Şimdi Ara

ARAÇ ALIRKEN YAPILAN PAZARLIKLAR...

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
16
Cevap
0
Favori
8.698
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Gözlediğim kadarıyla; araç alırken yapılan pazarlıklar, genelde anahtar teslim fiyat üzerinden yapılıyor.

    Anahtar teslim fiyatı oluşturan temel unsurlar şunlar :

    1.) Fabrika çıkış fiyatı
    2.) ÖTV
    3.) KDV
    4.) Nakliye (Aracın fabrikadan veya limandan bayiye getirilmesi sırasında ortaya çıkan maliyet olsa gerek... Ancak her firma bunu ayrıca beyan etmiyor, fabrika fiyatının içinde gösteriyor.)
    5.) Plaka çıkarılması ve sair işlemlere ilişkin masraflar
    6.) Bandrol (Motorlu Taşıtlar Vergisi)

    Bunlardan; ÖTV, KDV ve bandrol için pazarlık etme şansınız zaten yok... Çünkü devletin belirlediği resmi oran ve tutarları var... Plaka ve sair işlemlere ilişkin masrafların büyük kısmı da Trafik Müdürlüklerindeki tarifeye bağlı; bunun pazarlığı da olmaz... İçinde sadece önemsenmeyecek tutarda "muameleci" komisyonu var, bunun da pazarlığına gerek yok...

    O zaman asıl pazarlık konusu olması gereken unsur, fabrika çıkış fiyatı! Çünkü doğrudan satıcının inisiyatifinde olan fiyat, bu fiyat!...

    Peki pazarlıklar bunun üzerinden mi yapılıyor? Hayır!.. Anahtar teslim fiyatından yapılıyor. Şöyle ki;

    Hesabı basitleştirmek için anahtar teslim fiyatının; fabrika çıkış fiyatı, ÖTV ve KDV'den ibaret olduğunu varsayalım... Ayrıca, geçici bir süre uygulanacağı için ÖTV'nin şimdiki gibi % 18 değil de asıl oran olan % 37 olduğunu varsayalım.

    Fabrika Çıkış Fiyatı : 100 TL
    ÖTV (%37) : 37 TL
    KDV (%18, ÖTV uygulandıktan sonra) : 24,66 TL
    TOPLAM : 161,66 TL

    Demek ki anahtar teslim fiyat, fabrika çıkış fiyatının % 61,66 fazlası oluyor. O zaman 40.000 TL'ye satılan 1600 cc motorlu bir araç için ilgili rakamlar şunlar olur :

    Fabrika Çıkış Fiyatı : 24.743 TL
    ÖTV (%37) : 9.155 TL
    KDV (%18, ÖTV uygulandıktan sonra) : 6.102 TL
    TOPLAM : 40.000 TL

    Diyelim ki satıcı 2.000 TL indirimle aracı 38.000 TL'ye satmaya razı oldu. Yeni rakamlar ne olur?

    Fabrika Çıkış Fiyatı : 23.506 TL
    ÖTV (%37) : 8.697 TL
    KDV (%18, ÖTV uygulandıktan sonra) : 5.797 TL
    TOPLAM : 38.000 TL

    Toplam 2.000 TL indirimin 1.237 TL'si fabrika çıkış fiyatından, 763 TL'si ise ÖTV+KDV'den yapılmış oldu.

    Oysa, 2.000 TL'lik indirim anahtar teslim fiyattan değil de fabrika çıkış fiyat üzerinden yapılsaydı;

    Fabrika Çıkış Fiyatı : 22.743 TL
    ÖTV (%37) : 8.415 TL
    KDV (%18, ÖTV uygulandıktan sonra) : 5.608 TL
    TOPLAM : 36.767 TL

    olacaktı. Araç, toplamda 2.000 TL indirimle değil, 3.233 TL indirimle alınabilecekti. Bir önceki indirime göre; satıcı, kendi payına 763 TL daha fazla indirim yapmış, devlet de 470 TL daha az vergi tahsil etmiş olacaktı.

