Şimdi Ara

Başında Folikülit (kıl kökü iltihabı) olanlar - YAĞ Kaynaklı -Güncel (84. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
6 Misafir - 6 Masaüstü
5 sn
1.681
Cevap
54
Favori
458.623
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
14 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 8182838485
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • tahas T kullanıcısına yanıt
    Tam olarak ne kadar koyuyoruz ne kadar suyun içine

    < Bu ileti Android uygulamasından atıldı >
  • Merhabalar,


    20'li yaşlarımda bu sorun ne yazık ki bende de baş gösterdi. Kısa süre içerisinde kafamın her tarafını, sonra ise sakallarımı kapladı. Sonrasında ise Hidrdanenitis Suppurativa ile tanıştım. HS gerçekten çok kötü ve çok fazla acı veren bir rahatsızlık. Birçok doktora gittim ama ne yazık ki kimse bana yardımcı olamadı.


    Her geçen gün daha kötüyü gidiyordum ve kendi gözümün önünde eriyordum. Dürüst olmak gerekirse bir daha asla eskisi gibi olabileceğimi de düşünmüyordum. O çaresizlik duyguları ile oturdum ve araştırmaya başladım. Hergün saatlerce bu konular hakkında araştırma yaptım. Bunu yıllar boyunca yaptım. Pubmed üzerinde okunmamış tek bir makale bıraktığımı sanmıyorum. Emin olun bu konuları benim kadar kafaya takıp sabah akşam makale okuyan başka bir doktor bulabilmeniz pek mümkün değil.


    Gerçi doktor dedim ama ben teknik olarak doktor değilim. Sadece araştırmaya ve kendini iyileştirmeye meraklı bir insanım o kadar.


    Öncelikle hastalığınızın sebebini ve neden kimsenin sizi iyileştiremediğini anlatayım.


    Arkadaşlar hastalığınızın sebebi Genetik. Ve genetiğinizi değiştirmediğimiz takdirde iyileşebilmeniz mümkün değil. Üzgünüm.


    Ama bir gerçek var ki bu genetik kusurunuzun ortaya çıkabilmesi için inflamasyon gerekiyor. Bu yüzden hayatınız boyunca vücudunuzdaki inflamasyonu kontrol ederseniz bu hastalıktan uzak durabilirsiniz. Bu yüzden birçok arkadaş spor yaptığında, az yağlı yediğinde, süt ürünleri tüketmediğinde ve de yeşil çay gibi içecekler içtiğinde daha az foliküliti olduğunu söylüyor.


    Bunun haricinde doktorların sizi iyileştirememe sebebi ise bu bilgilerin çok yeni olmasından kaynaklanıyor. Örneğin şimdi bir T hücresini ele alalım. Sizin inflamasyonel bir problem yaşayabilmeniz için bu T hücrelerinin gidip Th1 ve Th17 hücrelerine dönüşmesi gerekiyor. Biz bu T hücrelerini Treg olacak şekilde programladığımızda ise iltihap oluşmuyor.


    Ama burada şöyle bir sorun var. Biz


    • TGF-beta'yı 1981 yılında
    • Th1/Th2 teorisini 1985 yılında 
    • mTOR'u 1994 yılında
    • Treg hücrelerini 1995 yılında 
    • Adiponektini 1995 yılında
    • Ghrelin'i 1999 yılında
    • Th17 hücrelerini ise 2005 yılında keşfetmişiz. 


    Bu şu anlama geliyor. Birçok doktor daha diplomasını aldığında bu kavramlar henüz literatür tarafından bilinmiyordu. Şimdi siz bu doktorun sizde Th17/Treg mekanizmasını açıklığa kavuşturmasını nasıl bekleyebilirsiniz ki !


