Şimdi Ara

kalabalıklar içinde yalnız olmak

Bu Konudaki Kullanıcılar:
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
22
Cevap
2
Favori
1.795
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • ................



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi carpımtablosu -- 2 Şubat 2012; 14:53:49 >



  • Benim de pişmanlıklarım aklımdan çıkmıyor. Şimdi geriye dönüp onları düzeltmek için bir çok şeyi verebilirdim ama imkansız. Evet bence ikimiz de depresyondayız. Sen istediklerini elde edemedikten sonra sana dünyaları verseler bi ...a yaramaz.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: carpımtablosu

    birisi forumda yalnızken gidilebilecek yerleri soruyordu istanbulda, aslında arkadaşları olduğundan ama tek kalmayı istediğinden falan bahsetmişti. bana da çoğu zaman olur o. onlarla olmaktansa kendi yalnızlığını kendinle paylaşmak daha iyi bir fikirmiş gibi gelir.

    ama yalnızlık çok zor değil mi be?

    bir cafede oturulmaz, sanki herkes sana bakıyormuş içinden neden tek ki diye geçiriyormuş gibi gelir. aşk filmine gidilmez, en dokunaklı sahnelerinde girecek bir kol yoktur. hatta sinemaya gidilmez, çaktırmadan mısırından çalmaya çalışacağınız dostlarınız yoksa. yalnızken kahvaltı bile yapılmaz, kahvaltı mutluluk demektir, yanında yoksa biri acı bir kahveyle geçiştirilen öğünden fazlası olmaz. yalnızlık en iyi çatıda yaşanır. çıkarsın oturursun, aşağı bakamaz ürkersin, izlersin ışıklarını şehrin, 7 milyarlık bir dünyadaki yalnızlığına içersin. belki arkadan björk çalar belki eddie vedder.

    durumumu anlatacak olursam her şeyim olduklarını hayatımdan çıktıklarından sonra geride kalan koca boşluktan anladığım dostlarımı kaybettim, kendi aptallığım. takıntılarım, kabuğuna sığamama ne yapacağını bilememe etrafına zarar verme, nihayetinde onlar yine de senin yanındayken senin onları terk etmen dostlarını kaybetmenin tam olarak sözlük anlamı herhalde. bunu bana yaptıran haleti ruhiyenin içine edeyim. nasıl oldu nasıl bu kadar incittim onları bilmiyorum. yüzüm yok artık son kez onlara beni yerden kaldırmaları için elimi uzatmaya.

    geçmişi temizlemek usbdeki fotograflarınızı silerek yahut hediyeleri çöpe atarak, sizin için yapılmış resmi bıçakla delik deşik etmekle olmuyormuş. her yere düştüğünüzde elinizin uzandığı ama bir türlü aranılmayan numaraları hep kalırmış aklınızda. acaba ne yapıyorlar diye tekrar tekrar aratırmışsınız adlarını facebookta. sahi, nasıl başarıyorlar bunu? nasıl hayatımın bir saniyesinde bile olmadıkları halde tüm yaşantımın tüm düş dünyamın içinde oluyorlar?

    bugün tam 1235 fotograf sildim. 1235. tek tek bakmaya kalkıştım son kez fotoğraflara ama yaramın kabuğu kalktı. çok canım yandı. yapamadım, her fotoda başka mekanda başka bir kafayla çekilmiş mutlu mesut fotoların hepsini seçtim ve sildim.

    madem bu kadar kötüsün git konuş diyorsunuz değil mi? hayır. olmaz. bundan sonra hiç olmayacak. sadece kaybettiğim dostlarım değil, geçmişle benim sıkıntım. hiç çıkmıyor aklımdan. pişmanlıklarım, kaçan fırsatlarım, tüm kötü olaylar, rezil edici, incitici... bir bir geliyorlar aklıma . nefesim daralıyor bazen. diyorum ki bitti, evet çok kötü şeyler yaşadım çocukluğumda ama ben onları atlatmıştım bir ara. anlatınca insanlara çocukluğumu, hiç belli etmiyorsun ne kadar güçlüymüşsün diyorlardı. herkesden mutluydum ben bir zamanlar. ama ben gelecek iyi olacak dedikçe içine ettiğimin geleceği daha da berbat bir hal aldı.

