Şimdi Ara

Film indirmek hk.

Bu Konudaki Kullanıcılar:
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
11
Cevap
0
Favori
1.351
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
2 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Şimdi şöyle bir düşündüm de...

    Yaşı benim gibi olanlara ithafen..
    İnternetten film indirenlere, korsan film satanlara ithafen..

    Bizim kuşak bir garip kuşak. Yaşım 40 benim. Ve biz neler yaşadık, bugünlere nasıl geldik?

    Biz pc'lerin şaha kalktığı dönemde mario oynayarak başladık pc'de oyun oynamaya, kopya vcd'ler izledik şimdiki en basit cep telefonuyla izleyebileceğiniz en kötü görüntüleri bilgisayarda. 1.44'lük Disketlerle 1 tane mp3'ü 4 diskete bölerek taşıdık. 9-10 mp3 için 40 disket lazımdı ve bunu yaptık gerçekten. 10 Şarkıyı 40'a böldük de taşıdık evimize işyerimize. O zamanlar bilgisayarda film izlemek diye bir derdimiz yoktu, zaten bilgisayar efekti de yoktu. Sonra vcd'ler çıktı. Piyasada satılan kopya bask vcd'leri alıp bilgisayarlarımızda izledik. İnternet neredeyse kimsede yoktu, olanlarda da 56k hızındaydı ve aşırı pahalıydı. O dönemler çıktı zaten cep telefonları da. Onlar da aynı şekilde ya kimsede yok, ya da alanlar bir servet ödeyip alıyordu.

    Seneler sonra sonra dvd'ler çıktı, hakim oldu piyasaya. Bilgisayarlar yaygınlaştı. Alım gücü artmadı ama cihazlar ucuzladı. Ulaşmak daha kolaydı. Her köprü üstnde, altında birer birer görünmeye başladı korsan dvd satanlar. Bir tanesiyle şöyle bir diyalog yaşadım matrix 2 çıktıktan kısa bir süre sonra :
    -selamun aleyküm
    -aleyküm selam.
    -matrix 3 çıktı mı birader?
    -daha çıkmadı, çövrülüyo.

    Korsan film satanlar hakimdi holywood piyasasına. Adamlar gayet iyi biliyordu hangi film piyasaya çıktı hangisi çövrülüyor.


    Sonra internet yaygınlaştı, filmlere ulaşmak çok hızlı ve kolaydı. İndirdik filmleri üçer, beşer- onar. doldurduk diskleri. Bir insanın ömrü boyunca izlemek için zorlasa dahi izleyemeyeceği, ömrünün yetmeyeceği kadar çok film indirdik bilgisayarlarımıza. Arşiv manyaklığı başladı, film izlemekten daha keyifliydi. Top 250, Oscarlı filmler vesaire.. Manyak gibi indiriyorduk, heryer çanta çanta dvd'lerle dolmuştu. Mux ediyor, altazı gömüyor, ses dosyası ekliyor hem upload ediyor hem download ediyorduk. codec değiştiriyor, yer kaplamasın diye rmvb'lere çeviriyor, tek tek player'da deniyor ondan sonra arşive kaldırıyorduk. Bir filmi yeniden codec değiştirip convert etmek ortalama 8 saat sürüyordu iyi bir bilgisayarda. Ve bununla her gün her gece uğraşırdık. Bazılarımız bu indirme yazma, satma işinin ticaretini yapmaya başladı ve iyi de para kazandı ben şahidim pek çoğuna.

    O dönemler revaçtaydı divx altyazı siteleri, çok meşhur iki tanesi hala yayında. Oradaki gönüllü çevirmenlik yapan çocuklardan birisi demişti :
    -Benim çevirdiğim bir altyazıyı adı meşhur bir dvd firması piyasaya sürdüğü filmine koymuş. Şu anda satılan bandrollü, orijinal olan bu film benim çevirdiğim altyazı ile satılıyor. Ve ben hiçbir hak iddia edemiyorum.

