Şimdi Ara

Tanrının ölümü ve bilginin kesinliği üzerine (3. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
78
Cevap
0
Favori
1.969
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
2 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 1234
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Guest-F54F98451

    a)Tanrı lehine argümanlar sadece evren üzerinden yapılmaz. Ontolojik argüman dışında hiçbir Tanrı argümanı Tanrı'yı varsayılan bütün sıfatlarıyla beraber kanıtlamayı amaçlamaz. Onun yerine a) Kozmolojik argümanlar yaratmayı/zorunluluğu, b) Teleolojik argüman bilgililiği/yaşamı umursamayı, c) Bilinç argümanları zihinde özel bir şeyler olduğunu ve bu yüzden zihinlerin özel olarak yaratıldığını, buradan da zihin sahibi varlıkları "umursayan" bir şeyin olduğunu, d) Ahlak argümanı mutlak iyi bir Tanrıyı kanıtlamayı amaçlar. Bu argümanların hepsi birleşince teistik Tanrı anlayışına çok yakın bir varlığa ulaşıyorsun. Eğer başarılıysalar tabii.

    b)Tanrı'nın yaratıcısı nerede demek gerçekten felsefe yoksunlarının dile getirdiği bir söylem. Tanrı tanımı gereği nedensiz, ezeli(başlangıcı olamayan), mutlak kudretli, mutlak iyi, her şeyi bilen bir varlık. Bu sıfatları kafalarına göre uydurmuyorlar argümanlar başarılıysa o varlık zorunlu bir şekilde var olmak zorunda. Tanrı tanımı gereği de ezeli olduğu için yaratıcısı olamaz. Yaratma bir olay gibi duruyor. Yaratma her an sonlanmış olmak zorunda. Dolayısıyla bu soru aşırı derece bayağı bir soru. Din felsefesine giriş yap çok zayıfsın bu konuda.
    Tanrıyı ezeli olarak tanımlandırıyorsan ezeli olduğunu kanıtlaman gerekir. Evrenden bir yaratıcıya ulaşman tek başına bu yaratıcıyı ezeli yapmaya yetmez. Evren (ya da ne dersen de akıl, zihin ahlak) ile sadece evrenin yaratıcısına ulaşabilirsin. Onun ezeli olduğunu iddia etmek için başka argümanlar gerekir.

    Evrenin yaratılmamış ezeli olma olasığını reddederken dayanak olarak "evren süper" derken; evrenden daha süper olan yaratıcının ezeli olduğunu kabul etmek baştan aşağı mantık dışıdır.

    Yani kısaca "evren ezeli olamaz birinin evreni yaratmış olması gerekir çünkü evren süper." ama "daha süper olan evren yaratıcısının ezeli olmasında hiç bir problem yok."

    Çelişkinin daniskası.




  • mechatengu kullanıcısına yanıt
    Öncelikle şunu söyleyeyim literatüre hakim olmadan sallayıp tutuyorsun. Bilmeden bu tarz uğraşlara girme. Soruna gelirsek kozmolojik argümanlar bunu yapmaya çalışıyor zaten. Yaratma ve zorunluluktan bahsetmiştim. Zorunluluk da ezeliliği gerektiriyor. Nedensellik zincirinin sonsuza kadar gidememesi üzerinden tartışma var kelamda. Leibnizci kozmolojik argüman ise ise çok farklı bir argüman. Yeter-sebep ilkesine dayanır o da. Nedensellik diye bir şey var onu öğrenerek başla. Şu yazıyı öneririm giriş için güzel bir yazı :https://medium.com/felsefi-ateizm/kelam-kozmolojik-arg%C3%BCman%C4%B1-giri%C5%9F-61375af4b8d3



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-F54F98451 -- 2 Ocak 2019; 20:16:22 >




  • Get the fuck out

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Guest-F54F98451

    Öncelikle şunu söyleyeyim literatüre hakim olmadan sallayıp tutuyorsun. Bilmeden bu tarz uğraşlara girme. Soruna gelirsek kozmolojik argümanlar bunu yapmaya çalışıyor zaten. Yaratma ve zorunluluktan bahsetmiştim. Zorunluluk da ezeliliği gerektiriyor. Nedensellik zincirinin sonsuza kadar gidememesi üzerinden tartışma var kelamda. Leibnizci kozmolojik argüman ise ise çok farklı bir argüman. Yeter-sebep ilkesine dayanır o da. Nedensellik diye bir şey var onu öğrenerek başla. Şu yazıyı öneririm giriş için güzel bir yazı :https://medium.com/felsefi-ateizm/kelam-kozmolojik-arg%C3%BCman%C4%B1-giri%C5%9F-61375af4b8d3
    Nedensellik zincirinin sonsuza kadar gitmesinin nedeni zaten zorunluluk.

