Şimdi Ara

... (2. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
40
Cevap
0
Favori
1.591
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 12
Sayfaya Git
Git
Giriş
Mesaj
  • quote:

    Orjinalden alıntı: Kant

    Hocam önceden siz bu kadar zıt değildiniz ya ne oldu ki

    Konu hakkında, zaten Türkiyedeki dizilerin %90ından bi halt olmaz. Başrole bir kadın ve bir de erkek karakter koyuyorlar, bi de çetrefilli bi aşk hikayesi oldu mu, değmeyin reytinge tüm millet seyrediyor. Onlarca dizi çıktı ve hepsinin de izleyeni var.

    Kendi arkadaşlarımdan bile biliiyorum bez bebek seyreden var.

    Dizilerin bir çoğu saman alevi gibi parlıyor ve yayınlandığı dönemde izlenme rekoru kırıyor. Fakat; dönem sona erince birden unutuluyor. Bizim yapımcılarımızda, her zaman ateşe yeni saman yığınları atıyor. Alev sönerse; bizde söneriz korkusundan olsa gerek.

    Dizilerde aynı temalar işleniyor. Sadece; karakterler, zaman ve mekan değişiyor. Ve bu dizi yazarlarına da (senaristlere) yaratıcılık, toplum çarpıklıklarını anlatan insan gibi sıfatlar takılıyor.

    Bir de ne gariptir, izleyici kitlesi tarafından tutulan diziler 200 bölüme kadar oynuyor. Artık dizide kuşak-nesil değişimi yaşanıyor.

    Diziler bana göre Tv. denilen makinaları (ya da aletleri) kullanarak; insanları hipnoz etme aracıdır. S. King' in Cep isimli romanında cep telefonlarına yollanan bir frekans ile insanların beyni ele geçiriliyordu. Bana görede gerçek hayata Tv. kullanılarak insanlar koyun sürülerine benzetilmeye çalışılıyor.




  • quote:

    Orjinalden alıntı: Deep Impact

    normal olan evlilik dışı ilişki mi yaşamak ?

    kadının özgürlüğünden evlilik dışı ilişkiyi mi anlamamız gerekiyor ?


    bakınız; ferhunde ...


    galiba arkadaşlarımız kadının akşam yemeğinden sonra tatlı olarak alınmasını, kadının özgürlüğü olarak algılıyor..
  • quote:

    Orjinalden alıntı: Deep Impact


    bu arada cumhuriyetle bir problemim yok ki ...

    yaşasın cumhuriyet ...


    Bu mesaj çok anlamlı. Cumhuriyetin altı oyuluncaya kadar yaşasın cumhuriyet.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: kaotika


    Bu mesaj çok anlamlı. Cumhuriyetin altı oyuluncaya kadar yaşasın cumhuriyet.


    samimiyetimi size izah ve ispat zorunluluğum yok değil mi ?
  • tv deyince (son zamanlardaki absürd diziler furyasından dolayı) hafakanlar basıyor. onların karşısına oturmuş sus pus izleyen insanları gördükçe cinleniyorum. bir de üzerine yorum - kritik yapmıyorla mı, tam zıvanadan çıkıyorum
  • Aslında bu gibi dizileri birbirinden ayırmak lazım, birinde bunların hayal dünyasının ürünü olduğunu, insanları eylendirmeye yönelik olduğunu kavramak zor olmasa gerek. Diğerlerinde ise sürekli telkin ve öğretiler var bunları güçlendirmek için sunulan olayların nasıl bir risk taşıdığı ortada.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: kaotika
    quote:

    Orjinalden alıntı: Deep Impact
    bu arada cumhuriyetle bir problemim yok ki ...
    yaşasın cumhuriyet ...

    Bu mesaj çok anlamlı. Cumhuriyetin altı oyuluncaya kadar yaşasın cumhuriyet.


    cumhuriyet'ten anladığın, bizim bildiğimizden başka bir şeymidir? hayır cumhuriyet ise yönetim, bu dönemde daha etkin görünüyor. yok inançsızlığınla karışık birşeyse adını koyalım; o cumhuriyet değil, marksist laiklik.
    karıştırmayalım lütfen..
  • quote:

    Orjinalden alıntı: ozgurdeniz65
    @wineleven,
    kaotika "cumhuriyet'in altının oyulmasından bahsetmiş..
    Bugün Cumhuriyet'in tasfiye edilişini kim inkâr edebilir ki?
    Cumhuriyet'in kazanımlarının taşınamaması Türkiye Cumhuriyeti'nin bir gerçeği ve bunu dile getirmek "inançsızlık" diye yorumlanıyorsa bazı gerçekleri görmek için daha gözlerimizin açılmadığının farkında olmamız gerekmektedir..
    Marksizmin laikliğe bakışı ise Cumhuriyet sistemindeki eksikliklerin tümünü kapsayan bir felsefedir..Yani laisizmdir..
    Yani bir şeyler karıştırılmıyor,sadece gerçekler dile getiriliyor..



    cumhuriyetin tasfiye edilişinden anladığımız, inanan insanların da orada olabildiğimidir? başka bir oyulma biçimi var ise örneklendiriniz ve gözümüzün açılması içinde yardımcı olunuz.
    marksizm bakmasın efendim cumhuriyete, biz laiklik istiyoruz laisizm sizin olsun.
    bence yanlış şeyleri dile getiriyorsunuz. ha başka birşeyi yönetim biçimi yapmaya çalışıyorsanız. bizim düzeltme çabamız anlaşılan sizin hedefinizden şaşmanız gibi algılanıyor.
    demek ki (kaotika çıkarımı) rejimin altını oyuyorsunuz..




  • Neden?...

    Ülkemizde hemen hemen herkesin bu sistemin hırsızlık ürettiği,çeteler ürettiğinde hem fikirdir. Fakat bu memnuniyetsizliğin tepkiye dönüşmesi veya büyümesi açıkça istenmez hemen kontrol altına alınmak istenir.
    Sistem iktidarını nasıl sürdürüyor. Sisteme yön verenler egemenliklerini nasıl gizliyor?
    Tabii bu denetim ve kontrol herşeyden önce medya vasıtasıyla oluyor. Bunca çöküntüye rağmen durumdan memnun olmayanlar neden ve nasıl örgütlenemiyor veya sistem muhalefetin önünü kesmeyi nasıl beceriyor. Uygulanan karşı politikalar, çalışanların yararına olmamasına rağmen gelişen tepki, seçim zamanı sadece farklı partiye oy atmakla nasıl sınırlandırılıyor. Sistem esasında sermayeyi destekleyen partilere oy vermeye seçmeni nasıl ikna ediyor?
    Halkın bu tepkisini azaltan araçların başında medya, şiddet ve inançlar bulunuyor.Uygulanan şiddet ise tepkileri, hırsızlığı ve çeteleri sindirsede, ortadan kaldırmıyor.
    Yine insanları edilgin yapıya büründürmede kullanılıp, dindar vatandaşlara yapılan inanç sömürüsü ,"ahiret hesabı, yaşarken açlık içinde isyan etmeme, özellikle ilahi adalet elbet tecelli edecektir" sen bu durumuna şükür et gibi dine özgü telkinler, sistemdeki bazı mekanizmaların açığa çıkması ve sorgulanması istenmemekte, gizlenmekte, adeta bir silah gibi kullanılmaktadır..
    Amaçları gizleyen diğer araç ise milliyetçiliktir. Kriz zamanlarında halkın milli değerleri devreye sokularak sistemin çelişkileri gizlenir.
    Eğitim ise sistemin bir başka ideolojik silahıdır.
    Ve halkın tepkilerini sisteme kanalize ederek denetleyen araçların en önemlisi Medyadır. Medya kime aittir.Hangi sınıf yararına hizmet vermektedir.Gerçeklik ve yanılsama için hangi teknikleri kullanıyorlar? Bir ülkede üretim araçlarına hakim olan grup yani ekonomiyi belirleyen yüksek tabaka, aynı zamanda medyaya, siyasete ,dine , sanata, felsefeye ve kültüre de hakim midir. Çıkarları pekiştirmek ve mekanizmaları rahat çalıştırmak için bu hakimiyet mutlaka olmalıdır. Olaylar ve gelişmeler yorumsuz aktarılmaz,çarpıtılarak ideolojik çıkarlara göre aktarılır ve yorumlanır.Bu bakımdan tarafsızlık objektiflik-nesnellik söz konusu bile olamaz.Çünkü basının mülkiyeti zaten bu sermayedarların elindedir de ondan tarafsız olamaz. Mesela bir medya grubu, ABD nin Irak işgalini ne şiş yansın ne kebap cinsinden güya getirecekleri demokrasiyi manşetlerine ve yorumlarına taşımış olabilir. .Neden. Çünkü aldığı bir petrol şirketi ile işbirliğine halel getirmek istemez oda bu durumdan yararlanmak ister. Diğer taraftan farklı bir yayın organı ve TV si reklam gelirlerinden faydalanmak için ne şiş yansın ne kebap siyasetini uygular bunu da matah bir şeymiş gibi böbürlenerek anlatır.
    Medya nasıl bir yöntem kullanıyor.
    Olay ve kişileri sevimli ve hümanist göstererek imaj geliştirir.Mesela bir insanı çok iyi bir ressam olarak gösterir.Veya ülkemize gelen ABD başkanının bebekli fotoğrafını göstererek bir çırpıda yardımsever yapar.Zaten yansıtılmak istenende budur.
    Yine tepkiyi gizlemek ve olayın ana merkezini kaydırmada kullanılan üslupta önemlidir medyanın olayları verişinde.
    Medya ayrıca "köşeyi dönmek için kafayı çalıştırmanın oda olmazsa piyango kültürünü pompalamayı diğer bir yöntem olarak kullanır.Tabii sistemin çürümüşlüğünden hiç söz edilmez.
    Yayınlanan dizilerde sanal bir dünya yaratılır.Gerçeklik yoktur. Kadını marka olarak kullanmasında sınır, alabildiğine geniştir. Ancak bu sınır erkeğin egemenliği dışına çıkamaz. Bu dünyada halkın gerçeği yoktur. Sıkıntıları, meslek sorunları, yaşadığı çevre yoktur.
    Tüketim kültürü şişirilerek, insanları çarşı-pazarda satınalmaya yöneltme de diğer bir yöntemdir.
    Kabul edelim veya etmeyelim, insanları tepkisizleştirmek için şiddet,kan,cinayet vs. unsurlarını ve bireyciliği-bencilliği,inançları çok sık kullanarak sistemin sakıncalarını olağanlaştırmak,hele insanların kafalarını karıştırmak, medyanın daha doğrusu tarafsız kimliği altında yayın yapan medyanın temel görevidir.




