Şimdi Ara

Erasmus'a Karşı Mevlana

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
27
Cevap
2
Favori
5.952
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Eski bir yazı ama burda tartışıldı mı hiç bilmiyorum.Sizin bu konudaki görüşlerinizi almak istiyorum.


    http://gundem.milliyet.com.tr/erasmus-a-karsi-mevlana/gundem/gundemyazardetay/03.09.2011/1434018/default.htm


    Abbas Güçlü - Milliyet

    Avrupa Birliği’nin en büyük projelerinden birisi de öğrenci değişim programı ERASMUS’tu. Ortak Avrupa kültürü yaratmak için AB ülkelerinin üniversite öğrencileri, bir ya da iki yarıyıl, farklı bir ülkede öğrenim görüyorlardı. Bizden de çok öğrenci gitti. Çok öğrenci de geldi...
    YÖK de benzer projeler peşinde. Hem yurtiçine hem de yurt dışına yönelik olanlar var. Ama henüz tam anlamıyla oturtabilmiş değil.
    İsterseniz gelin önce bu yöndeki haberi okuyalım. Sonra da yapılması gerekenleri sesli olarak düşünelim:

    Mevlana’yla ülke ülke...
    “YÖK, ‘Mevlana’ programıyla yurt dışına öğrenci ve öğretim üyesi gönderecek. Öğrenciler öğrenimlerinin bir bölümünü Arjantin gibi ülkelerde geçirecek. Masrafları YÖK ödeyecek.
    Yükseköğretim Kurulu’nun (YÖK) uygulamaya koyacağı yeni bir proje ile öğrenciler, üniversite yaşamlarının bir bölümünü Arjantin, Moğolistan, Bulgaristan ya da Japonya gibi ülkelerde geçirecekler. ‘Mevlana’ adı verilen programla yurt dışında en fazla iki yarıyıl kalacak öğrencilerin masrafları YÖK tarafından karşılanacak. Yabancı ülkede ders verecek öğretim üyelerine de Harcırah Kanunu’na göre maaşları zamlı yatırılacak.
    YÖK Başkanvekili Prof. Dr. Şaban Çalış, Suudi Arabistan, Suriye, Irak, İran, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri’nden Türkiye’ye ‘tam zamanlı’ öğrenci getirmek için yapılacak değişimin ‘ön ayağının’ Mevlana olduğunu belirterek, ‘Daha sonra tam zamanlı öğretim üyesi ve tam süreli öğrenci çekmeyi düşünüyoruz’ dedi.

    Erasmus’a rakip olacak
    Avrupa ülkeleri arasında uygulanan Erasmus’a “rakip olacak” Mevlana Değişim Programı’na göre; öğrenciler en fazla iki yarıyıl yurt dışındaki üniversitelere gidebilecek. YÖK tarafından diploma denklikleri tanınan üniversiteler ile Türk üniversiteleri protokol imzalayacak. Değişime örgün eğitim programlarına kayıtlı öğrenciler katılabilecek.
    Programdan açık, dışarıdan, yaygın veya uzaktan eğitim-öğretime kayıtlı olan öğrenciler faydalanamayacak. Programa katılabilmek için ön lisans ve lisans öğrencilerinin genel akademik not ortalamasının dört üzerinden en az iki buçuk olması, yüksek lisans ve doktora öğrencilerinin genel akademik not ortalamasının dört üzerinden en az üç olması şartı aranacak. Öğrenciler, gidecekleri üniversiteye ayrıca eğitim-öğretim ücreti ödemeyecek. Öğretim üyelerinin ise maaşları 10 katına kadar artırılabilecek.

    Ülkeye göre harcırah
    Çalış, şu bilgileri verdi: ‘Mevlana ile Arjantin’den Moğolistan’a, Kore’den Güney Afrika’ya öğrenci ve öğretim üyesi değişimi yapılacak. Öğrenciler isterse Amerika ve İngiltere’ye de gidebilecek. Harcırahlar ülkeler, bölgeler ve kıdemlere göre farklılık gösterebilecek.’
    Değişim kapsamında öğrenci ve öğretim üyesi sayısına ilişkin kota ve sınırlama olmayacağını, programa başvuran herkesin yurt dışına çıkabileceğini vurgulayan Çalış, ‘YÖK’ün kaynakları bu program için yeterli. Arap ülkeleri şu anda çok güvenlikli görünmüyor. Başta Balkan ülkelerine gidilebilir. Kaynağı YÖK koyacak. Türk üniversiteleri de değişim yapacağı üniversiteleri kendisi belirleyecek. İki üniversite arasındaki protokolü YÖK onaylayacak’ diye konuştu.”

    Artıları, eksileri?
    Öğrenci değişim programları, dünyanın en zor projeleridir. Sadece istemek ve para harcamakla olmuyor. Gönderdiğiniz ve getirdiğiniz her öğrenci, ayrı bir problem kaynağı olabiliyor. Bu yüzden, pilot uygulamalarla projeyi hayata geçirmek, en doğru başlangıç olacaktır.
    Sadece eğitim düzeylerinin farklılığı değil, sosyo kültürel farklılıklar da beraberinde pek çok sorun getiriyor. Peki onlara ne kadar hazırlıklıyız, ne kadar deneyimliyiz?
    ERASMUS ve benzeri diğer AB projeleri için kurulan Ulusal Ajans’tan, bu proje çerçevesinde de yararlanılabilinir mi? Eğer yasal bir sakınca yoksa çok yerinde bir katkı olur.
    YÖK yetkilileri, zaman zaman yaptıkları açıklamalarda, “isteyen her öğrenci, her öğretim üyesi yararlanacak” gibi abartılı ifadeler kullanıyorlar. Muhtemelen gönüllerinden geçenleri açıklıyorlar. Yoksa böyle bir külfeti karşılayacak ekonomik gücü bulmak ve sürekli kılmak, kolay bir iş değil.
    Gençlerimizi öyle ya da böyle dünyaya açmak zorundayız. Mevlana da bu projelerden birisi. Umarız hayata geçer ve yarı yolda kalmaz...
    Özetin özeti: Bilişim Çağı’nda, tabletli eğitime geçerken bilişim sınıflarını kapattık, dünyaya açılıyoruz derken anadolu liselerinde yabancı dille eğitime son verdik, Mevlana ile de umarız içimize kapanmayız!..







  • Burda belirtilen birkaç ülke dışında bütün ülkeler sanayi ve teknoloji üretimi bakımından bizden geride olan ülkeler.kore japonya vb hariç.Bu ülkelerde üniversiteler gidenlerin çoğu türkiyede üniversiteye kazanamayanlar.Bu ülkere pek gidileceğini sanmıyorum.

