Şimdi Ara

Nazi almanyası mı yoksa komünistler mi insanlığa daha çok zarar verdi? (2. sayfa)

Bu Konudaki Kullanıcılar:
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
26
Cevap
0
Favori
584
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
1 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 12
Sayfaya Git
Git
Giriş
Mesaj
  • Nat Alianovna kullanıcısına yanıt

    Öncelikle, bütün komünist devletler insan kıyımı söz konusu olduğunda aynı kefeye konmamalı diye düşünüyorum. Hepsinde şiddetin dozu aynı değildi. İçlerinde Kamboçya, Çin ve SSCB öne çıkıyor. Kaldı ki SSCB de 70 yıllık tarihi boyunca Stalin dönemi hariç, ağır kıyımlara başvurduğunu söyleyemeyiz. Hatta Mao bile uyguladığı kültürel dönüşüm politikalarının kitlesel açlık ölümlerine yol açtığını görünce geri adım atmaktan çekinmemiştir. Evet, hepsi totaliterdi ama hepsi katliamcı değildi. Bu nedenle tüm komünist devletler aynıdır demek tüm resmi yansıtmıyor.


    İkincisi, Komünist devletler jenosit uygulamamıştır. Oysa Naziler açık bir jenosit politikası izliyordu. Komünistler siyasi saiklerle kıyıma girişmişken, Naziler daha aşağılık bir şekilde, ırkçı saiklerle bir etnik toplumu (Yahudiler) ya da etnik topluluğu (Çingeneler) vb. yok etmeye kalkışmışlardır. Ari ırk saplantısı ahlaken kıyaslandığında, komünistlerin ideal toplumu kurma hedefiyle yaptıklarından daha aşağılıktır.


    Üçüncüsü, insanlığın gördüğü en büyük yıkım olan 2. Dünya savaşının sorumlusu ve bu savaşı başlatanı Nazilerdir. İnsanlık tarihinin en büyük yıkımından sorumlu Naziler elbette ki kötülük konusunda komünistlerden daha ileri gitmişlerdir. Bu savaşın insanlığa maliyetinin sorumlusu Nazilerdir, komünistler değil.


    Evet Pol Pot Hitleri aratmayacak kadar gaddar ve insanlık dışı biriydi ama yelpazenin öte ucunda Castro var, Enver Hoca var. Onlar da komünist, lakin kitlesel kıyımlara girişmediler. Onun için tüm komünistler diyerek toptancı bir yaklaşımla tarihe bakmak biraz miyop bir bakış açısı olur kanaatindeyim.


    Zaten bu komünist-Nazi karşılaştırmasını genelde anti-komünist ve ağır kapitalist yazarlar yapıyor. Bir de eski jenosit paydaşları. Hatta bunun bir adı bile var: "Holocaust obfuscation" Özellikle ABD kökenli akademisyenlerin başı çektiği bir grup komünizmi kötülemek ve örtülü bir kapitalizm propagandası yapabilmek için bilerek komünist rejimleri Nazi rejimiyle kıyasladılar geçmişte. Bu tuzağa düşmemek ve her komünist devleti ayrı ayrı ele alıp değerlendirmek gerek, toptancı bir yaklaşımla değil...




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Torlak Kemal -- 23 Şubat 2024; 16:10:37 >




  • Torlak Kemal kullanıcısına yanıt

    Tek tek komünist rejimler içindeki varyasyon üzerinden gitmektense Bolşevik/Leninist, Stalinist, Maoist, Brejnevyen vs farklı tiplerde komünist doktrinlerle çalışan rejimlerin çeşitli kırımlarını ve kendilerinin çıkardıkları bazı savaşları hadiseler şeklinde onları Nazilerden neden pek de farklı göremediğimin dayanağı olarak verdim. Totaldeki kırım ve yıkımın ölçeğe vurulduğunda İkinci Dünya Savaşı'ndan pek de farklı olmadığını, zaten bu olayların kendi başlarına bile milyonlarca kişinin canından ve malından olduğu oldukça devasa felaketler olduklarını fark ettim.


