Şimdi Ara

Siyahı futbolcular ve evrim

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
91
Cevap
0
Favori
2.641
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Futboldan biraz haşır neşir olanlar bilirler.

    Avrupalı futbolcular teknik özellikleri ve futbol zekalarıyla

    Siyahı afrikalı oyuncular ise vucut yapıları hızları ve cabukluklarıyla bilinirler.

    Bence evrimin bir kanıtıdır.

    Şöyle anlatmak gerekirse bir çok ileri zekalı bilim adamıda beyazdır.

    Yani afrikalı insanlar evrimleri avrupalı insanlara göre bir ölçüde daha geride.

    Etoya muz atan zihniyetle şiddetle kınıyorum insanları ayırmıyorum fakat.

    Siyahı insanlar ile avrupalı yada asyalı bir beden arasında evrimleşinde mutlak farklılıklar var.Özellikle maymunlar ile insanlar arasındaki genetik farkın yüzde 2 oldugunu göz önünde bulundurursak.



  • quote:

    Orjinalden alıntı: K.MARX

    Futboldan biraz haşır neşir olanlar bilirler.

    Avrupalı futbolcular teknik özellikleri ve futbol zekalarıyla

    Siyahı afrikalı oyuncular ise vucut yapıları hızları ve cabukluklarıyla bilinirler.

    Bence evrimin bir kanıtıdır.

    Şöyle anlatmak gerekirse bir çok ileri zekalı bilim adamıda beyazdır.

    Yani afrikalı insanlar evrimleri avrupalı insanlara göre bir ölçüde daha geride.

    Etoya muz atan zihniyetle şiddetle kınıyorum insanları ayırmıyorum fakat.

    Siyahı insanlar ile avrupalı yada asyalı bir beden arasında evrimleşinde mutlak farklılıklar var.Özellikle maymunlar ile insanlar arasındaki genetik farkın yüzde 2 oldugunu göz önünde bulundurursak.


    bu yaptığınız düpedüz faşizmdir.

    evrimde geri demek insanlıkta geri demek.insanları doğuştan gelen yapıları ile klasife edemezsiniz.zeka güçten çok daha önemli bir özelliktir çünkü.nitekim bugün dünaya güçlü değil,zeki hakimdir.

    sizinde fikren maymun eto diye bağıran barcelona taraftarından zerre kadar farkınız yok.tek farkınız bu faşizan tavrınıza bilimsel bir kılıf uydurmanız....




  • Evrimden çok ortama uyum sağlamak desek daha uygun olur sanırım. Siyahi atletler genelde daha başarılı atalarından gelen hediye olmalı evrime direk bağlamak çok genel olur.
  • Tamam evrime inanıyoruz ama kanıt konusunda coştun sen ya
  • quote:

    Orjinalden alıntı: sariemir06

    Tamam evrime inanıyoruz ama kanıt konusunda coştun sen ya



    elhamdülillah evrimcisniz yani:) yeri gelir bilim bilim diye kafa ütülersiniz.dinciler siziiiii



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi superposition -- 19 Temmuz 2009; 17:18:03 >
  • Bunun evrimle bir alakası olmadığına inanıyorum;zira evrimin sıcak bölgelerde daha hızlı geliştiğini okumuştum,yanlış hatırlamıyorsam.O yüzden bunun evrim ile bir alakası olsa idi siyah derililerin beyaz derililerden daha gelişmiş olmaları gerekirdi.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: destroyer39

    Bunun evrimle bir alakası olmadığına inanıyorum;zira evrimin sıcak bölgelerde daha hızlı geliştiğini okumuştum,yanlış hatırlamıyorsam.O yüzden bunun evrim ile bir alakası olsa idi siyah derililerin beyaz derililerden daha gelişmiş olmaları gerekirdi.



    evrim çuvallıyormu ne:)
  • quote:

    Orjinalden alıntı: berat23


    quote:

    Orjinalden alıntı: destroyer39

    Bunun evrimle bir alakası olmadığına inanıyorum;zira evrimin sıcak bölgelerde daha hızlı geliştiğini okumuştum,yanlış hatırlamıyorsam.O yüzden bunun evrim ile bir alakası olsa idi siyah derililerin beyaz derililerden daha gelişmiş olmaları gerekirdi.



