Şimdi Ara

INSANLIGIN COGALISI (Yaratılışı) İlk İnsan Hz Adem ve Havva (12. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
268
Cevap
0
Favori
22.516
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 1011121314
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • quote:

    Orjinalden alıntı: Raskolnikov


    quote:

    Orjinalden alıntı: metalok

    Sistem özellikle insan için yaratılmış...
    Daha çok delil istiyorsanız etrafınıza ve dünyaya daha dikkatli bakın...

    Bilinc konusu gene , bilincin insana evrende ayrıcalıklı bir yer verdiği zaten bilinen bir gerçek bu yüzden kökenimizi,oluşumuzu bir fenomen olmaktan çıkarmaya çalışıyoruz.İnsanı insan yapanda bu merakı zaten işin kolayına kaçmak değil.Yok daha öncede dedim yeryüzünde herşeyin sebebi belli bir çocuk pört diye annesinin karnından çıkmıyor.Uzun bir süreç ( bu süreçde mucize demeyin) sonunda doğal yollardan ! çıkıyor annenin vücudundan.Siz kalkmış çocuk doğmadı port diye ortaya çıktı diyorsunuz.İsa yı ayrı tutuyorum O da başka bir mesele
    Yani bakıyorsun herşey yasa herşey belli bir kanun çercevesinde ilerliyor.Sonrada bir anda tanrı bir eliyle koyduğunu diğer eliyle bozuyor.Bunada tamam diyoruz mutlak değerler yüzünden ama biz hiçbirine tanıklık edemedik ona yanıyorum

    Ha bide su olmasa yaşayamazdık herşey insan için yaratılmış gibi bir düşüncede komedi tam marsda helyum soluyor olsak o zamanda aman allahım herşey bizim için yaratılmış diyecektiniz.İnsanı oluşturan çevre dünya iken ihtiyaç listesinin dünya dışı argümanlar ile zenginleşmesini nasıl bekliyorsunuz anlaşılır gibi değil.


    Düşünceler ne olursa olsun beğenmediklerini komedi olarak nitelendiren bir insana zaten birşey anlatamazsınız!




  • quote:

    Orjinalden alıntı: Raskolnikov


    quote:

    Orjinalden alıntı: _KARDELEN_


    bir tanesi bana " bilim ve ilim sürekli ilerliyor,birgün gelip onunda cevabı bulunur" demişti.Peki iki deniz tuzlu ve tatlı su olayını 1500 yıl önce açıklamış Allah cc.Haşa yoksa bile bunu bilen çok muhteşem bir bilime ve ilime sahip oluyor dimi





    Sanırım furkan süresindeki espriyi anlamamışsın biri lezzetli ve tatlı diyor.Ayrıyeten o bilginin kaynağıda mevcuttu bende ama şu an için bulabileceğimi sanmıyorum virüssel sorunlar yüzünden.Biraz zaman verirsen onuda getirecem

    ...denize bir borudan akar gibi karışan tatlı suyun özellikleri daha da ilginç ve harikadır. çünkü suda hayret edilecek özellikler vardır. kendisi daha ağır olan deniz suyu, kendisinden daha hafif olan tatlı suyu üzerinde taşır. dolayısıyla tatlı su, deniz suyundan hafif olduğu için deniz suyuna karışmaz ve denizin üzerinde yüzer."
    caius plinius caecillus secundus, naturalis historia (doğa tarihi) ıı, cvı 224, 1. yüzyıl. ...Alıntıdır...




  • quote:

    Orjinalden alıntı: Raskolnikov


    quote:

    Orjinalden alıntı: Raskolnikov


    quote:

    Orjinalden alıntı: _KARDELEN_


    bir tanesi bana " bilim ve ilim sürekli ilerliyor,birgün gelip onunda cevabı bulunur" demişti.Peki iki deniz tuzlu ve tatlı su olayını 1500 yıl önce açıklamış Allah cc.Haşa yoksa bile bunu bilen çok muhteşem bir bilime ve ilime sahip oluyor dimi





    Sanırım furkan süresindeki espriyi anlamamışsın biri lezzetli ve tatlı diyor.Ayrıyeten o bilginin kaynağıda mevcuttu bende ama şu an için bulabileceğimi sanmıyorum virüssel sorunlar yüzünden.Biraz zaman verirsen onuda getirecem

    ...denize bir borudan akar gibi karışan tatlı suyun özellikleri daha da ilginç ve harikadır. çünkü suda hayret edilecek özellikler vardır. kendisi daha ağır olan deniz suyu, kendisinden daha hafif olan tatlı suyu üzerinde taşır. dolayısıyla tatlı su, deniz suyundan hafif olduğu için deniz suyuna karışmaz ve denizin üzerinde yüzer."
    caius plinius caecillus secundus, naturalis historia (doğa tarihi) ıı, cvı 224, 1. yüzyıl. ...Alıntıdır...


    bu yukarıda yazdığın da bilimsel bir açıklamadır.. ama Kuran- Kerim' de de ayet olarak geçer..
    yani bir şeyin bilimsel olarak açıklanması o şeyin oluşumunda bir yaratıcının olmadığı anlamına gelmez bu örnekte olduğu gibi..




  • quote:

    Orjinalden alıntı: metalok

    Düşünceler ne olursa olsun beğenmediklerini komedi olarak nitelendiren bir insana zaten birşey anlatamazsınız!


    Komikliği şöyle ben sana desemki bana aklını göster diye gösteremiyorsun öyleyse aklın yok.Buda aynı derecede salak bir anlayış olur tanım gereği zaten benle iletişime girebildiğine göre akıl sahibisindir.Komedi tabiki çünkü mantık çizgisini ihlal ediyorsunuz tanrı havayı yaratmadan bizi yaratmamış bu mucize demeye getiriyorsunuz.Yaratılış ve dünya mucize değil gereklilik sadece kendi inanc bütünlüğü içinde bile.Buradan nereye varmaya çalıştığınızı anlayamıyorum.Tanrı ihtiyaclarımızı gideriyor gibi bir anlayışsa bu aksi takdirde zaten varolamayacaktık ki eli mahkum bir yerde Bu yüzden sabah akşam yatıp kalkmamızmı lazım huzurunda ?

    Ha bu olaylarında(dünya-insan) çok dar bir olasılık çizgisinde olması gerçeğide zaten kabul ettiğimiz bir gerçek.Bir daha oluşması belkide imkansız yaratıklarız bizi değerli yapanda bu

    @EngineerInDefenceInd
    Bu sene sohbete gittim değişiklik olsun diye Risalelerden ( bknz.said nursi) ders veriyor aaabbiii hüve nüktesini açtı.Bitkilerin büyümesinden bahsediyor her toprak zerresine bilinc verilmezse toprakta bitkinin binlerce ihtiyacını görecek fabrikalar olması gerekir gibi abuk bir mantığa vardı sonuç.Bitkiye verse bu yetiyi kabul edilebilir ama diyor toprakta böyle bir bilinc yok bitkinin ihtiyaclarını bilip ona nasıl temin ediyor gibi bir düşünce Ya dedim bu nasıl mantıktır toprak değilki burada esas olan bitki.Yazın gidip yünlü kumaş giyermisin.Yada kışın naylon çorap.Adamlar bunlara yüzyılın en büyük bilgisi gözüyle bakıyor ya ben ona yanarım




  • quote:

    Orjinalden alıntı: Raskolnikov
    ...denize bir borudan akar gibi karışan tatlı suyun özellikleri daha da ilginç ve harikadır. çünkü suda hayret edilecek özellikler vardır. kendisi daha ağır olan deniz suyu, kendisinden daha hafif olan tatlı suyu üzerinde taşır. dolayısıyla tatlı su, deniz suyundan hafif olduğu için deniz suyuna karışmaz ve denizin üzerinde yüzer."
    caius plinius caecillus secundus, naturalis historia (doğa tarihi) ıı, cvı 224, 1. yüzyıl. ...Alıntıdır...


