Kitap yazmaya çalışıyorum

Göz kapaklarını yavaş bir biçimde açtı, karanlıktı. Ağır hareketlerle ayağa kalkmaya çalıştı ama sırtüstü yere kapaklandı. Bacakları da kendi kadar yorgun düşmüştü. Göğe uzanan ağaçları gördü sonsuzluğa gidiyormuş gibi gözüktü gözüne. Sahi kendi nereye gidiyordu? Buraya nasıl gelmişti? Düşünmek için bile çok yorgundu Son bir gayretle tekrar ayağa kalkmayı denedi. Kalın gövdeli ağaçtan destek alarak biraz da tökezleyerek ayağa kalktı, zifiri karanlıkta etrafına baktı, falezi tokatlayan dalgaları göremese bile sesini işitebiliyordu. Ağaca yaslanıp neler olduğunu anlamaya çalıştı elini kafasına götürdü başı ağrıyordu belli ki bir yerlere çarpmıştı. Uzunca bir süre boş gözlerle bakındı. Aklına kılıcı geldi eliyle yokladı, yerinde yoktu. Düşürmüş olmalıydı. Sağa sola bakındı ama bulamadı. El yordamıyla yerde aramaya karar verdi. Nemli ve soğuk çimin üzerine eğildi bir o yana bir bu yana dolaştı da dolaştı. Uyandığı yerden yaklaşık elli metre uzakta kılıcını buldu. Uyandığı yere kadar yuvarlanarak gelmiş olmalıydı. Kılıcını kınına koyduktan sonra üşüdüğünü fark etti. Hem biraz ısınmaya hem dinlenmeye hem de geceyi geçirecek bir yere ihtiyacı vardı. Eliyle bedenine sarıldı bulanık zihniyle beraber karanlık ormana doğru yürümeye başladı bir yandan yürüyor bir yandan ne olduğunu hatırlamaya çalışıyordu. Etrafta atını görmemişti yürüyerek mi gelmişti? Hayır, Yürürken elli metre yuvarlanamazdı attan düşmüş olmalıydı. Faleze çok yakındı, aşağı uçmadığı için şanslı sayılırdı. Hala aydınlığa kavuşturamadığı şeylerle sessiz ormanın içerisinde yürümeye devam etti. İleride ki kayalıklarda ufak bir mağara görünüyordu.

“Geceyi geçirmek için güzel bir yer” dedi titreyerek. İçeriyi kontrol ettikten sonra ateş yakmak için biraz çalı çırpı bulmaya tekrar dışarı çıktı. Uluyan kurtların sesini işitti. Biraz telaşla biraz da kılıcın verdiği güvenle yerden tahta parçaları topladı. Arkasına bakmadan hızlı ve tedirgin bir şekilde geçici yuvasına geri döndü. Topladığı malzemeleri yere bıraktı derin bir iç çekti ses mağarada yankılandı, ağzından çıkan buhar ona acele etmesi gerektiğini hatırlattı bir köşeye oturdu ve kılıcını kınından çıkardı. Tahtaların birine derin bir oyuk açtı diğer bulduğu sopayı da bu oyuğa yerleştirdi ve elleri titreyerek çevirmeye başladı. Uzun bir süre çevirdikten sonra çıkan dumanı gördüğünde içi ısınmıştı bile. Hızlıca bulduğu otları yakmaya başladı