    Alıntı

    metni:
    Esasında tüm politik komünizmin tarihini ele alırsak tüm bu rejimlerin totalde verdikleri zarar Nazi Almanyası'nınkıyle bence basbayağı boy ölçüşür: Rus Devrimi ve İç Savaşı, Stalin devrinin Gulag denilen toplama kampı şebekesi, Sovyet-Fin Savaşı, Kore Savaşı, Afganistan Savaşı, tüm Asya ve Afrika boyunca süregelmiş komünist devrimci veya vekalet savaşları, Çin Devrimi, Çin Büyük İleriye Sıçrama ve Proleter Kültür Devrimleri, Doğu Almanya, Stasi vs hepsi bir arada düşünüldüğünde kan, acı, işkence, vahşet, terör, yıkım hani politik komünizm tarihinde oluk oluk akmıştır. Totalde Dünya Savaşları ve Holokost'taki kadar insan politik komünistlerin non-humanitaryan ideoloji endeksli faaliyetleri ve savaşları nedeniyle canından olmuştur. 


    Fakat her komünisti düpedüz şeytanlaştırmak istemediğim için "politik komünizm" terimiyle esas vurguyu bu akımın daha radikal, ajitatif, partizan, sınıf savaşı ve devrimci şiddet nosyonuna ideolojik inancı tam olan yüzüne yerleştirmek istedim. Özellikle bu yöndür ki, komünistler birçok örnekte Nazilerle türdeşlik/homoloji segilemeye başlıyorlar. Açayım:


    Ekim Devrimi ve Rus İç Savaşı sırasında misal Lenin ve Bolşeviklerin polis örgütü ÇEKA'sı tam manasıyla terör estirmiştir. Sınıf savaşı başlığı altında birçok insan mensup olduğu "sınıftan" dolayı öldürülmüş, tecavüze uğramış, hapsedilmiş, işkenceye uğramıştır. Düşün, "bir burjuvasın" ve bir haydut sürüsü gibi gezen bir ÇEKA grubunun bir unsuru seni burjuva olduğun için bunlara maruz bırakıyor. Hani Beyaz Ordu vs ile alakan da yok. Tek suçun "burjuva" veya "aristokrat" bir ailede doğmuş olmak, hatta bu sınıflara mensup bile olmadığın halde bir şekilde kılık kıyafet veya davranışla onlardan birisi sanılmak. Sadece "gerici sınıf" mensubu bir "burjuva" olduğun için seni sorgulayan, döven, işkence eden, öldüren ÇEKA ile sana aynı şeyleri "aşağılık bir soya" ve "diğer türden soy dejenerasyonlarına" mensupsun diye yapan Nazilerin SA'ları Gestapo'su veya SS'leri arasında ayırt edici sınırlar süratle kayboluyor. İki anlayışta da bir takım spesifik sosyal-kimliksel işaretler uyarınca "insan" kategorisinden çıkarılıp temizlenmene karar veriliyor! Ne için? Daha "büyük bir iyi" için. Naziler de Üçüncü Reich'ın bir cehennem olduğunu ve olacağını iddia etmiyorlardı. İdeal komünist düzendeki gibi arınmış bir cennet, huzurlu, "Bin Yıl Yaşayacak bir İmparatorluk" olacaktı. Tabii "aşağı ve kirletici soylar" - veya "gerici sınıflar" - tasfiye edilip imha edildikten sonra...


    Dikkat edilirse sadece devrim ve iç savaş sırasındaki en erken dönem Sovyetlerden / Bolşeviklerden bahsettim. Bir tek ÇEKA'dan söz ettim. Stalin'in "Halkın düşmanlarını sistematik biçimde yok eden" NKVD'sine ve Gulaglarına, Mao'nun Çin halkını kırıp geçirmiş Kızıl Muhafızlarına, Pol Pot'un canilikte çığır açmış Kızıl Kmerlerine, dünyanın çeşitli yerlerindeki devlet olan ve devlet olmayan Marksist-Leninist, Maoist vs türlü türlü komünist oluşumlara, fraksiyonlara, bunların açıkça sosyal ayrıştırmaya ve özellikle hümanizmin kabul edilemez biçimde askıya alınmasına dayalı ideolojileri adına yedikleri sayısız halta gelmedim bile. Gelmeme de gerek yok bence. Maksadım nahoş örnekleri oturup sığ veya histerik bir biçimde uzun uzun yazarak duygu sömürüsü yapmak veya gayet banal bir komünizm karşıtlığı icra etmek değil, komünist-Nazi homolojisinin o kadar da boş veya propoganda bir tespit olmadığını, en azından antropolojik-sosyolojik bir zeminde paralellikler ve aynı örüntüleri sergilediklerini veya sergilediklerinin iddia edilebileceğini bulgular çervevesinde göstermek. Maksadım karalamayı öne çıkaracak kişisel bir ideolojik gündemimi yerine getirmekten ziyade gerçekten beynim ve kalbimle anladığıma inandığım bir takım şeyleri samimi bir entelektüel düzlemde doğrudan anlatmak ve aktarmak.


