Şimdi Ara

Harun D. Kızları etkileme sanatı(Gelen mailler)(Güncel) (2. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
185
Cevap
79
Favori
73.459
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • orta3 teki fantezilerini anlatıyo
  • Umarım dhdeki kız konularını bir nebze azalmasında etkili olur.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Powermove -- 5 Mart 2010; 0:41:39 >
  • süpermiş bu ya. tek tek uyguluyucam bayıldım.
  • Okudum, mantıklı şeyler yazıyor.
  • Aaa baya mantıklı la Çoğunun işe yaradığına şahit oldum ama bunu okuduğumda farkettim işe yaradığını
  • bu harunu öncedende takip ediyordum baya yazılarını okudum da kullanma fırsatım olmadı :) deneyin işe yarıyacagına emınım.
  • Mantıklı
  • mesajım bulunsun gelcem az sonra okumaya
  • ben kitaplarınıda aldım okudum uyguladım %100 sonuç verdiğini söyleyebilirim :) sadece kızlar konusuda değil hayata bakış açınızı kendinize güveninizi vs herseyinizi değiştiriyo.www.sosyalbeceriler.com girin üye olun pişman olmazsınız...
  • adam matıklı şeyler diyo zaten söylediği çoğu şeyde doğru mesajımız bulunsun
  • Dikkat ettimde hep aynı mailler geliyor 9-10 tane mail arasında dönüp duruyoruz
  • Buyrun arkadaşlar şimdiye kadar harun d. den aldığım tüm mailleri yayınlıyorum

    Merhaba,
    Şimdi çoğu kişinin yaptığı ve bugünün konusunu oluşturan meseleye gelelim:

    Eğer bir kızın seninle ilgilenmesini ve elde etmek istediği bir erkek olarak görmesini istiyorsan, bu basit ama son derece önemli gerçeği aklından asla çıkarmamalısın: Ondan başkasını gözü görmeyen biri olduğunu ona hissettirirsen seni çantada keklik olarak görecek ve seni ulaşmaya değer biri olarak düşünmeyecektir.

    Bununla bir kızla yakınlaşırken başka kızlarla da flört etmen gerektiğini söylemeye çalışmıyorum. Yapman gereken, sosyal olarak iletişimde olduğun başka kızların da olduğunu, kızların seninle zaman geçirmekten hoşlandıklarını bilmesini sağlamak.

    Böylece iki önemli sonuç ortaya çıkar: Birincisi, karşı cinsle diyaloğunun iyi olduğu ve kadın ruhunu iyi anladığındır. İkinci sonuç, ona muhtaç olmadığın, başka kızlarla beraber olabileceğin ve seni elden kaçırırsa iyi bir fırsatı tepmiş olacağıdır.

    Acemi erkekler genellikle başka hiçbir kızla hiçbir temasının olmadığını, hayatlarındaki tek şeyin “o” olduğunu ve “o”nu kaybederse kahrolacağını söyleyerek, hoşlandıkları kızın gönlünü kazanacaklarını zannederler. “O”nu ne kadar sevdiğini anlarsa mutlaka sevgisine cevap vereceğini düşünürler. Oysa gördüğün gibi, durum bunun tam tersidir. Eğer hayatında ondan daha değerli bir şey yoksa, ona verebileceğin bir şey yok demektir. Eğer hayatında konuşup görüştüğün hiç kız yoksa, kızlarla aran kötü demektir. Kolay elde edilenin değeri yoktur, kaybetme riski hissetmediği birini kazanmak için kimse fazla istekli olmaz.

    Kısacası, kızlarla iletişim içinde olan bir erkek olduğunu göster, yeter.


    Merhaba,

    Belki biliyorsundur son zamanlarda yeni bir yapılanma içindeyim ve sık sık sana faydalı olacağını düşündüğüm emaillar göndermeyi ve sorularına eskiye göre daha hızlı cevap dönebilmeyi planlıyorum. Bunun için email kutunu 2-3 günde bir benden gelen emaillar için kontrol etmeyi unutma.

    Bugün hoşlandığın kızla ya da genelde kızlarla iletişiminde beğenilen bir erkek olmanla, “Ay o mu? Boşver onu “ diye hakkında konuşulan biri olman arasındaki farkı yaratan faktörlerden birine değineceğiz.

    Benden yardım talep eden erkeklerde sıklıkla karşılaştığım bu hata, kızlarla iletişimlerinde kendilerini fazlasıyla doğrudan konuşarak ifade etmeye kalkmaları. Örneğin kendi kişiliklerinin iyi yönlerini kızın kendisinin fark etmesini sağlamak yerine, kendinden bahsederek “Ben böyleyim, ben şöyleyim” demek, ya da kıza karşı hissettiklerini onun görmesini sağlamak yerine kelimelerle ifade etmek.

    Bu yaklaşımın bazı durumlarda sessizce oturmaktan bile daha kötü sonuçlar verdiğini söyleyebilirim. Eğer “Ben çok akıllı, çekici ve alçakgönüllü biriyimdir” şeklinde konuşuyorsan, senin aptal, itici ve kendini beğenmiş biri olduğunu düşünmeleri doğaldır.

    Bir konuyu kelimelere döktüğümüzde, onun karşımızdaki kişi tarafından şüpheyle karşılanması ve sorgulanması son derece normal, çünkü biz bir iddiada bulunduk ve o da haklı olup olmadığımıza karar vermek durumunda. Oysa aynı konuyu sözle ifade etmek yerine onun gözlemleyebileceği bir şekilde ortaya koyarsak, artık bizim iddiamız olmaktan çıkar, onun kendi gözlemi olur. Bu durumda kendi gözlemine şüpheyle bakması ve sorgulaması saçmadır. Biz ona bir şey söylemedik, o kendisi bu sonuca vardı.

    Bu şekilde davrandığında, harika özelliklere sahip, bir o kadar da alçakgönüllü biri olabilirsin. Üstelik sözle ifade ettiklerini ispatlaman gerekirken, davranışlarınla ifade ettiklerini ispatlaman gerekmez.

    Bunu nasıl yapacağını bir iki örnekle açıklayayım.

    Diyelim ki, arkadaşlarının senin için önemli olduğunu anlatmak istiyorsun. Sence “Arkadaşlarım benim için önemlidir” demen mi daha etkili olur, yoksa yardımına ihtiyacı olan bir arkadaşın için nasıl fedakarlıkta bulunduğunu görmesi mi?
    Ya da, onun fikirlerine önem verdiğini bilmesini istiyorsun. Sence “Senin fikirlerine önem veriyorum” mu demelisin, yoksa önemli bir seçim aşamasındayken ondan aldığın fikri uygulaman mı daha etkili olur?

    Ya da, diyelim ki çevreye karşı duyarlı birisin. Sence “Ben çevreye karşı duyarlı biriyim” cümlesi mi işe yarar, yoksa Greenpeace için aktif olarak çalıştığını görmesi mi?
    Her türlü kişilik özelliğini onun görmesini sağlayacak ortamlar yaratabilirsin. Ona yönelik duygularını da, mantıklı bir sohbet ediyormuş gibi konuşarak anlatmak yerine, onu önemsediğini, ona değer verdiğini hissettirecek davranışlarla göstermen çok daha etkilidir.

