Şimdi Ara

İZM'lerin Mantıksal Boyutta Kurcalanması :(bir xxxsilver klasiği)

Bu Konudaki Kullanıcılar:
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
2
Cevap
0
Favori
216
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • İZM'lerin Mantıksal Boyutta Kurcalanması :

    İzm'lerin ne olduğunu eminim hepiniz biliyorsunuzdur. Kominizm, faşizm, sosyalizm gibi. Bu sayfada bu izm'leri derinlemesine inceleyeceğiz.



    Marksizm

    Adından da anlaşıldığı gibi Marks denen adamın fikirleridir. Karl Marks Almanya'da Engels'le beraber yaşarken bakkal dükkanı açmaya karar verir. Fakat dükkan açacak sermayeleri şöyle dursun, simit (Almancası simitgen) alacak paraları yoktur. Ama bir sürü adamın her öğün iskender kebabı yiyecek kadar bol parası olduğunu görünce Marks "onların var da, bizim niye yok" diye düşünür. İşte bu düşünce Marksizm'in temel düşüncesidir.


    KARL MARKS

    Marks ve Engels Almanya'da beş parasız dolaşırlarken, Marks'ın aklına dahiyane bir fikir gelir. Paraları yoktur ama Engels'in taş gibi karısı vardır. Marks bir gün Engels'e "senin karı iyi para yapar, şunu satalım da sermaye yapalım" der. Engels de Marks'a "o karı benim karı, sen git, kendi ananı sat" gibi mantıksız bir ifadeyle cevap verir. Bunun üstüne Marks "senin karı, benim karı ne farkeder, sermayeyi hakça paylaşalım" der. Bu laf da ilerde Marksizmin temel ilkelerinden biri olacaktır. İkna olan Engels ve ikna eden Marks, Engels'in karısını sermaye yapın çalıştırmaya başlarlar. Engels'in karısına arasıra Marks da atlamaktadır (The attack) . Bu olaylara ufak ufak bozulan Engels'e Marks ortak paylaşımdan sözeder. Tek sermayeleri olan Engels'in karısı, bu arada çok yorulmakta ama sesini çıkarmamaktadır. Karl Marks bu arada boş durmamakta, çevredeki insanları ikna ederek onların da karılarını ortak kullanıma açmalarını tavsiye etmektedir. Bu fikirlere kafası yatan bazı adamlar da karılarını Marks'a sermaye olarak verirler.


    ENGELS

    Artık Marks'ın dükkanı para basmakta, sermayelerin kocaları da ibrikçilik, peçetecilik v.s. işleri yapmaktadırlar. Akşamları kazanılan paralar hakça bölüşülmektedir. Böylece dünyanın ilk Marksist Komünü kurulmuş olmaktadır. Komünde ortalıkta dönen paranın sorun çıkarabileceğini gören Marks, komün içinde para kullanımını yasaklamış, yuvarlak şekilde kestirdiği ve "marka" dediği tahta parçalarının kullanımını sağlamıştır. Komündeki adamlara bu markaları dağıtmakta, kendi de parayı cebe atmaktadır. Bu gün bile genelevlerde, kumarhanelerde işte bu markalar kullanılmaktadır. Markanın kelime anlamı "Marks'a verilen" demektir.


    SERMAYE

    Bu arada Karl Marks'ın kafasında çeşitli fikirler toplanmaya başlamıştır. Ama kapıda marka kesmekten zaman bulup da bunları bir araya getirememektedir.


    KOMÜN EVİ

    Komün de hayat mutlu bir şekilde sürerken ahlak polisi duruma müdahale eder ve komünü dağıtır. Marks, Engels ve Engels'in karısı İngiltere'ye kaçarlar. Biriktirdikleri paraları sermaye yapıp, "Marks And Spencer" adlı bir bakkal dükkanı açarak geçinmeye başlarlar. Biraz daha rahata eren Karl Marks dünyanın düzenini değiştirecek olan ünlü "Das Kapital (Sermaye)" adlı kitabını yazar. Marks'ın fikirlerine göre kapitalizm hakça paylaşımı engellemekte, büyük sermaye sahipleri parsayı toplayıp işçi (proloter) kesimini sömürmektedir. Marks kendince şöyle bir sistem düşünür: Madem herşeyi işçiler yapıyor patronlara ne gerek var, üreten işçilerse yöneten de onlar olsun. Üretsinler, eşit bir biçimde de paylaşsınlar. Devlete çalışsınlar, devlette onlara baksın.

