Şimdi Ara

Şiirler,güzel sözler (263. sayfa)

Bu Konudaki Kullanıcılar:
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
5.331
Cevap
42
Favori
629.856
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
1 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 261262263264265
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Sevdam

    Ruhumun odağında karanlık bölge
    Bütün siyah noktalar sana hasrettir
    Sensizlik beyaz olsa da esarettir
    Hep sana ciddidir aklımdaki imge

    Sana olan özlemim en güzel simge
    Gül kıran kaba eller elbet vahşettir
    Bülbül nefret etse,bu güle mihnettir
    Üstümüzdeki kuvvet mutlaka bilge

    Sen ki reva görmedin bana sevdayı
    Değersiz görme ki aşka şühedayı
    Seninde bir ruhun,bir düşüncen olsun

    Bıçak gönülsüz olsa kalpleri kesmez
    Sevdalı olmasa rüzgar hızlı esmez
    Yine de gönlün neşe ,hareket dolsun
  • Gök yüzünün suçu yok
    kuşlar karışık...

    Ozan AĞRI
  • Düşündü birdenbire kayalardaki adam
    kaynakları ve yolları düşman elinde kalan bütün nehirleri
    Kim bilir onlar ne kadar büyük
    ne kadar uzundular?
    Birçoğunun adini bilmiyordu
    yalnız, Yunan'dan önce ve Seferberlikten evvel
    geçerdi Gediz'in sularını başı dönerek.

    Dağlarda tek
    tek
    ateşler yanıyordu
    Ve yıldızlar öyle ışıltılı, öyle ferahtılar ki
    şayak kalpaklı adam
    nasıl ve ne zaman geleceğini bilmeden
    güzel, rahat günlere inanıyordu
    ve gülen bıyıklarıyla duruyordu ki mavzerinin yanında
    birdenbire beş adım sağında onu gördü.
    Paşalar onun arkasındaydılar.
    O, saati sordu.
    Paşalar: "Üç" dediler,
    Sarışın bir kurda benziyordu.
    Ve mavi gözleri çakmak çakmaktı.
    Yürüdü uçurumun basına kadar,
    eğildi, durdu.
    Bıraksalar
    İnce, uzun bacakları üstünde yaylanarak
    ve karanlıkta akan bir yıldız gibi kayarak
    Kocatepe'den Afyon ovasına atlayacaktı.

    Nazım Hikmet
  • Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü,
    Kız kardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü,
    Işık ışık, dalga dalga bayrağım!
    Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım.

    Sana benim gözümle bakmayanın
    Mezarını kazacağım.
    Seni selâmlamadan uçan kuşun
    Yuvasını bozacağım.

    Dalgalandığın yerde ne korku, ne keder...
    Gölgende bana da, bana da yer ver.
    Sabah olmasın, günler doğmasın ne çıkar:
    Yurda ay yıldızının ışığı yeter.

    Savaş bizi karlı dağlara götürdüğü gün
    Kızıllığında ısındık;
    Dağlardan çöllere düştüğümüz gün
    Gölgene sığındık.

    Ey şimdi süzgün, rüzgârlarda dalgalı;
    Barışın güvercini, savaşın kartalı
    Yüksek yerlerde açan çiçeğim.
    Senin altında doğdum.
    Senin dibinde öleceğim.

    Tarihim, şerefim, şiirim, her şeyim:
    Yer yüzünde yer beğen!
    Nereye dikilmek istersen,
    Söyle, seni oraya dikeyim!

    Arif Nihat Asya
  • Ben sensiz olanlara seni aratıyorum,
    Ben sensiz kalanlara seni yaratıyorum,
    Seni saklayacağım, seni yazıp-andıkça
    Kendimi çoğaltıyor, seni kuşatıyorum.

    Unutturmayacağım, seni yaşatacağım,
    Kendimi çoğalttıkça, seni kuşatacağım,
    Her zamanda, her yerde sen bende yaşadıkça...
    Sen evreninde sana seni aratacağım.

