Şimdi Ara

Sosyalizm Üzerine

Bu Konudaki Kullanıcılar:
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
4
Cevap
0
Favori
407
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Çok değil, yakın tarihte dünyanın yarısı sosyalist ideolojinin bayraktarlığını yapıyordu. Sosyalist devletler hem iktidarlarını korumak için hemde sosyalist ekonominin verimsizliğinden ötürü milyonlarca insanın ölümüne sebebiyet vermiş ve en büyük beşeri felaketler arasında yerini almıştır. Günümüzde ise dünyada pek sosyalist devlet kalmamış, varolanlarda kapitalizme az bile olsa izin vererek varlığını sürdürebiliyorlar. İşbu yazıda 20. Yüzyılı kasup kavuran sosyalizmin aleyhtarlığını yapacağım.

    Herşeyden önce sosyalizm üzerine biraz konuşmalıyım. Sosyalistler insanlar arasında ki asıl problemin eşitsizlik olduğundan dem vururlar. Hem politik hem sosyal hemde ekonomik olarak problem yaratan şeyin eşitsizlik olduğu ve bu eşitsizliğin temel kaynağının özel mülkiyet olduğunu söylerler. Onlara göre üretim araçları şuna veya buna değil, topluma ait olmalıdır. Üretim planlanmalı ve üretilen mallar hem adil hemde eşit olarak insanlar arasında paylaştırılmalıdır. Pek tabi ekonomiyi planlamak ve bu planı yürütmek için ekonominin etkin bir bürokrasiye dahil olması gereklidir. Dolayısıyla sosyalizmde özel mülkiyet yoktur, mülkiyet toplumundur ancak devlet idare eder.

    Değinmek istediğim ilk şey hesaplama problemidir. Fiyat, tüketicinin talebinden kaynakların-hammadelerin kıtlığına kadar pek çok şeyin bilgisini içinde barındırmakta dolayısıyla üreticinin kar-zarar hesabı yapmasını olanaklı kılmakta, elinde bulunan kaynakları olabilecek en verimli biçimde kullanmasını sağlamaktadır. Fiyat, piyasa sayesinde vardır. Problemde buradadır. Sosyalizmde özel mülkiyet bulunmadığı, bütün üretim araçları devletin elinde bulunduğu için üretim tek elden yapılır ve dolayısıyla piyasa yoktur. Piyasanın olmadığı yerde dediğim gibi fiyatta yoktur. O halde sosyalist bir sistemde devlet üretimi neye göre planlayacaktır? Vatandaşlarının neyden ne kadar istediğini nereden bilecektir? Bir insanın örneğin en basitinden tuvalet kağıdını ne ölçüde istediğini devlet nereden bilecek ki ona uygun olarak üretecek? Size söyleyeyim, bilemeyecektir. Bilemediği için eksik-yanlış üretim yapacaktır ki buda kıtlık demek. Ha bu arada, günümüzde Venezuella gibi pek çok sosyalist devlette olduğu kadar geçmişte ki sosyalist devletlerde de tuvalet kağıdında kıtlık vardı. Sosyalizmde gerçek bir fiyat sistemi bulunmadığı için kaynaklar verimsiz kullanılacaktır. Bunuda tarihte gördük zaten, üç maymunu oynamayan herkes görebilir.

    İkinci olarak ise devletin verimsiz iş yaptığını anlatmak istiyorum. Liberal kapitalist sistemde bir kapitalistin kaynakları kendisine aittir yani onun özel mülkiyetidir. Eğer kaynakları ile işe atılır ve başarısız olursa bu işin faturası kendine kesilir. Dolayısıyla elinde bulunan kaynakları en verimli şekilde harcamaya meyillidir. Ayrıca kapitalist kar elde eder. Kar elde etmek için tüketicilerin isteklerine uygun üretim yapmalıdır. Ayrıca aynı ürünü üreten birden fazla kapitalist var ise daha fazla kar elde etmek için kendi ürettiklerini tüketiciye çekici kılmaya çalışır. Dolayısıyla kapitalistler arasında ki rekabet onları kaliteli ürün üretmeye meyilli kılar. Peki, devletten bir kişi bu bahsettiğim özelliklere sahipmidir? Yani o, insanların isteklerine paralel bir üretim yapmak zorundamıdır? Hayır. O kendi üstlerinin, devletin en üstündekinin dediğini yapmak zorundadır. Devletin en üstünde ki kişide herşeyi bilen tanrı olmadığına göre her bir vatandaşın isteklerini bilemez ancak tahmin eder. Dolayısıyla üretim piyasanın verilerine göre değil birilerinin tahminlerine göre yapılır. Ayrıca sosyalist devlette özel mülkiyet olmadığı için, bütün üretim araçları devlete ait olduğu için yanlış bir üretimin maliyeti devlet adamlarına kesilmez, halka kesilir. Devlet adamı bir kapitalist gibi zarara uğrayamadığı için verimlilik konusunu fazla kafaya takmaz. Ayrıca devlet adamı kar elde etmeye çabalamaz. Sonuçta devlet zaten kaynakları halktan zor yoluyla toplamaktadır, devlet adamının konforu bozulmaz. Kaldı ki devlet askeriye dışında öteki devletlerle rekabet etmez. Dolayısıyla askeriye dışında kaliteli ürün üretmeside şart değildir. Bu bahsettiklerim sadece sosyalizm için değil tüm devletçi sistemler için geçerlidir. O haldr soruyorum: liberal kapitalist sistem ve onun serbest piyasasının verimliliği ortada iken kim sosyalizm gibi devletçi sistemleri tercih etmek ister ki? Bunun akılcı bir gerekçesi yok.

