Şimdi Ara

Avrupa Birliği ve Atatürk (5. sayfa)

Bu Konudaki Kullanıcılar:
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
174
Cevap
0
Favori
11.743
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 34567
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • quote:

    Orjinalden alıntı: ilhami
    ilginç ve mantıklı tespitler.
    ama AB ile müzakere zorunluğumuz devam etmektedir.yani adam girmeyin diyor ama çözüm yok ?


    girmemek gerektiğini söylüyorsun ilginç mantıklı tespitler diyorsun ama hala çözüm yok AB zorunluluktur diyorsun, ilhamiciğim gözünü seveyim yapma etme anlamıyorsun beni ilhami AB zorunluluk değildir. Silin artık bu zorunluluk olayını kafanızdan. Muaasır medeniyetler seveyisine gelmek hatta onları geçmek zorunluluktur. Bunuda bana şairin dediği gibi 'Medeniyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar? sözlerinde ki Canavarlar sağlamasın onların bana bahşettiği medeniyetten uzak durmak istiyorum. Maskelerinin altında ki sinsi suratlarını görün artık. Değişim onların asıl yüzlerinden değil , yüzlerine astıkları maskelerde ve bizlerde onlar artık değişti falan diyoruz . Külliyen yanlış bir yaklaşım. İlhami anla beni anla

    Çözüm için ille şunu şunu yapın demeyede gerek yok :

    Çözüm : İyiyi doğruyu keşfedelim , bu doğruları birebir uygulayalım. Bu yeter ve kafidir ?
    Onlarca ekonomistimiz var prof. müz var onlardan tavsiyeler alalım. İllede IMF'mi lazım. Yukarda da yazdım IMF'nin olduğu hiç bir ülke belini doğrultamadı. Alın size Malezya örneği ekonomilerini IMF'siz düzelttiler.

    Herkesi eğitmek mi gerekiyor. Tüm ülkede ciddi bir eğitim seferberliği başlatalım.
    İnsanlarımızı görgülümü yetiştirmek gerekiyor. O zaman onları eğitelim.
    Tarıma dayalı bir ülke olduğumuza göre önce adam gibi tarıma ağırlık vermemiz gerekiyor. Verelim o zaman. Bazı ürünlerdeki IMF yüzünden getirilen kotaları kaldıralım. Bilinçli çiftçiler yetiştirelim.
    Sonra doğru düzgün bir sanayi devrimi yapamadık. Sanayi var ama ... sadece ama... Sanayiye ağırlık verelim. Ham madde satmayalım, sattığımız ham maddeyi işlemiş bir şekilde avrupadan pahalıya almayalım. Biz işleyelim biz üretelim biz satalım.
    Yabancı paraya yatarım yapmayalım. Dirayet gösterelim.

    Daha sayayım mı ...

    Birşey doğru ise doğrudur. İster sağcı ol ister solcu ister dinsiz ister inanan istersen ne olmak istersen onu ol ama bazı gerçekler vardır ki onlar herkese doğrudur, iyidir.
    Bize düşen görev bunları tek tek bulup uygulamaktır. O kadar. Çıkıpta bana şimdi tüm ülkede nasıl eğitim seferberliği ilan edilecek ayrıntılı anlatın demeyiniz. Eğer isternizse birşeyler yapılabilir. Okadar aydınımız var prof. var elbet bir yol bir formül bulunur ....

    Tutturmuşunuz çözüm çözüm nedir , yol göster ? Asıl soru şu biz gerçekten çözüm istiyor muyuz ?



    quote:

    Orjinalden alıntı: fLaVa
    Atatürk'ten fazlaca bahsedilmesine içerleyenler olmuş ayrıca. Şu anda kilise ayininden yeni dönmüş olmak istermiydin diye bir soru yönelteyim onlara(bugün pazar da). Evet bu işin sadece dini yönü olabilir fakat çok önemli bir şey bence...


    önemli birşey, bencede önemli ? biraz izah ederek açıkla cümleni bakalım hani belki anlamayanlar falan olur ?!



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi mythief -- 9 Ocak 2005, 18:49:10 >
  • quote:

    Orjinalden alıntı: vendeta

    Avrupa projesi Türk'ün yok edilme projesidir, ab'ni dolaylı dolaysız destekleyenler vatana ihanet içindedir.Hele bunu tüm hayatı avrupalılarla savaşmakla geçmiş Atatürk'ü kullanarak yapmak ihanet değil soysuzluktur.

    Hoop! Orada dur. Atatürk Avrupalılarla vatanı kurtarmak için savaştı. Ama onun da dediği gibi onlar gelişti, biz geri kaldık. Ve yine onun dediği gibi ,ülkemizi bir çember içine alıp, dünyadan kendimizi soyutlayarak var olmamız mümkün değildir. Bir tarafa yönelmemiz lazım ve zamanın dünyasında bu taraf Avrupa değil de neresi? Sırf ab uğruna vatanı satmak, avrupalıların yalakası olmak, işte bu vatana ihanettir. Ama Türkiye'de vatana ihanet kavramı çok farklı anlaşılıyor.
  • Açıklayacak bir şey yok bence. Liseyi bitirmiş veya en azından ilköğretimden bir şeyler kapmış bir insan bunu kendi iradeyisle ve tarih bilgisiyle düşünüp anlayabilir. Şu anda forumda bu konu değil de "abi nasıl haç getiriyorduk sağdan mı soldan mı başlıyorduk?" diye sorulup, tartışılabilirdi...
  • quote:

    Orjinalden alıntı: efshane
    Atatürk Avrupalılarla vatanı kurtarmak için savaştı. Ama onun da dediği gibi onlar gelişti, biz geri kaldık. Ve yine onun dediği gibi ,ülkemizi bir çember içine alıp, dünyadan kendimizi soyutlayarak var olmamız mümkün değildir. Bir tarafa yönelmemiz lazım ve zamanın dünyasında bu taraf Avrupa değil de neresi?