    zaten olmuyorda. yapamıyorum, beceremiyorum. asosyal ya da özgüven eksikliği olan biri değilim. hatta konuştuğum insanlar sohbetimden zevk alır, ama ben kaçarım. çok ani duydu değişimlerim oluyor. her gün bambaşka biri gibi çıkıyorum yataktan. nedensiz gelen mutsuzluk sancılarından artık tiksiniyorum. kendime tahammülde edemiyorum. insanlar hayatıma girer, bir süre çok iyi olurum ama o kadar. birileri hayatımın ya tam içindedir ya da tam dışında. sonuç? o çemberin içinde yapayalnız bekliyorum. neden bilmiyorum ama yapamıyorum. bu hep böyleydi, çocukluğumdan beri. arkadaşlarım yine var fakat suratlarını görmek dahi istemiyorum. arkadaş edinmekten aciz benim tabi ki bir sevgilim yok. zaten onu da beceremiyorum. hayatıma aldığım insanları kendi mutsuzluğuma çekmekten çok korkuyorum. ya da onları boğup kaçırmaktan, ya da sonun böyle biteceği bir filme başlamaktan. kimseye bunları itiraf edemiyorum, en güzel yaşlarımı böyle geçirdiğime inanmıyorum. bazı yaşıtlarımı görüyorum, sevgilileriyle dostlarıyla hayatı keşfediyorlar. çocuklarına hayatımın en güzel zamanlarıydı diye anlatacakları günlerini yaşıyorlar. kafamı çevirdiğim her yerde kahkahalarını yakalıyorum o sevgi pıtırcıklarının. bazı yaşıtlarımı görüyorum, bazı yaşıtlarımı görüyorum ve dönüp kendime bakıyorum, suratımın ortasında bir tane geçiresim geliyor. suratıma tüküresim.


    bu bir dönem değil, depresyon? değil. bu benim. lanet olsun ki bu benim. onca kalabalığın arasında nasıl yalnız kalabiliyorum, neden sürekli yalnızlığı seçiyorum bilmiyorum. dinledikçe içimdeki boşluğu karadeliğe çeviriyor şarkılar.

    ben 35 ine geldiğinde şehirden bunalmış hiç bir manevi zenginliğe sahip olamamış mutsuz ofis insanlarından biri olucam.

    geçenlerde 16 yaşındaki depresyonda olduğunu söyleyen birine öğütler yazmıştım. neyine senin ya neyine?

    ah be, yalnızlık çok zor değil mi be?

    temmuz ayında üşümek nedir bilmezdim ben. bugün öğrendim.



    eski arkadaşları görmek istememem ,zamanında onlarla olmak yerine başka bişey yapmayı tercih ettiğim çok oldu benim de.
    bendede var az çok nedense çevremdekilerle sınırımı çok keskin çekiyorum . her zaman çok arkadaş yerine bikaç tane sağlam dostum oldu. tabi üniversite farklı okullar farklı bölümler farklı şehirler deyince bu arkadaşlarınlada bi süre uzaklaşınca onlarda benim gözümde diğerleri gibi oluyor malesef. araya mesafe girince konuşasım göresim bile gelmiyor.
    21 senedir böyleyim yani ama bendeki aldırmamazlık dogal herhalde çünkü hiçbir zaman kendimi senin anlattıgın gibi yalnız hissetmedim . sanki yalnız takılmak için özel çaba sarfediyorum gibi geliyor bana olayların içindeyken. şimdi dışarıdan baktıgımda pek saglıklı ruh hali değil gibi görünüyor ama benim dogam böyle demek ki.