    Unutma, kelimelerle ifade edebileceğin her şey ancak laftır!

    Tabi ki halk arasındaki deyişle “ağzı laf yapan” birisi olabilmen, kendini iyi ifade edebilen ve konuşurken kendini dinletebilen biri olman her zaman önemli bir parça. Ama biz burada bir çok şeyi davranışlarınla göstermenin ne kadar etkili olduğundan bahsediyoruz. Bu parçaların her ikisine hakim olduğunda, önemli olanın karşındaki insanın seni istemesi değil, senin onu isteyip istememen olduğu bir duruma geleceksin.

    Evet bugünkü dersimiz bukadar.

    Her zamanki gibi tüm sorularını sitemize kullanıcı adın ve şifren ile giriş yaparak Forum bölümünden sorabilirsin. Tabii ki başarı hikayelerin de varsa bunları herkesle paylaşmak ve onlara da ilham vermekten sakın kaçınma!

    Bir sonraki emailda görüşene kadar,kendine ve kızlara iyi bak.



    merhaba

    Umarım son günlerde yazdığım yazılardan keyif alıyorsundur. Bugün de bir önceki email kadar önemli olduğunu düşündüğüm bir konudan bahsedeceğiz.

    Özellikle ilk yakınlaşma sürecinde çoğu kişinin düştüğü bir tuzak var. Bir kızdan hoşlandığında onunla birlikte daha fazla zaman geçirmek istersin. Bu çok doğal, ama araştırmalar bu konuda çok dikkatli davranmamız gerektiğini ortaya koyuyor.

    Burada iki farklı mekanizma var.

    Birincisi: İnsanlar sık görüştükleri kişilere karşı yakınlık hissediyorlar.
    İkincisi: İnsanlar birlikte çok fazla zaman geçirdikleri kişilere karşı ilgi ve meraklarını kaybediyorlar.

    Birinci mekanizma, hoşlandığın kızla sık sık aynı ortamda olman gerektiği sonucunu doğuruyor. Böylece, onun birlikteyken rahat olduğu, kendisini yakın hissettiği biri olabilirsin. Tabii ki birlikte geçirdiğiniz zamanlarda keyifli sohbetler edebiliyor ve doğru hamleleri yapıyor olman şartıyla.

    İkinci mekanizma ise, onun sana “doymasına” izin vermemen gerektiğini gösteriyor. Her zaman için tamamen tüketmediği biri olarak kalmalısın.

    Bu iki mekanizmayı dengelemek için, sık görüşmeyi ama görüşmeleri gereğinden fazla uzun tutmamayı tercih etmelisin. Her zaman için ona sende “keşfedilecek yeni bir şeyler” olduğunu düşünme fırsatı vermelisin. Onunla geçirdiğiniz ortak zamanın dışında da bir “sen” olduğunu fark etmesini ve merak etmesini sağlamalısın.

    Bunun en iyi yolu, gerçekten hayatında başka şeylerle de samimi olarak ilgilenmektir.
    Bunun için şimdi oturup hayatında yapmak istediklerin, yapmayı sevdiğin şeyler ve hedeflerin hakkında düşünmeni istiyorum. Kızla durumun ne olursa olsun bu alanların üzerinde düşünüp çalışmaya başlamalısın. Çünkü hayatta hedefleri, meşguliyetleri olmayan insanların diğer insanlara verecek pek bir şeyi yoktur.

    Bunu zamanında kendi hayatımda da gözlemlemiştim. Bizim durumumuz ne çok iyiydi ne de çok kötüydü. Yine de aylak aylak geziyor olsam da karnımın doyduğu sözde “rahat” bir yaşamım vardı. Bu birçok kişi için güzel bir hayat tarzıymış gibi görünebilir, fakat tam da o zamanlarda günleri boş boş geçen, hayatıyla pek bir şey yapmayan bir kişiydim. Aynı dönemde çok zengin arkadaşlarım da buna benzer bir boşluk içindeydiler.

    Burada ilginç olan şeyse durumu nispeten kötü olan arkadaşlarımın hayata sıkı sıkı sarılıyor ve bir şeyler başarmaya çalışıyor olmalarıydı. Bunun sonucunda onlar, hem kısa sürede daha çok şey elde ettiler hem de kendi ayakları üzerinde durur oldular. Bu olay ilk fark ettiğimde kafamı çok kurcalamıştı ve beni sonunda kendi ayaklarımın üzerinde durabilmek için tamamen aile desteğinden uzaklaşmaya itti. İlk başlarda zor olsa da bu kararın hayatımı düzene sokmak anlamında verdiğim en önemli kararlardan biri olduğunu söyleyebilirim.
    Unutma, eğer hayatta sahip olduğun tek şey “o kız” ise, ona verecek bir şeyin yok demektir.
    Bunun için hemen seçtiğin alanlar üzerinde çalışmaya başla.

    Her zamanki gibi tüm sorularını sitemize kullanıcı adın ve şifren ile giriş yaparak Forum bölümünden sorabilirsin. Tabii ki başarı hikayelerin de varsa bunları herkesle paylaşmak ve onlara da ilham vermekten sakın kaçınma!

    Bir sonraki emailda görüşene kadar kendine ve kızlara iyi bak...


    Merhaba

    Umarım keyiflerin yerindedir. Burada yazdıklarım hakkında aklına takılan bir soru ve uyguladıklarınla ilgili başarı hikayelerin olduğunda benimle paylaşmayı sakın unutma.

    Şimdi gelelim bugünün önemli maddesine,

    Bir insanı nasıl hatırladığımız, o kişiyi en son nasıl gördüğümüzle yakından ilgili.
    Son görüşmenizde birlikte çok iyi zaman geçirdiğin bir arkadaşını düşün. Doğal olarak onunla tekrar görüşmek istersin ve yeniden karşılaştığınızda aynı coşkuyu hissedeceğini düşünürsün. Bir de son görüşmelerinizde çok sıkıldığın bir arkadaşını düşün. Bu durumda onunla tekrar görüşmeye istekli olur muydun?

    Bir kızla birlikte geçirdiğin zamanlarda bu konuya dikkat etmelisin. Hoşlandığın bir kızla birlikteyken zamanın nasıl geçtiğini anlamazsın. Görüşmenizin en keyifli anlarını tüketip, artık sıkıntı ve bıkkınlık dışında hiçbir şey kalmayana kadar onun yanından ayrılmazsın, değil mi?

    Oysa bunun sonucu pek de iyi değildir. Bir sonraki görüşmenizde muhtemelen önceki görüşmenin keyifli anlarını yeniden oluşturmak için zoraki bir çaba sarfedeceksin, sonrasında ise heyecanın tükendiği, sıkıntı ve bıkkınlık anlarına geri döneceksiniz. Bu olay tekrarlandıkça, kızın seni düşündüğünde sıkıntı hissetmesi kaçınılmaz.

    Kızla görüşmenizi bir dizi film gibi düşün. Eğer her bölüm keyifli ve heyecanlı bir şekilde bitiyorsa, sonraki bölümü iple çekersin. Her bölümün bitişi, sonraki bölümden nasıl bir beklentin olacağını belirler.