    İsteyen öğrenciler ingiltere ve abd ye gidecek yazmışsın.öğrencilerin istemesi değil oradaki üniversitelerin bizi kabul etmesi lazım.Türkiyedeki belli başlı üniversiteler bile
    almanya fransa isveç ingiltere gibi gelişmiş ülkere az öğrenci gönderebiliyor.bu üniversitelerin gönderdiği öğrencilerin çoğu nu eski doğu bloğu ülkerine gidiyor.çünkü
    bizi onlar kabul ediyor. mesela gelişmiş ülkelere 5 öğrenci gidiyorsa doğu bloğu ülkelerine 15 öğrenci gidiyor.doğu bloğundan kastın polonya litvanya estonya çek cumhuriyeti gibi ülkeler.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: yavuz92

    Burda belirtilen birkaç ülke dışında bütün ülkeler sanayi ve teknoloji üretimi bakımından bizden geride olan ülkeler.kore japonya vb hariç.Bu ülkelerde üniversiteler gidenlerin çoğu türkiyede üniversiteye kazanamayanlar.Bu ülkere pek gidileceğini sanmıyorum.

    İsteyen öğrenciler ingiltere ve abd ye gidecek yazmışsın.öğrencilerin istemesi değil oradaki üniversitelerin bizi kabul etmesi lazım.Türkiyedeki belli başlı üniversiteler bile
    almanya fransa isveç ingiltere gibi gelişmiş ülkere az öğrenci gönderebiliyor.bu üniversitelerin gönderdiği öğrencilerin çoğu nu eski doğu bloğu ülkerine gidiyor.çünkü
    bizi onlar kabul ediyor. mesela gelişmiş ülkelere 5 öğrenci gidiyorsa doğu bloğu ülkelerine 15 öğrenci gidiyor.doğu bloğundan kastın polonya litvanya estonya çek cumhuriyeti gibi ülkeler.
    erasmus'umuz zaten var, kaç öğrenci gidip isveç, fransa, polonya, çek cumhuriyeti gibi ülkelerde okumak varken moğolistan'ı tercih etsin?
    anlamadığım, erasmus'a rakip olma, sidik yarıştırma peşinde koşulması. neden? neden rakip olsun ki?




  • quote:

    Orijinalden alıntı: yavuz92

    Burda belirtilen birkaç ülke dışında bütün ülkeler sanayi ve teknoloji üretimi bakımından bizden geride olan ülkeler.kore japonya vb hariç.Bu ülkelerde üniversiteler gidenlerin çoğu türkiyede üniversiteye kazanamayanlar.Bu ülkere pek gidileceğini sanmıyorum.

    İsteyen öğrenciler ingiltere ve abd ye gidecek yazmışsın.öğrencilerin istemesi değil oradaki üniversitelerin bizi kabul etmesi lazım.Türkiyedeki belli başlı üniversiteler bile
    almanya fransa isveç ingiltere gibi gelişmiş ülkere az öğrenci gönderebiliyor.bu üniversitelerin gönderdiği öğrencilerin çoğu nu eski doğu bloğu ülkerine gidiyor.çünkü
    bizi onlar kabul ediyor. mesela gelişmiş ülkelere 5 öğrenci gidiyorsa doğu bloğu ülkelerine 15 öğrenci gidiyor.doğu bloğundan kastın polonya litvanya estonya çek cumhuriyeti gibi ülkeler.

    Hocam sen yazıyı bütün olarak okumamışsın galiba.Yazı Abbas Güçlü'ye ait.Ayrıca belirttiğin kısımlarda Abbas Güçlü'nün proje hakkındaki betimlemesi.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: hashus1099

    erasmus'umuz zaten var, kaç öğrenci gidip isveç, fransa, polonya, çek cumhuriyeti gibi ülkelerde okumak varken moğolistan'ı tercih etsin?
    anlamadığım, erasmus'a rakip olma, sidik yarıştırma peşinde koşulması. neden? neden rakip olsun ki?

    Ben böyle bir iddayı bile garipsedim zaten.O saydığınız ülkelere alternatif olabilecek tek ülke Japonya,tabi birde şunu göz önünde bulundurmak lazım..
    Erasmusa gidenlerin % kaçı daha iyi bir eğitim için gidiyor? :)
  • quote:

    Orijinalden alıntı: ßy Spécops.

    quote:

    Orijinalden alıntı: hashus1099

    erasmus'umuz zaten var, kaç öğrenci gidip isveç, fransa, polonya, çek cumhuriyeti gibi ülkelerde okumak varken moğolistan'ı tercih etsin?
    anlamadığım, erasmus'a rakip olma, sidik yarıştırma peşinde koşulması. neden? neden rakip olsun ki?

    Ben böyle bir iddayı bile garipsedim zaten.O saydığınız ülkelere alternatif olabilecek tek ülke Japonya,tabi birde şunu göz önünde bulundurmak lazım..
    Erasmusa gidenlerin % kaçı daha iyi bir eğitim için gidiyor? :)

    açıkçası yabancı dilim ve yeterli ortalamam olmasına rağmen erasmus'a gitmeme nedenim de oydu, erasmus geziden öte bir şey değil çoğu kişi için. üniversiteden beklentim bu değildi benim, eğitim için gittim, istediğimi de okulun bana verdiği standart eğitimden fazlasını edinerek aldım.




  • Bu tür programlar öncelikle insanın vizyonunu geliştirmek içindir.

    Gezi için de gitse veyahut daha düşük eğitim bile alsa çok faydalı bir uygulamadır.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Derin Millet

    Bu tür programlar öncelikle insanın vizyonunu geliştirmek içindir.

    Gezi için de gitse veyahut daha düşük eğitim bile alsa çok faydalı bir uygulamadır.
    Erasmusun amacı %99 için cinsel tatmin ve yeni yerler görme merakı
    Bence başarılı bir çalışma genç nesil biraz da latin asyalı falan "görsün"
  • quote:

    Orijinalden alıntı: onlyone

    Erasmusun amacı %99 için cinsel tatmin ve yeni yerler görme merakı
    Bence başarılı bir çalışma genç nesil biraz da latin asyalı falan "görsün"

    Alıntıları Göster
    Bir numarlı Türk ve müslüman düşmanı bu erasmusun adını neden kabul ediyoruz biz. Ne ezik millet olduk yaaa.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Mahlegan

    Bir numarlı Türk ve müslüman düşmanı bu erasmusun adını neden kabul ediyoruz biz. Ne ezik millet olduk yaaa.

    Alıntıları Göster
    önce üni ve bölümlerine erasmus konusunda destek versinlerde sonra bu konular düşünülür,yapılır.

    Genel ortak dil ingilizce olmasına rağmen,bizimkiler Almanca zorunluluğu olan üniversiteler ile anlaşmalar yapıyorlar.buna bir düzenleme getirilse daha iyi olacak.bu durum istisna da olabilir ama gerçektir..
  • quote:

    Orijinalden alıntı: sgrafik

    Bu tür programlar öncelikle insanın vizyonunu geliştirmek içindir.

    Gezi için de gitse veyahut daha düşük eğitim bile alsa çok faydalı bir uygulamadır.

    Bizim, burada sinavlarinda 15-20 ortalama cikan dersleri avrupa'da alip derse girmeden rahatca AA ile gecen adam vizyon genisletmis olabilir sizin icin; bana gore egitim katliamidir erasmus. Benim tonla derivasyon yapip formuller cikararak 55 ile can yaptigim dersi kitap acmadan 100 alan adamin bana gore vizyonu degil mesrebi genistir.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: hashus1099

    quote:

    Orijinalden alıntı: sgrafik

    Bu tür programlar öncelikle insanın vizyonunu geliştirmek içindir.