  • quote:

    Orjinalden alıntı: wineleven



    cumhuriyetin tasfiye edilişinden anladığımız, inanan insanların da orada olabildiğimidir?



    Yolsuzluklar, amerikancılık, eleştiriye tahammülsüzlük, vatandaşa küfür. Bu insanların neye inandığını izah edebilir misiniz?
  • quote:

    Orjinalden alıntı: Target Human
    quote:

    Orjinalden alıntı: wineleven
    cumhuriyetin tasfiye edilişinden anladığımız, inanan insanların da orada olabildiğimidir?

    Yolsuzluklar, amerikancılık, eleştiriye tahammülsüzlük, vatandaşa küfür. Bu insanların neye inandığını izah edebilir misiniz?


    yolsuzluk, ne zaman yoktu?
    amerikancılık,ne zaman yoktu?
    eleştiriye tahammülsüzlük,kim tahammül etti?
    vatandaşa küfür,şimdiye kadar hep olmuştu. hatta köpek bile daha değerliydi. hatta bazı hakim ve savcılar bu hükümet yetkililerine söverken yakalanmışlıkları var. ananıda al git! küfür sayılıyorsa, diğeri için ne söylemeniz gerekli?

    quote:

    Bu rejimin altının oyulması yalnızca "kaotika çıkarımı" olara nitelendirilmemeli demiştim ve bu bir GERÇEKTİR diye de söz etmiştim..Çünkü Cumhuriyet rejiminde sizin tabirinizle "inanan veya inanmayan insanların orada olabildiği" önemli değildir..Bu gerçekler uzun uzun sıralanabilir..Ancak en başta halk düşmanlığı,amerikancılık ve gericilikle kan kardeşliği gelir..Bunlar Cumhuriyet'in tasfiye sürecindeki en etkili faktörlerdir..Ardından piyasa fetişizmi gelir ve bu,bulaştığı her yeri çürütür..Böylece devletçilik gibi bir kazanım da yok edilmiş olur..
    Gözümüzün açılması için bu değerlere sahip çıkmak gerekir..Çünkü bugünün içinde bulunduğumuz "laik" Cumhuriyeti "laik" kalamamaktadır..
    Doğal olarak marksizm gibi bir felsefeyi anlamamış olmak da son derece normaldir..Çünkü bunu istemeyen bir zihniyet mevcuttur..Böylece felsefi açıdan da bir gelişim söz konusu olmamaktadır..Her konuda tamamen bilimsel olmayan metodlar uygulanabilmektedir günümüz Türkiye'sinde..


    cumhuriyetin tasfiye sürecindeki etkili faktörleri bilmem, bunları sizin kurgunuz olarak görmüşümdür. piyasa fetişizmi diyereki çalışmayı, gayret etmeyi, üretmeyi tehlike olarak görüyorsanız, orasına da karışmam. bu marks denen adamın düşünceleri beni inan ilgilendirmiyor. sizde kalsın bize de dayatmayın.




