Şimdi Ara

Kendimi Hitabet Sanatında ve İnsan Psikolojisinde nasıl geliştirebilirim?

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
23
Cevap
1
Favori
4.352
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Hitabet/Söylev Sanatı ve İnsan Psikolojisinde kendimi ileri düzeye taşımak istiyorum.Zaten bu iş sonradan kazanılmaz, doğuştan gelir , yetenektir, ancak [ bu arada farkına varılmayan ve geliştirilmeye çalışılmayan yetenek körelmeye mahkumdur o ayrı] benim burada sormak istediğim şey var olan bir şeyi üstün seviyeye getirmek.Bu konulara da oldukça ilgim var, insanları etkileyebilyorum.Ama , misâlen, bir Hitler nasıl Hitler olmuştur? Nasıl bu derece halkını anlayabilmiş/tanıyabilmiş ve hitabetiyle halkını resmen hipnotize etmiştir bunu uygulamak istiyorum.Hitler sadece bir örnekti, bildiğim tek örnek ( varsa sizin de örneklendirebileceğiniz liderler yazmanızı isterim ) ..

    En ciddi tavsiylerinizi bekliyorum . Saygılar.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi 00FFCC -- 17 Kasım 2009; 20:46:12 >



  • lugat al ve bol bol oku hitabet için kelimeleri ve anlamlarını bilmek iyidir başlangıç olarak yani

    yanlış anlama haa

    kaç zamandır osmanlıca lugat alacam diyordum ama alamadım
  • Osmanlıca lugata ne gerek var? Türkçe sözlüğü bitirdik de Osmanlıca mı kaldı?
  • yok yau osmanlıca lugati kendime alıcam arkadaşa tavsiye etmedim

    benim okuduğum eserlerin içeriğinde osmanlıca kelime çok lazım oluyor
  • Hitabet de herşeyden evvel özgüven sahibi olmanız gerekiyor. Gerek birebir diyaloglarınız ve gerekse topluluk karşısındaki söylemleriniz için. Bunun tesirini artırmak içinse, yukarıda da söylendiği gibi kelime ve kavram bilginizin çok ve neyin, nerede, nasıl kullanılması gerektiğini bilebilecek kadar deneyiminiz olması şart. Bir diğer husus, karşınızdaki birey(ler)in anlama-anlamlandırma seviyesine dikkat etmeniz gerekir.Ve bir de diksiyonunuzun çok iyi olması lazım.

    İnsan psikolojisinde ise ya bunun formel eğitimini almanız ve o doğrultuda kendinizi geliştirmeniz ya da her kesimden insanları gözlemlemeniz, yapıp-ettiklerini kendi koşullarında değerlendirmeye tabi tutmanız ve neticeyi de yine bu bağlamdan uzak tutmamanız mantıklı gibi geliyor.

    Şimdilik bunlar aklıma geldi.

    Not: Kanaatimce, Hitler hitabet için örnek alınabilecek bir şahıs değil. Ondaki biraz deli cesareti gibiydi. Ve ayrıca onu yönlendiren Goebbels’dir.Hitabet de örnek arıyorsanız en yakınınızda Atatürk var, onun söylev ve demeçlerini inceleyin.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi seymes -- 18 Kasım 2009; 0:17:47 >




  • Atatürk, Hitler ve benzerleri örnek alınabilir; sözlükler karıştırılabilinir pekala.
    Zamanında tesirli olmuş söz öbekleri, cümleler incelenebilir. Nutuklar okunabilir.

    Ancak bu yolda ilerlemek isteniyorsa, taklitten kaçınılmalıdır diye düşünüyorum öncelikle.
    Özgün olmalı, ezberler bozmalısın. Böylece insanlar, nicelerin içinde senin bıraktığın ize sahip çıkarlar.

    Son olarak -şayet Hitler gibi bir lider nasıl olunur diye merak ediliyorsa- sistemlerin, liderleri yarattığı unutulmamalıdır. Hitler, aynı üslup ve sözlerle bir başka zamanda, bir başka yerde, farklı bir kaos içerisinde başarı göremezdi. O halde anı, toplumu, dünyayı ve beklentileri iyi analiz etmek esas olmalıdır.
  • Evet, yeterince bekledim , yeni cevap gelmedi . Görüşlerini bildiren herkese teşekkür ederim. Ancak kafama takılan bir şey daha var . Geçenlerde şöyle bir sözle karşılaşmıştım mevcut başbakanın ağzından çıkmış bir söz : Öfke de bir hitabet sanatıdır .