    Güzel güpgüzel, fevkaladenin fevkinde bir paylaşım..
    Ya aslında aklıma başka bir teori geliyor..

    muhammed gerçekten masum olabilir. çünkü anlaşıldığı kadarı ile okuması yazması yokmuş..sanırım çok gezmiş çok okumuş kafası çok çok iyi çalışan birisi gizem ve korku dolu bir ortam yaratarak kendisini, muhammede allah gibi göstermiş..Böylece muhammed savaşlar, putperestler ve göçler ile uğraşırken o kendi felsefesini yayacak bir din oluşturmuş yüreği temiz ve adaletli olarak bilinen erdem sahibi muhammed'i de bunu yayması için kullanmış olabilir..
    Bir anda geldi aklıma bu komplo teorisi ..ama kulağıma hoş geldi..
    Fikriniz nedir..




  • quote:

    Orjinalden alıntı: soho


    quote:

    Orjinalden alıntı: Raskolnikov


    quote:

    Orjinalden alıntı: Raskolnikov


    quote:

    Orjinalden alıntı: _KARDELEN_


    bir tanesi bana " bilim ve ilim sürekli ilerliyor,birgün gelip onunda cevabı bulunur" demişti.Peki iki deniz tuzlu ve tatlı su olayını 1500 yıl önce açıklamış Allah cc.Haşa yoksa bile bunu bilen çok muhteşem bir bilime ve ilime sahip oluyor dimi





    Sanırım furkan süresindeki espriyi anlamamışsın biri lezzetli ve tatlı diyor.Ayrıyeten o bilginin kaynağıda mevcuttu bende ama şu an için bulabileceğimi sanmıyorum virüssel sorunlar yüzünden.Biraz zaman verirsen onuda getirecem

    ...denize bir borudan akar gibi karışan tatlı suyun özellikleri daha da ilginç ve harikadır. çünkü suda hayret edilecek özellikler vardır. kendisi daha ağır olan deniz suyu, kendisinden daha hafif olan tatlı suyu üzerinde taşır. dolayısıyla tatlı su, deniz suyundan hafif olduğu için deniz suyuna karışmaz ve denizin üzerinde yüzer."
    caius plinius caecillus secundus, naturalis historia (doğa tarihi) ıı, cvı 224, 1. yüzyıl. ...Alıntıdır...


    bu yukarıda yazdığın da bilimsel bir açıklamadır.. ama Kuran- Kerim' de de ayet olarak geçer..
    yani bir şeyin bilimsel olarak açıklanması o şeyin oluşumunda bir yaratıcının olmadığı anlamına gelmez bu örnekte olduğu gibi..


    Hangi denizin suyu tatlı Atlas okyanusumu akdenizinmi ? Bu soruya cevap verebilirmisiniz ?
    Tatlı suyu olan bir deniz nerde var ? Bu soruya cevap verin yau Alegorik bir anlatımmı buda yoksa




  • quote:

    Orjinalden alıntı: Raskolnikov
    @EngineerInDefenceInd
    Bu sene sohbete gittim değişiklik olsun diye Risalelerden ( bknz.said nursi) ders veriyor aaabbiii hüve nüktesini açtı.Bitkilerin büyümesinden bahsediyor her toprak zerresine bilinc verilmezse toprakta bitkinin binlerce ihtiyacını görecek fabrikalar olması gerekir gibi abuk bir mantığa vardı sonuç.Bitkiye verse bu yetiyi kabul edilebilir ama diyor toprakta böyle bir bilinc yok bitkinin ihtiyaclarını bilip ona nasıl temin ediyor gibi bir düşünce Ya dedim bu nasıl mantıktır toprak değilki burada esas olan bitki.Yazın gidip yünlü kumaş giyermisin.Yada kışın naylon çorap.Adamlar bunlara yüzyılın en büyük bilgisi gözüyle bakıyor ya ben ona yanarım


    Bu Vahim cehalet çemberi içerisinde milyonlarca insanımız var..NAsıl ne zaman kim (ler) tarafından bu çemberin kurucuları ve elebaşlarının başları alınacak (mecazi anlamda) bilmiyorum ama elbet birgün bir Atatürk olmasa da bir kurtarıcı gelecek..(umut fakirin ekmeği)

    Biz bu ortamlarda forum(lar)da ve yakın çevremizde bu zehirli düşüncelerin elebaşlarına hizmet edenlerin genç beyinleri ele geçirmesine engel olabildiğimiz ölçüde Atatürk'e ve onun kurduğu LAİK cumhuriyet'e sahip çıkabiliriz..Şimdilik ancak bu geliyor elimizden..

    Teslimiyet yok dogmatizm ile mücadeleye devam




  • Kendinizi birde dışarıdan izleyebilseydiniz keşke..

    Devam edin gayet eğlencelisiniz .
  • Sen: metalok
    Ben: EngineerInDefenceInd

    Sen: Dünya sanki insanoğlu için yaratılmış...
    Yaşam koşulları, yiyecek, içecek, güzellikler bile...

    Ben: Hayır insanoğlu o yaşam koşullarına, yiyecek ve içeceklere uyum sağladı..Güzellik ise ona keyif veren şeylere tanımladığı tamamen algısal bir kavram, materyal değil..

    Sen:Peki insanoğlu için neden o kadar çok yararlı var.
    Misal her kıtaya özgü ayrı ayrı yiyecekler var.
    Ama insanoğlu her ktıada bulunmamasına rağmen bu farklı yiyeceklerden de yarar sağlıyor.
    Eğer uyum göstermiş olsaydı gitmediği kıtalardaki o yiyeceklerden yarar sağlayamazdı.

    Her halde insanoğlu bir an da bütün kıtalarda belirmedi değil mi:)

    Sen: Yukarıda da yazmıştım, dünya ekseninde bir derecelik kayma dünyayı çöle yakın bir duruma sokacak canlılık için yaşamı çok daha zorlaştıracaktı.

    Ben: Sizce çöl kolay bir yaşam oramı değil anladığım kadarı ile ama develer orada çok rahat yaşıyorlar..ve onlar için çöl sıcakları, ve kum en rahat yürünen en mutlu olunan yer..Demekki yşam koşullarının güzelliği kolaylığı canlıdan canlıya varyasyonlar gösteriyor. Siz bir kangal köpeğini ya da bir sibirya kurdunu izmir'de yaşamaya zorlarsanız o hayvan sizin için çok güzel olan o şartlarda uyuzlaşır ve gerçek yapısını yaşayamaz..Yani senin için güzellikler ile dolu olan bir mekan ve atmosfer onun için cehennem azabına dönüşebilir.

