Sinema bence tam da sizi şaşırtması bağlamında güzel bir sanat. Kitle için ne kadar iyi film olursa olsun eğer izleyen kişide herhangi bir etki bırakmayıp, tavsiye etmeyi düşünmüyor ve filmde eksiklik hissediyorsa bu puan verilir. Bütün yüksek puanlı filmlerin kusursuz olduğu düşünülürse nihayetinde ''kişisel zevk'' diye bir şey ortaya çıkmaz değil mi hocam. |
En Son İzlediğiniz Film ve Yorumlarınız (5038. sayfa)
-
-
Tam bir lümpen filmi. Filmde o kadar pespaye ve salak insanlar var ki bunun ucunun nihilizm ya da varoluşçu bir tavıra çıktığını düşünmek için biraz hayalperest olmak lazım. Güvenlikçi ile olan tiratları filmden ayrı yerde tutmak lazım lâkin orada başka bir üslup var ve son derece lezzetli. Onun dışında filmin dağınıklığı, sabır gerektiren düzeyde sinir bozucu ve baş karakterimizin tırnaklarının arasındaki pislik kadar mide bulandırıcı. Sabahları yenen kuru poğaçadan sonra midenin yandığını hissedersiniz. Benim için öyle zor bir filmdi. 5/10
-
Minimalist türde, tamamı kırsal/orman coğrafyasında geçen, sonu gelmeye yaklaşmış dünyada kalan birtakım yaratıklarla mücadele, savunma konulu bir film. N. Cage var diye bakmak istedim açıkçası, konusu da kulağa hoş geldi ama filmin birçok sahnesinde hem netlik yok, hem de bazı kısımlar çok baştan savma geçilmiş. Bu haliyle çerezlik grubundan öteye gitmiyor. Puanım 4.5'dan kahraman N. Cage ve üvey evlatları hatrına maksimum 5/10.
Spoiler,
mesajı görmek için tıklayın.Çocukların içine girdikleri endüstriyel buzdolabı amma sağlam çıktı. Keşke Nicolas Bey de kurtulsaydı. Kahramanlık uğruna gitti.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi programmer_onur -- 7 Mayıs 2024; 2:41:11 >
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
-
Trajikomik film. Dustin Hoffman, Andy Garcia, Geena Davis
Dustin düşen uçaktaki yolcuları kurtarıyor ama Andy kahraman olup parsayı topluyor
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > -
Adada bulunan bir Cezaevinden kaçma temalı film
Steve Mcqueen ve Dustin Hoffman. Kurgu & oyunculuklar harika
50 yıllık bir film ama puanını hak ediyor
İzlemeyen varsa öneririm
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > -
Statünün ya da paranın, insanı kaliteli yapamayacağını gösteren çok değerli bir filmdi. Bir haberde 95 yaşındaki kadına nasıl bu kadar uzun yaşadığı sorulduğunda ''toksik insanlardan uzak durmak'' diye cevap verdiğini gördüm. Perfect Days tam anlamıyla bunun karşılığıdır. Kariyer planları, yarınlar yokmuşçasına meta ve para tutkusu, sürekli stresle sonuçlanan aile yaşantısı vb. derken insanın elinde ne kalır ki. Hirayama karakteri insanlardan uzakta çalıştığı tuvalet temizleme işiyle, dinlediği müziklerle, okuduğu kitaplarla ve herkesten izole yaşamıyla tam da bu şekilde hayatını yaşanabilir kılmak isteyen biri.
Filmde görüyoruz ki gerçekten zengin bir hayat yaşayabileceği imkanı da var. Fakat yeğeni bile o hayattan kaçıp kendisine sığınmak istiyor. O dünyayı pek kabullenemiyor. Hirayama'nın kardeşi acı bir hitapla ''gerçekten tuvalet mi temizliyorsun'' derken acınması gereken kişinin kendisi olduğunun farkında değil. Zira kendi çocuğu bile o hayattan kaçıp sığınacak bir liman arıyor. Ama tabii ki her şeyden öte Japonya'da bu yaşamın bile ülkemizle kıyaslandığında genele nazaran lüks olduğu unutulmasın. İşçinin bir isyanıyla iş verenler ertesi gün yeni bir çalışan yolluyorlar. Ülkemizde böyle şeyler mümkün değildir. Uzun lafın kısası Hirayama'nın yaşadığı ev kadar minimal, rutinleri kadar gerçekçi bir iş. İnsanın böyle filmlere ihtiyacı olduğu kesin. 8/10
-
Karlı bir ABD coğrafyasında geçen, soygun yapmış firari bir suç makinası (Addison) ile kız kardeşinin (Liza) olayların gelişimi sonucunda bir şükran gününde bir evde (ve kızın sevgilisi Jay ile) rehin alınmak suretiyle buluşmasını ve yaşanan olayları, kaosu ve Jay'in yaşadığı ikilemi, Liza'nın cesur kararını konu alıyor. Macera, dram ve suç odaklı bir film. Fazla bir numarası olduğunu söylenmek güç. Puanım 5.5/10.