    Böyle bir olayda en fazla zarar edecek taraf satıcı oluyor. En fazla kar edecek taraf da müşteri... O zaman ben de şunları soruyorum :

    1.) Pazarlığı fabrika çıkış değil de anahtar teslim fiyatan yapmak, satıcıların bilinçli bir tercihi midir? Daha az zarar etmek için müşteriyi bu şekilde mi yönlendirmektedirler?

    2.) Satıcı, fabrika çıkış fiyatını istediği kadar indirebilir mi? Vergiler de bu şekilde inmiş fiyattan mı hesaplanır yoksa devlet, satıcıya "İstersen aracı bedavaya ver ama ben vergilerimi kamuoyuna ilan ettiğin fabrika çıkış fiyatından isterim" demekte midir?

    Bilgi ve görüşlerinizi yazarsanız herkes için çok faydalı olur diye düşünüyorum...







  • Orjinalden alıntı: özbalkesli
    2.) Satıcı, fabrika çıkış fiyatını istediği kadar indirebilir mi? Vergiler de bu şekilde inmiş fiyattan mı hesaplanır yoksa devlet, satıcıya "İstersen aracı bedavaya ver ama ben vergilerimi kamuoyuna ilan ettiğin fabrika çıkış fiyatından isterim" demekte midir?

    güzel bir konu açmışsın ve üşenmeyip hesaplar yapmışsın.tebrik ederim.

    vergi faturadaki yazan satış fiyatına göre olur.senin değindiğin gibi 2000 tl indirimin bir kısmı devletten bir kısmı satıcıdan gidiyor.öyle olmasaydı fatura tutarı (faturada yazan) 40 000 olur ama 38000 alınırdı.bu senin dediğiğni mühendislik şirketleri uyguluyor.devlet belli bir fiyatın altında kabul etmiyor vergi,harç vs. buna göre alıyor.ama şirket karından iskonto yapıp az alıyor.yani resmi olarak kestiği fatura kdv. dahil 20000 se elden aldığı para misal 15000.yani sıfır araç alanlar resmi olarak kesilen faturadaki tüm kalem toplamlarında az vermesi lazım.




  • quote:

    Orjinalden alıntı: özbalkesli
    2.) Satıcı, fabrika çıkış fiyatını istediği kadar indirebilir mi? Vergiler de bu şekilde inmiş fiyattan mı hesaplanır yoksa devlet, satıcıya "İstersen aracı bedavaya ver ama ben vergilerimi kamuoyuna ilan ettiğin fabrika çıkış fiyatından isterim" demekte midir?

    güzel bir konu açmışsın ve üşenmeyip hesaplar yapmışsın.tebrik ederim.

    vergi faturadaki yazan satış fiyatına göre olur.senin değindiğin gibi 2000 tl indirimin bir kısmı devletten bir kısmı satıcıdan gidiyor.öyle olmasaydı fatura tutarı (faturada yazan) 40 000 olur ama 38000 alınırdı.bu senin dediğiğni mühendislik şirketleri uyguluyor.devlet belli bir fiyatın altında kabul etmiyor vergi,harç vs. buna göre alıyor.ama şirket karından iskonto yapıp az alıyor.yani resmi olarak kestiği fatura kdv. dahil 20000 se elden aldığı para misal 15000.yani sıfır araç alanlar resmi olarak kesilen faturadaki tüm kalem toplamlarında az vermesi lazım.


    Cevap için teşekkürler...

    Bu başlıkta şu hususları açıklığa kavuşturmak istiyorum :

    1.) Yukarıda verdiğim örnekten devam edecek olursak... Mesela, satıcı ile pazarlık yapıyoruz; "2.000 TL'den bir kuruş daha inemem" diyor ben de insin diye ısrar ediyorum...

    Satıcının 2.000 TL diye lanse ettiği indirim onun açısından aslında 1.237 TL... Çünkü satıcının cebine 2.000 TL değil 1.237 TL eksik girecek. Kalanı devletin cebiyle ilgili... Ben buradan satıcıya "bırak şimdi 2.000 TL indirim yaptım diye böbürlenmeyi... Sanki hepsini sen mi karşıladın, devlete de indirim yaptırdın. Kendi alacağından biraz daha indir bakalım" demek istiyorum.