    Marks'ın bu fikirleri işçiler tarafından çok beğenilir. Çeşitli partiler, örgütler kurulur. Marks'ın fikirlerine MARKSİZM, bunlara inananlara da MARKSİST denilir. İyice örgütlenen marksistler devletleri sallamaya başlarlar. Bu sallamalar sonucu, zaten kendi kendine sallanan Rus İmparatorluğu yıkılır, ve komünizm ilan edilir. Devrimin esasoğlanı Maria Navratilova adlı keçi sakallı bir adamdır. Daha sonra bu adama Rusça "sallayan adam" anlamına gelen LENİN kod adı verilmiştir.


    LENİN

    Devrimin ikinci ve üçüncü adamları sırasıyla Troçki ve "Palabıyık" anlamına gelen Stalin'dir. Çok sonraları Stalin'le arası bozulan Troçki Meksikaya kaçacak ve Alain Delon tarafından kafasına kesersapı vurularak öldürülecektir.


    STALİN

    Rusyadaki bu olayları gören bazı adamlar "biz de devrim yapsak nolur ki" diyerek devrim yapmaya çalışırlar. Bunu birçoğu başaramaz. Ama başaranlar da olur. Bunlardan biri de MAO kod adlı bir çinlidir. Bu Mao denen adamın tek başarısı, eşitlik olsun diye bir milyar Çinliye aynı renk bahçıvan tulumu giydirmektir. Bu Marksizim açısından kesinlikle küçümsenecek bir başarı değildir.


    MAO ZEDUNG

    Daha sonraları Che Guevera, Fidel Kastro gibi adamlar ortaya çıkmış, Küba'daki Generalin koltuğunu sallaya sallaya düşürmüşler ve bilindiği gibi puroya dayalı Komünist bir devlet kurmuşlardır.


    CHE GUEVERA

    Marksizm yavaş yavaş en büyük düşmanı olan kapitalizmin kalesi Amerikaya yaklaşmakta ve burayı da tehdit etmektedir. Marksizm, Amerikada da kendine yandaşlar bulmuş, hızla yayılmaya başlamıştır. Amerikanın en hızlı Marksisti Elvis Presley adlı bir kamyon şoförüdür. Marksizmi kendince yorumlayan Elvis, bu fikirleri şarkı haline getirmiş ve meşhur bir şarkıcı olmuştur. Aynı zamanda Marksizmin Amerikan versiyonu olan "Rock'n Roll'un (sallan yuvarlan) " da mucididir. Elvis, Lenin gibi devleti sallayamadığından, kendi götünü sallamıştır. Bu sallantıya ilk başlarda bir anlam veremeyen Amerikan devleti, CIA, FBI, NSA gibi önemli kuruluşlarının siyasi analizleri sonucu Elvis'in götünü sallayarak Marksizm propagandası yaptığı sonucuna varmış ve televizyonlarda Elvis'in belden aşağısının gösterilmesini yasaklamıştır. Bu yasaklamalar etkili olmuş Elvis göt darbeleriyle Amerikan devletini yıkamamıştır.

    Marksizmin Türkiye'ye yansımaları ise "onun var da benim niye yok" ilkesi çerçevesinde olmuştur. Bu gün Türkiyedeki en yaygın Marksist eylem, arabaların kaportalarını çizmek, lastiklerini patlatmak ve bankamatiklere işemektir.

    Marksizim de zamanla çeşitli kollara ve bacaklara ayrılmıştır. Bunlardan bazıları komünizm, sosyalizm, leninizm, stalinizm, maoizm v.b.

    Marksizmin de bütün izmler gibi fasafiso olduğu zamanla anlaşılmış ve tarihteki yerini almıştır. Oysa Marks şu Türk atasözünü bilseydi belki hiç bu işlere bulaşmayacaktı:

    "Sen ağa, ben ağa; bu ineği kim sağa!"


    İNEK







    Kapitalizm

    En eski izm. Bütün izm'lerin anası.

    Kim tarafından, hangi tarihte, hangi ideolojik boyutta ortalığa salındığı belli değildir. Dünyanın en eski mesleği fahişelikle aynı anda ortaya çıktığı zannedilmektedir. Yukarda da anlattığım gibi, kapital zaten sermaye demektir. Dünyanın ilk sermayeleri de fahişeler olduğundan, büyük olasılıkla ilk kapitalist bir pezevenktir.

