Şimdi Ara

Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan'dan Enflasyon Raporu Açıklaması, Klasik Para Politikasına Devam

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
3 Misafir - 3 Masaüstü
5 sn
11
Cevap
0
Favori
1.103
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Karahan'ın geleneksel ekonomi kurallarına bağlı olduğu aktarılıyordu. Bir iddiaya göre Karahan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in aslında TCMB Başkanı olarak görmek istediği ilk kişiymiş. Ama Erdoğan adaylar içerisinde Gaye Erkan'da ısrar etmiş. Erkan halkası Erkan'ın rızasıyla kırılınca Şimşek'in istediği gerçekleşmiş. Şimdi ise Karahan Şimşek'le beraber ters enflasyon faiz kurgulu Erdoğanomics'i kademeli biçimde terk eden klasik para politikası programlarına devam edecekler. Türkiye için hayırlı olmasını diliyorum:


    Alıntı

    metni:
    Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Fatih Karahan, yılın ilk enflasyon raporunu açıkladı. TCMB Başkanı Karahan’ın açıklamaları şu şekilde: “6 Şubat depremlerinde hayatını kaybeden vatandaşlarımızı rahmetle anıyorum. Başkan yardımcılığı görevini yürüttüğüm dönemde Merkez Bankası Başkanı görevinde bulunan sayın Hafize Gaye Erkan’a yaptığı çalışmalardan dolayı teşekkür etmek istiyorum.
    Merkez Bankası’nın görevi fiyat istikrarını sağlamak ve sürdürmektir.2023 yılı Haziran ayında parasal sıkılaşma sürecini başlattık. Sadeleşme sürecini başlatarak piyasa mekanizmasının işlevselliğini artırdık. TL varlıklara olan talebi güçlendirdik. Bir önceki rapor döneminden bu yana hem reel hem finansal göstergeler para politikamızın doğru yolda ilerlediğini teyit etmektedir.Enflasyon beklentilerini ve fiyatlama davranışlarını yakından takip ediyoruz. Enflasyon görünümünde bozulmaya izin vermeyeceğiz.Milyonlarca emekli merakla bekliyor! İşte ikramiye zammı için konuşulan rakam
    Küresel çapta sıkı para politikaları ve kısıtlayıcı finansal koşulların büyümeyi baskılayıcı etkisi geçtiğimiz yılın ortalarından itibaren belirginleşmiştir.
    Önceki rapor döneminden bu yana enerji hariç emtia fiyatları sınırlı gerilemesini sürdürmüştür. Bu dönemde doğal gaz fiyatları başta olmak üzere enerji emtia fiyatları düşmüştü.
    Birçok ekonomide çekirdek enflasyon son aylarda gerilemektedir. Enflasyon küresel düzeyde hedeflerin üzerinde seyretmektedir. Riskler devam etmekle birlikte enflasyonun yıl içinde gerilemeyi sürdürmesi beklenmektedir. Gelişmiş ülke merkez bankaları politika faizlerinin mevcut seviyesini enflasyon hedefi için yeterli gördüklerini belirtmektedir.
