Şimdi Ara

İNSAN HAKLARI EVRENSEL BEYANNAMESİ

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
19
Cevap
0
Favori
1.043
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • 10 Aralık 1948
    Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun 10 Aralık 1948 tarih ve 217 A(III) sayılı Kararıyla ilan edilmiştir.

    6 Nisan 1949 tarih ve 9119 Sayılı Bakanlar Kurulu ile "İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin Resmi Gazete ile yayınlanması yayımdan sonra okullarda ve diğer eğitim müesseselerinde okutulması ve yorumlanması ve bu Beyanname hakkında radyo ve gazetelerde münasip neşriyatta bulunulması" kararlaştırılmıştır.
    Bakanlar Kurulu Kararı 27 Mayıs 1949 tarih ve 7217 Sayılı Resmi Gazete'de yayınlanmıştır.


    Birleşmiş Milletler Genel Kurulu;
    İnsanlık topluluğunun bütün bireyleriyle kuruluşlarının bu Bildirgeyi her zaman göz önünde tutarak eğitim ve öğretim yoluyla bu hak ve özgürlüklere saygıyı geliştirmeye, giderek artan ulusal ve uluslararası önlemlerle gerek üye devletlerin halkları ve gerekse bu devletlerin yönetimi altındaki ülkeler halkları arasında bu hakların dünyaca etkin olarak tanınmasını ve uygulanmasını sağlamaya çaba göstermeleri amacıyla tüm halklar ve uluslar için ortak ideal ölçüleri belirleyen bu
    İnsan Hakları Evrensel Bildirgesini ilan eder.

    Madde 1- Bütün insanlar özgür, onur ve haklar bakımından eşit doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler, birbirlerine karşı kardeşlik anlayışıyla davranmalıdırlar.

    Madde 2- Herkes, ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasal veya başka bir görüş, ulusal veya sosyal köken, mülkiyet, doğuş veya herhangi başka bir ayrım gözetmeksizin bu Bildirge ile ilan olunan bütün haklardan ve bütün özgürlüklerden yararlanabilir. Ayrıca, ister bağımsız olsun, ister vesayet altında veya özerk olmayan ya da başka bir egemenlik kısıtlamasına bağlı ülke yurttaşı olsun, bir kimse hakkında, uyruğunda bulunduğu devlet veya ülkenin siyasal, hukuksal veya uluslararası statüsü bakımından hiçbir ayrım gözetilmeyecektir.

    Madde 3 -Yaşamak, özgürlük ve kişi güvenliği herkesin hakkıdır.

    Madde 4- Hiç kimse kölelik veya kulluk altında bulundurulamaz, kölelik ve köle ticareti her türlü biçimde yasaktır.

    Madde 5- Hiç kimseye işkence yapılamaz, zalimce, insanlık dışı veya onur kırıcı davranışlarda bulunulamaz ve ceza verilemez.

    Madde 6- Herkesin, her nerede olursa olsun, hukuksal kişiliğinin tanınması hakkı vardır.

    Madde 7- Herkes yasa önünde eşittir ve ayrım gözetilmeksizin yasanın korunmasından eşit olarak yararlanma hakkına sahiptir. Herkesin bu Bildirgeye aykırı her türlü ayrım gözetici işleme karşı ve böyle işlemler için yapılacak her türlü kışkırtmaya karşı eşit korunma hakkı vardır.

    Madde 8- Herkesin anayasa yada yasayla tanınmış temel haklarını çiğneyen eylemlere karşı yetkili ulusal mahkemeler eliyle etkin bir yargı yoluna başvurma hakkı vardır.

    Madde 9- Hiç kimse keyfi olarak yakalanamaz, tutuklanamaz ve sürgün edilemez.

    Madde 10- Herkesin, hak ve yükümlülükleri belirlenirken ve kendisine bir suç yüklenirken, tam bir şekilde davasının bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından hakça ve açık olarak görülmesini istemeye hakkı vardır.

    Madde 11
    1. Kendisine bir suç yüklenen herkes, savunması için gerekli olan tüm güvencelerin tanındığı açık bir yargılama sonunda, yasaya göre suçlu olduğu saptanmadıkça, suçsuz sayılır.

    2. Hiç kimse işlendiği sırada ulusal yada uluslararası hukuka göre bir suç oluşturmayan herhangi bir eylem veya ihmalden dolayı suçlu sayılamaz. Kimseye suçun işlendiği sırada uygulanabilecek olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez.

    Madde 12- Kimsenin özel yaşamına, ailesine konutuna ya da haberleşmesine keyfi olarak karışılamaz, şeref ve adına saldırılamaz.

    Herkesin bu gibi karışma ve saldırılara karşı yasa tarafından korunmaya hakkı vardır.

    Madde 13
    1. Herkesin bir devletin toprakları üzerinde serbestçe dolaşma ve oturma hakkı vardır.

    2. Herkes , kendi ülkesi de dahil olmak üzere, herhangi bir ülkeden ayrılmak ve ülkesine yeniden dönmek hakkına sahiptir.

    Madde 14
    1. Herkesin zulüm altında başka ülkelere sığınma ve sığınma olanaklarından yararlanma hakkı vardır.

    2. Gerçekten siyasal nitelik taşımayan suçlardan veya Birleşmiş Milletlerin amaç ve ülkelerine aykırı eylemlerden doğan kovuşturma durumunda bu haktan yararlanılamaz.