    Gezi için de gitse veyahut daha düşük eğitim bile alsa çok faydalı bir uygulamadır.

    Bizim, burada sinavlarinda 15-20 ortalama cikan dersleri avrupa'da alip derse girmeden rahatca AA ile gecen adam vizyon genisletmis olabilir sizin icin; bana gore egitim katliamidir erasmus. Benim tonla derivasyon yapip formuller cikararak 55 ile can yaptigim dersi kitap acmadan 100 alan adamin bana gore vizyonu degil mesrebi genistir.

    Alıntıları Göster
    Hashus o kadar uçta örnek vermeye gerek yok.

    Dersine çalışmayan adamın geçmemesi gerektiğini biliyoruz, bundan rijit uç örnekler çıkmamalı.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: sgrafik

    Hashus o kadar uçta örnek vermeye gerek yok.

    Dersine çalışmayan adamın geçmemesi gerektiğini biliyoruz, bundan rijit uç örnekler çıkmamalı.


    Acikcasi bunlar olagan ornekler. Erasmus' a giden 10'dan fazla insan taniyorum, yalnizca biri daha iyi teknik egitim pesinde gitti. O tek kisi uc ornek oluyor asil, cunku erasmus' a gidenlerin cogunun amaci goygoy.

    Vizyon katmasinin yaninda dezavantajlarina da bakmak lazim. Zaten en buyuk dezavantaji, birincil amaci egitim olmasi gereken universitelerin egitm surecini sekteye ugratmasi.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: hashus1099

    quote:

    Orijinalden alıntı: sgrafik

    Hashus o kadar uçta örnek vermeye gerek yok.

    Dersine çalışmayan adamın geçmemesi gerektiğini biliyoruz, bundan rijit uç örnekler çıkmamalı.


    Acikcasi bunlar olagan ornekler. Erasmus' a giden 10'dan fazla insan taniyorum, yalnizca biri daha iyi teknik egitim pesinde gitti. O tek kisi uc ornek oluyor asil, cunku erasmus' a gidenlerin cogunun amaci goygoy.

    Vizyon katmasinin yaninda dezavantajlarina da bakmak lazim. Zaten en buyuk dezavantaji, birincil amaci egitim olmasi gereken universitelerin egitm surecini sekteye ugratmasi.

    Alıntıları Göster
    Üniversitleri sadece teknik bilgilerin ögretildigi bir okul olarak görmekten vazgecmeliyiz. Üniversite mezunu olmak en basta "üniversite mezunu" bakis acisina ve düsünce sistemine sahip olmaktir. Benim übiversiteden anladigim budur. Erasmus ile yurtdisi tecrübesi edinmeyi kesinlikle destekliyorum. Üniversitede derslerle bogusan ögrenciler is hayatina atildiklarinda görecekler ki onlari basarili kilan sey teknik bilgilerinden cok olaylara bakis acilari ve kisilikleri.

    Dünyanin dörtbir yanindan yüzlerce insanla tanismak, onlarin kültürlerini, hayata bakis acilarini yakindan görmek, farkliliklari görmek, tabularini yikmak, insanin her zaman eline gecen bir firsat degil. Bu gibi seyleri ögrenciyken yaparsiniz, bir ömür boyu yaniniza kar kalir.

    3-5 tane dersi ögrenememekten korkan gelince Türkiye'de onlari tekrar alma sansina sahip. Ayrica Türkiye'de lisans egitimi peki ala sadece ders kitaplarini okuyarak tamamlanabilir. Sahsen ben öyle yaptim. Türkiye'nin sayili üniversitelerinden birinden, en agir mühendislik bölümünden neredeyse hicbir derse girmeden gayet iyi bir ortalama ile mezun oldum. Interaktif, uygulamali bir egitim zaten verilmiyor ki. Ha kitaptan okumusum, ha kara tahtadan...

    Ögrenciler Erasmus ile Avrupa'ya Amerika'ya gitsin de "üniversite ögrencisi olmak neymis" ögrensinler. Bizde üniversite ya kafayi kitaptan kaldirmadan ders calisilan ya da 24 saat siyasi eylem yapilan yerler olarak kafada yer etmis. Dünyada ise insanlar üniversite ile sosyallesiyor, dünyaya aciliyor.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: neverlate

    Üniversitleri sadece teknik bilgilerin ögretildigi bir okul olarak görmekten vazgecmeliyiz. Üniversite mezunu olmak en basta "üniversite mezunu" bakis acisina ve düsünce sistemine sahip olmaktir. Benim übiversiteden anladigim budur. Erasmus ile yurtdisi tecrübesi edinmeyi kesinlikle destekliyorum. Üniversitede derslerle bogusan ögrenciler is hayatina atildiklarinda görecekler ki onlari basarili kilan sey teknik bilgilerinden cok olaylara bakis acilari ve kisilikleri.

    Dünyanin dörtbir yanindan yüzlerce insanla tanismak, onlarin kültürlerini, hayata bakis acilarini yakindan görmek, farkliliklari görmek, tabularini yikmak, insanin her zaman eline gecen bir firsat degil. Bu gibi seyleri ögrenciyken yaparsiniz, bir ömür boyu yaniniza kar kalir.

    3-5 tane dersi ögrenememekten korkan gelince Türkiye'de onlari tekrar alma sansina sahip. Ayrica Türkiye'de lisans egitimi peki ala sadece ders kitaplarini okuyarak tamamlanabilir. Sahsen ben öyle yaptim. Türkiye'nin sayili üniversitelerinden birinden, en agir mühendislik bölümünden neredeyse hicbir derse girmeden gayet iyi bir ortalama ile mezun oldum. Interaktif, uygulamali bir egitim zaten verilmiyor ki. Ha kitaptan okumusum, ha kara tahtadan...

    Ögrenciler Erasmus ile Avrupa'ya Amerika'ya gitsin de "üniversite ögrencisi olmak neymis" ögrensinler. Bizde üniversite ya kafayi kitaptan kaldirmadan ders calisilan ya da 24 saat siyasi eylem yapilan yerler olarak kafada yer etmis. Dünyada ise insanlar üniversite ile sosyallesiyor, dünyaya aciliyor.

    Yazdıklarınızın tamamını destekliyorum :) Artık hocaya soru yönelten birilerini bile zor bulursunuz :) Sınıfa rezil olmayayım,forumlarda sorarım daha iyi : )




  • quote:

    Orijinalden alıntı: ßy Spécops.

    quote:

    Orijinalden alıntı: neverlate

    Üniversitleri sadece teknik bilgilerin ögretildigi bir okul olarak görmekten vazgecmeliyiz. Üniversite mezunu olmak en basta "üniversite mezunu" bakis acisina ve düsünce sistemine sahip olmaktir. Benim übiversiteden anladigim budur. Erasmus ile yurtdisi tecrübesi edinmeyi kesinlikle destekliyorum. Üniversitede derslerle bogusan ögrenciler is hayatina atildiklarinda görecekler ki onlari basarili kilan sey teknik bilgilerinden cok olaylara bakis acilari ve kisilikleri.

