Şimdi Ara

Dinlediğini anlamayan yorumcular!

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
2
Cevap
0
Favori
742
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Şampiyonluktaki yoldaşları “bir”, Beşiktaş “üç” almış... Puan olarak tabi...
    Ne olur o zaman? Rekabetin nabzı artar.
    Nitekim daha maç bitmeden mevziler kazılmış... Beşiktaş tribünleri zaferi “Fenerbahçe’ye küfür” ile taçlandırmış...
    Malum; hafta sonu derbi var.
    Derbi şölen değil derttir bizde. Mutlaka kazanılması gereken bir hadise... Her şeye rağmen ve her şeyi kullanarak. Gerekirse ana avrat.
    Basmışlar kalayı tribünler, İnönü Stadı’nda rengi/gölgesi bile olmayan Fenerbahçe’ye.
    Maksat gerilim olsun. Bulanık suda balık avlamak daha kolay.
    * * *
    Lakin bir “akil adam”, henüz teri soğumadan sırtını stadın duvarlarına vermiş, önündeki kamera/mikrofon kalabalığına tane tane konuşuyor:
    “Salı günü hepimiz dua edeceğiz Fenerbahçe’nin başarısı için!.. O ayrı bir kulvar. Hafta sonu derbinin de çok zevkli geçeceğini umuyorum”!
    “Yeneriz” falan değil; futbol zevkinden bahsediyor.
    “Gebersin” demiyor rakibe, Avrupa’da başarı diliyor.
    Evet... Cumartesi günü el ele Sırat Köprüsü’ne çıkacakları Fenerbahçe için Beşiktaş tribünleri küfür ederken, Beşiktaş’ın Teknik Direktörü Mustafa Denizli, “Allah bana üç büyük takımda da çalışmayı nasip etti” vurgusuyla kendi kariyerini öne sürerek sokağın tansiyonunu düşürmeye çalışıyor.
    * * *
    Bakıyorum mikrofonların üzerindeki kanal amblemlerine ve hızla tarıyorum canlı yayındaki futbol sohbetlerini.
    Ne kadar acı ki, Mustafa Denizli’nin tarihi cümlesini çerçeveleyip büyüten, tebrik eden, milyonların gözüne gözüne sokan bir tane bile futbol ulemasına rastlamıyorum.
    Yayınlıyorlar, dinlemiyorlar. Dinliyorlar, önemini kavrayamıyorlar. Derbide kavga çıkarsa o zaman konuşacaklar.
    Varsa yoksa orta saha, kanatlar, geri dörtlü...
    Top içerde miydi, penaltı var mıydı?
    Neden?
    Futbol yorumu denilen iş kolunda o kadar az “gazeteci” kaldı ki... Neyin haber, neyin önemli, neyin kritik olduğunu bir başkası söylemeden keşfetmeleri zorlaştı.
    Ekrandaki hakiki gazeteciler de futboldan emekli olup ekran rekabetine “Bengay kokusu” sindirenlerin, soyunma odası ve çimen dışında çok az şey bilenlerin ve “basın” denilen iş kolundan aslında nefret edenlerin peşine takıldı.
    İşin daha da acı tarafı, gazeteler Denizli’nin canlı yayında değil basın toplantısında söyledikleriyle çıktı dün. Yani, “Fenerbahçe için dua edeceğiz” lafı olmadan.
    Ne yapsın Denizli; burnuna dayanan ulusal kanalların mikrofonuna dediklerini bir de içerde tekrar etmemiş. İnsanlar duyar, anlar, değer verir sanmış.
    * * *
    O eskidendi Hocam!..
    Gazeteci doğanların kıt kanaat iktidarında... Futbolcu kahramanlar medyada “süs” iken... Henüz Sergen “bilge”, Hakan “mucize” değilken. Sanlı Kaptan, önündeki penaltı pozisyonunu Erman Toroğlu’na sormayı aklına bile getirmezken. Gazeteciler ilk imzaları çıksın diye üç sene amatör maçlarda titredikten sonra ustaların yanında çıraklık eğitimi alıp, sabah imzasına bakarken kalbi ağzından çıkacak gibi hissederken... İnternet icat edilmemiş, malumatfuruş gençlerimiz Peru’daki maçı yerinde izlemiş gibi ahkam kesmezken.
    O zaman “yuh” derlerdi “canlı yayında derbi kıvılcımlarını yangına dönmeden söndürmeye çalışan hocanın söylediklerini es geçen” yorumcuya ve bir daha içinde “medya” geçen cümleler kurmasına izin vermezlerdi.
    Beşiktaş-Eskişehirspor maçının ilk ve en önemli haberi Mustafa Hoca’nın söyledikleriydi bence.
    Medya canlı yayında atladı. Gazeteciler alınmasın, medya futbolcu medyası.

    Ercan GÜVEN / Milliyet

    http://www.milliyet.com.tr/Yazar.aspx?aType=YazarDetay&ArticleID=1020399&AuthorID=120&Date=25.11.2008&b=Dinledigini%20anlamayan%20yorumcular&a=Ercan%20G%C3%BCven&ver=02







  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.