    Madde 15
    1. Herkesin bir yurttaşlığa hakkı vardır.

    2. Hiç kimse keyfi olarak yurttaşlığından veya yurttaşlığını değiştirme hakkından yoksun bırakılamaz.

    Madde 16
    1. Yetişkin her erkeğin ve kadının, ırk, yurttaşlık veya din bakımlarından herhangi bir kısıtlamaya uğramaksızın evlenme ve aile kurmaya hakkı vardır.

    2. Evlenme sözleşmesi, ancak evleneceklerin özgür ve tam iradeleriyle yapılır.

    3. Aile, toplumun, doğal ve temel unsurudur, toplum ve devlet tarafından korunur.

    Madde 17
    1. Herkesin tek başına veya başkalarıyla ortaklaşa mülkiyet hakkı vardır.

    2. Hiç kimse keyfi olarak mülkiyetinden yoksun bırakılamaz.

    Madde 18- Herkesin düşünce, vicdan ve din özgürlüğüne hakkı vardır.

    Bu hak, din veya topluca, açık olarak ya da özel biçimde öğrenim, uygulama, ibadet ve dinsel törenlerle açığa vurma özgürlüğünü içerir.

    Madde 19- Herkesin düşünce ve anlatım özgürlüğüne hakkı vardır. Bu hak düşüncelerinden dolayı rahatsız edilmemek, ülke sınırları söz konusu olmaksızın, bilgi ve düşünceleri her yoldan araştırmak, elde etmek ve yaymak hakkını gerekli kılar.

    Madde 20
    1. Herkesin silahsız ve saldırısız toplanma, dernek kurma ve derneğe katılma özgürlüğü vardır.

    2. Hiç kimse bir derneğe girmeye zorlanamaz.

    Madde 21
    1. Herkes, doğrudan veya serbestçe seçilmiş temsilciler aracılığı ile ülkesinin yönetimine katılma hakkına sahiptir.

    2. Herkesin ülkesinin kamu hizmetlerinden eşit olarak yararlanma hakkı vardır.

    3. Halkın iradesi hükümet otoritesinin temelidir. Bu irade, gizli veya serbestliği sağlayacak benzeri bir yöntemle genel ve eşit oy verme yoluyla yapılacak ve belirli aralıklarla tekrarlanacak dürüst seçimlerle belirlenir.

    Madde 22- Herkesin, toplumun bir üyesi olarak, sosyal güvenliğe hakkı vardır. Ulusal çabalarla ve uluslararası işbirliği yoluyla ve her devletin örgütlenmesine ve kaynaklarına göre, herkes onur ve kişiliğinin serbestçe gelişim için gerekli olan ekonomik, sosyal ve kültürel haklarının gerçekleştirilmesi hakkına sahiptir.

    Madde 23
    1. Herkesin çalışma, işini serbestçe seçme, adaletli ve elverişli koşullarda çalışma ve işsizliğe karşı korunma hakkı vardır.

    2. Herkesin, herhangi bir ayrım gözetmeksizin, eşit iş için eşit ücrete hakkı vardır.+

    3. Herkesin kendisi ve ailesi için insan onuruna yaraşır ve gerekirse her türlü sosyal koruma önlemleriyle desteklenmiş bir yaşam sağlayacak adil ve elverişli bir ücrete hakkı vardır.

    4. Herkesin çıkarını korumak için sendika kurma veya sendikaya üye olma hakkı vardır.

    Madde 24- Herkesin dinlenmeye, eğlenmeye, özellikle çalışma süresinin makul ölçüde sınırlandırılmasına ve belirli dönemlerde ücretli izne çıkmaya hakkı vardır.

    Madde 25
    1. Herkesin kendisinin ve ailesinin sağlık ve refahı için beslenme, giyim, konut ve tıbbi bakım hakkı vardır. Herkes, işsizlik, hastalık, sakatlık, dulluk, yaşlılık ve kendi iradesi dışındaki koşullardan doğan geçim sıkıntısı durumunda güvenlik hakkına sahiptir.

    2. Anaların ve çocukların özel bakım ve yardım görme hakları vardır.
    Bütün çocuklar, evlilik içi veya evlilik dışı doğmuş olsunlar, aynı sosyal güvenceden yararlanırlar.

    Madde 26
    1. Herkes eğitim hakkına sahiptir. Eğitim, en azından ilk ve temel eğitim aşamasında parasızdır. İlköğretim zorunludur. Teknik ve mesleksel eğitim herkese açıktır. Yüksek öğretim, yeteneklerine göre herkese tam bir eşitlikle açık olmalıdır.

    2. Eğitim insan kişiliğini tam geliştirmeye ve insan haklarıyla temel özgürlüklere saygıyı güçlendirmeye yönelik olmalıdır. Eğitim, bütün uluslar, ırklar ve dinsel topluluklar arasında anlayış, hoşgörü ve dostluğu özendirmeli ve Birleşmiş Milletlerin barışı koruma yolundaki çalışmalarını geliştirmelidir.

    3. Çocuklara verilecek eğitimin türünü seçmek, öncelikle ana ve babanın hakkıdır.

    Madde 27
    1. Herkes toplumun kültürel yaşamına serbestçe katılma, güzel sanatlardan yararlanma, bilimsel gelişmeye katılma ve bundan yararlanma hakkına sahiptir.