Spoiler,
mesajı görmek için tıklayın.Sheriff filmin son kısmında cekete aldanıp yanlışlıkla kızını vuruyor sırtından suçlu yerine ama kıza birşey olmuyor. Orayı saçma yapmışlar.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi programmer_onur -- 8 Mayıs 2024; 20:50:30 >
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
-
Öyle hocam sizinkide farklı bir bakış açısı.. Saygı duyarız ))
-
Oppenheimer (2023) 10 / 8 Dünyayı Felakete sürüklicek korkunç bir buluş ve sonrasında gelen Büyük Pişmanlık...
-
Hocam filmi izledim
Senaryonun sonu hariç aslında sıkıntı yok
Senaryonun sonu çok zorlama olmuş
Kız boksöre aşık oluyor eve gidiyorlar..vs ölme eşeğim ölme
Film soğuk karlı atmosferde geçtiği için bana hitap ediyor. Soğuk karlı havalarda geçen filmler iyi oluyor
Filmin tek artısı hızlı ilerliyor ve süresi uzun değil.filmin üstünde durulsa iyi bir yönetmen ile iyi iş çıkardı ama Avusturyalı yönetmen bu kadar becerebilmiş
Filme iyi diyemem berbat ta diyemem çok daha kötü filmler izledim
çerezlik izlenir
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
-
Evet hocam, filmi paylaştığım mesajın spoiler kısmında da yazdığım gibi sonunda tutarsız noktalar var. Kızın vurulması kısmı özellikle. Ayrıca boksör Jay'in hapisten çıktıktan kısa süre sonra alacağını vermeyen haramzade boks hocasının yanına gidip kendisini yere serdikten sonraki o hususun netliğe ulaştırılması gerekirdi. Yani fena film değil, kârlı coğrafya sevenler işten baştan sona izlettirebilecek bir karaktere sahip film.
Not: Daha önce paylaştığım ancak konusu epey saçma gelen FATMAN filmini de karlı çekim sahnelerini seviyorsanız izleyebilirsiniz. Mel Gibson oynuyor.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi programmer_onur -- 10 Mayıs 2024; 20:52:3 >
< Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı > -
The Outsiders (1983) - 6/10
Duygusu, derinliği ve bütünlüğü olmayan bir film. Kopuk kopuk bir şey izliyorum hissi verdi. Sonra biraz araştırdım, kitabında olan bazı sahneler filmde olmasına rağmen süreyi kısaltmak için kesilmiş. Belki de bu yüzden kopukluk hissetmişimdir. Çok iyi arkadaşlar ama duygusal bir yansıması yok. Karakterlerin derinliği yok. Müzikler çok tırt. Ama oyuncu kadrosu çok iyi. Matt Dillon'ın gençliği çok karizmatikmiş. Genç Patrick Swayze görmek, daha genç Tom Cruise görmek çok güzeldi. Anlatıldığı döneme ait görüntüler çok başarılı. 80'ler Amerika'sında çekilmiş ama 60'larda geçen bir hikayeyi anlatıyor ve 60'lar görselini de başarıyla veriyor. Bu yüzden kendini de izletiyor.
Tag! (2018) - 6/10
Bu tarz bir komedi için kadro doyurucu. Bazı abartı komiklikler yapılmaya çalışılmış. O sahnelerde doğallığını yitiriyor. Ama yer yer güzel sahneleri de var. Özellikle Jerry'nin yer aldığı ve zamanın yavaşlayıp düşüncelere odaklandıkları sahnelerde eğlendim. Gerçek bir hikayeden uyarlanması samimi ve daha güzel kılıyor. Kadın karakterler biraz zorlama eklenmiş gibi. Cheryl karakteri özellikle olmasa da olur. İçinizdeki çocukla ilgili mesajları güzel ama içinizdeki çocuk bir kere öldüyse geri getirmek çok kolay değil. Boş Pazar günü filmi olarak izlenir.