    Sen: İşte o zaman insan olmazdık, fiziksel ve zihinsel gelişimimiz şimdiki gibi olmazdı.
    Hörgüçlü bir insan...
    Sıcak kumlara uyum sağlam için el ayak yapısı değişecekti.
    El yapısının değişmesi demek araç gereç yapamamak demektir. Bu da insanlık için çok büyük bir sorundur.

    Sen:
    Doğadaki ekosistemi sanırım herkes biliyor artık...
    Bu eko sistemde bir tek insana yer yoktur. Çünkü insan yapısı gereği gittiği heryeri değiştirir, bozar.
    Bunu istese de istemese de yapar.
    İnsanı çıkartın eko-sistemden, dünyadaki düzen asla değişmez!


    Ben: Bence eko sistem çok daha sağlıklı olur düzen çok daha insanlar evrimleşmeden önceki gibi devam ederdi.

    Sen: Ben de zaten aynı şeyi diyorum. Ekosistemden insanı çıkar bozulmadan devam eder. İnsanı koy bozulur.
    Dolayısıyla ekosistemde insana yer yok...
    Demek ki insan ekosisteme uyum sağlamamış...
    Bütün canlılar sisteme bir katkı sağlarken insna hiç bir katkı sağlamıyor.
    Aksine tek yönlü bir çıkar ilişkisi var insan yararına...
    Bu da sistemin insan için olduğunu gösterir niteliktedir.

    Sen:
    Ne bir ağacın ne de bir böceğin soyu tükenir ne de çevre tahribatı yaşanır.

    Ben:
    Her soy tükenişi insan etmeni ile bağımlı değildi.MEsela dinozorların soyunun tükenmesi ile insanlar arasında en ufak bir bağ yoktur. Bu nedenle birşeyler yokolmazdı demek doğru olmaz..Evren'de gerçekleşen bazı olayların dünyaya etkisi yine birşeylerin yokolmasına veya birşeylerin evrimleşip başka şeyler olmasına sebep olurdu..
    İnsanlar olmasa belki bambaşka bir canlı evriminin bir aşamasında bedeninden çok beynini kullanmaya başlar belki de dünyayı tahrip edecek bambaşka bir "insan" türü ortaya çıkardı bunu bilemeyiz ya da belki de insanlar yokolmadan dünya mahvolmadan başka bir tür insanlaşacak ve dünyayı elimizden alıp bizleri köle yapacak..(Bkz. Planet of APES-Maymunlar Cehennemi)

    Sen: Dinazorların yok olması gerekiyordu. Yoksa insan ile dinazor asla baş edemezdi.
    Hele ki o zamanın araç gereçleriyle...
    Beyn olayı çok karmaşıktır şimdiye kadar sadece insan beynin gelişip diğerlerinin gelişmemesi düşündürücüdür.
    Aynı zamanda beyn gelişmesi fiziksel yapıya da bağlıdır. Öğrenmek için araç gerek yapımı ve geliştirilmesi için...
    O yüzden bir aslan 1milyon yıl sonra bile insan beynine benzer bir yapı oluşturamaz...

    Sen:
    Peki ekosistem nasıl ve neden düzenlendi diye kimse sormuyor.
    Örneğin bitkiler, meyveler...
    Çoğunluğu insanoğlu için yaratılmış gibi değil mi?

    Ben:Hayır bizler sadece halihazırda oluşmuş sistemi kullanmayı öğrendik ve devam ediyoruz..

    Sen: İnsanlar çocuk doğmadan önce odasını falan yapar ileri de düzgün yaşaması için bir çok imkanı hazırlar değil mi...
    Sistem de öyle bence bir güç insanoğlu dünyaya gelmeden önce birtakım güzenlemeler yapmış...

    Sen:
    Bitki ve meyvelerden biz insanlar dışında daha çok yararlanan bir canlı yoktur.

    Ben:
    Hayvanlar yöntem geliştiremezler o yüzden de belli alışkanlıklarının dışına çıkmazlar kolay kolay..Bu sebepledir ki bütün türlerin belli besin kaynakları vardır...Ama insanlar bu hayvanların beslenme alışkanlıklarını kopyaladıkları için daha fazla kaynaktan faydalanabilmektedirler..Bizler için yaradılmış birşey yok bizlerin kullanmayı öğrendiğimiz, taklit ettiğimiz veya deneyerek yanılarak keşfettiğimiz şeyler var ve son aşamada ise kendimiz için yaptıklarımız..

    Sen insan nasıl olmuş da yöntem geliştirmeyi öğrenmiş...
    Günümüz labaratuar şartları çok gelişmişken neden başka bir canlıya yöntem geliştirme öğretilemiyor.
    Tamam yunus, köpek hatta sineğe bile bir kaç hareket öğretilebiliyor.
    Ama bunlar gen yoluyla çocuklarına aktarılamıyor!
    Peki evrimleşme sürecinde bu nasıl başarıldı?
    Canlılarda öğrendiklerini fiziksel ve uygulama olarak bir sonraki nesle gen yoluyla aktarma nasıl oldu?
    Doğan gözü kör yavrunun anne memesini bulma gibi...
    Madem tesadüfi idi çok basit bir hareketi biz labaratuarda bir hayvanın genetiğin neden yerşeştiremiyoruz?
    Eğer tesadüfi ise bütün kombinasyonları deneyip bulabilirdik ki insanoğlu yıllardır bunun çabasında olmalı...
    Ama olmuyor.
    Peki tesadüfen nasıl olmuş acaba????

    Sen:
    Bitki neden evrimleşsin...

    Ben:
    Bulunduğu doğa ve iklim şartlarına uyum sağlamk için.

    Sen: Sonuçta canlılar tarafından yenilen bir şeyi bitki neden üretsin ki...
    Hayvanlardan önce bitkiler olmalı ki, hayvanlar olduğunda bitkiler ile beslenebilsin ve bitkiler oksijen karbondioksit oranını dengelesin...
    Bitki durduk yere böyle bir özellik kazanamaz!
    Yani neden ortada birşey yokken ben tatlı sulu yiyecekler üreteyim desin değil mi...

    Sen:
    Bakın insana irade verilmiş ki sistemi düzgün kullanırsa yararına hor kullanırsa zararına olacak şekilde kullansın diye...

    Ben: Sistemi zararında kullanmak herhangi bir canlının yağabileceği birşeydir..Bir çift fareyi kısıtlı alana kısıtlı besin kaynağı ile kapatırsan önce üreme içgüdüsüne yenik düşecek ve populasyonu hızla artacaktır sonra besin ve alan yetersiz geldiğinde nufus kontrolü amacı ile zayıfları öldürmeye başlayacaklardır..Bizler de benzer birşeyi binyıllardır yapıyoruz. Bir alana yerleşiyoruz oranın kaynaklarını sömürüp sonra kaynakları daha güzel başka alana gidip oraların yerli canlıları ile mücadle ediyoruz yenersek oraları sömürüyoruz yenemezsek kendi alanımıza dönüp birbirimizi yokediyoruz..

    Sen: Dediğin gibi fareyi kısıtlı alan koyarsan olur bu dediğin ama sistem kısıtlı alana koymuyor ve sayıları artmasın diye de bir sürü düşman koymuş yılan vb gibi...
    Yani sistemi zararına kullanmak insan dışında başka bir canlının yapabileceği birşey değildir.
    İnsan dışında her canlı bir diğeri tarafından kontrol altında tutulur.


