kalan insanların son bir çabayla filikalara doğru yüzerek tırmandığı ve filika üzerindeki insanların ise filikanın batmasını engellemek için su üzerindeki kurbanlar ile mücadele ettiği de kayıtlarda yer almaktadır.

    Batışın hemen sonrasında gemi derinlere doğru süzülüyordu ancak iki kısım birbirinden çok farklı batıyordu. Arka taraf yüzeyden 609 m yükseklikte süzülmekteydi ve sonunda bir şekilde yavaşlayıp hafifçe iniş yaptı. Baş taraf ise okyanus suyuna şiddetli bir şekilde dalmış, içeride sıkışmış hava büyük bir patlamaya neden olarak gövde üzerinde büyük bir yırtığa neden olmuş ve zemine oturmuştur.



    BÖLÜM 9 (Enkazın Bulunması ve Son Durumu)

    Titanic battıktan sonra tüm dünyada şok etkisi yaratmıştır. Özellikle insanların teknolojiye olan güvenleri derinden sarsılmıştır. Yıllarca aranan Titanic enkazı sonunda bir deniz bilimci Robert Ballard tarafından 1985 yılında yani kazadan 73 sene sonra keşfedildi. Titanic 3.657 metre derinlikte yatıyordu. Yani, normal bir denizaltının bu derinliğe inmesi olanaksızdı, çünkü bu derinlikte basınç maksimum derecededir. Bu noktaya inebilen denizaltı araçlarının ise Titanic’e ulaşması 2.5 saat sürmektedir.


    TITANIC HİKAYESİNİ BİR DE BÖYLE OKUYUNTITANIC HİKAYESİNİ BİR DE BÖYLE OKUYUNTITANIC HİKAYESİNİ BİR DE BÖYLE OKUYUN



    İlk yüzeysel araştırma sonucu ortaya çıkan şaşırtıcı gerçek Titanic’in arka kısmının pruva kısmından oldukça uzakta, birkaç kilometre ötede, farklı yöne bakıyor olduğuydu. Bu görgü tanıklarının geminin su üzerinde ikiye ayrıldığı ifadelerini doğruluyordu. Görgü tanıkları kazadan sonra, geminin büyük bir gürültü ile son iki bacasından ikiye ayrıldığını ifade etmişlerdir, fakat bunun imkansız olduğuna inanılmıştır. Arka kısım adeta patlamış gibi etrafa saçılmıştı. Araştırmalara göre arka kısımda kalan hava su basıncına dayanamayıp patlamıştır.

    Ballard geminin ilk fotoğraflarını çekmeyi başardı. Böylece tarihçilerin ve bilim adamlarının ilgisini bu dev enkaz yeniden çekmeyi başardı. Titanic’in ilk yayınlanan görüntüleri bütün bilinenleri değiştirdi. Daha sonraki yıllarda geminin iç kısmında araştırmalar başladı ve böylece bilinmeyenler açığa çıkacaktı. Ballard, Titanic’e en ünlü bölümü olan grand staircase yani görkemli merdivenlerinin tepe lombozundan girmeyi başardı. Eskiden geminin en görkemli kısmı olan bu yer, en alt kamaralara kadar çökmüştü. Ballard gemiden yolculara duyduğu saygı nedeniyle hiçbir şey çıkartmamıştır. Fakat araştırma yapmak için demir parçaları ve tartışma konusu olan perçin çivilerini gün yüzüne çıkarmıştır. Perçin çivileri üzerinde yapılan araştırmada bu demirlerin sağlam olmadığı ortaya çıkmıştır. Demirler üzerinde yapılan araştırma ise geminin neden ikiye kırıldığını açıklar nitelikte idi. Bu demirlerin esneme özelliği yoktu…

    Geminin kamaralarındaki birçok eşya ilk günkü gibi duruyordu. -Daha sonraki yıllarda eşyalar çıkarılacak ve sergilenecektir.- Yıllar sonra, Titanic’e gelen ziyaretçi sayısı artmaya başladı. Ballard aralarında film yapımcılarının da olduğu birçok ziyaretçinin yasal olarak getirildiğini biliyordu. Hatta gemiye çarptıklarını dahi rapor ediyor, ziyaretçiler arasında geminin pruvasında evlenmek isteyenler bile bulunuyordu. Hatta gelen birçok denizaltı kaza yaparak Titanic’i yaralıyordu. Ballard bu konuda şöyle söylüyordu; "……korktuğum başıma gelmişti. Titanic’in kalıntılarına saygı gösterilmesi gerektiğini ısrarla vurgulamıştım. Aksine, gemiyi panayırlarda sergilenen hilkat garibelerine çevirmişlerdi" Böylece ABD ve İngiltere Titanic’e ziyaretlerin denetlenmesi konusunda bir anlaşma imzalamıştır.