    Eğer kızın seninle görüşmeyi heyecanla beklemesini istiyorsan, her bölümü en heyecanlı yerinde bitirmesini bilmelisin. Konuşmanızın en keyifli, en heyecanlı yerinde, daha sonra kaldığınız yerden devam etmek üzere kalkıp gitmesini öğrenmelisin.

    Tabi sohbetin en keyifli, heyecanlı yerinde kalkabilmen öncelikle dünyanın en sıkıcı adamı olmamanı ve keyifli sohbet edebiliyor olmanı gerektiriyor. :) Eğer mırıldana mırıldana konuşan, konuştuğu zaman karşındakinin “Bitsin de gidelim” dediği bir iletişimciysen önce bunlar üzerinde çalışmalısın. Neyse ki bugüne kadar yardım ettiğim kişilerde bu sorunu 2 temel parçayı hallederek çok kısa süre içinde çözebildiğimizi gördüm. Bu parçalar Politikacı Tekniğininin kapsamlı versiyonlarında mevcut.

    Yukarıda bahsettiğimiz yüksek notada ortamdan ayrılma konusuna tekrar dönersek, benim bu tekniği buluşum kesinlikle teoriler üzerinden ortaya çıkmadı. Kızların nabzını tutmayı iyi bilen birçok erkeği gözlemledim, hepsi bu tekniği biliyor ve uyguluyorlar. Ben de pratikte bunun ne kadar önemli olduğunu kendi tecrübelerimle gördüm.

    Bunun için artık sen de, başlangıçta zor da gelse, zirvedeyken ortamı terk etmeye alışmalısın. Emin ol, böylece onun gözünde çok daha değerli olacaksın.

    Evet bugünlük de bukadar,
    Her zamanki gibi tüm sorularını sitemize kullanıcı adın ve şifren ile giriş yaparak Forum bölümünden sorabilirsin. Tabii ki başarı hikayelerin de varsa bunları herkesle paylaşmak ve onlara da ilham vermekten sakın kaçınma!

    Bir sonraki emailda görüşene kadar kendine ve kızlara iyi bak...


    Merhaba

    Bugün sayısız erkeğin saçlarını beyazlatan, stresten doğru düşünmelerine engel olan ve hatalar yapıp sevdikleri kızı tamamen kaybetmelerine neden olan bir durumdan bahsedeceğiz. Bugünkü yazıyı dikkatle oku, gerekirse printle ve tekrar tekrar okuyarak her zaman kendine hatırlat.
     
    Kızlar, özellikle biraz oyuncu olan ve sana az çok ilgi duyduğu halde kendisini kolay teslim etmeyenler, seni denemeyi severler. Evet, seni oynatmayı, zorladıklarında nasıl davranacağını görmeyi severler.
     
    Bunun iki temel nedeni vardır. Birincisi, özellikle sana karşı ilgisi fazla olmayan bir kız için geçerli. Bu tip bir kızın seni denemesinin nedeni, öncelikle kendi egosunu tatmin etmektir. Seninle ilgili ciddi planları yoktur, ama önce sana umut verip sonra uzaklaşarak çırpınışını seyretmek ister.
     
    İkinci durumdaysa, kız seninle gerçekten ilgilenmektedir ve senin ona karşı duygularını anlamak için dener seni. Gene, kendisini geri çektiğinde (ya da bir başkasına yakınlaştığında) senin çırpındığını görmeye can atar. Böylece onun kölesi olacağını bilir.
     
    Ne yazık ki bu iki durum da erkeğin ezik olduğu bir ilişkiye yöneliktir. Kızın erkeği parmağında oynattığı bir ilişki, erkeğin özsaygısını içermeyen bir ilişkidir. Biz gayet iyi biliyoruz ki, güzel ve dengeli bir ilişki her iki tarafın da özsaygısını barındırmalıdır.
     
    Bunun için, her iki örnekte de yapacağın şey aynı: Oltaya gelme!
     
    Bir kız seni deniyorsa, duruşunu hiçbir şekilde değiştirmemelisin. Oyunu kaybetmeyeceğin tek bir formül var ve bu bakış açısını hep korumalısın: Birbirinizden uzaklaşırsanız bu onun kaybı olur. Eğer panikle ya da alınganlıkla davranmak yerine, vazgeçmek istemeyeceği etkileyici bir erkek olduğunu fark ettirme yoluna gidersen, kontrolü kaybetmemiş olursun.
     
    Biliyorsun, bunun için de ‘Primer Çekicilik Faktörü’ne ve ‘Politikacı Tekniği’ne ihtiyacın olacak.
     
    Her zamanki gibi tüm sorularını sitemize kullanıcı adın ve şifren ile giriş yaparak Forum bölümünden sorabilirsin. Tabii ki başarı hikayelerin de varsa bunları herkesle paylaşmak ve onlara da ilham vermekten sakın kaçınma!
     
    Bir sonraki emailda görüşene kadar kendine ve kızlara iyi bak...



    Merhaba ,
     
    Bugünkü yazımız neredeyse kimsenin bilmediği ve doğru şekilde kullanıldığında çok etkili olan bir teknikle ilgili.
     
    Hepimiz diğer insanların gözündeki imajımızı korumak isteriz. Örneğin biri “sana güveniyorum” diyerek bir sır verdiyse, bu güveni yıkmamak için elimizden geleni yaparız. İşte bu durumu bir kızın senin istediğin gibi davranmasını sağlamak için kullanabilirsin.
     
    Bir süredir tanıdığın bir kızla birlikteysen, ona bir teklifte bulunmadan önce “Biliyor musun, sen tüm tanıdıklarım arasında insanı yarıyolda bırakmayacağını bildiğim birkaç kişiden birisin” diyebilirsin. Bunu doğal bir konuşmanın içinde geçirmen iyi olur. Böylece ona koruması gereken bir imaj vermiş oldun. Hemen sonraki cümlede bir istekte bulunursan fazla dikkat çekici olur, ama başka bir konuda biraz lafladıktan sonra ondan isteyeceğin herhangi bir şeyi reddetmesi çok zor olacaktır.
     
    Eğer kızla daha yeni tanıştıysan, “Ankaralı kızlar genelde sıkıcı ve somurtkan oluyorlar, ama sen yeni şeyler yaşamaya açık birine benziyorsun. Eğlenmeyi seversin, değil mi?” diyebilirsin. Eğer onu gerçekten rahatsız edecek bir davranışta bulunmamışsan sana “Hayır, eğlenmeyi sevmem, sıkıcı biriyimdir” deme ihtimali yok. Sonrasında “Hadi arabaya atlayıp Reina’ya gidelim, harika kokteyller yapıyorlar” gibi bir teklifte bulun, tutarlı olmak ve kendisini ispat etmek için teklifini kabul etme ihtimali çok yüksek olacaktır. Tabii gerçekten yapamayacağı bir şey isteyip şansını zorlamaman gerektiğini söylememe gerek yok.
     