    Sen:
    İnsan dışındaki canlılar için kaynaklar sınırlı değil iken neden insan için kaynaklar sınırlı oluyor?
    Açıklar mısınız?
    İnsana verilen akıl ile alakalı olabilir mi!

    Ben: Tam olarak ne demek istediğinizi anlayamadım ..

    Sen: demek istediğim sistemden insanı çıkar ne aslanların sayısı artar ne ceylanların sayısı azalır.
    Ne otobur canlılar çoğalır ne bitkiler azalır.
    Hava, toprak, su tükenmez kirlenmez...
    Tükenmez derken yararlı özelliğini yitirmez demek istiyorum.

    Ama işin içine insan girince bunları günümüzde şahit olduğumuz üzere tüketiyoruz.

    Bu da sistemin insan için olduğunu gösterir.

    Sen:
    Sistem özellikle insan için yaratılmış...
    Ben: Bir üstteki alıntımda söylediklerin ile çelişmiyormu bu sözlerin..Özelllikle insan için yaratılmış olsa insan yokolduğunda düzenin bozulması gerekmez mi ? ve tam aksi şekilde tamamen insan için yaratılmış olsa sistemde insan olduğu sürece insanların refahı için sürekli kendini o düzende tutması , bozulmaması gerekmez mi ? Çelişkili geldi bu önermeniz..Belki bu kez de ben yanlış anladım sizi...

    Hayır çelişmiyor, insan için yaratılmış ama bir şartla, aklını kullanır ve kurallara uyarsan, bencil davramazsan...
    Eğer sistem bize ona karşı yaptığımız her kötülüğe rağmen sınırsız imkan sunsaydı, insanlık insanlık olmazdı.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi metalok -- 21 Ağustos 2008; 10:33:13 >




  • quote:

    Orjinalden alıntı: _KARDELEN_

    quote:

    Orjinalden alıntı: Wristcutter

    Kardelen imalı imalı konuşmasak...Google'a yıldızların oluşumu yazınca çıkan ilk belgelerden birisi o.Araştırmaya gerek yok yani.

    Yarın üni kaydı için gerekli evrakları toplamam lazım.Araştırıp araştırıp yazamayacağım cevap.


    Edit:Evren ile ilgili soruların için Ceviz Kabuğundaki Evren Yazar:Evren Stephan Hawking...Okursan pek problem kalmaz.

    İamlı konuşma yok kardeş...
    Aramızda geçen olayı radyolog doktorumuz avr ona anlattım "Kardeş yaşları 25'den fazla değildir emin ol dedi.Ben ateistim der dedi ama gençliğin verdiği savurganlıktan özentiden yapar,25 yaşından sonra fikirleri tamamen oturmaya yüz tutar....""

    Bakıyorumda doğru söylüyor doktorumuz..

    Dostum sorularıma neden bu kadar zor cevap verebiliyorsunuz?
    Hawking abinize bir sorun bakalım

    Unutmayın hiçbirşey kendi kendine ne devrilir nede evrilir.Onu eviren deviren birisi var..Bana göre ALLAH size göre XXX

    Enerji de akıl varmı acaba?


    Bunlarıda cevaplayalaım lütfen çünkü ATAMIN NERDEN NASIL GELDİĞİNİ ÖĞRENMEK İSTİYORUM
    Bizim ilk atamız kimdir?
    Nasıl dünyaya gelmiştir?
    Dünyaya bizi getirmesindeki gaye nedir?
    Madem öyle sadece dünyayı hayvanları ve bitkileri yapması yetmemmişmi?
    Kainat nasıl oluştu?Bing-bangdan önceki hayat yada xxx nasıldı?

    Dünyanın yaratılışındaki hikmet nedir?
    İLk enerji nasıl tekamül etmiştir...
    Birde şu ceviz olayını
    açıklarsanız çok memnun olurum

    Uzun uzun yazmayın lütfen.İşlerimde yoğun olduğunda okuyamayabilirim





    Radyolog arkadaşından bana ne?Puff özenti.Beni tanımadığın ne kadar belli...

    Enerjide akıl var mı nasıl bir sorudur???Bazı şeyler kendi kendine oluşur.Araştırmadan soru soruyorsunuzya ona yanıyorum.Yukarıda 2 sayfa yazı yazdım.Bu mu zor cevap.Okumadın bile eminim.Senin ise ayetlerden başka cevabın yok...(Bunlar cevap bile değil bilim adına)

    Bu yüzyılın en büyük bilim adamlarndan birini oku.Oku ki öğrenesin.

    İlk atamız nedir nasıl dünyaya gelmiştir.Evrime inanmıyor musun?İnanmıyorsan bu sorunun cevabı yok.İnanıyorsan ise var.Neye göre cevap vereceğim ben.Bigbang'de oluşan proton+nötrön atomları oradan da elementler.Elementlerin evrimi sonucu ise canlılar.Daha sonra ise birbirinden farklı evrimler ler türler.Lisede hiç mi biyoloji dersi görmediniz.Biyomedikalci olmuşsunuz üniversiteye biyoloji yapmadan girdiniz sanırım.Bu kadar zor mu bunu kavramak.Dünyaya bizi birşey getirmedi ki gayesi olsun.

    Hayvanlar ve bitkilerde bizim gibi evrim ürünü.Evrim kontrol altında olan bir şey değil.Bu yüzden bitkileri ve hayvanları oluşturması yetmemiş mi gibi bir soru aptalca ve saçmasapan.

    Yazdımya yukarıda oku hawkingi bigbang öncesini anlatıyor.Kendi teorisi bile var bu konuda.Araştırın kardeşim.Karşınızda koca internet var.Ben size neyi arşatıracağınız söylüyorum.Aaaştırmayıda mı ben yapayım?

    Venüsün yaratılışındaki hikmet nedir????

    İlk enerji diye birşey yok.Enerji her zaman vardı ve miktarıda aynıydı.

    Ceviz olayını açıklayamıyorum.Yukarıda da yazdım sen açıkla.(Ayet felan olmadan içinde).Bundan nasıl bir ilahı şey çıkarakcasınız çok merak ediyorum.

    Benim bilgilerimi sorguluyorsunuz elinizde ayet hariç hiçbirşey yok.Defalarca cevap verdiğim soruları sorarak yapmaya çalıştığınız ne?İşim gücüm yok sizin gibi sabit fikirlere odaklanmış insanlarla uğraşıyorum.

    İnanmayanlar inanmaz size ne ki?Neden inanmadıklarının kanıtını istiyorsunuz.Ben size neden inandığınızı kanıtlayım desem ne diyeceksiniz.Elinizde hiçbir şey yok.En azından ben belli bir yere kadar açıklayabiliyorum.



    Sende şunları açıkla:

    Evrendeki enerji miktarı sabit ve kanıtlanmıştır.Allahın gücü herşeye yetiyorsa bunu neden değiştiremez.(Kanundur bu yazdığım)
    Evrenin mutlaka bir kaynağı olmasını düşünmene rağmen tanrının bir kaynağı olmadığını sana düşündüren şey ne?(Cevap veremeyeceksin bu soruya.)




