Şimdi Ara

Nüfus artış hızımız Avrupa'nın üç katı (2. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
55
Cevap
0
Favori
1.601
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 123
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • quote:

    Orijinalden alıntı: lehrer35

    quote:

    Orijinalden alıntı: webbie

    Ben de sevgili Dellci nerede kaldı, acaba başına bişey mi geldi demeye başlamıştım ki, siz yine gelip iktidarı akladınız.


    Onlar hep öyledir. Burada böyle der, ekonomi topiğinde işsizliğin gerekçesi olarak nüfus artışını göstererek hükümeti aklamaya çalışır. İstikrar yoktur yani. Hep laf salatası.

    Konu ile ilgisiz olarak gençlere bir öneri: Bir gün evinizde çenebaz bir hırsızla burun buruna gelirseniz, sakın o'nu dinleme gafletine düşmeyin. Yalan hikayesini bitirdiğinde eşyalarınızı kendi elinizle aracına yükleyebilirsiniz.



    "Onlar" kim?


    Nüfus artışının işsizliği etkilediği bir gerçektir.
    Nüfus artışının ülkeye dinamizm kazandırdığı da bir gerçektir.

    Gerçeklere laf salatası gözüyle baktığınızı çooooook uzun zamandır biliyorum, sürekli teyit etmenize gerek yok




  • Onlar

    Bunlar

    Şunlar

    Bölücülük yanlızca dağ çıkmak değildir!



    Sayın @ Dellci görüşlerinize katılmak birlikte bıraksaydınız da konu arka sayfalara düşseydi.
  • 21. yüzyılda tüm gelişmiş ülkeler sermaye-yoğun üretim yaparken ve verimliliği artırırken, birileri bize "3 çocuk yapın" diyor. Bu 3 çocuğu yapmadan önce, Türkiye'de artan işsizlik varken (ki işsizlik konusuna bu fikrin savunucuları ne burada ne de ekonomik kriz ile ilgili konuda değinmezler ve hatta görmezden gelirler) 3 çocuk yaptıktan sonra neler olabileceği hakkında bir fikir yürütmek gerekir.

    Dünyaya baktığımızda, hiçbir gelişmiş ülke (gelişmişliğin tek ölçütü GSMH değildir; refah toplumu olmak, eğitim olanakları gibi çok daha insani değerleri de içinde barındırır) emek-yoğun üretime sahip değildir. İnsanlar yerine makinelerle çok daha hızlı şekilde üretim yaparlar ve maliyetleri herzaman daha düşük olur. Genç nüfusundan dolayı refah seviyesini artırabilen ülke yoktur (Çin'i örnek verecek olan arkadaşlar, Çin'de sermaye sadece belirli bir grubun elindedir ve insanların çok büyük bir kısmı köle gibi yaşamaktadır).

    3 çocuk konusunda haklı olunan bir nokta vardır tabi;