    Taş devrinde en önemli şey taştı. İnsanlar taştan yapılmış mağaralarda yaşıyor, taştan heykeller yapıyor, taş yeyip, taş sıçıyorlardı. Çünkü insanların bizzat kendileri taşkafaydı. İnsanlar sağdan soldan topladıkları taşları değiş tokuş ederek ihtyaçlarını görüyorlardı. Çünkü her taş her işe yaramıyordu. Bazıları az kıymetli bazıları da çok kıymetli oluyordu. Çok kıymetli taşlar hem az bulunuyor hem de çıkarması zor oluyordu. Taş devrinde erkeklerin sayısı kadınlardan fazla olduğundan ve bu adamlar otuzbir çekmeyi bilmediklerinden kadınlar da çok değer kazanıyordu. İşte bu ortamda taşkafalı bir mağara adamı taşkafasını çalıştırıp kolay taş kazanmanın yolunu buldu. Karısını kıymetli taş karşılığında mağara adamlarına satmaya başladı, böylece mağara adamı kapitalizmi yaratmış oldu.

    Daha sonraları sadece kadınlar değil birçok şey taş karşılığı satılmaya başlandı. Parlak taşların daha kıymetli olduğunu farkeden bazıları ise taşları yağlamaya, parlatmaya başladı. Böylece insanlık çağ atlayarak Cilalı Taş Devrine girdi. Zamanla çeşitli madenler bulundu, bunlar işlendi ama hala taş bir numaralı değerdi. Zamanla altının bulunup değerinin anlaşılmasıyla taş ikinci plana itildi. Artık insanlar altın için yaşıyor, altın için savaşıyor, altın için karılarını satıyorlardı. Altın ağır bir maden (Metallica) olduğundan heryere taşınamıyordu. Buna çözüm olarak Lidyalılar parayı icat ettiler.


    PARA

    Paranın icadı kapitalizm tarihi açısından pezevenklik kadar önemlidir. Paranın tadını iyice alan kapitalistler sermaye miktarını artırmak için savaşlar çıkarmaya başladılar. Yenilen ülkelerin kadınlarını esir edip Kar-hanelerde çalıştırıyorlar, küplerini dolduruyorlardı. Ama bu savaşlar erkek nüfusun azalmasına, sermaye olarak kullanılan kadınların daha rahat ortamda yaşamaları sonucu, kadın nüfusunun artmasına yol açtı. Ayrıca kültür alışverişi neticesinde erkekler otuzbir çekmesini öğrenmişlerdi. Bütün bunların sonucunda pezevenklik eski önemini yitirmeye başladı.


    ANTİK KAR-HANE

    İnsanların ihtiyaçlarının çeşitlenmesiyle kapitalistler daha başka iş alanlarına yönelip paralarını buralarda değerlendirmeye başladılar. Hatta zamanla pezevenklik ayıp sayılmaya başladı. Artık kapitalistlere pezevenk değil işadamı deniyordu. Her alana el atan kapitalistler dünya ticaretini ellerinde tutmaya başladılar.

    Yeteri kadar parası olmayan kapitalist yavruları ise sermaye biriktirmek için eski yöntemlere başvuruyorlardı. Çeşitli şekillerde ağlarına düşürdükleri kadınları sermaye yaparak para biriktiriyorlar, yeteri kadar kapital biriktirince de örneğin basın patronluğu gibi namuslu görünen işlere atlıyorlardı. Yeteri kadar palazlanamamış kapitalistlere ise MAFYA deniyordu. Sermaye biriktirmenin diğer zahmetsiz yolu ise kapitalist ruhlu politakacıları ayarlayıp devleti soymaktı.

    Bu gün de sermaye biriktirmenin en kolay yolu yine pezevenklikten geçiyor. Örneğin satacak birşeyi olmayan Dağılmış Sovyetler Birliği Devleti para bulmak amacıyla Rus hatunlarını dünya pazarlarına "Nataşa" markasıyla sunuyor, hatırı sayılır miktarda sermaye girişi sağlıyordu. İnternette de bile ilk para kazananlar porno sitelerini kuranlardır.

    Aslında eski çağlardan bu yana değişen pek birşey yok. Devran, Ol Devran Çağlar.









    Faşizm

    İtalya da çıkmış bir akımdır. Bu izm'in babası Benito Mussoloni adlı bir adamdı. Genel olarak Faşizm diye adlandırılsa da, Almanya'daki Nazizm'den pek bir farkı yoktur.


    ADOLF HİTLER

    Mussolini eski bir sosyalist, Hitlerin Nazi partisi ise Nasyonal Sosyalist partidir. Ne hikmetse faşistler biraz sol kokmaktadır.


    BENİTTO MUSSOLİNİ

    Temel olarak doğru dürüst bir ideolojisi mevcut değildir. Kapitalizme ve süslenmiş ırkçılığa dayanır. Tek otorite faşistelerin yönetimindeki devlettir. Devlet "höt deyince alsana bir göt" demek faşizmin temel ilkesidir. Demeyeni de zaten domaltırlar (Domestic).

















  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.