    kafamı bunları düşünmek yerine başka şeylerle meşgul ediyorum mesela. fırsat buldukça şehir şehir gezmeye , kendimi programlamada ve ingilizcede geliştirmeye , film arşivi yapmaya , koşu ve agırlık çalışmaya vs.

    sende kendini bunlara ver eger halinden memnun degilsen. çokta kafaya takmaya ben havuz başında 1 aylık bir tatili ve o birkaç samimi arkadaşınla havadan sudan uzun sohbetleri hiçbir şeye degişmem belli bir süreyi paylaşacagın birini çogu zaman bulursun zaten.sen bişeyler ögrenmeye kendini geliştirmeye elindekilerle mutlu olmaya çalış. nasıl olsa ilerde işinle eşinle yaşayış şeklin degişir.
    selametle.




  • bu dünyada herkes yalnız kardeş

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Yazacaklarım var bu konuya.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: carpımtablosu
    zaten olmuyorda. yapamıyorum, beceremiyorum. asosyal ya da özgüven eksikliği olan biri değilim. hatta konuştuğum insanlar sohbetimden zevk alır, ama ben kaçarım. çok ani duydu değişimlerim oluyor. her gün bambaşka biri gibi çıkıyorum yataktan. nedensiz gelen mutsuzluk sancılarından artık tiksiniyorum. kendime tahammülde edemiyorum. insanlar hayatıma girer, bir süre çok iyi olurum ama o kadar. birileri hayatımın ya tam içindedir ya da tam dışında. sonuç? o çemberin içinde yapayalnız bekliyorum. neden bilmiyorum ama yapamıyorum. bu hep böyleydi, çocukluğumdan beri. arkadaşlarım yine var fakat suratlarını görmek dahi istemiyorum. arkadaş edinmekten aciz benim tabi ki bir sevgilim yok. zaten onu da beceremiyorum. hayatıma aldığım insanları kendi mutsuzluğuma çekmekten çok korkuyorum. ya da onları boğup kaçırmaktan, ya da sonun böyle biteceği bir filme başlamaktan. kimseye bunları itiraf edemiyorum, en güzel yaşlarımı böyle geçirdiğime inanmıyorum. bazı yaşıtlarımı görüyorum, sevgilileriyle dostlarıyla hayatı keşfediyorlar. çocuklarına hayatımın en güzel zamanlarıydı diye anlatacakları günlerini yaşıyorlar. kafamı çevirdiğim her yerde kahkahalarını yakalıyorum o sevgi pıtırcıklarının. bazı yaşıtlarımı görüyorum, bazı yaşıtlarımı görüyorum ve dönüp kendime bakıyorum, suratımın ortasında bir tane geçiresim geliyor. suratıma tüküresim.


    Neredeyse aynıları bende de var şu an. Ancak benim bu düşüncelerim yakında geçecek biliyorum. Yakında tamamen duygusuz hiçbir şeyi önemsemeyen biri olarak çıkacağım. Bence yapmamız gereken şey aynı. Bizim duygusuz olmamız lazım.




  • Yalnızlığı neden bu kadar kötülüyorsunuz anlamıyorum.
    İnsan kendisiyle başbaşa kalamadığı zaman (elbette sürekli değil) nefessiz kalır bence.
  • Yalnızlık güzeldir.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: bobita

    Yalnızlığı neden bu kadar kötülüyorsunuz anlamıyorum.
    İnsan kendisiyle başbaşa kalamadığı zaman (elbette sürekli değil) nefessiz kalır bence.
    ................