    Mesela, 3 çocuğunuz vardır ve siz Türkiye'nin en büyük şehrine belediye başkanısınızdır. Bu çocuklardan biri, ehliyet alma yaşına gelmeden önce otomobille bir kişiye çarparak öldürür, ama hapis yatmayı bırakın, gazete ve televizyonlarda ikinci gün bile haberi çıkmaz.
    Bir çocuğunuzu, bir fabrikatör, zekasından dolayı ABD'nin en pahalı üniversitesinde burslu okutur. Diğer çocuklarınızı da sırayla orada okutur. Ama siz Türkiye Cumhuriyeti'nin maaşını alıp, memleketi yönetmektesinizdir. Kendi yönettiğiniz ülkenin eğitim sistemini de yönetmenize rağmen, kendi çocuklarınızı kendi ülkenizde değil de ABD'de bir fabrikatörün parasıyla okutursunuz. Soran olursa "başörtüsü, İslam" gibi gerekçelerle oraya gönderdiğinizi söylersiniz ama hiçkimse size "neden müslüman bir ülke değil de ABD?" diye sormaz, soramaz.
    İlk oğlan okulu bitirir ve o üstün zekası ile Dünya Bankası'nda göreve başlar. O kadar üstündür ki zekası, koca Dünya Bankası o kadar profesör ya da deneyimli adam dururken bu oğlanı işe alır. Ve o oğlan o kadar vatanseverdir ki, yıllardır kendi ülkesinin kanını emen bu şirkette kariyer peşinde koşar.
    Sonra, ikinci oğlan okulu bitirir ve ondaki pırıltıyı da bir holding görür. Hemen alığ genel müdür yapar. Bu pırıltılar sayesinde deneyime gerek yoktur. Koca holdingi bu oğlana teslim ederler ve haklı da çıkarlar. Oğlanın pırıltısı sayesinde, devletin açtığı her ihaleyi bu holding alır. Hatta, parasının yetmediği ihalelerde bile bu pırıltı sayesinde devlet bu holdinge para verir ve verdiği para ile halkın malını bu holdinge satar.
    Sonunda kız da okulu bitirir ve evlenir. Evlendiği oğlanda da bir anda zeka artışı meydana gelir ve bir holdinge genel müdür olur.
    Bu arada, asker cenazelerine bakarak "askerlik yan gelip yatma yeri değildir" deyip, çocuklarının birinin çürük almasına (nedeni hakkında bilgim yok ve umarım ciddi bir sorunu yoktur) ve diğerinin ise "bedelli askerlik" yapmasında sakınca görmemiş, yönettiği vatana hizmet etmelerine bir gün bile izin vermemiştir.

    Bildiğiniz böyle bir başka başarı hikayesi varsa lütfen paylaşın sayın Dellci, yoksa savunduğunuz insanları doğru seçin ve aslında ben sizin artık o 3 çocuk ve 1 damattan biri olduğunuzu ciddi şekilde düşünmeye başladım.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Dellci


    quote:

    Orijinalden alıntı: lehrer35

    quote:

    Orijinalden alıntı: webbie

    Ben de sevgili Dellci nerede kaldı, acaba başına bişey mi geldi demeye başlamıştım ki, siz yine gelip iktidarı akladınız.


    Onlar hep öyledir. Burada böyle der, ekonomi topiğinde işsizliğin gerekçesi olarak nüfus artışını göstererek hükümeti aklamaya çalışır. İstikrar yoktur yani. Hep laf salatası.

    Konu ile ilgisiz olarak gençlere bir öneri: Bir gün evinizde çenebaz bir hırsızla burun buruna gelirseniz, sakın o'nu dinleme gafletine düşmeyin. Yalan hikayesini bitirdiğinde eşyalarınızı kendi elinizle aracına yükleyebilirsiniz.



    "Onlar" kim?


    Nüfus artışının işsizliği etkilediği bir gerçektir.
    Nüfus artışının ülkeye dinamizm kazandırdığı da bir gerçektir.

    Gerçeklere laf salatası gözüyle baktığınızı çooooook uzun zamandır biliyorum, sürekli teyit etmenize gerek yok







    Ülkeye dinamizmi ne kadar kazandırcak genç nüfus ? Elimizdeki genç nüfus kazandıramıyor ki ?
    Üniversite mezunları bile dışarda işsiz.
    Yeterli üniversite yok ,
    Gelenlerle birlikte daha çok yığılma olacak.
    Dinamizm için bi işte çalışması , okuyup yurt içinde çalışma yapması gerekir aslında ama mecburen okuyanlar da yurt dışına gidiyor.Gitmeyenler de burada iş arayarak en verimli , mezun olduktan sonra bilgilerinin taze olduğu dönemde işsiz kalıyor.Eğer devletimiz nüfus artışını karşılayacak kadar hizmet verebilirse , nüfus elbette artsın , sorun değil , ancak bu hizmet yeterli değilse , ilk mesajdaki gibi ; terör artar , işsizlik artar , suç olayları , çarpık kentleşme , kısacası millete zararlı olan her şey artar.




  • Hem fukara hem şeyi büyük, bize de bu yakışır zaten.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Dellci

    quote:

    Orijinalden alıntı: lehrer35

    Nüfus artışı yoksullaşma demektir. Daha fazla sorun, daha fazla terör, daha fazla yokluk demektir. Aklıevvel siyasilerin gazına gelmemek lazım.