    Her zamanki gibi tüm sorularını sitemize kullanıcı adın ve şifren ile giriş yaparak Forum bölümünden sorabilirsin. Tabii ki başarı hikayelerin de varsa bunları herkesle paylaşmak ve onlara da ilham vermekten sakın kaçınma!
     
    Bir sonraki emailda görüşene kadar kendine ve kızlara iyi bak...
    Harun D.

    Merhaba
     
    Şimdi sana kızla tanışma anında kullanabileceğin ve daha ilk anda çarpıcı bir etki bırakmanı sağlayacak çok özel bir teknikten bahsedeceğim. Biliyorsun, normalde biriyle tanışırken karşılıklı olarak isimlerimizi söyler, kısaca el sıkışır ve “memnun oldum” gibi bir şeyler deriz.
     
    Bu otomatik bir süreçtir ve pek değişmez. Çoğu kişinin bilmediği şeyse bu kısacık önemsiz gibi görünen anın bir-iki değişiklikle sıradışı bir tanışmaya çevrilebileceğidir.
     
    Tam olarak yapacağın şu: Karşılıklı olarak isimlerinizi söylerken elini uzatıp kızın elini sıkacaksın. Buraya kadar her şey normal. Ama el sıkışma süresinin bittiğini hissettiğin anda kızın elini hemen bırakmak yerine 2-3 saniye kadar daha elini tutmaya devam edeceksin ve bu sırada keyifli bir şekilde gözlerinin içine bakacaksın. Sonra hafifçe gülümseyerek, sakince “memnun oldum” diyeceksin.
     
    Onun elini yavaşça havada bırakıp gözlerini başka tarafa çevirerek daha enerjik bir konuşma tarzıyla ilgisiz birkaç şey söyleyerek tanışmayı kapatacaksın (yanınızda başka biri varsa kısaca ona dönüp bir şeyler söyleyebilirsin).
     
    Sıradan bir el sıkışmanın süresi bellidir ve farkında olmasak da aslında hepimiz bunu biliriz. Bu süre boyunca el teması sadece sosyal bir temastır. Bu süre dolduktan sonraki birkaç saniye devam ettirdiğin el teması ise artık sosyal bir temas olmaktan çıkar ve özel bir temas olmaya başlar. Gözlerinin içine bakman özgüvenini gösterir ve teması daha da özel kılar. “Memnun oldum” derkenki sakin ses tonun da aynı etkiyi güçlendirir. Tüm bunların dikkat çekecek derecede abartılı olmaması çok önemli, yoksa kasıtlı ve tuhaf bir hamle olarak algılanabilir. Sonrasında göz temasını kırarak sıradan bir konuşmaya geçmen de, kızın aslında her şeyin normal olduğunu, aranızdaki özel temasın kendi algısından başka bir şey olmadığını düşünmesini sağlar. Onu etkiledin bile!...
     
    Sonrasında tekrar onunla göz teması kurarak konuşmaya devam edebilirsin.
     
    Bu tekniği gerektiğinde en iyi şekilde kullanabilmek için tek başınayken biraz prova etmeni öneririm. Ne kadar etkili olduğunu sen de hissedeceksin. Emin ol, bu tekniği bilen dünyadaki birkaç kişiden birisin...
     
    Eğer bugün öğrendiğine benzer teknikler, sevdiğin kızın sevgine karşılık vermesini sağlayacak adımlar ve kızların hoşlandığı kişiye dönüşmeni sağlayacak egzersizlerin olduğu kaynaklarıma ulaşmak istersen adresine gitmeni öneririm.
     
    Her zamanki gibi tüm sorularını sitemize kullanıcı adın ve şifren ile giriş yaparak Forum bölümünden sorabilirsin. Tabii ki başarı hikayelerin de varsa bunları herkesle paylaşmak ve onlara da ilham vermekten sakın kaçınma!


     
    Merhaba ,
     
    Bugün bir kızın seni istemesinde önemli etkisi olan bir konuya değinmek istiyorum.
     
    Hafta sonu sinemaya gitmeyi planladığını varsayalım. Doğal olarak gidebileceğin pek çok film olacaktır. Eğer seçeneklerinden birinin, zevkine güvendiğin arkadaşlarının beğendiği bir film olduğunu biliyorsan, o filmi seçme ihtimalin çok yükselir. Hele çevremizdeki herkes o filmden bahsediyorsa, başka bir filme gitmeyi düşünmezsin bile. “Toplumsal Onay” olarak bilininen bu mekanizma, aslında günlük hayatımızın her noktasındaki seçimlerimizi belirleyen en önemli faktörlerden biridir.
     
    Aynı şey, hoşlandığın kızın seninle ilgilenmesi noktasında da kritik önem taşıyor. Bir kız eğer yakın çevresindeki kızlar senin “etkileyici ve çekici” olduğunu düşünüyorlarsa , seni büyük ihtimalle “etkileyici ve çekici” bulacaktır. Tam tersi, eğer çevresindeki kızlar seni “mıymıy sünepenin teki” olarak görüyorlarsa, kızın senin hakkında olumlu duygular beslemesi hemen hemen imkansızdır.
     
    Bu gerçeğin ardında iki temel düşünce yer alıyor. Birincisi; “Diğer kızlar onda çekici bir şeyler buluyorlarsa muhtemelen haklıdırlar, onu itici buluyorlarsa da bildikleri bir şeyler mutlaka vardır” düşüncesi. İkincisi; her kız birlikte olduğu erkeğin çevresindekiler tarafından onaylanmasını ve beğenilmesini ister, “O adamda ne buluyorsun ALLAHaşkına” şeklinde tepkiler almaktan rahatsız olur.
     
    Dolayısıyla bir kızın seni yanında istemesi için, özellikle ona referans olabilecek yakın çevresindeki diğer kızların da seni sevmesinde ve çekici biri olduğunu düşünmeleri önemli. Bunun için Primer Çekicilik Faktörü’nü kullanman gerekiyor. Ayrıca konuşma tekniklerini de çalışmanda yarar var.
     
    Her zamanki gibi, abartıya kaçmamaya özen göstermelisin; kızın en yakın arkadaşını kendine aşık etmek ya da tavlamaya çalışmak ölümcül bir hata olabilir. Sadece senin hakkında “harika biri, etkileyici ve güçlü bir özgüveni var” demelerini sağlayacaksın.
     
    Kitapta öğreneceklerin, kitabın örnek sayfaları ve satın alma bilgisinin olduğu sayfaya
    adresinden hemen ulaşabilirsin.


    Merhaba ,
     
    Bir kızın aklında yer etmek, yanında değilken de seni düşünmesini sağlamak için yapabileceğin basit şeylerden biri de, ona seni hatırlatacak bir şey vermektir.
     
    Aslında bu teknik, iş dünyasında yoğun olarak kullanılıyor. Firmaların bayram ve yılbaşı gibi günleri bahane ederek müşterilerine gönderdikleri eşantiyonlar, genellikle onu alan kişilerin sürekli olarak gözlerinin önünde bulunduracakları ve sık kullanacakları bir obje olarak seçilirler. Güzel bir kalem, masa üstünde yer alacak bir kalemlik ya da bir takvim, bir bardak, hesap makinesi, mousepad, pratik bir su ısıtıcı veya aynı amaca hizmet edebilecek herhangi bir şey.
     
