Şimdi Ara

Liseliyken Yarım Bıraktığım Küçük Bir Hikaye

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
2
Cevap
0
Favori
280
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • lise 3'te yazmaya çalışmıştım.. geçen gün ilk bilgisayarımın harddiskinde denk geldim de çok duygulandım. acaba devam mı etsem?


    quote:

    22 Aralık 2004. O gece hava her zamankinden daha soğuktu.Sabah okula gidecek olmanın verdiği kalp spazmları şeklindeki stres yetmiyormuş gibi, bir de Müdür Bey’in bet suratıyla saç-sakal kontrolü yaptığı sahneleri göz önüne getiriyorum da... “Felaket tablosu” resmen duvarıma asılmış gibi... Hem de ne asılma! Da Vinci görse, beynimin yavaş yavaş yok olan kıvrımlarıyla çizdiğim bu tabloyu alır, kalbinin ücra köşelerindeki o meşhur tablosuna arkadaş edindirirdi.

    Uyumak ya da uyumamak. Bir "liseli" için kız arkadaş bulmaktan sonraki asıl mesele. Günümün anlamı, hikayemin konusu. Kimi insanlar için "Yatak, yorgan,yastık" üçlüsünün adını duymak bile yeterli olabiliyor. Ne yazık ki o kadar şanslı değilim.

    "Şair olsaydım uyuyabilirdim aslında. Ne bileyim aşık olurdum, onu düşünürken uyuyakalırdım falan. Sahi bu şairler aşık olduklarını nasıl anlıyorlar? Peki ya yeni bir ilişkiye başlamaları? Yeni sevgili bulduklarında bir önceki sevgiliye yazdıkları şiirleri upgrade mi ediyorlar yoksa daha iyisini yaratma çabasına mı giriyorlar ? Of. Ne şairliği be. Zaten çoğu 50'sinde kalp krizinden gidiyor."

    Rem uykusuyla boğuşmaya yüz tutmuş dakikalar bir türlü geçmek bilmiyordu. Dışarıda gök gürültüleri başlamış, hatta yeterince korkutamadığını düşünerek şiddetini arttırmıştı. Bi’ ara kapı çalar gibi oldu, umursamadım. Klişeleşmiş korku filmleri sahnelerine kurban gitmeyecek kadar geniş bir film hafızam vardı. “Gök gürler, Yağmur Başlar, Gecedir, Kapı Çalar...Yemezler anam... Kalkıp riske giremeyeceğim. Hem sadece duyar gibi oldum. Kimse olmayabilir de”

    O emin olamadığım kapı sesi, bu sefer inandırıcı bir şekilde kendisini tekrarladı... “DIRRRRRRRRRRRRR“ Kaç kere söyledim anneme. “Değiştirelim şu zili. Bastıkça aynı tonda devam eden zil sesi yerine tek basışta 7 notayı da kullanarak besteler yapan, bir kapı zili taktıralım. Nota dediysem aklına hemen ‘Konyalım’ gelmesin. Olur ya iki gün sonra cenaze çıkar evden... Böyle daha enstürmantel bir şeyler düşünebiliriz. Çaykovski olabilir mesela.”

    “DIRRRRRRRRRRRRRRRRRRRRRRRRR” Of Allahım. Sıcak yatağımdan kalkmak o kadar zor geliyor ki... Sanki yorganı üstümden kaldırdığım anda ne geride bıraktığım yatağım aynı yatak olacak ne de yatağın altında sakladığım Alice'in Harikalar Diyarında bıraktığı sıcaklık... Hadi diyelim ki bu fakir edebiyatını geçtim. Gecenin bi’ saatinde üst komşum olmakla yetinmeyip her gece de sarhoş olan Çakır’dan başka kim gelebilirdi ki... Olsun olsun 3-4 kere daha zili çalar, sonra karşı dairedeki öğrenci çocuklara yaltaklanarak onların kapısına doğru giderdi diye düşüneduruyordum ki antre diye tabir edilen, genelde küçük kardeşimin kızgınlıklarını yaşadığı yerin ışığı yandı. Sanırım gereğinden fazla misafirperver bir ailem var.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi bimdengeliyorumcokucuz -- 7 Ocak 2013; 13:39:28 >







  • Devam et kardeşim akıcı yazıyorsun. Aklıma geldikçe okurum.
  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.