    Özdemir Asaf
  • Peygamber çiçeğinin aydınlığında ara
    Sana doğru uzanan çaresiz ellerimi.
    Sırrımı söylüyorum vefakar balıklara:
    Yalnız onlar tutacak bu dünyada yerimi.
    Koyverip telli pullu saçlarını rüzgara,
    Bir çocuğun ardına düşen heykellerimi
    Peygamber çiçeğinin aydınlığında ara...

    Bir çevre sağ elimden bulanık suya düştü
    Ve boğazımı sıktı parmaklar ince, uzun.
    Günahkar toprağıma saçından bir tel düştü;
    Sana ne olmuş Rosa, bir derde tutulmuşsun.
    Bir ekmek kadar aziz fikirler böyle pişti:
    Noel ağaçları ve manolyalar kahrolsun,
    Bir çevre sağ elimden bulanık suya düştü...

    Şu şapkayı çıkarıp atıyorum ırmağa;
    Her şeyim sizin olsun, hep sizin kesik başlar.
    Rüyasında örümcek başlarsa ağlamağa,
    İçine gül koyduğum tüfek ölmeye başlar.
    Günahını sırtına yüklenen kaplumbağa
    Gibi ölüm önünde öz benliğim yavaşlar.
    Öyleyse şu şapkayı fırlatayım ırmağa.

    Bu erkekler kokuyu kediler gibi alır
    Ve kediler her gece sürünür yastıklara.
    Denizleri bahtiyar eden günler kısalır;
    Satılmayan çiçekler, zehirli ve kapkara,
    Unutulmuş erkekler ve kadınlara kalır.
    Bir geyiğin gözleri düşer eriyen kara
    Ve erkekler kokuyu kediler gibi alır.

    Ve yalnızlık, sigara külü kadar yalnızlık!
    Ve toprağın rüyaya yılan gibi girişi.
    Sana da Monna Rosa, taş bebeği bıraktık.
    Ellerinde kılçıklı balıkların bir dişi.
    Senin hatıran gibi büyük, yeni, karanlık;
    Senin hatıran kadar Allah ve şeytan işi...
    Ve yalnızlık, sigara külü kadar yalnızlık!

    Bugün yalnız yağmura tahammül edeceğim;
    Ta boğazıma kadar çıkan deli yağmura.
    Tüyüme horozdan çok itimat edeceğim,
    İtimat edeceğim şu belalı yağmura.
    Ruhumu bayrak yapıp ben teslim edeceğim
    Asılmış bir adamın iki eli yağmura.
    Bugün yalnız yağmura tahammül edeceğim.

    Bir tren ışığına, güneşe çekmek seni
    Ve bir şehir yaratmak, ruhundan Gülce diye.
    Parçalanan gemiyi ve yırtılan yelkeni
    Katıvermek sessizce söylenen bir türküye.
    Ve sonra bir köşede öldürmek ölmeyeni
    Ve son vermek bitmeyen, bu bitmeyen şarkıya,
    Bir tren ışığına, güneşe çekmek seni.

    Sana tavuskuşunun içime girdiğini
    Son, en son söz olarak söylemek istiyorum.
    İçime girdiğini, tüyünü yolduğunu
    Son, en son söz olarak söylemek istiyorum.
    İçimde tavusların bir bir kaybolduğunu,
    Bana da bir çift ak kanat kaldığını
    Son, en son söz olarak söylemek istiyorum.

    Peygamber çiçeğinin aydınlığında ara
    Sana doğru uzanan çaresiz ellerimi.
    Sırrımı söylüyorum vefakar balıklara:
    Yalnız onlar tutacak bu dünyada yerimi.
    Koyverip telli pullu saçlarını rüzgara,
    Bir çocuğun ardına düşen heykellerimi
    Peygamber çiçeğinin aydınlığında ara...