    Tabii ki bu objenin üzerinde firma logosu bulunuyor, böylece eşantiyonu kullanan kişi sürekli olarak firmayı hatırlayacak.
     
    İş dünyasındaki en basit hatırlatma objesi kartvizitlerdir. Birlikte iş yapmanın iyi olacağı fikrini oluşturup kartvizitini verdiğinde, kişinin cüzdanına kendini hatırlatacak bir şey koymuş olursun.
    Kız-erkek ilişkilerinde de hatırlatıcıların önemli yeri vardır; hediye edilen yüzükler, kolyeler vs taraflar ayrı yerlerdeyken de birbirlerini akıllarından çıkarmamalarını sağlamaya yöneliktir.
    İşin güzel tarafı, bir kıza kendini hatırlatmak için ille de yüzük ya da kolye hediye etmen gerekmez. Zaten daha yeni yakınlaşmakta olduğun ve aranızda adı konmuş bir ilişki olmayan bir kıza yüzük vermen muhtemelen ortalığı karıştırırdı.
     
    Diyelim ki bir arkadaş ortamında bir nedenle kalemini kullandı. Yapacağın şey, önemsemez ve anlam yüklemez bir şekilde “Sende kalsın, aynısından bir tane daha var” diyerek başka bir şeyle ilgilenmeye başlamak. Ya da cebinde hazır bulundurduğu örme bilekliği masaya koyup “Bir ara el ürünlerine sarmıştım. Nasıl sence?” de, en azından nezaket gereği hoş bir şeyler söyleyecektir, “Bu elimdeki sonuncusu, hepsini dağıttım. Hediyem olsun, beni hatırlarsın” gibi bir şeyler söyleyerek ona ver.
     
    Tüm yapman gereken ona vermenin doğal olacağı bir şeyler bulundurmak ve fırsat yaratmak. Bunun için yaratıcılığını kullan ve ona seni hatırlatacak ne verebileceğini düşünmeye başla. Seçeceğin obje için kriterlerin:
     
    1- Çok anlamlı bir hediye olmasın, yoksa özel bir ilişki baskısı oluşturur.2- Kolayca taşınabilsin ve kullanması keyifli olsun.
    3- Uzun ömürlü olması iyi olur.
    4- Sıradan olmasın, karakteristik bir özelliği olmasına dikkat et.
    5- Aynısından başkalarında olmasın.
    6- Onun tarzına aykırı, kullanmayacağı bir obje seçme.
    7- Vereceğin objeyi kafasında seninle eşleştireceği bir ortam oluştur.
    8- Reddetmeyeceği bir şekilde davran ve rahat bir tavırla ver.

    Bu kriterlerden 1 numaralı olan hariç adı konmuş bir ilişki için de aynen geçerlidir.
    Bugünkü tekniği daha önceki günlerde öğrendiğin tekniklerle kullanırsan daha da etkili olacaklardır.

    Bu arada eğer sen de sevdiğin kızdan sevgine karşılık alamadığın için bana email gönderen kişilerden biriysen “Sevdiğin Kızı geri Kazanmanın Adımları”na hemen göz atmanı öneririm. Bir çok kişi kitaptaki formülü uygulayarak aşık oldukları ve “Arkadaş Kalalım” diyen kızın kendilerinden hoşlanmasını ve beraber olmak istemesini sağladılar.

    Her zamanki gibi tüm sorularını sitemize kullanıcı adın ve şifren ile giriş yaparak Forum bölümünden sorabilirsin. Tabii ki başarı hikayelerin de varsa bunları herkesle paylaşmak ve onlara da ilham vermekten sakın kaçınma!

    Bir sonraki emailda görüşene kadar kendine ve kızlara iyi bak...

    Merhaba ,
     
    Bugün gayet basit ama etkili bir teknikten bahsetmek istiyorum.
     
    Arkadaş ya da sevgili, birbirine yakın olan insanların takma isimlerle birbirlerine hitap etmeleri sık karşılaşılan bir durumdur. Takma isim kullanmaları, aralarında samimi bir ilişki olduğunu ve paylaştıkları ortak bir geçmişe sahip olduklarını gösterir.
     
    Bu durumda, “Tüh be, benim o kızla ortak bir geçmişim yok. Onunla takma isim kullanacak kadar samimi olmak isterdim, ama ne yazık ki o kadar yakın değiliz” diyebilirsin. Ya da daha çok işe yarayacak bir şey yapmak istersen, yazdıklarımı dikkatle okuyup uygulayabilirsin:
     
    Bir kıza isim takmak için ille de onunla yıllar geçirmen gerekmez. Aslında ben çoğu zaman, ilgimi çeken bir kızla tanıştığımda daha ilk görüşmede ona bir isim takmayı tercih ederim. Böylece daha ilk görüşmede “aramızda” başkalarının karışmadığı “özel” bir iletişim kanalı açılmış oluyor.
     
    Tabii bir kıza isim takarken dikkat etmen gereken bazı şeyler var:
     
    Birinci kural; onu rencide etmeyecek ve topluluk içinde rahatsız olmasına neden olmayacak bir isim bulmalısın. Burada tamamen “efendi” bir isim seçmen gerektiğini söylemiyorum, aslında seçtiğin isimle kıza biraz “takılman”, onu hafif de olsa bir tepki vermeye zorlaman daha iyi sonuç veriyor. İdeali, aranızdaki etkileşimin izin verdiği sınırlarda bir isim kullanmaktır. Ben sevimli ve sempatik isimler kullanmayı tercih ediyorum, bu tarz isimler kızın kendisini daha sevimli ve sempatik hissetmesine ve dolayısıyla öyle davranmasına neden oluyor.
     
    Diğer bir kural, bu ismin onun ayırdedici özelliklerinden birini vurgulamasıdır. Seçtiğin ismin kendisini tanımladığı konusunda bir şüphesi olmamalı, “Bana neden böyle hitap ediyor ki, bu isim Hande’ye daha çok yakışırdı” diye düşünmemeli.
     
    Bir diğer kural, ismi ilk kez kullanmadan önce neden o ismi taktığını anlaşılır kılacak bir konuşma geçmesi iyi olur. Damdan düşer gibi takma isim kullanmaya başlama, konuştuğunuz bir konudan isim çıkar. Böylece gerçekten size özel, paylaşılmış bir geçmişle bağlantılı olur.
    Dikkat etmen gereken bir diğer nokta, ismi ilk kez kullanırken keyifli ve eğlenceli bir havada olmanızdır. Bu hem kendisine isim takmana tepki göstermesi riskini ortadan kaldırır, hem de sonrasında kullandığında hoş şeyler çağrıştırır.
     
    Son kural, ismi sahiplenerek yaymaktır. Yani artık onun takma ismini her karşılaşmanızda kullanmaya ve çevresindekilerin de bunun aranızda özel bir şey olduğunu bilmelerini sağlamaya başlamalısın. Böylece başkaları da aranızdaki ilişkiye karışamayacaklarını düşünürler.
    Birkaç örnek vereyim: Kızın tipine göre çilli, tavşan kız, pıtırcık, cimcime... Davranışlarına göre uykucu, hanımağa, tatlı cadı, kelebek... gibi.
     
