Şimdi Ara

bir kırılma noktası olarak suriye olayları

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
29
Cevap
0
Favori
644
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Komşuda (suriye) gerçekten acaip dümenler dönüyor. İnsanlığın bildiği bütün dümenler uygulanıyor. Bilgi almak zaten mesele, birde bilgininin ne kadarının doğru olduğu çok daha başka mesele. Taraflar kimler, ölen kim, kalan kim; ölen denilen gerçekten öldümü yoksa abartılı rakamlarmı var?... hedef Türkiye'mi yoksa İran' mı yoksa armageddonmu? Tam bir kaos. Bir habere bakarsan "aman banane" dememiz gerekir diğerine bakarsan d"erhal müdahale edilmedi". Sorun sadece Suriye değilki Yunanistan' dan Türkiye ye ciddi göçler olabilir. " dur" dİyemezsin. Aynı şekilde ırak' tan Türkmenler ve sünni gruplar her an Türkiye ye gelebilir (Irak tada kürt devleti bağımsızlık istiyor) İran.. yazarken bile canım sıkılıyor....şimdi asıl sorun şu.. bu kadar çok sorun içinde "nolcek bu memleketin hali?"



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi combaba -- 8 Şubat 2012; 19:51:28 >



  • Kadayıfı tümden yaktı ustalık cakası satan çıraklar. Şimdi bakalım kim ayıklayacak pirincin taşını!
  • bütün partiler o cografyadaki halkın özgürlükçü, eşitlik içinde demokrasi ve fındık fıstıkla yönetilmesi gerektigi
    açıklamaları yaparken şimdi aynı partilerden bikaçı çıkıp, " falanca öldürülürken nerdeydiniz" tarzında
    birbirlerine hesap soruyorlar.

    bu konuda dicek çok şey yok, soruların cevapları akıl mantıkla bulunabiliyor.
    1-silahla bahar getirilirmi?
    2-silahla gelen baharda demokrasi olurmu?
    3-bu silahlar fakiriz diyen insanlara kimler tarafından ulaştırıldı?
    4-ne olcak o kuyuların hali?

    rusya bu durumdan en baştan beri tedirgindi, çünkü
    sütten agzı yanan millettir kendileri. (bakınız, renkli devrimler)
    tabi sadece buna baglı değil ama girmeyelim.

    neysem,
    ortada taş filan yok. çünkü o taşlar zaten birileri tarafından temizleniyordu,
    daha temiz pirincimiz olsun diye.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: fizisyen
    neysem,
    ortada taş filan yok. çünkü o taşlar zaten birileri tarafından temizleniyordu,
    daha temiz pirincimiz olsun diye.

    Fasulyenin rayiç bedeli yakında cayırtılarla ilan edilecek.
  • Takipteyim çünkü olayın geleceği yeri biliyorum.
  • İlk olarak Arap Baharı'nın benim takdir ettiğim müthiş bir oyun olduğunu belirteyim. Dünyanın neresinde görülmüş orduya 2 adım attırmadan savaş kazanıldığı.

    Ben kendimce bu yaşananları şöyle yorumluyorum:
    İlk olarak bu Wikileaks denilen, sözde ABD'nin bile itibarını kötüleyen site ortaya çıktı. Her ne tesadüftür ki, dünyanın öbür ucunda kendine karşı en küçük tehdidi yok eden ABD bu adama sözde dokunamadı. Çünkü bu site ABD'nin gelecek penceresinin koluydu ve o kolu doğru tarafa çevirmek gerekiyordu. Açıklanan belgelerin bir yere kadar kendilerini kötülemesine de izin verdiler. Öyle ya, halklarda jeton olabildiğine geç düşmeliydi ve herkes "Vay anasını, ABD'ye karşı bile duruyor" demeliydi; özellikle Yahudi-ABD paranoyası olan Ortadoğu halkında bu izlenimi uyandırması çok önemliydi. Zaman biraz geçtikçe ve site güven sağladıkça sıra Arap ülkelerine geldi. Artık medyanın kendisini göstermesinin tam vaktiydi...