    Dünyanin dörtbir yanindan yüzlerce insanla tanismak, onlarin kültürlerini, hayata bakis acilarini yakindan görmek, farkliliklari görmek, tabularini yikmak, insanin her zaman eline gecen bir firsat degil. Bu gibi seyleri ögrenciyken yaparsiniz, bir ömür boyu yaniniza kar kalir.

    3-5 tane dersi ögrenememekten korkan gelince Türkiye'de onlari tekrar alma sansina sahip. Ayrica Türkiye'de lisans egitimi peki ala sadece ders kitaplarini okuyarak tamamlanabilir. Sahsen ben öyle yaptim. Türkiye'nin sayili üniversitelerinden birinden, en agir mühendislik bölümünden neredeyse hicbir derse girmeden gayet iyi bir ortalama ile mezun oldum. Interaktif, uygulamali bir egitim zaten verilmiyor ki. Ha kitaptan okumusum, ha kara tahtadan...

    Ögrenciler Erasmus ile Avrupa'ya Amerika'ya gitsin de "üniversite ögrencisi olmak neymis" ögrensinler. Bizde üniversite ya kafayi kitaptan kaldirmadan ders calisilan ya da 24 saat siyasi eylem yapilan yerler olarak kafada yer etmis. Dünyada ise insanlar üniversite ile sosyallesiyor, dünyaya aciliyor.

    Yazdıklarınızın tamamını destekliyorum :) Artık hocaya soru yönelten birilerini bile zor bulursunuz :) Sınıfa rezil olmayayım,forumlarda sorarım daha iyi : )

    Alıntıları Göster
    üniversite eğitiminde en temel gereklilikler mesleki derslerdir ve kimse de yurtdışında alıp kek bir şekilde geçtiği dersi burada tekrar almıyor, bunlar demagojiden öteye gitmez. bu adam daha kolon-kiriş mekanizmaları, dizayn prosedürlerinin derivasyonunu anlamadan projelere imza atma yetkisine sahip oluyorlar.

    bakış açısı kazanmak kişinin kendi görevidir ve bunu, teknik eğitimini sekteye uğratmadan yazın interrail veya work&travel gibi yollarla yapabilir.
    "üniversite öğrencisi olmak neymiş öğrensinler", "aman canım teknik dersleri öğrenmesin, bakış açısı olsun yurtdışına gitsin" bu iki tabiri yan yana kullanmak büyük tezat. ben zaten diyorum, ülkenin tüm üniversitelerinde eşeği bağlasan üniversiteden 4 senede mezun olur.

    ve her zaman tekrarlarım, üniversiteler 10 üzerinden 6 birimlik eğitim veriyorsa, öğrenciler 4.5 alıp mezun oluyor. mesleğine saygısı olan en az 8 birimlik mezun olmak zorundadır. verilenden fazlasını almaya çalışmayan öğrenci, hele erasmus vs ile o eğitimi 3.5 birime indiren öğrenci asıl ottan başka bir şey değildir benim için. okulda laboratuvar var boş yatıyor, projeler işliyor yüzbinlerce dolarlık projeler, öğrenci merak edip sahaya çıkmıyor. laboratuvarı bırak boş zamanda kullanmayı, ders zamanında bile kullanmama peşinde herkez. "bak elimi sürmeden deneyden geçtim" deme peşinde olan öğrencileri savunmanın bir gereğini görmüyorum.

    erasmus yatışını, üniversitelerin bu haline çanak tutan herkes normal karşılayabilir tabi, haklarıdır.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: hashus1099
    bu adam daha kolon-kiriş mekanizmaları, dizayn prosedürlerinin derivasyonunu anlamadan projelere imza atma yetkisine sahip oluyorlar.

    Bunu yapanlar Erasmus ile 6 ayligina yurt disina gidenlerden cok Turkiye'deki universitelerinden mezun olanlar. Aksini iddia etme, cok yakindan da biliyorum. Teknik olarak kendini gelistirmek de kisinin kendi sorumlulugudur. 4 yillik universite egitimi seni iyi bir muhendis yapmaz. Ancak bir "muhendis bakis acisi" kazandirabilir. Ondan sonrasi tamamen senin kendi elindedir.

    Insaat muhendisliginden hic anlamam. Ama iddia ediyorum herhangi bir insaat muhendisligi ders notlarini getir, 15 gun icerisinde o dersten gececek duruma gelirim. Ama hicbir zaman iyi bir insaat muhendisi olamam. Sifir kilometre bir universite mezunu da olamaz. Ancak is hayatina atilirsin, belirli bir tecbrube sahibi olursun ondan sonra iyi bir muhendisim diyebilirsin.

    Eger anlamadan insan hayati soz konusu olan bir projeye imza atiyorsa oncelikle bu ahlaki bir sorundur. Ve ikinci olarak bu bir denetleme sorunudur. Bence devletin insaat muhendislerinin imza yetkisini belirli araliklarla yaptigi pratige yonelik sinavlarla test etmesi gerekli. Pekiala universitede o dersi gecip su anda hicbir sey hatirlamiyor da olabilir. Ki cogu konuda ben oyleyim. Universitede AA ile gectigim dersleri simdi sorsan konusunu bile hatirlamam.

    Ben sahsen imkani olanlarin mutlaka yurtdisinda bir universite ortaminda bulunmalarini tavsiye ediyorum. Hem egitim hem sosyal ortam gercekten cok farkli.
    < Bu mesaj bir yönetici tarafından değiştirilmiştir >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: hashus1099


    quote:

    Orijinalden alıntı: sgrafik

    Hashus o kadar uçta örnek vermeye gerek yok.

    Dersine çalışmayan adamın geçmemesi gerektiğini biliyoruz, bundan rijit uç örnekler çıkmamalı.


    Acikcasi bunlar olagan ornekler. Erasmus' a giden 10'dan fazla insan taniyorum, yalnizca biri daha iyi teknik egitim pesinde gitti. O tek kisi uc ornek oluyor asil, cunku erasmus' a gidenlerin cogunun amaci goygoy.

    Vizyon katmasinin yaninda dezavantajlarina da bakmak lazim. Zaten en buyuk dezavantaji, birincil amaci egitim olmasi gereken universitelerin egitm surecini sekteye ugratmasi.

    Benim onlarca erasmusa giden arkadaşım var sadece 1 tanesi geldiğinde ders saydırdı
    Erasmusun amacı -en azından öğrenciler açısından- daha iyi bir eğitim almak değil
    Olaya kültürlerin etkileşimi açısından bakmak daha doğru olur diye düşünüyorum




  • quote:

    Orijinalden alıntı: neverlate

    quote:

    Orijinalden alıntı: hashus1099
    bu adam daha kolon-kiriş mekanizmaları, dizayn prosedürlerinin derivasyonunu anlamadan projelere imza atma yetkisine sahip oluyorlar.

    Bunu yapanlar Erasmus ile 6 ayligina yurt disina gidenlerden cok Turkiye'deki universitelerinden mezun olanlar. Aksini iddia etme, cok yakindan da biliyorum. Teknik olarak kendini gelistirmek de kisinin kendi sorumlulugudur. 4 yillik universite egitimi seni iyi bir muhendis yapmaz. Ancak bir "muhendis bakis acisi" kazandirabilir. Ondan sonrasi tamamen senin kendi elindedir.

