Şimdi Ara

ASTON MARTİN ÜRETM BANDI

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
14
Cevap
0
Favori
1.335
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • BÖYLE BİR ARAÇ BURADA NASIL ÜRETİLİR İLGİNÇ....


    http://www.interesan.com/resim/102641/Aston_Martin_Fabrikas%C4%B1



  • önemli olan boyu değil işlevi diye bir atasözü vardır. O geliyor akla :)
  • yaklaşık 10 yıl öncesinin fabrikası.
  • Resimlerin hiçbiryerinde en ufak bir kusur veya olumsuzluk görmedim. Yarı bant, yarı atölye tipi üretim. Ferrari veya Lamborghini'ler bile bantlarda üretiliyor. Bu araçları değerli kılan yavaş ve elle üretilmesi, bant montajından uzak, sakin ve zamanı alarak yapılması. Sipariş edip 2-3 yıl bekleyenler var.










  • Görüntü ve ses çok kötü ama 1994'teki hali de böyle...









  • "hand made"
  • Üretim bitince de fabrikadan çıkmadan şu monte ediliyor:

     ASTON MARTİN ÜRETM BANDI
  • Diger araclardan farkli olmasi ve olmalari bu yuzden olsa gerek.
  • "ELLE YAPILMASI" bir yana "İNGİLTERE'DE YAPILMIŞ OLMASI" da ayrıca takdire şâyan... Yani Handbuilt in India veya Handbuilt in Portugal demek ayrı, Handbuilt in England demek ayrı. Bu İngilizler acaip aristrokrat bir halk, saat 5 çayı, nane aromalı çikolata (After Eight), Doberman Pincher köpek...

    quote:

    Orijinalden alıntı: ozbak

    Üretim bitince de fabrikadan çıkmadan şu monte ediliyor:

     ASTON MARTİN ÜRETM BANDI




  • Sipariş verdiğim aracın üretimini yerinde görmek isterdim ben olsam. Türk işi ''Usta bu ne?'' soruları sormazsam olmaz.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Taner Göde

    "ELLE YAPILMASI" bir yana "İNGİLTERE'DE YAPILMIŞ OLMASI" da ayrıca takdire şâyan... Yani Handbuilt in India veya Handbuilt in Portugal demek ayrı, Handbuilt in England demek ayrı. Bu İngilizler acaip aristrokrat bir halk, saat 5 çayı, nane aromalı çikolata (After Eight), Doberman Pincher köpek...



    Eski İngiliz şirketimin icra kurulu üyelerinin arabalarının satınalma sorumluluğu diğer tüm filo ile birlikte bendeydi. Türk üyeler Mercedes, Volvo, VW marka SUV tercih ederken 3 İngilizin üçü de Jaguar XF alınmasını istedi. Buyurun size milliyetçilik. Ortaklar Otomotiv'le epey teşvik-i mesaimiz olmuştur.

    Jaguar TIR'la kapıya getirilip de teslim aldığımda anladım adamların neden o arabayı aldıklarını. İngilizler'in de kendilerine özel bir anlayışları var otomobil üretiminde.

    Biz ise daha TR'de üretilen Megane III yerine Fransa'dan ithal olanı neden alınmalıdır onu tartışıyoruz forumlarda. Abimiz imzasına şöyle yazıyor: "İthal Renault Megane III 1.5 dci 85 hp"

    :)




  • quote:

    Orijinalden alıntı: ozbak


    quote:

    Orijinalden alıntı: Taner Göde

    "ELLE YAPILMASI" bir yana "İNGİLTERE'DE YAPILMIŞ OLMASI" da ayrıca takdire şâyan... Yani Handbuilt in India veya Handbuilt in Portugal demek ayrı, Handbuilt in England demek ayrı. Bu İngilizler acaip aristrokrat bir halk, saat 5 çayı, nane aromalı çikolata (After Eight), Doberman Pincher köpek...



    Eski İngiliz şirketimin icra kurulu üyelerinin arabalarının satınalma sorumluluğu diğer tüm filo ile birlikte bendeydi. Türk üyeler Mercedes, Volvo, VW marka SUV tercih ederken 3 İngilizin üçü de Jaguar XF alınmasını istedi. Buyurun size milliyetçilik. Ortaklar Otomotiv'le epey teşvik-i mesaimiz olmuştur.

    Jaguar TIR'la kapıya getirilip de teslim aldığımda anladım adamların neden o arabayı aldıklarını. İngilizler'in de kendilerine özel bir anlayışları var otomobil üretiminde.

    Biz ise daha TR'de üretilen Megane III yerine Fransa'dan ithal olanı neden alınmalıdır onu tartışıyoruz forumlarda. Abimiz imzasına şöyle yazıyor: "İthal Renault Megane III 1.5 dci 85 hp"

    :)



    Bence Biz kendimizi Tanıyoruz da Ondan




  • Adamların üretim yerleri bizim tereyağlı ve fıstıklı baklava imalathanelerimizden de temiz.

    Yetkili Servisler AB standartlarına yaklaşana kadar gittiğim yerlerde kirletmeyecek kadar TEMİZ tamirhane görmedim. Ya zemin kum, toprak veya şansın varsa beton, ya da 3 tarafı açık ve yazın çöl sıcağı ve kışın kutup soğuğu ile dolan cinsten. Pislik, kir, çamur, yağ olmazsa olmaz. Tamirhane ne kadar ucuzluyorsa pislik içinde çalışma derecesi de o kadar yükseliyor.

    Bunun bir sebebi olmalıydı...

    Neden tamirciler işyerlerine bir türlü yatırım yapmaz, çıraklar kişiliklerine ömürboyu kazınacak acılar dolu bir yere babaları tarafından teslim (ve ne yazık ki de bazen terk) edilip kalfadan tokat ve ustadan dayak yiyerek büyür, hiçbir zaman şefkat ve anlayıştan nasibini almamış bir tamirhane sadece sabahları süpürülür ve Cumartesi de haftalıklar alınmadan önce askerliğe hazırlık bâbında mıntıka temizliği yaptırılırdı, neden yıllık kira hep yağmurlu havalarda malsahibi ile tartışılır ve bu tartışma birisinin dayak atması ve diğerinin de dayak yemesi ile sonlanırdı.

    Tamirhaneler kirli ve pistir, çünkü genelde orayı çalıştıran mülk sahibinin kendisi değildir. Kenar semtlere, arsa fiyatlarının ucuz olduğu yerlere yapılır, belediye hizmetinin zor ulaştığı ve kaldırım, yol-su-elektrik-kanalizasyon gibi medeniyet emareleri eksik getirilirdi, tablada köfte ekmek veya kebap satanlar catering hizmeti verir, kedi ve köpekler de leş yiyiciliği yapardı. Çoğu usta da bu hayattan bıkmış ama yapacak başka iş olmadığından dizlerine inen romatizma bele vurmadan 5-10 yıl güvercin besler, sonra da dükkanı ansızın devredip evine gidip göbek bağlardı.

    Türkiye'de TAMİRHANE kültürünü çok yakından yaşamış ve içinde bir süre de bulunmuş biri olarak otomobil ile haşır neşir olacak gençlere sesleniyorum, ara sıra, mesela bir Cumartesi, tulumunuzu giyin ve tanıdığınız bir tamirhaneye gidin. Unutulmaz bir deneyim, ömür boyu hatırlayacağınız bir tecrübe olacak.

    Saygılarımla,

    Taner Göde


     ASTON MARTİN ÜRETM BANDI




  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.