Şimdi Ara

Galatasarayın Bu Sezonki İlk Golü (Tam Organize)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
19
Cevap
1
Favori
817
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • http://youtu.be/YxydPv5Isk8

    Mancini reyiz ile böyle kontralar yapabilecek miyiz hala merak ediyorum



  • Neresi organize ALLAH ALLAH hücum yapmışız!!!!!
  • quote:

    Orijinalden alıntı: darkwink

    Neresi organize ALLAH ALLAH hücum yapmışız!!!!!

    Usta hızlı kontra yapmışız bunu yapamıyoruz artık
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Morfinn

    quote:

    Orijinalden alıntı: darkwink

    Neresi organize ALLAH ALLAH hücum yapmışız!!!!!

    Usta hızlı kontra yapmışız bunu yapamıyoruz artık

    İroni yaptım zaten.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Morfinn

    quote:

    Orijinalden alıntı: darkwink

    Neresi organize ALLAH ALLAH hücum yapmışız!!!!!

    Usta hızlı kontra yapmışız bunu yapamıyoruz artık





  • vay be biz neymişiz ne olmuşuz. demek ki potansiyel var umudumuzu kaybetmemek gerek. eğer yeniden bir takım olabilirsek herşey değişir.
  • İşte bunlar hep Fatih Terim.
  • lig basinda favoriydik acik ara sampiyon oluruz diyoruk herkes öyle diyordu, simdiki halimize bak, tek suclu Burak bir kac mac gol atsa simdi cok farkli olurdu. aci gercek bu futbolda dun yoktur bugun vardir. selcuk burak'dan da beter zaten.
  •  Galatasarayın Bu Sezonki İlk Golü (Tam Organize)
  • Hücumda bir organizasyon yok ancak müthiş bir doğaçlama var.

    Ayrıca herkes hücuma katılmış var gücüyle.

    Böyle tek pozisyon üzerinden teknik direktör karşılaşması da anca bizim ülkemizde olurdu. Bir de bunu ciddi ciddi yapanlar var...

    Hala Fatih Terim diyorsanız alın şu müthiş yazıyı okuyun.

    quote:

    çocukluk efsanemdir. kendisine hala ciddi bir sempati besliyorum. hani ayrıldığın kızın aslında sandığın gibi melek olmadığını anlarsın ama içinde bir yan hala ona iyi gözle bakıyordur ya, hah aynen öyle işte.

    ama, kendisini çok ateşli şekilde savunan arkadaşlara birkaç hatırlatma yapmak istiyorum.

    başarılarını, olumlu yanlarını hepimiz biliyoruz. saymaya gerek yok. ve evet, kulübün efsane isimlerinden biri olarak anılacak. haketti de bunu. ama olumsuz yanlarını görmezden gelenlere de ufak birkaç hatırlatma yapma ihtiyacı duyuyorum.

    şimdi öncelikle, bu yazıyı yazarken çok yorgunum, o yüzden bahsedeceğim olayların tarihini bulmaya enerjim gerçekten yok. ama tarif ettiğimde anlarsınız zaten. bir de dağınık bir yazı olacak muhtemelen. kusuruma bakmayın.

    - fatih terim, o nefret ettiğimiz emre belözoğlu'ndan daha ağır ırkçılık yapmıştır vaktiyle. "bu sözleri duymayı hak etmedim. hem de bir yugoslavdan, hiç." cümlesini çok genç arkadaşlar bilmez. internette aratırlarsa bulurlar.

    - fatih terim, mircea lucescu görevinin başındayken özhan canaydın'la açık şekilde görüşmüş, anlaşmış, lucescu takımı şampiyon yaptığı halde onun kovulmasına göz yumup göreve gelmiştir. kendisi görevdeyken mancini'yle görüşülmesini çok büyük ahlaksızlık ilan etmişti ya geçenlerde. ahlaksızlıksa, kendisi lucescu'ya karşı daha büyüğünü yapmıştır.

    - fatih terim, herkesin gözünün içine bakarak yalan söylüyor. "galatasaray ne zaman ihtiyaç duyduysa geldim" diyor, ama hepimizin bildiği gibi, adnan polat çağırdığında gelmemiştir.

    - yukarıdaki madde, terim'in çok sevilen "aslolan galatasaray'dır" mottosunu da çürütüyor. çünkü, milli takım zor durumdayken ve kendisi galatasaray'ın başındayken koşa koşa gidecek kadar "milli bilinci yüksek" olan hoca, galatasaray zor durumdayken ve kendisi boştayken galatasaray'a gel-me-miş-tir. "şikeci federasyonun milli takımı galatasaray'dan önemli, normal" diye düşünen arkadaş varsa, kendisini acil şifalar temennilerimle buradan uğurluyorum. gerisini okumasa da olur.

    demek ki neymiş? fatih terim, "aslolan galatasaray'dır" derken de bize yalan söylüyormuş.

