Şimdi Ara

Dindeki Adaletsizlik İle İlgili Bir Soru (4. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
67
Cevap
0
Favori
1.528
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
1 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 1234
Sayfaya Git
Git
Giriş
Mesaj
  • İmtihan edilmek kısmı ve bu imtihanın hasredileceği kişi ya da kimselerin içeriği çok önemli.

    Ayette subhanallahu yuftenun sadagallahul fitan denmiş.

    Bu şekildeki bir deneme o rabbin kelimesidir ayetinin ışığı ile okunursa rasullere yoneliktir.

    Ye lameliften sonra gelir ve yeni bir kitabın geleceğini işaret eder. O rasul ki tevhid ile ve kendisinde bulunmaması gereken kusurda durarak bir kuytuda(kainat gibi) bir kadının en içten duasının adaletiyle bir yardımın ahlaki olanıyla ve kendisine tanınmış bir zamanda duşunerek miras(çı) bırakacak.

    Burada ayetin yonelimindeki arş ve kursunun izlediği tutum evlat denen unsurun ahlaki gelişimidir. Bireysel manada kişi kendisini bir evlat olarak emanet alır ve ahlaki olarak kendisine olan beyanı imtihanidir.

    Bu açıdan kişinin kendisinde bulunmaması gereken kusurun eksiltildiği duşunulur.

    Bu duşunuşte kişi eksilerek kendisine evlat olamayacağını anlar. Buradaki rasulun imtihanı evlat kısmı ile anlaşılmış gibir. O Teala eşsizdir evlat edinmez gibi.

    Değişik teviller de mümkün ancak insanın kamil olanının dışındaki imtihanı dinde kabul görmez. Bu yüzden insanların kemal basamağındaki en ust değerinin imtihanı asıldır. Yaradanu Teala ile muhattab olunmaz-olunamaz ve olunmayacakta.

    Bu nedenle bizim tefekkur ufkumuz ne kadar geniş olursa olsun veya iyi niyetimiz arda! ile sema! arasını doldurursa doldursun kendi kitabına saygısı olçusunde kemal bulamayan insanın imtihanının mumkun olmadığını kabulumuz gerekir.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: -abluka-

    Öncelikle bu soruyu kimseyi trollemek veya dini inançlarına hakaret etmek için sormuyorum aklıma takılan bir soru var belki mantıklı cevap verebilen birileri çıkar.

    Aslında sıkça sorulan bir soru ama bu soruya aynı şekilde sıkça verilen cevaplar benim için yetersiz.

    Bildiğim kadarıyla müslümanlıktan haberi olan ve müslüman olmayan herkes cehenneme gidecek.Şimdi ben çok koyu ateist bir ailenin veya çok koyu müslüman bir ailenin çocuğu olabilirdim.Diyeceksinizki ama ateist,hristiyan ailelerin çocuklarındanda müslüman insanlar çıkıyor.Bu istisnai bir durum yani bana göre ateist bir ailede doğan çocuk %80 ateist müslüman bir ailenin çocuğuda %80 müslüman olur.

    Bunun üzerine şunuda diyebilirsiniz eee ama ateist ailede doğup müslüman olmanın mükafatı çok daha yüksek.Bu yine durumu değiştirmez benim açımdan çünkü her koşulda ortada bir adaletsizlik söz konusu yani ben sorgulamaya açık bir ailede doğup din üzerine fazla kafa yorup ateist oldum ve cehenneme gidicem diyelim ama sorgulamaya hatta düşünmeye bile ihtiyacı olmayan koyu müslüman bir çocuk sınavı kazanıcak ve cennete gidecek.

    Yani ortada bir sınav olmasını anlarım ama sınavın adil olması için herkesin eşit olması gerekmezmi ?
    Yani din ayırmadan Tanrı şunu diyemezmiydi benim için insanlar ikiye ayrılır iyi insanlar ve kötü insanlar. Herkes yaptığı kötülüklerin bedelini öder bunun ötesinede karışmam.