    evrim çuvallıyormu ne:)


    Ne alakası var?Çuvallasa bile arkadaşın yazısı çuvallar.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: berat23

    quote:

    Orjinalden alıntı: sariemir06

    Tamam evrime inanıyoruz ama kanıt konusunda coştun sen ya



    elhamdülillah evrimcisniz yani:) yeri gelir bilim bilim diye kafa ütülersiniz.dinciler siziiiii


    Tamamen saçmalamışsın.
    Tanrıya inanıyorum , ama evrim=bilimsel bir uğraş bunun farkındayım varmı itirazın?Bilimsel olarak düşünmek suçmu ya...
  • her afrikalı avrupalı gibi yaşasın bakalım o vücud yapısı,hızı oluyormu ?


    quote:

    Orjinalden alıntı: K.MARX

    Futboldan biraz haşır neşir olanlar bilirler.
    Avrupalı futbolcular teknik özellikleri ve futbol zekalarıyla
    Siyahı afrikalı oyuncular ise vucut yapıları hızları ve cabukluklarıyla bilinirler.
    Bence evrimin bir kanıtıdır.




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Fetih -- 19 Temmuz 2009; 18:03:40 >
  • quote:

    Orjinalden alıntı: K.MARX

    Futboldan biraz haşır neşir olanlar bilirler.

    Avrupalı futbolcular teknik özellikleri ve futbol zekalarıyla

    Siyahı afrikalı oyuncular ise vucut yapıları hızları ve cabukluklarıyla bilinirler.

    Bence evrimin bir kanıtıdır.

    Şöyle anlatmak gerekirse bir çok ileri zekalı bilim adamıda beyazdır.

    Yani afrikalı insanlar evrimleri avrupalı insanlara göre bir ölçüde daha geride.

    Etoya muz atan zihniyetle şiddetle kınıyorum insanları ayırmıyorum fakat.

    Siyahı insanlar ile avrupalı yada asyalı bir beden arasında evrimleşinde mutlak farklılıklar var.Özellikle maymunlar ile insanlar arasındaki genetik farkın yüzde 2 oldugunu göz önünde bulundurursak.



    anlaşılan o ki evrim onlarda bereket'e çalışmış




  • quote:

    Orjinalden alıntı: sariemir06


    quote:

    Orjinalden alıntı: berat23

    quote:

    Orjinalden alıntı: sariemir06

    Tamam evrime inanıyoruz ama kanıt konusunda coştun sen ya



    elhamdülillah evrimcisniz yani:) yeri gelir bilim bilim diye kafa ütülersiniz.dinciler siziiiii


    Tamamen saçmalamışsın.
    Tanrıya inanıyorum , ama evrim=bilimsel bir uğraş bunun farkındayım varmı itirazın?Bilimsel olarak düşünmek suçmu ya...

    haddinizi bilin ,bana saçmalamışsın diyeceğinize yazdığınızı okuyun ,benim canımı sıkmayın!

    evrime inanıyorum yazan siz değilmiziniz? bilimsel bir kuramın nesine inanacaksınız? madem bilimsel bilin o zaman.....




  • quote:

    Orjinalden alıntı: berat23


    quote:

    Orjinalden alıntı: sariemir06


    quote:

    Orjinalden alıntı: berat23

    quote:

    Orjinalden alıntı: sariemir06

    Tamam evrime inanıyoruz ama kanıt konusunda coştun sen ya



    elhamdülillah evrimcisniz yani:) yeri gelir bilim bilim diye kafa ütülersiniz.dinciler siziiiii


    Tamamen saçmalamışsın.
    Tanrıya inanıyorum , ama evrim=bilimsel bir uğraş bunun farkındayım varmı itirazın?Bilimsel olarak düşünmek suçmu ya...

    haddinizi bilin ,bana saçmalamışsın diyeceğinize yazdığınızı okuyun ,benim canımı sıkmayın!

    evrime inanıyorum yazan siz değilmiziniz? bilimsel bir kuramın nesine inanacaksınız? madem bilimsel bilin o zaman.....


    inanmak(tdk)
    (-e) 1. Bir şeyi doğru olarak benimsemek: “Bizim şairlerimiz sanatın sanat için olduğuna inanırlar, başka bir ereği olabileceği akıllarına gelmez.” -N. Ataç. 2. Birini doğru sözlü olarak bilmek, güvenmek: Ben size inanırım. 3. Bir şeyin varlığını, doğruluğunu kabul etmek: “Bu başın bir kadına değil, bir hamala ait olduğuna inanmak zor değildi.” -P. Safa. 4. Sevecek, güvenecek ve bağlanacak en yüksek varlık olarak bilmek, iman etmek: Tanrı'ya inanmak. 5. Kanarak aldanmak: Her reklama inanmayın. 6. İman etmek.