    - fatih terim, ünal aysal'ın kendisine birer yıllık sözleşme teklif etmesini, "başarı varsa varız, yoksa yokuz öyle mi?" diye eleştirmiştir. o zaman sormak lazım, ikinci döneminde, işlerin sarpa sardığı anda neden kendi isteğiyle takımı bırakmıştır? e hani başarısızlık zamanında bile burada olması gereken bir galatasaray efsanesiydi kendisi? korkup kaçmış mıdır, yoksa galatasaray'ın menfaatini düşünüp bırakmış mıdır? eğer ikinci seçenekse, galatasaray'ın başarısını kriter olarak koyan ünal aysal neden eleştirilmiştir? buradan da şunu anlıyoruz ki, kendisi tutarsız bir hocamızdır. daha doğrusu, bir şeyi kendisi yaptığı zaman doğru, başkası kendisi aleyhine yaptığı zaman yanlış olarak değerlendirmektedir. büyük bir ego sıkıntısı söz konusu.

    - fatih terim, galatasaray'dan kovulana kadar demagoji yapmıştır. aksini kimse iddia edemez. "gitmem, git derlerse direnirim" diyen adam, "kimse istedi diye sözleşme imzalamam" dedi ya la? bu mu direnmek? bu mu aşırı galatasaraylılık? kulüpten ayrılacak mısın, milli takım için galatasaray'ı bırakacak mısın sorularına bir kere bile adam gibi cevap vermeyip, "ben süper galatasaraylıyım" minvalli cümlelerle geçiştirerek, mağdur olacağı ana kadar milleti uyutmuştur.

    - fatih terim, kendi menfaatlerini galatasaray'ın önüne koyan bir adam. bunu artık herkes kabul etsin. galatasaray, kendisini parlatacaksa on numara galatasaraylı, kendi menfaatine zarar verecekse, kaç gitsin. 2000 yılında, 16 yaşında bir bebeyken, fatih terim ayrılırsa uefa şampiyonu galatasaray'ın dağılacağını, galatasaray'ın çok ciddi bir ohal durumuna geçip acilen bu başarının sorumluluğunu koruyacak bir strateji kurması gerektiğini akıl etmiştim. o esnada fatih hocamız, imparatorluğunu italya'da da ilan etmek için, candan erçetin'den "elbette bazen gidip bazen geleceğim" şarkıları söyleyerek fiorentina biletlerini ayarlamakla meşguldü maalesef.

    bu maddeye ilişkin birkaç örnek daha.. fatih terim'in 2011-12 sezonunda söz verdiği basın toplantısı neden hala yapılmadı? şikeyle, şikecilerle, federasyonla ilgili çok ağır konuşacaktı? hatta aynı sözü geçen yıl tribüne gönderildiği zaman da vermişti, federasyonun oyunlarının farkındaydı, hepsini tek tek anlatacaktı vakti gelince? o ağır çirkefliklere karşı konuşmayan adam, geçtiğimiz ay neden apar topar bir basın toplantısı yaptı ve işi ünal aysal - fatih terim çekişmesine çevirdi?

    ah tabi. sonuçta kendi markası, imajı zarar görmüştü. acil bir demagoji - ajitasyon fırtınası yaratıp ibreyi kendi lehine çevirmeliydi.

    galatasaray, o toplantıdan sonraki 3 maçında da bok gibi futbol oynayıp 2sinde yenildi. muslera olmadığı için tabi. yoksa fatih terim'in açıklamaları sadece sözlüğü karıştırdı. koca galatasaray camiası ve futbol takımı, bu açıklamalardan hiç etkilenmedi.

    fatih terim, o toplantının başında bile şunu diyordu: "bu toplantıyı yapayım mı diye çok düşündüm. sonra dedim ki, zarar göreceksem kendi dilimden göreyim." hoca allasen, sen federasyonu arkana almışsın. ne zararı göreceksin? desene şuna, "galatasaray zarar görecek ama bir kere de zararım dokunsun diye düşündüm" diye? galatasaray'a zarar verme hakkını kendinde görüyor yani fatih terim. eğer bu cümle benim anladığım gibi değil de, direktman söylediği gibiyse daha fena. galatasaray başkanıyla ilgili sarsıcı açıklamalar yapmak üzere, ama yine kendini düşünüyor.

    - fatih terim, her zaman gücün yanında olmuştur. vaktiyle mesut yılmaz, mehmet ağar, şimdi de recep tayyip erdoğan. yine aynı basın toplantısında, tayyip erdoğan'ın kendisini defalarca aradığını ve milli takımın teklifini kabul etmesi için ricada bulunduğunu da kabul etmiştir. bu da pek konuşulmadı niyeyse.