    Zorunluluk, zaten evrenden tanrıya ulaşmayı amaçlayan argümanların çıkardığı bir şey olduğu için geriye nedensellik zincirini bir yerde kırmak kalıyor.

    Zaten yaptıkları hata da nedensellik zincirini kırmaya çalışırken düştükleri çelişki.




  • mechatengu kullanıcısına yanıt
    "Zaten yaptıkları hata da nedensellik zincirini kırmaya çalışırken düştükleri çelişki." bu tarz bir söylemi Hume savunur kendisini okuyup sevsemde burada katılmıyorum ona. Teistler belli başlı argümanlar sunuyorlar. Biz ateistlerin onlara cevap vermemiz gerekmekte. Zorunluluk ilk nedenin oluşu için bir zorunluluk. Nedensellik zincirini başlatan bir ilk neden olmak zorunda. Bu konu da gerçek sonsuzla alakalı bir konu. Teistlerin buna dair verdikleri argümanlardan biri Hilbertin otel paradoksudur: Sonsuz odaya sahip bir otel düşün. Otelde sonsuz müşteri var yani tüm odalar dolu. Otele yeni müşteri gelirse otel sahibi müşterilerini yanındaki odaya kaydırıp yeni müşteriye yer açar.(birinci ikinciye ikinci üçüncüye) Otel odaları dolu olsa da sonsuz sayıda müşteri odaya yerleşebilir gözükmekte. Burada bir tuhaflık var zaten oteldeki odalarda sonsuz kişi var dolu aynı sayıda kişi buraya nasıl yerleşebiliyor? Daha kötüsü oteldeki ilk iki kişi hariç hepsinin çıkarıldığını düşün. Geriye iki kişi kalacak. O iki kişiyi çıkarıp diğerlerini bırakırsan da geriye sonsuz kişi kalacak. Burada tuhaflık var işte sonsuz kişiden 2 kişi çıkarıyorum ama gene sonsuz kişi kalıyor. Bu mantık hatalarından dolayı gerçek sonsuz varolamaz diyorlar dolayısıyla da nedensellik zincirinin bir başlangıcı olması gerekiyor. Bu arada bunlar temel kabuller bunlara itiraz etmen felsefe bilmediğinden kaynaklanıyor bunlardan bir şey çıkmaz boşuna kasma çıksaydı literatürdeki ateist felsefeciler savunurdu bende burada sana yazardım bunu. Eğer ilgini çekiyorsa okumalar yap tartışmanın içine gir.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-F54F98451 -- 2 Ocak 2019; 21:18:1 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Guest-F54F98451

    "Zaten yaptıkları hata da nedensellik zincirini kırmaya çalışırken düştükleri çelişki." bu tarz bir söylemi Hume savunur kendisini okuyup sevsemde burada katılmıyorum ona. Teistler belli başlı argümanlar sunuyorlar. Biz ateistlerin onlara cevap vermemiz gerekmekte. Zorunluluk ilk nedenin oluşu için bir zorunluluk. Nedensellik zincirini başlatan bir ilk neden olmak zorunda. Bu konu da gerçek sonsuzla alakalı bir konu. Teistlerin buna dair verdikleri argümanlardan biri Hilbertin otel paradoksudur: Sonsuz odaya sahip bir otel düşün. Otelde sonsuz müşteri var yani tüm odalar dolu. Otele yeni müşteri gelirse otel sahibi müşterilerini yanındaki odaya kaydırıp yeni müşteriye yer açar.(birinci ikinciye ikinci üçüncüye) Otel odaları dolu olsa da sonsuz sayıda müşteri odaya yerleşebilir gözükmekte. Burada bir tuhaflık var zaten oteldeki odalarda sonsuz kişi var dolu aynı sayıda kişi buraya nasıl yerleşebiliyor? Daha kötüsü oteldeki ilk iki kişi hariç hepsinin çıkarıldığını düşün. Geriye iki kişi kalacak. O iki kişiyi çıkarıp diğerlerini bırakırsan da geriye sonsuz kişi kalacak. Burada tuhaflık var işte sonsuz kişiden 2 kişi çıkarıyorum ama gene sonsuz kişi kalıyor. Bu mantık hatalarından dolayı gerçek sonsuz varolamaz diyorlar dolayısıyla da nedensellik zincirinin bir başlangıcı olması gerekiyor. Bu arada bunlar temel kabuller bunlara itiraz etmen felsefe bilmediğinden kaynaklanıyor bunlardan bir şey çıkmaz boşuna kasma çıksaydı literatürdeki ateist felsefeciler savunurdu bende burada sana yazardım bunu. Eğer ilgini çekiyorsa okumalar yap tartışmanın içine gir.
    Zincirin halkalarında evrenden sonraki kısım tanrı. Evren bildiğimiz gözlemleyebildiğimiz mantığımız ile kavrayabileceğimiz üzerinde akıl yürütebileceğimiz bir halka.