    Edit:Bu zamana kadar gördüğüm bilgisi yetmeyen dindar arkadaşların yaptığını sende yapıyorsn.Karşıdaki insanla dalga geçmek.Yazık...Tartışma üslubundan zerre kadar nasibinizi almamışsınız.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Wristcutter -- 21 Ağustos 2008; 11:04:01 >




  • @Wristcutter, Hawking Paralel Evrenler teorisini ortaya attı ama sonra ondan vazgeçti diye biliyorum.
    Yani kimsenin evren öncesine dair sağlam bir teorisi yok...
  • quote:

    Orjinalden alıntı: metalok

    @Wristcutter, Hawking Paralel Evrenler teorisini ortaya attı ama sonra ondan vazgeçti diye biliyorum.
    Yani kimsenin evren öncesine dair sağlam bir teorisi yok...


    3-4 tane görüş var.1-2 tanesi pek ciddiye alınacak gibi değil.Düzgün olan 2 tane var.
  • teori bilimsel olarak ispatlanmamış düşünce veya fikirdir..
    teorem ise bilimsel olarak ispatlanmış düşünce veya fikirdir..

    dolayısı ile henüz ispatlanmamış bir teoriyi teorem diye algılamamak gerek..



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi soho -- 21 Ağustos 2008; 11:21:43 >
  • quote:

    Orjinalden alıntı: Wristcutter


    quote:

    Orjinalden alıntı: metalok

    @Wristcutter, Hawking Paralel Evrenler teorisini ortaya attı ama sonra ondan vazgeçti diye biliyorum.
    Yani kimsenin evren öncesine dair sağlam bir teorisi yok...


    3-4 tane görüş var.1-2 tanesi pek ciddiye alınacak gibi değil.Düzgün olan 2 tane var.


    Evren öncesine dair 2 teori hakkında ufak bir açıklama ya da bağlantı verebilir misin?
  • Sen: metalok
    Ben: EngineerInDefenceInd


    Sen: Dünya sanki insanoğlu için yaratılmış...
    Yaşam koşulları, yiyecek, içecek, güzellikler bile...

    Ben: Hayır insanoğlu o yaşam koşullarına, yiyecek ve içeceklere uyum sağladı..Güzellik ise ona keyif veren şeylere tanımladığı tamamen algısal bir kavram, materyal değil..

    Sen:Peki insanoğlu için neden o kadar çok yararlı var.
    Misal her kıtaya özgü ayrı ayrı yiyecekler var.
    Ama insanoğlu her ktıada bulunmamasına rağmen bu farklı yiyeceklerden de yarar sağlıyor.
    Eğer uyum göstermiş olsaydı gitmediği kıtalardaki o yiyeceklerden yarar sağlayamazdı.

    Her halde insanoğlu bir an da bütün kıtalarda belirmedi değil mi:)

    Ben: insanoğlu için yararlı yok insanoğlu'nun yararlı olduğunu keşfettikleri var..Zararlı olanlar gibi..Birisi zakkum'un suyunu içip öldüğünde insanlar zakkumdan uzak durdular..koyunun kendilerine zarar vermediğini kaplanların onları yediğini gördüler o zaman koyunu yediler, kaplanı yemeya kalktılar çoğunlukla kendileri yem oldular o zaman uzak durmayı öğrendiler..

    Her kıtaya özgü ayrı ayrı yiyeceklerin olması her kıtanın iklimsel ve çevresel (güneş ışığı, mevsimsel değişimler, toprak şekilleri ve yapısı) şartlarının farklı olmasından kaynaklanıyor.

    Her kıtada bulunmamamıza rağmen fayda sağlıyorlar derken ne kastettin? keşfedilen topraklarda bulunan yeni yiyeceklerin ana karalarda tüketiliyor olmasını mı ? tamamen coğrafi keşifler ile alakalı bir durum tanımadıkları topraklara giden ilk kaşifler oralardaki hayvanların davranışlarını izleyerek nelerin yenebilir nelerin yenemez olduklarını anladılar çok beğendiklerini kendi evlerine taşıdılar..

    Sindirim sistemimizin sindirebildiği yapılar bütün besinlerde aynı .. içerisinde sindirim sistemimizde bulunan emzimler ile sindirebildiğimiz ve zehirli olmayan herşey insanoğlu için besindir. Mideye girdikten sonra patates ile muz arasında besin değeri açısından hiçbir fark yok...




    Sen: Yukarıda da yazmıştım, dünya ekseninde bir derecelik kayma dünyayı çöle yakın bir duruma sokacak canlılık için yaşamı çok daha zorlaştıracaktı.

    Ben: Sizce çöl kolay bir yaşam oramı değil anladığım kadarı ile ama develer orada çok rahat yaşıyorlar..ve onlar için çöl sıcakları, ve kum en rahat yürünen en mutlu olunan yer..Demekki yşam koşullarının güzelliği kolaylığı canlıdan canlıya varyasyonlar gösteriyor. Siz bir kangal köpeğini ya da bir sibirya kurdunu izmir'de yaşamaya zorlarsanız o hayvan sizin için çok güzel olan o şartlarda uyuzlaşır ve gerçek yapısını yaşayamaz..Yani senin için güzellikler ile dolu olan bir mekan ve atmosfer onun için cehennem azabına dönüşebilir.

    Sen: İşte o zaman insan olmazdık, fiziksel ve zihinsel gelişimimiz şimdiki gibi olmazdı.
    Hörgüçlü bir insan...
    Sıcak kumlara uyum sağlam için el ayak yapısı değişecekti.
    El yapısının değişmesi demek araç gereç yapamamak demektir. Bu da insanlık için çok büyük bir sorundur.

    Ben: O zaman insan (human) olmazdık da kendimize başka bir isim takardık ya da o şartlarda beynimiz yerine bedenimiz gelişir ve isim takma durumunda olmazdık..ama bir başka canlı şu andaki dünyadaki insanların rolunde olur ve kendisini "agidik", biz normalde insan olması gereken canlıların o farklı şartlardaki beyinsiz haline ise "bugidik" ismini takarlardır..Bilemeyiz..

    Belki de o şartlarda gerçekten hörgüçlerimiz olurdu, ellerimiz ve ayaklarımız toynaklı olurdu ama vucudumuzun yan tarafında derimizin altına gizleyebildiğimiz ve istediğimiz da kullanabildiğimiz 2 farklı uzantımız el görevini yapardı.. bilemeyiz..hayal gücünüzü biraz zorlayın..düzenin dışında düşünün..





    Sen:
    Doğadaki ekosistemi sanırım herkes biliyor artık...
    Bu eko sistemde bir tek insana yer yoktur. Çünkü insan yapısı gereği gittiği heryeri değiştirir, bozar.
    Bunu istese de istemese de yapar.
    İnsanı çıkartın eko-sistemden, dünyadaki düzen asla değişmez!


    Ben: Bence eko sistem çok daha sağlıklı olur düzen çok daha insanlar evrimleşmeden önceki gibi devam ederdi.

    Sen: Ben de zaten aynı şeyi diyorum. Ekosistemden insanı çıkar bozulmadan devam eder. İnsanı koy bozulur.
    Dolayısıyla ekosistemde insana yer yok...
    Demek ki insan ekosisteme uyum sağlamamış...
    Bütün canlılar sisteme bir katkı sağlarken insna hiç bir katkı sağlamıyor.
    Aksine tek yönlü bir çıkar ilişkisi var insan yararına...
    Bu da sistemin insan için olduğunu gösterir niteliktedir.


