Şimdi Ara

OKUDUĞUMDA ÇOK DUYGULANDIM.SİZİNLEDE PAYLAŞMAK İSTEDİM

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
29
Cevap
0
Favori
660
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • evet çok uzun ama okuduğumda çok duygulandım, içinde baı kelimler insanlara üstü kapalı bazı şeyleri anlatıyor bence 5 dakikanı ver vede oku sizinle paylaşmak istedim siz sevgili dostlarımla
    ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------

    I
    Soğuk bir sonbahar akşamıydı Hande'nin penceresinden içeri süzülen. Sigarasını söndürmek için bir şeyler aradı, küllükleri kim kaldırmıştı? Küller, bir aydır üzerinde çalıştığı projenin üzerine saçılınca önce kendisine kızdı sonra tebessümü tüm güzelliği ile yüzüne yayıldı. Sigarayı tuvalete atıp söndürmesi utanç vericiydi, eğer kendi işi olmasaydı kendisini kovabilirdi. Aslında Hande bugün sevinçliydi, müşteri projeyi çok beğenmiş, bir kaç telefon görüşmesi yapıp kendisine yeni müşteriler yönlendirmişti.
    Ceketini aldı, anahtarlarını kontrol etti, tam kapıyı kilitleyecekti ki telefon çaldı. Bakmasa daha iyi olacakmış gibi hissetti...
    "Alo..."
    "Alo, Hande n'aber?"
    "Başak... Nerdesin? Ne arıyo'sun, ne soruyo'sun."
    "İşlerle uğraşıyorum ve boğulmak üzereyim."
    "Benim tanıdığım Başak'ı öyle kolay kolay kimse boğamaz."
    "Erkekler, erkekler..."
    "Yine n'oldu?"
    "Gıcık herifin teki var, bizim firmadan bi' sürü emlak alıyo', ne para varsa herifte, adi şey benim patrona gidip ne demiş biliyor musun?"
    "Ne demiş?" Hande oturdu.
    "Adam beni görmüş, çok beğenmiş eğer benle onun arasında bir ayarlama yaparsa alışverişleri daha iyi olabilirmiş."
    "Erkekler, erkeler..."
    "Ve işin korkunç olan yanı, patron bana adamı bir süre idare edemez misin dedi."
    "İşte buna inanmam."
    "İnan, birde bana kızıyorsun feminizmi savunuyorum diye."
    "Ben sadece diyorum ki kötüyle kötü olmak doğru değil."
    Başak derin bir nefes aldı.
    "Yani adam üstüme çıksın, bunu mu demek istiyo'sun?"
    Hande şirin bir kahkahayla cevap verdi.
    "Böyle işte Hande'cim, beni boş ver sen neler yapıyorsun?"
    "İşlerle uğraşıyorum, bu sıralar garip bir şekilde her şey yolunda."
    "Buna sevindim, Erkan'la aran nasıl?"
    "O biteli çok oldu."
    "Yapma, yeni birileri..."
    "Yok," cevap çok hızlı gelmişti.
    "Olsun, bende bakarım sana birilerini, çöpçatan iş başında.
    Hande gülümsedi.
    "Neyse, sizinkilere selamımı söylersin değil mi?"
    "Öptüm seni Başak."
    "Ben de seni."
    Yavaş adımlarla terk etti binayı Hande, aslında Başak'a belli etmemişti ama çok üzülmüştü, içinde bulunduğu durum gerçekten trajik-komikti. Küçük beyaz arabasına bindi, radyosunu hızlı bir şeylere ayarlamayı düşünüyordu ama radyoda çalan şarkının sözlerine takıldı, kanalı değiştirmedi
    "Bu gece kaderin seni bulacak.
    Gündüzün gece, düşlerin kabus olacak.
    Sevgini bana ver dedim sana...