    Alıntı

    metni:
    Komünistler siyasi saiklerle kıyıma girişmişken, Naziler daha aşağılık bir şekilde, ırkçı saiklerle bir etnik toplumu (Yahudiler) ya da etnik topluluğu (Çingeneler) vb. yok etmeye kalkışmışlardır.


    Sınıfın da, etnik kimliğin de belirli tanımlayıcılar ve sınırlarla meydana getirilmiş bir kurgu olduğunu, etnik düşmanlığı ve vahşeti sınıf düşmanlığı ve vahşetine nazarla "ırkçı aksiyon" addedip ama diğeri değil, diğeri "politik aksiyon" gibi bir okuma yapmanın fazla sağlıklı olmayacağını, cinayetleri ahlaki bir hiyerarşiye oturtma iması taşıdığını düşünüyorum. Onun haricinde toplumsal ilerlemeye/tekamüle, doğrudan kontrole, diktatöryal tarzda sınırsız politik güce/yürütmeye, tek tipçiliğe, militarizme ve kollektivizme bir ideal uğrunda vurgu Nazizm ve politik komünist tradisyonların paylaştığı özelliklerdir. Bir tesadüften veya iki ideoloji arasındaki bir etki tepkiden fazlası gibi geliyor bunlar bana. Felsefelerinin dinamiğindeki özsel bir ortaklığa, dediğim gibi türdeş/homolog bir antropolojik arkaplan paylaştıklarına işaret ediyor (hatta tarihsel boyutunu oldukça abartmakla birlikte bilim felsefecisi Karl Popper "totaliter/baskıcı aristokratik kapalı toplum ideolojileri" başlığı altında benzer bir iddiada bulunur). Ama gerek komünist söylem, gerek Nazi söylemi - farklı sosyal ve konseptsel takıntılarıyla ve birbirlerine kesin surette karşıtlıkla - bu antropolojik türdeşliği perdeliyor. Etiketler veya ambalaj değişiyor. Bahsettiğim Popper'ın ise savaştan aşırı olumsuz etkilenen bir yüksek entelektüel çevre mensubu Avusturya Yahudisi olarak aydınlanmacı ve eleştirel Avrupa kültürüne müşterek tehdit olarak okuduğu unsurlar arasındaki türdeşliği görmek için çok sebebi vardı.


    Ama bilhassa Naziler yenildikten sonra Soğuk Savaş'ın devam etmesiyle - Soğuk Savaş aslında Sovyetler kurulur kurulmaz başlayıp Hitler'in başarıyla dengelenemeyerek İkinci Dünya Savaşı'na gidişin temel bir sebebidir - Komünizm-Nazizm homolojisini tabancasında kurşun kaldığını gören kovboy misali belirli siyasi ve hasmane gündemlerle öne iten şüphesiz çok. Aynen dediğin gibi bunlar genelde ABD tarafından Çevreleme Politikası kapsamında - Amerikan yanlısı realist ve liberal jeopolitikçilerle beraber - kasten fonlandılar. Dahası - bilassa vahşi veya entrikacı tarzda - kapitalizm sponsorlu, kapitalizm teşvikli, kapitalizm kaynaklı, özünde yayılmacı olan savaşlar, insanlık ve savaş suçları, hak ihlalleri tarihin komünizm tarihini ardışık izleyen diğer sayfaları. Yani zaten komünizme "cani ideoloji" demeden - ki sınıf savaşı adı altında sınıflar arası devrimci şiddete izin vermesiyle bence canidir - pekala komünizmin takıntısını yaptığı kapitalizme veya emperyalizme çiçek atmanın gülünçlüğünü anlamak ve modern çağda komünizm dahil birçok anti-emperyalist veya anti-kapitalist akımın neden geliştiğinin hakkını teslim etmek gerekir. İşte burada gerçekten etki tepki devreye girer ve kapitalizmin tüm insanlık faturaları karşımıza çıkmaya başlar.