    Hakların yenmeye başladığını görmeye başladık ufak ufak. Ama ters köşeden başladı bu. Zor anladık, zor fark ettik. Helal haram konusu geldi gündeme. Benim gibi olanların bir kısmı arşivini yok etti. Ben matkapla deldim parçalayıp attım ki kimseye yar olmasın.
    İnanmayanlar için ekleyeyim, 2008’de şu yazıyı yazmışım bir foruma :

    --------------------------------------------------------------------------------------------
    07-04-2008, 20:39
    2000'e yakın film. Tüm dünya ülkelerinden. imdb top 250 + son 25 yıl tüm altın palmiye ödülül, bafta ve daha bir sürü ödüllü filmler.. aşağıdaki resimdeki hale getirdim.

    gerekli olan ekipman :
    1 adet 650 watt matkap
    1 adet matkap için 6-8 mm'lik tahta matkap ucu "metal ve elmas uç ile denedim olmadı en iyisi tahta delici uç"
    1 adet boş karton kutu
    1 adet boş karton kutuyu yapıştırmak için koli bandı
    1 adet balkon
    1 adet elektrik prizi
    1 adet insan :)
    700'e yakın dvd ve cd
    1 adet sigara ve çakmak

    sonuç :

    http://img296.imageshack.us/img296/2159/96299529qb5.jpg
    http://img296.imageshack.us/img296/1667/15616561un0.jpg

    --------------------------------------------------------------------------------------------
    Ve şimdiye bakıyorum bir de.

    Şu anda evimde digitürk var ve aylık cüzi bir miktar ödüyorum. Dahili uygulaması ile (tv’de) bir ayda yüzlerce filmi ücretsiz izleme hakkına sahibim. Örneğin bugünlerde Marslı, Jüpiter yükseliyor, Yargıç gibi filmler yayında. Ben bu filmlerin blu-ray versiyonlarını almak için şu anda film başına en az 40 lira vermeliyim. Neden?

    İşte asıl mesele burada. Neden?

    Neden bir filme neden para vermeliyiz? Bak digitürk bedava yayınlıyor. Turkcell + da aynı şekilde. Hatta bir filme 40 lira vereceğine bu iki yayıncıdan birine 14 lira verince sana 1 film parasına 1000 film veriyorlar. Ama internette aynı film tamamen ücretsiz. Tv, digitürk, turkcell+ veya başka bir yayın sadece haberleri izlemek için midir? Haber izleyeceğimiz zaman tv’yi açarız, film izlemek için de arşiv yaparız. En yüksek kalitede filmleri biriktiririz, 10 gb, 20 gb hatta direk bluray indirip 40 gb yapanlar da var. Hard disklerimiz dolar taşar gene. Eskisinden hiçbir farkı yok. Arada şu fark var, kalite. Biz eskiden vcd kalitesinde kötü görüntüleri arşivlerdik, siz şimdi yüksek kalitede filmleri arşivliyorsunuz. Aradaki kişisel kul hakları, emekler çabalar hepsi kaynayıp gidiyor. Asıl üreticiye, asıl emeği geçenlere hiçbir şekilde film telif hakları ulaşmıyor. Parayı kazananlar “matrix hala çövrülüyor gardaş” diyen köprü altı satıcıları ve benzerleri.

    Bak sana ne diyeceğim. Geçen hafta Av Mevsimi filmini izledim bitirdim. Sonra ekstra seçeneklerden filmin yapım aşamalarını izleme şansına eriştim. Bu film şimdi internette 1080p, 720p, divx, xvid, genişletilmiş versiyon dünya kadar var. İndirirsin izlersin. Ama bu kamera arkası görüntüleri orada yok ve ben izlerken ne gördüm biliyormusun? Senin bu indirip izlediğin film için girdiğin kul hakkı sayısı 1 değil. Bak en basitinden örnek veriyorum, içimizden biri hepimizin sevdiği biri bu Cem Yılmaz. Şener Şen ve diğerleri. Film icabı bu filmde bir kız sesi canlandırılıyor ve kızın görüntüsü yok. Sırf ses kayıdı için 120 tane başvuru yapılmış ve 120 kayıt alınmış. 120 kişi geldi, para harcadı, sıra bekledi. BElkide başvuru için aç kalmasın diye sandviç verildi veya bir miktar ödeme yapıldı. 120 tane ses kayıdı yapıldı ve hepsi bunun için emek, zaman harcadı. Sadece 1 kişi seçildi ama 120 kişi geldi oraya ve biz hiçbir zaman ismini öğrenemeyeceğimiz bu 120 kişinin hakkını filmi ücretsiz indirerek nasıl ödeyeceğiz? Bu filmde Şener Şen, Cem Yılmaz ve bir oyuncunun daha dublörü oynadığını biliyormuydunuz? Sen sadece Cem Yılmaz’ın parasını vermediğini mi düşünüyorsun? Ben hiç bilmiyordum ki yerli herhangi bir filmde sadece set ekibi 300 kişiyi geçiyor. Ve ben gerçekten bilmiyordum basit bir dere sahnesinin geçek görünmesi için hurdalıktan 3 kamyon çöp, hurda satın alındığını, dere kenarına görsel uzmanların yerleştirdiğini ve film bittikten sonra tekrar 3 tane kamyon kiralayıp bu pisliklerin alınarak dere kenarının temizlendiğini.