    Yoksa olacakları anlasana.
    Sevgini ver bana, kalbin kırılır yoksa."
    Kim böyle bir şarkı yazmış olabilir diye düşünmeden yapamadı Hande. Müzik bir aşk şarkısı gibiydi ama sözler biraz rahatsız ediciydi.
    Işıklarda durdu, sol tarafta batmakta olan güneşi izlemeye başladı.Kapının sesiyle irkildi, başını çevirdiğinde gördüğü yüzüne doğrulmuş bir tabancaydı.
    "Yürü" dedi tabancayı tutan el.
    Hande donup kalmıştı.
    "Yürü" diye bağırdı ama hala hareket yoktu.
    Adam başına tabancanın ucuyla vurunca Hande çığlık attı, canı çok yanmıştı.
    "Yürüt şu lanet arabayı, eğer ölmek istemiyorsan."
    Hande kontrolsüzce gaza basınca araba stop etti.
    "Geri zekalı" dedi adam.
    Hande arabayı tekrar çalıştırdı ve ilerlemeye başladılar. Her şey çok talihsizdi, her zaman kapıları arabaya biner binmez kilitlerdi, bu sefer unutmuştu, biraz önce durduğu ışıklarda onlarca araba olurdu, bir tane bile yoktu.
    "İlk yol ayrımından sola dön."
    Hande başını çevirip adama baktı. Orta yaşlı, kilolu, yüzü sivilcelerle dolu, burnu şekilsiz, yüzü orantısız, tam anlamıyla çirkin biri oturuyordu yanında, çok ta kötü kokuyordu, bu dışkı kokusu muydu?
    "Ne istiyorsun benden?" dedi Hande.
    Adam cevap vermedi.
    "Çantamda biraz para var hepsini alabilirsin."
    Keşke mesele para olsaydı.
    Hande ağlamaya başladı. O aslında çok güçlü bir kadındı, ailesi kızlarının güçlü olması için gereken her şeyi ellerinden geldiğince yapmıştı ama kalbi belki de hayatında ilk defa bu kadar korkuyla doluydu.
    "Sola dön" dedi adam.
    "Ne istiyorsun benden lanet olası..."
    "Ölmek istemiyorsan sürmeye devam et." Ses tonu son derece tehdit ediciydi.
    Yaklaşık bir saattir yoldalardı, adam tek kelime konuşmamıştı. Toprak yola girdiler on dakika daha gittikten sonra durdular.
    "Kapıyı aç" dedi adam, Hande karşı çıkmadı.
    Adamın attığı yumrukla arabadan dışarı fırladı.
    II
    Hande uyandığında hastanedeydi, önce herşeyin kötü bir kabus olduğunu düşündü. Sonra acıyı hissetti, vücudunun her hücresine yayılan acı ve ardından sesler, kalp atışlarını duydu ve bağlı olduğu makineden gelen sesleri. Gözlerini açtı, üzerindeki sargı bezleri ve alçılar o kabustan henüz uyanmadığının en somut kanıtıydı...
    Takip eden dört ay Hande için çok bunalımlı zamanlardı; defalarca estetik ameliyatı geçirdi, saatlerce terapi gördü; defalarca, defalarca ölmüş olmayı diledi. Bir şeyi anladı. "Ölmek o kadar basit değildi."
    Uyandığında dışarıda ailesi ve Başak bekliyordu. Başak'la göz göze geldiği anı hiçbir zaman unutmadı, o gün fark etti ki bazen gözler sözlerden fazlasını söyleyebiliyordu "Sana acıyorum Hande." Aslında herkesin Başak gibi bir arkadaşı olmalıydı. Tüm bu zor zamanlarında Başak; tanım doğru olursa Hande'ye "yapıştı". Dört uzun ay boyunca onun soluduğu havayı soludu, onunla uyudu, onunla yürüdü. Eğer Başak olmasaydı Hande, o yıllar süren dört ayı atlatamazdı.