    Arap ülkelerinin 20+ yıllık liderlerinin(?) halklarını soyduğuna(!) dair belgeler açıkladılar. Ama yetmezdi. Bunları onlar da biliyordu, ama toplum hafızası zayıftır. Bir kıvılcım gerekiyordu. İlk olarak kıvılcımı ateşe çevirecek misyonerlerine hazır ol emri verdiler. Kıvılcım ise Tunus'ta bir kişinin kendini yakması....

    Olaylar hızlıca büyüdü. Sanki binanın her katındaki 2 kolona bombayı koyup en alttan sırayla patlatıyormuş gibi. Aralarında en iyi direnen Libya çıktı; orayı da hava operasyonlarıyla hallettiler. Şimdi sırada Suriye var; ancak diğerlerinden farklı olarak Suriye'nin dağılmamış bir ordusu da var(Bir çoğu darbeyle başa geldiği için orduları terhis etme ihtiyacı duymuştu). Ariyeten Suriye'yi kısmen destekleyen ülkeler de var.

    BM'den gerekli karar çıkmadığı için toplu bir saldırı düzenlenemiyor. Bu yüzden NATO'nun müdahalesine haklı bir neden çıkarılamıyor. Sanırım tam bu aşamada Türkiye'ye gaz verilmesi devreye giriyor. Türkiye gaza gelip Suriye'ye müdahale ederse NATO saldırısı için haklı bir sebep çıkacak; hemde BM'deki karardan daha haklı ve kimsenin itiraz edemeyeceği bir neden: "Müttefik ülkelerden birine yapılmış saldırı tamamına yapılmış demektir".

    Ayrıca bu olayın Suriye ile aramız kısmen düzelme yoluna girmişken olması da üzücü. Herkesten ricam açsınlar haritayı ve son 5 yılda sorun yaşamadığımız komşumuz kalmış mı baksınlar. "Komşularla sıfır sorun" politikasıyla çıkılan yolda "sorunumuz olmayan komşu kalmasın" aşamasına geldik.




  •  bir kırılma noktası olarak suriye olayları


    Bilenler barım barım bağırmadı mı?
    Kimler hangi iştiha ile ortak oldu cadı avına?
    Şimdi hesap vakti. Er kişi niyetine!...
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Kabuska

    Herkesten ricam açsınlar haritayı ve son 5 yılda sorun yaşamadığımız komşumuz kalmış mı baksınlar. "Komşularla sıfır sorun" politikasıyla çıkılan yolda "sorunumuz olmayan komşu kalmasın" aşamasına geldik.

    Sorun yaşamadığımız Yunanistan ve Ermenistan ile ilişkilerimiz al gülüm ver gülüm felsefesi üzerine.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Burak[Alper]

    quote:

    Orijinalden alıntı: Kabuska

    Herkesten ricam açsınlar haritayı ve son 5 yılda sorun yaşamadığımız komşumuz kalmış mı baksınlar. "Komşularla sıfır sorun" politikasıyla çıkılan yolda "sorunumuz olmayan komşu kalmasın" aşamasına geldik.

    Sorun yaşamadığımız Yunanistan ve Ermenistan ile ilişkilerimiz al gülüm ver gülüm felsefesi üzerine.