    Dolayısıyla burada sonsuzlukla ilgili yaptıkları mantık geçerli olabiliyor.

    Evren halkasında yürüttükleri mantığı bir sonraki halka olan tanrı halkasına da uyguluyorlar. Ama evren hakkındaki yapılan 2. önermeyi tanrı halkasında uygulamıyorlar. (Evren var olmaya başlamıştır)

    Neden çünkü 1. halka olan evren rasyonel bir şey iken 2. halka rasyonel değildir. Rasyonel olmadığı için de istedikleri önermeyi ekleyip çıkarabilme özgürlüğünü tanıyorlar kendilerine.

    Neden sonsuzdan beri duran adamın mantıksız oluşu önermesini neden 2. halkaya da uygulamıyorlar mesela?




  • mechatengu kullanıcısına yanıt
    2.önerme Tanrıya uygulanamaz zaten argüman Tanrı'nın ezeli olduğunu göstermeye çalışıyor. Tam olarak ne kastetmişsin anlaşılmıyor dediğin şeyler. Sonsuzdan beri oturan adam argümanı farklı bir konu ile alakalı. Zamansız bir Tanrı'nın sonlu bir evren yaratma problemini içeriyor yani farklı bir konu bu. 2. öncül evrenin ezeli olup olmadığı ile alakalı.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Guest-F54F98451

    Craig'in Tanrı'nın ezeliliğiyle sonlu bir evren yaratma arasındaki çelişkiyi çözme yöntemi şuydu: "Eğer ben fiziksel bir nesne olsaydım ezeli bir şekilde hangi durumdaysam o durumda kalırdım. Ama bir kişiysem iradi bir şekilde ezeli değişmez durumumdan çıkmayı seçebilirim." Wes Morriston'ın gözlemlediği çok ciddi bir problem var bu argümanda: Craig Tanrı'nın değişmez bir şekilde zaman içinde beklediğini varsayıyor örneğinde. Ama Tanrı'nın yaratmasından bahsederken zamansız bir eylemden bahsediyor. Craig'in verdiği ezelden beri sandalyede oturan adam örneğini ele al mesela. Eğer ben sandalyede oturarak ezelden beri "bekliyorsam" kalkmayı seçebilirim denebilir. Ama sorun şu ki ben ezelden beri sandalyemde oturarak beklemiyorum çünkü ortada zaman diye bir şey yok! Kalkma eylemimi ezeli bir şekilde, zamansız olarak yapmam gerek o yüzden. Bu da ezeli bir şekilde ayakta olmam anlamına gelir. Önceden oturup sonradan ayağa kalktığımı söyleyemeyiz. Benzer bir şekilde Tanrı'nın evreni yaratma eylemi ezeliyse önceden yaratmadığı, sonradan yarattığı söylenemez. Yaratma her an sonlanmış olmak zorunda. Bu nedenle yaratılan evren ezeli olmalı. Craig verdiği örnekte ve evreni yaratmada iki farklı ezelilik anlayışını aynı şeymiş gibi gösteriyor. Zamanlı ezeliliği ve zamansız ezeliliği birbiriyle karıştırıyor.
    Bu benim de dikkatimi çekmişti. Craig'in bahsettiği şeyin iradeyi vurgulayan bir çeşit benzetme olduğunu anlayana kadar bir problem olarak görülebilir. Craig'in örneği ise ilk sebebin zorunlu olması halinde mümkün sonuçların ancak irade sahibi bir sebeple olabileceğine değiniyor. Kelam argümanına yapılan itirazlardan birisi zamansız bir varlığın zamanda bir şeyler nasıl yaratabileceği şeklindedir. Bunu anlatmanın en kolay yolu modelleme yapmak. Öncelikle Craig'in de dediği gibi Tanrı'nın evreni yaratma iradesi ezelidir yani ezelden beri vardır. Bu yüzden Tanrı herhangi bir süreç geçirmiş olmayacaktır. Şimdi Kuranda geçen ve nedense henüz tam olarak düzgün şekilde anlayabilen kişi sayısının çok az olduğunu gördüğüm o ol der ve olur ifadesinden yararlanarak Tanrı'nın bu iradesiyle bir şeyi yaratmayı dilediği durumda o şey birden olacaktır. Yoktan var olan ilk mümkün varlıkla birlikte zaman geçmiş olur, süreç atar ve yaratılan şey zamanda var olmaya başlamış olur. Şimdi nedenselliğin eş zamanlı gerçekleşmesini kullanmamız gerek. Neden ve sonuç aynı anda eş zamanlı olarak var olurlar. Mesela yoktan var olan ilk madde var olduğu anda mekan(uzay) da eş zamanlı ve zorunlu olarak var olacaktır. Bir şey yoktan var olduğu anda eş zamanlı olarak süreç atar ve zaman geçer. Zamanın geçmesi yani var oluşu da bu oluşla eş zamanlı olacağından zamanın önceden yaratılması gibi bir problem ortadan kalkar ve sadece yoktan var olan şey süreç geçirmiş olur. Tanrı ezeli iradesi ve sınırlanamaz kudretiyle bu irade devreye girdiği anda bir şeyler yaratacaktır. Burada Tanrı değişim geçirmez. Onun kudreti de iradesi de ezelden beri aynıydı ve onun bir şeyler yaratmaya dair iradesi devreye girdiği anda bir şeyler yaratılmış olacaktır. Tanrı'nın iradesinin nasıl çalıştığı ve nasıl devreye girdiği konularında çalışıyorum fakat cevap bulamadım. Bizler bir şeye karar verdiğimiz zaman o kararı belli bir zaman geçince gerçekleştiririz. Tanrı için zaman yok onun iradesinin devreye girmesi farklı bir şekilde olmalı. Bu hiç bilemediğimiz bir sebep olabilir ya da insan aklı ezeliyeti nasıl anlayamıyorsa belki bunu da anlayamaz ama gerçekten de Tanrı ezelden beri bunu dileyip gerçekleştirmiş yani bu iradeyle birlikte yaratılış da ezelde olmuş olabilir. Ancak zaman zaten böyle başladığı için biz zamanı bu yaratılış başladıktan sonra ele alabilir ve değerlendirebiliriz. Bunun sınırları dışına çıkamayız. Belki de ezelde var olduk ama her ne şekilde olursa olsun Tanrı'nın iradesi zorunlu sebebin mümkün varlıkları ortaya koymasının açıklaması ve zorunlu sonuçları bu hale getiren o. Ancak bu Tanrı'nın iradesinin nasıl işlediği konusu zaman üstü bir şey olduğu için agnostik tavır sergilenebilir ve bunun bilinemeyeceğini savunmak kelam aleyhinde bir şey oluşturmaz. Verilen cevap bize dönük olan kısmı yani zamansız bir varlığın zamanı ve sonlu şeyleri yoktan var etmesini açıklıyor.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: mechatengu

