Şimdi Ara

Jessica Alba mi yoksa Hillary Duff mi??

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
7
Cevap
0
Favori
419
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1

Jessica Alba mi yoksa Hillary Duff mi??


(En Son Oy Tarihi: 17.1.2007)
Giriş
Mesaj
  • **************************************************************************************************************************
    **************************************************************************************************************************
    **************************************************************************************************************************
    **************************************************************************************************************************



    Maksadım 2007 yılı için yeni bir kriz senaryosu yazmak değil.

    Fakat önceki akşam katıldığım üst düzey bir yemekli toplantıda Türkiye-Amerika ilişkilerini "derinden yaralayabilecek" bir haber aldım.

    Amerikan Musevi lobisinin önde gelen bir ismi çok açık bir biçimde "Eğer Türkiye herhangi bir adım atmazsa bu ilkbaharda Ermeni soykırımı yasa tasarısı bizim çabalarımıza rağmen ABD Kongresi’nden geçecek" dedi.

    Doğrusu "çok kesin ifadelerle" aktarılan bu bilgi, masada bulunan emekli büyükelçilerden saygın işadamlarına kadar hepimiz üzerinde soğuk duş etkisi yaptı.

    Gerçi Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi’nin Ermeni Diasporası’na seçimlerden önce bir yasa tasarısı sözü verdiğini ve daha geçen hafta bu konuda bir çalışma başlattığını orada bulunan herkes biliyordu ama Musevi lobisinin aylar öncesinden "Böyle giderse bu kez biz bile engel olamayacağız" demesini hiç kimse beklemiyordu.

    Çünkü Ermeni soykırımı yasa tasarısı her yıl 24 Nisan’la birlikte Amerika’da gündeme gelir fakat bir yandan (Demokrat ya da Cumhuriyetçi fark etmez) başkanın bizzat devreye girmesiyle, diğer yandan Amerika’daki Musevi lobisinin bu konuda Türkiye adına açık tavır koymasıyla engellenirdi.

    Oysa konuğumuzun aktardığına göre bu yıl ne Musevi lobisinin engelleme çabası ne de Başkan Bush’un son anda devreye girmesi soykırım tasarısının Kongre'den geçmesine engel olabilecek.

    Çünkü Amerika’da siyasi konjonktür bu konuda hiç olmadığı kadar Türkiye’nin aleyhine. Hatta öyle ki Amerikan Ermeni Ulusal Komitesi, geçen hafta yayımladığı bir bildiride "Tasarının Kongre'den geçmesi için belki de 10 yıldır ilk defa bu kadar şansımız yüksek" ifadesine yer verdi.

    Peki ama neden?

    Bir kere geçen yıl son anda Bush’un devreye girmesiyle Cumhuriyetçi Meclis Başkanı Dennis Hastert tarafından gündeme getirilmeyerek kadük bırakılan tasarıyı bu kez bizzat 7 Kasım seçimlerinde Demokratlar adına Meclis Başkanı seçilen Nancy Pelosi gündeme getiriyor.

    Dolayısıyla bu yıl 2000’de Meclis Dış İlişkiler Komisyonu’na kadar çıkabilen soykırım tasarısının mecliste oylanarak Kongre'ye gitmesine neredeyse kesin gözüyle bakılıyor.

    İkincisi Kongre'de geçen yıldan farklı olarak çoğunluk Demokratlar’da.

    Üçüncüsü 2005’te 32 senatör ve 175 milletvekilinin imzasıyla Bush’a "soykırımı tanı" mektubu göndermeyi başaran Ermeni diyasporası, seçimlerden önce başlattığı yoğun kampanyanın sonucu, bu yıl tasarıya destek verecek Cumhuriyetçi ve Demokrat senatör sayısını şimdiden 50’nin üzerine çıkarmayı garantilemiş.

    Son olarak daha önceki yıllarda Amerika’nın çıkarlarına aykırı bulduğu için tasarıyı son anda engellemeyi başaran Başkan Bush, bu yıl hem Kongre'de hem de Temsilciler Meclisi'nde "topal ördek" konumuna düştüğü için tasarıyı son anda engelleyebilecek güce ve manevra alanına sahip gözükmüyor!