    O iki ülkeyle yıldızımız hiç barışmadı zaten. Hele biri var ki gelecek umutlarını bizden almayı umduğu tazminata bağlıyor




  • insanların iyi niyetle diktatörlerine başkaldırmalarını dış güçlerin oyunu
    onca insanıda aptal yerine konmasını doğru bulmuyorum
    elbette olaylardan en iyi şekilde fırsatlar çıkarmaya çalışan devletler olacaktır bu normal bir şey ama olayları onların yönlendirdiğine inanmıyorum
  • tunustaki bir seyyar satıcının kendini yakması bu harekete ön ayak-fitil olmuş olabilirtabiki.
    insanların herseyden sikayetci olduklarıda bir gercek.
    ama devamının AYNISI renkli devrimlerdede yaşandı.
    fakat burdada yine bir detay veriyim,
    renkli devrimlerde medya " helal olsun bunlara"
    derken, olaylar bitip eskiler galip gelince " hımm.. burda bir oyun varmış" dedi.

    bu bahardada aynı durum var, farkettinizmi.
  • turuncu devrimin geriye dönmesinde rusyanın çabuk toparlanıp güçlenemesi etkili oldu
    çöktüğünde ekonomi siyaset yerle bir olmuştu ama putin çabuk toparladı ve eski nüfuz alanlarını kontrol altına almaya başladı
    ben başka bir oyun görmedim neymiş ordaki oyunlar



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi bahtiyar0011 -- 8 Şubat 2012; 23:35:15 >
  • Bu olayların gerçek yüzü nedir bilmiyorum ama bizim bu işin sonunda karlı çıkan taraf olacağımızı düşünmüyorum.
  • kar amacı gütmediğimiz için karsız çıkacagız tabiki :))

    turuncu devrim ile ilgili yazmayım hepsini burda, banu avarın bu konuda bir programı vardı
    müsait oldugunuz bir günde onu izlerseniz daha açıklayıcı olur.
  • Daha önce de yazmıştım, yine yazayım;

    Bu baharların en büyük özelliği, Arap ülkeleri arasında BAAS partisinin güçlü olduğu ülkelerde çıkmış olmasıdır. BAAS partisi, birçok Arap ülkesinden farklı olarak kendi iktidarda olduğu ülkede görece daha özgürlükçü ve sol-milliyetçi yapıya sahiptir. Ve yine BAAS partisinin iktidarda olduğu ülkelerin tamamı İsrail'e lafta değil icraatleri ile düşmanlıklarını ortaya koymuş ülkelerdir.

    Önce Saddam'ın BAAS partisi devrildi ve heykelleri kendi halkı tarafından yerle bir edildi. Ülkeye demokrasi geldi, yüzbinlerce hatta milyonlarca insan bu demokrasi sayesinde hayatlarını kaybetti, kadınlar demokrat askerlerin tecavüzlerine uğradı ve Arap demokratlar birbirlerinin camilerini, pazar yerlerini bombaladılar.

    Ardından Tunus, ve onun ardından Mısır ve Libya...

    Libya'yı sadece Türk medyası sayesinde bilenler ya da öğrenenler, Libya'nın kendi halkına sunduğu imkanları pek bilmezler. Kaddafi, tüm uluslararası toplantılarda Suudi Arabistan kralını "Amerika'nın köpeğisin. Müslüman kardeşlerin Filistin'de açlıktan ölürken sen köpekliğe devam ediyorsun." diyecek kadar ileri gidebilen ve bağımsızlığını asla emperyalistlere teslim etmeyecek kadar deli bir adamdı. Libya ordusuna bulaşmaya batılılar uzun süre cesaret edemediler, ama nasıl olduysa demokrat Libyalılar bir anda bu orduyu bile yıkacak güçte silahlarla ortaya çıkıp ülkelerine demokrasi getirdiler. Ardından da ülkenin petrol ve inşaat işlerinin paylaşımının doğru yapılması için batılılar hemen faturaları ortaya döktüler.

    Sıra Suriye'de, ama bundan aylar önce İsrail gazetesinin yazısı burada paylaşılmış "Esad'ın 15 günü var" denmişti ve o zaman ben "15 günden çok daha uzun ömrü olacak, çünkü Suriye farklı bir yer." demiştim. Televizyonda hergün haberlerde "Suriye'de kan gövdeyi götürüyor." haberleri çıkarken benim yakınlarım Suriye'ye tatile gidip gelebiliyor, oradaki sükunet sayesinde biraz da olsa kafalarını dinleyebiliyorlardı.