    Anlamı ortada.Bilimsel bir kurama inanmak kadar doğal bir şey yok.




  • Bence bütün bu sorulardan vazgeçmeli insanın gelişimi veya değişiminden öte şeyler var. Aklın neden var olduğu mesela ? Evrim akıl ve aklın oluşumuyla ilgili olarak ne söyler ? Size , bana belli soruları sorduran bu akıl ; bedenimiz değil. Şahsen beni bedenimin nasıl var olduğundan öte aklım ilgilendiriyor. Aklım neden var ? Diğerlerinde neden yok ya da az.
  • Mantığa bak. Şunu unutmamak gerekirki ilk insan afrika kıtasında ortaya çıkmış ve oradan dünyaya yayılmıştır.Soğuk bölgelere göç edenlerin renkleri zamanla açılmıştır.Sıcak bölgelerde kalanların ten rengi değişmemiştir.Tarihin ilk medeniyetlerinden birini kuran ve bilimde Avrupada anca rönesans döneminde bulunacak olan hatta bazıları hala çözülememiş olan gizemlere el atan mısırlılarda afrikalıdır.
  • K. Marx, sizi komünist sanıyordum, siz de Hitler gibi sol gösterip sağ çaktınız ne diyeyim, helal olsun.
  • Birincisi: Irksal farklılıkların, farklı zeka seviyeleri şeklinde kendilerini gösterdiğini antropologlar çok iyi bilir, ama etik nedenlerden dolayı açıklayamazlar.
    İkincisi: Bunun "faşizm" ile ne ilgisi var. Olayı bir yere bağlayıp saldırmak için bahane aramanın altında kişisel çekişmelerin yattığına inanıyorum.
  • Siyahlar hemen hemen tüm spor dallarında bir numaralar ama yüzme hariç.
    İşte bunun nedeni evrim.
    Zeka gelişiminin evrimle değil çevreyle alakası vardır. Uygun bir ortamda yaşayan maymunlar bile insan gibi olmasa, zeka ürünü teknolojik cihazları kullanabiliyorlar.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: kaotika

    İkincisi: Bunun "faşizm" ile ne ilgisi var. Olayı bir yere bağlayıp saldırmak için bahane aramanın altında kişisel çekişmelerin yattığına inanıyorum.

    doğuştan gelen farklılıklarla üstünlük çabası faşizmdir.anlamını bilmediğiniz kelimeler varsa paldır küldür saldırmadan evvel mesaj atın ,bilgilendirmekten şeref duyarım.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: döküntü

    K. Marx, sizi komünist sanıyordum, siz de Hitler gibi sol gösterip sağ çaktınız ne diyeyim, helal olsun.


    alev alatlıya kızarlar birde yahu diğerleri bir yana da sosyalist marksist arkadaşların bu söylemlerin ardından gitmesi ve bizzat ırkçılığın körükleyicisi evrimin getirilerini kabul etmesi ayrıca manidardıır

    herşey birbirine girmiş bu devirde kim neye nasıl inanıyor farkında mı acaba

    quote:

    Pozitivizmin revaçta olduğu, dini bütün değerlerin sorgulandığı, materyalist düşüncenin akademik çevrelerde kabul gördüğü, büyük fikri mücadelelerin yaşandığı 19.yy ‘da Darvin’in ortaya attığı evrim nazariyesi, sadece biyoloji üzerinde müessir olmamış, sosyal. siyasi, ekonomik hadiselerde de paradigma değişimine hız kazandırmıştır.