    İşte tüm bu sebeplerden dolayı bugüne kadar Ermeni soykırımı tasarısını ABD’de engellemeyi başarmış olan Amerikan Musevi lobisi, Türk Dışişleri Bakanlığı’na "Ya bir şeyler yapın ya da sonuca şimdiden hazırlıklı olun" uyarısını yapmış.

    Önceki gün tüm bu duyduklarımı teyit etmek için Dışişleri Bakanlığı’ndan üst düzey bir yetkili ile konuştum.

    "Maalesef duyduklarınız doğru" demekle yetindi.

    Gerçi Musevi lobisi endişe ve uyarılarını yazılı olarak iletmemiş ama birçok kanaldan sözlü olarak Dışişleri'ne aktarmış.

    Şimdi soru şu: Türkiye Amerika’daki havayı tersine çevirebilmek için ne yapabilir?

    Bu soruya 3 türlü reaksiyon var.

    Üst düzey diplomatlardan oluşan bir grup, geçmiş politikaları eleştirerek "Bu saatten sonra yapılacak fazla bir şey yok" diyor.

    Amerikan Musevi lobisinden bazı isimler ise "Her şeye rağmen çok geç değil. Eğer Türkiye, Ermenistan'la koşulsuz diplomatik ilişkileri başlatır ve sınır kapılarını açarsa hava birden tersine dönebilir" diyor. Zaten bu öneriyi Türk Dışişleri’ne de yapmışlar.

    Üçüncü bir grup ise "Dünyanın birçok parlamentosu soykırımı tanıdı, Amerika da eninde sonunda tanıyacak. Türkiye artık reaksiyoner politikalardan vazgeçip, soykırım tanımlamasına sıkışmadan aksiyoner politikalar üretmeli" diyor.

    Peki Türk Dışişleri ne diyor?

    Dışişleri Bakanı Abdullah Gül dün Sabah gazetesine yaptığı açıklamada Ermeni meselesini Irak’tan sonra ikinci en önemli tehdit olarak gördüğünü belirtti: "Ermeni meselesi ABD’de yine gündeme gelecek. Ona önlem almaya çalışıyoruz. Bu konu Türkiye’nin masasından kaldırılmayacak. Sürekli hazır ve tetikte olmamız gerekiyor. Çünkü bu tasarı ABD’de geçerse çok komplike sorunlara neden olabilir. Bunu engellemekten başka çaremiz yok."

    Açıkçası Gül kendisine aktarılan uyarıları fazlasıyla ciddiye aldığını gösteriyor.

    Dışişleri'nde konuştuğum bir başka üst düzey yetkili ise "Amerika’da hava aleyhimize gibi görünse de yakın markajla Demokrat ve Cumhuriyetçileri karşı atağa geçirebiliriz, henüz iş işten geçmiş değil" dedi.

    Irak’tan sonra Ermeni meselesi ile Türkiye-Amerika ilişkilerinin derinden yaralanmasını düşünmek bile istemediğini söyledi. Nitekim Amerikalı diplomatlar da Türk Dışişleri ile benzer kaygılar taşıdıklarını söylüyorlar.

    Ortak kaygı şu: Amerika’nın soykırım tasarısını kabul etmesi Fransa ya da Slovakya’nın kabulü gibi olmaz. Türkiye Amerika ilişkileri askeri ihalelerden ticari ilişkilere kadar çok derin yara alır. Türkiye’de zaten yerlerde sürünen Amerika’nın imajı (en son yüzde 20’ye düşmüştü) hepten negatife döner. Tezkere krizinden sonra sarılmaya çalışılan yaralar soykırımın kabulü halinde PKK ve Irak’tan bile daha derin tahribata yol açar. İşte bu yüzden Türk Dışişleri de Amerikan diplomasisi de bu senaryoyu şimdiden kabul etmek istemiyor.

    Fakat soykırım tasarısı Amerika’daki Musevi lobisinin bile gözünü korkutacak kadar ciddi bir hal almış durumda.