    Insaat muhendisliginden hic anlamam. Ama iddia ediyorum herhangi bir insaat muhendisligi ders notlarini getir, 15 gun icerisinde o dersten gececek duruma gelirim. Ama hicbir zaman iyi bir insaat muhendisi olamam. Sifir kilometre bir universite mezunu da olamaz. Ancak is hayatina atilirsin, belirli bir tecbrube sahibi olursun ondan sonra iyi bir muhendisim diyebilirsin.

    Eger anlamadan insan hayati soz konusu olan bir projeye imza atiyorsa oncelikle bu ahlaki bir sorundur. Ve ikinci olarak bu bir denetleme sorunudur. Bence devletin insaat muhendislerinin imza yetkisini belirli araliklarla yaptigi pratige yonelik sinavlarla test etmesi gerekli. Pekiala universitede o dersi gecip su anda hicbir sey hatirlamiyor da olabilir. Ki cogu konuda ben oyleyim. Universitede AA ile gectigim dersleri simdi sorsan konusunu bile hatirlamam.

    Bu sorunlari gelip de Erasmus'la 6 ayligina yurt disina giden ogrencilere baglamak kusura bakma ama sacmaliktan baska bir sey degil. Ben sahsen imkani olanlarin mutlaka yurtdisinda bir universite ortaminda bulunmalarini tavsiye ediyorum. Hem egitim hem sosyal ortam gercekten cok farkli.

    öncelikle belirtmek istediklerim var.

    quote:

    ben zaten diyorum, ülkenin tüm üniversitelerinde eşeği bağlasan üniversiteden 4 senede mezun olur.

    bunu yapanlar erasmuslulardan çok Türkiye'deki üniversitelerden mezun olanlar demişsin. erasmuslular o boş mezunlar kümesinin alt kümesi zaten. eğer tüm mesajımı silmeseydin, bunu senin yorumuna bırakmış değilim zaten.

    üniversitelerden mezun olanların boş olması, erasmus'a gidenlerin o boş insanlardan bile bazı konularda daha beter halde olduğu gerçeğini değiştirmiyor.




    4 yıllık üniversite eğitimi, üniversitenin verdiği seviyede elbette kimseyi düzgün mühendis yapmaz.
    quote:

    ve her zaman tekrarlarım, üniversiteler 10 üzerinden 6 birimlik eğitim veriyorsa, öğrenciler 4.5 alıp mezun oluyor. mesleğine saygısı olan en az 8 birimlik mezun olmak zorundadır. verilenden fazlasını almaya çalışmayan öğrenci, hele erasmus vs ile o eğitimi 3.5 birime indiren öğrenci asıl ottan başka bir şey değildir benim için. okulda laboratuvar var boş yatıyor, projeler işliyor yüzbinlerce dolarlık projeler, öğrenci merak edip sahaya çıkmıyor. laboratuvarı bırak boş zamanda kullanmayı, ders zamanında bile kullanmama peşinde herkes. "bak elimi sürmeden deneyden geçtim" deme peşinde olan öğrencileri savunmanın bir gereğini görmüyorum.

    kötü alışkanlıkların yüzünden tartışma genelinde, her zaman dediklerimi tekrarlamak durumunda kalıyorum, açıkça bir zaman kaybı olduğun için tartışmaktan eriniyorum seninle. üniversitenin 4 yıllık verdiği eğitim hiçbir şey kazandırmaz kimseye, öğrencinin aldığı eğitim belirleyicidir. meydanda dönen klişe vardır, mühendislik öğrencisinin kendini ne kadar geliştirdiği önemlidir diye. olay burada bitiyor. mühendislik öğrencisi kendisini geliştirmediği sürece bir yol olmaz ondan, ama kendini geliştiren öğrenci mezun olduğunda mühendis olmuş olur.
    nasıl mı? şu 15 günde mühendis olma muhabbetiyle anlatalım.

    15 günde bir dersten geçecek duruma gelemeyecek öğrenci yoktur, prosedürü ezberle geç. bu seni tabi ki inşaat mühendisi yapmaz. bir dersi geçmek de inşaat mühendisi yapmaz. statik'i anlayan adam mukavemet'in temeline inebilir. mukavemet'i anlayan insan betonarme'nin mantığını anlar. betonarme'nin mantığını anlayan insan, kolon-kiriş-etriyelerin çalışma mekanizmasını, betonarmenin kompozit çalışma mantığını anlar. bu bir süreç meselesi, insanın aklında bazı şeylerin oturması gerekiyor. 15 gün çalışan adam önüne konan tek bir kirişin açıklıktaki donatılarını hesaplayabilir. betonarme'yi 15 günde hallettik diyelim. kiriş üzerine verilen yükleri kullanarak etriyesini, boyuna donatısını koymayı başardık. peki üzerine gelen yükü nasıl hesaplayacağız? bunun teorileri nedir? az sayıda denklem ile çok sayıda bilinmeyen mesnet kuvvetini hesaplamak gerekiyor vs... bilinmesi gereken çok şey var ve bunlar silsile halinde gelen dönemler ile biriktirilir, ama olmuyor. daha bu konuda bile, bu silsilenin 2 dersini goygoyla geçmenin iyi bir üniversite yaşantısı için (erasmus) şart olduğu söyleniyor, ışık hızında çelişmeler.

    ha, hiçbirini yapma, kolonları kirişleri koy sta-sap-probina gibi programlara, kolon kiriş boyutları ve donatı miktarlarını versin, ee? mühendisliği program yaptı. yine mühendis değilsin. 1000'den fazla zeminetüd raporu inceledim, tüm zemin deneylerini 10'larca kez yaptım, kullanılan formüllerin çoğunun çıkarılışlarını inceledim hatta çoğu sınavda zamanımın yetmeyeceğini bilsem bile formülleri ezberden yazmayıp kendim çıkardım. bana verileni ot gibi yemedim. ama buna rağmen yüksek lisans ve belki de doktorayı bitirmeden kesinlikle bir proje çalışmasında ya da zemin firmasında çalışmaya cesaretim yok, çünkü yetmiyor bana bu. benim karakterim böyle davranmayı gerektiriyor. kendimi hazır hissedene kadar da kamuda çalışmak bana doğru geliyor.