    Sizi aşağıdaki cümlelerle başlayan yazılarımı kelime kelime okumanızı tavsiye ediyorum.
    *AB daha çok medeniyetler birliği değildir.

    *Lütfen sonuna kadar kelime atlamadan okuyunuz !!!!

    Türkiye Avrupa Birliği’ne girmeli mi?

    *Çözüm için ille şunu şunu yapın demeyede gerek yok

    sonra birşey yazacaksınız, orada yazılanlar doğrultusunda bana cevep verebilirsiniz .

    AB, gerçekten Türkiye için bir çözüm mü?
    Tabii ki hayır.


    Gerek siyasi ve sosyal, gerekse ekonomik konularda kendisine dahi çözümü olmayan AB, tabii ki bize çözüm olamaz.
    The Economist dergisinin geçen aylarda yayınladığı bir rapor, AB’nin gerçek yüzünü ortaya koyuyor.

    Eurobarometer adlı araştırma kuruluşunun yaptığı araştırmada AB vatandaşlarının yüzde 43’ü, AB ve kurumları hakkında pek olumlu düşünmüyor. Yüzde 21’i kesin olarak negatif değerlendiriyor.


    AB’nin en güçlü üyesi konumunda olan Almanya sizce AB’den memnun mu?

    Eurobarometer’ın raporunda, Alman halkının yüzde 38’i AB üyeliğinin kendilerine bir faydasının olmadığını düşünüyor.

    Peki neden?

    Almanya, Doğu Berlin’i içine aldıktan sonra, emisyonu genişletip yeni istihdam sahaları ortaya koyması gerekirken, para eksikliğinden kaynaklanan ekonomik dengesizliği gidermesi gerekirken ortak para birimi sebebiyle bunu yapamadı.

    Netice olarak Almanya deflasyon sürecine girmiş oldu. Sosyal yardımlarını da yavaş yavaş kısmaya başladı.


    Fransa, İngiltere, İtalya gibi diğer AB üyelerinin de çok ciddi sıkıntıları mevcut. Raporda, AB seçmenlerinin yarısı, AB birden ortadan yok olsa, hiç üzülmeyeceklerini beyan etmişler.

    Sadece “Türkiye ve İslam Coğrafyası” konusunda ortak düşünen AB üyeleri, bu konular dışında sürekli çatışma halindedir. Şu sıralarda Türkiye’yi alalım mı, almayalım mı tartışmalarına siz bakmayın. Onlar kararlarını vermişler, kesinlikle almayacaklar. Ama başka bir arayışa gitmemizi engellemek için biri bunu açık açık ifade ederken, diğeri sırtımızı sıvazlayarak bizi oyalıyorlar.

    Avusturya Dergisinde Peter Michael Lingens “Avrupa müşterek bir dış politikaya sahip olamaz. Bosna gibi küçük ve basit bir sorunda bile birlikte hareket edemiyorlarsa, örneğin Kuzey Kore gibi çok daha komplike bir sorunda nasıl edebilirler? AB müdahale gücü sokağa atılmış para” şeklinde ifade ediyordu.

    Almanya’nın başkenti Berlin’de yaklaşık 40 bin çocuğun açlık sınırında yaşadığı bildirildi.

    Berlin’de yayınlanan B.Z. gazetesi “Çocukların aç kalmalarının nedenlerinin başında işsizliğin, gittikçe artan boşanmaların ve ailelerin sorumsuzca davranmalarının geldiğini” yazdı.

    Kendi çocuğuna faydası olmayan AB bize mi bakacak?


    İster gelişmiş olsun, ister gelişmemiş olsun bir ülke merkez bankası devreye koyup emisyonu gerekli olduğu zaman artıramıyorsa o ülkenin iktisadi bağımsızlığından ne kadar bahsedebilirsiniz?

    Böyle bir ekonomik programla –ekonomik boyunduruk da diyebiliriz– Türkiye’nin ne noktaya geldiği ortadadır, aynı sorunları özellikle ortak para birimine geçtikten sonra Almanya da yaşamaya başlamıştır.

    Arada bir fark var. Biz bu uçuruma hem Batılıların, hem de içimizde bulunan yerli taşeronlarının zoruyla bilinçli olarak sokuluyoruz, Almanya ise öncülüğünü yaptığı kendi organizasyonuyla giriyor.

    Almanya ve diğer gelişmiş AB üyeleri, AB ve ortak para birimi devam ettiği müddetçe bu sorunların devam edeceği aşikardır.

    Ne AB, ne ABD, ne de IMF, hiçbiri Türkiye’ye çözüm olamaz.

    Bize çıkmazlarla dolu ithal çözümler değil, aynen 1923–1938 yılları arasında olduğu gibi kendi özümüze ait milli projeler lazım.

    Bırakalım yanlış kapılarda dolaşmayı.