    Biraz uzun oldu kusura bakmayın.

    herkes sınavda ama herkesin soruları farklı

    soruların aynı olması beklenemez ama cevaplar aynı

    müslüman bir ailede yetişmek cennete girmek için yeterli değil kaldıki oraya girmek basit değil

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Sorular ve şartlar eşit değilse otomatik olarak adaletsiz oluyor.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi -abluka- -- 9 Mart 2016; 21:22:24 >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: -abluka-

    Sorular ve şartlar eşit değilse otomatik olarak adaletsiz oluyor.

    o zaman bir çeşit robot olurduk her şeyin aynı olması durumunda

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: seker1adam


    quote:

    Orijinalden alıntı: -abluka-

    Sorular ve şartlar eşit değilse otomatik olarak adaletsiz oluyor.

    o zaman bir çeşit robot olurduk her şeyin aynı olması durumunda

    Robot olmaya gerek yok çözümü gayet basit sadece görmek istemediğin için göremiyorsun çünkü bu şekilde eğitildin hiç aksi söylenmedi.Ben söyliyeyim o halde dünyanın her yerinde iyi iyidir kötüde kötüdür.Yaratıcı eğer deseydi iyi insanlar cennete kötüler cehenneme gider diye mutlak bir adalet sağlanmış olurdu.Bu benim düşündüğüm çok basit bir sistem sen birde eğer daha detaylı şekilde gerçekten yaratıcının koyduğu bir kural olsaydı ne kadar mükemmel olacağını tahmin et.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: -abluka-

    quote:

    Orijinalden alıntı: seker1adam


    quote:

    Orijinalden alıntı: -abluka-

    Sorular ve şartlar eşit değilse otomatik olarak adaletsiz oluyor.

    o zaman bir çeşit robot olurduk her şeyin aynı olması durumunda

    Robot olmaya gerek yok çözümü gayet basit sadece görmek istemediğin için göremiyorsun çünkü bu şekilde eğitildin hiç aksi söylenmedi.Ben söyliyeyim o halde dünyanın her yerinde iyi iyidir kötüde kötüdür.Yaratıcı eğer deseydi iyi insanlar cennete kötüler cehenneme gider diye mutlak bir adalet sağlanmış olurdu.Bu benim düşündüğüm çok basit bir sistem sen birde eğer daha detaylı şekilde gerçekten yaratıcının koyduğu bir kural olsaydı ne kadar mükemmel olacağını tahmin et.

    Hesap sormak siğaya çekmek, ancak Allahü Azimüşşân'ın hakkıdır, mahlûkatın O'na sual ve hesap sormaya hakkı yoktur

    İslâmiyet'te, bir İslâm beldesinde dünyaya gelen kimsenin mutlaka cennet ehli olacağına dair bir hüküm yoktur. İslâm tarihini tetkik edenler bilirler ki, Asr-ı saâdet'te Hazret-i Resulüllah (asm)'ın kapı komşusu olan Yahudiler Müslümanlığı kabul etmemiş ve hayatlarını Yahudi olarak sürdürmüşlerdir. İslâmiyet, Resulüllah (asm)'ın devrinde en canlı devrini yaşamış olmasına rağmen, o gün Mekke'de yine müşrikler ve kâfirler vardı. Eğer Mekke'de doğan bir insanın Müslüman olması gerekseydi, Ebû Cehil'in, Hazret-i Resulüllah (asm)'ın öz amcası Ebû Leheb'in de Müslüman olması icab ederdi.

    Bilindiği gibi, Hz. İbrahim'in babası Nemrud'un putçusuydu ve inkârcılardandı. Lût Aleyhisselâm'ın karısı, Nuh Aleyhisselâm'ın ise hem karısı, hem oğlu imân etmedi. Diğer taraftan. Firavun, Allah'ı inkâr edip ulûhiyet dâva ederken, Hz. Musa (as) onun sarayında, hatta onun kucağında yetişti. Firavun'un karısı da Allah'a inanan bir kimseydi.

    Demek ki, Rabbini arayan ve O'na yönelen bir kul, Firavun kucağında bile olsa hidâyet nuruna kavuşur. Eğer bir kul hakka karşı kör olsa, peygamber oğlu veya peygamber babası olması dahi onu felaketten kurtaramaz. Bugün de İslam memleketlerinde binlerce camiler, minareler, ezanlar, İslamî örf ve âdetler, hatta mezar taşları İslam'ı telkin ederken, anlatırken, hâlâ İslam'dan uzak ve Allah'tan gafil nice insanlar yok mudur?

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Müslüman bir ailede doğan şanslı değildir. Ateist bir ailede doğan şanssız değildir. Müslümanım demek insanı kurtarmaz Kuranı yaşamak insanı kurtarır. Kuran da ortada kimse müdahale etmiyor ulasabilenler kurtulur

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • 
Sayfa: önceki 1234
Sayfaya Git
Git
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.