    Üstelik işler bununla da bitmiyor. Örneğin Tregler. Bunlara düzenleyici T hücreleri diyoruz ve bunlardan yeteri kadar üretmek için TGF-beta'ya ihtiyacımız var. Eğer TGF-beta eksikliğiniz varsa immün sisteminiz çok agresif ve aşırı bir tepki verecektir. Bununla birlikte TGF-beta fazlalığında ise kansere daha yatkın oluyorsunuz. Hadi diyelim ki TGF-beta normal ve diğer tüm koşullarda normal ve siz yeteri kadar Treg hücresi ürettiniz diyelim. Mekanizma burada da bitmiyor çünkü bu seferde bu hücrelerin işlevlerini ölçmemiz gerekiyor.


    Tek bir hücre tipi için bile bu kadar uğraşırken bütün immün sistemi düşünün. (Bunun Th1, Th2, Th17 hücreleri var, B hücreleri var, doğal öldürücü hücreler var, makrofajlar var, monositler var, dendritik hücreler var. Yani anlayacağınız var da var.)


    Kısaca insan immün sistemi inanılmaz derecede karmaşık. Ve tüm samimiyetim ile söylüyorum ki bu ülkede insan immünoljisini benim kadar iyi anlayan başka birisi olduğunu da sanmıyorum.


    Neyse konumuza gelelim. Muhtemelen bağışıklık sisteminizde bir sorun var ve aşırı iltihaplanma üretiyorsunuz. Bunun tonla sebebi var. Ama birçoğunuzdaki en temel sorunları sıralayacak olursam;


    1. Lektin duyarlılığı
    2. Egzersiz Eksikliği
    3. Güneşe yeteri kadar maruz kalmadığınızdan
    4. Yeteri kadar meyve ve sebze tüketmediğinizden
    5. Çok fazla abur cubur yediğinizden
    6. Sıgara ve alkol tükettiğinizden
    7. Gereğinden fazla yemek yediğinizden
    8. Yoğur, kefir, turşu, sauerkraut tarzı yiyecekler tüketmediğinizden
    9. Yeşil çay, papatya çayı, tarçın çayı gibi bitkisel çayları içmediğinizden
    10. Ve son olarak yanlış yağlar (örneğin ayçiçek yağı, margarin veya teryağı) tükettiğinizden kaynaklanıyor. Size iyi gelecek yağlar zeytinyağı, balık yağı ve çörek otu tohumu yağıdır.


    Ek olarak ihtiyacınız olursa çörek otu tohumu yağını doktorunuza danışarak folikülit olan bölgeye de uygulayabilirsiniz. İşe yarayacaktır.



    Arkadaşlar konuyu çok fazla uzatmayacağım. Çünkü ben bunların hepsini akademikveri.com adresinde anlattım. Ayrıca youtube videolarında da anlattım. Öncelikle aşağıdaki youtube videosuna bakabilirsiniz. Bu video direkt olarak sizin için çektiğim bir video.




    Başında Folikülit (kıl kökü iltihabı) olanlar - YAĞ Kaynaklı -GüncelMustafa Aydınyoutube
    Uzun zamandır bu konu ile alakalı bir açıklama yapmak istiyordum. Benim tüm rahatsızlıklarım 20'li yaşlarımda ilk olarak folikülit ile başladı. Ondan sonraki süreçte ise Hidradenitis Suppurativa ve Hashimato rahatsızlıklarını aldım. DonanımHaber'de birçok insanla konuşarak uzun süre tedavi aradık ama o dönemlerde tıbbi bilgim çok kısıtlıydı. Aradan geçen yıllar içerisinde kendimi iyileştirebilmenin bir yolunu buldum ve bunu da diğer insanlara bir rehber olabilmesi için bir video ile anlatmaya çalıştım. Videoda bahsettiğim kıl kökü iltihabı (folikülit) hakkında yazılmış makaleye aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz. https://akademikveri.com/blog/folikulit/
    https://www.youtube.com/watch?v=7w5dvSB_U7A


    Bu videoda üstün körü yaşadığınız sorunu anlattım. Konu hakkında yazılı makaleye ve bilimsel literatür çalışmalarına ise https://akademikveri.com/blog/folikulit/ adresinen ulaşabilirsiniz. Bunun haricinde daha önceki videolarımda Tnf-alfa, interlokin 1 beta gibi pro-inflamatuar sitokinleri anlattığım için birde bu videoda bunları anlatmadım. Bu yüzden konu hakkında ilk çektiğim video olan Hidradenitis Suppurativa videosuna bakarsanız orada iltihaplanmayı herkesin anlayabileceği şekilde basit bir şekilde anlattığımı göreceksiniz.