    2.) Satıcı "Aaaa, fazla indirim yapamam, o zaman vergi tutarı da düşük kalır... Devlet vergi kaçırıyoruz diye üzerimize gelir" gibi mazeretler üretmeye kalktığında; cevaben "faturadaki satış fiyatı ne ise vergi onun üzerinden alınacak, ne vergi kaçırması? Bırak bu ağızları!.." demek istiyorum.

    Diyelim mi, nasıl diyelim, ne diyelim?...



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi özbalkesli -- 21 Mart 2009; 0:45:56 >




  • Önemsenmeyecek miktarda muameleci komisyonu demişsiniz. Bunun tutarı bugün itibarıyla 250.-TL.dir. Okuma yazması olan her vatandaş bu işi birkaç saatini ayırarak kendisi takip edebilir. Örneğin ben bu işi bir günde bitirebilirim ama bir günde 250,-TL kazanmıyorum.

    Yazınızda sıklıkla sözünü ettiğiniz "fabrika çıkış fiyatı" ibaresi yanlıştır. Doğrusu: "Araç bedeli" ya da "matrah" dır. Bu rakam tüm vergilerden arındırılmış fiyat olup İÇERİSİNDE BAYİNİN KARI vardır.

    Kar oranları firmalara göre küçük değişiklikler göstermektedir ancak bayilerin ağlayıp sızlanarak bir araçtan 500.-TL karımız var gibi söylemlerine de kanmayın. Firmalara göre kar oranlarını tek tek biliyorum ama ticari sırrın açıklanması uygun değildir. Şu kadar ipucu verebilirim; piyasada az satan markaların karları çok satanlara göre biraz daha yüksektir.

    Anahtar teslim fiyatı şunlardan oluşur;
    Matrah
    ÖTV
    KDV
    EKP
    DV (Damga Vergisi)

    Dosya
    Tescil ve Trafik belgeleri
    Plakalar
    ZMM Sigortası
    MTV
    Trafik müşavirine verilen ücret



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi karavelioglu -- 25 Mayıs 2009; 19:52:48 >




  • Maliye satıcıları bu şekilde pazarlık yapmaya zorlamakta. Aracın liste fiyatından en fazla %10 indirim yapabilirler. Eğer daha fazla indirim yaparlarsa, aradaki farkın vergisini Maliye satıcıdan tahsil eder. Yani 40.000 TL liste fiyatı açıklanmış ve Maliye'ye beyan edilmiş bir araç alıcıya minimum 36.000TL'ye malolacak şekilde satılabilir. Daha fazla indirim yaparsa Maliye'nin vergi kaybı acenteden alınmaktadır. Geçen seneye kadar daha fazla indirim yapma şansları vardı. Kemal abi "bu numara bana sökmez" dedi ve değiştirdi.
  • Yüzde 10 otomotivde iyi indirimdir. Karın neredeyse yarısı gitti
  • Cevaplar için teşekkürler...

    Anladığıma göre sıfır km. otomobil alırken pazarlık yapmaya çalışan kişinin hedefi en fazla % 10 indirim elde edebilmek olmalı.

    Satıcıya % 10'dan daha fazla iskonto yapması konusunda ısrar etmek, alıcının bu işlerin usülünü bilmediği ve boşa konuştuğu anlamına mı gelir? Her ne kadar bu işlerde top (avantaj) genelde alıcıda olsa da; boş konuşup satıcının kafasını şişirmek, alıcıya da zarar verebilir.

    Mesela ilan edilmiş fiyatı 43.300 TL olan otomobil, % 10 indirimle 38.970 TL'ye gelir. Bu durumda satıcıya "37.500 TL'ye ver, hemen alayım" diye ısrar etmenin hiçbir anlamı yok. Çünkü talep edilen indirim oranı % 13,4'ü buluyor... Belki ancak çok çok sıkışmış bir satıcı böyle bir indirime yanaşabilir...

    % 10 indirimi almak da her markada, her modelde ve her zaman mümkün olmayabilir... Bu nedenle örneğin fiyatı 40.000 TL'ye getirecek % 7,6'lık bir indirimde veya 41.000 TL'ye getirecek % 5,3'lük indirimde ısrarlı olunabilir gibi duruyor.