    Özet olarak evrim nazariyesi şunu söyler: Şu anda tabiatta bulunan bütün canlılar bir hücrelilerden itibaren, basitten mükemmele ve kompleksliğe doğru, cereyan eden bir kısım tesadüflerin ortaya çıkardığı tabii mekanizmaların sayesinde evrimleşmiştir: Değişen tabiat, iklim şartları; hayatı tehdit eden negatif unsurlar canlıların genlerinde değişiklikler hasıl etmiş; böylece ortaya çıkan bazı türler değişen şartlara uyum sağlayamamaktan veya “hayat bir mücadeledir; güçlü olanlar ayakta kalır” prensibi gereği elenmiş ancak en uyumluları ve en güçlüleri ayakta kalabilmiştir Bu fikirlerin biyolojik açıdan yanlışlığının gösterilmesi moleküler biyoloji, zooloji ve paleontoloji ilgilen için bizim üzerinde duracağımız husus, bu anlayışın değişik sosyal grup ve çevrelerin elinde, icraatlarını meşrulaştırmak ve kendilerine güç kazandırmak için nasıl bir destek olarak kullanıldığının gösterilmesi olacaktır.

    Sosyal alt ve üst yapıların, özel ve tüzel kişiliklerin, kuruluşların, kısaca bütün sosyal faaliyetlerin, serbestiyet kazanabilmeleri ve kabul görebilmeleri için bir meşruiyet zeminine oturmaları gerekir. Meşruiyet, gücünü hukuk, din, gelenek, bilim gibi toplumsal kredileri yüksek olan fenomenlerden alır. Bütün inkılâpçı düşünce ve hareketler, meşruiyete esas teşkil eden unsurlarla yaka paça olurlar. Darvinizm, sosyal gruplar tarafından icraatlarına ve fikirlerine meşruluk kazandırmak için, ilmi olarak ispatlanmış bir delil gibi kullanılmıştır. Darvinizmin 19. ve 20. yy’ı bu kadar derinden sarsmasının ardında şüphesiz ki bu çevrelerin yoğun faaliyetlerinin tesiri olmuştur.

    18 ve 19. yy’lar, Avrupa’da sosyal, siyasi, iktisadi, ilmi büyük değişikliklerin yaşandığı asırlar olmuştur. Bir yandan feodal düzen yıkılıyor, şehirlerde bağımsız tüccar ve burjuvazi sınıflar güç kazanıyor, klasik zanaatkârlık yerini fabrikalarda toplu ve seri üretime terk ediyor, diğer yandan ilmi gelişmelerle ortaya çıkan yenilikler emeğin üretkenliğini artırarak sermaye birikimini hızlandırıyor, James Watt’ın buhar makinesini bulmasıyla İngiltere’de başlayan sanayi devrimi diğer Avrupa devletlerine de sıçrıyor, hâsılı topyekun Avrupa’da bir sanayileşme süreci yaşanıyordu. Sanayileşmeyle artan üretim, ham madde hem de bu ürün erin pazarlanacağı geniş pazarlar gerektiriyordu. Üstelik patlayan nüfusa mukabil, tarım ürünlerinin arzındaki azalma (üretime açılan yeni alanların verim düşüklüğünden dolayı) iktisatçı ve devlet adamlarını derinden derine düşündürüyordu. Çünkü talep fazlalığı, geçim ürünlerinin fiyatlarını artıracak, zaten asgari geçim seviyesinde çalışan işçi kesiminin ücretleri artacak, bu da üretimden hâsıl olan ve sermaye birikimini artırmada kullanılacak artı değerin bir kısmını alıp götürecekti. Bu, sanayileşmenin yavaşlaması, işsizlik problemleri, artan fiyatlar ve nihayet içtimai patlamaya kadar varacak bir kriz demekti. İşte Avrupa’da ortaya çıkan bu şartlar, onları yeni sömürgeler aramaya sevk etti. Gayeleri menfaat, düsturları mücadele, silahları kuvvet olduğundan bunun haklı olup olmaması onları ilgilendirmiyordu. Fakat gerek kendi içlerinde, gerekse de milletlerarası plânda direnmelere karşı Darvinizm’den güç alıyorlardı. Tanrı tabiatı bir mücadele arenası halinde yaratmadı mı? Güçlü olanlar zayıf olanları bertaraf ediyor ve neticede sancılı da olsa bu bir tekâmüle vesile olmuyor muydu? Üstelik biz insan toplulukları arasında en medeni ve en mütekâmil bir milletler topluluğu değil miyiz? Bu bir sömürge harekâtı değil, bir medeniyet ihraç hamlesidir, İşgal gibi gözükse de, medeni(!) Batı’nın bu davranışı bir tasallut değil, neticede o milletleri de medenileştiren bir iştir” İşte Darvinizm’in bilimsellik(!) iddiasından güç mantalitesi, Batılılarda zaten sosyal şartların da itmesiyle ıstırar haline gelen yeni sömürgeler bulma arzularını kamçılıyordu.