    Başında Folikülit (kıl kökü iltihabı) olanlar - YAĞ Kaynaklı -GüncelMustafa Aydınyoutube
    Hidradenitis Suppurativa (Akne İnversa) veya halk arasındaki adı ile "Köpek Memesi" hastalığı hakkında elimden geldiğince size yardımcı olmaya çalıştım. Kendimde de bulunan bu rahatsızlık hakkında yıllar içerisinde oldukça fazla sayıda araştırma yaptım. Günün sonunda başka insanlara da yardımcı olabilmek maksadı ile bu çalışmaları bir bütün haline getirerek akademikveri.com adresinde herkese açık ve ücretsiz bir şekilde paylaşıyorum. Köpek Memesi hastalığı hakkında daha fazla bilgi öğrenmek istiyorsanız aşağıdaki linkten websitemde yazdığım makaleye ulaşabilirsiniz. https://akademikveri.com/blog/hidradenitis-suppurativa-nedir/ Videonun İçindekiler 00:00 Giriş 05:02 Köpek Memesi Neden Olur ? 08:12 TNF alfa 14:58 İnterlokin 1 Beta 20:39 İnterlokin 6 23:46 Th1 Baskınlığı 25:43 Th17 Hücreleri 28:12 İnterlokin 10 31:05 Düzenleyici T Hücreleri (Treg) 33:30 İlişkili Durumlar 36:38 Bilimsel Kanıtları İle Tedavi Seçenekleri 48:40 Yalı Kazığı 50:20 Son Sözler
    https://www.youtube.com/watch?v=yxR9loov7vQ


    Bunun haricinde akademikveri.com'da genel olarak bütün sitokinleri ve onları azaltıp artırabilecek yaklaşımları bulabilirsiniz. Bunları doktorlarınız ile de konuşarak kendiniz için uygun bir tedavi rejimi oluşturabilirsiniz.


    Ayrıca belirteyim. Lütfen bana beni tedavi edermisin diye sormayın. Ben henüz bir doktor değilim ve hukuken sizi tedavi etme yetkim yok. Yardıma ihtiyacınız olduğunu biliyorum ama bunu şu anda yapamam. Kusura bakmayın.


    Elimden gelen tek şey bilgi vermek ve bende onu yapıyorum.


    Ama hepinize söz veriyorum. Yakın bir tarihte bu ülkenin gördüğü en gelişmiş klinklerden birini açacağım ve şu anda yapılmayan tüm bu ileri düzey kan ve genetik tahlillerini yaparak bu ülkedeki otoimmün hastalıkların tamamını iyileştireceğim.


    Hepinize geçmiş olsun.