    - şimdi ünal aysal babamın oğlu değil. galatasaray'a faydalı olduğu sürece sever, zararı dokunursa da gitsin derim. o da atadan kalma galatasaraylı değil. takıma da aşkla, şevkle geldiğini söylemiyor kimse. adam iş adamı. belli ki, galatasaray başarılı olursa adam para kazanacak. mantıklı. win-win politikası. aziz gibi şikeci mafyöz olmadığı sürece, iş adamlığını yasal şekilde yaparsa, ne ala. şimdi, adam galatasaray'ı başarılı tutmaya mecbur diyebiliriz bu açıdan bakınca. peki bu kadar mecbursa, fatih terim de halihazırda başarılıysa, adam niye onu kovmak istesin? niye altını oysun? "aysal tek adam olmak istedi :(" diyen zibilyon tane taraftar gördüm ben. manyak mısınız lan? sınıf başkanlığını mı bu, ego savaşı yürütülsün üzerinden? tam tersi olmasın? fatih terim, tek adam olmak istemesin? fatih terim'in bu tek adamlığı, kulübün menfaatlerini tehlikeye atmış olmasın? yani tamam, terim çok başarılı da, sıçtığı zaman da büyük sıçıyor. daha 2 ay önce 6 yedik lan! ünal aysal, risk almamak için fatih terim'i kontrol altında tutmak istemiş olmasın? fatih terim de, o müthiş egosuyla "ben kontrol edilmem ederim" diye atara atar gitmiş olmasın? basın toplantısında "bana! bana! fatih terim'e!!" diye yaptığı çıkışların anlamı bu korkunç ego olmasın?

    buradan ne çıkıyor? galatasaray şu an pek iyi durumda değil. ve fatih terim bunu düzeltme şansı varken, daha da batırmayı seçti. neden? kendisini kurtarmak, işin içinden temiz çıkartmak için.

    "kimi satmış lan değişik" diye soran arkadaşlara gelsin: galatasaray'ı, kardeşim. fatih terim, kendini kurtarmak için galatasaray'ı ayan beyan, çatır çatır satmıştır. denklem az yukarıda.

    - fatih terim, neden hep mağdur? ulan, bir kere mi haksız olmaz bir insan? faruk süren suçlu, fiorentina başkanı suçlu, milan başkanı suçlu, rui costa suçlu, ünal aysal suçlu, türkiye futbol federasyonu suçlu, türk basını suçlu, herkes suçlu. ama fatih terim, tertemiz, pir ü pak. neden lan? böyle bir şey mümkün değil ki. bir kere de o haksız olmalı. bir kere de, onun da payı olmalı. neden her seferinde çıkıp başkalarını suçlayıp kendini aklıyor? ego olmasın yine? kendini aklama işi, bir tribüne oynama yöntemi olmasın? tribüne oynayıp taraftar desteğini arkasına alıp rüzgar estirmek olmasın? yani, taraftarın duygusunu kullanmak, yani politik bir tavır olmasın?

    "çok delikanlı" değil sanki fatih terim be. çok da değil yani. delikanlı adam, basını karşısına alıp galatasaray başkanını mahalledeki dedikoducu karılar gibi çekiştirmez sanki be. çok delikanlı adam, basın toplantısına başlarken ve bitirirken taraftarı gazlayıp, demagojik ajitasyonlar yapıp, bir tane bile kendi hatasından bahsetmeyip suçu başkalarına atıp işi bir mağdur ama mağrur kahraman şovuna dönüştürmez sanki?

    - malum basın toplantısında "beş ay önce tanımıyorum dediğiniz federasyonla niye çalışıyorsunuz" sorusuna verdiği cevapta herkes "türk futbolu için herkes herkesle bir araya gelebilir" kısmına takılmış. oysa, o cevaptaki asıl kritik nokta şurada: "sistemle, kurallarla ilgili hala aynı fikirdeyim." peki insanlarla? şikecilerle? şikeyle? beş ay önce bahsettiğin kirli oyunlarla? onlara niye değinmiyorsun hocam? o kısmı niye böyle yuvarlak geçiştiriyorsun?


    - bir nokta da, futbolla ilgili olsun. 2012-13 şampiyonluğu, çok büyük bir şansın eseri. özellikle ilk yarıda fenerbahçe o rezil halde olmasa, bir berabere kaldıkça onlar puan kaybetmese, bu seneki gibi doludizgin gitse, biraz zor alırdık o şampiyonluğu. geçen yıl özellikle ilk devre çok kötüydük be. futbol olarak da, skor olarak da. şampiyon olunca bu unutuldu gitti. ama ahım şahım da değildik hiç. şampiyonlar ligi'nde çeyrek final başarıdır. kura ve fikstür şansı çok yanımızdaydı, ama başarıdır. başarısını küçültmeye gerek yok. adamın hakkını verelim burada.