    Diğer yandan oryantalistlerin Doğu kültürüne esas teşkil eden unsurların üzerinde yaptıkları derin araştırmalar ve Ortadoğu ve Asya’da hâkim din olan İslamiyet’e dair ihdas ettikleri şüpheler, Batı’da inkâr-ı ulûhiyet üzerine kurulmuş bir sürü felsefi akımlar Doğu entelektüellerini derinden derine sarsıyor ve birçoğunu kendi değerlerinden şüpheye düşürerek kimlik bunalımına sürüklüyordu. Şüphesiz ki bir millet kültüründen, tarihinden, inançlarından güç alarak ayakta durabilir ve geleceğe yürüyebilir. Bu dinamiklerden yoksun kalan veya onlara olan inancı sarsılmış bir millet dış saldırılara karşı da direncini büyük ölçüde yitirecektir. İşte bu noktada Darvinizm diğer felsefi ekollerin maddeci, tabiatperest fikirlerine ilmi kisvesinin de yardımıyla güç veriyor; Doğu aydınlarının ve toplumlarının inancını sarsıyor ve sömürgeci hareketin nüfuz gücünü kolaylaştırıyordu. 0 zamana kadar hiçbir felsefi düşünce canlıların oluşumuna dair Darvinizm kadar analitik bir yaklaşım getirmemiş ve bu oluşumun mekanizması hakkında etkili bir izah yapmamıştı. İşte bu güçlü iddialarla son iki asırda hiçbir nazariye Darvinizm kadar kültürel emperyalizmi ve sömürgeciliğin elinde böylesine müessir ve yıkıcı bir malzeme olmamıştır.

    Hegel’e göre madde karşıt akımların, zıtlıkların çarpıştığı alandır. Zıtların birbirine girmesiyle yeni yeni terkiplere ve değişimlere ulaşılır İşte tez-antitez-sentez olarak özetleyebileceğimiz yeni sentezlere ulaşma süreçlerini incelemeye de diyalektik denmektedir. Marx. Hegelin idealist Geist (zihin, ruh) anlayışının tam tersine tez-antitez-sentez maddede gerçekleşir, düşüncenin diyalektiği ise maddi diyalektiğin yankısıdır diyordu. Marx’ın tarihi maddecilik görüşü ise diyalektik uygulanmasıdır. Marx’a göre insanlığın sınıf çatışmaları tarihidir. Însan yığınları önce köle ve esir, sonra toprağa bağlı köle (feodal çağ), sonra makineye bağlı ücretli köle (kapitalist çağ) devirlerini yaşamıştır. Daha sonra hadiseler evirilecek, çevrilecek proletarya (işçi) diktatörlüğüne kadar varacaktır. Tarihi maddeciliğe göre bu kaçınılmaz sondu. Sınıf çatışmalarının evrimdeki karşılığı, canlılar arası mücadeledir. Tez-antitez-sentez süreci evrim teorisinde; tabiatın değişen şartları, negatif unsurları, zıtlıkları ve bunların iç içe girmesiyle yeni türlerin ortaya çıkması ve bu türler içinde uygunsuz olanların elenerek canlıların yeni bir bileşime ulaşması şeklinde karşılık buluyordu. Tarihi maddeciliğe göre düzgün doğru halinde yükselen tekâmülün komünizmle mutlu sona ulaşması, evrimde canlıların basitten mükemmele doğru bir seyir takip etmesi ve insanın bu merhalenin sonunda bulunmasına karşılık geliyordu. Komünist ve sosyalistler ise. Darvinizm’in fikirlerine payanda olması karşısında ona dört elle sarılıyor ve onun ea hararetli propagandacıları oluyorlardı. Neticede 120 milyon insanın kanına mal olan tarihi bir enkaz bırakıyorlardı.