    Ben: İnsan olmasa idi bozulmayacak bir düzen insan içindir demek biraz dünyanın düzenine hakaret değil mi ? Biliyorsun dünya üzerinde iki canlı var bulunduğu ortama uymak yerine ortamı kendisine uyduran..nedir bunlar..İnsanlar ve virusler..O zaman tanrı bizleri de virusler için mi yarattı..Yoksa asıl ibadet etmesi gereken virusler mi ??




    Sen:
    Ne bir ağacın ne de bir böceğin soyu tükenir ne de çevre tahribatı yaşanır.

    Ben:
    Her soy tükenişi insan etmeni ile bağımlı değildi.MEsela dinozorların soyunun tükenmesi ile insanlar arasında en ufak bir bağ yoktur. Bu nedenle birşeyler yokolmazdı demek doğru olmaz..Evren'de gerçekleşen bazı olayların dünyaya etkisi yine birşeylerin yokolmasına veya birşeylerin evrimleşip başka şeyler olmasına sebep olurdu..
    İnsanlar olmasa belki bambaşka bir canlı evriminin bir aşamasında bedeninden çok beynini kullanmaya başlar belki de dünyayı tahrip edecek bambaşka bir "insan" türü ortaya çıkardı bunu bilemeyiz ya da belki de insanlar yokolmadan dünya mahvolmadan başka bir tür insanlaşacak ve dünyayı elimizden alıp bizleri köle yapacak..(Bkz. Planet of APES-Maymunlar Cehennemi)

    Sen: Dinazorların yok olması gerekiyordu. Yoksa insan ile dinazor asla baş edemezdi.
    Hele ki o zamanın araç gereçleriyle...
    Beyn olayı çok karmaşıktır şimdiye kadar sadece insan beynin gelişip diğerlerinin gelişmemesi düşündürücüdür.
    Aynı zamanda beyn gelişmesi fiziksel yapıya da bağlıdır. Öğrenmek için araç gerek yapımı ve geliştirilmesi için...
    O yüzden bir aslan 1milyon yıl sonra bile insan beynine benzer bir yapı oluşturamaz...


    Ben: Dionozoların tükenmesi gerekiyordu fazlaca idealist bir yaklaşım. Dünya üzerinde insanlara zarar veren ve/veya öldüren onlarca tür hayvan, böcek ve bitki var..Neden sadece dinozolar yok edildi diğerleri kalmadı..insanlar ile dinozorlar ayn anda yaşamazlardı demişsin ama binlerce yıl mamutlar ile beraber yaşadık ve hatta onları avladık, yedik ve derilerini kullandık..Aslında onların bizi yoketmeleri gerekmez miydi?

    Beyin gelişmesi fiziksel yapıya bağlıdır demişsin çok güzel tespit..Fiziksel olarak doğaya uyum sağlayamayacak kadar zayıf olan bir canlı türü olduk bugün..Ama bu fiziksel güç yerine beynimizi kullanmaya başlamamız ile alakalı..bir çok canlı beynini sadece bazı ihtiyaçlarını karşılayacak seviyede geliştirmişler ama insan beynini kullandıkça bunun hayatını kolaylaştırdığını farketmiş ve bedensel olarak zayıflamış zayıfladıkça beynine daha çok ihtiyaç duymuş kullanıldıkça beyin gelişmiş..Bu döngü bizleri bugünkü insana getirdi..






    Sen:
    Peki ekosistem nasıl ve neden düzenlendi diye kimse sormuyor.
    Örneğin bitkiler, meyveler...
    Çoğunluğu insanoğlu için yaratılmış gibi değil mi?

    Ben:Hayır bizler sadece halihazırda oluşmuş sistemi kullanmayı öğrendik ve devam ediyoruz..

    Sen: İnsanlar çocuk doğmadan önce odasını falan yapar ileri de düzgün yaşaması için bir çok imkanı hazırlar değil mi...
    Sistem de öyle bence bir güç insanoğlu dünyaya gelmeden önce birtakım güzenlemeler yapmış...

    Ben: Tekrarlıyorum o zaman asıl allahın kulları virusler çünkü bizler ve diğer canlılar da virusler için yaratılmış gibiyiz..Bu doğru bir mantık mı ?






    Sen:
    Bitki ve meyvelerden biz insanlar dışında daha çok yararlanan bir canlı yoktur.

    Ben:
    Hayvanlar yöntem geliştiremezler o yüzden de belli alışkanlıklarının dışına çıkmazlar kolay kolay..Bu sebepledir ki bütün türlerin belli besin kaynakları vardır...Ama insanlar bu hayvanların beslenme alışkanlıklarını kopyaladıkları için daha fazla kaynaktan faydalanabilmektedirler..Bizler için yaradılmış birşey yok bizlerin kullanmayı öğrendiğimiz, taklit ettiğimiz veya deneyerek yanılarak keşfettiğimiz şeyler var ve son aşamada ise kendimiz için yaptıklarımız..

    Sen: insan nasıl olmuş da yöntem geliştirmeyi öğrenmiş...
    Ben: Bu konuda onlarca bilimsel araştırma var biraz araştırırsanız bulabilirsiniz

    Sen: Günümüz labaratuar şartları çok gelişmişken neden başka bir canlıya yöntem geliştirme öğretilemiyor.
    Tamam yunus, köpek hatta sineğe bile bir kaç hareket öğretilebiliyor.
    Ama bunlar gen yoluyla çocuklarına aktarılamıyor!
    Peki evrimleşme sürecinde bu nasıl başarıldı?
    Canlılarda öğrendiklerini fiziksel ve uygulama olarak bir sonraki nesle gen yoluyla aktarma nasıl oldu?
    Doğan gözü kör yavrunun anne memesini bulma gibi...
    Madem tesadüfi idi çok basit bir hareketi biz labaratuarda bir hayvanın genetiğin neden yerşeştiremiyoruz?
    Eğer tesadüfi ise bütün kombinasyonları deneyip bulabilirdik ki insanoğlu yıllardır bunun çabasında olmalı...
    Ama olmuyor.
    Peki tesadüfen nasıl olmuş acaba????


    Ben: Evrim insanlığın bilinen tarihi boyunca deneysel araştırılmış olsa bile zamansal olarak bir sonuca varılamazdı. Evrim 50-100-1000-10000 yıllık süreçler içerisinde bir arpa boyu bile ilerlemez ve evrimin etkisi evrimleşen her bireyde ortaya çıkmaz.. Geçmişte okuduğum bir araştırmada havada artan atık gazların yorgun olduğu bölgelerde kimi yeni doğanlarda akciğerler ve nefes borusu arasında daha önce rastlanmamış filtresel bir organ keşfedilmiş..bu yenidoğanların çoğu ölmüş..Varsayalım ki bu filtre çok fazla kana ihityaç duyuyordu ve yenidoğan kalbi bunu karşılayamadığı için bu bireyler öldü.. Daha sonrak kuşaklarda kalp de bunu destekeleyecek şekilde evrimleşecek ve eğer bu süreçte insan oğlu çevre kirliliğine çözüm bulamazsa bu filtreli bireyler güçlü oldukları için yaşayacaklar ve önce dünya üzerinde filtresiz bireylerin tamamı yokolacak sonra bu filtreli bireyler dünya üzerinde egemen insan topluluğu olacaklar..Ama bu süreç belki 10000 belki 100000 yıl sürecek..Bu tür evrimsel değişikliklerin "güçlü" bireye dönüşmesi uzun zaman alır.alacaktır..
    Kör yavru konusunda gelince..koklama..duyma..dokunma duyularındaki hassasiyet artıyor ve bu sayede buluyor olabilir mi ? Mesela keseli hayvanlarda yavrular gelişimini tamamlamadan doğarlar..tek hissedebildikleri yerçekimidir..ve solucan kıvamındaki bu yavrular annelerinin keselerine yer çekimi sayesinde ulaşabilirler..bu evrimin olmadığına değil gücüne kanıttır.