    ahlaki sorun, kendisine verilen yetkiyi kullananda olamaz. kazanılmış hakkını kullanıyor adam. gerçi dediğim gibi benim karakterime uymaz bu, ama yasal olarak bir engel yok. ahlaki sorun, o yetkiyi alana kadarki süreçte. o süreçte kendini geliştirmeyip, kolaya kaçıp, derslerden dd ala ala sıyrılma kafasındaki insanlara laf yok; ama yetkiyi aldıktan sonra bunu kullanmaları mı sorun? olayın kökenine inmek yerine yüzeysel olarak yetki kullanmayı eleştirmek, günümüz Türkiye'sine uygun bir idarei maslahatçılık örneği gibi bu konuda. geçilen dersten bir şeyi hatırlamayabilir insanlar, ben de şuan ezberden hatırlamıyorum hiçbir şeyi. ama konu yüzeysel ezberlenmişse zamanında, şimdi üzerinden geçmek yine bir şey hatırlatmayacaktır. ama zamanında hakkı verilerek incelenmişse konu, yıllar sonra göz gezdirmek bile bilgileri ilk günkü tazeliğine getirir. çelik yapılar dersini aldığımda çoğu şey aslında ezber gibi gelmişti bana, daha sonra çelik yapı projesi aldığımda aslında tüm adımların mantıklı birer kontrol olduğunu öğrenmiş, kendim bir excel programı yazmıştım bu hesaplamalar için. iş bu kadar basit, olayın mantığına inmek önemli olan.
    kolonun karşılıklı etki diyagramı dediğimde aval aval bakan adam mezun olmasın.

    bu eleştirileri sadece erasmus'a gidenler için yapmıyorum, ilk defa da dile getirmiyorum. üniversitenin temel amacı, öncelikle bu insanlara mesleklerini öğretmektir. sonra katil inşaat mühendisleri ve azmettirici hocaların icraatlerini ilk depremde izliyoruz. denetim? denetimin suçu değil hiçbir şey, yönetmeliklere uygun çürük yapı çok rahat yapılabilir. deprem yönetmeliğinde ağır çıkmalara da, yumuşak kata da, saplama kriişe de, perdesiz binaya da izin var. hiçbir denetim, iyi bir mühendisin otokontrolünden iyi olamaz bu ülkede.

    Benim saçmaladığımı düşünmen kendi sorunun, senden bunu duymak beni kesinlikle üzmez. imkanı olan gitsin yurtdışında yüksek lisans yapsın, yaz okuluna gitsin, work-travel yapsın; ama beleşten 6-7 ders geçebileceği şeyler peşinde koşmasın. koşacaksa da o dersleri saydırmasın. ama üniversite eğitimini bile angarya gören ülkedeyiz. onu geçtim, erasmus'u savunmak için şu eğitim ayıbının savunulduğu bir konudayız.


    quote:

    Orijinalden alıntı: onlyone
    Benim onlarca erasmusa giden arkadaşım var sadece 1 tanesi geldiğinde ders saydırdı
    Erasmusun amacı -en azından öğrenciler açısından- daha iyi bir eğitim almak değil
    Olaya kültürlerin etkileşimi açısından bakmak daha doğru olur diye düşünüyorum


    1 tanesi mi ders saydırdı, yoksa üniversite diğerlerinin derslerini mi saymadı? çünkü üniversitenin ders saymadığı da görülen bir şey.
    kültürel etkileşime benim bir şey dediğim yok. olayın temelini kaçırmakta ısrar etmeyin. bu süreçte sahtekarlıkla ders geçmek tabi ki eleştirilecek. bir afette çöken binayla karşılaştığımızda mühendisin kültürel etkileşimi ilgilendirmeyecek beni. mahkemeyi de ilgilendirmeyecek. gerçi mahkemeler ceza da vermiyordu değil mi?


    makina mühendisleri odası'nın gölcük raporundan...
    • Düzce Ersoy Apartmanı: 36 kişi öldü, dava zaman aşımına uğradı.
    • Düzce Ömür Hastanesi: 11 kişi öldü, dava zaman aşımına uğradı.
    • Yalova Ceylankent Sitesi: 98 kişi öldü, 2 sanığa verilen hapis cezaları ertelendi.
    • Kocaeli Ubay Apartmanı: 58 kişi öldü, müteahhit hakkında verilen ceza ertelendi.
    • Yüksel Sitesi: 316 kişi öldü, 5 sanığa verilen çeşitli cezalar ertelendi.
    • Can Göçer ve Zafer Çoşkun: Veli Göçer'in oğlu ile ortağı yakalanamadığı için haklarındaki dava zaman aşımına girdi.
    • Sakarya: 695 davadan sadece 5 kişiye ceza çıktı, diğer davalar zaman aşımına uğradı.
    • Kocaeli: 600 dava açıldı, 12 kişi 10’ar ay hapis cezası aldı. 6'sının cezası infaz edildi, 6'sı için süre istendi.
    • Yalova: 173 dava açıldı, hemen hemen tamamı sonuçlandı. Ceza aldığı bilinen tek isim olan Göçer 18 yıl 9 ay hapse mahkûm edildi.
    • Düzce: Yaklaşık 220 dava açıldığı sanılıyor. Yargılamalar sonucu hiç kimse cezaevine girmedi.

    son 100 yılda depremler nedeniyle ölen 80000 civarı insan var ve bunu bile bile bir bok öğrenmeden, eşek gibi mezun olma derdindeki insanlar nasıl oluyor da utanmıyor, nasıl da bu gerçek gözardı ediliyor aklım almıyor.

    neyse, benim daha da anlatacağım bir şey yok. diğer arkadaş artık istediği gibi laf cımbızlamakta özgür.
    < Bu mesaj bir yönetici tarafından değiştirilmiştir >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: hashus1099

    quote:

    Orijinalden alıntı: neverlate

    quote:

    Orijinalden alıntı: hashus1099
    bu adam daha kolon-kiriş mekanizmaları, dizayn prosedürlerinin derivasyonunu anlamadan projelere imza atma yetkisine sahip oluyorlar.

    Bunu yapanlar Erasmus ile 6 ayligina yurt disina gidenlerden cok Turkiye'deki universitelerinden mezun olanlar. Aksini iddia etme, cok yakindan da biliyorum. Teknik olarak kendini gelistirmek de kisinin kendi sorumlulugudur. 4 yillik universite egitimi seni iyi bir muhendis yapmaz. Ancak bir "muhendis bakis acisi" kazandirabilir. Ondan sonrasi tamamen senin kendi elindedir.

    Insaat muhendisliginden hic anlamam. Ama iddia ediyorum herhangi bir insaat muhendisligi ders notlarini getir, 15 gun icerisinde o dersten gececek duruma gelirim. Ama hicbir zaman iyi bir insaat muhendisi olamam. Sifir kilometre bir universite mezunu da olamaz. Ancak is hayatina atilirsin, belirli bir tecbrube sahibi olursun ondan sonra iyi bir muhendisim diyebilirsin.

    Eger anlamadan insan hayati soz konusu olan bir projeye imza atiyorsa oncelikle bu ahlaki bir sorundur. Ve ikinci olarak bu bir denetleme sorunudur. Bence devletin insaat muhendislerinin imza yetkisini belirli araliklarla yaptigi pratige yonelik sinavlarla test etmesi gerekli. Pekiala universitede o dersi gecip su anda hicbir sey hatirlamiyor da olabilir. Ki cogu konuda ben oyleyim. Universitede AA ile gectigim dersleri simdi sorsan konusunu bile hatirlamam.

    Bu sorunlari gelip de Erasmus'la 6 ayligina yurt disina giden ogrencilere baglamak kusura bakma ama sacmaliktan baska bir sey degil. Ben sahsen imkani olanlarin mutlaka yurtdisinda bir universite ortaminda bulunmalarini tavsiye ediyorum. Hem egitim hem sosyal ortam gercekten cok farkli.