    Marx, 16 Ocak 1861 ‘de Lassalla’ya yazdığı mektupta şöyle diyordu: “Darvin’in eseri büyük bir eserdir. Ve tarihte sınıf mücadelesinin tabiat bilimleri açısından temelini oluşturuyor’’ 15 Aralık 1860 ‘da; “Türlerin Orijini” kitabını okuduktan sonra Engelse şu mektubu yazmıştı: ‘‘İngilizce olarak eksik sunulmuş olmasına rağmen bizim görüşlerimizin tabii tarih temelini ihtiva eden kitap budur işte.” Ve Darvin ‘e ithaf ettiği; “Das Kapital” eserinin bir nüshasını “Charles Darvin’e, içten hayranı Karl Max tarafından Londra 16 Haziran 1873” yazısıyla Darvin’e gönderiyordu. Engels, Utopik Sosyalizm - Bilimsel sosyalizm’ eserinde şöyle diyordu: “Tabiat metafizik olarak değil diyalektik olarak işlemektedir Bununla alakalı olarak herkesten önce Darvin’in adı anılmalıdır:”

    Çeşitli ırkların veya kabilelerin farklı sosyo-kültürel durumlarına dikkatlerini yönelten bazı araştırmacılar, ırklar arasında üstünlük aşağılık seviye farkının olabileceği kapılmışlar ve bunlar arasında ırkçı zihniyet taşıyanlar da hemen durumu değerlendirerek ırkların ‘farklı evrim aşamasında(!)bulunduklarını ileri sürmüşlerdir. Buradan yola çıkarak beyazların üstün ırk, siyahların ise “geri evrim aşamasında(!)” bulunan aşağı ırk olduğunu söylemişlerdir. Evrime dayandırılan bu ırkçılık zihniyeti dünden bugüne hâlâ tesirini devam ettirmekte ve siyahlar çok yerde ikinci sınıf insan muamelesi görmektedir.

    Bir de bu anlayışa “Hayat bir mücadeledir güçlü olanlar yaşar” şeklindeki Darvinist görüş eklenince köle ticaretleri, Afrika’nın yerli kabilelerinin sömürülmesi ve siyah-beyaz çatışmaları (Amerika ve Güney Afrika ‘da) meşrulaştırılmıştır

    İlk defa Herbert Spencer tarafından kullanılan ‘Sosyal Darvinizm’ tabiri, biyolojiden aldığı yalancı destekle tabiatta câri kanunlardan biri gibi takdim edilmiştir. İngiltere’de Spencer ve Walter Pagehot ile ABD’de W. Graham Sumner Sosyal Darvinizm’e en iyi sahip çıkıp savunanların başında geldiler. Nüfusun sürekli olarak ıslah edilmesi ve en iyi rekabet edenlerin yaşaması gerektiğini, toplumu organizma olarak görme düşünceleriyle birlikte reform girişimlerinin fertler arasındaki tabii farklılıklara zarar vereceğini ileri sürüyorlardı. Onlara göre fakirlere yardım edilmemeliydi, çünkü fakirlik hayatta kalmaya uygun olmadığı için, tabii seleksiyonla elenmeye terk etmek, tabiata uygun davranmak demekti.

    Norman Causinsin ifadesiyle, kelime başına 125, her sayfa başına 4.700, her bölüm başına 1.200.000’den fazla insanın öldüğü ‘Kavgam’ın müellifi Adolf Hitler, bir kıtayı kana boğan ırkçı ve yayılmacılık düşüncelerinde Darvinizmden güç ve meşruiyet kazanıyordu. İnsanlığın üç ırktan meydana geldiğini söyleyen Hitler’e göre birinci grup kültür yaratıcısı olanlar (An ırk: özellikle Almanlar), ikincisi kültür taşıyıcılar (Japonlar gibi) üçüncü grup ise kültür yıkıcılardır (Yahudiler ve zenciler). Tabiat, insan fertlerini eşit yaratmadığı gibi ırkları da eşit yaratmamıştır diyordu.