  • mustafaydn7878 M kullanıcısına yanıt

    Merhaba öncelikle araştırmalarınızı paylaştığınız için teşekkürler. Konuya girmeyeli 1 sene olmuş. O zamandan beri geçen sürede sanırım hiç ilaç antibiyotik vs. Kullanmadan en rahat geçen dönemimdi galiba. Neden bilmiyorum ama alevlenmeye en çok neden olan şey yağlar. Özellikle biryağ marka ayçiçek yağı. Zeytin yağıda keza pek iyi etki etmiyor. İçindeki yüksek kalori nedeniyle olabilir mi diyede düşünüyorum ama pekte mantıklı gelmiyor. Yağ tüketiminden kaçırdığım sürece süt ve süt ürünleri çikolata vs tüketince aşırı bir alevlenmeye sebep olmuyor benim gördüğüm. Ve dediğiniz gibi günün çoğunu evde geçirmek hareketsiz yaşam bunlarda hemen herkesin ortak özelliği. Sık bilgisyar kullanımıda galiba kötü etkiliyor bağışıklık sistemini. 10 yıldır bu hastalığı yaşıyorduysam son 1 yılında bilgisayar kullanımım nerdeyse sıfıra indi. Mesela abim 2 aylık bir süreç boyunca evde kalması gerekti ve benzeri sızlayan sivilceler kapladı. Tekrar kendi iş rutinine döndüğünde hiç ilaç kullanmadan 1 tane bile sivilcesi kalmadı. Folikülit yaşayanlarda sanırım hareketsiz yaşayan yeterli derecede dışarda vakit geçirmemek yoğun bilgisayar kullanımı az güneş ışığı ve temiz hava almak galiba ortak nokta.


    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Sebebi kesinlikle alkol
    Birayı bırakın. Spora başlayın. Ama etkisi 7-8 ay sonra başlıyor.

    < Bu ileti iOS uygulamasından atıldı >
  • Başında Folikülit (kıl kökü iltihabı) olanlar - YAĞ Kaynaklı -Güncel

    Bu resimde antibiyotik kullanımının 4.günündeyim ve normalde ensemdede çıkan sivilceler bir önceki antibiyotik kullanımım sırasında saçım uzun olduğundan ve sadece oralardan hacamat yaptırabildiğim için temiz.

    Başında Folikülit (kıl kökü iltihabı) olanlar - YAĞ Kaynaklı -Güncel

    Tekrar antibiyotik kullanımının ortasında yani sivilceler iyileşirler ve kanımda antibiyotik varken saçlarımı iyice kısalttırıp hacamat yaptırıyorum.şu anda çok iyiyim denemenizi tavsiye ederim.( Hacamatçı tavsiye edemem çünkü bana yapan sevdiğim bir ablamdı.normalde erkek için hacamat yapmıyor.)


    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Tekrar merhabalar,


    Buraya çok sık girme imkanım olmuyor. Ama geçen gün megaspes kullanıcısının gönderdiği hacamat tavsiyesini görünce birkaç şeyden bahsetmek istedim.


    Öncelikle yağ konusunda mymaxmy kendi görüşlerini belirtmiş. Ve yağın genel olarak bu hastalığı alevlendirdiğinden bahsetmiş. Dürüst olmak gerekirse bende kendisi ile aynı fikirdeyim ama zeytinyağı hariç. Ben genel olarak zeytinyağından olumlu etkiler alıyorum ama bunun birçok farklı sebebi de var. En mantıklısı kendiniz denemeniz.


    Yağların yüksek kalorili olması sizin için bir sorun olabilir. Bunun haricinde vücudunuz yağları çok iyi bir şekilde yakamıyorda olabilir. Genel olarak iltihaplı vücutlarda hem AMPK aktvitesi azalır hemde Ketozise girmek zorlaşır. Dediğim gibi birçok farklı sebep var.


    https://akademikveri.com/ketozise-nasil-girilir//


    Bunun haricinde asıl dikkatimi çeken hacamat konusu oldu. Fayda gördüğünüzü söylüyorsanız kesinlikle saygı duyarım ama merak ettiğim bazı konular var.


    Şimdi ben kendim gördüğüm kadarı ile bu hastalık bariz bir erkek hastalığı. Ben daha henüz bir kadının bizdeki gibi kronik folikülit sorunu yaşadığını görmedim. Aynı zamanda gördüğüm kadarı ile bu hastalık ile TGF-beta arasında bir ilişki var gibi geliyor. Ama emin değilim.


    Laboratuvarım yok, diplomam yok, kliniğim yok ve insanları inceleyemiyorum. Bu yüzden sadece tahminde bulunabiliyorum.