    Artık sen de isim takmaya hazırsın. Kızla sohbet et, dikkatini onu tanımlayacak sempatik özelliklerine ver ve yaratıcılığını kullan... Bu kadar basit.
    Eğer bugün öğrendiğine benzer teknikler, sevdiğin kızın sevgine karşılık vermesini sağlayacak adımlar ve kızların hoşlandığı kişiye dönüşmeni sağlayacak egzersizlerin olduğu kaynaklarıma ulaşmak istersen adresine gitmeni öneririm.
    Her zamanki gibi tüm sorularını sitemize kullanıcı adın ve şifren ile giriş yaparak Forum bölümünden sorabilirsin. Tabii ki başarı hikayelerin de varsa bunları herkesle paylaşmak ve onlara da ilham vermekten sakın kaçınma!
     
    Bir sonraki emailda görüşene kadar kendine ve kızlara iyi bak...

    Merhaba,
     
    Sosyal ilişkilerde önemli bir kural vardır: Karşılıklılık kuralı. Bugün bu kuraldan biraz bahsedeceğiz.
     
    Eğer biri bizim hiçbir önerimizi kabul etmiyorsa, tüm ikramlarımızı geri çeviriyosa, biz de onun tekliflerine karşı isteksiz oluruz. Teklif ettiğimiz bir şeyi kabul eden biriyle ise aramızda karşılıklı bir iyi niyet ve alış-veriş kapısı açılır. Bu kuralı destekleyen bir de nezaket kuralı vardır: Sunulan bir şeyi geri çevirmek kabalık olarak algılanır. Örneğin misafirlikte sana ikram edilenleri reddetmek, ev sahibine karşı kabalık olarak görülür.
     
    Bu basit gerçek, sunulan bir şeyi reddedersek iyi niyet kapısının kapalı kalmasına neden olacağımız sonucunu doğuruyor ki, pratikte de bunu çok rahat gözlemleyebilirsin. Yeni tanıştığın birinin tüm teklif ve ikramlarını reddet, yeni tanıştığın başka birinin tekliflerine karşı ise daha olumlu karşılık ver. Sonuçta birinci kişinin sana karşı daha soğuk davranmaya başladığını, ikinci kişininse sana daha da yaklaştığını göreceksin. Ben bunları zamanında bir çok kez test ettim ve her seferinde aynı sonuca ulaştım.
     
    Bu durumda, hoşlandığın kız eğer sana bir ikramda bulunuyorsa, örneğin elindeki açık bir paket bisküviyi sana doğru uzatıyorsa, reddetme, mutlaka bir-iki bisküvi al. Eğer bir yere gitmeyi öneriyorsa, kabul et. Bu senin sosyal olarak etkileşimde olmanı sağlamanın ötesinde, onunla aynı zevkleri ve bakış açılarını paylaştığını, yani ortak yönleriniz olduğunu gösterecektir.
     
    Dikkat etmen gereken şey, bu davranışı abartmamaktır. Verilen her şeyi alıp her öneriyi kabul edersen, kendi karakterini ortaya koyamayan koyun modeli değersiz ve kişiliksiz biri olarak algılanırsın.
     
    Tabi bu hayata pozitif bakan mutlu biri olman konusuyla da birleşiyor. Herşeye “Hayır hayır istemem. Yok almıyım. Kalsın” bakış açısıyla yaklaşan birinin yanında çok fazla insan takılmak istemez. Dolayısıyla tekliflere açık olman karşı tarafın seni olumlu gözlerle görmesine de neden olur.
     
    Bugünkü tekniği kısaca toparlamak gerekirse: Özellikle ilk yakınlaşma sürecinde her dediğine evet dememek kaydıyla kızın tekliflerine olumlu yaklaş.
     
    Her zamanki gibi tüm sorularını sitemize kullanıcı adın ve şifren ile giriş yaparak Forum bölümünden sorabilirsin. Tabii ki başarı hikayelerin de varsa bunları herkesle paylaşmak ve onlara da ilham vermekten sakın kaçınma!
     
    Bir sonraki emailda görüşene kadar kendine ve kızlara iyi bak...

    Merhaba ,
     
    Şimdi sana terapi ve bireysel danışmanlık uygulamalarında “Parantez Tekniği” adıyla bilinen bir teknik öğreteceğim.
     
    Bu teknik aslında çok daha karmaşık olan bir tekniğin basit hali.
     
    Yapacağın şey çok basit. Bir kızla konuşuyorsun. Laf lafı açıyor ve sonunda ayrılık vakti geliyor.
     
    Şimdi yapacağın, konuşmanın en başında ilk açtığın konuya geri dönerek konuşmayı bağlamak. Diyelim ki, konuşmanın başında karşındaki kızın matematik dersleri verdiğini öğrendin. Konuşmayı bitirmeye karar verdiğinde “Neyse... O zaman, matematikte özel hoca aradığmda ilk olarak seni arıycam. Numaran neydi?” diyorsun.
     
    Bu tekniği kullanmaya başladığında, tüm konuşmanızın anlamlı bir şekilde bağlandığını ve konuşmayı yönetenin sen olduğunu fark edeceksin.
     
    Özellikle bir kızla ilk tanıştığında konuşmayı bu şekilde bağlaman kızın kafasında, alışverişte yardım ettiğim çocuk, ayakkabı seçimime takılan çocuk gibi kategorilerde yer almanı sağlar ve bu da onun üzerinde her gün sohbet ettiği sıradan adamlardan farklı bir etki bırakmana yardımcı olur.
     
    İleride, bu tekniğin çok daha kapsamlı halini de öğreteceğim, ama şimdilik bu basit halini oturtmaya bak.
     
    Her zamanki gibi tüm sorularını sitemize kullanıcı adın ve şifren ile giriş yaparak Forum bölümünden sorabilirsin. Tabii ki başarı hikayelerin de varsa bunları herkesle paylaşmak ve onlara da ilham vermekten sakın kaçınma!
     
    Bir sonraki emailda görüşene kadar kendine ve kızlara iyi bak...

    Merhaba ,
     
    Çoğumuz etkilemek istediğimiz bir kızın yanındayken genellikle “karizmayı çizdirmemek” için her durumda “kuyruğu dik tutmaya” çalışırız. Hatalarımızı kabul etmek istemeyiz, çünkü bunun bizi zayıf göstereceğini ve kızın bizden uzaklaşmasına neden olacağını düşünürüz.
     
    Genel olarak doğru olmakla birlikte, bu yaklaşımın tamamen geçerli olmadığını gösteren araştırmalar var.
    Saygı ve hayranlık duyduğun birini düşün. Onun sürekli çuvalladığını ve hata üstüne hata yaptığını görürsen elbette ki ona olan ilgin söner ve onu küçük görmeye başlarsın. Bu nedenle çevrelerindeki insanları etkileri altında bırakan insanlar sürekli yanılan ve özür dilemek zorunda kalan kişiler olarak algılanmaktan kaçınırlar. Ama ya bu “karizmayı koruma” olayını abartırlarsa?
     
