Şimdi Ara

'FAKE' LERİN FARKINDAMISINIZ , DİKKATLİ OLMAK GEREK

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
1
Cevap
0
Favori
381
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • uzun zamandır bu foruma takılırım ama son zamanlardki kadar FAKE nick kullanan arkadaşa rastlamadım bu forumda ..


    ülkemizin son zamanlardaki durumu sanki Forumada sirayet etmiş , yani gerçek kimlik ve karekterlerini saklayan insanların güya milleti bilgilendirme adına yaptıkları kışkırtıcı haberler ve yayınlar forumada sıçramış ..

    Özellikle şu anki hükümet ve cumhurbaşkanlığı seçimleri ile ilgili konularda yapılan yorumlarda bu tür seviyesizleri fazlası ile görmekteyiz..


    Gerçi fake nick kullanan arkadaşa niye dediğinizde " iyide beni attılar forumdan ben uzun zamandır üyeyim aslında" gibi bir mazeret geliyor hemen .

    "işte sorun burada senin seviyeni ve üslubun bu foruma uygun olmadığı için atmışlar hala kasıyorsun , milleti edepsiz uslubunla ve seviyesiz tesbitlerinle tahrik etmeye çalışıyorsun.." diyorsun ama anlatamıyorsun .. ..


    Ülkemizin içinde bulunduğu hale tepeden bakıp iyi analiz yaptığını düşündüğüm bir yazarın makalesini sizlerle paylaşmak istedim..

    Dikkatle okununca FAKE lerin neler yapmak istedikleri çok net anşaşılır.. Özellikle ÇANAKKALE kısmınd gayet önemli tesbitler yapılmış


    Yeni Bir Müdahale Senaryosu
    19.03.2007

    Baykal; “Erdoğan’ın köşk adaylığını engellemek için askerlerin devreye girebileceğini” söyledi. Bu bastıramadığı bir temenninin tezahürü olsa gerek.

    Halkın iradesi ile bir yere gelemeyeceğini anlayan herkes gibi Baykal’da postalların gölgesine sığınıyor. Milletimiz ordusunu sever, askerlik konusunda üzerine düşeni yapar; ancak askerin siyasete müdahalesinden ve siyasetçinin asker gölgesine sığınmasından hoşlanmaz. Demokrasi tarihimiz postala selam duranların nasıl halkın gazabına uğradığını gösteren örneklerle doludur. Uzağa gitmeye gerek yok, 28 Şubat goy-goycularından kim var ortada?

    Konumuz CHP’nin erimesi, tükenmesi, faşizan, militer eğilimlere kayması değil. Baykal’ın “Genel Kurmay’ın devreye girebileceği” sözü, üzerinde durmaya değer. Bu mevzuda bana oldukça mantıklı gelen bir senaryo var. DTP il başkanlarının yaptıkları akla ziyan açıklamalar ve DTP il teşkilatlarına yapılan baskınlar sonucu oluşturulan provakatif hava bu senaryoyu destekler nitelikte.

    Kendilerini “memleketin asıl sahibi”, başkalarını; “kendilerinin müsaade ettiği kadar sahibi” gören kesimler demokratik yollarla da gelmiş olsa AKP den rahatsızdı. Derin-karmaşık kurgularla hükümeti alaşağı etmeyi denediler. Saunalar, Şemdinliler, Atabeyler, Danıştay baskınları hükümeti kündeye getirmek için ortam hazırlamanın araçlarıydı. Derin spekülatörlerimiz bu kurgularında hep fiyasko yaşadılar. Örnek Paşa’nın günlüğünde de ifade ettiği üzere “AY IŞIĞI” adıyla bir ihtilal planı bile yapılmıştı. AKP ballı olduğundan mıdır, yeni nesil cuntacıların yeteneksizliğinden midir, toplumda bu tür müdahalelere karşı bir direnç oluştuğundan mıdır projelerin, provokasyonların hiç birisi başarılı olamadı.


