Şimdi Ara

2021'den itibaren Antalya bölgesinin Göç ve Gayrimenkul Yatırımı Alacak Olması

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
2
Cevap
0
Favori
424
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Evet, turizm bu kadar kötü durumda iken bu nasıl olacak diye hemen aklınıza bir soru gelecek. Sorunun cevabı ise tek başına turizmde saklı değil, su'da. Aslında bu yazım bir nevi bilimsel makale içeriklidir.

    İnsanlar yaşamlarını devam ettirmesi için, ve bugünkü konjonktürde su bir konfor maddesi haline de gelmiştir, önemi de giderek artacaktır. İklim değişikliği sebebiyle bu yıl ve önümüzdeki yıllarda yaşayacağımız muhtemel kuraklıklar neticesinde özellikle Anadolu'nun birçok bölgesinde ve nüfusun yoğun olduğu bölgelerde su sıkıntısı yaşanacaktır ve çözüm arayışına girilecektir.

    Marmara bölgesi, nüfusun ve endüstrinin çok yoğun olduğu bir bölge ve sürekli su ihtiyacı var. Deniz suyunun arıtımı ise hem ilk yatırım maliyeti hem de işletme maliyeti yüksek. Burada belki Çanakkale, Balıkesir ve Bursa kesimleri nispeten aldığı yağışlar ile daha şanlı olacak gibi duruyor.

    Karadeniz bölgesi su bakımından zengin ancak dağlık alanlar ve soğuk iklim göç almak için şartları zorluyor.

    İç Anadolu su kaynakları ağırlıklı olarak yer altı sularına bel bağlıyor ve kuraklıkla birlikte temin edilebilecek su miktarı azalıyor.

    Doğu Anadolu göç alan değil, göç veren bir kesim ağırlıklı.

    Ege bölgesinde de yine su sıkıntıları var. Nüfus daha fazla kuraklığı kaldırmıyor. Barajlar hemen eriyor. İzmir, Aydın, Muğla ve ilçelerinde su kısıtlı. Denizli Afyon Kütahya gibi bölgelerde su sınırlı. Bodrum'da su yıllardır problem. Marmaris, Didim, Kuşadası, Çeşme gibi yerlerde de yine su sıkıntıları yaşanabiliyor.

    Burada ön plana çıkacak bölgelerden bir tanesini Güneydoğu Anadolu Bölgesi olacağını düşünüyorum. Fırat ve Dicle nehirleri, Gap bölgesi barajları bu bölgede su sıkıntısının çok fazla hissedilmeyeceğini, hatta olası uzun süreli kuraklık durumlarında bu bölgelerin göç alabileceğini düşünüyorum. Kuraklık durumunda Gap bölgesinin nüfusunun artacağını tahmin ediyorum. Güneydoğu Anadolu bölgesinin dikkat etmesi gereken tek şey yeni yapılaşmaların depreme dayanıklı yapılması. Bir kısım aktif fay hatları o bölgelerden geçiyor.

    Akdeniz bölgesi özeline gelir isek Fethiye Kaş Burdur Isparta bölgeleri yine sınırlı su kaynaklarına sahip. Mersin bu konuda yine göç alabilecek bölgelerden bir tanesi. Gerek barajlar gerek alınan yağmur bu bölgelerde de verimli. Mersin bölgesi de insanların talep edeceği bölgelerden bir tanesi olacaktır.