    Suriye'nin iktidarını yıkmak kolay olmayacak, çünkü eğitim seviyesi diğer Arap ülkelerine nazaran çok daha yüksek ve BAAS iktidarı uzun süreden beri orada. İktidarın batı tarafından bu kadar hedefe konmasının nedeni ise, İsrail ile sıcak savaşa girmeye cesaret edebilecek, Lübnan'da İsrail'in istediği gibi top koşturmasına izin vermeyen tek ülkesi olmasıdır. Türkiye'nin yönetenlerinin bu iktidara karşı çıkmalarının nedeni ise (bana göre) hem iktidardakilerin Nusayri olması, hem de kendince Ortadoğu'da etkin bir role sahip olması ve en son olarak da, iç sorunlarımızın büyüklüğünün kendi halkımızın gözüne batmamasıdır.

    Konusu pek açılmayan bir nokta daha var; Asıl baharı bize getirdiler. 1990'lı yılların başına kadar Türk ordusunun herzaman en büyük güç olarak bu ülkede bulunması batının Sovyetler karşısında kullandığı bir durumdu ve bu tarihten sonra ise buna gerek kalmadı. Ordunun aşırı güçlü olması, birçok konuda ulusalcı tavrı özellikle uluslararası sermaye için sorun oluşturuyordu. Ordu ile aynı saflarda olması asla akıldan bile geçemeyecek bir grup yazar, siyasetçi ve akademisyen de bir şekilde uluslararası sermayenin oyunlarını reddeden hareketler sergilediler. Bunun sonucunda ise hergün, her konuşmada "Demokrasi getiriyoruz." diyen insanlar başa getirildi. Burada kansız gelmiş gibi görünen bahar belki de en kanlısı oldu, çünkü ülkenin neredeyse tüm orgeneralleri, birçok akademisyen, araştırmacı, yazar ve gazeteci bir anda aynı örgüte dahil edilip delilsiz bir şekilde cezaevlerinde çürümeye bırakıldı. Kendimize dışarıdan bakarsak, aslında baharın en alerjik olanı bizde yaşanandır.

    Anahtar kelimelerden yola çıkarak da durumu değerlendirebiliriz;

    Demokrasi: Bizde sıksık söylenen ve değişimin habercisi olan bir kelime. Demokrasi kelimesinden en çok zararı ise demokrat olarak bilinen ve ihtilallerde işkence gören gazeteciler çekiyor. Arap ülkelerinin demokrasilerinden ise aynı şekilde kendileri ile aynı düşünmeyen kendi halk kitleleri çekiyor. Buna Mısır'a gelen bahar mevsimine bakarak anlam verebiliriz.

    Globalleşme: Biz dünyanın en büyük 17. ekonomisi olduk ve ülkenin tüm KİT'lerini özellikle yahudi kökenli firmalara sattık. Aynısını Irak ve Libya da demokratikleştikten sonra yaşamaya başladı.

    Özgürlük: Bizdeki son özgürlük açılımı ile, artık tinerci değil dindar gençlik yetiştirileceği birinci ağızdan açıklandı ve bu sayede özgürlüğümüzün sınırlarını öğrendik ve aksini iddia edersek devletin gözünde uyuşturucu bağımlısı olarak görüleceğimizi de öğrenmiş olduk. Irak'ta zaten demokrasi geldiğinden bu yana özgürlükçü gruplar birbirlerini biraz daha sert bir şekilde özgürleştiriyor, kendilerinden olmayanı "Tinerci" olmakla itham etmek yerine, doğrudan Allah'a havale ediyorlar. Libya'da ise, daha iktidara gelir gelmez açıklama yapan demokratlar "Şeriat hükümlerine göre kanunlar çıkacak!" demiştir.

