Şimdi Ara

Filmlerdeki tuvalet yapma ve diş fırçalama sahneleri hakkında

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
3 Misafir - 3 Masaüstü
5 sn
13
Cevap
0
Favori
328
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
2 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Not: Biraz gergin bir ruh halinde yazılmıştır sizler sakince okuyunuz lütfen değerli forum arkadaşlarım.

    Not 2: Neredeyse tüm filmlerde var bu sahneler. Yani benim şu an izlediğim filmden bağımsız bir konu.


    Özellikle sanat filmlerinin vazgeçilmez sahneleri olan bu ikiliyle ilgili yorumlarınızı okumayı çok istiyorum.


    Yani bilmiyorum arkadaşlar, benim izlediğim filmlerde mi denk gelip duruyor yoksa hoşlanmadığım için mi beni buluyor anlamıyorum. Demin bir film açtım karakter büyük tuvaletini yapmaya gitti, ıkınırken kamera zoom yapmış surata terli bir surat. Arada bir de ıkınıyor böyle. Tuvaletini yaparken de sesleri de eklemişler bu arada.Yorumlara yazsak ne anlatıyor bu sahnede dakikalarca diye, "sen ne anlarsın yönetmen orada şunu şunu demiş" tadın da yorumlar gelecek o yüzden bu seçeneği geçelim.


    Bir de haldır huldur diş fırçalama, diş fırçası ile evi tavaf etme ve fırçayı eline almasından ağzını gargara etmesine kadar geçen süreçte dakikalarca bunları izlediğimiz sahneler var. Diş fırçası ağızın bir köşesinde birilerine laf yetiştirilen sahneleri de hiç bahsetmiyorum dikkat etmişsinizdir.


    Sayın senarist, yönetmen ve yapımcı kardeşlerimiz sizlere sesleniyorum. Ne anlatmak istiyorsunuz? Mesaj ne? Valla anlamıyorum. Demin açtığım filmde adam şu an tuvalette işiyor tam 35 saniyedir işiyor adam. Senaryoyla ilgisi ne, mesaj ne Allah rızası için ben niye bir adamın/kadının işeme sahnesini izliyorum? Hepsini geç sesi niye dinliyorum?


    Diyorsanız ki aslında orada şöyle bir mesaj var sen anlamıyorsun. Lütfen anlatın bu mesajı da dinleyeyim.




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi XpressMusic34 -- 30 Eylül 2023; 0:29:8 >







  • Bunu direkt mesaj kaygılı olarak düşünmemek gerek. Nasıl ki yemek, seks hayatın dahilindeyse; elbette ki genel olarak tuvalet ve banyo bu günlük hayatta en çok kullanılan rutinlerdendir. Aslında çok enteresan bir soru. Bunun için size teşekkür edebilirim kendi adıma.


    Elbette ki türe göre, yönetmenin banyo sahnelerini kullanma amacına göre bu değişkenlik gösterir. Fakat tuvaleti sadece dışkılama, diş fırçalama mekanı olarak görmemek lazım filmlerde. Örneğin, Hitchock'ın Psycho filmine kadar hiçbir filmde klozet gösterilmemiş, sansüre tabi olmuştur. Bunun nedeni tuvalet imajının nekrofili, ensest, yasak ilişki vb. gibi durumlarla bağdaştırılmasıdır. Çünkü genellikle banyo özneldir ve içeri girildiğinde o kişi çıkmadan ikinci biri dahil olamaz. Dahil olduğu an ya da herhangi bir sahne kişiyi banyoda gösteriyorsa sıkıntı var demektir. İnsanın gardının en düşük olduğu andır nihayetinde. Nitekim filmlerde en kritik 'gizleme' anları da banyolarla pekiştirilmiştir çoğu zaman. Bir ölü cesedini saklama, onu parçalara ayırma ya da yok etme, cinayet işlendikten sonra ortamı kolaylıkla temizleme (mermer, fayans vb. olduğu için) bu anlarda ortaya çıkar. Kusma, kürtaj, hamilelik öğrenme vb. hep burada gerçekleşir.


    Klozet delikli bir yapı olduğundan genelde kültürel olarak yozlaşmayı ifade eder. Gösteriliyorsa genelde bunun için gösterilir. Daha önce de söylediğim Psycho filminde kadının, çaldığı paralarla yapacağı planı yazdığı kağıdı oraya atıp üzerine sifonu çekmesi bunun ürünüdür. Ya da bakınız The Conversation filminde ana karakterin banyodan yan odaya dinleyip cinayete tanık olması, klozetin kanla dolması vb. gibi durumlar. İkinci bakış açısı olarak tamamen farklı halde Luis Bunuel'in aşağıda göstereceğim Le fantome de la liberte filminde klozeti yemek masasının oraya koyarak tamamen burjuva eleştirisi üzerine kafa patlatma da olabilir niyet.