    Şimdi sen sevgili dostum, internetten film indirerek hangi hakkı savunacaksın?
    Peki, yayıncısından dağıtımcısına, 300 kişilik set ekibinden 120 kişinin ses kayıdına, 3 esas oyuncu yanında 3 dublör ve sayısı 100'ü geçen oyuncuların, aşçısının, şöförünün, hamalının, ışıkçısının, kostüm/makyaj/görsel tasarımcılarının, yönetmenin oyuncuların toplamda 1 filmde 1000 kişiyi bulan bunca emeğin hakkını internetten indirerek nasıl ödeyeceksin?







  • Özet:

    Eskiden internet yok gibi bişeydi.Bir şarkıyı 3 diskete anca sığdırırdık.Şartlar iyileşti izleyemeyeceğiz kadar filmi arşiv yapmaya başladık.Korsan film için türkçe altyazı yapan adamın altyazısını alıp orjinal filmde bandrollü olarak kullanıp sattılar.Adam hak iddia edemedi.Geçenlerde Av Mevsimini izledim ve korsan kullanarak çok fazla insanın hakkını yediğimi anladım.Korsan kullanmayın yüzlerce insanın hakkını ödeyemezsiniz.

    Hocam haklısınız.Katılıyorum.Ancak korsan sektörü hiç bitmeyecek.Eskiden dr vardı gelecekte de olacak.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • film izlemek bile sıkıntılı, günahsız film yok gibi, birde üstüne kul hakkı eklenince... Alllah'tan bende tevbe edenlerdenim. İzlememek en doğrusu. Kul hakkına girilmemeli.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Kaplan261 -- 23 Mart 2016; 0:17:21 >
  • Rıza.BN. kullanıcısına yanıt
    Çok güzel bir konu, bunu tüm samimiyetimle söylüyorum. Size katılmıyorum bu konuda, sebeplerini açıklayacağım. Yine de, keşke herkes sizin gibi duyarlı insan olsa, konuyu açtığınız için teşekkür ederim :). Lütfen mesajımı sonuna kadar okuyun, sizin de düşüncelerinizi merak ediyorum.

    Bu konuyu zamanında ben de düşündüm, ben tam aksi bi fikre kapıldım :). Nedenlerine geliyorum. Ben bir dünya vatandaşıyım, bu yüzden benim için önemli olan dünya ve tüm canlılar. Sanatın insanlar üzerindeki etkisi çok büyük, toplumu ayakta tutan şeydir. Bunu bilimsel makalelerde destekleyebilirim, kafamdan uydurma mahalle ağzıyla söylenmiş bir söz değil :). Türkiye'deki gelirimizi düşünelim, 1000-4000 arasında ortalama maaşlar. Bir film DVDsi 20-25 tl. Bu insanlar dolarla satış yapıyor, biz Türk lirası olarak ödüyoruz. Hele ki bazı filmlerin fiyatı 60tl'ye yükselebiliyor.

    Okan bayülgen bi programında tiyatro çok pahalı diyene ''şikayet edeceksen gitme'' dedi. Nasıl şikayet etmesin ki bu kadın? Evet tiyatrocuların hakkı tabi emeklerinin karşılığı, ama insanlığın ilerlemesi için bazen düşük karşılık beklememiz gerekebiliyor.

    Aynı şeyi kitap için destekliyorum özellikle, korsan kullanımını yani. Kitap fiyat olarak çok değişkenlik gösteriyor, benim kullandığım veya okuduğum kitaplardan yola çıkarsam 5-200 tl arasında değişkenlik gösteriyor. Yine de ortalama rakam verecek olursak 30 tl kitap için.