    Sonuç olarak, güdümlü demokrasilerin geldiği hiçbir ülke ihya olmadı, olmayacak. Demokrasinin gereği bu ülkelerde farklı anlaşılıyor ve kendilerinden olmayanı ortadan kaldırma ihtiyacı olarak görülüyor. Ortak özellikleri; iktidara getirilenlerin hiçbiri İsrail ya da ABD düşmanı değil, özelleştirme yolu ile devletin ve kendi halklarının kaynaklarını yabancı sermaye gruplarına satmaya hevesli, toplumlarını ise dindarlaştırma vaadiyle bu satışları gerçekleştirmektedirler. Biz kansız olarak görünen ama uzun vadede belki de en kanlısının yaşanacağı baharı yaşıyoruz bana göre. Çünkü Türkiye hiçbir zaman bu kadar kutuplaşmamıştı. Daha önce sağ-sol olarak bölünmeler yaşayan bu ülke şu anda Türk, müslüman, kürt, dindar, ateist, laik, alevi, ulusalcı, solcu, daha solcu, muhafazakar, aşırı dinci, şeriatçi gibi farklı gruplara bölündü ve bu grupların iktidar mücadelesi diğer grupları tamamen ortadan kaldırma temelli oluştu.

    Sonucunu hepbirlikte görmek zorundayız, ama kesin olan iki şey varsa birincisi, bu işten yine akıllı batı ülkeleri fayda sağlarken, biz yine canı yanan grupta yer alacağız.


    Saygılar...




  • Karşı çıkan 1 kişi bile yok mu; yoksa yazı mı uzun geldi, merak ettim...
  • bahsettiklerinizin olmaması gibi bir kesinlik yok.
    tabikide bu tarz tezgahlar dönüyordur üzerimizde.
    adamlar bizim iç işlerimizi bizden iyi biliyor....
    ama yine bu korkuların arasına bir din devleti kurulma korkusunu sıkıştırmanız garip olmuş :))

    seçim sonuclar;
    en ilginc olanda bu zaten. bende cok sasırdım.
    medya, bu adamlar din devleti ve yönetiminden bıktı artık istemiyolar hebrlerini pompalarken açıklanan
    sonuçlar ile apışıp kaldılar. (bizim medya öncelikli)
    müslüman brothers :) ve geçiş konseyi nin bahsettiginiz seriat açıklaması.
    demekki medyamız bile birilerinin çıkarları için bize bambaşka bir hava estirdi :)

    kendi medaymız bize bunu yaparken, elin oglu kimbilir neler yapar:)
  • Sevgili fizisyen,

    Benim şu anda en fazla dert ettiğim ve kaybetmekte olduğum sağlığımdan daha fazla dert ettiğim şey, toplum olarak içine düştüğümüz ve birbirimizi yok etme noktasında bile tereddüt yaşamadığımız süreçtir. Bunu birileri kabul eder ya da etmez, vatanseverlik ya da milliyetçilik olarak algılanır ya da algılanmaz; bunlar benim için hiç önemli değil, önemli olan çok kişiliksiz ve pervasız bir süreç içerisinde herkesin birbirini yıpratmaya çalışmasıdır.

    Ne olursa olsun biz kardeşiz. Farklı düşünsek de, farklı amaçlarımız ve beklentilerimiz olsa da, kardeş olduğumuzu ve birbirimizden başka dostumuzun olmadığını unutmamamız gerekir.

    Neyse, mantık boyutu çok daha önemli...
  • quote:

    Orijinalden alıntı: bahtiyar0011

    turuncu devrimin geriye dönmesinde rusyanın çabuk toparlanıp güçlenemesi etkili oldu
    çöktüğünde ekonomi siyaset yerle bir olmuştu ama putin çabuk toparladı ve eski nüfuz alanlarını kontrol altına almaya başladı
    ben başka bir oyun görmedim neymiş ordaki oyunlar