    Tanrıyı ezeli olarak tanımlandırıyorsan ezeli olduğunu kanıtlaman gerekir. Evrenden bir yaratıcıya ulaşman tek başına bu yaratıcıyı ezeli yapmaya yetmez. Evren (ya da ne dersen de akıl, zihin ahlak) ile sadece evrenin yaratıcısına ulaşabilirsin. Onun ezeli olduğunu iddia etmek için başka argümanlar gerekir.

    Evrenin yaratılmamış ezeli olma olasığını reddederken dayanak olarak "evren süper" derken; evrenden daha süper olan yaratıcının ezeli olduğunu kabul etmek baştan aşağı mantık dışıdır.

    Yani kısaca "evren ezeli olamaz birinin evreni yaratmış olması gerekir çünkü evren süper." ama "daha süper olan evren yaratıcısının ezeli olmasında hiç bir problem yok."

    Çelişkinin daniskası.

    Alıntıları Göster
    Allah'ın ezeli olduğunun kanıtı Big Bang'i planlamasıdır. Sen bir kek yapıyorsun, kekten önce de var olmalısın ki o keki yapabilesin. Sen olmasaydın o kek de olmayacaktı.
    Zaman Big Bang ile yaratıldığına göre, Bigbang'i yaratan Güç de zamandan önce var olmalı ki BigBang'i planlayabilsin. Yani zamandan bağımsız olarak, zamanüstü bir Güç olmalı muhakkak. Bu durum da sadece ezeli (zamandan önce/ zamanüstü) olmakla açıklanabilir.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi mr.jk -- 4 Ocak 2019; 20:46:45 >




  • @Plantinganın Cini ekleme yapmam gerek. Liberteryan özgür irade anlayışı benimsendiğinde(benim benimsediğim de bu) yukarıda bahsettiğim bilemediğimiz Tanrı'nın iradesinin nasıl çalıştığı sorunu da ortadan kalkıyor. Liberteryan anlayışta böyle bir neden aramamız gereksiz oluyor ve herhangi bir yeter sebep olmadan bu irade devreye girebilir. İradenin yeter sebebi zaten ezeli olarak vardı. Zaman üstü bir varlık için zaman olmadığından zamansal bir süreçten de bahsedemiyoruz. İradenin devreye girişi tamamen zamandan bağımsız ve zamani bir sebepten uzak olarak gerçekleşebilir.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Guest-C36D8071F

    Enerjiyi de mi Sema olarak kullanıyorsunuz ? "Genişliyor yazıyor. hmm evren genişliyormuş bilim diyor. o zaman sema evren demek olsun. aynı zamanda iyonosfer ve güneş sistemi yani gök." kafasında cevaplar resmen...
    Allah kendi yarattığı evren hakkında kurana cahilce bir şeyler yazmış olabilir mi demek istiyorsun yani yanlışlanabilir derken ?