Glass Onion (2022) - 7/10
İlk filmi çok sevmiştim. İkinci filmde de sevdiğim ve sevmediğim şeyler oldu. Beğenmeyenlere elbette saygı duyuyorum. Ama abartıldığı kadar kötü olmadığı da açık. Biraz beklentilerin yüksek kaldığını düşünüyorum. Seyir zevki çok yüksek, akıyor. Janelle Monae'yi galiba ilk defa izledim, çok beğendim. Filmin ilk 1 saati çok keyifli giderken, olay kurgusu sonra çok hızlanıyor. Olayları çözümlemek de keza öyle. Birden olay çözülüveriyor. Göndermeler gayet güzel. Miles Bron karakterinin az çok kime benzetildiği ortada. Destek olduğu mesleklerden birinin influencerlık olması yine güncel bir konu. Pandemi esprileri güncel bir konu. Politikacı bir karakter barındırması güzel gönderme. Kurgu çok zekice değil ya da "vay be" dedirtmiyor. Olumlu/olumsuz yönleriyle beraber ben keyifle izledim.
The Menu (2022) - 6,5/10
Keyifle izledim ama eksiklikler çok göze çarptı. Bir kere araştırmadan anlaşılmayan sahneleri var. Filmi izledikten hemen sonra soru işaretlerimi gidermek için yorumlarına baktım. Beğendiğini söyleyenlerle hiç beğenmediğini söyleyenler çok fazla. Mesajlar verildiği açık, yemek sektörüne olan eleştirilere tamamım. Ama bu mesajlar neler ? Ortalama bir izleyici neleri kaçırdı ? Beğendiklerini söyleyenler, mesajları övenler bunların neler olduklarına pek değinmemiş. Dolayısıyla kafamda çok soru işareti kaldı. Yan karakterlerin sırf neden orada olduklarını gösteren ufak tanıtımları oldu ama genelde tam olarak "yan" karakter gibi takıldılar. Son ana kadar merak duygusunu taze tutuyor ama bu merağın karşılığını bence tam olarak vermiyor. Beğenmedim diyemem ama eksiklerini ve daha güzel bir film olabileceğini hissettim.
Bursa Bülbülü (2023) - 7/10
Ata Demirer'i çok sever, ülkedeki en yetenekli insanlardan biri olduğunu düşünürüm. Cem Gelinoğlu'nu yakın zamanda izleyip beğendim. Bu ikiliden güzel bir iş çıkacağını düşünüyordum. Genel olarak da öyle olduğunu düşünüyorum. Beğendiğim ve beğenmediğim yönleri olsa da; beğendiğim tarafları daha çok. Film farklılık vadetmiyor. Ortalama bir hikayeyi samimi bir dille aktarmaya çalışıyor. Mizahi yönü çok güçlü değil, duygusal yönü ise oldukça başarılı. Müzikler başarılı, zaten Ata Demirer müzikal yeteneğini bu tarz filmlerde kullanıyor. Bence kullanmaya da devam etmeli. 80'ler havası güzel. Bazı espriler çiğ olsa da göze batmıyor. Son sahne etkileyici. Filmi bütünüyle gerçekçi buldum ve gerçekçi hikayeleri severim. Hayatta mutsuz sonlar da var. Hem de mutlu sonlardan daha fazla.
Jungle Cruise (2021) - 6/10
Konusu basit gözükmesine rağmen beni içine çekemedi. Görselliği ise tam tersi. Müthiş bir görsellik sunuyor. Kostümler de başarılı. Emily Blunt ve The Rock birlikteliği için tereddütlüydüm ama gayet uyumlu gözüktüler. Emily Blunt'ın güzelliği en az filmin görselliği kadar dikkat çekiciydi. İki karakterin arasındaki duygusal yakınlaşma bana işledi. Full aksiyona bağladığı sahnelerde bazen sıkıldım, dikkatim dağıldı. Genel olarak iyi vakit geçirdiğimi söyleyebilirim.
-
İçine kapanık ve utangaç bir zengin aile çocuğunun üniversite öncesi hayata hazırlanması için harekete geçen ebeveynleri Maddie isimli iş arayan ve maddi zorluklar yaşayan kızı tutar (J. Lawrence). İş icabı Maddie olaya el atsa da zamanla iş romantizme doğru kayar. Romantik teenage komedisi tadında eğlenceli sayılabilecek bir film. Lawrence başarılı ama cinsellik sahneleri dahil olmak üzere eğlence kavramı açısından herkese hitap etmeyebilir. Imdb puanı bir tık fazla bence. Puanım 5.5/10.
Spoiler,
mesajı görmek için tıklayın.Perte çıkan Buick aracın yenisini alsalar daha kârlıydı, gidip tamir ettirdi Lawrence saçma şekilde.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi programmer_onur -- 10 Mayıs 2024; 3:12:12 >
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
-
Die welle(The Wawe)
7/10 İmdb puanıyla benzer puanlıyorum...