    Nüfus artışı asla yoksullaşmak, sorunların artması, terörün azması demek değildir. Başbakan "3 çocuk" dedi diye de bu kadar da tutucu olmayın...

    Nüfus artışı ülkeye dinamizm getirir. Dinamizm ise aklınıza gelen-gelmeyen bütün konularda fayda sağlar. Türkiye bu yüzden çok önemli ve geleceği parlak bir ülke. Bakınız 2050 yılına dair göstergeler AB ülkelerinin nüfusunda toplamda en az 25 milyon civarında bir azalış öngörüyor. Bu insanlar bir savaş neticesinde yok olmayacağına göre durumun ne kadar vahim olduğunu hemen farkedersiniz. Üstelik nüfusun en az 1/3 'ü de 65 yaş üstü ununu elemiş eleğini duvara asmış insanlardan oluşacak. 10 yıl sonra Avrupa'nın iyice yaşlanarak hasta adama dönüştüğünü gördüğünüzde şaşırmayın sakın.



    Genç bakışı izliyor musunuz? İzleyin. Tavsiye ederim. Gençlerin ne kadar dinamik olduğunu görürsünüz.

    "32 yaşıma geldim, hala ailemle kahvaltı yapıyorum, İntiharı düşünüyorum"

    "İşsiz mühendisler derneğinin sayısı artıyor"

    "Ataması yapılmayan öğretmeyenler platformu"

    Milletvekiline:

    "Siz bu gün genç olmak istermiydiniz?"




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Yeni Türkü


    quote:

    Orijinalden alıntı: Dellci

    quote:

    Orijinalden alıntı: lehrer35

    Nüfus artışı yoksullaşma demektir. Daha fazla sorun, daha fazla terör, daha fazla yokluk demektir. Aklıevvel siyasilerin gazına gelmemek lazım.

    Nüfus artışı asla yoksullaşmak, sorunların artması, terörün azması demek değildir. Başbakan "3 çocuk" dedi diye de bu kadar da tutucu olmayın...

    Nüfus artışı ülkeye dinamizm getirir. Dinamizm ise aklınıza gelen-gelmeyen bütün konularda fayda sağlar. Türkiye bu yüzden çok önemli ve geleceği parlak bir ülke. Bakınız 2050 yılına dair göstergeler AB ülkelerinin nüfusunda toplamda en az 25 milyon civarında bir azalış öngörüyor. Bu insanlar bir savaş neticesinde yok olmayacağına göre durumun ne kadar vahim olduğunu hemen farkedersiniz. Üstelik nüfusun en az 1/3 'ü de 65 yaş üstü ununu elemiş eleğini duvara asmış insanlardan oluşacak. 10 yıl sonra Avrupa'nın iyice yaşlanarak hasta adama dönüştüğünü gördüğünüzde şaşırmayın sakın.





    Genç bakışı izliyor musunuz? İzleyin. Tavsiye ederim. Gençlerin ne kadar dinamik olduğunu görürsünüz.

    "32 yaşıma geldim, hala ailemle kahvaltı yapıyorum, İntiharı düşünüyorum"

    "İşsiz mühendisler derneğinin sayısı artıyor"

    "Ataması yapılmayan öğretmeyenler platformu"

    Milletvekiline:

    "Siz bu gün genç olmak istermiydiniz?"


    Ülkeyi müstemleke yaptılar. Gençlerin iş bulma şansı neredeyse yok.
    Her dalda yerli üretimi bitirdiler. Tarım, hayvancılık, küçük sanayi tümden bitti. Düşük kur değerli Tl ile yerli üreticiyi bitirdiler. İş sahası yok.
    Devlet artık asgari ücretli sözleşmeli ile idare ediyor. Hizmet kalitesi bundan düştü.

    Bunlar Türk halkının yöneticisi değil, emperyalistin müstemleke valisi. Emperyalistin üretimini artırmak, yerlinin üretimini bitirmek için işbaşına getirildiler ve görevlerini 7 yıldır layıkı ile yapıyorlar.

    Yandaşları bir tane aksi örnek gösteremez.