    Şimdilik tek umut, Türkiye’nin sınır kapısını koşulsuz açması.

    Dışişleri'nin proaktif olma niyetine rağmen 2007’nin Türkiye’de seçim yılı olması dolayısıyla bu adımın atılması zor gözüküyor.

    Anlayacağınız 2007 yılı cumhurbaşkanlığı seçimi ve genel seçimleri bile gölgeleyebilecek ciddi bir krize gebe ve Amerikan Musevi cemaati şimdiden doğmamış çocuğa karşı Türk Dışişleri'ni uyarıyor.


    Referans Gazetesi - Eyup Can

    _________________________________________________________________________________________________________________________



    Benim amacim sozde ermeni soykirimini falan tartismak degil.

    Evet konusun bakalim turban serbest olmali mi olmamali mi?? Sagci mi olalim yoksa solcu mu?? Jessica Alba mi guzel yoksa Hillary Duff mi?? Hayatiniz boyunca sevgiliniz oldu mu olmadi mi?? Hadi buyrun tartisin.



    Yarin 2 gun sonra Kars, Ardahan elden gidicek, dunya kadar para isticekler...Adamlar birlik olmuslar kuyumuzu kaziyolar haberiniz yok!!!



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi JavaScript -- 17 Ocak 2007; 3:15:16 >







  • Lutfen sonuna kadar usenmeden okuyun. Her gun gazeteleri duzenli takip ederim. Son gunlerde bu konu hakkinda cikan haberler pek hayra alamet degil.
  • Reklama takildigi icin tekrar;


    quote:

    Orjinalden alıntı: JavaScript

    Maksadım 2007 yılı için yeni bir kriz senaryosu yazmak değil.

    Fakat önceki akşam katıldığım üst düzey bir yemekli toplantıda Türkiye-Amerika ilişkilerini "derinden yaralayabilecek" bir haber aldım.

    Amerikan Musevi lobisinin önde gelen bir ismi çok açık bir biçimde "Eğer Türkiye herhangi bir adım atmazsa bu ilkbaharda Ermeni soykırımı yasa tasarısı bizim çabalarımıza rağmen ABD Kongresi’nden geçecek" dedi.

    Doğrusu "çok kesin ifadelerle" aktarılan bu bilgi, masada bulunan emekli büyükelçilerden saygın işadamlarına kadar hepimiz üzerinde soğuk duş etkisi yaptı.

    Gerçi Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi’nin Ermeni Diasporası’na seçimlerden önce bir yasa tasarısı sözü verdiğini ve daha geçen hafta bu konuda bir çalışma başlattığını orada bulunan herkes biliyordu ama Musevi lobisinin aylar öncesinden "Böyle giderse bu kez biz bile engel olamayacağız" demesini hiç kimse beklemiyordu.

    Çünkü Ermeni soykırımı yasa tasarısı her yıl 24 Nisan’la birlikte Amerika’da gündeme gelir fakat bir yandan (Demokrat ya da Cumhuriyetçi fark etmez) başkanın bizzat devreye girmesiyle, diğer yandan Amerika’daki Musevi lobisinin bu konuda Türkiye adına açık tavır koymasıyla engellenirdi.

    Oysa konuğumuzun aktardığına göre bu yıl ne Musevi lobisinin engelleme çabası ne de Başkan Bush’un son anda devreye girmesi soykırım tasarısının Kongre'den geçmesine engel olabilecek.

    Çünkü Amerika’da siyasi konjonktür bu konuda hiç olmadığı kadar Türkiye’nin aleyhine. Hatta öyle ki Amerikan Ermeni Ulusal Komitesi, geçen hafta yayımladığı bir bildiride "Tasarının Kongre'den geçmesi için belki de 10 yıldır ilk defa bu kadar şansımız yüksek" ifadesine yer verdi.

    Peki ama neden?

    Bir kere geçen yıl son anda Bush’un devreye girmesiyle Cumhuriyetçi Meclis Başkanı Dennis Hastert tarafından gündeme getirilmeyerek kadük bırakılan tasarıyı bu kez bizzat 7 Kasım seçimlerinde Demokratlar adına Meclis Başkanı seçilen Nancy Pelosi gündeme getiriyor.