    Stanley Kubrick'in de The Shining filmine bakarsak cinayetin ilk konuşulduğu yer tuvalettir. Ve o filmde adam banyoya saklanan karısını kapıyı defalarca kez baltayla vurarak öldürmek ister. Kubrick filmleri özellikle tuvalet/banyo metaforuyla çoğu zaman baş başa bırakır. Parasite filminde de yine dikkat edersek fakir ailenin evinde klozet onların boyunu aşacak şekilde tasarlanmıştır. Bu da, onların dışkıladıkları bir yerden bile daha aşağı olduğunu ifade etmek için kullanılır.



    Elbette öylesine kullanıldığı anlar da var. Her şeyi mesaj verme kaygısına yormamak gerek. Ama filmle özellikle uyuşan ikircikli durumlar varsa tuvaleti ya da banyoyu ona uygun yorumlayabiliriz. Buna uygunun sayısız makale ya da tez bulunabilir sosyolojik anlamda.

  • Filmlerdeki tuvalet yapma ve diş fırçalama sahneleri hakkında 


    Tuhaf bir konu vesselam. Diş fırçalama sahnesi diyince aklıma ''Dejavu'' filmi geldi. Mesaj olduğunu filan düşünmüyorum. Sadece en fazla '' bakın adam/kadın ne kadar yoğun. Tuvalete gidip, dişini fırçalayacak vakti bile yok'' gibi bir şey oluyor. Gerekli mi, bilmiyorum. Yeni nesil filmlerin zaten neredeyse hiç birini izlemedim diyebilirim.


    Bunun dışında görsel biçimde mesaj verilecekse ''Gölge Oyunu'' ve ''Muhsin Bey'' çoğu filmden daha güzel görsel mesaj barındırıyor. Yine aynı şekilde böyle mesajlar verilecekse Akira Kurosava filmlerini çok beğeniyorum. Klişe olacak ama otların, yaprakların rüzgardan savrulmasayıla bile duyguları geçirebiliyor adam.


    Hatta alakasız olacak ama Zelda Breath Of The Wild oyununda bile bu tarz teknikler kullanılmış sanırım.


    Bu tarz filmlerde bir de Nuri Bilge Ceylan filmlerini sevemiyorum bir ter. Hem sahneler uzun, hem de vermek istediği ''sıkıntı'' duygusunu gerçekten başarılı bir şekile hissettriyor seyirciye. Ama yine de tarzım değil.





  • Bunu direkt mesaj kaygılı olarak düşünmemek gerek. Nasıl ki yemek, seks hayatın dahilindeyse; elbette ki genel olarak tuvalet ve banyo bu günlük hayatta en çok kullanılan rutinlerdendir. Aslında çok enteresan bir soru. Bunun için size teşekkür edebilirim kendi adıma.


    Elbette ki türe göre, yönetmenin banyo sahnelerini kullanma amacına göre bu değişkenlik gösterir. Fakat tuvaleti sadece dışkılama, diş fırçalama mekanı olarak görmemek lazım filmlerde. Örneğin, Hitchock'ın Psycho filmine kadar hiçbir filmde klozet gösterilmemiş, sansüre tabi olmuştur. Bunun nedeni tuvalet imajının nekrofili, ensest, yasak ilişki vb. gibi durumlarla bağdaştırılmasıdır. Çünkü genellikle banyo özneldir ve içeri girildiğinde o kişi çıkmadan ikinci biri dahil olamaz. Dahil olduğu an ya da herhangi bir sahne kişiyi banyoda gösteriyorsa sıkıntı var demektir. İnsanın gardının en düşük olduğu andır nihayetinde. Nitekim filmlerde en kritik 'gizleme' anları da banyolarla pekiştirilmiştir çoğu zaman. Bir ölü cesedini saklama, onu parçalara ayırma ya da yok etme, cinayet işlendikten sonra ortamı kolaylıkla temizleme (mermer, fayans vb. olduğu için) bu anlarda ortaya çıkar. Kusma, kürtaj, hamilelik öğrenme vb. hep burada gerçekleşir.


    Klozet delikli bir yapı olduğundan genelde kültürel olarak yozlaşmayı ifade eder. Gösteriliyorsa genelde bunun için gösterilir. Daha önce de söylediğim Psycho filminde kadının, çaldığı paralarla yapacağı planı yazdığı kağıdı oraya atıp üzerine sifonu çekmesi bunun ürünüdür. Ya da bakınız The Conversation filminde ana karakterin banyodan yan odaya dinleyip cinayete tanık olması, klozetin kanla dolması vb. gibi durumlar. İkinci bakış açısı olarak tamamen farklı halde Luis Bunuel'in aşağıda göstereceğim Le fantome de la liberte filminde klozeti yemek masasının oraya koyarak tamamen burjuva eleştirisi üzerine kafa patlatma da olabilir niyet.