    Tüm yorumları aldıktan sonra şöyle bir şey doğuyor.Eğer gerekli tüm donanımlar yeterliyse bu yeterlilikleri (özgüven-diksiyon-kelime haznesi-tarih bilinci- ...) öfkeli bir ruh haliyle yansıtmak en iyi yol mudur? Ya da .. ?
  • Toplumsal ve bireysel değerleri dayatmak.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Sayeh-eh Khodah

    Evet, yeterince bekledim , yeni cevap gelmedi . Görüşlerini bildiren herkese teşekkür ederim. Ancak kafama takılan bir şey daha var . Geçenlerde şöyle bir sözle karşılaşmıştım mevcut başbakanın ağzından çıkmış bir söz : Öfke de bir hitabet sanatıdır .

    Tüm yorumları aldıktan sonra şöyle bir şey doğuyor.Eğer gerekli tüm donanımlar yeterliyse bu yeterlilikleri (özgüven-diksiyon-kelime haznesi-tarih bilinci- ...) öfkeli bir ruh haliyle yansıtmak en iyi yol mudur? Ya da .. ?


    Öfkenin neresi hitabet sanatı?Öfke ile birşey anlatırsan antipatik karşılanırsın,öfkeyle anlatmaya çalışırsan birşeyi karşı taraf seni dinlemez,bunu deneyebilirsin,normalde kabul edeceği birşeyi bile öfkeyle anlatırsan kabul ettiremezsin,çünkü öfkeyle onun fikrine değilde kendisine saldırmış oluyorsun;insanlar altta kalmayı sevmezler.Öfkenin bırak en iyi yol olmasını,iyi bir yol bile değildir.




  • Benim naçizane görüşüm önce dinlemeyi öğrenmeniz (yanlış anlaşılmasın kastettiğim dinlemeyi bilmiyorsunuz anlamında değil tabi ki). Konuşmaktan çok dinlemeye odaklanırsanız bir süre sonra gözlem yeteneğiniz gelişir karşındaki kişinin kullandığı kelimelerle, el haraketleriyle, duruşuyla,mimikleriyle; onun psikolojisini, hayat felsefesini, o an ki ruh halini hatta bilinç altındaki düşüncelerini dahi anlayabilirsiniz çünkü insanın bilinç altındaki düşünceleri genellikle ister istemez farkına bile varmadan kelimelerle dökülür.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: SonOfPatriot

    Toplumsal ve bireysel değerleri dayatmak.


    Özür dilerim , biraz açar mısınız?
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Sayeh-eh Khodah


    quote:

    Orijinalden alıntı: SonOfPatriot

    Toplumsal ve bireysel değerleri dayatmak.


    Özür dilerim , biraz açar mısınız?


    SonOfPatriot'u ben yorumlamak isterim :)

    Bence demek istiyor ki,gerekli donanımlara sahip olduktan sonra toplumsal değerleri dayatarak,yani demogoji yaparak kendini hitabette geliştirebilirsin,geniş halk kitlelerine ulaşırsın ve insanlar seni dinlerler,çünkü onlara demogoji yapıyorsun.

    Doğru mu acaba yorumum?
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Sayeh-eh Khodah

    Hitabet/Söylev Sanatı ve İnsan Psikolojisinde kendimi ileri düzeye taşımak istiyorum.Zaten bu iş sonradan kazanılmaz, doğuştan gelir , yetenektir, ancak [ bu arada farkına varılmayan ve geliştirilmeye çalışılmayan yetenek körelmeye mahkumdur o ayrı] benim burada sormak istediğim şey var olan bir şeyi üstün seviyeye getirmek.Bu konulara da oldukça ilgim var, insanları etkileyebilyorum.Ama , misâlen, bir Hitler nasıl Hitler olmuştur? Nasıl bu derece halkını anlayabilmiş/tanıyabilmiş ve hitabetiyle halkını resmen hipnotize etmiştir bunu uygulamak istiyorum.Hitler sadece bir örnekti, bildiğim tek örnek ( varsa sizin de örneklendirebileceğiniz liderler yazmanızı isterim ) ..

    En ciddi tavsiylerinizi bekliyorum . Saygılar.


    İnsan psikolojisi bana acıdan başka çok az şey kattı. Umduğun ile bulduğun şeyler arasındaki farkın nerelere ulaşabileceğini bilmek bile istemezsin. Dikkatli davranmanı tavsiye ederim.