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi carpımtablosu -- 2 Şubat 2012; 14:52:22 >
  • daha sonra yazacağım ben de
  • quote:

    Orijinalden alıntı: carpımtablosu


    quote:

    Orijinalden alıntı: bobita

    Yalnızlığı neden bu kadar kötülüyorsunuz anlamıyorum.
    İnsan kendisiyle başbaşa kalamadığı zaman (elbette sürekli değil) nefessiz kalır bence.


    yalnızlığı gerçekten tatmamış insanların düşüncesi bu. uzaktan hoş gözükür lakin içine girince boğar seni. kendi kahkahandan korkarsın, kendi nefesinde boğulursun. içinde bir yerlerde birileri sürekli konuşur. dışarının o 'kulakları sağır eden' suskunluğuna karşı için avaz avaz bağırır. neden? neden? diye.


    öyle filmlerdeki gibi bugünde kendimle kalayım yemeği yiyeyim alışverişimi yapayım manzaraya karşı kahvemi içerken kitabımı okuyayım, bugün de telefonumu kapatayım kimse ulaşamasın değil yalnızlık. o telefonu açtığın an gerçek dünyaya dönebilmek değil. o telefonu her eline aldığında başka bir umutla bakmak telefona, görmek istediğim ismin yerine kocaman bir turkcell yazısının olması yalnızlık. her şeye ve herkese kuşkuyla bakmak. mutsuzluğun ve umutsuzluğun gülüşlerinizi, bakışınızı bile değiştirmesi. belki kahkahaların yarım kalması. belki kitaplardaki kahramanlarla dost olmak.

    insan bu ruh hali içinde olunca, böyle ergen isyanı gibi algılanmasın, gerçekten kimsenin onun derdini anlayabileceğini düşünmüyor. herkesin derdi ona küçük görünüyor. insanlarla arasında ne denli fark olduğunu ne kadar ayrı dünyalarda yaşadığını farkediyor.


    Bence bu yalnızlık değil, yalnızlık korkusu.




  • Yalnızlığı tercih etmek diye bir şey yoktur bence...İnsan oaraya itilir bi şekilde...Peki her zaman yalnız olduğunu bilmek nedir?Yalnızlığının acı vermemesi nedir??Korkunç olan bu değilmidir sizce???
  • Arkadaşlar neden bu kadar büyütüyorsunuz ki sanki gören dünyada başına gelebilecek en kötü durumlardan biri zanneder!.Benim kendi şahsı adıma kendi düşüncelerime göre insanlar yanlızlıkla-karmaşayı birbirine karıştırıyorlar!Bir insanın bir toplumda ya da farklı bir oluşum içerisinde uzaklaştıkça o taraf karşı taraf için fazlalık oluşturur.Kendisi için bir labirent ya da önemsiz bir yığıntı olabilir.İnsanda doğal olarak çevresinin net belirsizliklerde uzak bir hayat sürdürmeye eyilimli olduğu için sıkıntı yaşar.Bu normaldir burda önemli olan kişinin kendisi için engel oluşumuna katkıda bulunmaması,kısacası kendi çevresine duvar,engel koymaması önemli!.Gerçek yanlızlık konusuna gelirsek insan için oldukça önemlidir.İnsanı sorgulamayı,anlayışın gelişimi,huzurun anahtarıdır bana göre.Ben tek başıma bir ormanda bir dağa çıkarken ya da evimde yanlızken bir çok bulundugum ortamdan daha rahat hisediyorum kendimi,size tavsiyem kendiniz için daha fazla zaman ayırmanız başkalarıyla ne yapabilirim yerine bugün ne yapmalıyım demeniz kendiniz için daha hayırlı olur.(Not:Doğa yürüyüşlerine yeşilliğin fazla oldugu; şehir hayatını uzak olduğu yerlere kısa süreliğine tatile çıkmanızda fayda var.Özelliklede doğa aktivitelerine katılın.Dalğıçlık,dağcılık,avcılık vb.)