    Bir de kalkıp nüfus artışını savunuyorlar. Sanki iş sahası varmış gibi.
    Artan nüfus ya terörist olacak, ya hırsız/gaspçı. Bunlar olamayan onurlu dürüst insanlar ise ya mutsuz ve silik olarak yaşayacaklar ya da intihar edecekler.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest -- 26 Ocak 2010; 14:16:30 >




  • Sevgili Kültür - Bilimciler.

    Bu 3 çocuk yapın vecizesini varsayalım ki Tayyip demedi. Düşünelim bakalım, hmm mesela dürüst, özü sözü bir büyük önderimiz Kemal Kılıçdaroğlu söyledi varsayalım. Bu sayede bu sözü sadece ''Tayyip'' söylediği için eleştirip, dallayıp budaklayanlar daha objektif, meselenin özüne dair yorumlar yapacaktır. Bakın mızıkçılık yapmak yok, Kılıçdaroğlu söyledi Erdoğan değil.

    Bir kere bu mesele dalgaya alınacak, cart curt edilecek bir mesele değil. Türkiye'nin ekonomik şartları göz önüne alındığında bu iş üzerinden ''mizah'' yapılması normaldir, kabul, ancak bu sözde istenen şeye, amaca konsantre olsak daha iyi olacak sanki..

    Misal Avrupa Birliği.. Bizi almamalarının reformla, yasayla, zartla zurtla alakası yok. Etkenlerden biri ''Müslümanlık'' etiketi ondan ziyade ''Nüfus'' miktarımızdır. Biz bu birlik için yüksek nüfuslu bir ülkeyiz, üye olduğumuzu farzedersek Almanyadan sonra en etkin devlet biz oluyoruz. Avrupa bunu kabul eder mi ? Etmez. Birçok avrupa ülkesinde ve iskandinav ülkelerinde yöneticiler, insanların çocuk yapması için çırpınıyor. Çocuk yapınca üstüne para veriyorlar. Bakımlarını karşılamaktan ayrı olarak.. Bu adamlar keyiflerinden mi insanlarını çiftleştiriyor ? İskandinav ülkelerinde genç nüfus oldukça az, hem de baya baya az 30 yıl sonra gelin ülkemize sizi çiftleştirelim diye yalvarırsalar şaşırmayın. Avrupa da keza öyle, iskandinav ülkeleri kadar olmasada orda da genç nüfus sıkıntısı yaşanıyor. Bu konuda şu an en örgütlü devlet İsrail. İsrail'de bırakın 3 çocuğu 6,7 çocuk yaptırıyorlar. Sokaklarda kadınlar yanlarında çocuk çiftliğiyle geziyorlar. 20, 30 sene sonra İsrail nüfusunu ikiye hatta üçe katladığında ''ulan donanımda bilge kişi Le petit prince vardı o söylemişti'' dersiniz.

    Bir ülke için askeri güç ve diplomatik güçten sonra nüfus gücü gelir. Olağanüstü durumlarda (savaş vb) nüfusun katkısı büyüktür. Umarım bu konuda muhalefet edenlerin ömrü uzun olur. 40 yıl sonra gelin bulun şu konuyu. ''Vay be haklıymışsınız, şimdi nüfusumuz 140 milyon, avrupa eriyor, gençlerimiz zehir gibi maşallah'' diyeceksiniz ve şimdi yazdığınız postları buruşmuş ellerinizle silmeye çalışacaksınız. Bu nüfus artışı, ekonomik kalkınmayla paralel gerçekleşirse kaymak gibi olur kaymak. Önceden söylediğim gibi evlendiğimde üzerime düşen vazifeyi yapıp en az 6, 7 adet yeni birey kazandıracağım topluma.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Le petit prince -- 26 Ocak 2010; 14:56:11 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Le petit prince

    Sevgili Kültür - Bilimciler.

    Bu 3 çocuk yapın vecizesini varsayalım ki Tayyip demedi. Düşünelim bakalım, hmm mesela dürüst, özü sözü bir büyük önderimiz Kemal Kılıçdaroğlu söyledi varsayalım. Bu sayede bu sözü sadece ''Tayyip'' söylediği için eleştirip, dallayıp budaklayanlar daha objektif, meselenin özüne dair yorumlar yapacaktır. Bakın mızıkçılık yapmak yok, Kılıçdaroğlu söyledi Erdoğan değil.