  • Hitabet için ERBAKAN (kendisini sevmem ama bu konuda en yetenekli kişidir, Akıl çeldirmeyi iyi bilir, Adamın zekasını tartışmam bile 3.99 itü)

    İnsanı tanımak istiyorsan jung'un 18 tane kitabı var. Hepsini birer birer oku. Zira bana göre en sağlam teori onda... Freud'a da saygılarımı iletiyorum :)
  • bu alandaki en büyük deha Hitler'den sonra Joseph Goebbels'dir...
    Joseph Goebbels'in hitabet yeteneği birçok bilimadamı tarafından tescillenmiş ve Birçok uluslararası üniversitelerde tez konusu olmuştur.
    Seksen Milyon insanı tek bir amaç etrafında toplayıp, ölümü bile sorgusuz kabullenmesine ikna etmek, herhalde birçok tezden çok daha değerli bir delil olsa gerek...
  • quote:

    Orijinalden alıntı: castorpollux

    bu alandaki en büyük deha Hitler'den sonra Joseph Goebbels'dir...
    Joseph Goebbels'in hitabet yeteneği birçok bilimadamı tarafından tescillenmiş ve Birçok uluslararası üniversitelerde tez konusu olmuştur.
    Seksen Milyon insanı tek bir amaç etrafında toplayıp, ölümü bile sorgusuz kabullenmesine ikna etmek, herhalde birçok tezden çok daha değerli bir delil olsa gerek...



    Kin ne zaman kötü olmayabilir ?
  • Bu başlığı görünce doğrusu gülümsemeden edemedim. Bana kendimi hatırlattı belki de. İlk mesajdaki konuya bakarsak, Hitler meyhane konuşmalarıyla Hitler olmuştur. Kendini hitabet alanında geliştirmesi, bunu keşfettiği gençlik dönemlerine rastlar. Konuşmaları da gerçekten etkilidir ve bugün bile, bazı üniversitelerde derslerde ilgililere dinletilmektedir. Bu konuda verilebilecek bir diğer önemli örnek de bence Cicero'dur. Roma'nın yetiştiridği en önemli söylev ustalarından biri olan Cicero, birçok imkansız davayı, bu ustalığı sayesinde kazanmıştır. Ama burda asıl önemli mesele, Cicero'nun çocukluğunda kekeme olması ve nehir kenarlarına giderek, ağızına çakıl taşları koyarak bol bol konuşma pratiği yapması, dağa taşa nutuk atmasıdır. Bahsetmek istediğim, bu hemen gelişecek bir teknik değil, zamanla yerleşecek bir özelliktir. Sürekli alıştırma ve yeni denemeler gerektirir.

    Burada durup şu videoyu incelemek istiyorum.

    Söylev

    Dikkat edersek, rahmetli Bülent Ecevit, o zamanlar çok sağlıklı değil ve sesinde neredeyse takat kalmamış vaziyette. Üstelik önünde duran yazılı kağıttan okumaya çalışıyor. Sözü de alkışlarla, protestolarla kesiliyor. Fakat bütün olumsuz şartlara rağmen tonlamasıyla, nüansıyla ve seçtiği sözcüklerle harika bir hitabet yapıyor. Bunda tabi ki, bir edebiyat aşığı olmasının rolü de büyük.

    Fakat burada eklemek istediğim bir şey var, o da bence olmazsa olmaz olan bir şart. Bir kişiyi etkilemek istediğinizde en önemli olan şey onun güvenini kazanmak veya onun sizi kendisiyle özdeşleştirmesini sağlamaktır. Bunun için ona kendinizin de onun gibi olduğu izlenimini vermek durumundasınız. Bu çeşit temel fikirler için, benden daha doğru şeyler söyleyen Aristo'nun Retorik kitabını okumanı öneririm.