    Benim iddiam ise şu; Bence bizim gibi hastalarda düşük Tgf-beta seviyeleri ve buna bağlı olarak yüksek MHC1 ve 2 antijen'lerinin ve TNF-a , IFN-γ gibi proinflamatuar sitokinlerin yüksek olduğunu düşünüyorum.


    Buna bağlı olarak eğer TGF-beta seviyelerini artırabilirsek bu denklemi de kendi istediğimiz şekilde değiştirebiliriz gibi düşünüyorum ama emin değilim !


    Ek olarak hacamat işleminde vücudunuzdan kan çıkar. Ve teknik olarak kan kaybının hem insülin duyarlılığını iyileştirebileceğini hemde TGF-beta seviyelerini artırabileceğini düşünüyorum. Sülük tedavisi de aynı şekilde.


    Bu bağlamda konuşacak olursam, muhtemelen kafanızdan hacamat yaptırmak yerine vücudunuzdan da hacamat yaptırsanız veya çok daha basit bir yöntem ile 3-4 ayda bir kere yarım litre kan bağışında da bulunsanız benzer bir sonuç alabileceğinizi düşünüyorum.



    Tavsiye değildir. Mutlaka nitelikli bir sağlık uzmanı ile çalışın.





  • Başında Folikülit (kıl kökü iltihabı) olanlar - YAĞ Kaynaklı -Güncel

    Normalde zaten hacamat yaptıran birisiyim ve bu fotoğrafta saçlarım uzun olduğu için sadece kısa olan iki yerden hacamat yaptırabildim.( Yaptırdığım sırada tetradox 100 mg kullanıyordum.) Sonra antibiyotiği bıraktım ve 10 gün sonra yeniden çıkmaya başladılar ama hacamat olan yerlerde olmadığını farkettim.daha sonra kafamdan yaptırmaya karar verdim , bu arada yeniden antibiyotik kullanmaya başlamıştım. İlaç kullanımım biteli bayağı bir zaman oldu ve şu anda bir tane bile sivilce yok.


    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • 2 yıl sonunda aklıma geldi bakayım dedim burası hâlâ bıraktığım gibi herkes bir şeyler deneyip kalıcı olarak kurtulma derdinde. Benim son tavsiyem içinde parfüm bulunan şampuan kullanmayın. Şüphelendiğim için defalarca denedim ve emin oldum ne zaman içeriğinde parfüm bulunan şampuan kullansam ertesi gün çıkıyor. Pek bilgim yok belki de hepsinde parfüm vardır ama bahsettiğim aynı parfüm sıkılmış gibi kokan şampuanlar.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • LoooooL L kullanıcısına yanıt
    Bende de son 2 ayda kafamdaki yaralar sivilceler aşırı derecede artmaya başladı şampuam felan artık fayda etmiyor 2 2.5 senedir kullandığım tresan bile fayda etmiyor artık hatta son 5 6 aydır kullandığım 300 tl'lik vichy şampuan bile fayda etmiyor bunlar bitince en kısa zamanda aktara gidip doğal bıttım sabunu alıp deniycem en azından doğal olduğu için sonuçlarını gözlemliycem.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi CrrystaL -- 7 Temmuz 2023; 10:19:3 >
    < Bu ileti Android uygulamasından atıldı >
  • CrrystaL kullanıcısına yanıt

    Ben zeytinyağlı sabun kullanıyordum iyi geliyordu. Daha sonra ardıç katranı sabununu tavsiye edenler vardı onu denedim daha kötü yaptı. Sanırım her sabun iyi gelmiyor iyi geleni bulmak lazım.


    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • LoooooL L kullanıcısına yanıt
    Aynen ben bide bıttımı deniycem bakıcam etkisine burayada yazarım ilerki safhalarda.

    < Bu ileti Android uygulamasından atıldı >
  • Arkadaşlar etkili olduğu iddaa edilen bir yöntemi deniyorum şu anda eğer olumlu sonuç alırsam sizlerle paylaşacağım,şimdilik iyi gidiyor


    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Merhaba arkadaşlar,

    Ben de bu hastalığı 5 sene çektim, 9-10 kere doktora gittim, bana 3'er ay iki kere antibiyotik tedavisi, Ketoral ve Betasalic tedavisi uyguladilar, betasalic eski yaralara iyi geldi fakat ilaçların hiç yararı olmadı.