    “Milletlerin Zenginliği” adlı ünlü eserin sahibi, klasik iktisadın kurucusu olarak tanınan, liberalizmi ekonomik hayata analitik bir tarzda ilk defa uygulayan Adam Smith, iktisadi hayatın gizli, görünmeyen fakat mutlak bir kanunla yönetildiğini ileri sürüyor; fenlerin kendi öz çıkarlarına hizmet etmekte ve aynı zamanda kamu yararlarına da hizmet etmekte olduklarını, bu çıkarların uyumu sayesinde milli servetin artacağını söylüyor ve piyasa üzerinde her türlü müdahaleyi ifsad edici kabul ediyordu. Uzun vadede toplumun ve ülkenin faydasına olacağına inansa bile, ferdin sadece bencil çıkarlarının peşinde koşup mal üstüne mal biriktirmesini, aklın ve eşyanın tabiatı gereği olduğunu söyleyerek burjuvazinin eylemlerini haklılaştırmış oluyordu. Çocuklar, kadınlar günde 15 saat, çok zor şartlar altında acımasızca asgari geçim ücretleriyle çalıştırılıyor ve ürettikleri artı değerin hepsine el konuyordu.

    Bu durum sistemin çatırdaması ve sosyal patlamalara meyletmesi karşısında sosyal güvenlik programları, sendika kurma hakkı, işsizlik sigortaları, gelirin artan nispette vergi sistemiyle zenginden fakire dağıtılması vs. gibi uygulamalarla Batı 20.yy’ın başlarından itibaren insancıl tedbirler almaya başlayana kadar devam etti. Bir papazın kızı olan ve bir ilahiyatçı ile evlenen Harriet Stowe ‘Tom Amcanın Kulübesinde’ adlı romanıyla köleliğin fecaatini ortaya koyduğunda, Amerika’da kölelik aleyhinde maşeri vicdan kapalı değildi. Henry Thoreau’un “Sivil İtaatsizlik”i, hakkı çiğnenmiş toplulukların başucu kitabı olmuş, Gandhi Hindistan’da faaliyetlerini onun üzerine bina etmişti.

    İçtimai hayatı yaşanmaz hale getiren Sosyal Darvin sömürgeci ve ırkçı politikalara zihni bir temel oluşturduğu için hem Marx’ın hem de Hitler’in baş tacı olmuştur. Bugün bir hayat felsefesi ve bir ideoloji olarak mevcudiyetini devam ettirse de 20. yüzyılda yeni biyolojik ve kültürel bilgilerin ışığında temel prensipleri çürütülen Sosyal Darvincilik artık 19. yüzyıldaki tesirini ve gücünü kaybetmiş durumdadır. Zira canlılar âleminin sadece bir yönünü mübalağalı bir şekilde ve çarpıtarak kullanan bir düşüncenin, ruhlarda ve vicdanlarda taraftar bulmasına imkân yoktu. Tabiatta kuvvetlinin yanında zayıflar da yaşıyor, zulüm ve merhametsiz gibi görünen hadiselerin arkasındaki ilahi şefkat daha iyi seziliyor, canlılar arasındaki yardımlaşma ve dayanışma açık olarak görülüyordu. Bundan sonra yapılacak olan ise, hadisenin biyolojik boyutunun çok iyi yorumlanmasıyla birlikte.,doğrular ihtimaller ve yalanlar birbirinden çok iyi bir şekilde ayrıldıktan sonra evrim teorisindeki kısmi ve şartlara bağlı doğruların, insanın kalbine ve vicdanına ters düşmeyecek tarzda yorumlanarak istifade edilecek yönlerinin ortaya çıkarılmasına çalışmaktır.


    Kaynaklar
    1- İktisadi Düşünce Tarihi; William J. Barber Timaş Yay.
    2- Devlet Doktrinleri; Dr. İlhan F. Akın
    3- Canlılar ve Evrim; Bedir Yay.
    4- Dünyayı Değiştiren Kitaplar; Robert D. Downs. Ötüken Yay.
    5- İktisat Risaleleri: Mustafa Özel, İzlenıim Yay.
    6- Evrim anaforu vec Gerçek; TÖV. Yay.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi sinuhe.s -- 19 Temmuz 2009; 22:13:03 >




  • 
Sayfa: 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.