  • quote:

    bu marks denen adamın düşünceleri beni inan ilgilendirmiyor. sizde kalsın bize de dayatmayın.


    Ben Marksiz düşünceyi benimseyen birisi değilim. Fakat; bu aralar Kapital' i okuyorum. Ve her satırında Marx' ın ne kadar büyük bir düşünür, ekonomist olduğunu gözlerimle görüyor, şahit oluyorum. Siz hayatınızda Marx' ı objektif yayınlardan okudunuz mu? (Marx' ın yazılarını okumuş olmanıza ihtimal vermiyorum.)
    Ayrıca; yolsuzluğa, Amerikancılağa, eleştiriye tahammülsüzlüğe karşıdır, Marx.(Bu benim yorumum, yanlışım varsa özür dilerim) Tabi ki; bunu okuyanlar bilir!!!
  • Kaç kere söyledik Karl Marx Harun Yahya'ların yazdıklarından öğrenilmez diye...!
  • quote:

    Orjinalden alıntı: ozgurdeniz65

    wineleven,
    Piyasacılık ile üretim sağlanmıyor,tamamen yaşamın tüm alanlarını metalaştıran bir sermaye dikdatörlüğü tesis ediliyor..
    Ülkenin inanılmaz bir borç stoğunun içine yuvarlandı..Hayvancılık öldü..En kritik olan işletmeler bile yerli ve yabancı tekellere satıldı..
    Bu "tüccar zihniyet" ile idare edilen ülkemizde hem yönetici hem de emekçi sınıf üzerinde yıkıcı bir etkiye sahip oldu..Bunun artık savunulacak bir tarafı kalmadı..
    Ayrıca,
    "Marx denen adam(!)"ın fikirlerini size kimse dayatmıyor..Biraz daha okumanız dileği ile..
    Ciddiyetsiz ve gereksiz mesajlarınızı lütfen bu konu içerisine bir daha göndermeyin..




    nasıl kazanım olacak peki herkes herşeyi takasmı edecek? böyle bile olsa nasıl gelişmişlik ve kalite standardı yakalanacak? bu şehir hayatının olmazsa olmazı, tarih boyunca bunun dışında birşey olmuş değil. olanlarında akıbeti belli.
    laikliği marksist şekilde dayatmadığını hala ısrarla iddia ediyorsun! yukarıda sırf 2.kişi gibi düşünülmüyor diye cumhuriyetin altı kazınıyor ve cumhuriyete marksistsel yaklaşım getirdiğini ve laikliğin laiklik olmadığını, aslında normale dönen bir laiklik kavramı var ama marksist yaklaşımın ilk başta egemen olması ve kavramın normale dönüşünü kabullenemeyişin, bana bir dayatma değilse nedir?

    marksizmin kapital düşmanlığı bile başlıca tahammülsüzlük..

    -he gardaş bu binanın sahibide faşist. çünkü zengin! dediğiniz düşünce tarzının ileri safhalarında hep bunu duydum..




  • Diyanet bu dizilerden rahatsız
    Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Görmez, gerçeküstü güçlere sahip kahramanların yer aldığı dizilerin dini kavramların tasavvurunu çarpıttığını, bu çarpık anlayışın “Sırlar Dünyası” gibi dini içerikli programlarda da görüldüğünü söyledi.
    Görmez, RTÜK’ün düzenlediği, “Çocuk gerçeği ve medya okuryazarlığı dersinin önemi” konulu uluslararası panelin ikinci gününde yaptığı “Sihirli dizilerin oluşturduğu din algısı” başlıklı bir konuşma yaptı.
    “Sihirli Annem”, “Acemi Cadı”, “Selena”, “En İyi Arkadaşım” gibi dizileri eleştiren Görmez, “Sihirli diziler, Allah, melek, mucize, ahiret, ilahi adalet, dünyevi ve uhrevi müeyyide gibi dini kavramların tasavvurunu çarpıtmaktadır” dedi.