    Müşteriyi kaçırmak istemeyen satıcılar; park sensörü, paspas vb. hediye etmek suretiyle liste fiyatından indirimi destekliyorlar. Bu uygulama da Maliye'ye karşı geliştirilmiş bir yöntem olsa gerek... Fiyattan indirim yapıp Maliye'ye karşı % 10 riskine yakalanmak yerine; biraz indirim yaparak, biraz hediye vererek müşteriyi tavlamak daha akıllıca görünüyor!




  • bende hiç yapamam pazarlık,hep zarar ederim bu yüzden alırkende satarkende
  • Bayiye giderim, "kaç para*" diye sorarım, bana bir bedel söyler, sonra "bize kaça olur?" derim, bana bir bedel daha söyler, ben de "şu kadara olur mu?" diye sorarım, bana "olmaz" der, ben de araya gerekli adamları koyarım, benim dediğimin en yakınına ulaşan rakamda fit oluruz. Araya koyduğum gerekli adamlar da mesela satıcının patronudur, ya da satıcının patronunun kirvesi, komşusu, kardeşi gibi. İlişkiler kadar iyi bir pazarlık yolu yoktur. Bir defa "para peşin" demek hiçbir işe yaramaz, ister nakit öde, ister bankadan kredi çek, paranın kokusu aynıdır. Bu nedenle mutlaka hem biraz satıcının suyundan gitmeli, teslimata hazır olan araçlara daha fazla ilgi göstermeli ama son anda depoda, fiktifte veya gemide/kamyonda olan aracı seçmeli. Ayrıca alınacak hediyeler de parayı ödedikten ÖNCE konuşulmalı ve sipariş föyüne not edilmelidir. Yoksa giden gitmiş, unutulan unutulmuştur.




  • quote:

    Orjinalden alıntı: Taner Göde

    Bayiye giderim, "kaç para*" diye sorarım, bana bir bedel söyler, sonra "bize kaça olur?" derim, bana bir bedel daha söyler, ben de "şu kadara olur mu?" diye sorarım, bana "olmaz" der, ben de araya gerekli adamları koyarım, benim dediğimin en yakınına ulaşan rakamda fit oluruz. Araya koyduğum gerekli adamlar da mesela satıcının patronudur, ya da satıcının patronunun kirvesi, komşusu, kardeşi gibi. İlişkiler kadar iyi bir pazarlık yolu yoktur. Bir defa "para peşin" demek hiçbir işe yaramaz, ister nakit öde, ister bankadan kredi çek, paranın kokusu aynıdır. Bu nedenle mutlaka hem biraz satıcının suyundan gitmeli, teslimata hazır olan araçlara daha fazla ilgi göstermeli ama son anda depoda, fiktifte veya gemide/kamyonda olan aracı seçmeli. Ayrıca alınacak hediyeler de parayı ödedikten ÖNCE konuşulmalı ve sipariş föyüne not edilmelidir. Yoksa giden gitmiş, unutulan unutulmuştur.


    Bununla birlikte, ticari hayatın pratiğinde gerçek şudur ki; para dosttan kazanılır!

    Sn. Taner Göde'nin yaklaşımı doğru ama aynı zamanda tehlikeli bir yaklaşımdır. Eğer, tanıdıklık ilişkisi tam bir yakınlık ve samimiyet içermiyorsa; tanıdık olmamak, tanıdık olmaktan daha iyi bile olabilir. Çünkü, tanıdıksanız satıcıya karşı pazarlığın dibine vuramazsınız! Arada iyi-kötü bir hukuk vardır, yüz vardır... Hele ki satıcı doğrudan sizin değil de bir tanıdığınızın tanıdığı ise satıcıya karşı söz söyleme imkanınız iyice daralır. Satıcı, her an "Abi amma yaptın yahu? Ayıp ettin valla, ben siz tanıdıksınız diye elimden geleni yapıyorum" deyiverirse bittiğinizin resmidir!

    Muhtemelen, Sn. Taner Göde kendi pratiğinde hep güvenilir ve sözü geçen insanları araya sokuyor! Ancak hepimiz kendisi kadar şanslı olamayabiliriz, uygun tanıdığı bulamayabiliriz. Bu nedenle, otomobil piyasasındaki pazarlık raconunu bilmek ve birbirimizle paylaşmakta fayda var...