    En basitinden kapitalizm Marx'ın parmak bastığı kriz kronikliği ve sınıf kayırmacılığıyla Büyük Buhranı'nın yaşanmasına yol açmıştır. İlgili Buhran da Hitler ve Nazilerini Almanya'da iktidara getirmiştir. Hitler de sonunda Amerikan girişimcilerin tedariği olan kamyon lastikleriyle tüm bir Avrupa'yı çiğnemiştir.... Kapitalizm işte budur. Düşmanlarını bilinçli veya bilinçsiz yaratır. Sonra onlardan bile kar marjını büyüteceği bir piyasa yaratmaya çalışır. Irak Savaşı, Ukrayna Savaşı gibi rezilliklerin mimarı neo-Con kafası da şüphesiz Naziler ve politik komünizm yanında başka türden bir garabettir. Daha da beteri neo-Conlar Naziler ve komünistlerden daha başarılı ve daha güncel olup bu sebeple bence şu an çok daha tehlikelilerdir. Naziler çoktandır - Putin'in neo-Con tahrikli Velikorus emperyalizmine alet edilmiş - bir marjinalliğe itilmişken bunlar hala bir süpergücün küresel politikalarında söz sahibi ve varolan çeşitli sorunların mimarları - gerçi "komünistler de" Çin'e sahip ama neyse, komünizmin kapitalistleşmesi başka ve alakasız bir konu. Zaten aslında dediğin gibi komünistler yalnızca kana susamış katliamcılardan ibaret değil. Marjinal devrimci ve gizli polis unsurları ve mutlak tiranlık dönemleri haricinde aslında komünist yöneticiler oldukça hesaplı kitaplı frenli bürokratlar - günümüzde de ayrıca iş adamları. Aldıkları hatalı veya serserice kararlarla yol açtıkları felaketlere rağmen çoğu zaman sınırlarının farkındalardı ve pekala "acayip olsa da" birçok örnekte geri adım atmalarına ya da doğru bir girişimde bulunmalarını sağlayan bir ahlakları vardı - Soğuk Savaş propagandasının negatif imgeleme abartılarının aksine. Komünistlere nazaran Naziler misal Hitler'in agresif kişiliğinde bu departmanlarda fena çuvallamıştır. Lenin de, Stalin de ideolojik fanatik lünatiklerdi ama onların hesapları Hitler'inkinden daha gerçekçi ve daha soğukkanlıydı. O sebeple Sovyet devleti 3.Reich'a nazaran daha uzun yaşadı.


    Komünist-kapitalist dikotomisi veya kutupluluğu bilhassa komünist tradisyonda çok güçlü olduğu için komünizm yergisi gibi başlayan mesajımı kapitalizm, emperyalizm ve neo-Con yergisiyle donatırsam herhalde denge sağlanır ve biraz daha düşük bir ihtimalle heyecanlı bir komünist arkadaş tarafından liberal diye damgalanırım diye düşünüyorum. Ama komünist-Nazi kıyasının boş olmadığının ve anti-komünist propaganda bir söylemin ötesinde entelektüel bir değer ve haklılık taşıdığının hakkını birazcık olsun teslim edebilirler. Bir liberal de kapitalizmin - düzeltilebilirliği tamamen tartışmalı - olumsuzluklarının ve kapitalizm en rezil formlarından olan emperyalizmin Nazizm, politik komünizm gibi lünatik akımları ürettiğinin, hatta müşterisi veya müttefiği yaptığının hakkını teslim etmelidir. Çağdaş kapitalizmin liberalizm aracılığıyla hümanist söylem benimseyip hümanist makyajı yapması getçekten hümanist bir sistem olduğu anlamına gelmiyor. Kapitalizm özünde insanı da metalaştıran, nicelikleştiren anlayışıyla hümanist değil çünkü. Kapitalizmi Aydınlanma'nın saf hümanist çocuğu olarak görmek Adam Smith, David Ricardo gibi erken teknokrat örneklerden kaynaklanan bir liberal önyargısı. Kapitalist sistem modern bir olgu ama kökleri daha derin ve aslında hümanizmin varolmadığı bir çağa ait. Hani komünizm ve Nazizm hümanist değil ve canice diyorum ama bu ideolojilerin oluşmasında merkezi rol oynayan kapitalizm de çok farklı değil. Farklı da, komünizm-Nazizm homolog kabileciliğinden ayrı bir kategoriye düşecek biçimde tamamen kendi yönteminde ve tarzında farklı. Sermayecinin acımasız politik ekonomi oyunu olarak.