    Faiz indirimlerinin zamanlaması ve hızı önem kazanmıştır. Gelişmekte olan ülkelerin bir kısmında ise enflasyon görünümündeki iyileşme ile birlikte faiz indirimi süreçleri devam etmektedir.
    Yılbaşından itibaren gelişmiş ülke merkez bankalarının faiz indirimlerine daha ihtiyatla yaklaşan sözlü yönlendirmeleri sonucunda portföy girişleri yavaşlamıştır.
    ENFLASYON GELİŞMELERİ HAKKINDA
    202 yılı son çeyreğinde enflasyon önceki rapor tahminleri ile tutarlı seyrederek yıl sonunda yüzde 64.8 seviyesinde gerçekleşmiştir. Yıllık enflasyonun 2024 yılının ilk yarısına kadar artmaya beklediğimizi tüm politika metnimizde paylaştık. 3. çeyrekte petrol fiyatları vergiler döviz kuru, asgari ücret artışı gibi birden fazla şok bir arada gerçekleşmişti. Yüksek oranda olan bu şokların kısa sürede bir arada gelişmesi beklenti ve fiyatlama davranışlarında ilave bozulmaya yol açmıştır.
    Perakende satış hacminin büyümesi 2023 yılının ikinci yarısında belirgin şekilde yavaşlamış kasım itibarıyla çeyreklik bazda negatife dönmüştür. Talepteki aşırılık 2023 yılının ilk yarısında artan ithalat yolu ile dış ticaret dengesine olumsuz yansımıştır. Son dönemde ithalat eğilimi zayıflamıştır.
    Ocak ayına ilişkin geçici veriler hem toplam hem altın ve enerji hariç bakıldığında dış ticaret dengesindeki iyileşmenin devamına işaret etmiştir.
    ‘CARİ DENGEDE İYİLEŞME SÜRECİNİN DEVAMINI ÖNGÖRÜYORUZ’
    Talebin zayıflaması ile beklentilerin iyileşmesi ile birlikte cari dengede düzelme gerçekleşmiştir. Mevcut parasal sıkılaşma süreci de başta altın ve dayanıklı tüketim malı olmak üzere ithalat kanalı ile cari dengeye katkıda bulunmaya başlamıştır. 2024 yılında parasal aktarımın gecikmeli etkilerinin devreye girmesi ile cari dengede iyileşme sürecinin devamını öngörüyoruz.
    Hizmet enflasyonu eğiliminde katılık sürmektedir. Hizmet enflasyonu düzenlemeye tabi yönetilen kalemler ile eğitim ve sağlık hizmetleri, kira gibi geçmiş enflasyona endeksleme eğilimi güçlü kalemler sebebiyle önemli bir atalet göstermektedir.
    Ocakta hizmet fiyatlarında yüksek oranlı artışlar gözlenmiştir. Hizmet enflasyonundaki katılığın önemli bir bileşen kiralarıdır. Bu bağlamda konut piyasası önem arz etmekte olup buradaki gelişmeler öncü gösterge olarak yakından takip edilmektedir.