    Üç ay kadar önce bir hafta sonu, Opel Astra Sedanlara bakmak üzere bir Opel satıcısına gittim. Aynı firma, büyük bir mekanın üst katında Opel, alt katında Mazda bayiiliği yapıyor. Ben, Opel ile ilgilendiğim için üst kata çıktım ve bir satış görevlisiyle görüştüm. Görevli, Sedan istediğime ikna olunca ve bütçemi de aşağı yukarı tahmin edince "Madem 30.000-35.000 TL arası Sedan düşünüyorsunuz; boşverin Astra Sedan'ı... Hatchback düşünecek olsanız eyvallah ama Sedan'ı gerçekten işe yaramaz! Alt katımızda Mazda 3 Sedan var, Astra Sedan'dan kat be kat daha iyidir, buyrun onlara bakalım" diyerek beni aşağıya indirdi.

    Mazda 3 Sedanı bayağı bir inceledim, hatta deneme sürüşü bile yaptım... Baktığım modelin fiyatı 40.000 TL'ler seviyesinden kampanya ile 34.500 TL'ye inmişti. Ufak ufak pazarlığa başladık, bu arada çay-kahve-sohbet aldı yürüdü... Fiyat 32.000 TL'ye kadar inmişti ve daha da inecek gibi görünüyordu... Sohbet esnasında görevli şahıs benim çalıştığım kurumu da öğrendi ve o kurumda çalışanlara çok otomobil sattığını söyledi. Birkaç tanıdık isim falan zikretti...

    Gideceğim, adam beni bırakmıyor... Bu arada fiyatı daha da düşüreceğinin sinyalini veriyor! Gerçek alıcı olup fiyata asılsam, pazarlık kaçta biter belli değil. Sonunda, "Tek başıma karar veremem. Eşimi de alıp geleyim öyle konuşalım" diyerek mekandan ayrılmak üzere kalktım. Kapıya kadar geldi, vedalaşırken; "Abi sana son söylediğim fiyattan 1.000 TL daha düşük düşün, yengeyle öyle konuş!" dedi... Oldu mu otomobilin fiyatı sana 31.000 TL falan...

    Hanımı alıp tekrar gidecektik, olmadı... Pazartesi sabahı işyerinin otoparkında bir baktım, arkadaşlardan birinin altında yepyeni Mazda 3... Hemen yanına seyirttim, baktım; model olarak benim pazarlık yaptığımın aynısı... "Hayırlı olsun, güle güle bin" muhabettinden sonra ne zaman ve nereden aldığını sordum. Benim gittiğim yerden birkaç gün önce almış. "Ben de bunlardan düşünüyorum, ne dersin" diye sorunca "Valla ben çok memnunum. Fiyatı biraz pahalı ama ben araya çok hatırlı bir tanıdık soktum, 34.000 TL'ye bıraktılar. Düşünüyorsan aynı fiyattan sana da almaya çalışırız" dedi. Ta ta ta tannnn!!!!...

    Buyrun bakalım!.. Nasıl diyeceksin şimdi adama "Yahu birader, ben iki gün önce sokaktan geçen adam olarak aynı yere gittim, hiç ağzımı açmadan fiyat 32.000 TL'lere düştü! Tanıdık lafıyla sana liste fiyatından çakmışlar..." diye...

    Demek istediğim budur!...




  • ÖTV indirimi zamanında bu pazarlıklar pek işe yaramıyor

    satış temsilcileri hiç doğru düzgün ilgilenmiyor bile fiyat konusunda hiç taviz vermiyorlar

    sen anlaşamazsan gidersen nasıl olsa başkası gelip alcak diye düşünüyorlar o yüzden hiç uğraşmıyorlar fiyatımız bu alırsanız alın almazsanız güle güle der gibi davranıyorlar

    getzi alırken 2-3 tane bayi gezdik hepsinde aynı yaklaşımda bulundular bize

    biz gidip baktığımız günden 1 gün sonra zam gelcekti %3 zam olcaktı

    zamdan önceki gün 22 bin tl fiyat çektiler pazarlıkla en son 21.700 yaptılar zamdan sonraya kalırsanız 22.400 gibi bir fiyata alırsınız tabi araç kalırsa çünkü her bayide 1 tane getz start dizel vardı

    bizde öyle olunca hemen anlaşmayı yaptık sonraki gün sitesinden zamdan sonra ki fiyatına baktık 21.750 olmuş

    yani bayilerin önceki liste fiyatından daha aşşağısında bir fiyat bayiler internet sitesindekine göre fiyat belirlemiyorlar kendileri 300-500 üstüne koyarak satıyorlar