    Bırakalım başkalarına el avuç açmayı.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi mythief -- 9 Ocak 2005, 19:15:01 >
  • quote:

    Orjinalden alıntı: fLaVa

    Açıklayacak bir şey yok bence. Liseyi bitirmiş veya en azından ilköğretimden bir şeyler kapmış bir insan bunu kendi iradeyisle ve tarih bilgisiyle düşünüp anlayabilir. Şu anda forumda bu konu değil de "abi nasıl haç getiriyorduk sağdan mı soldan mı başlıyorduk?" diye sorulup, tartışılabilirdi...



    acaba şunuda düşünebilirmiyiz?

    insanlar pazar günü kiliseye gitmiyo ama istiklal mahkemeleri ve türevleri bi 10 sene daha olsaydı cuma günü camiye giden insan kalcak mıydı?
  • quote:

    Orjinalden alıntı: koala_serdar


    quote:

    Orjinalden alıntı: fLaVa

    Açıklayacak bir şey yok bence. Liseyi bitirmiş veya en azından ilköğretimden bir şeyler kapmış bir insan bunu kendi iradeyisle ve tarih bilgisiyle düşünüp anlayabilir. Şu anda forumda bu konu değil de "abi nasıl haç getiriyorduk sağdan mı soldan mı başlıyorduk?" diye sorulup, tartışılabilirdi...



    acaba şunuda düşünebilirmiyiz?

    insanlar pazar günü kiliseye gitmiyo ama istiklal mahkemeleri ve türevleri bi 10 sene daha olsaydı cuma günü camiye giden insan kalcak mıydı?


    konuyla ne alaka afff buyur anlayamadım ?
  • quote:

    ERZURUM KONGRESİ KARARLARI ( 23 Temmuz-7 Ağustos 1919 )


    Millî sınırlar içinde bulunan vatan parçaları bir bütündür. Birbirinden ayrılamaz.
    Her türlü yabancı işgal ve müdahalesine karşı ve Osmanlı Hükûmeti'nin iş yapamaz duruma gelmesi halinde, millet topyekün kendisini savunacak ve direnecektir.
    Vatanı korumaya ve istiklâli elde etmeye İstanbul Hükûmeti muktedir olamadığı takdirde bu gayeyi gerçekleştirmek için geçici bir hükûmet kurulacaktır. Bu hükûmet üyeleri millî kongrece seçilecektir. Kongre toplanmamışsa, bu seçimi Heyet-i Temsiliye ( Temsilciler Kurulu ) yapacaktır.
    Kuva-yı Milliye'yi tek kuvvet tanımak ve millî iradeyi hâkim kılmak temel prensiptir.
    Hristiyan azınlıklara siyasî hâkimiyet ve sosyal dengemizi bozacak imtiyazlar verilemez.
    Manda ve himaye kabul olunamaz.
    Millî Meclis'in derhal toplanmasını ve hükûmet işlerinin Meclis tarafından kontrol edilmesini sağlamak için çalışılacaktır.

    quote:

    bu site sayfasından alıntıdır.
    ..........................
    Kurtuluş Savaşı’ndan beter durumdayız

    Türkler’in tarih boyunca içtimai ve ferdi çaresizliğe bir çok kez düşmesine rağmen bu yeisten kurtulduğunu örnekleri ile anlatıyor Dr. Dursun Ayan. İngiliz ve Amerikan Mandası’nın tartışıldığı Kurtuluş Savaşı’nın içtimai çaresizlik örnekleri ile dolu olduğunu dile getiriyor. Bu gün gelinen noktada ülkemizin Kurtuluş Savaşı’ndan daha beter bir toplumsal çaresizlikle yüzyüze olduğunu belirten Ayan, “O zamanki çaresizlik, halkın varını yoğunu ortaya koyarak mücadele etmesini sağladı. Çünkü çaresizlik dışardan gelmişti. Oysa günümüzde kendi kendimizi bu çaresizlik tuzağına sürüklüyoruz. Şimdi bilgi çok hızlı yayılıyor. Kurtuluş Savaşı’nda manda ve himaye tartışmalarını yapan yayın organları o dönemde her vatandaşın eline kolay kolay geçemiyordu. Eğer bu bilgiler halkın eline geçmiş olsaydı, baltasıyla, küreği ile emperyalizme karşı mücadele veren halkın dayanma gücü nice olurdu?”........................

    quote:

    ŞUNU DA ÜSTÜNE BASA BASA BELİRTMEK İSTERİM Kİ; AB YANLILARININ, KURTULUŞ SAVAŞI ZAMANINDAKİ MANDA VE HİMAYE GÖRÜŞLERİNE SAHİP "TESLİMİYETÇİ ZİHNİYETLE" HİÇBİR FARKI YOKTUR. Türk Milleti Kendi ayakları üzerinde durabilmeyi bilmeli, çözümü Avrupa'da aramamalıdır.
    Bu sonuncuya dikkat arkadaşlar düşünceleriniz o zaman da tek kurtuluşun bu olduğunu söyleyen düşüncüye ne kadar benziyor? Atatürkün yaptıkları sizi bu çaresizlik rüzgarlarından uzaklaştırır umarım.

    quote:

    Yeni Türk Alfabesi'nin ilk şekillerini kendisine götürdüğüm zaman, komisyonun, en aşağı beş senelik bir geçiş devresi düşündüğünü söylemiştim. Gazeteler evvelâ birer sütunlarını yeni harflerle hasredecekler, yavaş yavaş bu sütun sayısı artacak, nihayet bütün gazeteler yeni harflerle çıkacaktı. Mektepler için de, bu benzer dereceli usuller düşünmüştük.
    Dikkatle dinledikten sonra, bir daha sordu:
    - "Demek beş sene düşündünüz?"
    - Evet
    - "Üç ay!" dedi.
    Donakaldım: Üç ay! Üç ay içinde, bütün memleket neşriyatı Lâtin harflerine değişecekti. İlave etti. "Ya üç ayda tatbik ederiz, yahut hiç tatbik edemeyiz. Sizin Arap harflerine bırakacağınız sütunlar yok mu, onların adedi bire de inse, herkes yalnız o sütunu okur; ve beş sene sonra, tıpkı yarın başlar gibi, başlamaya mecbur oluruz. Hele arada bir buhran, bir harp çıkarsa, attığımız adımları da geri alırız."
  • ben biraz anlar gibi oldum.istiklal mahkemelerini hiç kimsenin savunacağını sanmıyorum.onlar mahkeme bile sayılamazlardı.yargısız infaz yapan bir kurumdu.olması gereklimiydi derseniz hem evet hem hayır.yani böyle sert bir kurum gerekirdi ama bu kadar olmamalıydı.
    osmanlıdada buna benzer sertlikler vardı.mesela padişah olacak kişi gerek gördüğünde kardeşlerini öldürtebiliyordu.Niye öyle olmazsa ülke karışıklığa gider vs..
    neyse mythief arkadaşım ,ben kendimi tam anlatma becerisini gösteremiyorum ,sende boşuna yoruluyorsun.bak ben AB ye illa girelim demiyorum ,ama müzakereler bizim faydamıza olabilir (iş abartılmadıkça).çünkü bu çok sıkı bir denetimi beraberinde getirecek.
    ha bakarız 10 sene sonra hala kendi ayaklarımız üstünde duramıyoruz ve onlarda gelebilirsin diyor o zamanda girmek zorunda kalırız.
    şu anki halk yapımız AB diyor .biz hayır dedik mi müzakerelere rest çektik mi dolar olur 2.5 milyon(mesela) ,faizler çıkar %40 lara ayvayı yeriz.bilmem anlatabildim mi.eğitim elbette herkesin ortak dileği.
    hadi kafanı daha fazla yorma .git uyu .
    hayırlı kabuslar.
  • İlhami benim yazdıklarımı okudunmu okuduysan birde orda yazan bağlantıya (linke) git. Ondan sonra açıklama yapacağım.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi girmiyor -- 9 Ocak 2005, 23:18:02 >
  • girmiyor yazıyor :

    Kurtuluş Savaşı’ndan beter durumdayız

    Türkler’in tarih boyunca içtimai ve ferdi çaresizliğe bir çok kez düşmesine rağmen bu yeisten kurtulduğunu örnekleri ile anlatıyor Dr. Dursun Ayan. İngiliz ve Amerikan Mandası’nın tartışıldığı Kurtuluş Savaşı’nın içtimai çaresizlik örnekleri ile dolu olduğunu dile getiriyor. Bu gün gelinen noktada ülkemizin Kurtuluş Savaşı’ndan daha beter bir toplumsal çaresizlikle yüzyüze olduğunu belirten Ayan, “O zamanki çaresizlik, halkın varını yoğunu ortaya koyarak mücadele etmesini sağladı. Çünkü çaresizlik dışardan gelmişti. Oysa günümüzde kendi kendimizi bu çaresizlik tuzağına sürüklüyoruz. Şimdi bilgi çok hızlı yayılıyor. Kurtuluş Savaşı’nda manda ve himaye tartışmalarını yapan yayın organları o dönemde her vatandaşın eline kolay kolay geçemiyordu. Eğer bu bilgiler halkın eline geçmiş olsaydı, baltasıyla, küreği ile emperyalizme karşı mücadele veren halkın dayanma gücü nice olurdu?”........................

    ŞUNU DA ÜSTÜNE BASA BASA BELİRTMEK İSTERİM Kİ; AB YANLILARININ, KURTULUŞ SAVAŞI ZAMANINDAKİ MANDA VE HİMAYE GÖRÜŞLERİNE SAHİP "TESLİMİYETÇİ ZİHNİYETLE" HİÇBİR FARKI YOKTUR. Türk Milleti Kendi ayakları üzerinde durabilmeyi bilmeli, çözümü Avrupa'da aramamalıdır.


    çok beğendim yazıları. benim fikirlerim ve yazılarımın paralelinde olayı farklı boyutta ele almış. ama gerçekten düşünmeye değer...
  • quote:

    Orjinalden alıntı: ilhami
    bak ben AB ye illa girelim demiyorum ,ama müzakereler bizim faydamıza olabilir (iş abartılmadıkça).çünkü bu çok sıkı bir denetimi beraberinde getirecek.
    ha bakarız 10 sene sonra hala kendi ayaklarımız üstünde duramıyoruz ve onlarda gelebilirsin diyor o zamanda girmek zorunda kalırız.
    şu anki halk yapımız AB diyor .biz hayır dedik mi müzakerelere rest çektik mi dolar olur 2.5 milyon(mesela) ,faizler çıkar %40 lara ayvayı yeriz.bilmem anlatabildim mi.eğitim elbette herkesin ortak dileği.
    hadi kafanı daha fazla yorma .git uyu .
    hayırlı kabuslar.


    bende şunu sana anlatmaya çalışıyorum öyle çaresizlik içinde konuşuyorsun ki sanki tek yol AB. analtıyorum anlatıyorum olmuyor yaaaa ... müzakereler bizim faydamıza değil... sadece bir zaman kaybı. denetim falan getirdiği yok dolaylı yoldan kapitülasyonu getiyor.

    şuan ki halk AB diyor mu merak ediyorum kamu oyu yoklaması yapmadılar hala ... rest çektik mi dolar 2.5 YTL olmaz faizlar %40 olmaz merak etme yeterki biz olsun istemeyelim. ama eğer hadi diyelim ki öyle olsa bile bu bizim ekonomimizin güçsüzlüğünden dışa bağımlı olmasından IMF politikaları yüzündendir. AB'ye girince ekonomi kurtulmayacak adamlara resmen daha çok bağımlı olacaz.

    bak 6 mesaj yukardaki

    AB, gerçekten Türkiye için bir çözüm mü?
    Tabii ki hayır.


    başlıklı yazı var. bir oku lütfen. bakalım AB birliği ne hallerde bi öğreni ver ?