    - aydın yılmaz'ı şampiyonlar ligi'ne alıp erman kılıç'ı küstürmek.. bunu da ünal aysal yapmıştır değil mi? fatih terim asla ve zinhar suçlu olamaz zira.

    - yine malum basın toplantısında "arkadaşlar, ben namağlup bir takım bıraktım!" diye gürlemişti hoca. hala kulağımda. ama aynı zamanda bir devrede 5 gol yemiş bir takımdı hoca o. niye hep nalıncı keseri, niye hep senin lehine yontuyoruz olayları?

    - "ben galatasaray kültürünü yönetimden iyi bilirim. ben ekonomist değilim ama galatasaray'ın ekonomisini onlardan çok düşünürüm. ben galatasaray değerlerini onlardan daha çok bilirim. ben, ben, ben..." hocam, anladık harikasın süpersin de, bu takım da galatasaray. fatihterimspor değil. senden başka söz sahibi insanlar da olacak, bir hazmetseydin keşke bu gerçeği.

    - "evime noter gönderdiler! düşünebiliyor musunuz? noter!11!" şeklinde ajitasyon yapmak nedir be arkadaş? bir de sözlükte "ev namustur, namussuzluk etmişler!" diyenleri görmüştüm aynı anda. arkadaş, bu işin usulü bu. sıradan, normal bir prosedür. resmi evraklar tamamlanacak, dosyaya işlenecek. olay bu yani. gelen şey kiralık katil ya da tecavüzcü değil: resmi tebligat. sms mi atacaklardı? koca galatasaray kulübünden bahsediyoruz lan, elbette resmi kanaldan halledecek işlerini. bunun ajitasyonu olur mu? noterle tebligat gönderdi diye başkana bok atılır mı ya, ayıptır artık.

    - yine aynı basın toplantısında, şöyle bir şey anlattı: "demirören'in evinde kahvaltıdayız. bana milli takımı teklif etti. başkanı ara dedim. aradı. uzaklaştı, konuştu. geldi. ünal aysal, "ocakta komple alabilirsiniz ama bana 2 hafta önceden haber verin" demiş. düşünebiliyor musunuz? başkan! benim için! böyle diyor!"

    şimdi birincisi, yanındaki adam yıldırım demirören. allah birdir dese düşüneceksin. uzakta konuşmuş. belki yalan söyledi sana?

    ikincisi, diyelim ki ünal aysal bunu dedi. sana sormazlar mı, "senin o anda o evde ne işin vardı" diye?

    anlamayan için şöyle cevap vereyim: kız arkadaşınız eski sevgilisinin evine gidiyor, eski sevgili seni arayıp "bir kere gıdısından öpebilir miyim" diyor. kız oraya gitmiş zaten. yani kız o esnada o eve kendi rızasıyla zaten gitmiş. sen "öpme :(" desen bile, kız o an zaten orada yani. anlatabiliyor muyum?

    - yıldırım demirören alenen ünal aysal'a ve galatasaray'a laf sokarken gülücükler saçması? lan, hiçbiri değilse bu koyar adama be. "ne diyorsun lan değişik" diye demirören'e soracaksınız arkadaşlar, buna tepki gösterene değil.

    - "yeter demirören" tepkilerini eleştirmesi?

    - fenerbahçe stadında "imparator fatih terim" tezahüratlarını "onlar da beni seviyor tabi :)" diye yorumlamak nedir hocam be? cümle alem duydu ardındaki küfürleri. ayıptır, bunu kendine yontma bari ya. elit teknik direktörlerden biri kabul edilmiş adamsın, bu kadar çarpıtma bir övünmeye ihtiyacın mı var senin?

    düşündükçe bir sürü şey geliyor daha, ama bu kadarla kesmek yeterli herhalde.

    fatih terim'in futbolculuğunu bilenler, kendisini pek de sevmez. ben ise çok ama çok seviyordum. ne var ki, fatih terim, fenerbahçe'ye transfer olmuş tanju çolak etkisi yarattı bünyemde son iki üç aydır. ve hayal kırıklığına uğrattı.

    dediğim gibi, başarılıdır evet. efsaneler arasında anılacaktır, evet.

    ama son zamanlarda şirazeden iyice çıkmış, kendi egosunu galatasaray'ın önüne koymuş, kendini kovdurtana kadar uğraşmış, kovulunca önce ajitasyonla başkanı haksız duruma düşürmüş, sonra da gidip federasyonuyla evladiyelik bir bedel karşılığı, gülücükler saçarak 7 yıllık sözleşme imzalamıştır.

    ve bu esnada, yaptıklarının galatasaray'a verdiği ağır zararı umursamamıştır bile.