Konusu : Film, enerjik ve karizmatik bir öğretmen olan Rainer Wegner’ın otokrasi üzerine verdiği ders ile başlar. Öğrencilerin ilgisizliği üzerine dikkatlerini çekmek için bir deney yapmaya karar verir.Daha sonra işler çığrından çıkmaya başlar.Filmin hikayesi gerçekten yaşanmış bir olaydan ve olayın romana uyarması yapılmış bir film.
Konuyu işleme olarak biraz yüzeysel kalıyor film ama bütçesine göre sırıtmıyor.Süresi ideal kıvamda akıcı bir film.Çok detay vermiyorum spoilere girmesin diye...
İmdb:
https://www.imdb.com/title/tt1063669/
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Ua-87 -- 10 Mayıs 2024; 20:5:43 >
< Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
-
Film seri katil psikopat karı kocanın genç bir kızı kaçırmasını anlatıyor Tr dublajını bulamadım altyazılı izledim çok sık diyalog geçmediği ve film hızlı ilerlemediği için sıkıntı olmadı. Ne muhteşem ne de yerin dibine batırılacak bir film
Başrol oyuncularının performansı yüksek
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Alpha Centauri -- 10 Mayıs 2024; 23:5:51 >
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > -
Sanırım Chucky dizisinin ikinci sezonunda da birkaç bölüm böyle psikopat erkek-kadın çift insan kaçırıp işkence yapıyordu. Konusu benzer geldi. Listeye aldım hocam, teşekkürler.
< Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı > -
Az önce izledim. Filmin konusu ilginç geldi. Tefeciye borcu olan bir adamın başından geçenleri anlatıyor. Yavaş ilerliyor çok fazla aksiyon da yok fakat yine de izlettiriyor. Dram ağırlıklı bir film. Finalden çok fazla bir şey beklemeyin. 5/10 İyi seyirler...
-
Geçtiğimiz ay @Alpha Centauri tarafından önerilen bir film olarak izleme imkânı buldum. Senaryo ve konusu Imdb'de açıklanmış zaten. Tür olarak bol vurdulu kırdılı ve kovalamacalı bir eser. Kadronun şampiyonlar ligi olmasının da etkisiyle bu filme puanım 7/10. Tavsiye olunur.
Filmin bir bölümünün konu olduğu memleket ise manidar.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi programmer_onur -- 11 Mayıs 2024; 3:15:56 >
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
-
Cep Herkülü: Naim Süleymanoğlu (2019) - 8/10
Yerli filmlere karşı biraz önyargılı oluyorum maalesef. Film vizyondayken Bulgaristan göçmeni arkadaşlarımın bu filme akın ettiğini duymuştum. Hikayelerini az çok biliyorum, dinleme şansım olmuştu. Naim Süleymanoğlu benim için bir şampiyon ve halter denildiğinde aklıma gelen ilk isimdi. Bulgaristan'dan geldiğini biliyordum. Fakat bu denli derin, film gibi ve film yapılmakta geç kalınmış bir hikayesi olduğunu bilmiyordum. İzlemeden önce duygu sömürüsü olabileceğini düşündüm. Yanılmışım. Aksine annesiyle arasındaki duygusal sahnelere yoğunlaşsalar da; bunu sömürüye gitmeden aktarmışlar. Spor filmlerini çok severim. Bu benim için bir spor filminden fazlası, ki zaten anlattığı hikaye sportif başarılarının yanı sıra zulüm gören halkını kurtarmaya çalışma hikayesi. Bazı sahneleri muhakkak kurgudur. Örneğin arabayla kaçma sahnesi muhtemelen kurgudur. Onlar da sinemanın nimetleri, o kadar olsun. Hem çocukluğunu hem de gençliğini canlandıran oyuncuları da çok beğendim. Genel olarak oyuncuları çok beğendim. Zaten İsmail Hacıoğlu ve Yetkin Dikinciler'e ayrı bir beğenim var. Kırcaali'ye 10 sene önce gitmiştim. Orada hala Türkçe konuşuluyor. Bunda Naim Süleymanoğlu'nun da katkısının olduğunu öğrenmiş oldum. Naim'in sadece sportif bir kahraman değil, gerçek bir kahraman olduğunu öğrenmiş oldum. Dibimizde olan bu olayların yakın geçmişte olması, bunları yaşayan insanları tanıyor olmak da farklı bir üzüntü hissettirdi. Biraz da ağlattı. Uzun zaman sonra bir filmi favorilerime ekledim.