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi mythief -- 9 Ocak 2005, 23:19:45 >
  • abey ısrarla siyasi entrikalardan-devletlerin çıkarcı politikalarından bahsediyorsunuz.yaw diyorumki sosyal vede ekonomik olarak hangi kriterlere uymalıyız.gaza gelip atatürk ün dediklerini vs. anlatıyorsunuz.emin olun bende sizin kadar minnettarım atatürk'e ama iki tarafta atatürk'ün sözlerinden girmeliyiz veya girmemeliyiz anlamı çıkartabilir.dediğim gibi sosyal vede ekonomik anlamda seviyemizi yükseltmek için ne yapmalıyız.önce AB ye girmememiz gerektiğinimi öğrenmeliyiz?hiç sanmıyorum.devlet politikalarını bırakalım hele şu zamanda bugün dost yarın düşman olabilir biz mümkün olduğunca nerde iyi bişey var onu alalım uygulayalım.gaza gelmeden akıllı davranırsak avrupalıyıda istediğimiz kıvama sokarız.
  • AYRICA daha öncede yazdığım gibi AB ye girmek zorunda değiliz biçok yerdede dillendirildiği gibi gerekli sosyal-ekonomik-hukuksal reformları yapalım biz sonra biz girmiyoruz kardeşim deyip girmeyiz ama önce belli bi seviyeye gelmemiz gerekiyor.bu reformları yapabilmek için bi çözüm yolu öneriniz.AB deki kötü şeyleri anlatmayınız veya milliyetçilik masalları elle tutulan bir çözüm sununuz.
    quote:



    AB, gerçekten Türkiye için bir çözüm mü?
    Tabii ki hayır.


    başlıklı yazı var. bir oku lütfen. bakalım AB birliği ne hallerde bi öğreni ver ?
  • @ seso81
    yafs çıldırcammmmm okumadan mı yazıyorsunuz nesiniz anlamıyorum ellerim patladı o yazıları yazarken ...

    aşağıdaki başlıklık yazıları yukardan bul lütfen oku öyle yaz lütfen yoksa kafayı yiyecem.

    *AB, gerçekten Türkiye için bir çözüm mü?
    Tabii ki hayır.

    *Lütfen sonuna kadar kelime atlamadan okuyunuz !!!!

    Türkiye Avrupa Birliği’ne girmeli mi?

    Attilâ İlhan: Hayır, hayır

    *AB daha çok medeniyetler birliği değildir.

    *ve girmiyor'un son yazısı hemen üstte.
  • @ seso81

    yazdım yukarı okumuyor musun ??

    al sana çözüm.

    Çözüm için ille şunu şunu yapın demeyede gerek yok :

    Çözüm : İyiyi doğruyu keşfedelim , bu doğruları birebir uygulayalım. Bu yeter ve kafidir ?
    Onlarca ekonomistimiz var prof. müz var onlardan tavsiyeler alalım. İllede IMF'mi lazım. Yukarda da yazdım IMF'nin olduğu hiç bir ülke belini doğrultamadı. Alın size Malezya örneği ekonomilerini IMF'siz düzelttiler.

    Herkesi eğitmek mi gerekiyor. Tüm ülkede ciddi bir eğitim seferberliği başlatalım.
    İnsanlarımızı görgülümü yetiştirmek gerekiyor. O zaman onları eğitelim.
    Tarıma dayalı bir ülke olduğumuza göre önce adam gibi tarıma ağırlık vermemiz gerekiyor. Verelim o zaman. Bazı ürünlerdeki IMF yüzünden getirilen kotaları kaldıralım. Bilinçli çiftçiler yetiştirelim.
    Sonra doğru düzgün bir sanayi devrimi yapamadık. Sanayi var ama ... sadece ama... Sanayiye ağırlık verelim. Ham madde satmayalım, sattığımız ham maddeyi işlemiş bir şekilde avrupadan pahalıya almayalım. Biz işleyelim biz üretelim biz satalım.
    Yabancı paraya yatırım yapmayalım. Dirayet gösterelim.

    Daha sayayım mı ...
    Birşey doğru ise doğrudur. İster sağcı ol ister solcu ister dinsiz ister inanan istersen ne olmak istersen onu ol ama bazı gerçekler vardır ki onlar herkese doğrudur, iyidir.
    Bize düşen görev bunları tek tek bulup uygulamaktır. O kadar. Çıkıpta bana şimdi tüm ülkede nasıl eğitim seferberliği ilan edilecek ayrıntılı anlatın demeyiniz. Eğer isternizse birşeyler yapılabilir. Okadar aydınımız var prof. var elbet bir yol bir formül bulunur ....

    Tutturmuşunuz çözüm çözüm nedir , yol göster ? Asıl soru şu biz gerçekten çözüm istiyor muyuz ?



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi mythief -- 9 Ocak 2005, 23:36:25 >
  • abey sen beni çıldırtçan esas.sen humanizmin-milliyetçiliğin son noktasına gelmişsin.şu alttaki lafta tamamen zırvalamak olmuşya hadi neyse.ayrıca senin msj daki iyiyi yapalım doğruyu bulalım lafları.cem yılmaz'ın bi esprisini hatırlattı.''her yılbaşında yeniyıldan barış-sağlık esenlik vs. istiyoruz.ulan olmuyor işte biraz hedefini küçült deki yeniyılda şu kırmızı kazağı alıcam vs.''


    ''ŞUNU DA ÜSTÜNE BASA BASA BELİRTMEK İSTERİM Kİ; AB YANLILARININ, KURTULUŞ SAVAŞI ZAMANINDAKİ MANDA VE HİMAYE GÖRÜŞLERİNE SAHİP "TESLİMİYETÇİ ZİHNİYETLE" HİÇBİR FARKI YOKTUR. Türk Milleti Kendi ayakları üzerinde durabilmeyi bilmeli, çözümü Avrupa'da aramamalıdır.''