    Bir kere bu mesele dalgaya alınacak, cart curt edilecek bir mesele değil. Türkiye'nin ekonomik şartları göz önüne alındığında bu iş üzerinden ''mizah'' yapılması normaldir, kabul, ancak bu sözde istenen şeye, amaca konsantre olsak daha iyi olacak sanki..

    Misal Avrupa Birliği.. Bizi almamalarının reformla, yasayla, zartla zurtla alakası yok. Etkenlerden biri ''Müslümanlık'' etiketi ondan ziyade ''Nüfus'' miktarımızdır. Bir bu birlik için yüksek nüfuslu bir ülkeyiz, üye olduğumuzu farzedersek Almanyadan sonra en etkin devlet biz oluyoruz. Avrupa bunu kabul eder mi ? Etmez. Birçok avrupa ülkesinde ve iskandinav ülkelerinde yöneticiler, insanların çocuk yapması için çırpınıyor. Çocuk yapınca üstüne para veriyorlar. Bakımlarını karşılamaktan ayrı olarak.. Bu adamlar keyiflerinden mi insanlarını çiftleştiriyor ? İskandinav ülkelerinde genç nüfus oldukça az, hem de baya baya az 30 yıl sonra gelin ülkemize sizi çiftleştirelim diye yalvarırsalar şaşırmayın. Avrupa da keza öyle, iskandinav ülkeleri kadar olmasada orda da genç nüfus sıkıntısı yaşanıyor. Bu konuda şu an en örgütlü devlet İsrail. İsrail'de bırakın 3 çocuğu 6,7 çocuk yaptırıyorlar. Sokaklarda kadınlar yanlarında çocuk çiftliğiyle geziyorlar. 20, 30 sene sonra İsrail nüfusunu ikiye hatta üçe katladığında ''ulan donanımda bilge kişi Le petit prince vardı o söylemişti'' dersiniz.

    Bir ülke için askeri güç ve diplomatik güçten sonra nüfus gücü gelir. Olağanüstü durumlarda (savaş vb) nüfusun katkısı büyüktür. Umarım bu konuda muhalefet edenlerin ömrü uzun olur. 40 yıl sonra gelin bulun şu konuyu. ''Vay be haklıymışsınız, şimdi nüfusumuz 140 milyon, avrupa eriyor, gençlerimiz zehir gibi maşallah'' diyeceksiniz ve şimdi yazdığınız postları buruşmuş ellerinizle silmeye çalışacaksınız. Bu nüfus artışı, ekonomik kalkınmayla paralel gerçekleşirse kaymak gibi olur kaymak. Önceden söylediğim gibi evlendiğimde üzerime düşen vazifeyi yapıp en 6, 7 adet yeni birey kazandıracağım topluma.





    Hubele habulu hibele yarıldım ya.




  • Nasipse 1 çocuğumun olmasını istiyorum. Gelirim daha iyi olursa 2. düşünebilirim ama bakamayacaksam fazlasını isteyip çocuğumun sefalet içinde büyümesini istemem. Ha olur da bi şekilde "gemicik" sahibi olursam 3 değil, 13 çocuk isterim o zaman. Ya da 3 çocuk öneren kişi, her ay hesabıma "5 bin dolar" yatırırsa o zaman dileğini gerçekleştirip "3" çocuğa tamam derim.
  • Ağzı olan konuşuyor.

    En çokta şu vahim.

    İnsanlar hala ordu gücünün endüstriyel kapasiteyle değilde nüfusla alakalı olduğunu düşünüyor.

    Bu çağda! Yıl olmuş 2010!
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Yeni Türkü

    Ağzı olan konuşuyor.

    En çokta şu vahim.

    İnsanlar hala ordu gücünün endüstriyel kapasiteyle değilde nüfusla alakalı olduğunu düşünüyor.

    Bu çağda! Yıl olmuş 2010!