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi canvarol -- 8 Haziran 2009; 16:41:28 >




  • ÖTV indiriminin geçici bir uygulama olacağını ve eskiye dönülmesiyle birlikte pazarlık kapısının tekrar açılacağını düşünenlerdenim...

    Eğer ÖTV indirimi 15 Haziran'da kalkar da tekrar eski uygulamaya geri dönülürse; piyasanın buna derhal tepki vermeyeceğini zannediyorum. Muhtemelen firmalar, indirimin kalkması ile yükselen fiyatlardan devam edecekler (kısa bir süreliğine de olsa...).

    Tabii o fiyatlardan kolay kolay otomobil satılmaz... Olsun, zaten sattıklarını satmış olmalılar; onbeş-yirmi gün satmasalar da olur... Söz konusu süreyi, ileri tarihli teslim etme sözünü verdikleri otomobilleri teslim etmekle ve personeli yaz iznine çıkarmakla geçirirler... Ramazan bu sene Ağustos'un ortasında geliyor; ahali iznini yapar, gelir...

    Ramazan demişken... Gıda hariç her piyasanın alt üst olduğu ay... Bayrama doğru taşımacılık, turizm ve konfeksiyon hareketlense de, gıda dışı tüketim oldukça düşer! Ramazan ayının hemen ardından okullar açılacak, masraflar artacak! Sonrası zaten kış, komple masraf kapısı... Haaa, arada bir de Kurban Bayramı!...

    Tüm bu ekonomik ortam, hem otomobil firmaları ve onların çalışanları hem de otomobil almak isteyenler için geçerli olacak. Yani, firmalar satmak isteyecek ama almak isteyenlerin başka ekonomik öncelikleri olacak! Okula kayıt, kışa hazırlık, yakacak, giyecek, kıl, tüy, yün, orlon, moher...

    Zaten kışa doğru alınan otomobilin masrafı fazla olur; kar lastiği al, zincir al falan... Hem karda buzda yeni arabaya yazık, biri kayar gelir canım arabanın üstüne çıkar! "Antifrizini tamamlayayım da elimizdekiyle bu kış da idare edelim" diyenlerin sayısı artar... Sürekli yükselen akaryakıt fiyatlarını da saymıyorum hadi...

    Mart ayında ÖTV nedeniyle fiyatlar düşer düşmez zam yaparak fiyatları tekrar eski seviyesine çıkaran sektör; ÖTV indirimi devam etmezse, geçtiğimiz Ocak ayında "40.000 TL'ye satamıyorum" dediği otomobilleri 46.000-47.000 TL'den satmaya kalkışacak... Hem de yukarıda özetlediğimiz ekonomik atmosfere girmek üzereyken...

    ÖTV indirimi devam etmezse, bir ay sonra görürüz satıcıların durumunu... Temmuz'u bir şekilde geçirseler de Ağustos'dan itibaren showroom'lara gittiğinizde pazarlığa önce siz mi yoksa onlar mı başlayacaklar, göreceğiz!




  • Sayın özbalkesli,

    Askerliğimi yaptığım Çayırhisar'a selamlar. Sevgili arkadaşım, bildiğinizi düşüneremk tekrarlamak istedim, kendim de esnafım ve her gün müşteri olan ve olmayan insanlarla, devlet dairelerindeki memurlarla ve başka müşteri adına iş yapan aracılarla haşır neşirim. Günde 20 müşteri gelse para ancak yarısından kazanılıyor çünkü işyerine tanıdık, eş, dost ve akraba da geldiğinden haliyle onların bana işi düşüyor, benim de onlara, yani para her zaman amaç değil.