    Alıntıları Göster
    Enerji sema değildir. Enerji aslında gözlemlenebilen somut bir şey değildir. Tamamen maddesel varlıkların potansiyelindeki değişim kuvvetidir. Bu yasaların varlığı başlığıyla ilgili. Sema kelimesi hem atmosferi hem de samanyolu galaksisini kapsayacak şekilde. Neden böyle olduğunu filolog veya etimologlara sor. Bu tamamen dilin ortaya çıkışıyla alakalı. Kuran'da yazılanlar gözlemsel teste tabi tutulabilir. Bir müslüman bu ifadelerin hiçbirinin yanlış olduğuna inanmaz zaten ama bu inanmayan biri açısından denenebilir ve bir sonuca varılabilir şeyler. Orada yazan her şeyin doğru olması onların sınanamayacağı anlamına gelmez.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Terry Malloy

    Enerji sema değildir. Enerji aslında gözlemlenebilen somut bir şey değildir. Tamamen maddesel varlıkların potansiyelindeki değişim kuvvetidir. Bu yasaların varlığı başlığıyla ilgili. Sema kelimesi hem atmosferi hem de samanyolu galaksisini kapsayacak şekilde. Neden böyle olduğunu filolog veya etimologlara sor. Bu tamamen dilin ortaya çıkışıyla alakalı. Kuran'da yazılanlar gözlemsel teste tabi tutulabilir. Bir müslüman bu ifadelerin hiçbirinin yanlış olduğuna inanmaz zaten ama bu inanmayan biri açısından denenebilir ve bir sonuca varılabilir şeyler. Orada yazan her şeyin doğru olması onların sınanamayacağı anlamına gelmez.

    Alıntıları Göster
    Evrenin ne olduğunu anlamamışsın yine gök tanımını yapıyorsun...
    Googledan sema nedir diye aradım hiç bir yerde evren demek olduğunu da görmedim. Bak bu evren demek "الكون" bu da sema demek "سَّمَا".

    "Bir müslüman bu ifadelerin hiçbirinin yanlış olduğuna inanmaz zaten"
    Bu sözden sonra daha ne denebilir ki...




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Guest-C36D8071F

    Evrenin ne olduğunu anlamamışsın yine gök tanımını yapıyorsun...
    Googledan sema nedir diye aradım hiç bir yerde evren demek olduğunu da görmedim. Bak bu evren demek "الكون" bu da sema demek "سَّمَا".

    "Bir müslüman bu ifadelerin hiçbirinin yanlış olduğuna inanmaz zaten"
    Bu sözden sonra daha ne denebilir ki...

    Alıntıları Göster
    Translateden kelime bakıp argüman çürütmek ya da çürüttüğünü sanmak değersizdir. Önce bana alkon kelimesinin o dönem arapçasında kullanıldığını göstermelisin ki kullanılmamıştır. Tıpkı atom kelimesini 15. yüzyıl İngilizcesinde bulamadığın gibi. Sonra da sema kelimesinin sadece atmosfere işaret ettiğini göstermelisin ki bu da imkansız. Sema kelimesi üst yüksek yukarıda olan ve ayakkabının üst kısmı için kullanılan bir kelime. Ayrıca tümevarımdan hiçbir şey anlamadığın da belli. O müslüman bu ifadelerin doğru olduğuna herhangi bir yoldan ulaşır ve o kitabı Tanrı kelamı olarak görürse tümevarımla hepsini doğru kabul eder. Mesele nasıl bu sonuca ulaştığıdır. Üstelik tüm yazdıklarımdan sadece o cümleyi alman da ilgi çekici. Korkuluk mantık hatası yapmaya çalışmışsın onu da becerememişsin.


    http://islamweb.net/en/fatwa/187527/
    http://islamic-dictionary.tumblr.com/post/8934075790/samawat-arabic-%D8%A7%D9%84%D8%B3%D9%85%D8%A7%D9%88%D8%A7%D8%AA-ard-arabic%D8%A7%D9%84%D8%A3%D8%B1%D8%B6
    https://www.etimolojiturkce.com/kelime/sema1