    KİRA FİYATLARI HAKKINDA
    2022 yılı sonrasında enflasyondan korunma davranışı işle artan gayrimenkul talebi konut fiyatlarında yüksek oranlı artışlara sebep olmuştur. Bu durum kiralara güçlü bir şekilde yansımaktadır. Sıkılaştırma sonrası dönemde büyük kentlerde konut fiyatlarındaki artış hızı yavaşlamıştır. Konut fiyat enflasyonu yıllık bazda düşüş göstermiştir. Konut fiyat artışındaki yavaşlamanın sürmesi hizmet enflasyonu kanalıyla 2024 yılında dezenflasyon sürecine katkı sağlayacaktır. Piyasa katılımcıları anketinde 12 ay sonrası enflasyon beklentisi ocak ayında yüzde 39 olmuştur.
    Tüketici enflasyon 4. çeyrek boyunca tahmin aralığının orta noktasına yakın hareket emiş. 2023 yılının yüzde 64.8 ile yıl sonu tahmini ile uyumlu tamamlamıştır. Ocak ayında tahmin aralığının orta noktasındaki seyir korunmuştur.
    Bu ayda ocak ayına özgü sebeplerle aylık enflasyonda yükseliş gerçekleşeceğini önceki tahminlerimizde yansıtmış kamuoyunda paylaşmıştık. Ücret, fiyat ayarlamaları ve geriye doğru endeksleme davranışı etkisi ile hizmet grubunda aylık enflasyon tahminimizin bir miktar üzerinde gelerek belirgin yükselmiştir. Asgari ücret artışının öngörülerimiz üzerinde artışının etkisi hissedilmiştir.
    Son PPK karar metninde vurguladığımız gibi enflasyonun ana eğiliminde hedeflediğimiz patika ile uyumlu belirgin bir iyileşme görmeyi önemli buluyoruz.
    Ocak ayındaki yükseliş sonrasında enflasyonun ana eğiliminin zayıflayacağını değerlendiriyoruz.
    PARA POLİTİKASI STRATEJİSİ HAKKINDA
    Politika faizimizi yüzde 8.5’ten yüzde 45 seviyesine çıkardık. Bu süreçte kademeli ve bütünsel bir yaklaşımla parasal sıkılaştırmayı destekleyici uygulamaları devreye aldık. Bankacılık sistemindeki fazla likiditeyi miktarsal sıkılaştırma ile sterilize ediyoruz.
    Makroihtiyati politika çerçervesini sadeleştirdik. Makroihtiyati çerçeveyi, KKM’yi teşvik eden kredi kullandırımını sınırlayan menkul kıymet düzenlemelerini kaldırarak sadeleştirdik.
    Parasal aktarı mekanizmasının güçlendirilmesi amacıyla 2023 Temmuz ayından itibaren zorunlu karşılık düzenlemeleri ile 1 trilyon liradan fazla TL sterilize edilmiştir.
    Türk lirası depo alım ihalelerine başlanmıştır. 2023 yıl sonu itibarıyla 290 milyar TL olan TL depo alım ihalesi bakiyesi ocak ayında 603 milyar TL’ye çıktıktan sonra 5 Şubat itibarıyla 100 milyar TL’ye gerilemiştir.
    Politika faizinin ocak ayında ulaştığı seviye ve parasal aktarımı güçlendirmek için atmakta olduğumuz destekleyici adımlarla birlikte dezenflasyonun tesisi için gerekli parasal sıkılık düzeyine ulaştığımızı değerlendiriyoruz. Politika faizinin mevcut seviyesi gerektiği müddetçe sürdürülecektir. İki ana koşul gözetilecektir. İlki aylık enflasyonun ana eğiliminin belirgin düşüş göstermesidir. Ana eğilim, iç talep, ithalat ve finansal koşullara ilişkin göstergeleri yakında izleyeceğiz.
    İkincisi enflasyon beklentilerinin öngörülen tahmin aralığına yakınsamasıdır. Geniş kapsamlı enflasyon göstergeleri takip edilecektir. Enflasyon görünümünde belirgin bozulma öngörülmesi halinde parasal sıkılık gözden geçirilecektir.
    MEVDUAT FAİZİ HAKKINDA
    Kredi faizleri hızla yükselirken mevduat faizlerindeki artış daha kademeli gerçekleşmiştir. Ocak ayında TL mevduat faizlerinde sınırlı gerileme gözlenmiştir. Öncü veriler TL mevduat faizlerinin yeniden artmaya başladığına işaret etmektedir.
    KREDİLER HAKKINDA
    2023 yılının ilk yarısında güçlü seyreden bireysel kredi büyümesi zayıflamıştır. Aralık ayında özellikle bireysel kredi kartı bakiyesinde ivmelenme görülmüştür. Bunda dönemsel kampanyaların ve beklenen ücret artışlarının tüketimi öne çekmesi etkili olmuştur.