    Yazınızı büyük dikkatle okudum. Haklı sebeplere dayalı örnekleriniz beni etkiledi. Burada araç alırken yapılan pazarlıkların çok yönkü olabileceğini, tamamen yabancı birisi olarak acentaya gidilebileceği gibi acentada çalışan tanıdıkları "araya sokarak" da gitmenin genelde, her zaman değil, ama genelde daha etkili olduğunu belirtmek isterim. İmzamdaki aracı alırken satışı yapan acentanın muhasebe müdüründen tutun satış temsilcisine kadar herkes tanıdık çıktı, liste fiyatını da, internette yayınlanan fiyatı da, gelecek zamdan da ve diğer kriterlerden de haberim vardı ve şu anda 1.6 litre dizel motorlu orta donanımlı bir GOLF için istedikleri paraya, hatta belki de daha düşük bir bedelle, bu aracı aldım. İmkansız olduğu halde bir "dümen"le takas indirimi de yapıldı.

    Burada üye olan kişi kadar pazarlık yapma tekniği vardır. Kapı aşındırmak, satıcı kızıştırmak, peşin para göstermek, vb. vb. Yani satıcının tekniği kadar alıcının da bazı teknikleri var. Elbet kendi davranış şeklimi ortaya koymak isterim ama bundan başka yorum yapan herkes için her satıcıda ve her ortamda değişik şartlar geçerli olacaktır.

    Selamlar,

    Taner Göde




  • quote:

    Orjinalden alıntı: özbalkesli


    ÖTV indiriminin geçici bir uygulama olacağını ve eskiye dönülmesiyle birlikte pazarlık kapısının tekrar açılacağını düşünenlerdenim...

    Eğer ÖTV indirimi 15 Haziran'da kalkar da tekrar eski uygulamaya geri dönülürse; piyasanın buna derhal tepki vermeyeceğini zannediyorum. Muhtemelen firmalar, indirimin kalkması ile yükselen fiyatlardan devam edecekler (kısa bir süreliğine de olsa...).

    Tabii o fiyatlardan kolay kolay otomobil satılmaz... Olsun, zaten sattıklarını satmış olmalılar; onbeş-yirmi gün satmasalar da olur... Söz konusu süreyi, ileri tarihli teslim etme sözünü verdikleri otomobilleri teslim etmekle ve personeli yaz iznine çıkarmakla geçirirler... Ramazan bu sene Ağustos'un ortasında geliyor; ahali iznini yapar, gelir...

    Ramazan demişken... Gıda hariç her piyasanın alt üst olduğu ay... Bayrama doğru taşımacılık, turizm ve konfeksiyon hareketlense de, gıda dışı tüketim oldukça düşer! Ramazan ayının hemen ardından okullar açılacak, masraflar artacak! Sonrası zaten kış, komple masraf kapısı... Haaa, arada bir de Kurban Bayramı!...

    Tüm bu ekonomik ortam, hem otomobil firmaları ve onların çalışanları hem de otomobil almak isteyenler için geçerli olacak. Yani, firmalar satmak isteyecek ama almak isteyenlerin başka ekonomik öncelikleri olacak! Okula kayıt, kışa hazırlık, yakacak, giyecek, kıl, tüy, yün, orlon, moher...

    Zaten kışa doğru alınan otomobilin masrafı fazla olur; kar lastiği al, zincir al falan... Hem karda buzda yeni arabaya yazık, biri kayar gelir canım arabanın üstüne çıkar! "Antifrizini tamamlayayım da elimizdekiyle bu kış da idare edelim" diyenlerin sayısı artar... Sürekli yükselen akaryakıt fiyatlarını da saymıyorum hadi...

    Mart ayında ÖTV nedeniyle fiyatlar düşer düşmez zam yaparak fiyatları tekrar eski seviyesine çıkaran sektör; ÖTV indirimi devam etmezse, geçtiğimiz Ocak ayında "40.000 TL'ye satamıyorum" dediği otomobilleri 46.000-47.000 TL'den satmaya kalkışacak... Hem de yukarıda özetlediğimiz ekonomik atmosfere girmek üzereyken...

    ÖTV indirimi devam etmezse, bir ay sonra görürüz satıcıların durumunu... Temmuz'u bir şekilde geçirseler de Ağustos'dan itibaren showroom'lara gittiğinizde pazarlığa önce siz mi yoksa onlar mı başlayacaklar, göreceğiz!