    Şimdi hayranlık duyduğun kişiyi düşün. Onun nadiren de olsa hata yaptığını, ama hata yaptığı zamanlarda hatasını kabul etmek yerine inkar ettiğini, başkalarını suçladığını, yalan söylediğini veya hatasını bir türlü anlayamadığını hayal et. Bu durumda da senin gözünde eski saygınlığını yitirmeye başlar. Benzer olaylar tekrarlandıkça ondan uzaklaşmaya ve hatta ona karşı negatif duygular beslemeye başlarsın.

    Araştırmalar, ara sıra yaptıkları sakarlık ya da hatayı kabul eden insanların çok daha kendiyle barışık, alçakgönüllü ve saygıdeğer algılandıklarını gösteriyor.
     
    Çıkaracağımız sonuç belli: Sürekli hatalı görünmek kadar sürekli karizma yapmak ve kusursuz imajı vermeye çalışmak da ters tepiyor ve antipatik görünmeye neden oluyor. Dolayısıyla ara sıra, yaptığın bir hatayı geniş yüreklilikle kabul et ve bundan gocunmadığını göster. Kızın gözündeki çekiciliğini artırmak için kolay bir yol, değil mi? Tabii bugüne kadar karizman genel olarak yerlerde süründüyse başka...
     
    Bu yazıda bahsettiğim özelliği sadece kızlarla değil hayatının diğer alanlarında da oturtmaya başlarsan çok daha saygı duyulan ve gıpta ile bakılan birisine dönüştüğünü göreceksin.
     
    Bugünlük de bukadar...
     
    Her zamanki gibi tüm sorularını sitemize kullanıcı adın ve şifren ile giriş yaparak Forum bölümünden sorabilirsin. Tabii ki başarı hikayelerin de varsa bunları herkesle paylaşmak ve onlara da ilham vermekten sakın kaçınma!
     
    Bir sonraki emailda görüşene kadar kendine ve kızlara iyi bak...

    Merhaba ,
     
    Bugün ilk öğrendiğimde beni epeyce şaşırtan birşeyi seninle paylaşacağım:
     
    Bir kızla ilk karşılaştığı yer o kızla neler yaşayacağın konusunda büyük etkiye sahip. Kontrol edilmesi her zaman o kadar kolay olmasa da, karşılaşacağınız yeri seçebilirsen, daha ilk baştan kızın senden etkilenmesini sağlayabilirsin. Nasıl mı? Bunu anlamak için ardında yatan mekanizmayı biraz aydınlatmamız gerekiyor.
     
    Bir kızın senin hakkında hissettikleri aslında senin yanındayken kendini nasıl hissettiği ile ilgilidir. Yani senin yanındayken sıkılıyorsa seni sıkıcı bulacak, senin yanındayken eğleniyorsa senin eğlenceli olduğunu düşünecektir. Bir adım daha ileri gidersek, eğer seninle birlikteyken heyecan duyuyorsa, seni heyecan verici biri olarak görecektir.

    Yapılan araştırmalara göre, duygusal olarak uyarılmış olduğumuz ortamlarda tanıştığımız kişilerden etkilenmeye daha açığız. Yani yüksek bir köprüde, macera dolu bir tatilde, bir konserde ya da güçlü duygular yaşatacak  benzer başka ortamlarda tanışan çiftlerin aralarında çok daha yoğun bir etkileşim oluyor ve bir ilişki yaşama olasılıkları artıyor.
     
    Keşke şansın olsa da hoşlandığın kızla kendi seçtiğin heyecan verici bir ortamda tanışma fırsatı yakalayabilsen... Bu harika olurdu, ama ne yazık ki çoğu kez bir kızla ilk nerede tanışacağımızı seçme şansımız olmuyor. Sen de muhtemelen zaten tanışmış olduğun bir kızdan hoşlanıyorsun ve onunla tekrar tanışman mümkün değil.
     
    Evet, ilk tanışmanın nasıl bir ortamda gerçekleştiği önemli, ama umudunu kaybetme, bundan sonrasında da yapabileceklerin var.
     
    Bundan sonra hoşlandığın kızla birlikte heyecan verici ortamlarda görüşmeye çalış. Özellikle eğer ilişkiniz yeni başlıyorsa, onu mutlaka heyecan verici ve sıradışı bir yere davet et. Eğer heyecan ve coşku yaşamasını sağlayabilirsen, seni yaşadığı tüm güzel duygularla eşleştirecektir. Hele bu ilk buluşmanızsa, seni aklından çıkaramayacağı bir tecrübe yaşatmış olacaksın.
     
    Bu anlattıklarım istisnası olmayan kurallar değildir ama beğendiğin kızla beraber olmanız ya da uzun yıllar boyunca ona uzaktan bakıp iç çekmen arasındaki farkı yaratabilir. Onun için aklının bir köşesinde bulunsun ve zamanı geldiğinde uygula.
     
     
    Her zamanki gibi tüm sorularını sitemize kullanıcı adın ve şifren ile giriş yaparak Forum bölümünden sorabilirsin. Tabii ki başarı hikayelerin de varsa bunları herkesle paylaşmak ve onlara da ilham vermekten sakın kaçınma!
     
    Bir sonraki emailda görüşene kadar kendine ve kızlara iyi bak...


    Merhaba ,
     
    Umarım yazılardan hem keyif alıyor hem de faydalanıyorsundur. Bugün en az diğerleri kadar önemli bir konudan bahsedeceğiz.
     
    Diyelim ki yeni tanıştığın bir kızdan hoşlandın. Eğer temel iletişim becerilerini biliyor ve kullanıyorsan, keyifli bir tanışma ortamı yaratmış olduğunu varsayabiliriz. Peki, o kızla tekrar karşılaştığında ya da telefonla ilk konuşmanızda nelere dikkat etmelisin?
     
    İkinci karşılaşma genellikle ilk tanışmadaki etkinin rastlantı mı yoksa gerçek mi olduğunun netleştiği ortamdır. Yani kız ilk tanışmada senin hakkında edindiği izlenimin doğru olup olmadığını görür. İlk tanışmada özellikle iyi bir etki bıraktıysan, ikinci görüşmede bu etkiyi sürdürmen gerekir.
     
    Bunun için şimdi sana çok basit bir teknik anlatacağım. Yapacağın şey ilk tanışma sürecinde aranızda geçen en etkileyici, eğlenceli, esprili konuyu aklına not etmek. Eğer başkalarının bilmediği ortak bir ilgi alanı keşfettiyseniz bu olabilir. Ya da yaptığın bir espriye çok güldüyse bunu kullanabilirsin.
     
    İlk karşılaşmanız sonrasında ayrılır ayrılmaz daha sonra hatırlatıcı olarak kullanmak üzere o konuşmanın en işe yarar kısmını seç; bu daha sonra seni nasıl hatırlamasını istediğini gösteren bölüm. Sonrasında, onunla ikinci karşılaşmanızda, telefon konuşmanızda ya da mesajlaşmanızda bu hatırlatıcı ile giriş yapacaksın.
     