    Şimdi işin matematiğine geçelim :) Ülkemizdeki insanların çoğunluğu asgari ücret (1007 tl) alıyor. Düz hesap 1000 yapalım. Ayda 4 kitap okusa 4x30= 120. Ayda 4 film izlese 4x25=100. Sadece kitap ve DVD için aylık toplam 220 tl gidiyor. Geriye kaldı 780 tl.

    Tiyatro? yok, dışarıda yeme içme? yok. Geriye hiçbir şey kalmıyor maalesef. Kültürel anlamda gelişmezsek yerlere çöp atmaya, birbirimizi kınamaya, hayvanları öldürmeye devam edeceğiz.

    GENEL TOPARLAMA;
    - Dolar cinsinden satılanı, Türk lirası cinsinden satın alıyoruz (Bizim 3 ödediğimiz, onlara 1 olarak gidiyor zaten).
    - Toplumun gelişmesi için sanat şart.
    - Bunu ülkem adına değil sadece, tüm dünyanın (insanlığın) ileri gitmesi için istiyorum.

    Bir de son olarak kitap konusunda içinizi rahatlatayım, bizim 30 liraya aldığımız kitaptan, yazara maksimum 3tl felan gidiyor. (Yani %3-10 arasında) Bu son söylediğim için bilimsel kaynağım yok, yine de ekşi sözlükteki şu başlığı okursanız bence yardımı olabilir daha iyi anlatabilmem açısından.
    https://eksisozluk.com/entry/59602019

    Yine tekrar edeyim, bu başlığı açtığınıza sevindim, keşke hep böyle konularda başlıklar açılsa.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi marvellous123 -- 2 Temmuz 2016; 5:40:17 >




  • Haklısın diyecek bir sözüm yok
    Şu anlık benim için efsane olan filmler arşivimde param olunca blu-ray'lerini alacağıö ve arşivi sileceğim

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • marvellous123 kullanıcısına yanıt
    Kitap kısmı olmadı işte. Çok net söylüyorum, bir adet kitap için 30TL az bile.
    Bir filmi izlersin, eğlenirsin, korkarsın, üzülürsün ve biter. Film piyasasını bilmiyorum ama kitaptan pahallı olduğu kesin.
    Bir kitap okursun, hayatın değişir. Tonla bilgi edinirsin. Filmden daha az ödersin.
    Bir kitabın yazım aşamasını kolay zannetmeyin lütfen.
    3TL masraf etti diye 3TL'ye mi satacaktı adam kitabını? Bu nasıl bir bakış açısı?
    O adamın emeği ne olacak? Kafasını masa başında patlattığı günler? Bir kitap 3 ayda mı yazılıyor?
    Çoğu yıllar alıyor.
    Yorumunuzda sürekli bilimsel makale vs demişsiniz ama bilimden ve dünya satış pazarlaması stratejilerinden epey uzaksınız.
    Bir yazar 3TL masraf etse dahi kitabına,
    Onlarca basın eviyle görüşmek zorunda.
    Bir yazar bu kitabı yazarken, para kazanamaz. Günün büyük bölümünü bu işe harcar.
    Sermaye gerekir. Neyse uzatmaya gerek yok ama kitap kısmı feci şekilde yanlış

    Dipnot: Yanlış anlaşılmasın kitapların ucuz olmasını çok isterim ama herşeyin pahallı olduğu bir ülkede 30Tl kitap normal



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi NeverReplay -- 2 Temmuz 2016; 13:31:54 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Böyle şeylere takılacağınıza yeni çıkan trt vergisine sayısal lotodaki şikeleri konuşalım

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • NeverReplay N kullanıcısına yanıt
    Sanatın her dalı hayatını değiştirir :). Sadece doğru yapıtı bulmakta olay bence.

    Alacakaranlığın filmini de izlesen, kitabını da okusan bir şey katmayacağı aşikar. Otomatik portakal filmini izlersen, hayatın değişir tabi.
    Kitap kısmına gelince, ekşisözlükteki linki okumuşsundur umarım, yazara 30tl kitaptan maksimum 3 tl gittiğini söylüyor. Hem de milletimizde şöyle bir algı var ''kitap için çok emek harcanıyor, film için emek harcanmıyor''. Film çekerken yaşanan zorluklar emekler insanlara koymuyor. Tahminimce sebebi, filmi izlemek kolay, kitabı okumak zor geldiği için.