    III
    "Artık zamanı geldi" diye düşündü Başak. Hande'nin erkeklerle köprüleri tekrar kurulmalıydı. Çalıştığı firmada Aykın adında bir çocuk vardı. Çok yakışıklıydı ama yüzündeki güzelliğin sebebi sanki kalbinin güzelliğiydi. "Bir erkek nasıl bu kadar iyi olabilir?" diye sormuştu Başak hep kendisine.
    ".... İşte durum bundan ibaret Aykın, yardımına ihtiyacı var, o köprüleri tekrar kurabilmek için."
    "Denerim Başak neden olmasın."
    "Yalnız eğer olumsuz tepki verirse kırılmak, darılmak yok; anlıyorsun değil mi?"
    "Merak etme, hissettiklerini anlıyorum."
    "Hissettikleri konusunda en ufak fikrin bile olmadığını düşünüyorum" diye geçirdi içinden sonra kendisine kızdı.
    "Bu akşam saat onbirde rastlaşırız artık..."
    "Tamam 11'de"
    Hande'yi ikna etmek gerçekten çok zor olmuştu ama Başak'la mücadele etmek işte asıl zor olan buydu.
    Saat on buçukta barın kapısından içeri girdiler. Ne kadar çok tanıdığa rastlamışlardı. Hande hemen sıkıldı, bunu fark eden Başak onu sessiz bir köşeye götürdü. Biraz sonra Aykın beyaz takımıyla bir prens gibi geldi yanlarına.
    "Başak, hangi rüzgar attı seni buraya?"
    "A..., Aykın n'aber?"
    "İyi sayılır."
    "Ne kadar kabayım, bu Hande."
    "Memnun oldum."
    "Ben de."
    "Otursana," dedi Başak; gözleri Hande'deydi ama beklediği olumsuz tepki gelmedi.
    "Neler yapıyorsunuz?" dedi Aykın.
    "Valla evde sıkıldık, biraz hava alalım dedik, işte buradayız, sen?"
    "Beni de okuldan arkadaşlar çağırmıştı ama gittiler."
    "Okuyor musun?" diye sordu Hande.
    "Yok, eski arkadaşlar."
    "Kız arkadaşın nasıl" dedi Başak.
    "Biteli çok oldu, uzun zamandır da ciddi bir ilişkim yok, bu devirde doğru insanı bulmak çok zor."
    "Al bende de o kadar" dedi Başak.
    Bir süre daha sohbet ettiler, Hande'nin sıkıldığı fazlasıyla belli olunca eve döndüler.
    Ertesi Akşam Hande pencereden dışarıyı izlerken geldi Başak yanına. Ellerini yavaşça omzuna koyunca Hande irkildi sonra tekrar pencereden dışarıyı izlemeye başladı.
    "Sıkılıyorum Başak."
    "Benim tanıdığım Hande öyle kolay kolay sıkılmaz."
    "O Hande öldü Başak. O gece, vücudu dursa da içindeki o insan öldü."
    Başak'ın kalbi acıyla dolmuştu ama güçlü olmak zorundaydı. Bir sandalye çekti, Hande'nin yanına oturdu, ellerini sıkıca tuttu.
    "Tüm bunlar benim başıma neden geldi Başak?" Hande'nin gözleri doldu.
    Başak söyleyecek bir söz aradı, bulamadı; onunda gözleri doldu.
    "Bilmiyorum Hande, keşke bilsem" diye düşündü. Bilmek yanaklardan süzülen bir gözyaşı gibi olmaktı.
    Bu akşam konuyu Aykın'dan açmayı düşünüyordu, şimdilik ertelemek en iyisiydi.
    IV
    Ertesi gün yine erkenden süzüldü güneş gökyüzüne doğru, tüm sıcaklığıyla kucaklamak istiyor gibiydi yörüngesinde hayat bulan tüm varlıkları. Daha da yükseldi öğlen oldu. Sonunda gitme vakti gelmişti.
    Başak geldiğinde Hande annesiyle televizyon izliyordu. Bir süre beraber izlediler, sonunda konuyu açmak için uygun zaman bulunmuştu. Aslında Başak Hande'nin kabul etmeyeceğinden neredeyse tamamıyla emindi ama denemek bir şey kaybettirir miydi?
    ".... senden çok hoşlanmış, seninle görüşmek istiyor."
    "Şu an uygun değil Başak."
    "Bence tam zamanı."
    "Pekala."
    Başak kendisini itiraz etmeye hazırladığı için bir süre hiçbir şey söyleyemedi, gerçekten "pekala" mı demişti?