    2. Herkesin yaratıcısı olduğu bilim, edebiyat ve sanat ürünlerinden doğan maddi ve manevi çıkarlarının korunmasına hakkı vardır.

    Madde 28- Herkesin bu Bildirgede öngörülen hak ve özgürlüklerin gerçekleşeceği bir toplumsal ve uluslararası düzene hakkı vardır.

    Madde 29
    1. Herkesin, kişiliğinin serbestçe ve tam gelişmesine olanak veren topluma karşı ödevleri vardır.

    2. Herkes haklarını kullanırken ve özgürlüklerinden yararlanırken, başkalarının hak ve özgürlüklerinin tanınması ve bunlara saygı gösterilmesinin sağlanması ve demokratik bir toplumda genel ahlak ve kamu düzeniyle genel refahın gereklerinin karşılanması amacıyla yalnız yasayla belirlenmiş sınırlamalara bağlı olur.

    3. Bu hak ve özgürlükler hiçbir koşulda Birleşmiş Milletlerin amaç ve ilkelerine aykırı olarak kullanılamaz.

    Madde 30- Bu bildirgenin hiçbir kuralı, herhangi bir devlet, topluluk veya kişiye, burada açıklanan hak ve özgürlüklerden herhangi birinin yok edilmesini amaçlayan bir girişimde veya eylemde bulunma hakkını verir biçimde yorumlanamaz.

    http://www.belgenet.com/arsiv/sozlesme/iheb.html







  • Saol steinberger_2
    İnsan hakları 1948 de yayınlandı. Bir de 1924 deki Cumhuriyetin ilk anayasası ile karşılaştıralım bakalım.

    Önce madde 88 ile başlayayım:
    Madde 88.- Türkiye ahalisine din ve ırk farkı olmaksızın vatandaşlık itibariyle (Türk) ıtlak olunur.


    Madde 68.- Her Türk hür doğar, hür yaşar.


    Hürriyet, başkasına muzır olmıyacak her türlü tasarrufatta bulunmaktır.


    Hukuku tabiiyeden olan hürriyetin herkes için hududu başkalarının hududu hürriyetidir. Bu hudut ancak kanun marifetiyle tesbit ve tâyin edilir.


    Madde 69.- Türkler kanun nazarında müsavi ve bilâistisna kanuna riayetle mükelleftirler. Her türlü zümre, sınıf, aile ve fert imtiyazları mülga ve memnudur.


    Madde 70.- Şahsi masuniyet, vicdan, tefekkür, kelâm, neşir, seyahat, akit, sâyü amel, temellük ve tasarruf, içtima, cemiyet, şirket, hak ve hürriyetleri Türklerin tabii hukukundandır.


    Madde 71.- Can, mal, ırz, mesken her türlü taarruzdan masundur.


    Madde 72.- Kanunen muayyen olan ahval ve eşkâlden başka bir suretle hiçbir kimse derdest ve tevkif edilemez.


    Madde 73.- İşkence, eziyet, müsadere ve angarya memnudur.


    Madde 74.- (Özgün hali) Menafii umumiye için lüzumu usulen tahakkuk etmedikçe ve kanunu mahsus mucibince değer pahası peşin verilmedikçe hiçbir kimsenin malı istimval ve mülkü istimlâk olunamaz.


    Fevkalâde ahvalde kanun mucibince tahmil olunacak nakdî, aynî ve sayü amele mütaallik mükellefiyetler müstesna olmak üzere hiçbir kimse hiçbir fedakârlığa icbar edilemez.

    Madde 74.- (Değişik : 5/2/1937 – 3115 S. Kanun/md. 7)


    Umumî menfaatler için lüzumu, usulüne göre anlaşılmadıkça ve mahsus kanunla mucibince değer pahası peşin verilmedikçe hiçbir kimsenin malı istimval ve mülki istimlâk olunamaz.


    Çiftçiyi toprak sahibi yapmak ve ormanları Devlet tarafından idare etmek için istimlâk olunacak arazi ve ormanların istimlâk bedelleri ve bu bedellerin tediyesi sureti, mahsus kanunlarla tayin olunur.


    Fevkalâde hallerde kanuna göre tahmil olunacak para ve mal ve çalışmaya dair mükellefiyetler müstesna olmak üzere hiçbir kimse hiçbir fedakârlık yapmağa zorlanamaz.


    Madde 75.- (Özgün hali) Hiçbir kimse mensup olduğu din, mezhep, tarikat ve felsefî içtihadından dolayı muaheze edilemez. Asayiş, âdabı muaşereti umumiye ve kavanine mugayir olmamak üzere her türlü âyinler serbesttir.


    Madde 75.- (Değişik : 5/2/1937 – 3115 S. Kanun/md. 8)


    Hiçbir kimse mensub olduğu felsefî içtihad, din ve mezhebden dolayı muahaze edilemez. Asayiş ve umumî muaşeret âdabına ve kanunlar hükümlerine aykırı bulunmamak üzere her türlü dinî âyinler yapılması serbesttir.


    Madde 76.- Kanun ile muayyen olan usul ve ahval haricinde kimsenin meskenine girilemez ve üzeri taharri edilemez.


    Madde 77.- Matbuat, kanun dairesinde serbesttir ve neşredilmeden teftiş, muayeneye tabi değildir.