    Sonraki yıllarda yeniden çıkarılan enkaz kalıntıları korkunç bir gerçeği gün yüzüne çıkardı. Gemi bakteriler sonucunda yavaşça adeta eriyordu. Uzmanlara göre, Atlas Okyanusu’nun dibinde yatan enkaz da 15-20 yıl içinde bir bakteri yüzünden yok olup gidecek. Yeni keşfedilen ve pasla beslenen bir tür bakterinin geminin yapımında kullanılan 50 bin ton demiri yavaş yavaş tükettiği ortaya çıktı. Uzmanlar artık saldırgan mikro organizma gruplarının eninde sonunda gemi enkazının tamamen yok olmasına neden olacağını düşünüyor. DNA teknolojisi kullanılarak tespit edilen bakteri, Titanik’in demir gövdesini kaplayan pas tabakalarının üzerinde bulundu. Halomonas titanicae adlı bakterinin, demiri ve pası tüketerek yaşadığı belirtiliyor.

    Sonuç olarak, bilim insanları iki ayrı bölümdeki enkazdan geriye 20 yıl içinde dev bir pas lekesinden başka bir şey kalmayacağına inanıyor. Titanic’teki mikro organizmalara dair Kanada’daki Dalhousie Üniversitesi’nden Dr. Henrietta Mann ve Bhavleen Kaur ile İspanya’daki Sevilla Üniversitesi’nden araştırmacıların ortak çalışmasıyla 20 yıllık bir araştırma sonucunda ortaya çıkan sonuç, 1991 yılında alınan örneklerden elde edildi. Uzmanlar Titanic’in metal yüzeyinin çok sayıda mikro organizmaya ev sahipliği yaptığını, bunlar arasında 27 bakteri türünün yer aldığını kaydediyor. Halomonas titanicae adlı bakterinin özellikle demire düşkün olduğu belirlendi.

    Titanic’in enkazının korunması şu an için mümkün görünmüyor. Enkaz çıkarma projesi 1986 yılında başlatıldı. Fakat hiçbir teknoloji aracı Titanic’i olduğu gibi su yüzüne çıkartmayı mümkün kılmıyor. Zira gemi çapasına kadar çamura gömülmüş vaziyette ve baş kısım tek başına 44.000 ton ağırlıkta. Aynı zamanda geminin en iç kısımlarına işleyen su, bu ağırlığın artmasına sebep olmakta. Titanic enkazı şu anda su altında bulunan en büyük enkaz.

    Geminin arka kısmının su yüzeyinde kalktığı görgü tanıkları tarafından doğrulanmıştır. Ancak geminin batmadan öncemi yoksa suyun içindemi ikiye ayrıldığı konusunda fikir ayrılıkları oluşmuştur. Görgü tanıklarının bazıları geminin henüz su üstündeyken ikiye ayrıldığını, bazıları ise gemiden kopan parçalar olduğunu ancak bir bölünme olmadığını ifade etmiştir. Uzmanların görüşü geminin su yüzeyinde değilde suyun içinde ikiye ayrıldığıdır. Çünkü 269 metrelik geminin enkazı sadece 5 km çapındaki bir bölgeye dağılmıştır. Eğer su yüzeyinde bölünse bu alan çok daha büyük olurdu.



    Bu trajik deniz kazası sonucunda; Titanic`deki toplam 2,224 kişiden sadece 710'u (üçte birden daha az) kurtuldu ve kalan 1,514 kişi hayatını kaybetti. Ölümlerin çoğunluğu -2 °C derecedeki su sıcaklığına bağlı hipotermi yüzünden, 15 dakikadan daha az sürede gerçekleşti



  • Evet gemi inşaati ve gemi makinalari muhendisi olarak şunları ekleyebilirim. Gemilerde enine ve boyuna su gecirmez perdeler vardir ve bu perdelerin ayirdigi bölümlerden en büyük olani veya birkaç bölüm tamamen yara alsa ve su dolsa bile geminin suyun yüzeyinde kalması istenir ve gemi bu şekilde tasarlanir. Titanicteki ilk hata su geçirmez perdelerin sadece enine olarak tasarlanmasıydi yani gemiyi boydan boya uzunlamasina sancak ve iskele olarak kkiye bölen su gecirmez perde yoktu bundan mütevellit bolüm yırtıldığında geminin neredeyse yarısı su ile doldu. Ayrica ikinci hata olarak su geçirmez perde güverteye kadar degilde geminin içinde ara güvertelerden birinde bitiyordu yani ara güverteye kadar su dolan bolmeden hasar görmemiş bölmeye su nüfuz ediyordu.



