Şimdi Ara

1917 (2019) (4. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
89
Cevap
0
Favori
5.359
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
1 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Filmde senaryo yok ama soluksuz izliyorsunuz, sanki cephedesiniz öyle bir film işte. Zaten senaryo ve çatışma sahnesi içeren bir savaş filmi olsa gelmiş geçmiş en iyilerden olurmuş. Hakkı yenmiş filmin, en iyi film oscarını alması lazımmış.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Yorumları görünce daha iyi bir sürüm bakayım izlemeden bari dedim baya iyi anlaşılan.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Ed Wood

    O sürümler gerçek 1080p değil hocam, sıkıntı o zaten.

    Alıntıları Göster
    gerçek olduğunu nasıl anlıyoruz hocam
  • Sam Mendes bir kahramanlık hikayesi yaratmaya çalışmamış aslında. Filmin başarısı dayandığı tarihsel şeffaflık, detaylandırdığı sembolizm ve tabii ki kusursuz teknik kalitesinden kaynaklıdır. Bir noktadan diğerine giden protagonist hikaye doğrularıyla ilerlerken kurguyu da asla bırakmıyor tabii ki. Sembolizmi ve anlattığı tarihsel dayanaklar, kesinlikle analizi yapılacak düzeyde kaliteli.


    Birinci Dünya Savaşı'nın öyküsünün ardında sadece insan yok. Mesaj güvercinlerinden fillere kadar canlılarla iç içe bir düzen mevcut. 1917 bunu hikayeye öyle bir serpiştiriyor ki, doğruluğu asla göz ardı etmiyor. İngilizlerin düzenlediği hendeklerin içerisinde köpek var. Bu köpeğin devamında filmin ortalarında da bir köpeği ölü olarak görürüz. Siperlerden çıkıldığında ölü atlarla karşılaşırız. Cesetlerin belli bölgelerinde fareler ve kargalar vardır. O yılların durumunda hayvan ve insan iç içedir. İkinci Dünya Savaşı sırasında kimyasal düzen çok fazla hakim olduğu için alet - insan odaklı ilerler hikayeler. 1917 filmi, ilk başta bunu gerçekleştirir. Topraklarından arasından çıkan eller, ölü atlara kadar uzanarak No Man's Land filminde olduğu gibi hayvan yardımlı savaş panaromasının hala devam ettiği fotoğrafını sunar.

    1917 (2019)

    1917 (2019)


    Hikaye odağında ise iki kişi var; Blake ve Schofield. Blake işinin ehli gibi gözükürken Schofield seyirciye daha dönüktür. Temkinli olması, panik halleri bunun göstergesi. Bölgede avcunu tel örgüye kaptırıp kanatır, elini yanlışlıkla ölü bir insanın sırtına daldırır. Çamurdan dolayı da girdikleri bölgedeki su hala pistir. Bu onların (özellikle Schofield) arınmadıklarını gösterir.

    1917 (2019)

    1917 (2019)


    İkinci sahnenin olduğu yerde bir müzik başlar. Şarkının ismi isehttps://www.youtube.com/watch?v=fxYk7meqT4Q Gehenna. Kudüs'te küçük bir vadi Gehenna. İncil'de, başlangıçta Yahuda krallarının bazılarının çocuklarını ateşten feda ettiği yerdi. Yeraltı, cehennem tasviri. Sayısız cesedin olduğu ve suyun kendi rengini kaybettiği yer. Alman siperlerine girerler. Blake, Alman ateşi altında ölüyor ya da görevlerine başarıyla başlıyorlar. Dolayısıyla metafor, aşağıda Gehenna (cehennem, ölüm). Zaten dikkat edersek filmin renk paleti kahverengi, bulundukları çamur gibi. Film içinde bahsedilen şiirde de;

    Win by his aid and the aid disown--
    He travels the fastest who travels alone!


    ibareleri vardır.