    Örneğin ilk konuşmanızda ikinizin de Atina’ya gitmeyi çok istediğiniz ortaya çıktı. İkinci karşılaşmanızda “Atina’dan geliyorum... İnanılmaz keyifli bir tatildi. Sana kart yazacaktım, ama kıyamadım... Şaka, şaka. Hala birinin birlikte Atina’ya gitmeyi teklif etmesini bekliyorum” gibi bir şeyler söyleyerek ortak noktanızı hatırlatabilirsin. Diyelim ki ilk konuşmanızda aranızda “göle maya çalmak”la ilgili bir espri geçti ve çok güldünüz. İkinci karşılaşmada “Ben kaşığı getirdim, yoğurt getirmeyi unutmadın umarım” gibi bir şey diyebilirsin. Ya da ilk önceki konuşmanızda ikinizi de etkileyen bir müzikalden bahsettiyseniz, ikinci karşılaşmanızda “Seninle konuştuğumuzdan beri her gün o CD’yi dinliyorum. Tüylerim diken diken oluyor” diyerek o konuyu hatırlatabilirsin. Böyle bir hatırlatma, senin de onunla yaptığınız konuşmayı unutmadığını gösteriyor.
     
    Eğer bir kızla tanıştıktan sonraki ilk temasınız telefonla ya da internet üzerinden olacaksa, bu hatırlatma hamlesi çok daha önemli. Yabancılık çekmeden, tutuk bir iletişim kurma çabası olmadan hızlı bir şekilde adapte olmayı sağlıyor.
     
    Bu şekilde bir hatırlatıcı kullandığında, önceki konuşmada kat ettiğiniz yolu iki yabancı gibi yeniden kat etmeniz gerekmiyor. İlk konuşmanızda onun üzerinde yarattığın etkiyi hızlı bir şekilde yeniden oluşturmuş oluryorsun. Bu şekilde girişler “Merhaba, nasılsın?”dan çok daha etkilidirler, çünkü karşı tarafla oluşturduğun bağı kaldığın yerden devam ettirmene olanak sağlarlar.
     
    Her zamanki gibi tüm sorularını sitemize kullanıcı adın ve şifren ile giriş yaparak Forum bölümünden sorabilirsin. Tabii ki başarı hikayelerin de varsa bunları herkesle paylaşmak ve onlara da ilham vermekten sakın kaçınma!
     
    Bir sonraki emailda görüşene kadar kendine ve kızlara iyi bak...
    Harun D.


    Merhaba ,
     
    Herkes kendisini toplum içinde özel hissetmek ister. Başkaları tarafından önemsenmek ve ilgilenilmek ister. Önemsendiğimizi ve özel olduğumuzu hissettiren kişilere karşı iyi duygular besleriz.
     
    Sosyal ortamlarda bu kuralın en sık karşımıza çıkan örneği bir kişiye adıyla hitap etme konusu.
     
    Yeni tanıştığın biri sana adınla hitap ediyorsa, sonraki karşılaşmanızda da adını hatırlayıp kullanıyorsa, seni önemsediğini hissedersin ve aynı şekilde karşılık verme istekliliği duyarsın. Tam tersi, eğer bir süredir tanıdığın biri bir türlü adını öğrenemediyse, onun gözünde bir değerin olmadığını düşünür ve onunla daha az görüşmek istersin.
     
    Bir kızla tanıştığında da, onun adına dikkat eder ve konuşmanız süresince ara sıra kullanırsan, aranızda daha güçlü bir iletişim ve daha iyi bir ilişki oluşmaya başlar.
     
    Adımız, çocukluğumuzdan itibaren tepki vermeye şartlandığımız en özel şeydir. Usta eğitimciler sınıfta dikkati dağılan ve konuyu takip etmeyen öğrencileri sadece adlarını kullanarak tekrar konuya çekebileceklerini bilirler. Benzer şekilde, bir kişiye adıyla hitap ederek konuşmak, onun ilgisini canlı tutmak için son derece etkili bir yoldur.
     
    Bir kızın adını sadece onunla konuşurken kullanmak zorunda değilsin. Onun da bulunduğu bir topluluk içinde de ara sıra diğer kişilere onunla ilgili bir şeyler söyleyerek kızın ilgisini kendi üzerine çekebilirsin.

    Bu önemli bir konu, fakat kızın senden etkilenmesi için tek başına yeterli olmayacağını unutma. Kızın senden hoşlanması için gerekli adımları öğren ve uygula, bu arada ona adıyla hitap etmeyi de ihmal etme.
     
    Her zamanki gibi tüm sorularını sitemize kullanıcı adın ve şifren ile giriş yaparak Forum bölümünden sorabilirsin. Tabii ki başarı hikayelerin de varsa bunları herkesle paylaşmak ve onlara da ilham vermekten sakın kaçınma!
     
    Bir sonraki emailda görüşene kadar kendine ve kızlara iyi bak...
    Harun D.
     
    www.sosyalbeceriler.com




  • Konuyu uplayalım guzel konu yenı maıllerı beklıyorum...
  • Herif bıraktı bana yollamayı mail ocaktan beri
  • açıklamanın zamanı gelmiş
  • sosyalbeceriler.com a baktım gerçekten yazılar kısmında çok mantıklı şeyler yazmış. hatta bunları yarından itibaren uygulamaya başlicam.
  • bunlar hikaye yakışıklı olacaksın tikky olacaksın kızlar zaten gelir

  • bu ne anasını satayım, ilişkiler taktiğe dökülmeye başladı.
    artık herkes, "yarın 4-4-2 çıkıyorum abi" diyecek.
    gerçekten iğrenç bi durum.
    zaten kızların üzerimizden ego tatminine gidip tamamen kukla amaçlı kullanma halleri seviyesizliğin tam göstergesi.
    böylesine taktiklerle anca, lise son ve üniversite dönemi ergen triplerinin artık "ben kadın oluyorum" triplerine dönüşen kızcıklar elde edilir. bu kızlarla da yaşanabilecek en güzel şey fiziksel hazlardır ki bunu hepimiz biliyoruz.
    kadın arıyorsak eğer, dürüst ve içten olmak yeterlidir, çünkü karşınızdaki toplumun nadir kumaşlarından bir KADINdır. böylelikle neyin ne olduğunu, kimin ne değer vereceğini bilen, "dersten sonra starbucksa gidiyoruz, ardacan da geliyor peliiiiin." tarzı ergenus hallerinden çıkmış hatta hiç girmemiş bir insan bulabiliriz. bunun için sağ gösterip sol vurmaya, aşkı kağıt üzerine dökmeye gerek yok. işinize yarasa dahi, ki benim yarasa en azından, kendimi rahatsız hissederim. çünkü karşımdaki insanın beni istemesi, benim ona kendimi açmayışımdan, gizemli olmamdan kaynaklanıyorsa, gitsin adventure oyunlarındaki sandıklardan anahtar çıkartıp mutlu olsun. patates beyinli meraklı kız istemiyoruz. karşılıklı her şeyi konuşabileceğimiz insan istiyoruz.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: TuBe-Online

    bunlar hikaye yakışıklı olacaksın tikky olacaksın kızlar zaten gelir





    bu resimin amacı nedir sen yakışıklı tikky olduğunumu sanıyorsun daha çor çocuksun
  • 
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.