    çünkü o fatih terim. çünkü o dokunulmaz. çünkü o her zaman haklı. çünkü o, galatasaray'ın üzerinde.

    ve taraftarı da çok güzel gazlayıp, muazzam derecede göz boyamıştır. helal olsun. gerçekten çok ama çok büyük bir adam.

    gssözlük




  • Kopenhag maçyndaki 3.gol bundan daha organizeydi bence. Ayryca yine ayny maçtaki ikinci golde çok güzeldi. Burak'yn çapraz ko?usu, Sneijder'in kendini bo?a çykartmasy, Eboue ile Bruma arasyndaki pasla?ma sonrasy Eboue'nin topu bo? alana çykarmasy.
  • Biz avrupa standartlarında A sınıfı takımlara eşdeğer bir kulübüz. Tek sorun; Konsantre ve Takım Ruhunu Oluşturamama.
  • Aysalseverlerin zoruna gider kardeş böyle şeyler paylaşma

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • adam organize görmemiş

  • Çok boş şeyler yazmış. Sadece ekranda gördüklerini beyninde birleştirememiş o kadar

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • braveheartgs43 kullanıcısına yanıt
    O zaman lütfen için dolu bir şeyler yaz da aydınlanalım.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Noseyparker

    Hücumda bir organizasyon yok ancak müthiş bir doğaçlama var.

    Ayrıca herkes hücuma katılmış var gücüyle.

    Böyle tek pozisyon üzerinden teknik direktör karşılaşması da anca bizim ülkemizde olurdu. Bir de bunu ciddi ciddi yapanlar var...

    Hala Fatih Terim diyorsanız alın şu müthiş yazıyı okuyun.

    quote:

    çocukluk efsanemdir. kendisine hala ciddi bir sempati besliyorum. hani ayrıldığın kızın aslında sandığın gibi melek olmadığını anlarsın ama içinde bir yan hala ona iyi gözle bakıyordur ya, hah aynen öyle işte.

    ama, kendisini çok ateşli şekilde savunan arkadaşlara birkaç hatırlatma yapmak istiyorum.

    başarılarını, olumlu yanlarını hepimiz biliyoruz. saymaya gerek yok. ve evet, kulübün efsane isimlerinden biri olarak anılacak. haketti de bunu. ama olumsuz yanlarını görmezden gelenlere de ufak birkaç hatırlatma yapma ihtiyacı duyuyorum.

    şimdi öncelikle, bu yazıyı yazarken çok yorgunum, o yüzden bahsedeceğim olayların tarihini bulmaya enerjim gerçekten yok. ama tarif ettiğimde anlarsınız zaten. bir de dağınık bir yazı olacak muhtemelen. kusuruma bakmayın.

    - fatih terim, o nefret ettiğimiz emre belözoğlu'ndan daha ağır ırkçılık yapmıştır vaktiyle. "bu sözleri duymayı hak etmedim. hem de bir yugoslavdan, hiç." cümlesini çok genç arkadaşlar bilmez. internette aratırlarsa bulurlar.

    - fatih terim, mircea lucescu görevinin başındayken özhan canaydın'la açık şekilde görüşmüş, anlaşmış, lucescu takımı şampiyon yaptığı halde onun kovulmasına göz yumup göreve gelmiştir. kendisi görevdeyken mancini'yle görüşülmesini çok büyük ahlaksızlık ilan etmişti ya geçenlerde. ahlaksızlıksa, kendisi lucescu'ya karşı daha büyüğünü yapmıştır.

    - fatih terim, herkesin gözünün içine bakarak yalan söylüyor. "galatasaray ne zaman ihtiyaç duyduysa geldim" diyor, ama hepimizin bildiği gibi, adnan polat çağırdığında gelmemiştir.

    - yukarıdaki madde, terim'in çok sevilen "aslolan galatasaray'dır" mottosunu da çürütüyor. çünkü, milli takım zor durumdayken ve kendisi galatasaray'ın başındayken koşa koşa gidecek kadar "milli bilinci yüksek" olan hoca, galatasaray zor durumdayken ve kendisi boştayken galatasaray'a gel-me-miş-tir. "şikeci federasyonun milli takımı galatasaray'dan önemli, normal" diye düşünen arkadaş varsa, kendisini acil şifalar temennilerimle buradan uğurluyorum. gerisini okumasa da olur.

    demek ki neymiş? fatih terim, "aslolan galatasaray'dır" derken de bize yalan söylüyormuş.