    Belki bir önceki mesajım kadar uzattım ve biraz baydım ama madem tartışma bir kere açıldı. Genişlesin. Ama şahsen yoruldum. Heralde konuda daha fazla yorum yapmam. Bu yorum üzerinden belki tartışma devam eder. Sizlere tek önerim koşullanmalarınızın kaynaklarını gözden geçirin. Düşüncelerinizi ve algılarınızı irdeleyin - meta-cognition. Senin de mesajının tonu buydu. Ondan hoşuma gitti. Detaylı cevap verdim. Yeni bir sistem önermiyorum. Sebebi de basit. Kendimi o yetkinlikte görmüyorum. O beni aşar.

    < Bu mesaj bir yönetici tarafından değiştirilmiştir >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • ciddi bir tarih meraklısı olarak insanlara hakkında en net salık vereceğim konu, nazilerin tarihin en cani devleti olduğu olur muhtemelen. başka hiçbir konuda bu kadar net görüş belirtmem.

    bakın, nazileri tarihin en rezil varlıkları yapan şey öldürdükleri milyonlar değil. onları öldürüş biçimleri ve bunu legal/meşru hale getirme yöntemleri. naziler 7 milyon kadar insanı; yahudileri, çingeneleri, eşcinselleri, engellileri endüstriyel metotlarla öldürdü. bu işe özel ürettiği fırınlarda yaktı, gaz odalarında infaz etti. altın dişlerini söküp toplama kampının muhasebe defterine varlık olarak yazdı. bunu da aryan ırkını mükemmelleştirmek için, öldürdükleri bu grupların da aryanlar kadar insan olmadığını iddia ederek yaptı. öldürdüğü kişileri dehumanize etti. onları insanlıktan çıkarıp sonra öldürdü.

    sovyetler de bir sürü halka eziyet etti. kırım türklerinden tutun muhalif entelijansiyaya kadar. lakin bunlar siyasi cinayetlerdi. şu an çok kötü bir kıyas yaptığımın farkındayım. iki cinayeti kıyaslayıp birini tercih ediyorum, lakin mecburum. nazilerin yaptığı o insanları insan görülmekten çıkarıp toplu halde infaz etmekti. onları o denli insanlıktan çıkardılar ki ağızlarındaki altın dişi söküp toplama kampının assetlerine kaydettiler. insanlara eşya muamelesi yaptı naziler. sovyetler ise felaket kötü, fakat bildiğimiz türden bir katil.

    kötü bir kıyasa mecbur kaldım fakat durum bu. tarihte hiçbir devletin öldürme dürtüsü ve yöntemi, nazilerle kıyaslanamaz.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Konuda bariz biçimde iddia ettiğim üzere bu rejimlerin hepsi kriminal ve bir noktada türdeş olsa da Pol Pot ve rejimi bence Nazilerle - Marksizm yorumlarının hastalık düzeyiyle ve adeta kentli uygarlık düşmanı politikalarıyla - yarışabilir. Hani Stalin kesinlikle ideolojik bir lünatik ve fanatik devrimci partizandı ama caniliği Rus İmparatorluğu'nda Kafkaslı Gürcü bağlamında pişmiş bir entrikacı ve kabilecinin caniliği gibiydi. Stalin komünist olmak yerine Ortaçağ'da doğsaydı cani bir Hıristiyan kral da olabilirdi kısaca, ki hakkında Anglo-Sakson dünyada popüleştirilmiş "Kızıl Çar" gibi deyişler yaygındır. Tarih - şiddetin meşrulaştırılmasında kullanılan ideolojiden bağımsız - bu tarz cani tiranlarla doludur.


