Şimdi Ara

NEYDİK NE OLDUK...

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
34
Cevap
0
Favori
1.037
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Dolaştığım forumların birindeki çok güzel bir yazıyı paylaşmak istedim:

    Eski Türkler (Yenileriyle karşılaştırmak acı verebilir)

    Ne İdik, Ne Olduk

    Faziletliydik: Kimsenin malına, mülküne göz dikmezdik. Kimsenin namusuna
    yan bakmazdık. Hırsızlık nedir bilmez, dilenciliği meslek edinmez, kimseyi
    de küçümsemezdik.

    Dürüsttük: Bir zamanlar, Londra Ticaret Odası'nın en görünür yerinde şu
    mealde bir tavsiye levhası asılıydı: "Türklerle alışveriş et, yanılmazsın."

    İtibarlıydık: Bir zamanlar, Hollanda Ticaret Odası'nın toplantılarında
    oylar eşit çıkınca, Osmanlılarla alışverişi olan tüccarın oyu iki sayılır,
    onun dediği olurdu.

    Temizdik: Yere bile tükürmezdik. Hatta, Osmanlı askeri teşkilatını
    Avrupa'ya tanıtmasıyla meşhur Comte de Marsigil, yere tükürmedikleri için
    atalarımızı şöyle eleştiriyor: "Türkler hiçbir zaman yere tükürmezler.
    Daima yutkunurlar. Bunun için de saçlarında sakallarında bir hararet olur
    ve zamanla saçları, kaşları, sakalları dökülür."

    Çevreciydik: Kurak günlerde ücretle adamlar tutup sokaktaki ulu ağaçları
    sulatır, göçmen kuşların yorgunluk atması için, saçak altlarına kuş
    sarayları yapardık. Bunlara öyle çok örnek var ki, saymakla bitmez.

    Harama el sürmezdik: Fransız müellif Motray, 1700'lerdeki halimizi şöyle
    anlatıyor: "Türk dükkânlarında hiçbir zaman tek meteliğim kaybolmamıştır.
    Ne zaman bir şey unutsam, hiç tanımadığım dükkâncılar, arkamdan adam
    koşturmuşlar, hatta birkaç kere Beyoğlu'ndaki ikametgâhıma kadar
    gelmişlerdir."

    Medeni idik: İngiliz sefiri Sir James Porter ise, 1740'ların Türkiye'si
    için şunları söylüyor: "Gerek İstanbul'da, gerekse imparatorluğun diğer
    şehirlerinde hüküm süren emniyet ve asayiş, hiçbir tereddüde imkân
    bırakmayacak şekilde ispat etmektedir ki, Türkler çok medeni insanlardır."

    Dosdoğruyduk: Fransız generallerden Comte de Bonneval ise, şu hükmü
    veriyor: "Haksızlık, murabahacılık [aşırı kâr koyma, tefecilik],
    inhisarcılık [tekelcilik] ve hırsızlık gibi suçlar, Türkler arasında
    meçhuldür... Öyle bir dürüstlük gösterirler ki, insan, çok defa Türklerin doğruluklarına hayran kalır."

    Hırsızlık nedir bilmezdik: Fransız müellif Dr. Brayer, 1830'ların
    İstanbul'unu getiriyor önümüze: "Evlerin kapısının şöyle böyle kapatıldığı
    ve dükkânların çoğunlukla umumî ahlâka itimaden açık bırakıldığı
    İstanbul'da her sene azami beş-altı hırsızlık vakası görülür."

    Ubicini, Dr. Brayer'i şöyle doğruluyor: "Bu muazzam payitahtta dükkâncılar,
    namaz saatlerinde dükkânlarını açık bırakıp camiye gittikleri ve geceleri
    evlerin kapısı basit bir mandalla kapatıldığı halde, senede dört hırsızlık
    vakası bile olmaz. Ahalisi sırf Hıristiyan olan Galata ile Beyoğlu'nda ise
    hırsızlık ve cinayet vakaları olmadan gün geçmez."

    Naziktik: Edmondo de Amicis isimli İtalyan gezgini, yine 1880'lerin
    "biz"ini anlatıyor bize: "İstanbul Türk halkı Avrupa'nın en nazik ve en kibar insanlarıdır. Sokakta kavga enderdir. Kahkaha sesi, nadirattan
    işitilir. O kadar müsamahakârdırlar ki; ibadet saatlerinde bile camilerini
    gezebilir, bizim kiliselerde gördüğünüz kolaylığın çok fazlasını
    görürsünüz."