    Blake'e, kendisinin ölüp onun kahraman olacağını söyleyen kişidir Schofield. Gittikleri yerde fare ile düştükleri tuzakta herkes Schofield'ın öldüğünü düşünür izleyici. Fakat yıkıntıların ardından canlı çıkar. Bütün dini hikayelerin özünde fedakarlıklar yapan hayatta kalır. Farkında olmasa bile Schofield aslında kendi hikayesini yazmaya çoktan başlamıştır. Gittikleri boş arazideki evde içinin rahat olmadığını söyler Schofield. İşte burada enteresan şeyler var. Orada bir ahır var. Ahırın içinde sağılmış bir süt, uzağında ise otlayan inek görünür. Unutulmamalıdır ki İsa, ahırda dünyaya gelir. Sütten içer Schofield, matarasını doldurur. Fakat daha zamanı gelmemiştir sütün. Uçaktan düşen Almanı kurtarırlar. Schofield acısına son vermek isterken Blake yaşatmanın peşindedir. Su pompalandığı sırada pis şekilde akması elbette ki tehlikeli bir duruma işaret.

    1917 (2019)


    Sonucunda ise Blake yaralanır ve ölür.

    Schofield'in temkinli hali, aldığı görev ve Blake'in abisine ulaşma kaygısıyla ters yönde azim hikayesine döner. Kendisine verilen görevi tıpkı kutsal bir yük emanet edilmiş peygamber gibi başarmanın peşine düşer. Balçığa saplanan kamyonu itme gayreti gibi... Öncesinde ölü köpek görünür ve asker sorar: ''O ölü bir köpek mi?'' Köpek, kendi siperlerinde canlı olarak görünen Blake'in artık öldüğünün de kanıtıdır.

    1917 (2019)


    Köprünün yıkıldığını öğrendikten sonra görevine tek devam etmek zorundadır. Burada tekrar suya dikkat.

    1917 (2019)


    Almanla çatıştıkları sahnede Schofield'da vurulur aynı zamanda. Onu uyandıran da çok basit, tavandan akan su damlacıkları.

    1917 (2019)


    Schofield elini ter örgüye kaptırdı. Aynı eli ölü adamın sırtına daldırdı. Enkaz altında kalıp geri geldi. Vurulmasına rağmen uyanabildi. O hikayeye ölü olarak başlayıp, günahlarından arınan biri. Her sahnede biraz daha gerçekleştirdiği su yoluyla anlaşılabilir. Gittikçe daha da berraklaşıyor fakat henüz tam da net değil. Uyandıktan sonra tekrar ateş hattına giriyor, işaret fişeklerinin eşliğinde. Gördüğü şey ise yanan bir kilise.

    1917 (2019)


    Ahır ve kilisenin yanıyor oluşu, inançları daha kuvvetli hale getiren imgeler. İşlerin hayli zor olduğunu fakat gerek tazelenme ile (su) her şeyin tekrardan başlayacağını belirtilir. Bu birçok filmde var. Hemen akıllara Zerkalo filmini getirelim.



    Ateş hattından kaçmak için pencereyi kırarak sığınak buluyor kendine. Yerin hafifçe altına giriyor, kendisinin de geçmişi olan çocukluğuna doğru. Smultronstallet filminde karakterin her sıkıştığı zaman çocukluğunda huzur bulması gibi, Schofield burada huzur bulacaktır. Burada kadın, annesi belli olmayan bir çocukla birliktedir.

    1917 (2019)


    Matarasına doldurduğu sütü ona vererek asıl amacını tamamlıyor. Bir askerin kadın ve çocuk arasında özlem gidermesi de Barry Lyndon'a atıf mıdır bilinmez.



    Bunun sonrasında karakterimiz nehire atlar. Suyun tam olarak dibini boyladığı bu sahnede aslında vaftiz olur. Tümüylü temizliği, saflığı ve arınmayı yakalamıştır.