    Ama Hitler ve Nazilerinin - Yahudi karşıtlıkları kesinlikle ırksal olduğu kadar siyasi olsa da - özel bir cinsliği olduğunu ben de kabul ederim. Bunda ama Goebbels, Himmler gibi Nazileri gerçekten bildiğimiz Naziler yapan çok cins ruh hastalarının da rolü var. Sovyetlerde bunların muadili esasen Beria'dır. Yarı Ukrayna plebi olup düpedüz görgüsüz birisi olan Hruşçov - Kruşçev - ise bunların yanında zemzemle yıkanmış bir melek kalmaktadır. Zaten Bolşevik Partisi'nin ajitasyon ve retorik birimlerindeki deneyim ve becerisiyle de-Stalinizasyon - Stalinsizleşme - Süreci'ni gerçekleştiren odur. Komünistlerin bir kısmı ama onu "Revizyonist" sıfatıyla ya da Sovyet çöküşünün tohumlarını ekmekle suçlar; hani rejimin özü olan Leninizm-Stalinizm doktrinine sırt çevirip Stalinist Sovyetler Birliği'ni daha kapitalist Batı'ya kayar doğrultuda "normalleştirdiği" için. Aslında Stalin'in de yüzü Batı'ya dönüktü ve Stalin rejimi Nazileri zaten başta ittifak teklif ettiği Batılı güçlerle müttefik olarak yendi. Daha da ironik biçimde bolca da Amerikan yardımı (Lend-Lease) aldı. Realist milletlerarası teori kuramcıları bunları ideolojinin araçsal veya ambalaj olmak haricinde fazla bir anlam ifade etmeyip güç dengesinin öne çıktığı bir dünyanın kanıtları olarak okur. Buna göre işin özü hayatta kalmaktır. Gücünü diğerlerinin aleyhinde genişletmektir. Stalin de, Hitler de zaten bu çerçevede klasik tarz bir realist varoluş/beka paradigmasını aşırı saplantılaştırmışlardı şüphesiz. Bu da söylem düzeyinde birbirine katiyen düşman olan ideolojilere sahip olmalarına rağmen neden bu kadar benzer yayılmacı ve - farz ettikleri tehditleri tamamen elimine etmeye yönelik - tiranik örüntüler sergilediklerini açıkayabilir. Hitler Dünya'nın uluslararası bir Yahudi Klik tarafından yönetildiğine inanıp aslında kuracağı anti-Semitik bir Alman İmparatorluğu'nun lehinde olacak şekilde bu kliği imha etme derdindeydi. Diğer bir deyişle Hitler ve Nazilerinin Yahudilerle derdi de - bence burada Sovyet fiiliyatını normalleştirmeye dönük komünist bir savunma/hafifletme söyleminden kaynaklanan bir koşullanmayla iddia edilenlerin aksine - fazlasıyla politikti ama Naziler işe ofansif bir realizmi de aşan oldukça ekstrem bir Sosyal-Darwinist boyut - Holokost'u da - da kattı. Stalin ise politika bazında kapitalist dünyaya ve sınıflara tek ülkede sosyalizmle meydan okuma derdindeydi. Stalin'in Sosyal Darwinizmi Marksist devrimci şiddet ve progresyon nosyonunda temellenmişti.


    Yanlış anlaşılmasın, ben evrim teorisini sonuna kadar bilim düşmanlığına veya cehaletine karşı savunurum. Ama bu tiranlar muazzam bir Sosyal Darwinist inanca ya da dürtüye sahiplerdi ve beka savaşında yerli yersiz yollarında durduğunu varsaydıkları pek çok unsuru yok etmeye hazırlardı. Bu ister bir sınıf olsun, ister bir etnisite veya başka bir grup.