    Kredi büyümesinde oluşabilecek aşırılıklara izin vermeyeceğiz. Ticari kredilerde ise istediğimiz sıkılık düzeyinde dengeli bir ilerleyiş söz konusudur. Reel sektöre sürdürülebilir oranda sağlıklı kredi akışı sağlanmaya devam ederken özel bankaların ticari kredi tarafında daha etkin bir rol oynadığını görüyoruz.
    Son 5 ayda TL mevduat 2.4 trilyon TL artmış, KKM 910 milyar TL azalmış, yabancı para mevduat 1.3 milyar dolar, parite ve fiyat etkisinden arındırılmış olarak ise 3.6 milyar dolar azalmıştır.TL mevduat payı yüzde 30’lu seviyelerden yüzde 43’e yükselirken KKM’nin payı yüzde 16’ya gerilemiştir. Ocak ayında TL mevduat payındaki artışın yavaşladığını gözlemledik.
    Parasal sıkılaştırma ve sadeleştirme adımlarımız tahvil piyasasına da olumlu yansımış getiri eğrisini parasal duruşla uyumlu hale getirmiştir. Getiri eğrisinde normalleşme gözlemlenmektedir.
    Mayıs ayında 700 baz puanın üzerine çıkan 5 yıllık CDS primi 300 baz puanın altına gerilerken bu hafta itibarıyla 325 baz puan seviyelerinde işlem görmektedir. Sermaye girişlerinde güçlü artış gözlemlenmiştir. 2023 Ocak-Mayıs ayları arasında aylık bazda 800 milyon dolar sermaye çıkışı gözlenirken yılın ikinci yarısında 12.6 milyar dolar sermaye girişi olmuştur.
    REZERVLER HAKKINDA
    Uluslararası rezervlerimizde önemli bir ilerleme kaydedilmiştir. 2023 yılı mayıs ayında 98 milyar dolara gerileyen rezervler 140 milyar dolar seviyesine ulaştıktan sonra 2024 ocak ayında bir miktar gerilemiştir. Net rezervlerde 35 milyar dolar civarında güçlü bir artış gerçekleşmiştir. Rezervlerimizi güçlendirmeye devam edeceğiz.
    ENFLASYON TAHMİNİ HAKKINDA
    Enflasyon görünümünde belirgin iyileşme sağlanana kadar para politikasındaki sıkı duruşun sürdürüleceği bir görünüm esas alınmıştır.2024, 2025, 2026 yıl sonu enflasyon tahminleri bir önceki rapor haliyle korunmuştur.
    2024 yıl sonu yüzde 36, 2025 yıl sonu yüzde 14 olarak tahmin edilmektedir. Enflasyonun 2026 yılında yüzde 9 ile tamamlaması orta vadede yüzde 5 hedefinde istikrar kazanması öngörülmektedir.
    Sıkı para politikası ve maliye politikasının eş güdümü katkısı ile iç talepteki dengelenme sürecinin devam edeceğini değerlendiriyoruz. Çıktı açığı tahmini güncellememiz 2024 yılı enflasyon tahminimizi 0.4 puan artırıcı yönde etkilemiştir.
    Yılın ilk yarısında mevsimsellikten arındırılmış aylık enflasyonun ortalama olarak yüzde 4’ün altında, ocak hariç ise yüzde 3 civarında seyredeceğini öngörüyoruz. Enflasyonun tepe noktasına ulaşacağı mayıs sonuna kadar ocak ayında olduğu gibi bazı geçici etkiler görülecektir. Mayıs sonrasında yıllık manşet enflasyonda hızlı bir düşüş göreceğiz, dezenflasyon döneminde gireceğiz.
    Baz etkileri ve daha önemlisi enflasyonun ana eğilimindeki düşüşün devamı etkili olacaktır. Bu süreçte iç talepteki dengelenmenin devamı, ücret güncellenmelerinin tamamlanmış olması, manşet enflasyondaki düşüşün beklentilerde oluşturacağı iyileştirme önemli rol oynayacaktır.
    Mevsimsellikten arındırılmış ortalama aylık enflasyonun yüzde 2.5’in altına, yılın son çeyreğinde yüzde 1.5’e gerileyeceğini öngörüyoruz.
    Görevimiz ve amacımız enflasyonu hedeflediğimiz patikada düşürmektir. TL’ye geçişi ve fiyatlama davranışlarında iyileşmeyi parasal aktarım mekanizması içinde bir bütün olarak değerlendiriyoruz. Bir önceki enflasyon raporuna kıyasla enflasyonun ana eğilimi, kredi büyümesi, altın ve tüketim mallarının büyümesi öngörülerimizle uyumlu bir şekilde gerilemiştir.
    Politika faizinin mevcut seviyesini enflasyonun ana eğiliminde belirgin bir düşüş sağlanan, enflasyon beklentileri tahmin aralığına yakınsayana kadar sürdüreceğiz. Mevduat faizi ve kredi arzında parasal aktarımı zayıflatan oynaklıklara izin vermeyeceğiz.