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi seso81 -- 9 Ocak 2005, 23:53:42 >
  • Hazır gaza gelmişken say .say da büyüklere masallar şeklinde olmasın.rica edicem.

    asıl cvp:biz çözüm istemiyoruz biz istiyoruz ki avrupa gelsin bizi işgal etsin biz onların mandası-sömürgesi-kölesi olalım elimizdeki 1ekmeğide verelim.bende böyle istiyorum!! mutlu oldunmu şimdi.hayret bişey.ısrarla bunları düşündüğümü düşünüyor

    quote:

    Orjinalden alıntı: mythief

    Daha sayayım mı ...
    Tutturmuşunuz çözüm çözüm nedir , yol göster ? Asıl soru şu biz gerçekten çözüm istiyor muyuz ?
  • quote:

    Orjinalden alıntı: seso81
    abey ısrarla siyasi entrikalardan-devletlerin çıkarcı politikalarından bahsediyorsunuz.


    çünkü var böyle birşey . bunu ben söylüyorum o söylüyor, ülkenin aydınları söylüyor, atilla ilhan söylüyor.

    quote:

    Orjinalden alıntı: seso81
    yaw diyorumki sosyal vede ekonomik olarak hangi kriterlere uymalıyız


    "girmiyor" gel kriterleri belirliyoruz beraber bu gece arkadaşlar illada bir kriter istiyor. mythief kriterleri tez zamanda geliyor .... off illa elin gavurunun belirlediği kriterimi kabul edecem. yazıyorum yazıyorum ellerim patladı.

    Birşey doğru ise doğrudur. İster sağcı ol ister solcu ister dinsiz ister inanan istersen ne olmak istersen onu ol ama bazı gerçekler vardır ki onlar herkese doğrudur, iyidir.
    Bize düşen görev bunları tek tek bulup uygulamaktır. O kadar.


    Atatürk'te böyle yapmadı mı yeri geldi sadece kendi kafasındaki modeli uyguladı (bizim modelimizi), yeri geldi avrupadan medeni kanunu aldı ( kriter diye onlar dayatmadılar, Atatürk beğendi aldı ama aynen değil Türkiyeye göre uyarladı.) işte olay budur. Biz ise şimdi direkt dayatılan kriterleri peşinen kabul ediyoruz. Bu nasıl bir mantıktır allah aşkına yapmayın etmeyin. ve bunu kurtuluş için tek yok gibi görüyoruz. çözüm nedir izah ediyorum işte daha ne yapayım biri çıkıp söylesin.

    quote:

    Orjinalden alıntı: seso81
    gaza gelmeden akıllı davranırsak avrupalıyıda istediğimiz kıvama sokarız

    sen şimdi şunu düşün. bir kızın kapısında 50 yıl seni seviyorum diyorsun yalvarıyorsun yüzüne dahi bakmıyor. hep gidiyor gözünün önünde başkaları ile fink atıyor. sen öyle bir kıza hala aşık olur musun? hala onun peşinde gezer misin ?

    ben senin yerine cevabı vereyim konu bu olmasa ven ben sana bu tarz bir soruyu durup dururken sorsam sen bana kesinlikle o kızla ilgilenmem bir kere kapısında elli yıl beklemem giderim başka güzelleri bulurum onlarla takılırım derdin. %100 böyle bir cevap verirdin.

    Ebe kardeşim bize başka ülke mi yok başka bir birlik mi bize başka kriter mi ? Biz salak mıyız iyinin kötünün olduğunu bilmiyor muyuz? illa AB deyince mi insan haklarında kültürden ondan bundan anlıyoruz. Bizim aydınımız bizim doktorumuz mühendisimiz öğretmenimiz işçimiz işverenimizi .. vs vs yok mu ?

    E o zaman o kızı terkediyorsunda bu AB neden terket miyorsun ?



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi mythief -- 10 Ocak 2005, 0:00:32 >
  • BATILILAŞMA YENİ BİR ŞEY DEĞİL.
    ATATÜRK Ü BAYRAK YAPARAK KONUŞUYORSUNUZ BİR ŞEYDEN HABERİNİZ YOK.
    O YALNIZCA BİR ZİNCİRİN ORTALARINDAKİ BİR HALKADAN İBARETTİ.

    işin aslı türk batılılaşması çok daha erken başladı.

    1770 yılına dek dünyada en güçlü ülke hala osmanlı devletiydi.
    1768-1774 rus savaşında osmanlı kuvvetleri kendilerinden sayıca çok daha az olan rus kuvvetleri önünde utanç verici yenilgiler aldılar. çünkü artık ordudaki bozulma başıbozuk bir milis örgütü olma aşamasınıda geçmiş doğrudan doğruya yaşadışı bir mafya örgütü olma aşamasına varmıştı.
    daha sonra 1788-1792 savaşında osmanlı ordusu tekrar başarısız oldu.
    o zamana dek iki farklı ideoloji tartışılıyordu.
    1- osmanlı sistemi temelde iyidir ama iyi yönetilmemektedir bu düzeltilirse her şey düzelir.
    2- batı sistemi açık şekilde üstündür artık batılı kurumsal yapıyı kabul etmek gerekir.
    1580 li - 1590 lı yıllardan beri devam eden reform tartışmalarında genellikle 1. yola ağırlık verilmişti.
    ama bu yenilgilerden sonra artık batının üstünlüğü ister-istemez kabul edildi.
    sarayda bir kurul toplandı hemen herkes batı tarzı bir sistemin getirilerek çok radikal reformlar yapılmasını ve bu reformlarada
    ordudan başlanmasını düşünüyordu.
    ama iş bunu yapacak adamda bozuldu...