    Ortamı germek, suyu bulandırmak isteyenler başarılı olamadıkları gibi kurguların arkasından çıkan asker kişilerden dolayı 5000 yıllık kurumumuz Türk Ordusuna da güveni sarstılar. Tarihi şanlı mücadelelerle dolu ordumuzu milletine ve hükümetine tuzak kuran bir müessese olarak gösterdiler.



    Son zamanlarda sahneledikleri bütün senaryolarda başarısız olan kökü-kökeni karışık yapılar ülkeyi yeni bir kaosa sürüklemek, demokratik süreci kesintiye uğratmak için yeni denemeler peşindedirler. Senaryonun Cumhurbaşkanlığı seçiminden önce uygulanması gündemdedir. Ortam hazırlanamamış olursa genel seçimler öncesinde herhangi bir tarihe de ötelenebilir.



    Planın ana aktörleri Türkçü ve Kürtçü şovenlerdir. Ancak Malatya, Sivas gibi illerimizde de alevi kartını devreye sokabilmek içinde altyapı çalışmaları devam etmektedir.


    Plan gereği;

    baharın ısınması, meşelerin yaprak açmasıyla ortam ısıtılacaktır. Doğu, Güneydoğu bölgemizde PKK’lı teröristler azıtacaklar; yeni saldırılarla, büyük şehirlerde çıkaracakları huzursuzluklarla tansiyonu yükselteceklerdir. Bunların içerideki siyasal uzantıları iyice ukala-laşarak haddi aşan açıklamalar yapacaklardır (bunlar kısmen yapılmıştır). Örgütün dağ ve ova kadrosunun tahrik dolu söz ve tavırlarına, ulusalcı ekipten yine şiddet ve tahrikle karşılık verilecek ortam bütünüyle elektriklendirilecektir. Baharla birlikte azgınlaşan terör eylemlerinden dolayı nazarlar bütünüyle K Irak’a dikilecek, askerin içindeki şahinlere K. Irak’a girme konusunda gerekçe oluşturulacaktır. Gergin havadan etkilenen kamuoyu medyanın da devreye sokulmasıyla “K. Irak’a girmekle problemin çözüleceğine” inandırılacaktır. Sınırlarımız içerisinde bostan eken, toz ticareti, mazot kaçakçılığı yapan mebzul miktarda PKK’lı terörist varken niye ısrarla K.ırak sorusunu duyan bile olmayacaktır. Hükümet “terörle mücadele etmiyor görünmemek için” şahinlerin taleplerini kabule, K.ırak’a girmeye zorlanacaktır. K. Irak’taki Kürtlerle bir çatışma, temas bekliyorsanız yanılıyorsunuz. Zira K. Irak’a girme sembolik olacaktır. Uçaklar birkaç sorti yapacak, isabetsiz birkaç top atışı yapılacak ama asıl savaş içeride yaşanacaktır.



    Kendilerine ortalığı karıştırma rolü verilen bazı guruplar Türk askerinin K Irak’a girmesini bahane ederek memleketi ateşe vereceklerdir. Diyarbakır il başkanına “Kerkük’e saldırı Diyarbakır’a saldırıdır” sözünü söylettirenler, her türlü ırkçılığı ve ayrımcılığı körükleyenler Kürtçü ve ulusalcı figüranlarla sahneye inerek ortalığı iyice karıştıracaklardır. Olaylar doğudan çok batıda, özellikle Büyükşehirlerde İstanbul’da Ankara’da cereyan edecektir.