    - fatih terim, ünal aysal'ın kendisine birer yıllık sözleşme teklif etmesini, "başarı varsa varız, yoksa yokuz öyle mi?" diye eleştirmiştir. o zaman sormak lazım, ikinci döneminde, işlerin sarpa sardığı anda neden kendi isteğiyle takımı bırakmıştır? e hani başarısızlık zamanında bile burada olması gereken bir galatasaray efsanesiydi kendisi? korkup kaçmış mıdır, yoksa galatasaray'ın menfaatini düşünüp bırakmış mıdır? eğer ikinci seçenekse, galatasaray'ın başarısını kriter olarak koyan ünal aysal neden eleştirilmiştir? buradan da şunu anlıyoruz ki, kendisi tutarsız bir hocamızdır. daha doğrusu, bir şeyi kendisi yaptığı zaman doğru, başkası kendisi aleyhine yaptığı zaman yanlış olarak değerlendirmektedir. büyük bir ego sıkıntısı söz konusu.

    - fatih terim, galatasaray'dan kovulana kadar demagoji yapmıştır. aksini kimse iddia edemez. "gitmem, git derlerse direnirim" diyen adam, "kimse istedi diye sözleşme imzalamam" dedi ya la? bu mu direnmek? bu mu aşırı galatasaraylılık? kulüpten ayrılacak mısın, milli takım için galatasaray'ı bırakacak mısın sorularına bir kere bile adam gibi cevap vermeyip, "ben süper galatasaraylıyım" minvalli cümlelerle geçiştirerek, mağdur olacağı ana kadar milleti uyutmuştur.

    - fatih terim, kendi menfaatlerini galatasaray'ın önüne koyan bir adam. bunu artık herkes kabul etsin. galatasaray, kendisini parlatacaksa on numara galatasaraylı, kendi menfaatine zarar verecekse, kaç gitsin. 2000 yılında, 16 yaşında bir bebeyken, fatih terim ayrılırsa uefa şampiyonu galatasaray'ın dağılacağını, galatasaray'ın çok ciddi bir ohal durumuna geçip acilen bu başarının sorumluluğunu koruyacak bir strateji kurması gerektiğini akıl etmiştim. o esnada fatih hocamız, imparatorluğunu italya'da da ilan etmek için, candan erçetin'den "elbette bazen gidip bazen geleceğim" şarkıları söyleyerek fiorentina biletlerini ayarlamakla meşguldü maalesef.

    bu maddeye ilişkin birkaç örnek daha.. fatih terim'in 2011-12 sezonunda söz verdiği basın toplantısı neden hala yapılmadı? şikeyle, şikecilerle, federasyonla ilgili çok ağır konuşacaktı? hatta aynı sözü geçen yıl tribüne gönderildiği zaman da vermişti, federasyonun oyunlarının farkındaydı, hepsini tek tek anlatacaktı vakti gelince? o ağır çirkefliklere karşı konuşmayan adam, geçtiğimiz ay neden apar topar bir basın toplantısı yaptı ve işi ünal aysal - fatih terim çekişmesine çevirdi?

    ah tabi. sonuçta kendi markası, imajı zarar görmüştü. acil bir demagoji - ajitasyon fırtınası yaratıp ibreyi kendi lehine çevirmeliydi.

    galatasaray, o toplantıdan sonraki 3 maçında da bok gibi futbol oynayıp 2sinde yenildi. muslera olmadığı için tabi. yoksa fatih terim'in açıklamaları sadece sözlüğü karıştırdı. koca galatasaray camiası ve futbol takımı, bu açıklamalardan hiç etkilenmedi.

    fatih terim, o toplantının başında bile şunu diyordu: "bu toplantıyı yapayım mı diye çok düşündüm. sonra dedim ki, zarar göreceksem kendi dilimden göreyim." hoca allasen, sen federasyonu arkana almışsın. ne zararı göreceksin? desene şuna, "galatasaray zarar görecek ama bir kere de zararım dokunsun diye düşündüm" diye? galatasaray'a zarar verme hakkını kendinde görüyor yani fatih terim. eğer bu cümle benim anladığım gibi değil de, direktman söylediği gibiyse daha fena. galatasaray başkanıyla ilgili sarsıcı açıklamalar yapmak üzere, ama yine kendini düşünüyor.

    - fatih terim, her zaman gücün yanında olmuştur. vaktiyle mesut yılmaz, mehmet ağar, şimdi de recep tayyip erdoğan. yine aynı basın toplantısında, tayyip erdoğan'ın kendisini defalarca aradığını ve milli takımın teklifini kabul etmesi için ricada bulunduğunu da kabul etmiştir. bu da pek konuşulmadı niyeyse.