    3. selim ( lakabı "halim selim" ) çok yumuşak karakterli bir adamdı.
    daha 1793 te NİZAMI-CEDİT ( yeni düzen ) adlı reform paketini ilan etti. ilk kez bir doğu devleti çok açık şekilde batı kurumlarının üstün olduğunu ve bunları kabul etmek gerektiğini ilan etti.
    bu bir sonraki batılılaşma kararı alan ülke japonya dan bile 75 yıl öncedir.
    ve atatürk-1923 değil asıl 3.selim-1793 tür batılılaşmayı başlatan. 150-200 yıl sonra hep atatürk öne çıkartıldığı için bu konuyu bütün dünya yanlış biliyor. oysa ondan öncede tam 130 yıldır aynı program vardı.
    14 yıllık bir süreçten sonra İRTİCA ( o devirdede çok güçlüydü etkili olmaya başlaması özellikle 1600 lerin başında görüldü yine yanlış olarak 20 yy türk topluımunda doğduğu sanılır oysa 2. osman ve 4. murat bile irticaya karşı mücadele etmişlerdi ) reformların sonuç vermeye başladığını görünce istanbuldaki ayaktakımı ve serserilerden oluşan bir güruhu yeraltı dünyasının çetereislerinden KABAKÇI MUSTAFA idaresinde ayaklandırdı. o devirde yeniçeriler bile devletin en önemli sorunu değildi.
    osmanlı sultanı marmara bölgesi ve iç anadolunun bir kısmı dışında hiç bir yerde hüküm süremiyordu. her yerde yerel hanedanlar türemişti. bunlara AYAN denir. artık devlet bunlara müdahale edecek durumda değildi. yeni bir ordu kurma çabası ise gericilerce engelleniyordu. gericilerin ( yobaz din adamları - mafyalaşmış yeniçeri çeteleri - soyguncu devlet adamları ve bürokratlar - ayan tabir edilen ağa ve beyler vs ) başlıca gücü ise istanbuldaki yeniçeriler ve suç çeteleriydi. o devirde istanbulda bile devlet otoritesi çökmüştü. 1.5 milyonluk şehirde yılda ortalama 3.500 - 4.000 cinayet işlenmesi anarşinin boyutlarını gösterir. haraç vermeden ticaret ve hatta küçük esnaflık mümkün değildi. mafya heryerdeydi.
    3. selim inanılmaz bir aptallıkla isyanı büyümeden bastıracağına sırf "kan dökülmesin" diyerek her istediklerini verdi. sonunda bir avuç serseri tarafından devrildi. ertesi yıl öldürülecektir.
    bu olay 2. mahmut a bir ders oldu.
    RADİKAL REFORMLAR ANCAK SERT DAVRANAN LİDERLERCE YAPILABİLİR.
    rusyada çar PETRO da sert davrandığı için büyük reformlar yapmayı başarmıştı. onunda baş düşmanı İRTİCA olmuştu.
    en nihayet bu iki hükümdarın ikisinin de önünde inandıkları için değil işlerine öyle geldiği için savaşan yasadışı işlerden geçimini sağlayan halk desteğine dayanmayan bir güruh vardı.
    1808 de gerici değilde reform yanlısı olan bir ayan reisi ALEMDAR MUSTAFA paşanın girişimi 3. selimin ölümüne ama 2. mahmut un başa geçmesine sebep oldu. yeniçeriler kısa sürede yine İRTİCA cıların yönlendirmesi ile isyan ettiler. padişah 2. mahmut karşı koydu savaştı ama ilk gün asiler dağıtıldıysada 2. gün azılı bir yeniçeri çetebaşısı idaresinde yeniden toplanıp ayaklandılar. bunların ne kadar iyi örgütlendiği ve böyle sırf silah zoruyla bastırılmalarının mümkün olmadığı zaten çok yıllardır biliniyordu. padişah epey taviz vererek olayı yatıştırmak zorunda kaldı. zaten başka bir osmanlı şehzadesi bırakmayıp öldürmüş asileri çaresiz anlaşmak zorunda bırakmıştı yoksa onuda devirecekler hatta öldüreceklerdi.
    yeniçeriler özellikle gerici din adamlarının desteğine sahiptiler ve başlıca "örgütlenme güçleri" sözünü geçirebilen bazı çetebaşlarının etrafında odaklanmaları sayesinde mümkün oluyordu.
    2. mahmut yıllarca gizlice hazırlanıp kendine bağlı küçük bir askeri örgüt kurdu. yeniçeri zulmünden bunalan halkın kendisini destekleyeceğinden emin oldu. yeniçeri generalliğine kendi adamlarını atayıp en güçlü yeniçeri zorbalarını çeşitli bahanelerle öldürdü yada sürdü. böylece bu çetelerin emir-komuta gücünü kırdı. 1815 ten başlayıp AYAN a karşı acımasız bir saldırıya girişerek bunları temizlemeye başladı. 1821 de başlayan yunan isyanı sırasında şimdiki güney yunanistan asilerin eline geçti ve buradaki tüm müslümanlar katledildi. yeniçerilerin ve tüm sınıfları bozuk olan ordunun her zaman olduğu gibi savaşmaya niyeti olmadığı için isyan yıllarca bastırılamadı. ULEMA denen ve artık gerici olmuş din adamları sınıfı yeniçerilere desteğini çekti. 1826 da 2. mahmut yeni bir ordu kurup eğitimlerinide yeniçeri kışlalarına çok yakın olan "sultanahmet meydanı" nda yaptırmaya başladı. daha 2. gün bir kavga çıktı ve yeniçeriler ayaklandılar bu kez 1808 dekinden farklı olarak hazırlanmış olan 2. mahmut halkı ayaklandırıp kendi ordusunu da kullanarak isyanı bastırdı ve istanbuldaki yeniçeri kışlalarını ele geçirerek yıktırdı. daha sonrada başka bölgelerdeki yeniçerilerde temizlendi.
    o devirde 200 yıldır yıkılamayan bu ordu ve tüm ocakları artık tümüyle mafya örgütüne dönmüştü.

