Şimdi Ara

Agnostiklere soruyorum

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
43
Cevap
0
Favori
801
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
1 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 123
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Neden agnostiksiniz sizi bilinmezliğe iten nedir



  • Kahir ekseriyetle insanların agnostisizmi benimsemeleri, türlü nedenlerle eldeki dinlerin gerçekliğinin olasılık dışı olduğuna varmalarından sonra doğaüstünün anlamını yitirmesi fakat Tanrı gibi bir varlığı insan zihninin kabullenmeye meyilli olması ve basit kabullerden çıkarılabilecek rasyonel sebepler* olması, insanları Tanrı'nın varlığı hakkında çıkarım yapmalarının makul olmayacağı düşüncesine iter.


    *Örneğin canlıların karmaşıklığı, evrenin yapısı ve evrenin zamanda bir başlangıcının gerekliliği verilebilir. Bilim ve felsefenin yanlış metodolojilerle ilerlemesi insanları agnostisizme meyletmektedir.




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-A0041A01F -- 21 Ekim 2023; 22:30:44 >
  • Peki dünyadaki kutsal kitapları özellikle kur-an'i kerimi agnostikler nasıl açıklıyor
  • age of adam A kullanıcısına yanıt

    Kur'an-ı Kerim'i açıklamaktan kastın nedir?




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-A0041A01F -- 24 Ekim 2023; 1:57:33 >
  • Mucizesinden bahsediyorum
  • İncil Tevrat değişmişken neden kuran değismedi
  • age of adam A kullanıcısına yanıt

    Muhammed'in hiçbir mucizesi yoktur. Kur'an'da müşriklerin Muhammed'den sürekli mucize istediği, Muhammed'in mucize gösteremediği açıktır.

  • Kuranı doğru kabul ediyorsan onun peygamberini de kabul etmen gerekmezmi
  • Enfal 8/17
  • Kamer 54/1-2 de ayın yarılmasından bahsediyor
  • age of adam A kullanıcısına yanıt

    Enfal 8/17 Muhammed'in savaşta attığı kumlardan bahseder. Kimi tefsir kitaplarında bu tüm düşmanın gözüne ulaştı diye açıklanır. Ayette böyle bir detay olmadığı gibi bu tefsirler hatalıdır.


    Kamer Suresinde kıyamet vakti geldiğinde ayın yarılacağından bahsedilir ve devamında müşriklerin yine de inanmayacağından bahsedilir. Bu ayetin inme sebebi de müşriklerin sürekli mucize istemesi ve Muhammed'in mucize gösterememesidir. Yani göstersem dahi inanmayacaksınız demeye getirmektedir. Muhammed gerçekten ayı yarmamıştır. Müffesirler hadislerden yola çıkarak ayı yardı şeklinde tefsir etmişlerdir. Bu hadislerin güvenilirliği bile tartışılmaktadır.




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-A0041A01F -- 20 Ekim 2023; 0:20:0 >
  • Sen kuranı kerimi kutsal kitap olarak kabul ediyormusun
  • Kuranı kerimi kabul ediyorsan benim fikrimi kurandan yola cikarak çürütüyorsan buda kuranı kabul ediyorsun demektir
  • age of adam A kullanıcısına yanıt

    Hayır.

  • Kuranadaki bu ayette doğrudan ayı yardığından bahsetmekte
  • Müşriklerde bu büyüdür deyip yalanladilar
  • age of adam A kullanıcısına yanıt

    Alıntı

    metni:
    Kıyamet saati yaklaştı, Ay yarıldı.
    Kamer Suresi 1. Ayet - Elmalılı Hamdi Yazır Meali


    Ayette "kıyamet vaktinin yaklaştığı" açık bir ifadedir. Bazı müfessirler ayette geçen "inşakka" fiilini şimdi olup biten, yani şimdiki zaman kipinde gerçekleşen "yarıldı" anlamına gelmesinden dolayı bu olayın kıyamet vaktinde gerçekleşeceğine yorulamacayağını, dolayısıyla ayın yarılmasının o anda gerçekleştiğini yani Muhammed'in mucize gösterdiğini söylemiştirler. Kıyamet vaktinin yaklaşmasını da kıyametin Muhammed döneminde de yakın olduğunu söyleyerek açıklarlar.


    Bu tefsirler hatalıdır. Kur'an'ın yazarı, özellikle ahiret ve kıyamet hakkındaki ifadelerinde Allah'ın yapacaklarını geçmiş ve şimdiki zaman kipiyle geleceği göstermek için kullanır. Bu ayetlerde bildirilen olayların gerçekleşeceğinin kesin olarak gerçekleşeceğine dair anlatım biçimidir. Böyle yorumlayan müfessirlerin yorumu doğrudur. Yani ayet kıyamet vakti geldiğinde ayın kesin bir biçimde yarılacağını söylemiş ve sonraki ayetlerde buna rağmen müşriklerin inanmayacağından söz etmiştir.