    (1952, Kış, Yılbaşı Gecesi)

    Sezai Karakoç
  • "' sadece canım istediği zaman ölmek elimde olduğu için yaşıyorum.intihar fikri olmasa kendimi çoktan öldürmüş olurdum"
  • 8. Sone

    Sen ki müziksin, müzik dinlerken hüznün niye?
    Tatlılar kavga etmez; sevinç, sevinçle coşar.
    Sana zevk vermeyene katlanırsın ne diye?
    Can sıkanı bağrına basmakta ne anlam var?
    Birbirine eş olan hoş seslerin uyumu
    Yine de kulağına sıkıntı mı veriyor?
    Bil ki âhengin sana tatlı bir sitemi bu:
    "Parçaları dinleyip tümü unuttun," diyor.
    Dinle, iyi bir koca gibi, tek bir tel nasıl
    Yaratırsa eşiyle birlikte hoş bir ezgi,
    Baba, çocuk ve mutlu ana, yapıyor fasıl:
    Kulakları okşuyor tek bir sesin ahengi.
    O sözsüz şarkı sanki tek bir ağızdan sana:
    "Değerin olmaz," diyor, "yaşarsan tek başına."

    William Shakespeare
  • “Yükümlülükleri nedeniyle ahlaksız olan bir devlette, bireylerin ahlaklı olmasının temel önemde olduğu nasıl kanıtlanabilir”

    Marquis De SADE

    ( Yatak Odasında Felsefe)
  • yine sabaha karşı saat 03.46
    bu saatler seni beklemelik
    doğru ya sen gelmeyeceksin
    çünkü uzaklarda bir yerlerde
    sen de biriylesin

    oysa bu saatler
    tam kokunu almalık
    ah bu saatler tam sana sarılmalık

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Güncel ve güzel kitap listesi için linke buyrun....

    http://adf.ly/1XxGFK
  • BALTA

    odun kırıcıydı adı ilyastı
    yanaştım yanına yüzünü astı
    işin nedir dedim bir küfür bastı
    arkasından baltasını biledi

    bana bak arkadaş dedim: dedi ne
    dedim sen bir vatandaşsın, dedi he
    dedim kanunun var, dedi çekil be
    arkasından baltasını biledi

    dedim ilin nere senin, dedi van
    dedim çoluk çocuk; dedi sekiz can
    dedim düzelecek; dedi ne zaman
    arkasından baltasını biledi

    dedim düzen; dedi onlara göre
    dedim kötümü ki; dedi bin kere
    dedim hak adalet, tu dedi yere
    arkasından baltasını biledi

    dedim yoksulluğun ocağı söne
    açıldı gözleri atıldı öne
    dedim dur bakalım; dedi ne güne
    arkasından baltasını biledi

    dedim amerika; dedi onu sil
    dedim nasıl olur; dedi öyle bil
    dedim vatan; dedi sahipsiz değil
    arkasından baltasını biledi.

    İHSAN SIRLIOĞLU
  • Merhaba arkadaşlar.


    Yapmayı düşündüğüm bir internet projesi var. Bir şiir yarışması sitesi düşünüyorum. Şiirleri değerlendirecek gönüllü jüriler bulacağım. Fikir vermeniz ve eksik düşündüğüm hususların tamamlanması için sizden şunları istiyorum.

    Siz olsanız jüriyi nasıl seçerdiniz. Ayrıca jüri şiiri değerlendirirken nelere dikkat etmeli. 10 puan üzerinden şiir değerlendirilecek olursa hangi özelliklere kaç puan vermeli. (Örneğin imla kurallarına uyum: 2 puan)

    Kısaca;
    1- Jüride aranan kritelerler nelerdir?
    2- Yazılan şiiri değerlendirme kriterleri nelerdir?

    Fikirleriniz benim için önemli, şimdiden teşekkürler...
  • Allahım! .. İşte bugün,
    Şu zavallı ömrümün
    En matemli bir günü.

    Elim böğrümde kaldım,
    Ben bugün haber aldım:
    Babamın öldüğünü.