    Sırlar Dünyası’ndaki çarpıklık
    Sihir ve büyü dizilerinin toplumda din adına hurafe ve batıl inançların yaygınlık ve meşruiyet kazanmasına neden olduğunu savunan Prof. Dr. Görmez, şöyle devam etti:
    “Sırlar Dünyası tarzındaki yapımlar bizzat sihir ve büyüyü esas almamakla beraber İslamın kader, müeyyide ve ilahi adalet gibi ilkelerini insan hikâyeleri özelinde ve Kuran’ın ruhu ile örtüşmeyecek bir şekilde aşırı mistisizm ve sır telakkileri eşliğinde işlemektedir. Bu programlarda ilahi adalet bu dünyada işlenen olumsuz olayların hemen akabinde tecelli edecek şekilde sunulmaktadır.”

    Televizyon uyarısı

    Nöropsikiyatr Merkezi yönetici psikiyatrı Prof. Dr. Nevzat Tarhan da çocuklar için sanal gerçeklik ile maddesel gerçeklik arasında fark olmadığını, çocuklarda gerçeklik duygusu gelişmediği için iyi ve kötü ayrımının yapılamadığını söyledi. “Klip sendromu” olarak literatüre geçen bu durum nedeniyle aileleri uyaran Tarhan, uzun saatler televizyon seyreden çocukların zihinsel yeteneklerinin tam olarak gelişmediğini de vurguladı.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Gücdevani -- 9 Ekim 2008; 17:18:22 >




  • quote:

    Orjinalden alıntı: C4

    tv deyince (son zamanlardaki absürd diziler furyasından dolayı) hafakanlar basıyor. onların karşısına oturmuş sus pus izleyen insanları gördükçe cinleniyorum. bir de üzerine yorum - kritik yapmıyorla mı, tam zıvanadan çıkıyorum
    />


    aynen katılıyorum
  • eski masallarda birsey yoktuda şimdi neden rahatsız olundu acaba?
    Medyaya bir bakalım hepsi hükümetin yalakası aşalık gruplar.Bunalaın yayınladıkları programın hükümet denetiminde olmadığı ne malum.Zaten basdakilerin amacları belli değilmi;
    Halkı koyun sürüsüne çevirme
    Kömür dağıtma,yardım etme milleti mahkumluğaa alıstırma.
    Sabah kadın programları sayesinde bu milletin geleceğini olsuturacak kadınları televizyon karsına dikme.Onların düşünce yapılarını geliştirmelerine mani olma.

    Esas yasaklanması gereken birşey varsa sabah programlarıdır.Bu kadar cehaletin başını alıp götürdüğü,bu kadar şaklabanca,bu kadar milleti enayi yerine koyan şey izlemedim.
    Çoğunluk inanmıyor ama gidişatımız osmanlının son50senesi gibi değilmi.
    Aydın kesim azalmıs susturulmaya calısılıyor.Menfaat sahipleri ülkeye yararı olanları tasviye ediyor.Halkta hala hurefeler peşinde aydınlanmamıs....




  • quote:

    Orjinalden alıntı: kaotika

    Bu hükümetin kadının özgür oluşunu hazmedemediği de bir gerçek. Bunu da çeşitli bahanelerle itiraf ediyorlar.


    Aynen öyle. Bunu kimse inkar edemez.
  • küçük kardeşim var

    baya uzun zaman önce fox tvyi kanal listesinden sildim. selena vardı bi ara onuda yasakladım. yasaklamak iyi birşey değil ama mantık kuramayacak kadar küçük bir çocuğa durumu anlatsam ne olacak? anlayacak mı?

    bu vesileyle bu lanet dizilerden kurtuldum... sadece fox değil tabi! yumurcak tv cartoons.de falanfişman hepsini sildim.

    sadece trtçocuk kaldı
  • Kadınların özgür olamayacağı bir ülkede yorum yapmaya hakkım yok.Ama ben BÖYLE Türkiyenin Türkü değilim.Ben Atatürkün Türküyüm.Ben özgür Türk Kadınıyım!Her fırsattada özgür olduğumu hatırlatacağım.

    Tek yorumum budur.

    Nefretim paha biçilemeyecek kadar çok!
  • 
Sayfa: önceki 12
Sayfaya Git
Git
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.