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-A0041A01F -- 24 Ekim 2023; 1:59:18 >




  • Bu agnostisizm değerlendirmesi Bolşevik İhtilali'nin önderi ve başat ideoloğu Lenin'in agnostisizm yorumu gibi olmuş. Hafiften küçümser havası da - Marksist diyalektik maddeci Lenin'in idealist addettiği agnostisizmi küçümser tavrına - epey uymuş. Lenin'e göre agnostisizmin altında materyalizm değil, idealizm yatıyor. Ben de agnostisizmin empirikten ziyade daha çok formal veya etik bir tavır olduğunu düşünmüşümdür. Bu anlamda agnostisizme "idealizm" yakıştırması bence anlamlıdır. Agnostisizmin idealist bir rasyonalitesi vardır. Prensipte - en azından ilk bakışta - çok doğru bir tutum olarak görünür. Felsefe yapmaya karar veren şüphecinin el kitabının giriş cümlesi gibi. Ama hızla bilgiye ihtiyaç duyduğumuzu ve pek çok konuda aslında agnostik kalamayacağımızı fark ederiz. Tanrıya dair agnostik kalmak kavram olarak tanrının çok müphem ve bizlerden uzak hale sokulabilecek tabiatı itibarıyla, üstüne "tanrı tanımaz" olarak da, "tanrı inançlı" olarak da hayatını devam ettirebilmek gayet mümkün olduğu, birisi olup da öbürü olmayınca hayatımız öylece durmayacağı için daha kolay. Tabii fanatik teistik bir toplumda agnostik olmak herhalde dinsizliğe eşdeğerdir ve elbette agnostikler böyle bir toplumda agnostisizmi tercih ve beyan ederek kendilerini ciddi riske atabiler. Normalde pek çok toplum teizme yönelir çünkü varoluşa dair kolay anlaşılır ve hoşlarına giden bir arkaplana kavuşurlar. Agnostisizmin hareketli bir çevrede aşırı riskli olabilecek çekingen belirsizliğini aşıp evrimsel kavgaya daha hazır bir kesinliğe, menfaatlerini gözetecek kesin bilgiler üretmelerine aracılık edecek bir meşrulama zeminine ulaşırlar. Buna mukabil agnostisizm kadar şüpheci ve bilgi noksanlığı çıkarımında ısrarcı bir yaklaşım süratle aşırı dezavantajlı bir zeminsizliğe dönüşebilir; idealde dediğim gibi agnostisizmle yaşamak da aslında çok mümkünken ve hayat böyle devam edebilecekken bir agnostik ne yapacağından emin "bir bilgi fanatiği" karşısında ne yapacağını şaşırabilir. Çünkü ideal tip bir agnostik "bilgisizliğin veya bilinmezin bir fanatiğidir". :)


    Bu bakış açısından tıpkı başta bahsettiğim Lenin gibi kesin bir referansla ve bir takım tartışmasız bilgilerle hareket etmek isteyen bir eylemcinin agnostisizme olan hasmane veya küçümser tutumu da daha anlaşılır hale gelir. Onların gözünde agnostik tavır bilgiye dayanan fiiller opsiyon olarak söz konusu olduğunda bu ilgili fiillerin miktarını "bilgisizlik" ısrarıyla azaltıp bolca bilgiye dayanması gereken aktif eylemciliği entelektüel bir açmaz sokağa sürüklemektedir.


    Ateizm ve ateistlerin açısından bakıldığında zaten bir takım ateist kişiler benzer bir yaklaşımla - aynı sizinki de gibi - agnostisizme daha üstün olan bilgi ve sistemlerden daha aşağı seviyede bir çıkmaz sokak muamelesi gösterir. Bilgisine ve eylemine sonuna kadar güven duyan yaklaşımlar - teistik veya ateistik fark etmeksizin - agnostisizmden fazla hazzetmiyor gibi. :)

    < Bu mesaj bir yönetici tarafından değiştirilmiştir >




  • https://forum.donanimhaber.com/hala-bu-dunyada-sinavda-oldugumuzu-sananlar-var--156840944


    Dinleri çökerttik şimdi sıra size öğretilen tanrıda  


    Kusursuz olan bir varlık hiçbir şey yaratmaz hiçbir aksiyonda bulunmaz. Örneğin bu tarafa bakmaktan sıkıldım biraz da diğer yöne bakayım demez yani etkilenmez. Bu tanıma uyan tek şey hiçliktir, olası yaratıcı(lar) kusurlu olmak zorundadır. Ben agnostikim ama olası bir yaratıcıya saygı duymuyorum çünkü ne yapıyorsa kendi çıkarı için yapıyor sonucu çıkıyor. Bir ya da birden fazla yaratıcı olabilir hiç olmayabilir de, yaratılış olsa bile saygı duyulası varlıklar değil.





