Şimdi Ara

Kim Jong-Un kadar özgürlükçüyüz, ötesi yok.

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
5
Cevap
0
Favori
1.030
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Kuzey Kore devlet başkanı Kim Jong-Un'a göre halk, devletin kurucu/kurtarıcıları olduğu için onlara tassupla bağlı kalmak zorunda.

    Bizim ülkemizde de aynı mantığı, kemalizm ideolojisine bağlı bağnazlar ve 15 Temmuz sonrası oluşan akpizm ideolojisine bağlı yobazlar yürütüyor.

    Ben bir insan üzerine kurulmuş ideolojiye bağlanacaksam ve bu ideoloji dayatmalarını reddettiğimde hain muamelesi göreceksem kimse özgürlükçü olmaktan bahsetmemeli.

    İdeolojik dayatma bana; Devleti ben kurdum/kurtardım ve benim çemberim dışında tercih hakkın yok diyor.

    Kadını tecavüzden kurtaran kişi kadının sahibi olur mantığıdır bu.

    Ben bu yüzden diyorum ki, özgürlükçülük konusunda Kim Jong-Un'dan daha iyi bir noktaya gelmiş değiliz.



  • Atatürk bana tapın demedi, aksine sözlerim bilimle çatışırsa bilimi seçin dedi. Halkına özgürlük verdi her alanda. Çagdaşlık, ileri gitme gibi kavramlar ideoloji değildir. Atatürk ve arkadaşları kendilerini kemalist ideoloji diye tanımlamadılar, aksine düşmanları bu ismi kullanmıştır, zamanımızdada siyasal islamcılar bu sözü kullanıyor. Hatta ilk bu ismi savaş zamanı ingilizler kullanmıştır.

    Atatürk ü yanlış anlamışsınız bari çevrenizdeki insanlara yanlış tanıtmayın.
  • :D

    < Bu ileti Android uygulamasından atıldı >
  • Atatürk bana tapın demedi, aksine sözlerim bilimle çatışırsa bilimi seçin dedi. Halkına özgürlük verdi her alanda. Çagdaşlık, ileri gitme gibi kavramlar ideoloji değildir. Atatürk ve arkadaşları kendilerini kemalist ideoloji diye tanımlamadılar, aksine düşmanları bu ismi kullanmıştır, zamanımızdada siyasal islamcılar bu sözü kullanıyor. Hatta ilk bu ismi savaş zamanı ingilizler kullanmıştır.

    Atatürk ü yanlış anlamışsınız bari çevrenizdeki insanlara yanlış tanıtmayın.

    < Bu ileti iOS uygulamasından atıldı >
  • "Ben bir insan üzerine kurulmuş ideolojiye bağlanacaksam "


    Yanlış.


    "Ben bir insanın kurduğu ülkenin kurucusunun devrimlerine bağlanacaksam."


    Böyle diyeceksin. O kabul etmek istemediğin devrimler sana şu an bunu yazma özgürlüğü veriyor. Cumhuriyete bağlanmak istemiyorsan eski osmanlı kafasını yaşamak için sudi arabistanda yaşayabilirsin. Oradakilere istediğin kadar bağlanabilirsin ama onlar da fazla dünyevi şeylere bağlanmanı sevmezler, aşırıya kaçarsan kelleni alabilirler. Nedense hep seriatı yaşamak isteyenler buralardan kaçıp başka yerlerde arıyor. Gidin işte arabistana, talibana, yerinde tadın şeriatı. Yemedi mi?


    Hem Türkiye'yi kurucusuyla, diliyle, tarihiyle, gelenekleriyle sevmezler hem de sevebilecekleri yerlere gitmezler. Çok üşengeçler çok. "Keşke yunan kazansaydı" diyenler niye yunanistana gitmez? "Cihat isterük" diyenler niye arabistana gitmez? Demekki TC daha güvenli. Ya saygı duy ya da boş yapma.




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Tugrul_512bit -- 5 Ocak 2022; 22:49:55 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Kuzey Kore yönetimi ile Atatürk'ü bir tutmak nasıl bir mantıktır anlamak güç.Siz Kuzey Kore hakkında ne biliyorsunuz da K.Kore ile Atatürk dönemini ve dahası Kemalizmi kıyaslıyorsunuz?