    öncelikle belirtmek istediklerim var.

    quote:

    ben zaten diyorum, ülkenin tüm üniversitelerinde eşeği bağlasan üniversiteden 4 senede mezun olur.

    bunu yapanlar erasmuslulardan çok Türkiye'deki üniversitelerden mezun olanlar demişsin. erasmuslular o boş mezunlar kümesinin alt kümesi zaten. eğer tüm mesajımı silmeseydin, bunu senin yorumuna bırakmış değilim zaten.

    üniversitelerden mezun olanların boş olması, erasmus'a gidenlerin o boş insanlardan bile bazı konularda daha beter halde olduğu gerçeğini değiştirmiyor.




    4 yıllık üniversite eğitimi, üniversitenin verdiği seviyede elbette kimseyi düzgün mühendis yapmaz.
    quote:

    ve her zaman tekrarlarım, üniversiteler 10 üzerinden 6 birimlik eğitim veriyorsa, öğrenciler 4.5 alıp mezun oluyor. mesleğine saygısı olan en az 8 birimlik mezun olmak zorundadır. verilenden fazlasını almaya çalışmayan öğrenci, hele erasmus vs ile o eğitimi 3.5 birime indiren öğrenci asıl ottan başka bir şey değildir benim için. okulda laboratuvar var boş yatıyor, projeler işliyor yüzbinlerce dolarlık projeler, öğrenci merak edip sahaya çıkmıyor. laboratuvarı bırak boş zamanda kullanmayı, ders zamanında bile kullanmama peşinde herkes. "bak elimi sürmeden deneyden geçtim" deme peşinde olan öğrencileri savunmanın bir gereğini görmüyorum.

    kötü alışkanlıkların yüzünden tartışma genelinde, her zaman dediklerimi tekrarlamak durumunda kalıyorum, açıkça bir zaman kaybı olduğun için tartışmaktan eriniyorum seninle. üniversitenin 4 yıllık verdiği eğitim hiçbir şey kazandırmaz kimseye, öğrencinin aldığı eğitim belirleyicidir. meydanda dönen klişe vardır, mühendislik öğrencisinin kendini ne kadar geliştirdiği önemlidir diye. olay burada bitiyor. mühendislik öğrencisi kendisini geliştirmediği sürece bir yol olmaz ondan, ama kendini geliştiren öğrenci mezun olduğunda mühendis olmuş olur.
    nasıl mı? şu 15 günde mühendis olma muhabbetiyle anlatalım.

    15 günde bir dersten geçecek duruma gelemeyecek öğrenci yoktur, prosedürü ezberle geç. bu seni tabi ki inşaat mühendisi yapmaz. bir dersi geçmek de inşaat mühendisi yapmaz. statik'i anlayan adam mukavemet'in temeline inebilir. mukavemet'i anlayan insan betonarme'nin mantığını anlar. betonarme'nin mantığını anlayan insan, kolon-kiriş-etriyelerin çalışma mekanizmasını, betonarmenin kompozit çalışma mantığını anlar. bu bir süreç meselesi, insanın aklında bazı şeylerin oturması gerekiyor. 15 gün çalışan adam önüne konan tek bir kirişin açıklıktaki donatılarını hesaplayabilir. betonarme'yi 15 günde hallettik diyelim. kiriş üzerine verilen yükleri kullanarak etriyesini, boyuna donatısını koymayı başardık. peki üzerine gelen yükü nasıl hesaplayacağız? bunun teorileri nedir? az sayıda denklem ile çok sayıda bilinmeyen mesnet kuvvetini hesaplamak gerekiyor vs... bilinmesi gereken çok şey var ve bunlar silsile halinde gelen dönemler ile biriktirilir, ama olmuyor. daha bu konuda bile, bu silsilenin 2 dersini goygoyla geçmenin iyi bir üniversite yaşantısı için (erasmus) şart olduğu söyleniyor, ışık hızında çelişmeler.

    ha, hiçbirini yapma, kolonları kirişleri koy sta-sap-probina gibi programlara, kolon kiriş boyutları ve donatı miktarlarını versin, ee? mühendisliği program yaptı. yine mühendis değilsin. 1000'den fazla zeminetüd raporu inceledim, tüm zemin deneylerini 10'larca kez yaptım, kullanılan formüllerin çoğunun çıkarılışlarını inceledim hatta çoğu sınavda zamanımın yetmeyeceğini bilsem bile formülleri ezberden yazmayıp kendim çıkardım. bana verileni ot gibi yemedim. ama buna rağmen yüksek lisans ve belki de doktorayı bitirmeden kesinlikle bir proje çalışmasında ya da zemin firmasında çalışmaya cesaretim yok, çünkü yetmiyor bana bu. benim karakterim böyle davranmayı gerektiriyor. kendimi hazır hissedene kadar da kamuda çalışmak bana doğru geliyor.

    ahlaki sorun, kendisine verilen yetkiyi kullananda olamaz. kazanılmış hakkını kullanıyor adam. gerçi dediğim gibi benim karakterime uymaz bu, ama yasal olarak bir engel yok. ahlaki sorun, o yetkiyi alana kadarki süreçte. o süreçte kendini geliştirmeyip, kolaya kaçıp, derslerden dd ala ala sıyrılma kafasındaki insanlara laf yok; ama yetkiyi aldıktan sonra bunu kullanmaları mı sorun? olayın kökenine inmek yerine yüzeysel olarak yetki kullanmayı eleştirmek, günümüz Türkiye'sine uygun bir idarei maslahatçılık örneği gibi bu konuda. geçilen dersten bir şeyi hatırlamayabilir insanlar, ben de şuan ezberden hatırlamıyorum hiçbir şeyi. ama konu yüzeysel ezberlenmişse zamanında, şimdi üzerinden geçmek yine bir şey hatırlatmayacaktır. ama zamanında hakkı verilerek incelenmişse konu, yıllar sonra göz gezdirmek bile bilgileri ilk günkü tazeliğine getirir. çelik yapılar dersini aldığımda çoğu şey aslında ezber gibi gelmişti bana, daha sonra çelik yapı projesi aldığımda aslında tüm adımların mantıklı birer kontrol olduğunu öğrenmiş, kendim bir excel programı yazmıştım bu hesaplamalar için. iş bu kadar basit, olayın mantığına inmek önemli olan.
    kolonun karşılıklı etki diyagramı dediğimde aval aval bakan adam mezun olmasın.

    bu eleştirileri sadece erasmus'a gidenler için yapmıyorum, ilk defa da dile getirmiyorum. üniversitenin temel amacı, öncelikle bu insanlara mesleklerini öğretmektir. sonra katil inşaat mühendisleri ve azmettirici hocaların icraatlerini ilk depremde izliyoruz. denetim? denetimin suçu değil hiçbir şey, yönetmeliklere uygun çürük yapı çok rahat yapılabilir. deprem yönetmeliğinde ağır çıkmalara da, yumuşak kata da, saplama kriişe de, perdesiz binaya da izin var. hiçbir denetim, iyi bir mühendisin otokontrolünden iyi olamaz bu ülkede.