    1917 (2019)


    Vişne ağaçlarının çiçeklerine dikkat edersek, Blake'in kendi çocukluğunda bahsettiği imgelerin Schofield'ın üzerine yağması tamamiyle görevin gerçekleşeceğine işaret. Ophelia alıntısı yapan sahnenin de Melancholia selamını görmeden geçmek olmaz.

    1917 (2019)

    1917 (2019)


    Sonrasında da gelen Jordan şarkısı;



    Üzerinden geçtiği nehir, İsraillilere vadedilen topraklardan geçen Ürdün Nehri'ne bir atıftır. Nihayet, Mısır'dan çıktıktan sonra kölelikten özgürlüğe kadar dinleniyor. Ürdün, yolculuğun sonunu sembolize eder, sonunda serbest bırakılır. Sco'nun nehirden hemen çıkması ve bu şarkıyı duyması tesadüf değil. Özellikle, Écoust açık bir cehennem tasviri (alevler içinde bir kilise, havai fişek uçan ürkütücü gölge patlamaları, şehir harabe ve yağma halinde, her köşesinde düşman tarafından kovalanır). Ve en ince kısmı kelimenin tam anlamıyla Ürdün'ü, nehri geçmesi ve hedefine ulaşması. Ancak yolculuğu henüz bitmedi ve mecazi Ürdün'ü geçmesi gerekiyor. Mesajı albaya teslim etmek ve saldırıyı iptal etmek zorunda.

    1917 (2019)


    Sonunda ise gelen aydınlıkla feraha erer.


    Gösterdiği sahnelerin temelinde yatanlar ve bunu harika bir teknik başarının üzerine oturtmasıyla kesinlikle çok başarılı bir yapım.




  • Filmi bugün izledik. Çok uzatmayacağım, harikaydı. Yani filmde savaş yok, aksiyon yok ama gerilim var, atmosfer var, yer yer huzur var. Atmosfer demişken o
    gece vakti atılan aydınlatmaların ve yanan yapıların olduğu sahneler çok iyiydi. Bir de kesintisiz sahnelerin olduğu o koşturmacalar harika olmuş.
    Müzikler de yerli yerinde ve çok iyi. Sesler enfesto. Hele ki bir sahne var ki arkada bir rüzgar sesi mevcut. O gerilimden sonra insanın içi huzur doluyor. Sco huzur buluyor biz de huzur buluyoruz. Sco geriliyor biz de geriliyoruz. Zaten ana karakterler ne yaşıyorsa film de size onu yaşatıyor.


    Blaze'in bu kadar çabuk ölmesi ve böylesine pisi pisine gitmesi kötü oldu. Scofield'ın ise Alman askerlerine gereğinden fazla merhametli davranmasını ise akılsızca buldum. Tek yakalamışsın boğ, kes öldür işte. Diğerlerinin seni fark edip kevgire çevirmesini mi istiyorsun anladım ki Sco!


    İzleyin izletin ama iyi bir görsel ve ses kalitesi olsun. Zira atmosfer diyoruz, ses efektleri diyoruz, müzikler diyoruz. Bu filmi film yapan şeylerden kısanlar tat alamazlar.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Evde izlenecek film degil sinemadaki ayni etkiyi ne olursa olsun vermiyor. Ne yazikki sinemada izlettirmediler bize bu saheseri.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Ed Wood kullanıcısına yanıt
    Üşenmeden yazdığınız için çok teşekkürler. Böyle detayları, anlatılmak istenen mesajları öğrenmek çok güzel oluyor bence, sadece izleyip geçmek bir şey ifade etmiyor.

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >




  • Müthiş bir parça bu ya...
  • Günlerce, haftalarca, aylarca beklememe rağmen film bizim ülkede gösterime girmediği için sinemada izleyememiştim. Bugün evde izledikten sonra böyle bir başyapıtı gösterime sokmadıkları için bayağı bir saydırdım. Özellikle fragmanda da gördüğünüz o koşma sahnesini sinemada izleyememek o kadar büyük bir eksiklik ki...