    Dolayısıyla bu yıl 2000’de Meclis Dış İlişkiler Komisyonu’na kadar çıkabilen soykırım tasarısının mecliste oylanarak Kongre'ye gitmesine neredeyse kesin gözüyle bakılıyor.

    İkincisi Kongre'de geçen yıldan farklı olarak çoğunluk Demokratlar’da.

    Üçüncüsü 2005’te 32 senatör ve 175 milletvekilinin imzasıyla Bush’a "soykırımı tanı" mektubu göndermeyi başaran Ermeni diyasporası, seçimlerden önce başlattığı yoğun kampanyanın sonucu, bu yıl tasarıya destek verecek Cumhuriyetçi ve Demokrat senatör sayısını şimdiden 50’nin üzerine çıkarmayı garantilemiş.

    Son olarak daha önceki yıllarda Amerika’nın çıkarlarına aykırı bulduğu için tasarıyı son anda engellemeyi başaran Başkan Bush, bu yıl hem Kongre'de hem de Temsilciler Meclisi'nde "topal ördek" konumuna düştüğü için tasarıyı son anda engelleyebilecek güce ve manevra alanına sahip gözükmüyor!


    İşte tüm bu sebeplerden dolayı bugüne kadar Ermeni soykırımı tasarısını ABD’de engellemeyi başarmış olan Amerikan Musevi lobisi, Türk Dışişleri Bakanlığı’na "Ya bir şeyler yapın ya da sonuca şimdiden hazırlıklı olun" uyarısını yapmış.

    Önceki gün tüm bu duyduklarımı teyit etmek için Dışişleri Bakanlığı’ndan üst düzey bir yetkili ile konuştum.

    "Maalesef duyduklarınız doğru" demekle yetindi.

    Gerçi Musevi lobisi endişe ve uyarılarını yazılı olarak iletmemiş ama birçok kanaldan sözlü olarak Dışişleri'ne aktarmış.

    Şimdi soru şu: Türkiye Amerika’daki havayı tersine çevirebilmek için ne yapabilir?

    Bu soruya 3 türlü reaksiyon var.

    Üst düzey diplomatlardan oluşan bir grup, geçmiş politikaları eleştirerek "Bu saatten sonra yapılacak fazla bir şey yok" diyor.

    Amerikan Musevi lobisinden bazı isimler ise "Her şeye rağmen çok geç değil. Eğer Türkiye, Ermenistan'la koşulsuz diplomatik ilişkileri başlatır ve sınır kapılarını açarsa hava birden tersine dönebilir" diyor. Zaten bu öneriyi Türk Dışişleri’ne de yapmışlar.

    Üçüncü bir grup ise "Dünyanın birçok parlamentosu soykırımı tanıdı, Amerika da eninde sonunda tanıyacak. Türkiye artık reaksiyoner politikalardan vazgeçip, soykırım tanımlamasına sıkışmadan aksiyoner politikalar üretmeli" diyor.

    Peki Türk Dışişleri ne diyor?

    Dışişleri Bakanı Abdullah Gül dün Sabah gazetesine yaptığı açıklamada Ermeni meselesini Irak’tan sonra ikinci en önemli tehdit olarak gördüğünü belirtti: "Ermeni meselesi ABD’de yine gündeme gelecek. Ona önlem almaya çalışıyoruz. Bu konu Türkiye’nin masasından kaldırılmayacak. Sürekli hazır ve tetikte olmamız gerekiyor. Çünkü bu tasarı ABD’de geçerse çok komplike sorunlara neden olabilir. Bunu engellemekten başka çaremiz yok."

    Açıkçası Gül kendisine aktarılan uyarıları fazlasıyla ciddiye aldığını gösteriyor.

    Dışişleri'nde konuştuğum bir başka üst düzey yetkili ise "Amerika’da hava aleyhimize gibi görünse de yakın markajla Demokrat ve Cumhuriyetçileri karşı atağa geçirebiliriz, henüz iş işten geçmiş değil" dedi.