    - şimdi ünal aysal babamın oğlu değil. galatasaray'a faydalı olduğu sürece sever, zararı dokunursa da gitsin derim. o da atadan kalma galatasaraylı değil. takıma da aşkla, şevkle geldiğini söylemiyor kimse. adam iş adamı. belli ki, galatasaray başarılı olursa adam para kazanacak. mantıklı. win-win politikası. aziz gibi şikeci mafyöz olmadığı sürece, iş adamlığını yasal şekilde yaparsa, ne ala. şimdi, adam galatasaray'ı başarılı tutmaya mecbur diyebiliriz bu açıdan bakınca. peki bu kadar mecbursa, fatih terim de halihazırda başarılıysa, adam niye onu kovmak istesin? niye altını oysun? "aysal tek adam olmak istedi :(" diyen zibilyon tane taraftar gördüm ben. manyak mısınız lan? sınıf başkanlığını mı bu, ego savaşı yürütülsün üzerinden? tam tersi olmasın? fatih terim, tek adam olmak istemesin? fatih terim'in bu tek adamlığı, kulübün menfaatlerini tehlikeye atmış olmasın? yani tamam, terim çok başarılı da, sıçtığı zaman da büyük sıçıyor. daha 2 ay önce 6 yedik lan! ünal aysal, risk almamak için fatih terim'i kontrol altında tutmak istemiş olmasın? fatih terim de, o müthiş egosuyla "ben kontrol edilmem ederim" diye atara atar gitmiş olmasın? basın toplantısında "bana! bana! fatih terim'e!!" diye yaptığı çıkışların anlamı bu korkunç ego olmasın?

    buradan ne çıkıyor? galatasaray şu an pek iyi durumda değil. ve fatih terim bunu düzeltme şansı varken, daha da batırmayı seçti. neden? kendisini kurtarmak, işin içinden temiz çıkartmak için.

    "kimi satmış lan değişik" diye soran arkadaşlara gelsin: galatasaray'ı, kardeşim. fatih terim, kendini kurtarmak için galatasaray'ı ayan beyan, çatır çatır satmıştır. denklem az yukarıda.

    - fatih terim, neden hep mağdur? ulan, bir kere mi haksız olmaz bir insan? faruk süren suçlu, fiorentina başkanı suçlu, milan başkanı suçlu, rui costa suçlu, ünal aysal suçlu, türkiye futbol federasyonu suçlu, türk basını suçlu, herkes suçlu. ama fatih terim, tertemiz, pir ü pak. neden lan? böyle bir şey mümkün değil ki. bir kere de o haksız olmalı. bir kere de, onun da payı olmalı. neden her seferinde çıkıp başkalarını suçlayıp kendini aklıyor? ego olmasın yine? kendini aklama işi, bir tribüne oynama yöntemi olmasın? tribüne oynayıp taraftar desteğini arkasına alıp rüzgar estirmek olmasın? yani, taraftarın duygusunu kullanmak, yani politik bir tavır olmasın?

    "çok delikanlı" değil sanki fatih terim be. çok da değil yani. delikanlı adam, basını karşısına alıp galatasaray başkanını mahalledeki dedikoducu karılar gibi çekiştirmez sanki be. çok delikanlı adam, basın toplantısına başlarken ve bitirirken taraftarı gazlayıp, demagojik ajitasyonlar yapıp, bir tane bile kendi hatasından bahsetmeyip suçu başkalarına atıp işi bir mağdur ama mağrur kahraman şovuna dönüştürmez sanki?

    - malum basın toplantısında "beş ay önce tanımıyorum dediğiniz federasyonla niye çalışıyorsunuz" sorusuna verdiği cevapta herkes "türk futbolu için herkes herkesle bir araya gelebilir" kısmına takılmış. oysa, o cevaptaki asıl kritik nokta şurada: "sistemle, kurallarla ilgili hala aynı fikirdeyim." peki insanlarla? şikecilerle? şikeyle? beş ay önce bahsettiğin kirli oyunlarla? onlara niye değinmiyorsun hocam? o kısmı niye böyle yuvarlak geçiştiriyorsun?


    - bir nokta da, futbolla ilgili olsun. 2012-13 şampiyonluğu, çok büyük bir şansın eseri. özellikle ilk yarıda fenerbahçe o rezil halde olmasa, bir berabere kaldıkça onlar puan kaybetmese, bu seneki gibi doludizgin gitse, biraz zor alırdık o şampiyonluğu. geçen yıl özellikle ilk devre çok kötüydük be. futbol olarak da, skor olarak da. şampiyon olunca bu unutuldu gitti. ama ahım şahım da değildik hiç. şampiyonlar ligi'nde çeyrek final başarıdır. kura ve fikstür şansı çok yanımızdaydı, ama başarıdır. başarısını küçültmeye gerek yok. adamın hakkını verelim burada.

    - aydın yılmaz'ı şampiyonlar ligi'ne alıp erman kılıç'ı küstürmek.. bunu da ünal aysal yapmıştır değil mi? fatih terim asla ve zinhar suçlu olamaz zira.