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Terry Malloy

    Translateden kelime bakıp argüman çürütmek ya da çürüttüğünü sanmak değersizdir. Önce bana alkon kelimesinin o dönem arapçasında kullanıldığını göstermelisin ki kullanılmamıştır. Tıpkı atom kelimesini 15. yüzyıl İngilizcesinde bulamadığın gibi. Sonra da sema kelimesinin sadece atmosfere işaret ettiğini göstermelisin ki bu da imkansız. Sema kelimesi üst yüksek yukarıda olan ve ayakkabının üst kısmı için kullanılan bir kelime. Ayrıca tümevarımdan hiçbir şey anlamadığın da belli. O müslüman bu ifadelerin doğru olduğuna herhangi bir yoldan ulaşır ve o kitabı Tanrı kelamı olarak görürse tümevarımla hepsini doğru kabul eder. Mesele nasıl bu sonuca ulaştığıdır. Üstelik tüm yazdıklarımdan sadece o cümleyi alman da ilgi çekici. Korkuluk mantık hatası yapmaya çalışmışsın onu da becerememişsin.


    http://islamweb.net/en/fatwa/187527/
    http://islamic-dictionary.tumblr.com/post/8934075790/samawat-arabic-%D8%A7%D9%84%D8%B3%D9%85%D8%A7%D9%88%D8%A7%D8%AA-ard-arabic%D8%A7%D9%84%D8%A3%D8%B1%D8%B6
    https://www.etimolojiturkce.com/kelime/sema1

    Alıntıları Göster
    Hiç bir şekilde anlamayı reddettiğin şey evrenin yukarıda diye hiç bir şekilde tanımlanamaması. Allah gibi yüce bilgili olduğu iddia edilen bir varlık evreni anlamı yukarı olan bir kelimeyle açıklamaz. Demek ki daha sonra bir ihtiyaç doğmuş ki o kelime yani الكون(Evren) kullanılmaya başlanmış. Semanın sadece atmosferi işaret ettiğini nerede yazdım ? Gök ile atmosferi ayırt edemiyorsun daha.
    Hem "Eğer gerçek değilse biz de ona göre Kuran bu konuda yanılıyor deriz. Kuran'ın bilimsel iddiları doğrulanıp yanlışlanabilir iddialardır." diyosun hem de "Bir müslüman bu ifadelerin hiçbirinin yanlış olduğuna inanmaz zaten" diyorsun bi de tümevarım yaptım diye savunuyor ya...

    Sen de googledan kelime aratmışsın sadece sema ve universe kelimelerinin yan yana geldiği dini sayfaları bana göndermişsin ama okumamışsın.
    "However, we have not come across any special statement of the scholars about the relationship between these terms and what you called our present scientific understanding of the universe."




  • Düşünüyordum da...

    Her şey yoktan var olmadı mı? Bir zamanlar dünya yoktu sonra var oldu. İnsan yoktu, var olduk. Tanrı diye nitelendirilen güç ya da farklı varlıklar da var olabilir de yok olabilir de.

    Hayat, varlık ve hiçlik birbirini tamamlayan kavramlar. Bir varız, bir yokuz. Bir şeyler başlıyor, bitiyor, yeniden başlıyor, bitiyor, döngü...

    Hayat felsefemiz, inancımız, düşüncelerimiz hepsi bir kapıya çıkıyor:

    "Değişmeyen tek şey değişimdir."

    Kasmayın, yaşıyorken tadını çıkarın. Hiçlik geldiğinde zaten "yok"olacağımız için de düşünmeye gerek yok. Zaten yoksan yoksundur, düşünemezsin, var olmazken yaşamıyorken, ölüyken bir fark yaratmıyor her şey hiçlik durumunda. O durumda üzülemez, acı çekemez, mutlu olamazsın. Sıkılamazsın, bir ismin cismin ruhun olmaz çünkü o an hiçlik durumundasın, zaten yoksun. Üstünde kafanı yormak, bu yüzden kaygılanmak da gereksiz. Sonra yeni bir döngüyle evren yeniden oluşur, yeni hayatlar başlar, yeniden doğar ve ölür, kaybolursun.Sonra yine var olursun. Artık mantığım bu kasmıyorum, dünya varmış! Böyle düşününce kendimi daha rahat hissettim şu an.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Madridista1 -- 6 Ocak 2019; 23:39:2 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Tanrı eğer sonsuz kabiliyetteyim diyorsa dediklerin geçersiz kalır. Çünkü sonsuz bir tanrıyı ne senin aklın alır ne benim. Aklımız sınırlıdır evren yasalarıda ama sonsuzluk farklı bir boyut kadar derindir.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Guest-C36D8071F