    Madde 78.- Seferberlikte idarei örfiye halinde veyahut müstevli emrazdan dolayı kanunen müttehaz tedabir icabatından olarak vazedilecek takyidat müstesna olmak üzere seyahat hiçbir suretle takyidata tabi tutulamaz.


    Madde 79.- Ukudun, sâyü amelin, temellük ve tasarrufun, içtimaatın, cemiyetlerin ve şirketlerin hududu hürriyeti kanunlar ile musarrahtır.


    Madde 80.- Hükümetin nezaret ve murakabesi altında ve kanun dairesinde her türlü tedrisat serbesttir.


    Madde 81.- Postalara verilen evrak, mektuplar ve her nevi emanetler salâhiyettar müstantık ve mahkeme kararı olmadıkça açılamaz ve telgraf ve telefon ile vâkı olan muhaberatın mahremiyeti ihlâl olunamaz.


    Madde 82.- Türkler, gerek şahıslarına, gerek âmmeye mütaallik olarak kavanin ve nizamata muhalif gördükleri hususatta merciine ve Türkiye Büyük Millet Meclisine münferiden veya müçtemian ihbar ve şikâyette bulunabilirler. Şahsa ait olarak vuku bulan müracaatın neticesi müstediye tahriren tebliğ olunmak mecburidir.
    -------------------
    Evet benim iddia ettiğim gibi dünyada insan haklarının fikir babalarından birisi de Atatürk'tür. İnsan haklarının ilham kaynağı da Türkiye Cumhuriyeti Anayasasıdır.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi kaotika -- 16 Mart 2007; 12:15:47 >




  • quote:

    Orjinalden alıntı: kaotika

    Saol steinberger_2
    İnsan hakları 1948 de yayınlandı. Bir de 1924 deki Cumhuriyetin ilk anayasası ile karşılaştıralım bakalım.




    @Kaotika,ya benim neyi ifade etmek istediğimi anlamadınız yada konuyu çarpıtmaya çalışıyorsunuz.Ben Türkiye Cumhuriyeti anayasa sı ile karşılaştırma amaçlı bu yazıyı buraya alıntı yapmadım.Her şeyden önce Türkiye Cumhuriyeti Anayasa sı Türkiye Cumhuriyetindeki yaşanları bağlar...Oysa Evrensel beyanname tüm ülkelerin mutabık olduğu objektif bir yazıdır.Oysa Türkiye Cumhuriyeti anayasası subjektif olarak Türk haklarından bahseder..Bu doğaldır da.Yazınızın sonunda belirttiğiniz gibi Türkiye Cumhuriyeti anayasasından ne kadar alıntı yapılmıştır bilemem ama,zaten İnsan Hakları Evrensel beyannamesi herhangi bir millete ait değildir.Burada Atatürk ün katkısı olması bize gurur verir.


    Son olarak ne yazık ki ülkemizin kanunları hala ülke vatandaşlarının anlayamayacığı dildedir.Bundan amaç nedir bilmiyorum belki de halkın orada yazılanların ne manaya geldiğini bilinmemesidir.Ya TDK bunların karşılığını bulamamış yada belli bir kesim dışında kimsenin hak ve özgürlüklerle ilgili bilgi sahibi olması istenmiyor.Ben sizden bu eski dildeki kelimeliri ayıklamanızı beklerdim.Daha önceki söylemlerinizle buradaki alıntınız biraz çelişki yaratmış?Yada ben öyle düşünüyorum elbette doğruyu düşünüyorum diyemem.

    Saygılarımla,




  • İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi (1789)


    Madde I İnsanlar, haklar yönünden özgür ve eşit doğarlar ve yaşarlar. Sosyal farklılıklar ancak ortak yarara dayanabilir.

    Madde II Her siyasal toplumun amacı, insanın doğal ve zamanaşımı ile kaybedilmeyen haklarını korumaktır. Bu haklar; özgürlük, mülkiyet, güvenlik ve baskıya karşı direnmedir.

    Madde III Egemenliğin özü esas olarak ulustadır. Hiçbir kuruluş, hiçbir kimse açıkça ulustan kaynaklanmayan bir iktidarı kullanamaz.

    Madde IV Özgürlük, başkasına zarar vermeyecek her şeyi yapabilmektir. Böylece her insanın doğal haklarının kullanımı, toplumun diğer üyelerinin aynı haklardan yararlanmalarını sağlayan sınırlarla belirlidir. Bu sınırlar ise ancak yasa ile belirlenebilir.

    Madde V Yasa ancak toplum için zararlı fiilleri yasaklayabilir. Yasanın yasaklamadığı bir şey engellenemez ve hiç kimse yasanın emretmediği bir şeyi yapmaya zorlanamaz.

    Madde VI Yasa, genel iradenin ifadesidir. Tüm yurttaşların, bizzat ya da temsilcileri aracılığı ile yasanın yapılmasına katılma hakları vardır. Yasa ister koruyucu, ister cezalandırıcı olsun herkes için aynıdır. Tüm yurttaşlar yasa önünde eşit olduklarından, yeteneklerine göre her türlü kamu görevi, rütbe ve mevkiine eşit olarak kabul edilirler, bu konuda yurttaşlar arasında erdem ve yeteneklerinden başka bir ayırım gözetilmez.

