Şimdi Ara

BDDK ve bankacılık sistemi ile ilgili bir yazı

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
3
Cevap
0
Favori
145
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • BDDK ve İmar Bankası olayı

    Bankacılık sektöründe yeniden yapılanma çerçevesinde oluşturulan BDDK'nın, sektörde yaşanan sıkıntıları büyük ölçüde ortadan kaldıracağına inanılıyordu. Son 10 yılda meydana gelen krizlerin bankalar tarafından oluşturulduğunu ya da bunlar tarafından tetiklendiğini biliyoruz. 90'lı yılların ilk yarısında verilen ve objektif kurallara bağlanmayan banka kurma izinleri, finans sektöründe pahalı işletmecilik ve aşırı rekabeti de beraberinde getirmişti.

    Bu dönemde sektörün denetimi, suistimallerin ve bankaların mali yapılarındaki bozulmaların gecikmeden belirlenmesi ve gereken tedbirlerin alınması hayati önem taşımaktaydı. BDDK'nın oluşturulmasından önceki banka iflaslarının sorumlusu olarak siyaset kurumunun sektöre müdahelesi gösterildi. Özellikle kamu bankası kaynaklarının siyasetçiler tarafından kişisel amaçlar için kullanılması, BDDK'nın taraftar bulmasında belirleyici etken olarak ortaya çıkmıştı.

    Vurgulanması gerekir ki sistemin esas yumuşak karnı olan özel bankalardaki kaynakların kötüye kullanımı ve özel bankaların zararlarının devlet tarafından üstlenilmesi, kamu bankası tartışmaları tarafından maskelenmiş, kamu bankaları başlıca suçlu ilan edilmiştir. Özel bankaların mali yapılarını bozan ve ülke ekonomisine on milyarlarca dolar yük getiren problemler yeterince veya hiç tartışılmamıştır.

    Bankacılık sektörünün siyasetin etki alanı dışına çıkartılması ve özerk bir kurum tarafından sevk ve idare edilmesi halinde finans sistemindeki dalgalanmaların giderileceğine kamu oyu inandırılmıştır.

    BDDK sonrası bankacılık


    BDDK'nın oluşturulmasına ve bankacılık sektörünün hükümetlerin doğrudan müdahale alanı dışına çıkartılmasına rağmen özel bankaların iflasları ve kamuya getirdikleri mali yükün miktarında herhangi bir azalma meydana gelmemiştir. Yine bankaların mali yapıları bozulmaya, yine bankaların kaynaklarının önemli bir bölümü, yasalara aykırı bir şekilde ait oldukları sermaye grubunun diğer şirketlerine aktarılmaya devam olunmuştur.

    Özetle, BDDK'dan sonra da yine bankalara el konuldu. Yine mağduriyetler ortaya çıktı. Yine vergi mükellefleri üzerine milyarlarca dolarlık yükler gelmeye devam etti.

    Bu zincirin son halkasını İmar Bankası ve Adabank oluşturmaktadır. Öncekilerden farklı yönleriyle de ilginç bir örnek olarak karşımızdadır.

    BDDK İmar Bankası'na likidite sıkıntısına düştüğü için el koymuştur. Yani, İmar Bankası mevduat sahiplerinin paralarını ödemekte zorlanmaya hatta ödememeye başlamıştır. Esas el konulma gerekçesi budur.

    Çift kayıt tutulması, banka kredilerinin grup şirketlerine plase edilmesi daha sonra tespit edilmiştir.

    İmar Bankası'nda sorumluluk


    BDDK sonrasında bankacılık sektörünün denetimi ve gözetimi yetkisi ve sorumluluğu hükümetlerde değildir. Bu sorumluluk BDDK'nındır. Bankaların denetimiyle görevli başlıca kurum olan Bankalar Yeminli Murakıpları Hükümet'e değil BDDK'ya bağlıdır. BDDK'nın emir ve talimatları doğrultusunda hareket etmektedir.

    İmar Bankası olayında da sevabıyla-günahıyla sorumlu BDDK'dır. İmar Bankası'nda yasalara aykırı uygulamaların uzun zamandan bu yana devam ettiği, BDDK'nın bu uygulamaları ortaya çıkarmada yetersiz kaldığı iddiaları yoğun şekilde gündeme getirilmektedir. Gerçekten kafaları kurcalayan bir çok soru bulunmaktadır:

    Şube kayıtları ile BDDK'nın kayıtları arasındaki inanılmaz tutarsızlığı BDDK neden tespit edememiştir? Eğer bu tespit bankaya el konulmasından önce yapılmış ise neden müdahalede geç kalınmıştır? Grup şirketlere yasalara aykırı olarak aktarılan kaynakların belirlenmesi mutad denetimlerde mümkün olamamış mıdır? Gazetelerde çarşaf çarşaf ilanlara rağmen neden bankanın açığa kamu kağıdı satışı ortaya çıkarılamamıştır? Bu ve benzeri sorular çoğaltılabilir.

    BDDK bu sorulara verdiği ve basında da yer alan cevabında, BDDK'nın eksik olan üyelerinin hükümet tarafından zamanında atanmadığını ve kurulun karar alacak sayıya ulaşmadığını belirterek sorumluluğu hükümet üzerine yıkmaya çalışmaktadır.

    Böyle bir açıklama, İmar Bankası'ndaki usulsüzlük iddialarının BDDK tarafından ortaya çıkarıldığını, ancak, kurul üyelerinin hükümet tarafından atamadığından dolayı karar alınamadığı savını da içermektedir. Bu açıklama başka soruları da kaçınılmaz olarak gündeme getirmektedir:

    BDDK, İmar Bankası'ndaki yasalara aykırı uygulamaları tespit ettikten sonra hükümete konuyu aktarmış mıdır? Yani, 'İmar Bankası'nda çok ciddi usulsüzlükler var, kurul üyelerini bir an önce atayın, karar almakta zorlanıyoruz' şeklinde bir talepte bulunmuş mudur? Bu sorunun cevabı hiç kuşkusuz 'hayır'dır. BDDK hükümete herhangi bir bildirimde bulunmamıştır. Bu tür bir bilgilendirme yapması da zaten mümkün değildir. Zira, BDDK çift kayıt olayını ve açığa kamu kağıdı satışını el koyma işleminden sonra belirlemiştir.

    İmar Bankası'nın Hazine'ye maliyeti, kesin olmamakla birlikte 3-4 milyar dolar civarındadır. 2003 yılındaki toplam yatırım miktarına yakın olan bu denli büyük bir zararın sorumlu ya da sorumluları mutlaka ortaya çıkarılmalıdır. BDDK'nın sorumluluğu veya sorumsuzluğu belirlenip kamu oyuna duyurulmalıdır. BDDK içindeki köstebek iddiaları da aydınlatılması gereken hususlardan birisidir.

    Her banka batışı BDDK'yı tartışılır hale getirmektedir. BDDK bugüne kadar kendisinden beklenen performansı gösterememiştir. Önümüzdeki günlerde bankacılık sistemi BDDK ile birlikte daha çok tartışılacağa benziyor







  • bu imar bankası ne uyduruk bankaymış. daha neler çıkar kimbilir.
    gördüğüm 100 hesap kartından en az 90nında oynama yapılmış. bakkal defteri gibi.
  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.