Hedefim Sensin (2018) - 6/10
“Hayat devam ediyor” filmi olur mu umuduyla izledim. Tam olarak olmadı ama keyifli bir zamanda izleseydim muhtemelen daha çok keyif alırdım. Keyifli, ailece izlenebilecek bir film olmuş. Yer yer güldürdü. “Gonca Vuslateri ne alaka?” diye düşündürdü. Ama bir yerden sonra duyguyu iyi verdiğini hissettim ve düşündüğüm kadar sırıtmadı. “Hedefim sensin” ismi de çok alakasız geldi. Gökçeada manzaraları şahane. Ata Demirer’in ülkedeki en yetenekli insanlardan olduğunu düşünüyorum. Böyle filmleri iyi ki yapıyor. Ata Demirer-İlker Aksum çok iyi ikili, daha sık görmek isterim. Ata’nın bu tarz filmlerini Adam Sandler’ın çerezlik, 6/10’luk, yormayan ve eğlendiren filmlerine benzetiyorum.
Olanlar Oldu (2017) - 6/10
Daha önce çekilmesine rağmen ben Hedefim Sensin’den sonraki gün izledim. İkisine de aynı puanı verdim ama bence Hedefim Sensin daha sıcak bir hikayeydi. Olanlar oldu ama Tuvana Türkay pek olmamış. O sevimli, cici, sevgi pıtırcığı kız rolü -bence- pek gitmemiş. Tipleme sevmiyorum. Ata Demirer’in “Döndü” karakterini canlandırması olmasa da olurmuş. Biraz televizyon filmi tadında. Biraz da Karadeniz filmlerinin Ege versiyonu tadında. Yine de sıcak ve keyifli olduğunu söyleyebilirim. Duygulandırdığı sahneler hatrına 6/10 verdim.
Aftersun (2022) - 7/10
Filmin tarif etmesi zor bir hüznü var. Soru işaretleri bırakıyor. Biraz izleyicinin iç dünyasına bırakıyor. Neye bu kadar üzüldüğümü anlatmak istesem belki anlatamam. Ama üzüldüm. Böyle soğuk gözüken samimi hikayeleri seviyorum. Hayatta bazen sıradan gibi gözüken bir günümüz, bir tatilimiz asla unutamayacağımız anılarımızı oluşturabilir. Filmi uzun süre 90’larda geçiyor gibi izledim. Gamsız Hayat 2002’de çıkmıştı. Bu şarkı çalınca 2000’lerin başında çekildiğini fark ettim. O dönemlerde hiç tatil yapmamıştım. Ama filmden o dönemin tatilleri havasını aldım. İnce düşünülmüş güzel detaylar var. Calum’un depresif ruh haliydi belki beni üzen. Ya da Sophie’nin masumiyeti. Francesco Corio müthiş oynamış. Çok da tatlı bir kızımız. Ucu açık ve kopuk hissettiren bölümler var. Bunlar biraz dikkatimi dağıttı. Ama filmin birçok sahnesinde ve sonunda içimde ince bir sızı kaldı.
Kimi (2022) - 5/10
Filmde “sürükleyici olayım” çabası var ama olamıyor. Ben içine çok giremedim. Yer yer sıkıldığım da oldu. Başrol oyuncusunun yanında diğer oyuncular çok sönük kalıyor. Hikaye tek karakter üzerinden ilerliyor. O tek karakterin de evden çıkma korkusu yeterli seviyede yansıtılamamış hissiyatı verdi. Covid’in bir dönem hayatımıza olan etkisine değinmesini ise sevdim.
The Unbearable Weight of Massive Talent (2022) - 7/10
Sevdim. Afişi gibi renkli bir iş olmuş. Başlangıçta çok ısınamadım aslında. Hikaye yavan ilerleyecek gibi geldi. Hikayenin gidişatıyla daha dikkatli izlediğimi, izlerken keyif aldığımı fark ettim. Film içinde film olayı güzel yedirilmiş.
-
Naim filminde yasanan olayları çok net hatırladığım zamanlar. Türkiye'ye getirilişi, haberlere çıkışı, gundem oluşu. Orada yaşananların Türkiye'ye etkisi vs. Bunları canlı canlı görmüş biri olarak film benim için muazzamdır. Puan veremem o filme. Puan yetmez.
En çok üzüldüğüm nokta değeri bilinmemiş bir insan oluşu. Naim Süleymanoğlu çok cok daha fazlasını hakediyordu.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Öner -- 11 Mayıs 2024; 15:45:9 >
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
Bu mesaj IP'si ile atılan mesajları ara Bu kullanıcının son IP'si ile atılan mesajları ara Bu mesaj IP'si ile kullanıcı ara Bu kullanıcının son IP'si ile kullanıcı ara
KAPAT X