    Kafam aynı harita gibiydi, yastığım ya kan ya iltihap oluyordu ve başımı acıdan dolayı koyamıyordum, kafamda sivilce çıkan yerlerde yuvarlak dökülmeler oluyordu, artık sosyal güvenimi de kaybetmeye başlamıştım. Zaten kelim, fakat bu hastalık yüzünden normal kelliğe bile hasret kalmıştım:)))) Bu hastalığı yaşayanlar beni çok iyi anlayacaklardır.

    Arkadaşlar bundan sonra yazacaklarıma lütfen dikkat edin ve uygulayın, ben bu yöntemle sorunumu çözdüm.


    Kollaidal gümüş (en az 20 ppm olmalı) suyu ve DMSO (Dimetilsülfoksit) maddelerini %50 oranında karıştırarak kafanıza sabah akşam sprey yapın, yalnız bu spreyden sonra kesinlikle kafanız çok kaşınacak ve yanacaktır, batma hissi oluşacaktır, kesinlikle elinizi sürmeyin, 20 dk. kadar sonra kaşıntı ve batma hissi geçecektir, kaşıntıya dayanamaz olursanız dezenfekte edilmiş bir tarakla (gümüş suyu ile edebilirsiniz) kaşınan yerleri hafifçe bastırmadan kaşıyabilirsiniz.

    Her spreyden önce şişeyi çalkalayın ve koyu renk şişe kullanın, karışım güneş görmesin.


    Kollaidal gümüş'ü piyasadan alırsanız büyük ihtimalle uygun değerlerde değildir, kendinizin üretmesini tavsiye ederim, internette üretimle ilgili oldukça fazla bilgi mevcut. DMSO'yu Aromel Kozmetik'ten alabilirsiniz, bu madde zaten sadece Almanya'da, ağaç kabuğundan üretilen tamamen organik bir maddedir, yalniz %100 saf ve ilaç kullanım özelliği olan (pharma grade) olmalı. İçinde sülfür olduğu için sarımsak gibi kokar, kokusuna bakıp bozuk zannetmeyin, Aspirinden 7 kat daha güvenlidir, tek kötü yanı kötü kokusudur.


    Ben bu tedavi ile bir ayda sorunu çözdüm, yalnız 10-15 ppm gümüş suyunu da günde 50 ml kadar içiyorum (cildin mavileşmesi yalanına inanmayın, ben bir senedir içiyorum gayet normalim, böbreklerim de çok şükür saat gibi çalışıyor), günlük 10 damla da DMSO içiyorum, bu maddeler aynı zamanda içilebiliyor, doğal antibiyotik etkileri var (bunu ayrıca araştırmanızı tavsiye ederim, ben bilimsel makalelere dayanarak yazıyorum), ayrıca Leaf Action ardıç katranlı şampuan kullanıyorum, kafamı başka bir şeyle yıkamıyorum, bu şampuan kafadaki küçük düzeydeki tüm cilt sorunlarını gideriyor (kepek, kaşıntı vs.) her gün saçımı yıkıyorum, folikülite gözeneklerin yağdan tıkanması neden oluyor, tarif ettiğim karışım da gözenekleri açıyor. Bunun yanında yapay, paketli, koruyuculu, palmiye yağlı, glikoz şuruplu ürünleri, fast food'u, gazlı içecekleri minimum düzeyde kullanıyorum, onun da etkisi var mi bilemiyorum, doktora yaptığım için geceleri genelde 24-01 arasında yatarım.


    Bazen kafamda küçük sivilce çıkınca veya acı hissedince bu karışımdan sabah akşam spreyliyorum sorunlu yere, bir gün sonra hiçbir şey kalmıyor.