    Filmlerdeki tuvalet yapma ve diş fırçalama sahneleri hakkında


    Stanley Kubrick'in de The Shining filmine bakarsak cinayetin ilk konuşulduğu yer tuvalettir. Ve o filmde adam banyoya saklanan karısını kapıyı defalarca kez baltayla vurarak öldürmek ister. Kubrick filmleri özellikle tuvalet/banyo metaforuyla çoğu zaman baş başa bırakır. Parasite filminde de yine dikkat edersek fakir ailenin evinde klozet onların boyunu aşacak şekilde tasarlanmıştır. Bu da, onların dışkıladıkları bir yerden bile daha aşağı olduğunu ifade etmek için kullanılır.



    Filmlerdeki tuvalet yapma ve diş fırçalama sahneleri hakkında

    Elbette öylesine kullanıldığı anlar da var. Her şeyi mesaj verme kaygısına yormamak gerek. Ama filmle özellikle uyuşan ikircikli durumlar varsa tuvaleti ya da banyoyu ona uygun yorumlayabiliriz. Buna uygunun sayısız makale ya da tez bulunabilir sosyolojik anlamda.





  • Çok ilginç bir konu. Aslında film vs izlerken böyle şeylere takılmam. Siz konuyu açınca birden izlediğim filmler ya da dizilerdeki sahneler aklımda beliriverdi. Ama hangi filmin neresinde diye düşününce hiçbir şey aklımda değil. Aklımdakilere bakılırsa mesela diş fırçası filan demişsiniz. Aklıma gelen sahnelerde karakterin bir telaşı bir acelesi olduğu gibi algılar oluşuyor, öyle hissettiriyor. Tuvaletini yapıyor filan dediniz. Bu filmdeki sahneye filme göre değişir. Mesela Salak ile Avanak'taki tuvalet sahnesi bir komedi unsuru. ABD işi tabii buna kimi güler kimi gülmez. Aklıma gelen belli belirsiz sahneler var ama bunların da anlattıkları veya orada sahnenin öylece olup olmaması muğlak. Ed Wood'un dediği gibi bazı sahneler kişiye algılattıklarıyla bir mesaj da veriyor olabilir veya gerçekten hiçbir mesaj taşımıyor da olabilir. Hatta bazı durumlarda günlük olarak yaşadığımız şeyleri film bize göstererek film bizi yakalamaya çalışıyor olabilir. Neticede insanoğlu bir ortak yön, bir yaşanmışlık görünce dikkatini oraya verebiliyor. Bu illa tuvalet sahnesi olmak zorunda değil rabii, başka şeyler de olabilir. Mesela bir filmi izlerken kendinizden bir şey gördüğünüzde o filme daha çok dikkat kesilir o filmi daha çok seversiniz. Organik bir bağ kurarsınız. Karaktere bakarsınız, doğal bir karakter dersiniz, doğal bir olay dersiniz. Beyniniz siz fark etmese bile tecrübe ve bilgilerinize bakarak arka planda mantıksal sorgulama yapar. O beyni bir de Hızlı ve Öfkeli 10 filminde kullanın. Bünye filmi kabul etmeyecek, muhtemelen izlemek bile istemeyecektir.

    Keşke konu açmışken örnek film ya da dizi isimleri de verseydiniz. Örnekler üzerinden değerlendirmek daha iyi olurdu. Tabii aynı film ya da dizileri izlemişsek.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Değerli hocalarım, öncelikle kıymetli yorumlarınız için çok teşekkür ediyorum. Harika değerlendirmeler okudum. Konu tuhaf bir konu evet, çok haklısınız. İsmini konuda geçirmek istemeyen bir forum arkadaşımız özel mesaj atarak bana "Misophonia (Mizofoni)" konusu ile bu konunun ilişkili olabileceğini söylemiş. Hatta bana çeşitli test linkleri de göndermiş. Mizofoni rahatsızlığı olan kişiler bazı seslerden nefret ederlermiş bu sebeple o seslere maruz kaldıklarında tepki gösterirlermiş. Benim konumu bu şekilde yorumlamış kendisi. Elbette saygım sonsuzdur her görüşe.


    Benim konuyu açma sebebim kişisel bir rahatsızlıktan ziyade, bu meseleyi biraz da anlamlandıramamak üzerineydi. Siz değerli hocalarımın sunduğu örneklerde konu/senaryo oldukça güzel oturuyor ve bağlam kurulabiliyor. Ben buna hiç itiraz etmiyorum.