  • Nat Alianovna kullanıcısına yanıt

    Lenin'in agnostisizmden kastı Tanrı'nın bilinemezliğinden daha geniş. Lenin'in agnostisizmden kastı Tanrı dahil bütün doğaüstü varlıkların bilenemez olduğu. Agnostisizmi idealizme dayandırma gerekçesi Numen(Ding an sich) ya da Kendinde-Şey'in bilinmezliği. Materyalizm ve Ampiryokritisizm isimli eserinde şunları söylüyor:



    Alıntı

    metni:
    Bütün bilgiler deneyden, duyumlardan, algılardan gelir. Doğru. Ama, acaba nesnel gerçek “algı alanından mıdır”, yani algının kaynağı mıdır, sorusu karşımıza çıkmaktadır. Eğer bu soruyu olumlu biçimde yanıtlıyorsanız materyalistsiniz. Yok bu soruyu olumsuz yanıtlarsanız tutarlı değilsiniz, ister kendinde-şeyin bilinebilirliğini, ya da zaman, uzay ve nedenselliğin nesnelliğini (Kant ile birlikte) yadsıyın, ister kendinde-şeyin düşüncesini bile (Hume ile birlikte) kabul etmeyin, kaçınılmaz olarak siz, öznelciliğe ya da bilinemezciliğe varacaksınız. Görgücülüğünüzün, deney felsefenizin tutarsızlığı, bu durumda sizin, deneyin nesnel içeriğini, bilginin deney içerisindeki nesnel gerçekliğini yadsımanız olgusunda yatacaktır.
    Kant ve Hume eğilimi yanlıları (katıksız Berkeley öğretilisi olmadıkları ölçüde Mach ve Avenarius da Humecular arasındadır) bize, biz materyalistlere karşı, “metafizikçi” gibi davranırlar, çünkü biz, bize deneyle verilen nesnel gerçeği tanırız, çünkü biz, insandan bağımsız duyumlarımızın nesnel bir kaynağını kabul ederiz. Biz materyalistler, Engels ile birlikte Kantçıları ve Hume’un öğrencilerini bilinemezci olarak nitelendiriyoruz, çünkü onlar nesnel gerçekliğin bizim duyumlarımızın kaynağı olduğunu yadsıyorlar. Bilinemezci karşılığı agnostik sözü Yunancadan gelir: a, olumsuzlama ön eki, ve gnosis, “bilgi”. Bilinemezci der ki: bizim duyumlarımız ta rafından yansıtılan, imgelenen bir nesnel gerçek olup olmadığını bilmiyorum ve onu bilmenin olanaksız olduğunu söylüyorum (yukarıda bilinemezcilerin görüşünü açıklarken Engels’in bu konuda söylediklerine bakınız), işte bilinemezci tarafından nesnel gerçeğin yadsınması ve gulyabaniler, cinler, Katolik azizleri ve benzeri inançlara karşı duyulan dar kafalı, pısırık ve küçük-burjuvaca hoşgörü işte buradan gelir.




    Benim agnostisizmden kastım yalnızca Tanrı kavramını içeriyor. Aslında, küçümsediğim agnostisizm temellendirilmemiş agnostisizmdi. Tanrı kavramının neliğine dair anlamlı, açık-seçik bir tasavvur ve böyle bir varlığın mümkün olması durumunda tanıtların birbirini dengelediği yönünde bir gerekçe verilmedikçe agnostisizm rasyonel kılınamaz. Agnostik bunu yapmak yerine, tam aksine agnostisizmin tam orta noktada ve derinde durduğunu sanır, belirliliğe küçümseyerek bakar ve kendini kavram ve zorunluktan bile bile uzak tutar. Kim ki düşüncesini dünyasal türlülüğünü sis içine bürür ve bu belirsiz tanrısallığın belirsiz hazzını ister, tüm bunları bulmak için dilediği yere bakabilir, şişinmek için gerekeni kolayca bulacaktır. Ama nasıl boş bir genişlik varsa, yine öyle boş bir derinlik vardır. Yine öyle içerikten yoksun bir sığlık vardır ki, yayılmaksızın kendini tutan katıksız kuvvet olarak yüzeysellik ile aynıdır. Tanrı fikrini dışlamamak uğruna, ölçü ve belirlenimi teperek, tersine kimi kez içeriğin olumsallığına, kimi kez de kendi isteğine engel olamadığını kendinden gizler. Bu kafalar kendilerini tanrı tanımının başıboş mayalanışının farkına varamadıklarında, sanırlar ki kavramların anlamını örterek Tanrı'nın varlığını dışlamamış olurlar.





  • 
Sayfa: 123
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.