  • Mübalağanın olduğunu düşünüyorum ama doğru yanları var. kaotika nerede demişti hatırlamıyorum ama söyleyeyim.

    Yolculuk sırasında "Ferrarisini Satan Bilge" adlı kitabı okumuş. Adam bilgeliğe ulaşabilmek için lüks yaşantısından kurtulması gerektiğine inanıyormuş. Ferrarisini bile satmış anlaşıldığı üzere. Ama para bankada... Para varken bilgelik kolay... Ahlâk da kolay... Önemli olan bunu yaşam şartlarına bağlı kalmadan gerçekleştirebilmek.

    Hırsızlık olmazdı, çünkü gelir seviyesi yüksekti. Doğruluk vardı, çünkü çoğunluğun tuzu kuruydu.
  • yani...bizi yasam sartlarımı bu hale getirdi?
  • Bence burada ahlâki sebeplere dayandırılmak istenmiş olsa bile göreceli olan bu kavram da yaşam şartlarına bağlı.
  • @kant

    dediğin kısmen doğru ama en basit hırsız ve dilencilerin 1 ayda eline geçen paranın bizim gelirimizin en az birkaç katı olduğunu da hepimiz biliyoruz.

    kaldı ki bir de deveyi hamuduyla götürüp hortumlamalara doyamayanlar var.
  • İlk başta geçim için... Sonraları meslek haline geliyor.
  • Eski Osmanlıya ait edebi ederlerde bile "dünyanın çivisi çıktı", "doğru insan kalmadı", "dürüst insan kalmadı" şeklinde ifadeler gördükten sonra bunların tam olarak objektif çıkarımlar olduğunu düşünemez oldum. Aslında bence kötünün günden güne daha kötüye gitmesi diye bir şey yok. Demek ki bir etki yüzünden her devirde insana böyle geliyor. Yani eskiden iyiyimiş şimdi çok kötü olmuş gibi geliyor. Oysa insanlar hep aynı.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: kaotika

    Eski Osmanlıya ait edebi ederlerde bile "dünyanın çivisi çıktı", "doğru insan kalmadı", "dürüst insan kalmadı" şeklinde ifadeler gördükten sonra bunların tam olarak objektif çıkarımlar olduğunu düşünemez oldum. Aslında bence kötünün günden güne daha kötüye gitmesi diye bir şey yok. Demek ki bir etki yüzünden her devirde insana böyle geliyor. Yani eskiden iyiyimiş şimdi çok kötü olmuş gibi geliyor. Oysa insanlar hep aynı.


    Kaotikacım buna "eskiye özlem" diyorum ben. Yaşam koşulları eskiye nazaran çok daha iyi olan insanlar bile kendilerine geçmiş yıllardan bir şey hatırlatıldığında "ahh o eski günler" derler. Çünkü insanoğlunun içinde her zaman bir kazaçla birlikte bir kayıp duygusu birlikte yer alır. Buna "vicdan" demek doğru olur sanırsam. Bunu bir nimet mi yoksa bir lanet mi olarak değerlendirmek gerek bilemiyorum.

    Çok parası olan bir vatandaş gidip bir Ferrari aldığında birkaç gün sonra bir Lamborghini görüp "ya ne güzel araçmış keşke bundan alsaymışım" diyebiliyor. Zaman insana daha evvel sahibi olup da kaybettiklerini hatırlatıyor. Sağlık, gençlik, güzellik gibi. Çocukken "I know what it is to be younger" diye başlayan bir şarkı dinlemiştim. Varan otobüsünde İstanbula giderken çalıyorlardı. İngilizceyi az çok sökebildiğim için yaşlı bir insanın gençlere "yaşınızın kıymetini bilin" dediğini anlayabilmiştim. İnsanın içini burkan bir şarkıydı. Şimdi yıllar sonra ne demek istediğini daha iyi anlıyorum. Zaman geçtikçe insanın içinde bir panik oluşmaya başlıyor yapmak isteyip de yapamadığın şeylerden ötürü. Bu da geçmişe özlem duymaya itiyor insanı.

    Eline geçmişi yeniden yaşamak için ikinci bir fırsat verilip de bunu kullanmayı istemeyecek çok az insan vardır...