    Ordu gücü, nüfusa dayalıdır demedim, ileride çıkması muhtemel dünya savaşlarında ya da tekil savaşlarda nüfus gücü önemlidir dedim. Yabancı dilin varsa git biraz makale oku bu konu hakkında yazılan. Daha iyi anlarsın söylediklerimi. İş nüfus gücüne baksa, bundan önceki postlarımdan birinde İsrail'in emekleme döneminde bütün arap dünyasını yendiğini söylemezdim. Çok seviyorsunuz değil mi yazının içinden gözünüze kestirdiğiniz cümleyi cımbızla alıp, kendi kapasiteniz ışığında yorumlamayı ?

    Aklı olan konuşsa, yazmazdın bunları zaten.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Le petit prince

    Yabancı dilin varsa git biraz makale oku bu konu hakkında yazılan. Daha iyi anlarsın söylediklerimi.


    1. Hangi dilde hangi makaleyi okudunuz da bu fikirlere sahip oldunuz?
    2. Futbol bölümünde ne yaptılar da sizi küstürmeyi başardılar?
  • quote:


    Bir ülke için askeri güç ve diplomatik güçten sonra nüfus gücü gelir. Olağanüstü durumlarda (savaş vb) nüfusun katkısı büyüktür.



    Ben böyle anladım. Savaş vb durumlarda nüfusun etkisi büyüktür diyorsun. Ben nüfusun savaşa etkisinin artık büyük değil, önemsiz olduğunu düşünüyorum. Eğer İsrail örneğini kendin verdiysen, İsrail örneğinle ters düşen yorumlar yapma.

    Yazınla alakalı olarak:

    quote:

    Bu nüfus artışı, ekonomik kalkınmayla paralel gerçekleşirse kaymak gibi olur kaymak


    Eğer öyle birşey olursa herkes çocuk yapar zaten. Ortada fol yok yumurta yok. "Çocuk yapın süper güç olucaz" Ucuz işçi cenneti olmayalım da.




  • Sayın webbie, sanırım farkında değilsiniz ama konuya siyaset bulaştırıyorsunuz. Ayrıca söylediklerinizin muhatabı da ben değilim. Eğer oturduğunuz yerden birilerini suçlayacaksanız, bunu bana anlatmayın. Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir, yargı yolu her zaman açık. Bildiğiniz(!) gibi suçlu olduğu mahkemelerce kanıtlanmamış kişi suçsuzdur. Sizin yaptığınız insanların üzerine şaibe atmak ve bu yolla "aman ha bakın doğru seçin!" edebiyatı yapmak. Size karşı çıkanı da "yandaş" diye fişliyorsunuz, oh ne ala memleket.

    Siz seçimlerimin ne olduğunu bilemezsiniz.
    Siz Seçimlerimin doğru veya yanlış olduğunu da ima edemezsiniz.
    Siz benim hakkımda "yandaş" edebiyatı yapamazsınız.
    Ayıp ediyorsunuz...

    Bunları kaç kere daha söylemem gerekiyor?


    quote:

    Orijinalden alıntı: webbie
    savunduğunuz insanları doğru seçin ve aslında ben sizin artık o 3 çocuk ve 1 damattan biri olduğunuzu ciddi şekilde düşünmeye başladım.




  • quote:


    Genç bakışı izliyor musunuz? İzleyin. Tavsiye ederim. Gençlerin ne kadar dinamik olduğunu görürsünüz.

    "32 yaşıma geldim, hala ailemle kahvaltı yapıyorum, İntiharı düşünüyorum"

    "İşsiz mühendisler derneğinin sayısı artıyor"

    "Ataması yapılmayan öğretmeyenler platformu"

    Milletvekiline:

    "Siz bu gün genç olmak istermiydiniz?"



    Bu konulardaki sorunun tek sebebi içeriği boş üniversitelerin açılması ve bilinçsiz öğrenciler.Mühendisliği ele alalım.Çocuk bir kaç sene içinde "S" harfi bulunan sınava köpekler gibi çalışıyor ve bir üniversite kazanıyor.O dönemden sonra artık ben kazandım üniversiteyi deyip sadece vize ve finallere hazırlanıp okulunu bitiriyor.Mezun olduğu zaman ne kendi mesleği ile ilgili bir araştırma, ne de bir bilgisi olmadan alıyor diplomasını ve ben işsiz kaldım.Lanet olsun bu devlete diyor.