    - yine malum basın toplantısında "arkadaşlar, ben namağlup bir takım bıraktım!" diye gürlemişti hoca. hala kulağımda. ama aynı zamanda bir devrede 5 gol yemiş bir takımdı hoca o. niye hep nalıncı keseri, niye hep senin lehine yontuyoruz olayları?

    - "ben galatasaray kültürünü yönetimden iyi bilirim. ben ekonomist değilim ama galatasaray'ın ekonomisini onlardan çok düşünürüm. ben galatasaray değerlerini onlardan daha çok bilirim. ben, ben, ben..." hocam, anladık harikasın süpersin de, bu takım da galatasaray. fatihterimspor değil. senden başka söz sahibi insanlar da olacak, bir hazmetseydin keşke bu gerçeği.

    - "evime noter gönderdiler! düşünebiliyor musunuz? noter!11!" şeklinde ajitasyon yapmak nedir be arkadaş? bir de sözlükte "ev namustur, namussuzluk etmişler!" diyenleri görmüştüm aynı anda. arkadaş, bu işin usulü bu. sıradan, normal bir prosedür. resmi evraklar tamamlanacak, dosyaya işlenecek. olay bu yani. gelen şey kiralık katil ya da tecavüzcü değil: resmi tebligat. sms mi atacaklardı? koca galatasaray kulübünden bahsediyoruz lan, elbette resmi kanaldan halledecek işlerini. bunun ajitasyonu olur mu? noterle tebligat gönderdi diye başkana bok atılır mı ya, ayıptır artık.

    - yine aynı basın toplantısında, şöyle bir şey anlattı: "demirören'in evinde kahvaltıdayız. bana milli takımı teklif etti. başkanı ara dedim. aradı. uzaklaştı, konuştu. geldi. ünal aysal, "ocakta komple alabilirsiniz ama bana 2 hafta önceden haber verin" demiş. düşünebiliyor musunuz? başkan! benim için! böyle diyor!"

    şimdi birincisi, yanındaki adam yıldırım demirören. allah birdir dese düşüneceksin. uzakta konuşmuş. belki yalan söyledi sana?

    ikincisi, diyelim ki ünal aysal bunu dedi. sana sormazlar mı, "senin o anda o evde ne işin vardı" diye?

    anlamayan için şöyle cevap vereyim: kız arkadaşınız eski sevgilisinin evine gidiyor, eski sevgili seni arayıp "bir kere gıdısından öpebilir miyim" diyor. kız oraya gitmiş zaten. yani kız o esnada o eve kendi rızasıyla zaten gitmiş. sen "öpme :(" desen bile, kız o an zaten orada yani. anlatabiliyor muyum?

    - yıldırım demirören alenen ünal aysal'a ve galatasaray'a laf sokarken gülücükler saçması? lan, hiçbiri değilse bu koyar adama be. "ne diyorsun lan değişik" diye demirören'e soracaksınız arkadaşlar, buna tepki gösterene değil.

    - "yeter demirören" tepkilerini eleştirmesi?

    - fenerbahçe stadında "imparator fatih terim" tezahüratlarını "onlar da beni seviyor tabi :)" diye yorumlamak nedir hocam be? cümle alem duydu ardındaki küfürleri. ayıptır, bunu kendine yontma bari ya. elit teknik direktörlerden biri kabul edilmiş adamsın, bu kadar çarpıtma bir övünmeye ihtiyacın mı var senin?

    düşündükçe bir sürü şey geliyor daha, ama bu kadarla kesmek yeterli herhalde.

    fatih terim'in futbolculuğunu bilenler, kendisini pek de sevmez. ben ise çok ama çok seviyordum. ne var ki, fatih terim, fenerbahçe'ye transfer olmuş tanju çolak etkisi yarattı bünyemde son iki üç aydır. ve hayal kırıklığına uğrattı.

    dediğim gibi, başarılıdır evet. efsaneler arasında anılacaktır, evet.

    ama son zamanlarda şirazeden iyice çıkmış, kendi egosunu galatasaray'ın önüne koymuş, kendini kovdurtana kadar uğraşmış, kovulunca önce ajitasyonla başkanı haksız duruma düşürmüş, sonra da gidip federasyonuyla evladiyelik bir bedel karşılığı, gülücükler saçarak 7 yıllık sözleşme imzalamıştır.

    ve bu esnada, yaptıklarının galatasaray'a verdiği ağır zararı umursamamıştır bile.

    çünkü o fatih terim. çünkü o dokunulmaz. çünkü o her zaman haklı. çünkü o, galatasaray'ın üzerinde.

    ve taraftarı da çok güzel gazlayıp, muazzam derecede göz boyamıştır. helal olsun. gerçekten çok ama çok büyük bir adam.

    gssözlük


    +1905

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.