    Lütfen bu yöntemi deneyin, sorununuzdan kurtulacaksınız, aynı zamanda dökülmüş yerleriniz de zamanla tamamlanacak, sorununuzdan kurtulursanız sadece sizden bana dua etmenizi istiyorum, selamlar.




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Serkantbk -- 30 Temmuz 2023; 11:38:43 >




  • Bir süredir bende bu illetle uğraşmaktayım. Başımda çıkanlar çok problemli olmamakla beraber çene bölgemde yoğun olarak mevcut durumdalar şu sıralar. Seboreik dermatit rahatsızlığım olduğu için sakal bırakmak sorunu daha da azdırıyordu. Bu yüzden kolay ve temiz traş olma adına geleneksel traşa başlamıştım. Jiletin tahrişinin etkisiyle, o dönemde bıyık bölgemde çıkmaya başladı. İltihap daha sonra çene bölgeme sıçradı. Bıyık bölgesini kontrol altına aldım ancak çene bölgesinde sürekli tekrar etmeye devam ediyor.


    Seboreik Dermatit, göz bölgesinde blerafit ve arpacık, iltihaplı tekrar eden çeşitli akneler ve kıl kökü iltihapları bu tür rahatsızlıkların geneli birbirinin eşantiyonu oluyor yüksek olasılıkla ve aslında sebebi bağırsak florasının bozulmasından kaynaklanıyor ekseriyetle. Geçmiş yıllarında uzun dönemli antibiyotik kullanan, penisilin tedavisi gören kişilerde bu hastalıkların gelişmesi çok yüksek olasılık. Bağırsaklarda bulunan kötü bakterilerin artışı tüm vücut fonksiyonlarını bozmaya başlıyor. Bir dönem, bağırsak florasını düzelten diyetlerle ciddi manada seboreik dermatit illetinden kurtulmuştum. Ancak, alkol kullanımı, tekrardan karbonhidrat, şeker gibi gıdaları tüketmeye geri dönmem bu sorunları daha güçlü bir şekilde başa sardı. Diyeti bırakmamak, bir yaşam & sağlık felsefesi olarak olabildiğince yürütmek gerekiyor.


    İstediğimiz kadar ilaç yada krem kullanalım, uzun vade de bir işe yaramıyor. Sorunun temeline inmek, bağırsak florasını yani bağışıklık sistemini güçlendirmek gerekiyor.


    Güçlü bağırsak florası = Vücuttaki iyi bakteri sayısının yüksekliği = Güçlü Bağışıklık sistemi


    Güçlü bağırsak florasına giden yol = Prebiyotik / Fermente + Probiyotik gıdalar.


    1. Kötü bakterileri yok etmek.


    Bu bakterilerin baş gıdası olan şekeri kafadan kesmek gerekiyor ilk olarak. Bunun yanında yüksek karbonhidrat içeren gıdalardan da kesinlikle uzak durmak gerekiyor. Glutenli besinler, mayalı içecekler, alkol, özellikle mayalı alkol bağırsak florasının en büyük düşmanı. Temel olarak; Şeker, ekmek, unlu mamüller, alkol özellikle mayalı olanlardan uzak durun. İşlenmiş bütün gıdaları hayatınızdan silin. Doğal zeytinyağı (soğuk sıkım) ve bazı çiğ kuruyemişlerden alınanlar dışında yağ almayın. Kırmızı et yerine beyaz eti tercih etmek gerek (Hormonlu tavuk kesinlikle değil !) Süt ürünlerinin iltihabı alevlendirdiği ve uzak durulması gerektiği söyleniyor. (Ev yapımı yoğurt ve kefirden karşılayacağız bu ihtiyacı) Kuruyemişlerin çiğ halini tüketmek gerekiyor. Badem, Fındık, ceviz içerdikleri yağlar sebebiyle oldukça faydalı.


    Gelelim savaşçılara:


    Kötü bakterilerle savaşan en etkili fermante gıda organik elma sirkesidir. Her sabah bir çay bardağıyla bir çorba kaşığı elma sirkesini içiyoruz. Mümkünse aç karnına.