    Arkadaşlar üniversiteyi kazanmakla meslek sahibi olunmaz.Üniversite sadece bölümündeki temel ve orta derecedeki bilgileri sana aktarır.Gerisi senin gayretine ve çabana kalmıştır.

    Kendinizi iş veren olarak görün.Sırf diplomalı diye işi çok iyi bilmeyen bir mühendis mi işe alırsınız yoksa işin ehli ama diplomasız birini mi?

    Eğer kendi alanınızdaki bilgilerinizi kendi başınıza geliştirebilirseniz.Mühendislik diplomasını da aldığınızda çok rahat olanaklarla iş bulursunuz.Tabi bu alan herkesin iyi olduğu bir alan olmamalı.Herkesin yaptığı işi yaparsanız bir farkınız kalmaz ve işte tercih edilmeme sebebidir.

    Bu yüzden birazda bu açıdan bakalım.

    Tabi devlette suç yok demiyorum.Üniversite'de verilen eğitimin ne kadar niteliksiz ve özensiz olduğunun farkındayım.Ama bu sistemi değiştirmek şuan için çok zor.O yüzden sistemin değişmesini beklemek yerine bir şeyler yapmak lazım.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Smoch -- 26 Ocak 2010; 16:14:02 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: TOMASİNO

    din sömürüsü yapıp çalıp çırpıp haram yiyip gemicik sahibi olamayacağıma göre kanımdada şerefsizlik olmadığı için 5 yılda servetimi 500 e katlayamayacağıma göre yani akp li olmadığıma göre 1 çocuk bana yeter

    Akp'li olanlar dinci hırsız şerefsiz mi yani?
    İtin itin, toplumu itin. Sonra "bölüyorlar" diye ağlar, timsah gözyaşları dökersiniz
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Méchatronic

    quote:


    Genç bakışı izliyor musunuz? İzleyin. Tavsiye ederim. Gençlerin ne kadar dinamik olduğunu görürsünüz.

    "32 yaşıma geldim, hala ailemle kahvaltı yapıyorum, İntiharı düşünüyorum"

    "İşsiz mühendisler derneğinin sayısı artıyor"

    "Ataması yapılmayan öğretmeyenler platformu"

    Milletvekiline:

    "Siz bu gün genç olmak istermiydiniz?"



    Bu konulardaki sorunun tek sebebi içeriği boş üniversitelerin açılması ve bilinçsiz öğrenciler.Mühendisliği ele alalım.Çocuk bir kaç sene içinde "S" harfi bulunan sınava köpekler gibi çalışıyor ve bir üniversite kazanıyor.O dönemden sonra artık ben kazandım üniversiteyi deyip sadece vize ve finallere hazırlanıp okulunu bitiriyor.Mezun olduğu zaman ne kendi mesleği ile ilgili bir araştırma, ne de bir bilgisi olmadan alıyor diplomasını ve ben işsiz kaldım.Lanet olsun bu devlete diyor.

    Arkadaşlar üniversiteyi kazanmakla meslek sahibi olunmaz.Üniversite sadece bölümündeki temel ve orta derecedeki bilgileri sana aktarır.Gerisi senin gayretine ve çabana kalmıştır.

    Kendinizi iş veren olarak görün.Sırf diplomalı diye işi çok iyi bilmeyen bir mühendis mi işe alırsınız yoksa işin ehli ama diplomasız birini mi?

    Eğer kendi alanınızdaki bilgilerinizi kendi başınıza geliştirebilirseniz.Mühendislik diplomasını da aldığınızda çok rahat olanaklarla iş bulursunuz.Tabi bu alan herkesin iyi olduğu bir alan olmamalı.Herkesin yaptığı işi yaparsanız bir farkınız kalmaz ve işte tercih edilmeme sebebidir.

    Bu yüzden birazda bu açıdan bakalım.

    Tabi devlette suç yok demiyorum.Üniversite'de verilen eğitimin ne kadar niteliksiz ve özensiz olduğunun farkındayım.Ama bu sistemi değiştirmek şuan için çok zor.O yüzden sistemin değişmesini beklemek yerine bir şeyler yapmak lazım.