    Kapitalizmin ekşi tadını beğenmeyn Rus Halkı sayesinde aslında.
    Diğer Doğu bloku ülkeleri kapitalizmden o kadar çabuk sıkılmadılar çünkü AB yardım etti.
    Şu an AB deki kriz de zaten bu yan gelip yatmaya alışmış, üretken olmayan, herhangi bir yeraltı zenginliği de olmayan eski Doğu Bloku ülkeleri yüzünden çıktı.
  • sayın webbie bazı tespitlerine katılıyorum tabi. yorumlar her ne kadar katılmadığım yönleri olsada saygıyı hak ediyor. Ancak genelde bütün katılımcı arkadaşlar çok yüzeysel kalmış bir anlayışa sahip. tabi yazdıklarıyla değerlendiriyorum. DÜnyanın kırılma anını yaşıyoruz başlangıç veya ortası bilmem ama bunu bile göremeyip işi akp ve erdoğan üzerinden eleştiri yapacak kadar dar görüşlülükde olmaması gerekiyor. sonuçta kabul edin veya etmeyin. devler tepişiyor sizler otların durumu ile ilgileniyorsunuz. Yani amerikanın bile gördüğü görmek bir yana desteklediği, dahası desteklemek zorunda kaldığı bir süreçteyiz. güçlü bir türkiye hemde öyle az buz güç değil osmanlıdan bile güçlü türkiye. tarihsel süreç bunu zorunlu kılıyor. bir şeyi asla göz önünden ayırmayın. devlerin hamleleri 20 yılla başlar. ancak 30-40 geçtikten sonra hamlenin ne olduğnu etkisini falan anlarsınız. gerek türkiyedeki olaylar (seçimden tutunda ergenekon vb bütün olaylar hep bu hamle çerçevesinde gerçekleşir.

    Olan her zaman olduğu gibi iyi kötü veya bir başka ifade ile hak- batıl arasında geçen çatışmadır. Hak illa islam ile sınırlanmaz. Allah islam düşmanlarını bile kendine hizmet ettirir. Batılda illa belli ülke veya gruplar değildir. olayları kesinlikle şöyle biraz geriden durup değelendirmedikçe net anlayamazsınız.

    Batıl taraf 1970 lerde bir hamle yaptı. ÇİN hamlesi. Ona gereken bütün teknolojiyi aklı vb. verdi. dünyayı istediği hale getirdi. Şimdi sıra karşı tarafta. Karşı tarafta hamlesini yapıyor. Çie karşı kendileri bir şey yapamayacaklar. ABD-AB birleşsede yapamaz. Batılın hamlelerinden biride onları güçsüz kılmaktı öyle durumda zaten.

    peki yeryüzünde ÇİN i kullanan batıl a karşı çıkacak tek güç ne kaldı veya şöyle sorayım. Ne olsada bu tehtidi ortadan kaldırır. Cevap basit. Tarihte yatıyor zaten bunun cevabı. Tarihleri boyunca ÇİN e kafa tutabilen dahası mağlup edebilen tek güç kimse şimdide o güç sahneye çıkacak. Ha onların bu gücü sahneye çıkarmak istemeleri veya zorunluluğu onlar için içilmesi oldukça zor bir ilaç olacak ama mecburlar. Yoksa toptan ve ebedi yok olacaklar.

    gelişen olayları bu yönü ile değerlendirmek gerek bir taraftan.

    Ancak suriye; işte tam bir kırılma noktası derken kast ettiğim nokta suriye. Ne yaparsan yap ciddi bir kırılma yaşanacak. gördüğüm kadarıylada kırılmanın en acısız şekli arap sermayesi ile birlikte hareket ederek birazda amerikan teknolojisi özgür suriye ordusu denilen kuvvetleri desteklemek. hem eğitim hem teknoloji. ne zamanki esat 1-2 şehirlik bir yerde sıkışır kalır ordayken barış yapılır. işte o zaman biri özgür suriye biride esadiye diye bir devlet olarak iş tatlıya bağlanır diye düşünüyorum. yoksa libya örneği hiç iyi sonuç getirmez.




  • 
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.