  • Övünmek gibi olmasın ama ben ve ailem ve bizim gibi pek çok insan hala örflerimize ve adetlerimize uygun yaşıyoruz, çokşükür iyi bir terbiye aldık ve bunu devam ettirmekte bizim elimizde. Saygılar.
  • bence o kadar eskiye gitmeye bile gerek yok.
    88 li yıllarda çok iyi hatırlıyorum cuma günleri dedem namaza gider dükkanın kapasına bırakın kilit vurmayı kapısı açık dükkanın önüne sandalye koyardı.ben yokum geleceğim deme anlamına geliyordu bu
    ve o sırada çekmecede parası çeki vs.. si durur dükkanına geldiğinde kimse ne içeri girerdi ne de çekmecesinden parasını alırdı.
    şimdi aynı şeyi yapsanız dükkanda mal kalmaz.

    eski insanlarda fazilet vardı
    gece aç yatsa bile çok şükür derdi.
    kimseden aman dilemezdi, üç kuruşluk menfaatleri için kimsenin yağdanlığı olmazdı.

    yetiştirilme bu konuda çok önemli.aile çocuğunu nasıl terbiye ederse öyle devam ediyor

    çok şükür bugüne kadar ne aç kaldım ne de sokakta yattım ama aç kalsam da sokakta yatsam da kimsenin boğazına bıçak dayayıp cüzdanını gaspedemem,malına namusuna göz dikemem.

    her ne kadar zaman ilerlese toplum değişsede helal - haram kavramı iyi-kötü kavramı insanın bir defa aklına kazındımı mümkünatı yok çıkmıyor.

    allah kimsenin aklından da çıkarmasın başka ne denirki




  • Güzel bir konuya değinmişsin sanırım forumda rastladıkların Yavuz BAHADIROĞLU'nun kitabından alıntı;gerçekten de öyle günümüz insanları manevi yönden bir çöküntü yaşıyor.Bunun nedeni kendi kaanatimce insanların günümüzde yanlış yetiştirilmesi,sadece parayı düşününen ne oldum delisi olan bir nesil yetişiyor.Sevgi,saygı,hoşgörü,muhabbet neredeyse yok artık.
    Biz kendimizden çok uzaklaştık.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: codexhoo

    bence o kadar eskiye gitmeye bile gerek yok.
    88 li yıllarda çok iyi hatırlıyorum cuma günleri dedem namaza gider dükkanın kapasına bırakın kilit vurmayı kapısı açık dükkanın önüne sandalye koyardı.ben yokum geleceğim deme anlamına geliyordu bu
    ve o sırada çekmecede parası çeki vs.. si durur dükkanına geldiğinde kimse ne içeri girerdi ne de çekmecesinden parasını alırdı.
    şimdi aynı şeyi yapsanız dükkanda mal kalmaz.

    eski insanlarda fazilet vardı
    gece aç yatsa bile çok şükür derdi.
    kimseden aman dilemezdi, üç kuruşluk menfaatleri için kimsenin yağdanlığı olmazdı.

    yetiştirilme bu konuda çok önemli.aile çocuğunu nasıl terbiye ederse öyle devam ediyor

    çok şükür bugüne kadar ne aç kaldım ne de sokakta yattım ama aç kalsam da sokakta yatsam da kimsenin boğazına bıçak dayayıp cüzdanını gaspedemem,malına namusuna göz dikemem.

    her ne kadar zaman ilerlese toplum değişsede helal - haram kavramı iyi-kötü kavramı insanın bir defa aklına kazındımı mümkünatı yok çıkmıyor.

    allah kimsenin aklından da çıkarmasın başka ne denirki



    bütün iş ailede biter,temel sağlamsa şartlar ne olursa olsun doğruluktan ayrılmayan bireyler yetişir,
    aile saldım çayıra mevlam kayıra derse,o bireyden herşey beklenir,


    altın yere düşse değerin kaybedermi,
    tenekeyi parlatsan çeyrek altın edermi?




  • Bazı üstün değerlerin zayıfladığını kabul etmek gerek.
    Örneğin toplumda sadece tanış olanlar selamlaşıyor.
    Sokakta beni tanımayan birine selam verdiğimde, yaşlı dahi olsa şaşırıyor!
    Yardımlaşma sıfır! Dilenciler dışında kimseye para verilmiyor, yardım edilmiyor.
    Kadın veya erkek, caddede dolaşan cinsler, birbirini yalanacak-yolunacak zaviyesinden bakıyor,
    İnsan ise korunması gereken bir varlık olarak görmüyor.
    Şu anda hepimiz birbirimize rakip gibi duruyoruz ve öyle öğretiliyor.
    "Gemisini Kurtaran Kaptan" çağındayız!
  • Abartı olabilir ancak çok ciddi bir toplumsal dejenerasyon olduğu gerçek.
  • Değerler yada maneviyat önemli şeyler ama bizler bunları yitirmiyoruz ;

    Sadece değişim geçiriyoruz yani olması gereken oluyor İnsanoğlu en gizli silahını çalıştırıyor YAŞAMA ARZUSU ve ADAPTASYON şahsi fikrim bu olayların tek cevabının bu olduğu.