    Asıl proje işte tam bu noktada devreye girecektir. Pek çok karmaşık olayı, kurguyu kullanan ancak bir türlü kendine müdahale zemini oluşturamayan cuntacılar EMASYA PROTOKOLÜ’nün bu tür karmaşık durumlarda kendilerine sunduğu imkândan yararlanarak askeri Büyükşehirlere, alana indirecekler. Onlara rağmen olaylar büyüyerek devam edecek. Olayların bastırılamaması? Güvenliğin temin edilememesi? cuntacılarımıza “olağanüstü hal”den “yönetime el koyma”ya kadar pek çok imkân oluşturacak. Arkasından seçimler ertelenecek. Kriz durumundan dolayı Cumhurbaşkanının görevine devam etmesi zarureti doğacak. Sivil otorite etkisiz hale getirilerek memleketimiz POST ÖTESİ BİR MÜDAHALEYLE cuntacıların posta oturmasına bir defa daha şahit olacak.


    Demokrasiye tabiî ki yeniden geçilecek. Ancak her ihtilal sonrası olduğu gibi birileri dengeleri yeniden kendine göre kuracak, bazılarının kaybettiği ayrıcalıklar balans ayarıyla eski sahiplerine iade edilecektir. Memleketimiz demokratikleşme sürecini tamamlayamamış, “gelişmekte olan” bir ülke olarak serüvenine devam edecektir.


    Bu bir senaryo. Ama benim uydurduğum atmasyon bir senaryo değil. Bu senaryodan sayın Baykal da haberdar olmalı ki “Genel Kurmay’ın Müdahalesinden” bahsediyor.



    * * *

    ÇANAKKALEDEN RAHATSIZ OLANLAR

    Türkiye’de Çanakkale savaşına giderek artan bir ilgi ve merak var. Genç yaşlı erkek kadın, öğrenci esnaf akın akın Çanakkale’ye gidiyor. Çanakkale’ye giden ve ben etkilenmedim diyen kimse yok.

    Türk-Kürt-Arap-Çerkez herkes Çanakkale’de kendinden bir şeyler buluyor. Çanakkale’de sizi saran manevi bir atmosfer var. Oraya giden Türk insanı ülkesinin değerini, kardeşliğin gücünü keşfediyor. Ortak duygularımızın, ortak noktalarımızın farkına varıyor. Çanakkale’nin müthiş bir birleştiriciliği, cezp ediciliği var.

    250.000 şehidin, gencecik yaşta hayatlarını feda etmiş vatan evladının destanı büyülüyor insanı. Yıllarca yedi düvelle yetmiş cephede savaşarak bitkin düşmüş bir milletin şahlanışını, azmini, iradesini, vatan aşkını görüyorsunuz Çanakkale’de. Savaşların, yokluğun ağında tükenmek üzere olan bir milletin Allahın inayetine, fevkalade hallere mazhar oluşunu iliklerinize kadar hissediyorsunuz. Ne var ki tarihimizle, maneviyatımızla bağlarımızı koparma arzusundaki bazıları Çanakkale’nin bu birleştirici, maneviyat dolu havasından rahatsız oluyorlar. Bu nedenle Çanakkale’ye alternatif oluşturma peşindeler. Çanakkale’yi Osmanlı’nın hurafe bulaştırılmış savaşı olarak görüyorlar. Bazı mahfiller irtica bulaşmış! Çanakkale’ye alternatif olarak Cumhuriyetin savaşları dedikleri Sakarya Muharebesini, Dumlupınar Muharebesini öne çıkarmaya çalışıyorlar.


    Dumlupınar da bizim Sakarya’da. Malazgirt, Kosova, Yemen ve Çanakkale de… Cumhuriyetin ilk yıllarında yaşanan yeni devleti kutsama adına eskiyi aşağılama alışkanlığını bırakmalıyız artık.


    İngilizlerin, Fransızların resmi kayıtlarına geçmiş olağanüstü olaylardan ve ortaya konan müthiş mücadeleden; bu mücadelenin bir milli şuura, milli bütünlüğe dönüşmesinden hangi Müslüman-Türk rahatsız olabilir ki?



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi ASURBANIPAL -- 20 Mart 2007; 14:48:43 >







  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.