    Kaynak:


    Enflasyon tahmini belli oldu! Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan'dan mevduat ve kredi faizleriyle ilgili açıklama (msn.com)








  • Sabrınıza hayranım, böylesi kaale alınmayacak birinin, üslup yoksunu yorumuna ( yorum dediysem lafın gelişi) ciddi ve uzun yazmışsınız. Takdir ettim.




    @Kayrabey koca yazıda fikir yürütebildiğin sadece o kısım olmuş belli ki, o da "erdoğan" kelimesinden ötürü algıda seçicilikten olsa gerek. O cümleye bile yazabildiğin anca bukadar  

  • bakalım yakın gelecek de ekonomide istikar ve düzen sağlanacak mı

  • "ters enflasyon faiz kurgulu Erdoğanomics'i"


    Bu bile moderatörün kafa yapısını öğrenmemize yeter.

  • smlk kullanıcısına yanıt

    yargıtayin anayasa mahkemesi kararına uymadığı ülkede mi ahahahahaahah. ekonomi öyle bir şey değil arkadaşım Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan'dan Enflasyon Raporu Açıklaması, Klasik Para Politikasına Devam 

  • Kayrabey kullanıcısına yanıt

    Benim verdiğim bir isim değil. Erdoğan klasik ekonomi biliminin söylediğine tezat şekilde faiz sebep, enflasyon sonuçtur, haliyle faiz düşürmek enflasyonu düşürür şeklinde formüle ediyor. Dünyadaki ekonomistler ve diğer gözlemciler de Erdoğan'ın ters kurgudaki ekonomi teorisini ifade etmek için bu terimi kullanıyor.


    Bu formülasyon çerçevesinde son yıllarda yapılmış keyfi faiz indirimlerinin de - kuru ve fiyat istikrarını zayıflatıp güvensizlik ortamında talebi çoğaltarak/öne çekerek - dünya yıllık enflasyon ortalamasının çok üstünde kalan çift haneli bir yüksek enflasyona yol açtığı da ekonomistinden piyasacısına ekonomiden birazcık anlayan herkes tarafından kabul gören bir gerçek. Gerçekleri söylemekte sakınca bulunmaz. Bilakis gerçekler her yerde en yüksek sesle söylenmediği, baskılar daha erken ve daha yoğun yapılmadığı, bilgi sahibi olmadan partizanca düşmanlık sergilendiği için ekonomi şu an bu yoğun hasarlı halinde.


    Ortalama Türk insanının yaşam kalitesi bu özel sebepten dolayı son yıllarda marjinal biçimde düştü. Zamanında TCMB Başkanları eğer enflasyonla mücadele konusunda kendi halinde bırakılsalardı, klasik ekonomiye - enflasyon sebep, faiz sonuç mantığına - uygun biçimde zamanla çoğalan enflasyona oranla faiz ayarlamalarına/yükseltmelerine izin verilseydi, döviz kuru rezervleri de eritecek biçimde suni yollardan baskılanmasaydı bu olmazdı. Doğru olanı yaptıkları halde Erdoğan tarafından görevden alındılar ve Erdoğan - şimdi kendisinin de sırtını döndüğü şekilde - bildiği yoldan gitti. Erdoğan da yukarıda açıkladığım kendi teorisi Erdoğanomics'e sırtını döndüğü için seçimden bu yana faizler artırılıyor. Yoksa Türkiye'deki enflasyon tamamen çığırından çıkacaktı. Ülke tamamen Arjantin'e dönüşecekti. Ki halen - Erdoğan'ın fikrini değiştirip eski düzenine dönmeye yeltenmeyeceği garantisini aslında kimse %100 veremeyeceği için - böylesi bir risk mevcut.

    < Bu mesaj bir yönetici tarafından değiştirilmiştir >




  • Sabrınıza hayranım, böylesi kaale alınmayacak birinin, üslup yoksunu yorumuna ( yorum dediysem lafın gelişi) ciddi ve uzun yazmışsınız. Takdir ettim.