    Madde VII Bir kimse, ancak yasanın belirlediği hallerde ve yasanın öngördüğü şekillere uyularak suçlanabilir, yakalanabilir ve tutuklanabilir. Keyfi emirler verilmesini isteyenler, keyfi emirler verenler, bunları uygulayanlar ya da uygulatanlar cezalandırılır. Ancak yasaya uygun olarak yakalanan, yasaya uymaya çağrılan her yurttaş anında itaat etmelidir, direnirse suçlu olur.

    Madde VIII Yasa ancak açık ve zorunlu olarak gerekliliği beliren cezaları koymalıdır ve bir kimse ancak suçun işlenmesinden önce kabul ve ilan edilmiş olan ve usullüne göre uygulanan bir yasa gereğince cezalandırılabilir.

    Madde IX Her insan suçlu olduğuna karar verilinceye kadar masum sayılacağından, tutuklanmasının zorunlu olduğuna karar verildiğinde, yakalanması için zorunlu olmayan her türlü sert davranış yasa tarafından ağır biçimde cezalandırılmalıdır.

    Madde X Hiç kimse inançları nedeniyle, bunlar dini nitelikteki inançlar olsa bile, tedirgin edilmemelidir; meğer ki, bu inançların açıklanması, yasayla kurulan kamu düzenini bozmuş olsun.

    Madde XI Düşüncelerin ve inançların serbest iletimi insanın en değerli haklarındandır. Bu nedenle her yurttaş serbestçe konuşabilir, yazabilir ve yayınlayabilir, ancak bu özgürlüğün yasada belirlenen kötüye kullanılması hallerinden sorumlu olur.

    Madde XII İnsan ve yurttaş haklarının güvenliği bir kamu gücünü gerektirir, bu nedenle bu güç herkesin yararı için kurulmuştur, yoksa bu gücün emanet edildiği kişilerin özel çıkarları için değil.

    Madde XIII Kamu gücünün devamını sağlamak ve idarenin masraflarını karşılamak için herkesin bir vergi vermesi kaçınılmazdır. Vergi tüm yurttaşlar arasından olanakları oranında eşit olarak dağıtılır.

    Madde XIV Tüm yurttaşların bizzat ya da temsilcileri aracılığı ile verginin gerekliliğini belirlemeğe, vergilemeyi serbestçe kabul etmeye, vergi gelirlerinin kullanılmasını gözlemeye ve verginin miktarını, matrahını, tahakkuk biçim ve süresini belirlemeye hakkı vardır.

    Madde XV Toplumun tüm kamu görevlilerinden, görevleriyle ilgili olarak hesap sormak hakkı vardır.

    Madde XVI Hakların güven altına alınmadığı kuvvetler ayrılığının yapılmadığı bir toplumda Anayasa yoktur.

    Madde XVII Mülkiyet dokunulmaz ve kutsal bir hak olması nedeniyle, yasa ile belirlenen kamu ihtiyacı açıkça gerekmedikçe ve adil ve peşin bir tazminat ödenmedikçe, kimse bu haktan yoksun bırakılamaz.




    ilham için baya gerilere gidilmelidir. asıl ilham veren budur sanki.yani anayasaya ilham veren de budur.tarihi, kanunları dikkatli incelemek gerekir.

    mülkiyet vurgusu dikkat çekici kimin elinden çıktığını vurguluyor sanki.




  • Şimdi arkadaşlar, Atatürk'den bahsedildiği için mi bunca tedirginlik yani. Konuyu çarpıtmak ne demek, ülkenin anayasası elbet o ülkenin insanlarını bağlayacaktır bundan daha doğal ne olabilir ki. Bir ülkenin insanlarını da bağlayabilir sadece bir şehrin ya da bir topluluğun insanlarını da bağlayabilir. Asıl bakmanız gereken nokta fikrin evrenselliğidir.
  • işin aslı , bu beyannamenin yakın tarihteki kökeninin fransiz devrimi olduğudur. tüm dünya böyle kabul eder.


    ne yapmalıyız, yani artık susmak mı lazımdı. tarihi bir olguyu bence hatalı ifade etmişsin. burada bir rekabet

    durumu oluşmaya başladı artık ne desek farklı algılanıyor. söylenen doğru mu değil mi diye bi baksak belki

    faydalı olur.

    burada gruplaşma olmamalı çünkü arada gerçekler kaynayacaktır.

    burada da belki fazla sevgiden kaynaklı bence bi hata var @kaotika sizin için. bizim o dönem demokrasiden hak

    ve özgürlüklerden bahsedecek hatta dünyaya örnek olacak bi dönem mi değil mi ayrı bir tarışma konusu.

    ama bu beyannamenin aslı, kökeni fransız devriminden sonraki insan hakları ve yurttaş bildirgesidir.
  • http://www.belgenet.com/2001/adliyil2001.html ,link teki o dönemin yargıtay başkanı Sayın Sami Selçuğun açıklamaları günümüz Türkiye sini çok iyi analiz etmiş diye düşünüyorum.Umarım sabredip baştan sona iyi özümsenerek okunabilir.Kimileri beni bazı değerlere karşı göstermeye çalışabilir , umrumda değil...Ben düşündüklerime hala sıkı sıkıya bağlıyım
    elbet doğru düşünüyorum diyemem ama bana daha mantıklı bir fikir getirilmedikçe veya üretilmedikçe bu zamana dek edindiğim fikirlerimin hep arkasında olacağım.