    Bol miktarda turşu, gene geleneksel ev yapımı ve doğal olacak. Özellikle; Ev yapımı lahana turşusu (sirkesiz ve limonsuz) Almanlar Sauerkraut olarak adlandırır ( Tarifi internette mevcut) mükemmel bir savaşçı.


    Kötü bakteriler, floraya zarar vermekle kalmıyor, bağırsak duvarına da zarar vererek geçirgen olmasını sağlıyor. Bunu tamir eden en güzel yol kolajenler.


    Bunun içinde kemik suyu içmek yada yemeklerde kullanmak gerekiyor. Kemik suyu tarifi gene internette mevcut.


    2. Yoğun Probiyotik Takviyesi


    Kötü bakterileri olabildiğince temizledikten sonra iyi bakterileri probiyotik gıdalar ile vücuda almaya geliyor sıra.

    Ev Yoğurdu ve ev yapımı Kefir en güçlü gıdalar.


    Eczanelerde çeşitli probiyotik takviyeleri mevcut ancak bundan ziyade probiyotikli yoğurt mayası bulup ev yoğurdunu evde yapmak en mantıklısı. En etkili ve az maliyetli yol bu. Probiyotikli maya bulamıyorsanız normal ev yoğurdu mayası da olur. Gene doğal kefir mayası bularak ev yapımı kefir de yapılabilir.


    Bu yol uzun, sarp ve dolambaçlı bir yol. Nihai sonuca götürecek tek şey de bu maalesef.





  • mustafaydn7878 M kullanıcısına yanıt

    Yazılarınızı beğeniyorum ama otoimmün bir rahatsızlıkta gluten tüketimi ve bağırsak florasına pek değindiğinizi görmedim.

  • cvoor C kullanıcısına yanıt

    Çok güzel bir yazı. Dostlar burada kafalarınıza bir şeyler sürüyorsunuz, antibiyotikler içiyorsunuz ama bunlar sorunu ortadan kaldırmaz aksine bağırsak floranızı çok daha kötü bir hale getirebilir. Otoimmün bir rahatsızlığa sahipsiniz ve yaşam biçiminizi değiştirmeniz gerekiyor. Bu yolun ne kadar zor olduğunun da farkındayım ama durum bu malesef(burada tabii ki her vakanın detayını bilmiyoruz ama genel olarak kitle bahsettiğimden müzdarip)


    Hocam yazınıza gelirsek yoğurt, kefirden probiyotik takviyesi yapmaları pek doğru olmaz. Bu otoimmün bir rahatsızlık şeker, gluten ve süt ürünlerinden uzak durulması gerekiyor. probiyotik alımını başka gıdalardan yapmaları daha doğru olacaktır.

  • Merhaba arkadaşlar ben de daha önce şef 1000 ile bu illetten kurtulmuştum fakat daha sonra gözümde iltihaplanma olustu sebebi kesinlikle bilinmiyor ve gözü kaybetme ihtimali bile oluyormuş şükür onu da az hasarla ( katarak) atlattık. Ama hep aklımı kurcalıyor kafadan çıkamayan irin göze mi vurdu diye ve artık ben peşini bıraktım her gün ardıç katraniyla yiksyinca bir de ayçiçeği yağı kullanmayinca fıstık ve çekirdek yemeyince idare ediyorum vücudun bir yerden atmasi gerek diye düşünüyorum


    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • mgencer06 M kullanıcısına yanıt

    Hayır, bu vücutta dolaşan ve atılması gereken bir şey değil öyle düşünmeyin.

  • Allah'ın ülkesinde yok mu şu işe şifa bulan. ne iğrenç illet bi hastalık

  • Arkadaşlar bende saçta değil ama sakalda kıl kökü iltihabı oldu ters tıraştan dolayı batık oldu krem sürüyorum geçmiyor ne önerirsiniz

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • 
Sayfa: önceki 8182838485
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.