    Nazilerin - en azından Hitler'in - uluslararası Yahudi klik saplantısı sonunda onları Goebbels'in 1943'te topyekün savaş (totaler Krieg) haline girdiklerini ilan ettiği bir safhaya getirdi. Nazizmin Dünya Savaşı çıkmasına yol açan acayipliği veya ekstremliği esasında sanılandan çok daha fazla "uluslararasılaşmış", komplo teorisi ve çeşitli ırkçı önyargılar temelinde küreselleşmiş bir politikleşmelerinin sonucuydu. Nazi girişimi fazlasıyla basit bir ırksal cinayetin ötesindeydi. Komünistlerinki gibi son derece politikti. Nazizme atfedilen entelektüel iptidailiğin aksine tıpkı komünistlerinki gibi derece kuramsal ve kendi içinde tutarlıydı. Ondan dolayı da Nazi vahşeti - diğer devletlerce - önlenemedi. Başkalarının "kısa görüşlülüğü" karşısında ihtiraslı ve aslında küreselci Nazi Projesi bir çığ gibi büyüdü.


    Haha mesajı Top Notch bir Viasat History Belgeseli'ne çevirdim. 😁 Bu Viasat kanalı Nazilere takıktır. Devamlı Nazilerin grift kötülüğü hakkında dramatik belgesel anlatıları yaparlar. Şu an yaptığım gibi. :D


    Ben de yazdıklarıma bakıp bir an kendime dedim ki ne kadar manyak, totaliter, lünatik tarihsel rejim varsa haklarında konuşuyorum, bunlarla nasıl ve niçin bu kadar ilgilenmişim de haklarında bu kadar şey yumurtlayabiliyorum, ne kadar abuk ideolojili abuk davranan rejim varsa sanki o rejimler hakkında tanıklık yapan eski rejim mensuplarıymış gibi bir sürü hasta deli vicdansız sadist kalleş saplantılı narsissist tarihsel figürün ciğerini okuyorum. :D


    Daha sevimli bir hobi bulmam şart sanırım ama dünyanın pisliklerini de bilmek iyi bir şey. Bilirsen önlerine de geçebilirsin.


    Son Bonus anekdot: Hruşçov'dan o kadar bahsetmişken yazmamak olmaz. Rusya tarafından Ukrayna'dan 2014'te zorla koparılan ihtilaflı Kırım'ın Ukrayna'nın elinde olma sebebi aslında Ukraynalı Hruşvoç'dur. Kırım'ı Rusya SSR'inden alıp Ukrayna SSR'ine vermiştir. SSSR dağılınca ve sonradan Ukrayna Rusya gerilimi oluşunca Putin bunu Ukrayna'ya karşı kullanabileceği ve Karadeniz'deki Rus demirbaşını garantileyebileceği tarihsel bir davaya çevirmiştir. Yani hani nispeten "daha iyisi" dediğimiz bile keyfi kararlarla çatışmanın tohumlarını ekiyor. Birçok insanın kanına - belki istemeden dahi olsa - giriyor. Ki Hruşçov'un Macaristan'da ne yaptığı malum. Sovyet nüfuz bölgesi mevzu bahis olunca bir anda Stalinist olmak işine geliyor... Hani De-Stalinizasyon? İnsan hippokrasisi. Tipik. Robert Cox'un analiz aracını kullanırsak rızaya değil zorlamaya/baskıya dayanan bir yapıya işaret ediyor. Bu da istikrarsızlık anlamına geliyor. Baskıyla nereye kadar tutabilirsin? Sonunda Sovyet hegemonik Doğu Bloğu çözüldü ve çöktü tabii. Zaten parti elitleriyle beraber içten içe kendisi Batı gibi olmayı arzulayan Gorbaçov da bunu oturup izlemek zorunda kaldı.


    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Nat Alianovna kullanıcısına yanıt

    bu hobi fevkalade sevimsiz, lakin feci derecede lüzumlu   dünyanın en büyük katilleri meydanlarda insanları toplayıp lehlerine tezahürat ettirdi, savaş kahramanı oldu, portreleri devlet binalarına asıldı. klasik dünyanın cani tiranları ise astı, kesti, yağmaladı, tecavüz etti fakat foucault vari bir sosyal düzen tesis edip kendilerine gayrı ilahi lakin en az o kadar kutsal bir meşruiyet devşirmediler. devşiremezlerdi de zaten.


    tam aksine insanlığın en büyük katilleri ve canileri kanlı bir kılıç taşımadı, daha korkuncu avrupanın en büyük medeniyet merkezlerinde şarap içip teuton cemiyetlerinin toplantılarında nietzsche konuştu.


    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • 
Sayfa: önceki 12
Sayfaya Git
Git
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.