    Bazıları ,kişileri hedef tahtası gibi gösterebilir aynı kendine yapıldığı gibi!!!Benim asla böyle bir amacım olmadı olmayacak..Benimle fikir tartışmasına girecekseniz elbette varım...Ama polemiklerle işim olmaz.

    Saygılarımla,




  • quote:

    Orjinalden alıntı:
    ... İnsan haklarının ilham kaynağı da Türkiye Cumhuriyeti Anayasasıdır.


    İnsan hakları belgeleri, 1924 anayasası ile kıyaslanamayacak denli eskidir.
    Tersine Osmanlı'nın ıslahat ve Tanzimat Fermanları ile 1920 ve 1924 Anayasaları,
    Fransız İhtilali ile gelişen özgürlük rüzgarı, ulus ve insan hakları etkisindedir.
    Daha da ötede 1215 Magna Carta Haklar Belgesi, 12 Levha ve Medine Vesikası, Veda hutbesi,
    En eski Genel Hukuk Belgeleridir...
    Ama günümüzde mühim olan, galiba bu metinlere ne kadar uyulup uyulmadığı sorunudur.

    Steinberger_2 ve kaotika'ya teşekkürler.

    Arkadaşlar, çok ilginç bir şey oldu:
    Bu mesajım, @was'ın 1789'uncu mesajı olmuş oldu, konuya uyum sağladı!




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi was -- 23 Mart 2007; 0:29:56 >




  • quote:

    Orjinalden alıntı: was

    Arkadaşlar, çok ilginç bir şey oldu:
    Bu mesajım, @was'ın 1789'uncu mesajı olmuş oldu, konuya uyum sağladı!



    1699'uncu mesajını merat ettim şimdi @was. Hangi konuya denk gelmişti acaba?
  • arkadaşlar inasan hakları beyyannamesinde yer alan koşullar neden yeteri kadar uygulanamıyor peki?
  • quote:

    Orjinalden alıntı: rapstradamus

    arkadaşlar inasan hakları beyyannamesinde yer alan koşullar neden yeteri kadar uygulanamıyor peki?



    Bence sorun uygulayıcılarda dır.Kimileri uygulama yaparken subjektif davranabilir.Bunu başka ülkelerin uygulamaları ile ilişkilendirebilir,elbette doğruyu yaptığını göstermez.Aksine başkaların yanlışları,bizim yanlış yapmamızı gerektirmez.

    Ne zamanki şekil den uzaklaşıp öze yaklaşırız,daha doğru davranırız diye düşünüyorum.(insan hakları evrensel beyannamesi ile bağlatılı)

    Saygılarımla,
  • bu beyanname, sonuçları itibari ile dünyanın bir kısmına refah getirsede,
    refahın cazibesi ,paylaşımın cazibesi ile,yaşatmak için yaşama felsefesi ile birleştirilemediğinden,
    "hayat bir mücadeledir."halet-i ruhiyesinin sonucu- çokda istenildiği gibi(şekle sokulduğu gibi) adalet ve mutluluk getirmediği aşikardır.

    tabi,şekilden öze doğru gidersek.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: redstorm


    quote:

    Orjinalden alıntı: was

    Arkadaşlar, çok ilginç bir şey oldu:
    Bu mesajım, @was'ın 1789'uncu mesajı olmuş oldu, konuya uyum sağladı!



    1699'uncu mesajını merat ettim şimdi @was. Hangi konuya denk gelmişti acaba?


    Waterloo Harbi miydi ne @red.


    Şaka bir yana, Toplum Hakları Genel Beyannamesi" oluşmalı kanaatimce:
    Temizlik,
    Çevre,
    Nükleer arınma,
    Kendi Kaderini tayin,
    Ülkesinin Askeri Zorla Kurtarılmaması ve Zoraki Özgürleştirilmemesi Hakkı!,
    Gibi.....




  • quote:

    Orjinalden alıntı: driver

    bu beyanname, sonuçları itibari ile dünyanın bir kısmına refah getirsede,
    refahın cazibesi ,paylaşımın cazibesi ile,yaşatmak için yaşama felsefesi ile birleştirilemediğinden,
    "hayat bir mücadeledir."halet-i ruhiyesinin sonucu- çokda istenildiği gibi(şekle sokulduğu gibi) adalet ve mutluluk getirmediği aşikardır.

    tabi,şekilden öze doğru gidersek.



    İnsan hakları beyannamesine, mülkiyet hakkı itibariyle bakarsanız kısmen haklısınız...Ben aksine kişi özgürlüklerine ;ifade özgürlüğü bağlamında bakmaktayım.İnsanın ifade özgürlüğü mülkiyetin adil paylaşımını da berbaerinde getirecektir,diye düşünüyorum.İnsan hakları evrensel beyannamesine ,mülkiyet yaklaşımı ne yazık ki subjektif tir.Örnek niye onlarda var da bende yok?Bence bunun sorusuna kendimize sormamız gerek!Gelişmişilik ve zenginlik herhangi bir zümre nin tekelinde olsa idi,el değiştirmezdi...Oysa insanlığın ifade özgürlüğü kimsenin tekelinde değil, tüm insanlığın kazanımında dır.Ben insan hakları evrensel beyannamesine maddi bağlamda yaklaşımı yadırgadığımı söylemeliyim...