    Yaşam zorlaştıkça insan ortama uyum sağlar yaşamak için zaman içinde herşeyinden fedakarlık edebilir en Ahlaki değerinden de en önemli Maneviyatında.

    Hepiniz duymuşsunuzdur bir uçak düşer içinden bazıları sağ kurtulur hayatta kalanlar bir süre sonra açlıktan ölen insanları yerler işin derinindeki mantık bu YAŞAMA ARZUSU. Aynı durumda siz olsanız sizde yersiniz hemde bir süre sonra çok normal karşılayarak.

    Dünya kalabalıklaşıyor gıda bulmak gittikçe zorlaşıyor kuraklık,açlık, işsizlik, İnsanlar artık yaşamak için herşeyi yapacaklar bence bu gördükleriniz buz dağının üst kısmı bizden sonraki kuşaklar çok daha ağır değer kayıpları ile karşılaşacaklar.




  • quote:

    Orjinalden alıntı: khanturks1

    Değerler yada maneviyat önemli şeyler ama bizler bunları yitirmiyoruz ;

    Sadece değişim geçiriyoruz yani olması gereken oluyor İnsanoğlu en gizli silahını çalıştırıyor YAŞAMA ARZUSU ve ADAPTASYON şahsi fikrim bu olayların tek cevabının bu olduğu.

    Yaşam zorlaştıkça insan ortama uyum sağlar yaşamak için zaman içinde herşeyinden fedakarlık edebilir en Ahlaki değerinden de en önemli Maneviyatında.

    Hepiniz duymuşsunuzdur bir uçak düşer içinden bazıları sağ kurtulur hayatta kalanlar bir süre sonra açlıktan ölen insanları yerler işin derinindeki mantık bu YAŞAMA ARZUSU. Aynı durumda siz olsanız sizde yersiniz hemde bir süre sonra çok normal karşılayarak.

    Dünya kalabalıklaşıyor gıda bulmak gittikçe zorlaşıyor kuraklık,açlık, işsizlik, İnsanlar artık yaşamak için herşeyi yapacaklar bence bu gördükleriniz buz dağının üst kısmı bizden sonraki kuşaklar çok daha ağır değer kayıpları ile karşılaşacaklar.



    Ancak yaşamak bir o kadar da kolaylaşıyor, artık zatürreden,sıtmadan,koleradan v.b v.b. ölünmüyor,insan ömrü ortalama 10 yıl uzadı.Yaşadığımız dönemin koşullarını biraz abarttığınız kanısındayım.




  • Türkiye'de 3 büyük uyuşturucu vardır.1-Futbol 2-Magazin3-Diziler Ey Cılgın Türk.UYAN artık.Uyandır


    msn de daima bunu kullanıyorum(DH tan bir MOd un imzasıdır,adını hatırlayamadım)Son kısmını ben ekledim.
    bunlardan kurtulamadığımız sürece yozlaşmaya devam edeceğiz.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi welly -- 23 Haziran 2007; 23:49:30 >
  • quote:

    Orjinalden alıntı: welly

    Türkiye'de 3 büyük uyuşturucu vardır.1-Futbol 2-Magazin3-Diziler

    Hah işte, son nokta budur....
  • quote:

    Orjinalden alıntı: was


    Bazı üstün değerlerin zayıfladığını kabul etmek gerek.
    Örneğin toplumda sadece tanış olanlar selamlaşıyor.
    Sokakta beni tanımayan birine selam verdiğimde, yaşlı dahi olsa şaşırıyor!
    Yardımlaşma sıfır! Dilenciler dışında kimseye para verilmiyor, yardım edilmiyor.
    Kadın veya erkek, caddede dolaşan cinsler, birbirini yalanacak-yolunacak zaviyesinden bakıyor,
    İnsan ise korunması gereken bir varlık olarak görmüyor.
    Şu anda hepimiz birbirimize rakip gibi duruyoruz ve öyle öğretiliyor.
    "Gemisini Kurtaran Kaptan" çağındayız!



    çok güzel özetlemişsin




  • Bunun yeniyle eskiyle alakası yok herkes kendine bakıp kendini düzeltirse bu çevreyede yansır.

    Herkes her konuda suçu kendinde aramalıdır.

    Herkes Toplum diyerek bi şekilde sıyrılmaya çalışıyor.

    Benim düşüncem budur.
  • 
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.