    Hiç bir şekilde anlamayı reddettiğin şey evrenin yukarıda diye hiç bir şekilde tanımlanamaması. Allah gibi yüce bilgili olduğu iddia edilen bir varlık evreni anlamı yukarı olan bir kelimeyle açıklamaz. Demek ki daha sonra bir ihtiyaç doğmuş ki o kelime yani الكون(Evren) kullanılmaya başlanmış. Semanın sadece atmosferi işaret ettiğini nerede yazdım ? Gök ile atmosferi ayırt edemiyorsun daha.
    Hem "Eğer gerçek değilse biz de ona göre Kuran bu konuda yanılıyor deriz. Kuran'ın bilimsel iddiları doğrulanıp yanlışlanabilir iddialardır." diyosun hem de "Bir müslüman bu ifadelerin hiçbirinin yanlış olduğuna inanmaz zaten" diyorsun bi de tümevarım yaptım diye savunuyor ya...

    Sen de googledan kelime aratmışsın sadece sema ve universe kelimelerinin yan yana geldiği dini sayfaları bana göndermişsin ama okumamışsın.
    "However, we have not come across any special statement of the scholars about the relationship between these terms and what you called our present scientific understanding of the universe."

    Alıntıları Göster
    Senin anlamadığın veya anlamadığın şey ise sema kelimesinin gökyüzü ve evreni kapsayan bir kelime olduğu. Kuran'da arz kelimesi yer olarak geçer. Sema kelimesi ise yine insan perspektifinden verilmiştir. Arapça dilinde sema kelimesini insanlar güneş ay yıldızların içinde bulunduğu ve insanların yukarısında kalan bölge, alan için kullanıyor. Güneş ay ve yıldızlar nerede? Semada. Peki güneş ve yıldızların içinde bulunduğu boşluk nedir? Uzay boşluğu. Genişleyen şey nedir? Yine uzay boşluğu yani arapçada sema diye anılan şey. Embesile anlatır gibi anlattım. Bunun üzerine gelip zırvalamazsın artık.

    Yine korkuluk mantık hatasını işlemeye çalışmışsın ama ben kendim tümevarımla ulaştım diye bir şey de demedim. Bir müslüman böyle yapabilir dedim ama bunun tek yolu bu değil. Tüm verileri sınayıp da bir sonuca ulaşabilirsin. 30 iqlu birisine anlatmak zor ama tümevarım bilimde ve hayatın her alanında kullanılan bir şeydir zaten.

    O verdiğim linkte şu da yazıyor. As regards what is meant by what is between the heavens and the earth, it is this vast universe which is between both of them. And what is between them are the different kinds of creatures such as the jinn, humans, birds and other creatures.

    İşine gelen yerleri cımbızlamak yerine gerçeğe odaklan. Alimlerin bu konuda bir şey söylememiş olması ortaçağda yaşıyor olmalarından kaynaklanmasın? Günümüzde islam alimi diye geçinen kimselerden bazıları örneğin el hayberi'ye göre dünya dönmüyor zaten ve yine çoğu günümüz islam alimi bu konuyla ilgilenmiyor. İlgilenenler ise zaten sema kelimesinin bu anlama da gelebileceğini biliyorlar.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Terry Malloy

    Senin anlamadığın veya anlamadığın şey ise sema kelimesinin gökyüzü ve evreni kapsayan bir kelime olduğu. Kuran'da arz kelimesi yer olarak geçer. Sema kelimesi ise yine insan perspektifinden verilmiştir. Arapça dilinde sema kelimesini insanlar güneş ay yıldızların içinde bulunduğu ve insanların yukarısında kalan bölge, alan için kullanıyor. Güneş ay ve yıldızlar nerede? Semada. Peki güneş ve yıldızların içinde bulunduğu boşluk nedir? Uzay boşluğu. Genişleyen şey nedir? Yine uzay boşluğu yani arapçada sema diye anılan şey. Embesile anlatır gibi anlattım. Bunun üzerine gelip zırvalamazsın artık.

    Yine korkuluk mantık hatasını işlemeye çalışmışsın ama ben kendim tümevarımla ulaştım diye bir şey de demedim. Bir müslüman böyle yapabilir dedim ama bunun tek yolu bu değil. Tüm verileri sınayıp da bir sonuca ulaşabilirsin. 30 iqlu birisine anlatmak zor ama tümevarım bilimde ve hayatın her alanında kullanılan bir şeydir zaten.

    O verdiğim linkte şu da yazıyor. As regards what is meant by what is between the heavens and the earth, it is this vast universe which is between both of them. And what is between them are the different kinds of creatures such as the jinn, humans, birds and other creatures.

    İşine gelen yerleri cımbızlamak yerine gerçeğe odaklan. Alimlerin bu konuda bir şey söylememiş olması ortaçağda yaşıyor olmalarından kaynaklanmasın? Günümüzde islam alimi diye geçinen kimselerden bazıları örneğin el hayberi'ye göre dünya dönmüyor zaten ve yine çoğu günümüz islam alimi bu konuyla ilgilenmiyor. İlgilenenler ise zaten sema kelimesinin bu anlama da gelebileceğini biliyorlar.