    "O zaman yarın akşam beraber geleceğiz."
    Hande gülümsedi.
    V
    "Dışarıda Korkunç yağmur yağıyor" dedi Başak kapıdan içeri girer girmez.
    "O zaman sıcak bir çaya hayır demezsiniz," diyerek karşıladı Hande, Aykın ile Başak'ı.
    Bir süre havadan sudan konuştular, cep telefonu çalan Başak gitmek zorunda kaldı.
    "Biliyor musun?" çayından bir yudum aldı Aykın. "Çok güzel bir gülüşün var ama bunu insanlara çok az gösteriyorsun."
    Hande gülümsedi.
    "Erkekleri anlamak çok zor."
    "Çok garip," dedi Aykın. "Bende aynı şeyi hep kadınlar için düşünüyorum." Gülümsedi.
    Hande ayağa kalktı."Geliyorum" diyerek odayı terk etti, döndüğünde elinde bir ilaç kutusu vardı, kapıyı kapadı, kremi kutudan çıkardı.
    "Bunu her akşam Başak sürüyordu ama o olmadığına göre sen bana yardımcı olursun değil mi?"
    Arkasını döndü, kazağını çıkardı.
    "O... çocuğu" diye geçirdi Aykın içinden. Çok garip bir ürperti hissetti. Kremi sürerken elleri titredi, ne kadar duygularını göstermek istemese de gördükleri kendisini çok zorlamıştı.
    "Başak sana yaşadıklarımdan bahsetti mi?"
    Aykın o sırada derin düşüncelerde kaybolmak üzereydi, dünyaya geri döndü, sahi bahsetmiş miydi? Ne diyecekti? Hiç düşünmemişti.
    "Biraz bahsetti."
    Bir süre ikisi de konuşmadı.
    "Sırtında sigara söndürmüş." diye düşündü "Nasıl bu kadar derin iz bırakmış?" Saymaya başladı, onbeşten sonra saymaktan vazgeçti. Kesiklerin sayısı daha fazla olmalıydı.
    "Bir insan bunu neden yapar?" dedi Hande.
    "Ben bunu yapana insan demezdim, hayvan belki ama insan olamaz."
    "Adı Göker olaydan iki gün sonra yakalanmış. Biliyor musun, yaşadığı yerdeki insanlar onun böyle bir şey yaptığını öğrenince adamı döverek neredeyse öldürüyorlarmış.
    "Keşke öldürselermiş."
    "Eğer öldürmüş olsalar sence sırtımdaki yaralar iyileşir mi?"
    Aykın cevap vermedi.
    Hande kazağını giydi, ellerini silmesi için Aykın'a peçete verdi. İlacı yerine koymak için odadan çıktı.
    Handenin sırtındaki yaralar resimler halinde canlandı Aykın'ın gözlerinde; acaba kalbini görse neler hissederdi.
    Hande geri döndüğünde elinde iki bardak çay vardı.
    "Gidip Göker'i görmeyi düşünüyorum, sen ne dersin?"
    "Bu bir şaka mı?"
    "Hayır, bunu neden yaptığını ondan duymak istiyorum."
    "Bunu sakın yapma, kaldı ki onu görmene izin vermezler."
    "Onu ayarladım, okuldan bir arkadaşım bir kaç telefon görüşmesi yaptı, babası çok forsludur."
    "Adam muhtemelen akıl hastası, ne konuşacaksın?"
    "Beni kaçırırken hiçte öyle gelmedi."
    "Bunu sakın yapma Hande..."
    VI
    Ertesi gün Hande; Başak ve Aykın ile birlikte adamın tutulduğu cezaevine gitti. Adamı tek kişilik hücreye aldılar. Hande parmalıkların diğer tarafında fakat yalnız olmak istedi. Önce buna izin vermediler, Hande birkaç telefon görüşmesi yapınca izin geldi ve kapıdan içeri girdi.
    ....
    İçeride bir saat kaldı çıkarken ağlıyordu; gözleri şişmiş, yüzü nefret ve acıyla karışık bir ifadeyle şekillenmişti.
    Başak ne kadar sorduysa da Hande hiçbir şey söylemedi.
    "Neden Hande, neden?"
    Bilmek devasa bir ormanı tutuşturmak üzere olan küçük bir kibrit gibi olmaktı, bir gözyaşı o kibriti söndürebilirdi; oysa orman alev aldıktan sonra milyonlarcası fayda etmezdi.
    - SON -