    Antalya özeline geldiğimizde Antalya körfezi Tropikal iklime sahip bir bölge. Serik Manavgat Alanya bölgesinde birçok tropikal meyve yetiştiriliyor ve ekim oranı katlanarak artıyor. Portakal, limon, muz, avokado, ejder meyvesi v.b. meyvelerin üretimi oldukça revaçta ve Covid-19 salgını ile birlikte bu faydalı meyvelere olan talep katlanarak artıyor. Antalya dünyanın gözde bir turizm merkezi. 11 yıldır burada yaşıyorum. Manavgat ırmağı, Dim çayı gibi birçok akarsu mevcut ve bu akarsularda büyük barajlar var. Hatta Manavgat Irmağı üstünde 2 büyük baraj var. Teknik verilere girmeyeceğim uzamaması için, isteyen araştırabilir. Antalya'da 2 uluslararası havalimanı var ve İstanbul Havalimanı ile birlikte Türkiye'nin en çok turist ağırlayan havalimanlarından. Covid-19 salgını bitsin ya da devam etsin bu bölgenin su kaynakları, tarım alanları, yaşanması keyifli iklimi, temiz akdeniz havası sayesinde Türkiye'deki bir çok yatırım imkanı olan insanların Antalya'nın ilçelerine yazlık-kışlık ev, arsa, tarım ve turizm amaçlı yatırım yaparak talebin önümüzdeki yıllarda katlanarak artacağını düşünüyorum. Kemer bölgesinin orman dokusu mükemmel, ancak orman olması tarım ve inşaat kısmını kısıtlıyor ancak bu bölge için de çok kısıtlayıcı değil, oldukça müstakil ev yapılabilecek arazi mevcut. Serik ve Manavgat bölgesinde ekilebilir arazi oldukça fazla. Serik'in Belek bölgesi, Manavgat ve Alanya yıllardır turizmin gözde merkezleri. Her türlü imkan mevcut ve Türkiye'nin bir çok ilinden ekonomik ve tedarik açısından gelişmiş ilçeler. Ayrıca Doğu Akdeniz'de bulunabilecek bir doğalgaz rezervi de bu bölgeyi olumlu etkileyecektir. Covid-19 salgını eğer kuraklıkla birlikte devam edecek olursa bu bölgelerde müstakil ve site ev yapımlarının oldukça artacağını düşünüyorum. Covid-19 salgını bitse bile kuraklığın önümüzdeki yıllarda da olabilme ihtimalleri her zaman için var. Bu durumda turizmin gözde merkezlerinden olan Bodrum ve Çeşme gibi bölgelere olan talep müstakil talep durabilir ya da yavaşlayabilir çünkü bu bölgelerde su sınırlı. Bu durumda Türkiye'nin özellikle varlıklı kesiminin Antalya'nın ilçelerine olan talebi ev ve arsa olarak artabilir. Yine aynı şekilde bu talep yurtdışındaki insanların talebi ile birleşirse ki Avrupa ve Rusya bu bölgeye olan talebi sürekli olarak var bu da talep patlamasına yol açar. Değişik ülke vatandaşlarının değişken oranda talepleri var. Kimi zaman bazı ülkeler artıyor, kimi zaman bazı ülkeler azalıyor ama sürekli olarak bir talep var. Otel turizmi oldukça gelişmiş, ödenen ücrete göre alınan konfor verim oldukça yüksek İspanya, Fransa, İtalya ve Yunanistan gibi ülkelere göre. Ancak benim bahsettiğim otel yatırımlarından ziyade yerli ve yabancı insanların müstakil havuzlu ev, sitede ev gibi taleplerinin ve yerli insanların arsa, tarım gibi yatırımlarının artması anlamında. Bu aynı zamanda insanların doğal yaşam taleplerinin de artması anlamına geliyor ki Covid-19 salgını yaşamlarımızı değiştirdi ve değiştiriyor. Bir çok imkanı olan insan ya da uzaktan çalışma şansı olan insanlar covid-19 salgını sırasında Bodrum, Çeşme ve Antalya'daki yazlıklarına yerleşti. Ya da bazı zamanlarda gitti geldi. Kalabalık şehirlerden uzak yaşamak ve temiz havanın kıymetini insanlar algıladı. İstanbul'dan başlayıp Aydın'da biten otobanın Denizli'ye yapımı başladı ve oradan da Antalya'ya uzatılması da planlanıyor ki bu çok da uzak değil. İstanbul'un varlıklı insanları olası su kıtlığında Antalya'ya özel aracıyla ya da Havalimanlarından kolay transferler ile Antalya'da yaşayabilmesi çok kolaylaşıyor. Antalya 4 mevsim tarım mevcut. Hayvancılık, komşu illerde oldukça gelişmiş (Konya v.b.). Oteller sayesinde Türkiye'nin her türlü ilinden her türlü malzeme tedariği yapılabiliyor ve Tedarikçiler oldukça gelişmiş altyapılara sahip. İçme ve kullanma sularının neredeyse arıtılmasa bile kalitesi oldukça yüksek. Sahil şeridi oldukça uzun. 7 ay boyunca denize girebiliyorsunuz (tabi kışın girenler de var). Yüzme havuzlu ev yapımına oldukça müsait arsalar mevcut ve oldukça iyi havuz firmaları var. vs. vs.


    Bu tezim burada kalsın diye yazıyorum, olur ya da olmaz. Dünya'da farklı değişkenler var. Değişik farklı gelişmeler olabiliyor. Ancak büyük değişkenler olmadığı sürece böyle bir talep artışının olacağını tahmin ediyorum.


    Herkese saygılar ve sevgiler.


    Çevre Yük. Müh. Erdem




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi anatolialeopard -- 31 Ocak 2021; 23:9:30 >







  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.