    Alıntıları Göster
    Genişleyen uzay boşluğu mu ? Cidden big bang nedir bilmiyorsun kafana göre sağdan soldan duyduğunu yorumluyorsun. Big bangte uzay değil Evren genişler. Yoğun haldeki enerji genişler. Evren dediğin şey her yerde yukarıda değil... "Embesile anlatır gibi anlattım."

    Türkçesi : "Cennet ile dünya arasında derken dünya ile cennet arasında olan evren kastedilmiştir. Ve cennet ve dünya arasında değişik canlılar vardır bunlar cin, insan, kuş ve diğer canlılar"
    Bir sonraki cümlede de "bilimin iddia ettiği evrenle bir ilişkisi bulunamamıştır" diyor. Bilim zaten dünyayı da evrenin içine kattığına göre bu dediğin yine yanlış!
    Asıl cımbızlayan gerisini boş verip sadece "it is this vast universe which is between both of them" bu cümleyi alandır.
    Günümüzde hiç islam alimi kalmadı yani peki Niye onca islam alimleri içinden birisi seçiyorsun sadece ?




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Guest-C36D8071F

    Genişleyen uzay boşluğu mu ? Cidden big bang nedir bilmiyorsun kafana göre sağdan soldan duyduğunu yorumluyorsun. Big bangte uzay değil Evren genişler. Yoğun haldeki enerji genişler. Evren dediğin şey her yerde yukarıda değil... "Embesile anlatır gibi anlattım."

    Türkçesi : "Cennet ile dünya arasında derken dünya ile cennet arasında olan evren kastedilmiştir. Ve cennet ve dünya arasında değişik canlılar vardır bunlar cin, insan, kuş ve diğer canlılar"
    Bir sonraki cümlede de "bilimin iddia ettiği evrenle bir ilişkisi bulunamamıştır" diyor. Bilim zaten dünyayı da evrenin içine kattığına göre bu dediğin yine yanlış!
    Asıl cımbızlayan gerisini boş verip sadece "it is this vast universe which is between both of them" bu cümleyi alandır.
    Günümüzde hiç islam alimi kalmadı yani peki Niye onca islam alimleri içinden birisi seçiyorsun sadece ?

    Alıntıları Göster
    Kozmolojiye girersek işin zor. Uzay ve evren aynı şeydir ve enerji genişlemez. Enerji maddenin potansiyelini ifade eder. Basitçe gök cisimleri birbirlerinden uzaklaşır ve uzayda her yerde bulunan elektromanyetik alan higgs alanı gibi alanlar da bu boşlukta bulunur. Yani kısaca uzay dediğimiz ve içinde kuantum alanlarını barındıran şey de genişliyor.

    Heaven kelimesinin cennet yanında gök anlamına geldiğini bilmiyorsun. Sanırım bu basit bir translate hatası. Heaven ya da heavens ifadesi incilin ingilizce versiyonlarında bulunur.
    https://biblehub.com/genesis/1-1.htm

    Heaven kelimesi hem cennet hem de gök anlamına gelir. Muhtemel olasılıklardan biri, cennetin de göklerde olduğu inancından kaynaklanabilir. Cümlenin devamında cennet ve dünya arasında diye çevirdiğin şeyi gökler diye çevirmek gerekir. Üstelik heaven kelimesi çoğul olarak kullanılmıştır. Yani saçma sapan bir savunma yapmışsın. Hiçbir teolojik ifadede cennetler ve dünya arası ifadesini bulamazsın. Genel görüş cennetin bu evrenin ötesinde olduğudur. Herhangi bir konum belirtilemez.

    Cennetin heaven olarak kullanılmasına dair sunduğum ihtimal yanlış olabilir de ama bu kullanım daha çok antik dinlerdeki cehennemin yer altında cennetin göklerde olduğu inancından geçmiş olabilir. İslam ve en azından bildiğim kadarıyla hristiyan teolojisinde böyle bir şey yoktur

    Ülkemizde çeviri yapan herkes semaya gök demiştir zaten ve bu gökten tüm gök cisimlerini içine alan bölge kastedildiği zaten Kuran'ı bilen birisi tarafından rahatlıkla anlaşılabilir. Hakkı Yılmaz Mehmet Okuyan gibi kişilere bakabilirsin ya da Razi tefsirine bak. Ateistler pek sever Razi'yi ama iş zariyat 47 olunca hiç görmemiş gibi davranırlar.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Terry Malloy -- 7 Ocak 2019; 14:39:48 >




  • 
Sayfa: önceki 1234
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.