    Bu alanda kendimizi geliştirmek için ne yapabiliriz konusuna gelince, pek fikrim olmamakla beraber birkaç düşünce üretebilirim. Öncelikle retorik kursları var şehirlerde, eğer imkanınız varsa orayı deneyebilirsiniz. İşi bileninden öğrenmek daha doğru olur. Diğer taraftan benim eskiden uyguladığım bir yöntem var. Bilgisayar başında, tv izlerken veya boş otururken, mp3 ya da telefonun kulaklığını takar, Hitler'in çeşitli konuşmalarını dinlerdim. Bir süre sonra kulakta yer etmeye başlıyor. Konuşmadaki tonlamaları, iniş çıkışları farkediyorsunuz. Bir de bunun haricinde, evde, okulda, kampüste... muhattap olduğun kişileri bazı şeyler için ikna etmeye çalışabilirsin. Konuya nasıl yaklaşabilirim? Onu hangi zayıf noktasından vurabilirim? Benim çıkarıma olan şeyleri nasıl kendi çıkarınaymış gibi zannetmesini sağlayabilirim? Bunları tek kişiden başlayarak, olumlu sonuç aldıkça birkaç kişiyi etkilemeye çalışarak, gittikçe kitleyi büyüterek dene. Burda önemli olan, daha çok ilişkinin zayıf olduğu insanlar üzerinde etkili olmaktır. Örneğin kız arkadaşını pasta yapması için ikna etmek kolaydır, fakat pastanede çalışan kızı, size özel bedava bir pasta yapmak için ikna etmek, başarıdır. Bir zaman sonra, kendini yeterince olmuş hissettiğinde, bir parkta banka çıkıp, kalabalığa nutuk atmaya başla. -Polisin olmadığı bir yer seç- Çevrede bazı insanların toplandığını, seni dinlediklerini, hatta bazılarının alkışladığını göreceksin.

    Not: Konuşmalara ahtung diye başlama, ağız alışkanlığı olabiliyor.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Kinslayer -- 18 Ocak 2010; 3:58:01 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Sayeh-eh Khodah


    quote:

    Orijinalden alıntı: castorpollux

    bu alandaki en büyük deha Hitler'den sonra Joseph Goebbels'dir...
    Joseph Goebbels'in hitabet yeteneği birçok bilimadamı tarafından tescillenmiş ve Birçok uluslararası üniversitelerde tez konusu olmuştur.
    Seksen Milyon insanı tek bir amaç etrafında toplayıp, ölümü bile sorgusuz kabullenmesine ikna etmek, herhalde birçok tezden çok daha değerli bir delil olsa gerek...



    Kin ne zaman kötü olmayabilir ?

    sanırım konu başlığını yanlış okumuşum, böyle bir soru var mıydı?
  • Hitabet sanatı doğuştandır dediğin gibi. Belki saçma gelebilir ama göz şeklinden tut rengine hatta kaş yapısına kadar bu tür küçük detaylar insanları etkilemede ve sözünü dinlettirmede oldukça etkilidirler. Tabii ses tonunu da eklemek gerek. Rutkay Aziz'in ''Seni seviyorum'' deyişiyle kasap ekremin ''Seni seviyorum'' deyişi aynı etkiyi bırakmıyor insanda. Kelime dağarcığını zenginleştirerek ve sesini yönetmeyi öğrenerek kendini bu konuda geliştirebilirsin. Psikoloji konusunda ise ben kitapların faydasının bir yere kadar olacağını düşünüyorum. Evden çıkmayan, asosyal, hepsinden önemlisi gözlemleme yeteneği olmayan bir insan isterse insan psikolojisi üzerine 100 tane kitap okusun hepsi teoride kalır bunların. İnsan sarrafı olmak denir ya bu iş biraz tecrübeyle ve gözlemleme, sezinleme gücüne bakıyor. Kitapların etkisi olmaz mı ? Tabii ki olur o da ayrı mesele.




  • Kelime hazinesinin genişliği bu konuda büyük önem taşır. Dilin sade ve üslubun sempatik olması gerekir. Sanırım bireysel özelliklerle -özellikle özgüvenle- güvenilirliğin insanlara hissettirilmesi bu hususun en önemli yeri olarak belirtilebilir diyebiliriz.

    Psikolojinin ise psikolojik nosyonlarla geliştirilemeyeceğini düşünüyorum. Çünkü ruh bilim düşünmekle gerçekleşir, düşünmek ise serbest felsefe yapmaktır. Bu konuda düşüncelerimiz ne kadar derinlemesine olursa o kadar ilerilere ulaşabiliriz. Empati, psikolojinin direğidir. Empati önem vermemiz gereken konularda üst sıralarda yer bulur. Kendisine gereken değeri verdiğimiz takdirde bize birçok yararlı özellik katacağından şüphem yok.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Historia Calamitatum -- 19 Ocak 2010; 0:39:07 >
  • 
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.