    @Kayrabey koca yazıda fikir yürütebildiğin sadece o kısım olmuş belli ki, o da "erdoğan" kelimesinden ötürü algıda seçicilikten olsa gerek. O cümleye bile yazabildiğin anca bukadar  

  • Cem kullanıcısına yanıt

    Esasında mevcut kadronun genel eğilimlerinin en azından teorik temelde bir şeye benzemesinden hareketle aslında son derece ılımlı ve naif denebilecek kadar olumlu bir değerlendirme yaptım. Başkaları kendilerini de retorik zaaflarından ve gaflarından tutun şimdilik daha fazla faiz arttırılmamasına, sıkılaştırıcı para ve maliye politikasına tezat teşkil eden bir seçim ekonomisinin araya girdiğini açıkça itiraf edememelerine kadar çeşitli konularda şiddetle eleştiriyor.


    TCMB Başkan Yardımcısı Cevdet Akçay politik faiz ile enflasyon arasında bağlantının koptuğunu ve aylardır restore etmeye çalıştıklarını itiraf etti. Bir yandan şunu düşünmek gerekiyor. Güvenilirliği tartışmalı TÜİK enflasyon verileriyle hareket ediyorlar ve ilk bakışta bu verilerden yola çıkarak faizleri ayarlayacaklar. Sokaktaki insanın hissettiği daha yüksek gerçek piyasa enflasyonuna göre ayarlamayacaklar. Yani önlerindeki teknik sıkıntılar ve tahrip edilmiş koşullar hala çok büyük. O sebeple gerçeklikle savaş halinden makul olana birazcık bile olsun dönme hareketini takdir etmek, onaylamak zaruriyeti duyuyorum. Yoksa esasında Türkiye'de yaşanan durum çok acıdır ki Econ 101'e, yani birinci sınıfın doğru uygulamasına bir dönüşü sağlamak. Koca bir ülke ve devlet üniversite birinci sınıf seviyesi ekonomi kurallarına dayalı rejime dönmeye çalışıyor. Çağdaş dünyada bu böylesi büyük ve karmaşık bir ülke açısından çok içler acısı sefil bir tablo teşkil ediyor. Devlet mekanizmasının ve devletteki kurumsallığın içinin ne kadar boşaldığını gösteriyor. Bu bir zincirin halkları. TÜİK düzgün işlemeli ki, TCMB düzgün işlesin. Hükümet doğru işlemeli ki, devlet kurumlarının kurumsallığı muhafaza edilsin.


    Hepsi baştan aşağı sıkıntılarla dolu. Derdim kimseyi şahsen küçümsemek değil. Ama gerçeğe işaret etmek, yanlışa yanlış demek. İnsanların anlayıp anlamamaları özelde kendi meseleleri. Ama anlamamaları bazen - bazen değil de çoğu zaman mı demeliyim? - herkese zarar veriyor.

    < Bu mesaj bir yönetici tarafından değiştirilmiştir >




  • Nat Alianovna kullanıcısına yanıt

    İstedikleri ekonomik modeli uygulasınlar, isterlerse dünyanın en iyi ekonomistlerini toplayıp bira araya getirip, ekonomi bakanlığını ve tcmb yi erdoğandan bağımsız halde yönetsinler bir işe yaramaz. Ülkedeki temel sorunlar 1- Eğitim, 2- Yargı ve Adalet, 3- Toplumsal barış ve huzur. En temel taşlarda yeterli reformları yapmadıkça anlık politikalarla bir yere varılamaz. İşin kötüsü bu saydıklarım uzun vadeli programlar dahilinde çözülecek sorunlar. Akpnin bunları düzeltebilecek ne bir kadrosu, ne bir planı nede niyeti var. Haliyle şirazesi kaymış ekonomide, doğru ekonomik politikalar uygulansa bile, kısa süreli pozitif ekonomik gelişmeler göreceli bir düzelme algısı yaratır ama uzun vadede bir yere varılmaz, bu zihniyetle varılamaz.

  • Cem kullanıcısına yanıt

    Doğru ama bunlar daha uzun vadeli veya yapısal meseleler. Acil iktisadi sorunlar var.


    Piyasadaki talebe müdahale için kredi kartları taksitlerine mesela faiz getirecekleri aktarılıyor. Bu da insanların yaşamlarını daha da zorlaştırıp durgunluğa yol açacak.