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Assassino! -- 16 Mart 2020; 23:8:43 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • film atmosferi cephe sahneleri çekim kalitesi gerilimi herşeyiyle sizi içine alıyor bende sinemada izlemek istiyordum ama gelmedi evde izledim kesinlikle izleyin
  • Film gerçekten çok başarılı, bir filmde ilk kez karakterin yaşadığı duyguları bu kadar hissettim.


    Özellikle o arkadaşı öldükten sonraki oyunculuğu, bir sürü tanımadığı asker gelip onun öylece yalnız bir şekilde vazifesine odaklanması gerçekten çok başarılıydı.
  • Filmi yeni izleme şansı buldum, aldığı ödülleri kesinlikle hakeden bir film olmuş.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Assassino!

    Günlerce, haftalarca, aylarca beklememe rağmen film bizim ülkede gösterime girmediği için sinemada izleyememiştim. Bugün evde izledikten sonra böyle bir başyapıtı gösterime sokmadıkları için bayağı bir saydırdım. Özellikle fragmanda da gördüğünüz o koşma sahnesini sinemada izleyememek o kadar büyük bir eksiklik ki...
    Bizim milletin yabancı sinema kültürü pek yok ne yazık ki.

    Fragman vs izlememiştim, koşma sahnesinde gözüm doldu



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Targaryen96 -- 31 Mart 2020; 16:0:28 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • 10/8’i hak ediyor.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • güzeldi beğendim.
  • Mermilerden koşarak kaçması dışında güzeldi. Cepheye hareket ettikleri sahnelerde ki atmosfere bayıldım

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • Film son zamanlarda izlediğim en gerçek şeydi. Her anıyla koparmadan aktı gitti. Başka şeyler de yazmak istedim ama yukarıda gözüm @Ed Wood un yorumuna takılınca cahilliğimi ortaya çıkarmamak için vazgeçtim. Harika açıklamalardı.
  • Film cidden başyapıt. Kesintisiz kamera planı da mükemmel.


    Filmi, Er Ryan i kurtarmak kafasında izlemeyin. Tamamen farklı yönde bir anlatımla savaşı bize sunmuş. Açıkçası, nedense öyle bir kurgu çekimi yapmış ki, Blake ile ahira vardıklarında Alman askeri ile çatır çatır boğuşacaklar diye bekledim. Gerildim.

    Üst kattaki Alman askeri ile bıçak bıçağa, kapı arkası savasacaklar diye bekledim. Ama olmadı.

    Fransız kadın ve bebek ile olan sahnede, Alman askerleri orayı basacak bebeği ve kadını katledecekler diye kafadan kurdum. Çok gerildim. Olmadı.

    Nehirde cesetlerin üstünden geçerken cesetlerden birisi ayılacak ve boğuşacaklar diye bekledim. Olmadı.

    Sonunda komutan, başlarım emrine diyip saldırı emrine devam edecek sandım. Olmadı.

    Ağacın oraya dayandığı son sahnede arkasındaki bütün asker arkadaşlarını, Almanlar uçaklarla bombalayacak dedim şimdi ve yine olmadı.

    Tüm bunların olmaması beni daha mutlu etti. Olacak gibi gerildim ama olmayınca huzur bulup bir sonraki sekansa girdiği anda kafa zaten sonraki sahnede gerilmeye tekrar başladı. Film tek kesit gibi ama sekans sekans gerilimi artırıp düşürüyor.

    Sürekli bir gerilim atmosferi var filmde.

    Ayrıca çok basit şeylerle anlatılmış film ve bu basit şeylerle çok ihtişamlı olmuş.

    Temelde kurak arazi, pis su ile başlayıp, tertemiz su ve yeşillik ile bitiyor. Psikolojik olarak ilk başta savas teması yaratip sonradan ise yeşillik ile o huzuru veriyor. Kahverengi tonlar yeşil ve maviye dönüyor. Cidden mükemmel bir filmdi.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Yapayzeka037 -- 13 Nisan 2020; 2:52:55 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Adamlar ne film yapmış be
  • 
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.