    Irak’tan sonra Ermeni meselesi ile Türkiye-Amerika ilişkilerinin derinden yaralanmasını düşünmek bile istemediğini söyledi. Nitekim Amerikalı diplomatlar da Türk Dışişleri ile benzer kaygılar taşıdıklarını söylüyorlar.

    Ortak kaygı şu: Amerika’nın soykırım tasarısını kabul etmesi Fransa ya da Slovakya’nın kabulü gibi olmaz. Türkiye Amerika ilişkileri askeri ihalelerden ticari ilişkilere kadar çok derin yara alır. Türkiye’de zaten yerlerde sürünen Amerika’nın imajı (en son yüzde 20’ye düşmüştü) hepten negatife döner. Tezkere krizinden sonra sarılmaya çalışılan yaralar soykırımın kabulü halinde PKK ve Irak’tan bile daha derin tahribata yol açar. İşte bu yüzden Türk Dışişleri de Amerikan diplomasisi de bu senaryoyu şimdiden kabul etmek istemiyor.

    Fakat soykırım tasarısı Amerika’daki Musevi lobisinin bile gözünü korkutacak kadar ciddi bir hal almış durumda.

    Şimdilik tek umut, Türkiye’nin sınır kapısını koşulsuz açması.

    Dışişleri'nin proaktif olma niyetine rağmen 2007’nin Türkiye’de seçim yılı olması dolayısıyla bu adımın atılması zor gözüküyor.

    Anlayacağınız 2007 yılı cumhurbaşkanlığı seçimi ve genel seçimleri bile gölgeleyebilecek ciddi bir krize gebe ve Amerikan Musevi cemaati şimdiden doğmamış çocuğa karşı Türk Dışişleri'ni uyarıyor.


    Referans Gazetesi - Eyup Can

    _________________________________________________________________________________________________________________________



    Benim amacim sozde ermeni soykirimini falan tartismak degil.

    Evet konusun bakalim turban serbest olmali mi olmamali mi?? Sagci mi olalim yoksa solcu mu?? Jessica Alba mi guzel yoksa Hillary Duff mi?? Hayatiniz boyunca sevgiliniz oldu mu olmadi mi?? Hadi buyrun tartisin.



    Yarin 2 gun sonra Kars, Ardahan elden gidicek, dunya kadar para isticekler...Adamlar birlik olmuslar kuyumuzu kaziyolar haberiniz yok!!!





  • Cevap1- Jessica Alba. Tek geçerim.

    Cevap2- Milli menfaatlarımıza tırnaklarındaki pislik muamelesi eden bir hükümetimiz varken, bu truva atıyla uzaylılar bile Ermeni yasasını geçirse ne yazar, bir milyon musibet bir eksilmiş bir artmış ne olur.. Yerimizde oturalım uslu duralım ne gerek var anlamı çıkmaz bundan, göstermemiz gerektiğini zannettiğimiz tepkinin bir milyon katını koymamız gerekir ortaya, ama hedefin ne olduğunu çok iyi bilerek, bunu söylüyorum. Bunlara engel olacaksa ülkenin ağırlığı, potansiyel gücü engel olur, yahudi lobilerine kalmışsak vay halimize, ne kadar acınası halde olduğumuzu gösterir bu. Önce bunu artık anlamamız lazım. Özelleştirmeler, demokratikleşme (!!!) hareketleri filan derken özellikle son yıllarda epey bir hafifledik. Bu konuda bu ülkelere biz tek bir tepki göstermeye kalmadan bizzat kendileri tarafından tepki duyulması gereken yasalardır bunlar, ama av durumuna düşürülmüşsek, mirası paylaşılmaya hazır hasta adam rolü biçilmişse o zaman Tanzanya bile yasa çıkarır..




  • Yok abi bu halk bunu sonuna kadar hakediyo.

    Yasa gecsin sonra her yerde bagirirsiniz boykot boykot diye. Onlar da bize biyerleriyle gulerler artik.
  • [Deleted by Admins]
  • karbon kağıdı olayı

  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.