    Sorular banaydı ama siz cevap yazmama gerek bırakmadınız. Söylediklerinize bütünüyle katılıyorum.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Méchatronic

    quote:


    Genç bakışı izliyor musunuz? İzleyin. Tavsiye ederim. Gençlerin ne kadar dinamik olduğunu görürsünüz.

    "32 yaşıma geldim, hala ailemle kahvaltı yapıyorum, İntiharı düşünüyorum"

    "İşsiz mühendisler derneğinin sayısı artıyor"

    "Ataması yapılmayan öğretmeyenler platformu"

    Milletvekiline:

    "Siz bu gün genç olmak istermiydiniz?"



    Bu konulardaki sorunun tek sebebi içeriği boş üniversitelerin açılması ve bilinçsiz öğrenciler.Mühendisliği ele alalım.Çocuk bir kaç sene içinde "S" harfi bulunan sınava köpekler gibi çalışıyor ve bir üniversite kazanıyor.O dönemden sonra artık ben kazandım üniversiteyi deyip sadece vize ve finallere hazırlanıp okulunu bitiriyor.Mezun olduğu zaman ne kendi mesleği ile ilgili bir araştırma, ne de bir bilgisi olmadan alıyor diplomasını ve ben işsiz kaldım.Lanet olsun bu devlete diyor.

    Arkadaşlar üniversiteyi kazanmakla meslek sahibi olunmaz.Üniversite sadece bölümündeki temel ve orta derecedeki bilgileri sana aktarır.Gerisi senin gayretine ve çabana kalmıştır.

    Kendinizi iş veren olarak görün.Sırf diplomalı diye işi çok iyi bilmeyen bir mühendis mi işe alırsınız yoksa işin ehli ama diplomasız birini mi?

    Eğer kendi alanınızdaki bilgilerinizi kendi başınıza geliştirebilirseniz.Mühendislik diplomasını da aldığınızda çok rahat olanaklarla iş bulursunuz.Tabi bu alan herkesin iyi olduğu bir alan olmamalı.Herkesin yaptığı işi yaparsanız bir farkınız kalmaz ve işte tercih edilmeme sebebidir.

    Bu yüzden birazda bu açıdan bakalım.

    Tabi devlette suç yok demiyorum.Üniversite'de verilen eğitimin ne kadar niteliksiz ve özensiz olduğunun farkındayım.Ama bu sistemi değiştirmek şuan için çok zor.O yüzden sistemin değişmesini beklemek yerine bir şeyler yapmak lazım.


    Bunlar talidir. Ülkenin dışsatım şansı olsa çöpten adamı alıp yine çalıştırırlar. Düşük kur değerli TL ülkenin üretim şansını bitirdi. Dışaroya mal satma şansımız olmadıkça üretimin canlanma şansı yok.

    akepe aynı ekonomik politikaları sürdüreceğini net olarak açıkladı. Yani kesin olan şey dünyanın en iyi mühendisi de olsanız ülkede iş bulamayacağınız. Halen can çekişen küçük işletmeler de bir kaç yıl içinde kapanacak demektir. Yabancılara ait olanlar kalır ki onlar da talep çokluğu nedeniyle üç-beş kuruşa çaliştırır bizim dahi çocukları. Köleleştirme operasyonu düşük kur değerli Tl ile gerçekleştiriliyor.




  • Sevgili Dellci,

    Yine cımbızınızı elinize almışsınız
    Kolay gelsin diyerek, bu konuda tek siyasi yazı yazan kişi olarak özür dileyip, sizden olayın ekonomik boyutu ile ilgili olarak yaptığım hataları da göstermenizi, sizinle aynı tezi savunmamama neden olan yanlışları ortaya koymanızı dilerim.

    Hak, hukuk konusuna girmeye gerek bile yok bu ülkede. Rüşvetin olduğunu kabul eden cumhurbaşkanları, mali suçlardan yargılanması gereken maliye bakanları olan bir ülkede siz bahsedebilirsiniz ama ben sizin kadar subjektif olamam.
  • 
Sayfa: önceki 123
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.