    Benim saçmaladığımı düşünmen kendi sorunun, senden bunu duymak beni kesinlikle üzmez. imkanı olan gitsin yurtdışında yüksek lisans yapsın, yaz okuluna gitsin, work-travel yapsın; ama beleşten 6-7 ders geçebileceği şeyler peşinde koşmasın. koşacaksa da o dersleri saydırmasın. ama üniversite eğitimini bile angarya gören ülkedeyiz. onu geçtim, erasmus'u savunmak için şu eğitim ayıbının savunulduğu bir konudayız.


    quote:

    Orijinalden alıntı: onlyone
    Benim onlarca erasmusa giden arkadaşım var sadece 1 tanesi geldiğinde ders saydırdı
    Erasmusun amacı -en azından öğrenciler açısından- daha iyi bir eğitim almak değil
    Olaya kültürlerin etkileşimi açısından bakmak daha doğru olur diye düşünüyorum


    1 tanesi mi ders saydırdı, yoksa üniversite diğerlerinin derslerini mi saymadı? çünkü üniversitenin ders saymadığı da görülen bir şey.
    kültürel etkileşime benim bir şey dediğim yok. olayın temelini kaçırmakta ısrar etmeyin. bu süreçte sahtekarlıkla ders geçmek tabi ki eleştirilecek. bir afette çöken binayla karşılaştığımızda mühendisin kültürel etkileşimi ilgilendirmeyecek beni. mahkemeyi de ilgilendirmeyecek. gerçi mahkemeler ceza da vermiyordu değil mi?


    makina mühendisleri odası'nın gölcük raporundan...
    • Düzce Ersoy Apartmanı: 36 kişi öldü, dava zaman aşımına uğradı.
    • Düzce Ömür Hastanesi: 11 kişi öldü, dava zaman aşımına uğradı.
    • Yalova Ceylankent Sitesi: 98 kişi öldü, 2 sanığa verilen hapis cezaları ertelendi.
    • Kocaeli Ubay Apartmanı: 58 kişi öldü, müteahhit hakkında verilen ceza ertelendi.
    • Yüksel Sitesi: 316 kişi öldü, 5 sanığa verilen çeşitli cezalar ertelendi.
    • Can Göçer ve Zafer Çoşkun: Veli Göçer'in oğlu ile ortağı yakalanamadığı için haklarındaki dava zaman aşımına girdi.
    • Sakarya: 695 davadan sadece 5 kişiye ceza çıktı, diğer davalar zaman aşımına uğradı.
    • Kocaeli: 600 dava açıldı, 12 kişi 10’ar ay hapis cezası aldı. 6'sının cezası infaz edildi, 6'sı için süre istendi.
    • Yalova: 173 dava açıldı, hemen hemen tamamı sonuçlandı. Ceza aldığı bilinen tek isim olan Göçer 18 yıl 9 ay hapse mahkûm edildi.
    • Düzce: Yaklaşık 220 dava açıldığı sanılıyor. Yargılamalar sonucu hiç kimse cezaevine girmedi.

    son 100 yılda depremler nedeniyle ölen 80000 civarı insan var ve bunu bile bile bir bok öğrenmeden, eşek gibi mezun olma derdindeki insanlar nasıl oluyor da utanmıyor, nasıl da bu gerçek gözardı ediliyor aklım almıyor.

    neyse, benim daha da anlatacağım bir şey yok. diğer arkadaş artık istediği gibi laf cımbızlamakta özgür.

    Alıntıları Göster
    @hashus,

    Onceki mesajimda sadece tek satira degil tum yazdiklarina cevap verdim. Alintilari goruntu kirliligi olmasin diye uzun tutmuyorum. Erasmus'ta ders gecmenin pratikte Turkiye'de ders gecmekten bir farki olmadigini sen de kabul etmissin. Gayet guzel. Demek ki olay Erasmus'ta degil, ogrencinin kendisinde bitiyor. Erasmus'a giden ogrenci Turkiye'de de gezip tozup derslere girmeyebilir. Turkiye'deki caliskan bir ogrenci de Erasmus'a gittigi halde kendini gelistirebilir. Yani soylediklerinin ici maalesef bos.

    Anladigim kadariyla kendi cevrendeki birkac Erasmus'a giden arkadasin uzerinden tum Erasmus programi hakkinda genellemeler yapiyorsun. Ben yurt disinda master yaptim. 3 sene boyunca en az 200 tane Erasmus'lu ogrenci tanimisimdir. Bunlarin en az 20-30'u Turktur. Bazi ogrenciler (ozellikle dersleri saydiramayan ogrenciler) acikcasi egitimlerine bir donem ara veriyorlar. Bazi ogrenciler ise butun derslere giriyorlar, profosorlerle iyi iliski kurup master veya doktora ayarlamaya calisiyorlar. Yani Erasmus'a gelen ogrenci ille de ise yaramaz olacak demek degildir. Hatta Erasmus'ta tanistigim cok basarili, hatta bolum birincisi olan, su anda Avrupa'da ust duzey firmalarda calisan birkac arkadasim bile var.

    Universite ogrenciligi bence hayatin en guzel donemi. Bu donemde insan kendine cok sey katabilir. Bazi seylere ogrencilik bittikten sonra zaman bulamiyorsunuz. Bunu universite bitirip calismaya baslayanlar gayet iyi anlayacaktir. Erasmus gibi degisim programlari gercekten cok buyuk bir firsat. Gunun birinde neden yapmadim diye pisman olabilirsiniz. Turkiye'deki universite ortamlarinin (birkac universite haric) ogrencileri sosyal anlamda yeterince gelistiremedigini dusunuyorum. Bunu Avrupa'ya kiyasla soyluyorum.

    Son olarak muhendislerin teknik konulara hakim olmasi konusunda sana katiliyorum. Fakat bunun universitede derslere iyi calismakla alakasi olmadigini dusunuyorum. Ve bundan cok eminim. Kendimden biliyorum. En iyi oldugum derslerden su anda aklimda en ufak bir sey bile kalmadi. Onemli olan ogrenciyken yaptiklariniz degil, universite bittikten sonra yaptiklariniz. Kimisi iyi bir muhendis olmayi, kimisi kisa yoldan yonetici vs.. olmayi hedefliyor. Ve maalesef ulkemizde gercek anlamda muhendislik yapan insanlara yeterince deger verilmiyor. Bu bir sistem sorunu. Bu bir teknolojik gelisim sorunu.

    Insaat muhendisliginde (insan hayati soz konusu oldugu icin) denetimin kesinlikle sart oldugunu dusunuyorum. Her insaat muhendisi belirli araliklarla testlere tabi tutulmali. Ve bu testleri gecemeyenlerin imza yetkisi ellerinden alinmali. En azindan Amerika'da sistem boyle. Turkiye'de eger birileri 4 yillik universite egitimini omur boyu imza yetkisine yeterli goruyorsa yasal anlamda bir sorun var demektir. Depremlerde insanlarin olmesi supriz olmamali.
    < Bu mesaj bir yönetici tarafından değiştirilmiştir >




  • 
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.