    bundan sonra büyük reformlar yapan padişah 1839 da çok uğraştığı TANZİMAT FERMANI nın ilanına az bir zaman kala öldü.
    ama artık geç kalınmıştı.
    ülkede batı hayranı bir dönekler takımı ortaya çıkmış ve her yere yayılmıştı.
    tanzimatçılık ise hızlı bir yozlaşma sürecine girerek batıyı üstün görücü ve ondan medet umucu aptalca bir çürümeyi getirdi.
    bunun devamı hala "entel" tabir edilenler arasında aynen devam ediyor.
    vaktinde batılılaşmayı kabul etmekte geç kalınıldığı için rusyadan tonla dayak yedikten sonra başlanan reform sürecide işte böyle dönekleri yarattı. ama başka yolu da yok 18 yy ın sonunda olduğu gibi ya rus dayağı ya reform demek zorunda kalacağımız hale düşmekmi istiyorsunuz.
    bu büyük adamların yapmak istedikleri demek istedikleri ile bu gün yüksek perdeden havlayan köpeklerimizin dediği şeyler aynı şeyler değil tabi ki.
    bize düşen eski hatalarımızdan ders almak ve bir an önce güçlenmeye bakmak olmalıdır.
    eğer zayıfsan hiç şunu-bunu suçlama (ABD-avrupa-rusya) güçlü olan güçsüz olanı ezer bu normaldir.
    nihayet onlarda işte şimdi ezdikleri zayıf dünya halklarının yerinde olmamak için böyle zalim ve kötü oluyorlar yoksa o ezdikleriyle yer değiştirecekler.
    yani kim haklı-kim haksız meselesini tartışmayı boşvermeli güçlenip kendimizi ezdirmemeliyiz.

    bunu aylar önce başka bir yazımdada yazmıştım zaten.

    isteyenler baksın :


    http://forum.donanimhaber.com/m_1033168/mpage_2/key_kopya%252Coyun//tm.htm#1062181



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi barsgan -- 10 Ocak 2005, 0:33:53 >
  • quote:

    Orjinalden alıntı: mythief

    Çözüm için ille şunu şunu yapın demeyede gerek yok :

    Çözüm : İyiyi doğruyu keşfedelim , bu doğruları birebir uygulayalım. Bu yeter ve kafidir ?
    Onlarca ekonomistimiz var prof. müz var onlardan tavsiyeler alalım. İllede IMF'mi lazım. Yukarda da yazdım IMF'nin olduğu hiç bir ülke belini doğrultamadı. Alın size Malezya örneği ekonomilerini IMF'siz düzelttiler.

    Herkesi eğitmek mi gerekiyor. Tüm ülkede ciddi bir eğitim seferberliği başlatalım.
    İnsanlarımızı görgülümü yetiştirmek gerekiyor. O zaman onları eğitelim.
    Tarıma dayalı bir ülke olduğumuza göre önce adam gibi tarıma ağırlık vermemiz gerekiyor. Verelim o zaman. Bazı ürünlerdeki IMF yüzünden getirilen kotaları kaldıralım. Bilinçli çiftçiler yetiştirelim.
    Sonra doğru düzgün bir sanayi devrimi yapamadık. Sanayi var ama ... sadece ama... Sanayiye ağırlık verelim. Ham madde satmayalım, sattığımız ham maddeyi işlemiş bir şekilde avrupadan pahalıya almayalım. Biz işleyelim biz üretelim biz satalım.
    Yabancı paraya yatırım yapmayalım. Dirayet gösterelim.

    Daha sayayım mı ...
    Birşey doğru ise doğrudur. İster sağcı ol ister solcu ister dinsiz ister inanan istersen ne olmak istersen onu ol ama bazı gerçekler vardır ki onlar herkese doğrudur, iyidir.
    Bize düşen görev bunları tek tek bulup uygulamaktır. O kadar. Çıkıpta bana şimdi tüm ülkede nasıl eğitim seferberliği ilan edilecek ayrıntılı anlatın demeyiniz. Eğer isternizse birşeyler yapılabilir. Okadar aydınımız var prof. var elbet bir yol bir formül bulunur ....

    Tutturmuşunuz çözüm çözüm nedir , yol göster ? Asıl soru şu biz gerçekten çözüm istiyor muyuz ?



    üniverste 1. sınıf gazi bunlar hocam bende zaman zaman böyle gazlara geliyorum


    ama dünyanın düzeninde türkiyenin yapısında abd ve ab istemeden 1 kıl kıpırdatamayız
    gerçekten elden bişey gelmez bize büyük bi tusunami lazım belkide

    şimdi sen burda şu şöyle olsun bu böyle daha iyi yazarsın belki hepimiz yazarız ama bunu değiştirmek için biz bile(bu tarz yorumlaryapsak bile) bişey yapmayız

    dünyanın yeni durumu bu

    imf kötüdür evet kötüdür ama onsuz olmaz
    bm milletler tıraştır olmasa olmaz
    ab kötüdür ama olmasa olmaz
    abd en kötüdür ama olmasa olmaz


    herkes olumluyu olumsuzu bilir ama herkes işine gücüne bakar !
  • 
Sayfa: önceki 34567
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.