    Bitti hayatın tadı,
    Bu haber bırakmadı,
    Dudağımda tebessüm.

    Kalbim oyuldu yer yer,
    Aman Yarabbi, meğer
    Ne acıklı imiş ölüm

    -Babam İçin – Sabahattin Ali



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Katiller de Ağlar -- 11 Mayıs 2016; 13:29:10 >
  • Gördüm babaların ağlamasını
    Dalları düğüm düğüm
    Gövdesi kahve falı
    Bir zeytin ağacını köklemek var ya

    Sökmek var ya sarp yamaçtan ardıcı
    Kazma vurmak beş yüz yıllık meşeye
    Acısı duymak var ya kopmanın

    Babaların ağlaması işte o
    Babaların ağlaması öyle zor


    -Ağlamalar – Hasan Hüseyin Korkmazgil

  • – ama siz ne kadar sayarsanız o kadar
    bu yaşta hakkım yok ki mutlu olmaya
    her şey taze ve güzel
    ve çılgın olmaya hazır
    benim,
    – ama her yaşta mutlu olmaya hakkı vardır insanın
    peki, o zaman insanın kalbi nerdedir
    Atina’da mı, İskenderiye’de mi
    İ.S. 1900’de Azapkapı’da mı İstanbul’da
    – ama insan kalbinin içindedir

    -Josef Koudelka, Prag, 1960
  • Güneş açmış
    Gökyüzü pırıl pırıl diyenlerle
    Yolum ayrıldı benim
    Karanlık çöktü gözlerimin perdesine
    Sağım solum sızlıyor
    Kan ağlıyor kanımın her damlası
    Ben ağlıyorum....
    Gözlerimden düşüyorum
    Kemanlar sehrimden geçiyor nefesimle
    Ve defalarca ölüyorum her soluk alıp verişte...
    Sevmek ne güzel,ne güzel kalbin acimaz diyenlere..
    Sorularımın soru işaretlerini çok
    Verilen sözlerin dağına tırmanıyorum
    Bu kadar kolay mıydı diyorum
    Peki kolay nedir diye soruyorum kendime?
    Zoru içimde yaşıyorum
    Kolaylar kolaylıktan çokmış diyorum
    Gökten düşen elmanın
    İki yarısı biri sensin biri ben

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Biliyorum sana giden yollar kapalı üstelik de sen hiç sevmedin beni.
    Cemal Süreya

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • Konuşmadan önce düşün;
    Gereği var mı?
    Şefkat barındırıyor mu?
    Kimseyi incitebilir mi?
    Sessizliği bozacak kadar değerli mi?


    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • Dostluk hakkında…
    Dostlukla ilgli birkaç şey söylemek istiyorum. Çok fazla dostum yok. Sebebide çevremde gördüğüm kadarıyla her dostluğun arkasında mutlaka bir çıkar ilişkisi olduğunu görmem. Bu sebepten ötürü fazla dost edinemedim. Sayılı dorstlarım var. Onları hep kendime çok yakın hissettim. Hatta kendi kardeşlerimden daha yakın hissettim .Onları hep kendim gibi gürdüm. Onların sıkıntısına üzüldüm,mutlu olduklarında bende mutlu oldum. İşlerinin bozulduğunda hep elimden gelen yardımı yapmaya çalıştım. Hatta beş lira on lira biriktirdiğim harçlıklarımı bile onlarla paylaştım. Hiçbir zaman üzülmelerini istemedim, hep mutlu olmalarını istedim. Fakat kendime bukadar yakın hissettiğim kişilerden darbe görmek kadar insana koyan üzen hiçbirşey olmadığını gördüm. Hal böyle olunca artık dost aramaktan vazgeçtim. Dost darbesi yemektense dostsuz bir hayat daha iyi olduğunu acıda öğrendim. Artık işime gücüme bakıp dostsuz bir hayat sürdürmeyi düşünüyorum.
  • 
Sayfa: önceki 261262263264265
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.