    İtirazım olan husus, birçok yönetmen/yapımcı/senaristin konuyla bir bağlam olmadan bu sahneleri eklemeyi çok sevmesi. Yani elbette senaryo ile uyumlu olacak diye bir şey de yok ama dakikalarca birinin küçük tuvaletini yapmasını sesli ve görüntülü şekilde neden izleyelim? Ya da diyorum büyük tuvalet yaparken ıkınmasında neden surat terlemesine zoom yapılıyor? Akabinde de büyük tuvalet yapma sesiyle rahatlamış bir surat ifadesi neden izliyoruz? İlle bir mesaj aradığımdan değil elbette.


    Denilse ki " hemoroid problemine dikkat çektik" vallahi ona da razıyım.


    Konuda tabiki haklı olarak film ve dizilerden örnekler vermem istenmiş. Aslında bu tarz sahnelerin bol olduğu film ve diziler aklıma gelse de konuyu o filmler üzerine yoğunlaştırmak istemediğim için eklemedim diyebilirim zira çok genel bir konu benim bahsettiğim aslında.


    Bazen süre kaygısı güdüldüğünü de hissediyorum. Bir şekilde bölüm süresi veya film süresi doldurulmak için mi ekleniyor acaba? Bunu da ihtimal dahilinde değerlendiriyorum doğrusu kendi kendime.


    Görüşlerinizi okurken hem bilgilendim hem de çok güldüm :) Sağolun var olun. Filmlerdeki tuvalet yapma ve diş fırçalama sahneleri hakkında 





  • Bu tür sahnelerin çoğunun hayatın sıradanlığını göstermenin dışında özel mesajlar içereceğini sanmıyorum. Belki "sanat filmi" olarak sınıflandırılan filmlerde içeriyor olabilir bilmiyorum, çünkü ilgi alanım dışında kalıyor :) . Gerçi ben (belki birkaç komedi filmi hariç) uzun uzun bu sahnelerin yer aldığı yapım hatırlamıyorum. Bir de sizi rahatsız etmesi durumunu Mizofoni'den ziyade , Fremdschaemen Sendromu ile ilişkilendirmek daha mantıklı gibi geliyor bana. Kısacası , yönetmenleri anlamak zor zenaat :)

  • XpressMusic34 kullanıcısına yanıt

    Bilakis film örnekleri verseniz örneklere tek tek kısa yorumlar yapılabilirdi. Ben şahsen izlediğim yapımlarsa bunu yapardım. Çünkü örnek olmayınca genel yorumlar yapıp geçiyoruz. Kendi örneklerimizi kendimiz veriyoruz. Belki de sizin izlediğiniz yapımlarda yönetmen sadece vakit doldurmak, filmi çekmiş olmak için çekmiş olabilir. Bu arada içinde "sanat filmi" tanımı geçen hiçbir şeyi izlememeye çalışıyorum.


    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Görüşleriniz için çok teşekkür ediyorum hocam :)

  • Kartal Göz kullanıcısına yanıt

    Elbete her filmin içerisinde tuvalet sahnesi veya diş fırçalama sahnelerinin kendi içlerinde anlamı olabilir veya hiçbir anlamı olmayabilir. Bundan ziyade ben bu tarz sahnelerin çok uzun olduğunu vurgulamak istiyorum esasen ve çok fazla detaya sahip olmasına bir yorum getiriyorum. (sesi ve görüntülerin uzunluğu açısından)




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi XpressMusic34 -- 3 Ekim 2023; 17:42:52 >
  • Bahsettiğin filmleri bilmemekle birlikte tahminim illa bir mesaj verme derdinde olmasındansa özellikle arthouse filmlerde durağanlığı, ruh halini, filmin genel atmosferini tamamlaması yönünden bu tarz sahnelerin konulduğunu düşünüyorum. Tekil olarak bir manasındansa film bütünü olarak ritmine ve hissetirdiği etkiyi hizmet ediyor. Yönetmenlerin bir kısmı filmde anlatmaya değil hissettirmeye yoğunlaşıyor.

    < Bu ileti iOS uygulamasından atıldı >
  • Kişinin kendisiyle başbaşa kalabildiği, hatta kendisini görebildiği, insanlardan tamamen soyutlandığı nadir durumlardan olması nedeniyle kişinin mental yorgunluğunu, düşünce derinliğini, depresyonunu vs. göstermek için etkili olabileceğini tahmin ediyorum.


    Konu dışı:

    İlginç icatlar, keşifler, fikirler ve projeler genellikle tuvalet ve duş sırasında gelir insanın aklına. Sizin bile başınıza gelmiştir.

    Türk'ün aklı ya kaçarken ya sıçarken çalışır diye deyim bile var.




  • < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi BlackLead -- 20 Ocak 2024; 13:13:3 >
  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.