  • mesajım bulunsun
  • eğer yalnızsan mutlaka yalnız kalmak istediğin içindir.. yoksa sosyal biri olmak istesen bugün sosyalleşmek kadar aracı çok olan birşey yok. tabii gerçek dostluklar, ölesiye aşklar ise dediğiniz, onlar zaten çok az kaldı.. o konuda çoğumuz yalnızız...
  • Artık kaybedecek birşeyi olmayan bir insansanız yalnız olmak en güzel şeydir içerken imkansız olan hayallerin peşinden gitmektir yalnızlık,geride bırakacak birşeyi olmamaktır yalnızlık.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: _floydian

    Yalnızlığı tercih etmek diye bir şey yoktur bence...İnsan oaraya itilir bi şekilde...Peki her zaman yalnız olduğunu bilmek nedir?Yalnızlığının acı vermemesi nedir??Korkunç olan bu değilmidir sizce???

    itilirsiniz hem de ağır ağır yavaş yavaş itilirsiniz. toplum bir türlü kabul etmeyecektir sizi, asla hayalini kurduğunuz sosyal çevreye sahip olamayacaksınızdır. asıl acıklı olan bana göre bunu değiştirememektir, değiştiremeyeceğini bilmektir. bir uçuruma sürüklenmektesindir, karanlıklara doğru düşmektesindir ve aslında bu senin suçun değildir ama buna sen katlanmak zorundasındır. çığlıklar atarsın ama kimse duymaz, duymayacaktır...
  • Her zaman o kadar kötü degil bence. Sokağa çıkıp, kalabalığın içinden yavaşça geçerken tüm sesimle şarkı söylüyorum. Insanlar dönüp bakiyor, sonra da gidiyorlar. O adamı belki hayatım boyunca bir daha görmem. Belki de karşılaşırız en sıkı dostum olur. Ne önemi var ki o an icin insanlar beni takmıyor. Hayat beni takmıyor. Ben neden onu takayım ki? Gezip tozmak kolay. Asıl değerli olan yalnızlık bence. Yalnızlığının tadını çıkarabilen adam hayatının doruğundadır bence.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: radar_

    quote:

    Orijinalden alıntı: _floydian

    Yalnızlığı tercih etmek diye bir şey yoktur bence...İnsan oaraya itilir bi şekilde...Peki her zaman yalnız olduğunu bilmek nedir?Yalnızlığının acı vermemesi nedir??Korkunç olan bu değilmidir sizce???

    itilirsiniz hem de ağır ağır yavaş yavaş itilirsiniz. toplum bir türlü kabul etmeyecektir sizi, asla hayalini kurduğunuz sosyal çevreye sahip olamayacaksınızdır. asıl acıklı olan bana göre bunu değiştirememektir, değiştiremeyeceğini bilmektir. bir uçuruma sürüklenmektesindir, karanlıklara doğru düşmektesindir ve aslında bu senin suçun değildir ama buna sen katlanmak zorundasındır. çığlıklar atarsın ama kimse duymaz, duymayacaktır...

    Imzamı atarım.En kötüsü de kalabalıklar içinde yalnız olmak..

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: incir reçelşi


    quote:

    Orijinalden alıntı: radar_

    quote:

    Orijinalden alıntı: _floydian

    Yalnızlığı tercih etmek diye bir şey yoktur bence...İnsan oaraya itilir bi şekilde...Peki her zaman yalnız olduğunu bilmek nedir?Yalnızlığının acı vermemesi nedir??Korkunç olan bu değilmidir sizce???

    itilirsiniz hem de ağır ağır yavaş yavaş itilirsiniz. toplum bir türlü kabul etmeyecektir sizi, asla hayalini kurduğunuz sosyal çevreye sahip olamayacaksınızdır. asıl acıklı olan bana göre bunu değiştirememektir, değiştiremeyeceğini bilmektir. bir uçuruma sürüklenmektesindir, karanlıklara doğru düşmektesindir ve aslında bu senin suçun değildir ama buna sen katlanmak zorundasındır. çığlıklar atarsın ama kimse duymaz, duymayacaktır...

    Imzamı atarım.En kötüsü de kalabalıklar içinde yalnız olmak..

    bu mesajla bu kadar zaman sonra nasıl rastlaştın hocam?




  • 
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.