Köyün birinde dünyanın en yaşlı adamının yasadığını haber almış televizyoncular... Hemen kameralar, naklen yayın arabaları, köye koyulmuş... İhtiyari kahvede en önde oturtup karşısına kameraları koymuşlar...
Reha Muhtar sormaya başlamış...
"Bu kadar güzel yasama kim bilir ne güzel anılar sığdırmışsınızdır... Bir güzel aninizi anlatır misiniz?..."
"Anlatayım" demiş ihtiyar...
"Bir gün ağanın eşeğinin taze sıpası kaybolmuştu. Gittik köyün delikanlıları sıpayı aramaya... sıpayı bulduk dağın arkasında... Bağlayıp dağdan indirirken serde gençlik var. Sıpa gözümüze çok güzel göründü..."
Reha bile kızarmış... "Aman dede, geç bunu, daha güzel bir anin yok mu?" demiş...
"Var" demiş ihtiyar...
"Bir gün muhtarın kızı kayboldu... Köyün delikanlıları gittik kızı aramaya... kızı bulduk dağın arkasında... dağdan indirirken serde gençlik var, kız gözümüze çok güzel göründü..."
iyileştikten sonra da bana tecavüz etti aylarca...
- Buna mi üzülüyorsun, takma kafanı ya bak bu kadar zaman geçti.
Çoluk çocuğa karıştın, mutlu bir hayatin var, demiş Durmuş.
Temel :
- Bu da hayat mi be birader... O Afrika'da ben burada...
cıdden cok gusel yaw.sonuncusu cok guseldı
Temel,senelerce kaldığı trabzondan amerikaya gitmeye karar verir. uzun yolculuktan sonra nihayet amerikaya varır.oraya gittimi birde ne görsün hayal bile edemediği kadar yüksek binalar. merak edip birinin tepesine çıkmış aşağıya bakmış insanlar buğday tanesi kadar küçük temel aşağıya indikçe insanlar büyüyor. temel iniyor insanlar büyüyor,temel iniyor insanlar büyüyor en son iyice yere iniyor ve gurbetçi bir simitçi karşısına çıkıyor. boyu boyuna denk. temel ula hemşerum ver bakayum bi simit da diyor ve simiti alıp para vermeden arkasını dönüp gidiyor peşeinden gelen simitçi kardeşim parasını versene diyince temel:ula bendendemu para alacaksun ben seni küçüklüğünden beru tanayrum.
quote:
Orjinalden alıntı: Nosferatu.
Temel ve Ayı
Temel bir gün meyhanede dertli dertli içiyormuş. Onu gören Dursun :
- Ne bu hal, demiş. Temel :
- Boş ver, demiş. Dursun ısrar etmiş, Temel dayanamamış ve
başlamış
anlatmaya:
- Hani ben bir zaman Afrika'ya gitmiştim ayı avlamaya. Hatırladın mı?
Bayağı da uzun kalmıştım hatırlarsan... Avlanmak için günlerce gezindim ve
sonunda buldum avlayacak bir ayı ama tam ateş edecekken tüfek bozuldu. Ben
de kaçarken uçurumdan aşağı düştüm...
- Eeeee, demiş Dursun, Sonra...
- Her tarafım kan revan içinde komaya girmişim. Sonra ayı beni