    Halbuki bazı ekonomistler diyor ki Türkiye'deki enflasyonun esas-birincil kaynağı talep değil, döviz - bilhassa dolar - kurunun yüksekliği ve döviz kurundan oldukça etkilenen ithalata endeksli ekonomi, tüm bunlara mukabil Türk lirasının zayıflığı. Kredi kart faktörü abartılıyor ve enflasyonun hesabı keyfi faiz indirimleri yapanlardan değil, sıradan insanlardan hesap soruluyor. Ama şu bir gerçektir ki totalde doları fırlatacak biçimde keyfi faiz indirimleriyle Türk lirasına yapılan ihanetin bedelini ödüyoruz. Ki Türk lirası - şu anki değersiz haliyle dahi - halen suni olarak yüzdürülüyor. Olduğundan yüksek tutuluyor. Yani makarayı bıraksalar döviz normalde daha da yüksek olacak. İthalata dayalı büyüyen ekonomi bağlamında her şey dövizle beraber artan maliyetlerle daha da pahalı olacak.


    Türk lirası zamanla güçlensin, insanların yaşamları düzelsin ki, diğer konularla uğraşacak takatı kalsın. Ulusal servet esasında vatandaşlarının refah düzeyiyle ve servetiyle ölçülür. Bir avuç insanın ve devletin ya da kamunun süper zengin olup - ki bizim örnekte rezervler de eksilerde - vatandaşın iktisadi sefalet içerisinde yüzdüğü bir örnek eğer politikalarını kökten biçimde değiştirmezse hiçbir yere varmayacak, gelişmiş ülke olma hayalini asla gerçekleştiremeyecek iptidai bir sömürü düzenidir. Böyle bir düzene sahip bir ülke gelişmiş ekonomilere sahip ülkelerle aşık atamaz. Jeopolitik olarak her zaman dezavantajlı olur. Tek bir ciddi yaptırımla ekonomisini bitirebilecek başka ülkelere göbekten bağımlı olur.


    Her zaman için eğitime, adalete ve toplumsal sükunete önem vermiş Atatürk askeri ve politik zaferler iktisadi zaferlerle taçlandırılmalıdır diye boşuna demiyor. Atatürk'ün gösterdiği yolu anlayabilecek çapta ve kapasitede değiller; evet. İçlerindeki yaşadıkları toplum ve eğitim sistemimiz onları ve onlardan da olmayan diğer pek çoğunu bu kapasiteyle donatamadı. Yoksa böyle olmazdı.


    Şu tablo bir rezilliktir. Bir utanç kaynağıdır, önce yurttaşlara bu tablonun hesabını versinler, gıda enflasyonunda hemen arkamızdan gelen kaç tane ülkenin toplamı kadarız, hepsini katlıyoruz; OECD ülkelerinin ortalamasında enerji enflasyonu eksi veriyor, bizde ne kadar yüksek:



    Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan'dan Enflasyon Raporu Açıklaması, Klasik Para Politikasına Devam


    Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan'dan Enflasyon Raporu Açıklaması, Klasik Para Politikasına Devam



    https://twitter.com/OECD/status/1746532655208845589?s=20

    https://twitter.com/OECD_Stat/status/1756952052276593124?s=20

    OECD Statistics (@OECD_Stat) / X (twitter.com)

    < Bu mesaj bir yönetici tarafından değiştirilmiştir >




  • Nat Alianovna kullanıcısına yanıt
    Elbetteki kisa vadeli programlarda yapilmali, ama ov-uv programlarla es uyumlu ekonomi politikatllarini yurutmezlerse, ki bunlarda o kapasite yok, kv programlarda bi sure sonra cokmeye mahkum.

    Talep yonlu enflasyonu istedikleri kadar baskilasinlar, sizinde dediginiz gibi maliyet yonlu enflasyon kapi gibi orada duruyor. Zaten boyle giderse iyice resesyona sokup, piyasada batiklarida arttiracaklar.

    Simsekten ve erkandan mucize beklendi, ozellikle secmeni tarafindan, boylesi yapisi bozulmus, sirazesi kaymis bir ekonimide mucize beklemek safligin daniskaydi, sonuc ortada.
  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.