    Kuzey Kore yani resmi adıyla 'Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti' 1948 yılında Kim İl Sung tarafından Kore'nin Kuzey tarafında kuruldu.1950-1953 yılında patlak veren Kore savaşından sonra Kim İl Sung ülkesindeki gücünü korumak için dış Dünyayla tüm temasları kesti.Sadece Sovyetler ve Çin ile ilişkilerini sürdürdü ki buda mesafeli bir ilişki oldu.Kendi yönetimindeki Kuzey Korelilerin Dünya ile tüm bağlantısını kestiği yetmezmiş gibi kendisini tanrı statüsüne yükseltti,miladi takvim yanında kendi doğum yılını esas alan yeni bir takvimi K.Korede zorunlu kıldı,kendi siyasi görüşleriyle hazırladığı ve 'Juche' isimli ideolojisini ülkesinin tek ideolojisi olarak tanımladı,başka hiçbir düşünce ve ideolojinin ülkeye girmesine dahası devlet yönetimine etki etmesine izin vermedi,basını tamamen tekeli altına aldı,özel hiçbir teşebbüse izin vermedi,ülkesine turistlerin girmesini bile uzun yıllar müsaade etmedi,kendi partisi içinde kendi liderliğine muhalif olan herkesi ortadan kaldırdı,ailesini devletin temeli olacak şekilde yerleştirdi ve kendisi 1991'de öldüğünde başka hiçbir komünist ülkede görülmemiş şekilde koltuğunu oğlu Kim Jong İl devraldı.Cenazesi ise SSCB'nin kurucusu Lenin gibi mumyalanarak kendi sağlığında inşa ettirdiği Kumsusan Güneş Sarayında sergilenmeye başlandı.Öyle ki cenazesinin bulunduğu yerde fotoğraf çekmek,konuşmak,gülmek,gülümsemek kesinlikle yasaktır.


    Onun ölümünden sonra koltuğuna hiçbir muhalif ses çıkmaksızın oğlu Kim Jong İl geçti.1991-2011 yılları arasında Kim Jong İl K.Koreyi demir yumrukla yönetti.Babasını iyice tanrılaştırdı ve babasına 'değişmez devlet başkanı' ünvanı verdi.Buna göre babası Kim İl Sung ölmüş olduğu halde bugün hala daha K.Kore'nin resmi devlet başkanıdır.O da 2011 yılında öldü.Ölünce babasının cenazesi gibi mumyalandı ve babasının cenazesinin sergilendiği Kumsusan Güneş Sarayında babasının yanına konuldu.Ondan sonra ise koltuğuna oğlu Kim Jong Un geçti.


    Yani K.Kore M.Ö devirlerde rastlanılan 'tanrı-kral' tarzı bir rejimle idare ediliyor.


    Atatürk döneminde ise saltanat rejiminden sonra Cumhuriyet kurulmuş,hilafet kaldırılmış,birçok inkılaplar yapılmış,inkılapları ortadan kaldırmak için ayaklananlar bastırılmış,Türkiye'nin dış Dünyayla olan temasları kesilmemiş,yabancı birçok gazete ve kitap Türkiye'ye girebilmiş,yurt dışına eğitim alsınlar diye öğrenciler gönderilmiş,Nazi zulmünden kaçan çok sayıda Yahudi bilimadamının Türkiye'ye gelmesi ve yeni kurulan üniversitelerde görev alması sağlanmış,yerli ve yabancı birçok akademisyenin katıldığı tarih/dil kongreleri düzenlenmiş,ülkeye turistlerin girmesi engellenmemiş,yurt dışına çıkmak isteyen vatandaşlara mani olunmamış.1938'de vefat edince devlet başkanlığı en yakın arkadaşı olan İnönü'ye geçmiş.Cenazesi ona layık bir mezar yeri yapılana kadar geçişi olarak mumyalanmış.Ancak o ne mezar yeri belirtmiş ne mezar planlaması yapmış ne de mumyalanmayı vasiyet etmiş.Nitekim 1953'te Anıtkabir tamamlanınca mumyalanmış bedeni çözülmüş ve toprağa verilmiş.Mezarının bulunduğu yerde konuşmak,gülmek,fotoğraf çekilmek yasak değildir.Hatta günümüzde mezar odasının önüne kadar gelinip fotoğraf çekilebilmektedir.Bir tanrılaştırma söz konusu değildir.