    Saygılarımla,




  • @Steinberger_2


    aksine ben çok daha geniş bir mana ile baktım.
    kastım; bu beyannamedeki güzellikler sayesinde refah sahibi oldukları,beyannamedeki güzellikleri tüm dünyaya içinde yazdığı gibi yaymak yerine,mücadele dünyası felsefesine girdikleri için bencillikleri ile kendilerinden olmayanlara karşı bu samimiyette olamadıklarından bahsettim.

    maddi bağlamda yaklaşım,beyannamenin kazandırdıkları,uygulanışı,keşkelerini tasvirdir...

    ortada yadırganacak birşey varsa özgürlükler ile kazandığınızı,bir başkasının özgürlüğünü almak için kullanmanızdır...
  • quote:

    Orjinalden alıntı: driver

    @Steinberger_2


    aksine ben çok daha geniş bir mana ile baktım.
    kastım; bu beyannamedeki güzellikler sayesinde refah sahibi oldukları,beyannamedeki güzellikleri tüm dünyaya içinde yazdığı gibi yaymak yerine,mücadele dünyası felsefesine girdikleri için bencillikleri ile kendilerinden olmayanlara karşı bu samimiyette olamadıklarından bahsettim.

    maddi bağlamda yaklaşım,beyannamenin kazandırdıkları,uygulanışı,keşkelerini tasvirdir...

    ortada yadırganacak birşey varsa özgürlükler ile kazandığınızı,bir başkasının özgürlüğünü almak için kullanmanızdır...



    Yine subjektif yaklaşım içerisindesiniz diye düşünüyorum.İnsan hakları beyannamesinde ne yazdığı mı önemli,yoksa uygulayıcıların yaptıkları mı?Beni başkalarının yanlışları ne kadar bağlar?Kendi doğrularıyla olaya yaklaşanlar, elbette doğruyu yapamazlar...

    Şunu söylerseniz kabul ederim.Burada yazılanlar idealize edilmiştir,ve günümüz dünyasın da uygulaması zordur.Ki ben öyle olmadığı düşüncesindeyim.

    Saygılarımla,



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Steinberger_2 -- 1 Nisan 2007; 4:04:58 >




  • quote:

    Orjinalden alıntı: Steinberger_2

    quote:

    Orjinalden alıntı: driver

    @Steinberger_2


    aksine ben çok daha geniş bir mana ile baktım.
    kastım; bu beyannamedeki güzellikler sayesinde refah sahibi oldukları,beyannamedeki güzellikleri tüm dünyaya içinde yazdığı gibi yaymak yerine,mücadele dünyası felsefesine girdikleri için bencillikleri ile kendilerinden olmayanlara karşı bu samimiyette olamadıklarından bahsettim.

    maddi bağlamda yaklaşım,beyannamenin kazandırdıkları,uygulanışı,keşkelerini tasvirdir...

    ortada yadırganacak birşey varsa özgürlükler ile kazandığınızı,bir başkasının özgürlüğünü almak için kullanmanızdır...



    Yine subjektif yaklaşım içerisindesiniz diye düşünüyorum.İnsan hakları beyannamesinde ne yazdığı mı önemli,yoksa uygulayıcıların yaptıkları mı?Beni başkalarının yanlışları ne kadar bağlar?Kendi doğrularıyla olaya yaklaşanlar, elbette doğruyu yapamazlar...

    Şunu söylerseniz kabul ederim.Burada yazılanlar idealize edilmiştir,ve günümüz dünyasın da uygulaması zordur.Ki ben öyle olmadığı düşüncesindeyim.

    Saygılarımla,


    Evet beyannamedeki hükümler insanlık açısından faydalı maddeler ihtiva ediyor.Yalnız bu maddeleri tatbik etmek herkesin işine gelmez.Niçin gelmez?Evvela bu beyannameyi yayınlayanların devlet politikalarına bakmak lazım.Bu beyanname yayınlandıktan sonra kaç tanesi beyannameye riayet etmiştir?Maalesef bu gibi şeylerle göz boyamaktan öteye gidememişlerdir.Yine kendi bildiklerini okumuşlardır.Maalesef hoşlanmasak da durum bundan ibaret!




  • quote:

    Orjinalden alıntı: Steinberger_2

    quote:

    Orjinalden alıntı: driver

    @Steinberger_2


    aksine ben çok daha geniş bir mana ile baktım.
    kastım; bu beyannamedeki güzellikler sayesinde refah sahibi oldukları,beyannamedeki güzellikleri tüm dünyaya içinde yazdığı gibi yaymak yerine,mücadele dünyası felsefesine girdikleri için bencillikleri ile kendilerinden olmayanlara karşı bu samimiyette olamadıklarından bahsettim.

    maddi bağlamda yaklaşım,beyannamenin kazandırdıkları,uygulanışı,keşkelerini tasvirdir...

    ortada yadırganacak birşey varsa özgürlükler ile kazandığınızı,bir başkasının özgürlüğünü almak için kullanmanızdır...



    Yine subjektif yaklaşım içerisindesiniz diye düşünüyorum.İnsan hakları beyannamesinde ne yazdığı mı önemli,yoksa uygulayıcıların yaptıkları mı?Beni başkalarının yanlışları ne kadar bağlar?Kendi doğrularıyla olaya yaklaşanlar, elbette doğruyu yapamazlar...

    Şunu söylerseniz kabul ederim.Burada yazılanlar idealize edilmiştir,ve günümüz dünyasın da uygulaması zordur.Ki ben öyle olmadığı düşüncesindeyim.