    Film için makyajlar yapılır, hava şartlarının uygunluğu gözetilir, sahne olmayınca tekrar çekilir. Kast ajansta çalışan tanıdığın varsa kimileri doğru dürüst uyumuyor bile. Tüm sanat dalları çok büyük paralar hakediyor. Yine de, toplumun düzelmesiyle bu sorunları ortadan kaldırılabilir. Ne zaman üreten bir toplum oluruz, o zaman orijinal kitap ve film almak için para bulabiliriz :).

    Edit: Kitap mı yoksa film mi çok emek istiyor derseniz, net bir cevap veremem. Filmde de sonuçta koskoca kadronun uykusuz zaman geçirmesi söz konusu.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi marvellous123 -- 2 Temmuz 2016; 21:57:58 >




  • NeverReplay N kullanıcısına yanıt
    Yorumumu okudum, bilime aykırı bir şey belirtmemişim zaten. Sen olayı yanlış anladın, ben yazarın kazancından bahsediyorum 30 liralık kitaptan 3 lira kazanıyor diye. O kısımda da belirttim ''bu kısım bilimsel değil, ama yoruma güveniyorum'' diye. Zaten yazarların kitap başına aldığı para üzerine makale bulmak da oldukça zor olsa gerek. Şu an söylediklerimle satış pazarlaması stratejisinin ne ilgisi var? Ben toplumsal açıdan yaklaştım olaya. Kitap kısmı feci şekilde yanlış kısmını tamamen bilgi eksikliğine yoruyorum, çünkü bu yazının altındaki mesaj ''sinemayı boşver, o kolay yapılıyor''.

    Şaka yapıyorsun sanırım, sermaye gerekli diyorsun. Peki film çekmek için ne gerekli? Ayrıca sponsor var yok bilemem, ama film için daha çok para harcanıyor. Her şeyin pahalı olmamasının ardında da belki bir ekisklik yatıyordur :).
  • marvellous123 kullanıcısına yanıt
    Söylemeye çalıştığım şey sinemanın kolay yapıldığı değil. Sinemanında hayli zor bir alan olduğunun farkındayım. 2 saatlik film, 15 günde çekilmiyor. Ben bunu söylemedim mesajı yanlış almışsın.

    Sermaye kısmı için yine sinemayı katmadım. Kitap için sermayeden bahsettim, konuyu neden sinemaya getirdiniz anlamadım.

    Sanatın her alanının hayat değiştirdiğine ben inanmıyorum, bu sizin şahsi görüşünüz.

    Evet ben yanlış anlamışım. Kitaplar pahallı, maliyeti 3Tl olan kitabı 30tlye alıyoruz tarzında yaklaştın zannettim.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi NeverReplay -- 3 Temmuz 2016; 3:02:25 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • NeverReplay N kullanıcısına yanıt
    Arada yanlış anlaşılma olmuş belli ki :).

    Ben şu açıdan sinemayla kıyasladım, yani kitap istisna, sinema öyle değil gibi bi yaklaşım yaptığınızı sandım. O yüzden kitap için sermaye gerekiyor deyince bu şekilde bir anlam çıkıyor. Kitaba 3 tl eder demiyorum tabi ki, hatta tam aksine tüm sanat eserlerinin değerleri yüksek benim gözümde.

    Sanatın her dalının hayatı değiştirdiği bilimsel bir gerçek, bunu söyleyebilirim. Bununla ilgili makaleler okumuştum, genel olarak şunlardan bahsediyordu;
    - farklı düşünce katması
    - insanları düşündürmek, farklı perspektiften bakabilmek
    - insanda estetik kavramını oluşturur (bu çok önemli, Avrupa ve Kore'deki binalara bakınca, biz kutu gibi evlerde yaşıyoruz diyorum)

    Ben yine de bi şans verip denemenizi isterdim şahsen. Otomatik portakal filmini izleyip, yorumlarına bakın. Karşılığında ben de sizin istediğiniz kitabı okuyabilirim :). Bunu çıkar beklemeden yaparım, sadece insanların sinemayı bu şekilde kestirip atmasını istemiyorum. Sanatın tüm dalları önemlidir. Önemli olan eseri seçmekte bence. Kitaplardan uyarlanmış pek çok eserler de var sinemada, özgün üretim olan da. Sineklerin tanrısı, great gatsby veya my fair lady de bunlara örnek :).



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi marvellous123 -- 3 Temmuz 2016; 3:33:17 >




  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.