    Sen:
    Bitki neden evrimleşsin...

    Ben:
    Bulunduğu doğa ve iklim şartlarına uyum sağlamk için.

    Sen: Sonuçta canlılar tarafından yenilen bir şeyi bitki neden üretsin ki...
    Hayvanlardan önce bitkiler olmalı ki, hayvanlar olduğunda bitkiler ile beslenebilsin ve bitkiler oksijen karbondioksit oranını dengelesin...
    Bitki durduk yere böyle bir özellik kazanamaz!
    Yani neden ortada birşey yokken ben tatlı sulu yiyecekler üreteyim desin değil mi...

    Ben: Tatlı sulu meyveler üretmesi insanlar için değil..Burada ciddi bir yanılgı içerisindesiniz..Bu üreme yöntemidir..Rengaren çiçekler bizim resimlerimize sahne oluştursunlar diye yaratılmadılar çevredeki böcekleri çekecek şekilde evrimleştiler..Bu çiçekler renkleri veya kokuları ile bocekleri çekerler..çiçekteki erkek organdaki polen bu böcekler sayesinde başka çiçeklerdeki dişi organa taşınır..döllenmenin ardından meyve oluşur (her zamam meyve olmaz onu da açıklayacağım)..Meyve eğer ağacın dibine düşerse orada çmlense bile güneş alamaz..ve meyvenin yürüme şansı olmadığı için tek şansı taşınmasıdır..Bunun yolu ise bir hayvanın meyveyi yemesidir..meyveyi yiyen hayvan gider başka bir yerde dışkısını yapar sindirilmemiş tohumlar o dışkıda çimlenir ve güneş alırlarsa büyürler..ya da ağaç meyve vermez ama pıtırak oluşturur (çırçırın sert kısmı gibidir tüylere takılır kalır) bunun insana veya hayvana besinsel değeri yoktur..ama o ağacın dibinden geçen hayvana yapışan tohum hayvanın tüyleri ile dökülür çok farklı bir alanda ve orada uygun şartlar varsa çimlenir...

    burada insana hizmet amacı yoktur..soyunu devam ettirmenin en uygun yöntemini kendince evrimleştirme vardır..ve milynlarca belki de milyarlarca yıl sürmüş bir süreçtir.




    Sen:
    Bakın insana irade verilmiş ki sistemi düzgün kullanırsa yararına hor kullanırsa zararına olacak şekilde kullansın diye...

    Ben: Sistemi zararında kullanmak herhangi bir canlının yağabileceği birşeydir..Bir çift fareyi kısıtlı alana kısıtlı besin kaynağı ile kapatırsan önce üreme içgüdüsüne yenik düşecek ve populasyonu hızla artacaktır sonra besin ve alan yetersiz geldiğinde nufus kontrolü amacı ile zayıfları öldürmeye başlayacaklardır..Bizler de benzer birşeyi binyıllardır yapıyoruz. Bir alana yerleşiyoruz oranın kaynaklarını sömürüp sonra kaynakları daha güzel başka alana gidip oraların yerli canlıları ile mücadle ediyoruz yenersek oraları sömürüyoruz yenemezsek kendi alanımıza dönüp birbirimizi yokediyoruz..

    Sen: Dediğin gibi fareyi kısıtlı alan koyarsan olur bu dediğin ama sistem kısıtlı alana koymuyor ve sayıları artmasın diye de bir sürü düşman koymuş yılan vb gibi...
    Yani sistemi zararına kullanmak insan dışında başka bir canlının yapabileceği birşey değildir.
    İnsan dışında her canlı bir diğeri tarafından kontrol altında tutulur.

    Ben: Lütfen yukarıdaki "virus" örneğimi tekrar oku..o zaman buradaki savının geçerliği olmadığını göreceksin.
    Ayrıca dünya sınırlı kaynakları olan bir alandır..hiçbirşey sonsuz değildir..yılanları nufus planlaması için koyduğunu düşünmek çok daha güçlü bir nufus planlaması aracı olacağı halde dinozorları neden yokettiği sorusunu akla getirmiyor mu ?? dünya üzerinde yılanlar yüzünden ölen insan sayısı açlık ve başka insanlar yüzünden ölen insan sayısının milyonlarda biri kadardır eminim..






    Sen:
    İnsan dışındaki canlılar için kaynaklar sınırlı değil iken neden insan için kaynaklar sınırlı oluyor?
    Açıklar mısınız?
    İnsana verilen akıl ile alakalı olabilir mi!

    Ben: Tam olarak ne demek istediğinizi anlayamadım ..

    Sen: demek istediğim sistemden insanı çıkar ne aslanların sayısı artar ne ceylanların sayısı azalır.
    Ne otobur canlılar çoğalır ne bitkiler azalır.
    Hava, toprak, su tükenmez kirlenmez...
    Tükenmez derken yararlı özelliğini yitirmez demek istiyorum.

    Ama işin içine insan girince bunları günümüzde şahit olduğumuz üzere tüketiyoruz.

    Bu da sistemin insan için olduğunu gösterir.


    Ben: Tekrarlıyorum o zaman aslında dünya ve yaşam virusler içindir..ayrıca dünya üzerinde insanlar bu tüketimi yapacak şekilde evrimleşemeseydi başka bir canlının evrimleşip "agidik" olmayacağını kimse iddia edemez.




    Sen:
    Sistem özellikle insan için yaratılmış...
    Ben: Bir üstteki alıntımda söylediklerin ile çelişmiyormu bu sözlerin..Özelllikle insan için yaratılmış olsa insan yokolduğunda düzenin bozulması gerekmez mi ? ve tam aksi şekilde tamamen insan için yaratılmış olsa sistemde insan olduğu sürece insanların refahı için sürekli kendini o düzende tutması , bozulmaması gerekmez mi ? Çelişkili geldi bu önermeniz..Belki bu kez de ben yanlış anladım sizi...

    Sen: Hayır çelişmiyor, insan için yaratılmış ama bir şartla, aklını kullanır ve kurallara uyarsan, bencil davramazsan...
    Eğer sistem bize ona karşı yaptığımız her kötülüğe rağmen sınırsız imkan sunsaydı, insanlık insanlık olmazdı.

    Ben: ÇELİŞİYOR..yukarda "kalın" yazdıklarımı birkez daha oku umarım fikrin değişir..Yoksa daha fazla tartışmanın anlamı kalmayacak.