    Bizimde temennimiz o inşallah devam etmez.. Sözde milletin kar'ına olucaktı şu an ötv indirimli daha pahalı.. Ama devam edecek sinyallerini verdiler sanırsam daha Alman ekonomisi düzelmedi (ki) peşkeş çekiyoruz kendimizi..
    Keza ikinci eller'de muallak ne olucak bu işin sonu bilen yok.. ikinci el 60 bin tl civarı bir araba alacagım hareket edemiyorum.. Bayram sonunu bekliyorum..




  • bu işi benim yerime yapan profesyonel bir danışman kardeşim var Allahrazıolsun o yapılabilecek ne varsa yaptırmakta,hatta öyleki satıcı bazen pes edip havlu atabiliyor.
    quote:

    Orjinalden alıntı: Taner Göde

    Bayiye giderim, "kaç para*" diye sorarım, bana bir bedel söyler, sonra "bize kaça olur?" derim, bana bir bedel daha söyler, ben de "şu kadara olur mu?" diye sorarım, bana "olmaz" der, ben de araya gerekli adamları koyarım, benim dediğimin en yakınına ulaşan rakamda fit oluruz. Araya koyduğum gerekli adamlar da mesela satıcının patronudur, ya da satıcının patronunun kirvesi, komşusu, kardeşi gibi. İlişkiler kadar iyi bir pazarlık yolu yoktur. Bir defa "para peşin" demek hiçbir işe yaramaz, ister nakit öde, ister bankadan kredi çek, paranın kokusu aynıdır. Bu nedenle mutlaka hem biraz satıcının suyundan gitmeli, teslimata hazır olan araçlara daha fazla ilgi göstermeli ama son anda depoda, fiktifte veya gemide/kamyonda olan aracı seçmeli. Ayrıca alınacak hediyeler de parayı ödedikten ÖNCE konuşulmalı ve sipariş föyüne not edilmelidir. Yoksa giden gitmiş, unutulan unutulmuştur.




  • Alışverişte en büyük garanti, şüphesiz ki güvenilir bir tanıdıktır!

    Yeri gelir; bırakın otomobil almayı, fırından bir ekmek alırken bile tanıdığa gereksinim duyarız. İftara en yakın saatte sıcak pide almak için bile tanıdık gerekir; önde kuyruk varken arka kapıdan süzülüp fırından ilk çıkan pideleri torbaya atmak için...

    Yıllar önce İstanbul/Kapalıçarşı'da geziyorum. Eniştem tavla oymayayı çok sever, ona küçük bir tavla alayım dedim... Hani şu sedefli, oymalı kakmalı turistik tavlalar var ya, işte onlardan...

    Dükkanın birine yönelip, seçtiğim bir tavlayı elime alıp fiyatını sordum. Satıcı elimden tavlayı alıp yerine koydu ve "boşver abi, ne yapacan bu tavlayı?" dedi.

    "Ne demek ne yapacağım? Hediye alacağım, sana ne?" diye kızdım. Satıcı, "Dur abi hemen kızma!.. Ben senin menfaatine söylüyorum, bu tavlalar beş para etmez! Biz turist kandırmak için satıyoruz bunları, sana göre değil. Hediye diye bu uyduruk malı alıp götüreceksin, vallahi eniştene ayıp olacak..." dedi.

    Sonra üşenmedi; tavlanın neden uyduruk ve alınmaması gereken bir ürün olduğunu izah etti... Hak ettiği fiyatın en az on katına satılıyordu ve gerçekten çok uyduruk birşeydi...

    "Söyle o zaman, ne alayım enişteye?" diye sordum. "Abi buradalarda hediye diye alınacak gerçekten kaliteli mallar çok pahalıdır. Hiç bu işlere girme, al Hacı Bekir'den bir kutu lokum götür, afiyetle yesin..." dedi.

    Tavsiyesine uydum ve İstiklal Caddesi'nden bir kutu lokum aldım. Eniştem lokumu çok sever, gerçekten sevindi!

    Tanıdık veya değil, Allah iyi insanlarla karşılaştırsın!




  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.