    Üçüncü olarak her devletçi sistem gibi sosyalizmde saldırmazlık ilkesini çiğner. İnsanın en temel haklarından biri mülkiyettir ve insanın en temel mülkiyeti bizzat kendi bedenidir. İnsanların başka bir insana zarar vermedi sürece kendi mülkiyetinde istediği herşeyi yapabilme hakkına sahiptir. Örneğin A işletmesinde işçi yoktur. A işletmesinin sahibi kafama silah dayayıp beni zorla çalıştırma gibi bir hakka sahip değildir. Ancak sosyalist bir devlette devlet genellikle bunu yapar. Çünkü sosyalist devlette en üstteki devlet adamları dışında herkes emiri uygulayan kişilerdir. Herkes merkezi planlamaya uygun davranmalıdır, uygun davranmak istemeyenler dahi. Sosyalistler toplumu biz liberteryenlerin gördüğü gibi bir ekosistem olarak değil bir makine gibi görürler. İnsanlar ise bu makinenin parçalarıdır. Karar alıcı kişiler örneği Stalin gibileri ne emir verir ise o "makine" onu uygular. Belki birkaç "parça" sorun çıkartır, tek yapılması gereken "düzeltmek"tir.

    Sosyalist devlet "eşitlik" adı altında halkın yaşam standartlarını düşürür. Açık konuşayım, kaynaklar kıttır ve herkese yetmez. Liberal kapitalist sistemde ki zenginler bir işe girişip başarılı olarak ve kar elde ederek ve dolayısıyla tüketicilerin isteklerini karşılayarak zengin olmuş ve kaynakların bir kısmına sahip olmuşlardır. Zengin olmayanlar ise pekte girişimci ruhu olmayan, başarısız olan veya girişimcilerin altında çalışanlardır. Yani liberal kapitalist sistemde öteki insanların isteklerini gerçekleştiren kaynakların büyük kısmını alır ve konfor ile yaşar. Buna karşılık sosyalist sistemin zenginleri ise devlet adamlarıdır. Sosyalist sistemde ki devlet adamlarının toprak ağalarıyla pek çok benzerlik göstermesi şaşırtıcı değildir. Toprak ağası toprağın sahibidir ve herkes onun kuludur, onu konfor içinde yaşatırlar. Sosyalizm veya her devletçi sistem eşitsizdir. Devlet adamları ve devlete yakın olan herkes üst tabakada, halkın geri kalanı ise alt tabakada yer alır. Ayrıca insanlar kaynaklar konusunda üst seviyede eşitlenemezler, sonuçta kaynaklar kıttır. Kaynaklar alt seviyede eşitlenebilir ki buda insanların şuanda fakir dediğimiz insanların seviyesinde eşitlenebileceği manasına gelir.

    Herşeyden öte "eşyaya hükmeden insana hükmeder" diye bir söz vardır. İnsanların ihtiyaç ve isteklerini karşılayabilecekleri herşey devlete ait olursa devlet adamları minik tanrıcıklar haline gelirler, bu devasa gücü kendileri için kullanırlar. Sonuçta insanlar bencilliğe meyilli, çıkarcı varlıklar olduğu için böyle bir gücü kime verirsek verelim eninde sonunda kendi için kullanır ve bir despota dönüşür. Dolayısıyla halktan bir insanın hiçbir hakkı ve özgürlüğü olamaz. Devlet adamları halktan insanları istedikleri gibi eğip bükerler, bunun bir örneğini Kuzey Korede görüyoruz. Ayrıca sosyalizmde özel mülkiyet olmadığı için bireylerin yaratıcı teşebbüsleri devlet engeliyle karşılaşır. Çok açık bir gerçektir ki bireyler kendi arzu ve potansiyellerini ekonomik alanda gerçekleştirecek özgürlüğe sahiplerse gelişim ve refahta beraberinde gelir. Ancak sosyalist sistemde özel teşebbüs mümkün değildir, yaratıcı bir fikri olan bunu devlete sunar ve devletin (dikkat edin, devletin diyorum, halkın değil) çıkarına uygun ise dikkate alınır.

    Sonuç olarak sosyalizm, her nekadar sosyalistler "halkın iyiliğini" isteseler ve bunun için sosyalist sistemi getirmeye çabalasalarda sosyalist sistem insanı insanlıktan çıkartan, onu bütün hak ve özgürlüklerinden mahrum edip devlet adamlarının kölesi haline getiren bir sistemdir. Özetle sosyalizm insanların yaşam standartlarını yükseltmek yerine düşüren, ekmeği karaborsadan bulmasını sağlayan, tuvalet kağıdını dahi bulmasını imkansızlaştıran bir sistemdir. Günümüzde sosyalizmi birkaç romantik ve dalaverici dışında savunanı görmek pek zordur.

    http://libertevonskepticus.blogspot.com.tr/?m=1

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >



  • her şey dumana dönüşseydi
    burun delikleri ayırırdı onları
  • bunu okuyun ve insanin ne kadar cahil ama ayni zamanda kendini bilgili sanabilecegi konusunda ibret alin

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.