  • quote:

    Orjinalden alıntı: Wristcutter


    Sende şunları açıkla:

    Evrendeki enerji miktarı sabit ve kanıtlanmıştır.Allahın gücü herşeye yetiyorsa bunu neden değiştiremez.(Kanundur bu yazdığım)
    Evrenin mutlaka bir kaynağı olmasını düşünmene rağmen tanrının bir kaynağı olmadığını sana düşündüren şey ne?(Cevap veremeyeceksin bu soruya.)


    Birinci soruna yanıt olarak kuantumu kullanıyorlar.Kuantum bazındaki belirsizlikler tanırının sisteme müdehala etmeden değişikliğe gidebilmesini sağlayacak boşluğu oluşturuyormuş.Biraz uzun ama verdiğim linkte bu konu hakkında son fikirler mevcut Na burda
    Vede tanırının yetenekleri konusuki burda sanırım enerji yada müdehala ile evrenin işleyişini bozacağı şeklinde görüşün( bunun kaynağı varsa sende bakmak isterim.) Tanrının yüzlerce sıfatı sayesinde elemine edilebilir.Mutlak bir güç karşındaki boru değil sistem kural v.s tanım gereği zaten ona çalışıyor.

    İkinci sorunun cevabı ise sebebler zincirleme sonsuza kadar gidemeyeceğini söylüyorlar.Tabi neden 2. de ,yani tabiatda değilde tanrıda duracakmış bunu hiç bir şekilde anlatmaları mümkün değil.Sandalye örneği meşhur bu konuda sanırım arka ayakları olmayan bir sandalye olarak düşünüyorlar tabiatı o yüzden arkasını sağlam bir sandalyeye (bknz.tanrı) vererek ayakta kalabileceğini söylüyorlar.Tabi ikinci sandalyenin ayakları gene üstte dediğim mutlak değerler sayesinde kuruluyor.Allah rahimdir örneği gibi.Ben uçarım desem buna inanmak için uçmamı beklersizin ama tanrı için böyle bir sıkıntı yok oraya istediğin değeri sok neticede.Mantık ise tabiki sebeblerin neden ikincide bitmesi gerektiği konusunda sıkıntılı evrende görünen bir düzen var bunun arkasında görünmeyen bir güç olmalı.Peki bu güç görünen yada bilinir duruma gelirse onun arkasında neden başka bir güç olmasın.Ama sebebler sonsuza kadar gitmez demiştik değilmi.Hemde bir basamak üstteki olsa bile onun bize etkisi ne olurdu oda tartışmalı bir konu.Bence ise sandalye ikinci üçüncüsü ile bitişik hepsi toplamda tek bir sandalye ediyorki oda madde.Sonuçta hepsi ondan çıkıyor.(Akıl)




  • quote:

    Orjinalden alıntı: Raskolnikov


    quote:

    Orjinalden alıntı: Wristcutter


    Sende şunları açıkla:

    Evrendeki enerji miktarı sabit ve kanıtlanmıştır.Allahın gücü herşeye yetiyorsa bunu neden değiştiremez.(Kanundur bu yazdığım)
    Evrenin mutlaka bir kaynağı olmasını düşünmene rağmen tanrının bir kaynağı olmadığını sana düşündüren şey ne?(Cevap veremeyeceksin bu soruya.)


    Birinci soruna yanıt olarak kuantumu kullanıyorlar.Kuantum bazındaki belirsizlikler tanırının sisteme müdehala etmeden değişikliğe gidebilmesini sağlayacak boşluğu oluşturuyormuş.Biraz uzun ama verdiğim linkte bu konu hakkında son fikirler mevcut Na burda
    Vede tanırının yetenekleri konusuki burda sanırım enerji yada müdehala ile evrenin işleyişini bozacağı şeklinde görüşün( bunun kaynağı varsa sende bakmak isterim.) Tanrının yüzlerce sıfatı sayesinde elemine edilebilir.Mutlak bir güç karşındaki boru değil sistem kural v.s tanım gereği zaten ona çalışıyor.

    İkinci sorunun cevabı ise sebebler zincirleme sonsuza kadar gidemeyeceğini söylüyorlar.Tabi neden 2. de ,yani tabiatda değilde tanrıda duracakmış bunu hiç bir şekilde anlatmaları mümkün değil.Sandalye örneği meşhur bu konuda sanırım arka ayakları olmayan bir sandalye olarak düşünüyorlar tabiatı o yüzden arkasını sağlam bir sandalyeye (bknz.tanrı) vererek ayakta kalabileceğini söylüyorlar.Tabi ikinci sandalyenin ayakları gene üstte dediğim mutlak değerler sayesinde kuruluyor.Allah rahimdir örneği gibi.Ben uçarım desem buna inanmak için uçmamı beklersizin ama tanrı için böyle bir sıkıntı yok oraya istediğin değeri sok neticede.Mantık ise tabiki sebeblerin neden ikincide bitmesi gerektiği konusunda sıkıntılı evrende görünen bir düzen var bunun arkasında görünmeyen bir güç olmalı.Peki bu güç görünen yada bilinir duruma gelirse onun arkasında neden başka bir güç olmasın.Ama sebebler sonsuza kadar gitmez demiştik değilmi.Hemde bir basamak üstteki olsa bile onun bize etkisi ne olurdu oda tartışmalı bir konu.Bence ise sandalye ikinci üçüncüsü ile bitişik hepsi toplamda tek bir sandalye ediyorki oda madde.Sonuçta hepsi ondan çıkıyor.(Akıl)


    Ben bunların cevabını yaklaşık olarak biliyorum.Sadece arkadaşta biliyor mu diye sormuştum:).Neyse sen cevap vermişsin zaten.




  • Arkadaş bir şey bilmiyor.Zaten sorunda burda muhatap eksikliği bende boşluğu doldurayım dedim hemen
    Doğa boşlukları sevmezmiş Acaip cinsel çağrışım yaptı bu söylem bende
  • quote:

    Orjinalden alıntı: Raskolnikov

    Arkadaş bir şey bilmiyor.Zaten sorunda burda muhatap eksikliği bende boşluğu doldurayım dedim hemen
    Doğa boşlukları sevmezmiş Acaip cinsel çağrışım yaptı bu söylem bende


  • Kendi adıma şu andan itibaren ALINTILAR (özellikle kurandan) ile şişirilmiş , manasız ve sürekli tekrarlanan sorular içeren ve alaycı ifadeler ile süslenmiş mesajları "GEREKSİZ", o mesajları yollayanları "kendileri cümle kuramayan, bilgi birikimleri tükendiğinde karşılarındakinin kişiliğine sataşarak sıkıştığı köşeden kurtulmaya çalışan, bilgisiz ama fikir sahibi" insanlar olarak değerlendirip kendimi tutabildiğim ölçüde cevap vermemeye çalışacağım..

    Kendi fikirlerini kendi cümleleri ile ifade edemeyen kişiler bilgilerini burada sizleri aydınlatmak için uğraşan insanlara muhtaap olamayacak kişilerdir..

    Kendi cümlelerini kurabilen "karşı fikirdeki arkadaşlar" sözlerim size değil üzerinize lütfen alınmayın..

    Herkesin muhattap alacağı kişileri seçme hakkı vardır..
    Benim de seçimim "kendi aklı olan ve bunu fikir oluşturmakta ve cümle kurmakta kullanabilen" kişiler olacaktır..



    hakedenlere saygılarımla..




  • 
Sayfa: önceki 1011121314
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.