    Ayrica batmasinin ana sebebi olarak resmi olmayan kayıtlara göre geminin kömür rezerv deposunda yangin çıktığı bilgisi yer almakta. Depodaki kömürler yavaş yavaş yandığı için kömür rezervleri tahmin edilenden hizlı şekilde tükeniyordu. Geminin rotası üzerinde buz dağları oldugu bilgisi alınmıştı ve bu bölgede yavaş seyiredilmesi veya çevresinden dolaşarak yolu uzatıp geçilmesi gerekiyordu fakat bu durum daha fazla kömür tüketimine neden olacaktı ve daha ilk seferinde kömürü bittiği için okyanusun ortasında kalan bir geminin prestij kaybi kolay kolay düzeltilemeyecek boyutta olacaktı. Bu sebeple kaptanlar buz dagi olan bolgeyi yavaş geçmek veya yolu uzatmak yerine hız kesmeden buz daglarinin arasindan geçip bir an evvel varış noktasina kömürler bitmeden varmak istiyorlardı. Ayrıca bilinç altlarında geminin son teknoloji olmasından dolayı manevra yaparak buz dağından kurtulunabilinecegi veya buz dagina çarpsalar bile geminin onemli bir hasar almayacağı kanısı vardı.



    Ayrica günümüz yolcu gemilerinde geminin toplam filikalarinin kapasitesi geminin taşıdığı yolcu sayısının iki kati olmak zorunlulugu bulunup bu filikalar yari yariya geminin sancak ve iskele tarafında yerleştirilir. Yani gemi sancaktan yara alir ve kullanilmaz hale gelirse sadece iskele tarafındaki filikalar bile geminin tüm yolcularını alabilecek kapasitede olurlar. Titanic'in filikalari dönem kurallarına göre yeterliydi ama hepsinin kapasitesinin toplami yine de tüm yolcu kapasitesine denk degildi. Birde 15-20 kişi ile suya indirilen filikalar da olunca birçok insan okyanusun serin sularında hayatlarını kaybettiler.
    7 Yaşında bu filmi ilk izlediğim günden itibaren hep ilgi alanıma girmiştir bu Titanic. Ansiklopedilere bakmışımdır. Neden battığı nasıl battığı buzdağını gören gözcünün kaptana haber vermesi için verdiği talimatın, zenginlerin anonslarını yapmaktan sıkılan kişinin telsizi kapatmasını bu yüzden buzdağının görülmesi gerektiği mesafede görülememesini. Çok merak etmiştim çok. Aradan uzun yıllar geçti yaşım 23 artık farklı dertlerim var. :)
  • vaay be, gece gece tam da böyle yazı arıyordum resmen, çok iyi oldu dostum, çok güzel hazırlamışsın emeğine sağlık

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • 7 Yaşında bu filmi ilk izlediğim günden itibaren hep ilgi alanıma girmiştir bu Titanic. Ansiklopedilere bakmışımdır. Neden battığı nasıl battığı buzdağını gören gözcünün kaptana haber vermesi için verdiği talimatın, zenginlerin anonslarını yapmaktan sıkılan kişinin telsizi kapatmasını bu yüzden buzdağının görülmesi gerektiği mesafede görülememesini. Çok merak etmiştim çok. Aradan uzun yıllar geçti yaşım 23 artık farklı dertlerim var. :)
  • Konuyu yukarıda tutmak adına yazayım

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • Kız konusu olmadığından yeterli rağbeti görememiş anlaşılan.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Troll bisey bekliyordum ama olmadi :(





    Olan 3.siniflara oldu.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Forum neden öldü konuları açılmaz artık herhalde :)

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • Çok acı bir olay

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Hocam konunun tutmamasının sebebi özetinin olmaması.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Aslında özeti verilebilecek bir olay değil zira yazının ilgi çekici yanı detayları. Ha illa özet isteyen varsa Titanic buzdağına çarpıp batıyor ki bunu da herkes biliyor zaten :)

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • Up

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • emeğine sağlık kardeş. güzel derleme.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Elinize sağlık, sürükleyici ve çarpıcı
  • Emeğine sağlık... konu çok uzun şu an okuyamam ama favorime ekledim en kısa sürede okurum.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Emeğine sağlık

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • Csb

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Hala olayı ilk kez okuyormuş heyecanıyla sıkılmadan okudum her daim merak uyandirici filmi de oyle sonunu bile bile izliyoruz belki bu kez batmaz umuduylamıdır nedir anlamadım emeğine sağlık hocam

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • güzel konu, teşekkürler
  • Helal olsun işte Donanımhaber 'de görülmesi gereken konular teknoloji ve tarih ve ikisi bir arada konuların yer alması gerekirken dolar artmış dolar düşmüş kavgası konularını görüyoruz.. Paylaşım için teşekkürler, saygılar..
  • Soluksuz okudum, teşekkürler.
  • 
Sayfa: 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.