    Saygılarımla,



    @Steinberger_2

    seni anlıyorum,benim kastımı şöyle ifade edeyim.

    beyannamede yazılanlar o kadar güzel ki uygulandığında,uygulayanlara refah olarak dönüyor.
    fakat tek başına beyanname eksiktir.fert fert bunu sindirmek,fert fert yaşatmak için yaşamak düşüncesi aşılanmalı...

    yani beyanname hukuk tan mahalleye inmeli,mahalleden,evlerden sirayet edip çıkmalı...




  • quote:

    Orjinalden alıntı: driver


    quote:

    Orjinalden alıntı: Steinberger_2

    quote:

    Orjinalden alıntı: driver

    @Steinberger_2


    aksine ben çok daha geniş bir mana ile baktım.
    kastım; bu beyannamedeki güzellikler sayesinde refah sahibi oldukları,beyannamedeki güzellikleri tüm dünyaya içinde yazdığı gibi yaymak yerine,mücadele dünyası felsefesine girdikleri için bencillikleri ile kendilerinden olmayanlara karşı bu samimiyette olamadıklarından bahsettim.

    maddi bağlamda yaklaşım,beyannamenin kazandırdıkları,uygulanışı,keşkelerini tasvirdir...

    ortada yadırganacak birşey varsa özgürlükler ile kazandığınızı,bir başkasının özgürlüğünü almak için kullanmanızdır...



    Yine subjektif yaklaşım içerisindesiniz diye düşünüyorum.İnsan hakları beyannamesinde ne yazdığı mı önemli,yoksa uygulayıcıların yaptıkları mı?Beni başkalarının yanlışları ne kadar bağlar?Kendi doğrularıyla olaya yaklaşanlar, elbette doğruyu yapamazlar...

    Şunu söylerseniz kabul ederim.Burada yazılanlar idealize edilmiştir,ve günümüz dünyasın da uygulaması zordur.Ki ben öyle olmadığı düşüncesindeyim.

    Saygılarımla,



    @Steinberger_2

    seni anlıyorum,benim kastımı şöyle ifade edeyim.

    beyannamede yazılanlar o kadar güzel ki uygulandığında,uygulayanlara refah olarak dönüyor.
    fakat tek başına beyanname eksiktir.fert fert bunu sindirmek,fert fert yaşatmak için yaşamak düşüncesi aşılanmalı...

    yani beyanname hukuk tan mahalleye inmeli,mahalleden,evlerden sirayet edip çıkmalı...






    Tek başına beyanname iyi bir yol gösterici dir.Bunu sindirmek size kalmış,sindirememek te.Ülkemizin bunu sindiremediği o kadar açık ki!Halkı kavrayamayan bir düşüncenin yaşamasını beklemek abesle iştigaldir.Kişileri; " hak ve özgürlükleri" konusunda bilgilendirmeyenler,hatta bunu daha ileri giderek halkın bilinçli olmasının devlete zarar vereceğini düşünenler aymazlık içersindedirler.Zira halk yanlışa sapınca" halkı" kendilerince yargılayabilmektedirler...Herkes kendince iyiyi ve doğruyu düşündüğünü ve yaptığını zannedebilir, "İdi Amin" de doğruyu yaptığına inanıyordu...Bush da doğruyu yaptığına inanıyor veya Amerikan stratejisini belirleyenler.Bugün rejimi koruduğunu iddia edenler kendilerince belki doğruyuda yapıyor olabilir.Unutmamaız gereken demokratik yoldan gelmeyen birinin , bu ülkeyi veya halkı sonu gelmez bir maceranın içine sürükleyebileceğidir.Bu kendi düşüncesidir veya kendince bu devletin "ali" menfaati içindir."Bundan öncekilerin görece demokrasiye saygı duyması veya hakim dünyaya hoş görünmek için Demokratik açılımlara önem vermesi bundan sonrakilerinin yapacaklarının veya yaptıklarının garantisi midir ki?Hitler gibi birinin başımıza geçip bizi maceradan maceraya koşturmayacağının garantisi nedir?Veya Saddam gibi?Demokrasi bu tür yanlışları elemine edebilecek düzeydedir ve bunu tüm dünya da kabullenir. Demokratik sistemde ,halk bu hakkını parlementer sisteme devrettiyse yapılanlardan veya yapılacaklardan kendisi sorumludur.Elbette hesap sorma hakkı da kendinde saklıdır.Demokratik yollardan yönetime gelmeyen birisinin yaptıkları ise sadece kendi egoları veya doğrularıyla ilgilidir.Kendilerini başkalarından daha akıllı addedenler , kendilerini kişilere göre tartabilirler, ama halkın tercihlerine göre tartamazlar.Çünki Demokratik sistem böyle bir şeye müsade etmez.

    Halkı bilgilendirmeyen veya bilinçlendirmeyen,kökü halka dayanmayan her ne sistem olursa olsun; sonu hüsrandır.Bu bağlamda insan hakları evrensel beyannamesi feyz alabileciğimiz objektif bir metindir.Bunu öğretip, öğretmemek size kalmış... veya alıp almamak...olumsuz sonuçlarına katlanmak ta size kalmış.

    Saygılarımla,



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Steinberger_2 -- 1 Nisan 2007; 22:28:19 >




  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.