    İnönü ise devleti 1938-1950 yılları içinde birfill yönetmiş.II.Dünya Savaşı yıllarında zarureten baskı kurmak zorunda kalmış.Bu dönemde liderliğini pekiştirmek için ''partinin değişmez genelbaşkanı' olmuş.Ardından 'milli şef' ünvanını almış.Zira rejimi devam ettirebilmek için Atatürk'ün ağırlığını dolduracak bir lidere ihtiyaç vardı.Ancak 1945'te II.Dünya Savaşı sona erince çok partili demokrasiye geçiş için adımlar atmaya başlamış.''CHP'nin değişmez genelbaşkanı' ve 'Milli Şef' ünvanlarını kendi isteğiyle kaldırmış.Hayatta olan iki oğlu olmasına rağmen Cumhurbaşkanlığı koltuğuna onları hazırlamamış.Dahası Cumhurbaşkanının hem parti genelbaşkanı hem de devlet başkanı olma statüsünü kaldırarak kendisi sadece 'Cumhurbaşkanı' olmuş,CHP genelbaşkanı olarak Recep Peker'i atamıştı.(2017'deki referandumla İnönü'nün kaldırdığı Cumhurbaşkanı/Parti başkanı statüsüne geri dönüldü)


    1950'de seçimleri kaybedince koltuğu hiçbir engel çıkarmaksızın DP'ye devretmişti.


    Yani K.Kore ile Atatürk dönemi daha doğrusu 1923-1950 arasındaki dönemle hiçbir benzerlik yoktur.


    Dahası Kemalizm sözünü Atatürk'ten ve Atatürk'ü destekleyenlerden çok önce İngilizler kullanmıştır.İngilizler Milli Mücadele yıllarında Mondros ve Sevr anlaşmasına direnen Türklere liderleri Mustafa Kemal Paşa olduğu için 'Kemalist' derlerdi.Hatta o dönem Yunan ordusu ile savaşan Türk ordusuna 'Kemalist ordu' bile diyorlardı.Mesela 1921 yılında yayınlanan İngiliz The Sphere gazetesinde ''Ankara Hükümeti ve Talepleri' başlıklı şöyle bir harita yayınlanmıştı;

     Kim Jong-Un kadar özgürlükçüyüz, ötesi yok.

    Dahası Kemalizmin belli bir doktrini yoktur.Yakup Kadri Karaosmanoğlu 1970'te Milliyet'e verdiği 'Atatürk'ün İdeolojisi' yazısında şu anıyı anlatır: "Bir gün Cumhuriyet Halk Partisi'nin ilkelerini gözden geçiriyordu. O sırada ukalalık edip demiştim ki: 'Paşam, bu her bakımdan bir İnkılap Partisi'dir. İnkılap Partisi ise bir ideolojiye, bir doktrine dayanmaksızın yürüyemez.' Yüzüme bir masumun yüzüne bakar gibi bakmış ve gülümseyerek, 'O zaman donar kalırız' demişti. '' Atatürk'ün doktrini sürekli ilerlemek ve çağa uygun yaşamaktır.Zaten kendisi 1938'de vefat edince Atatürk zamanında algılana Kemalizm'de onunla beraber ölmüştür.Ondan sonra Kemalizm herkesin kendi anladığı şekliyle yorumladığı bir isim olmuştur.Atatürk geriye bugün CHP'nin parti logosunda sergilenen 'altı ok' ilkesini bırakmıştır.Kaldı ki o ilkelerin bile onun ölümünden sonra ne kadar uygulandığı tartışılır.


    Son olarak Kemalizmin doktrinleri nelerdir? diye sorsam cevap veremezsin zira doktrinleri yoktur.Ancak Atatürk adını kullanarak bu ülkede dayatmaların yapıldığı doğrudur.Özellikle 12 Eylül darbesini yapanlar kendi meşruluklarını kabul ettirebilmek için sürekli Atatürk'ün arkasına saklanmışlar ve onun adını kullanmışlardır. Dahası onlar ''Kemalizm'' tabirini bile kullanmamış bunun yerine ''Atatürkçülük'' tabirini ortaya çıkararak kendi dayatmalarını bu yeni çıkardıkları ''Atatürkçülük'' adı altında meşrulaştırmaya çalışmışlardır.




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Long Nightt -- 5 Ocak 2022; 22:50:9 >




  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.