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi nirvana83 -- 21 Mart 2005, 23:01:20 >







  • Hacı ben ömrüm boyunca bu kadar yazı okumadım naptın sen

    özeti yokmu bunun onu reja etsek



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi {PeGaSuS} -- 21 Mart 2005, 23:08:56 >
  • yaw o kadar okudumda nedenini anlamadim
  • GERÇEKLERLE YÜZLEŞMEK İÇİN GİTMİŞ SANIRIM BEN ÖYLE ANLADIM AMA GÜZEL YAZI SAOL
  • ben hepsinmi okudum guseL bi yası..

    adamın nedne boEL bişi yaptıgını ama gercekten cok merak ettim...
  • Yazı güzel de acaba ne öğrenmiş merak ettim şimdi.
  • ben de merak ettim.sonu yok mu bunun?
  • BENDE OKUDUM ANCAK BUNUN için bir son olması gerek olduğunu düşünmüyorum biraz derin düşünürsek sonucu ortada
    yazan arkadaşa çok teşekkürler
  • abi kız ne konuşmuş adamla.
    adam nedemiş.
    o kötülüğü neden yapmış kıza. asıl ben bunları merak ettim.
    sonra hande aykınla evlenmişmi.
    başak kız kurusu olarak mı kalmış.
    aykın o kadar yakışıklı ise başak neden kedine ayarlamamış.
    asıl bunlar önemli diğerlerini boşverin
  • allah cezanı vermesin emi B.S.S ay çok güldürdün beni
  • quote:

    Orjinalden alıntı: kastalia

    allah cezanı vermesin emi B.S.S ay çok güldürdün beni



    iide ben gülün diye sölemedim ki gerçekten merak ettim
  • insan bu konudan bunumu merak eder yahu :) ona güldüm ben enteresan geldi
  • ortada olan ne?ben hala anlamadım.biri açıklasın lütfen
  • @kastalia

    başka neyi merak edecem. Allah Allah

    @esraguner
    valla bende anlamadım ortada ne var yok
  • hayatta başımıza bir çok olay geliyor ama bunları sorgulamak ve yüzleşmek gerçeğini hiç birimiz yapmıyorum olduğu gibi kabul ediyoruz.Ama hikayedeki kişi bunu kabul etmekle birlikte bunu yapan ilede iletişim kurmak istemiş
  • quote:

    Orjinalden alıntı: kastalia

    hayatta başımıza bir çok olay geliyor ama bunları sorgulamak ve yüzleşmek gerçeğini hiç birimiz yapmıyorum olduğu gibi kabul ediyoruz.Ama hikayedeki kişi bunu kabul etmekle birlikte bunu yapan ilede iletişim kurmak istemiş


    e napiyim. oda biraz salakmış yani kusura bakmayın. sen ye dayağı yaralan.o kadar estetik ol, o kadar psikolojik tedavi gör sonra o herifi görmeye git. ne gidecem yaa. Allah nasıl biliyosa öle yapsın.
    asıl benim sorularıma cevap verecek bi vatandaş istiyorum
  • iyide bu hikayeye bir son yazmak gerekiyor seni sorularına göre
  • quote:

    Orjinalden alıntı: kastalia

    iyide bu hikayeye bir son yazmak gerekiyor seni sorularına göre


    e hele şükür sonunda düştü. paraşütlümüdür nedir. bende onları demek istiyorum sabahatan beri. sen konuyu çarpıtıyon.
  • paraşütlü heeeeeeeeee sorarım sana bennnnnnnnnnnn


    quote:

    Orjinalden alıntı: B.S.S.


    quote:

    Orjinalden alıntı: kastalia

    iyide bu hikayeye bir son yazmak gerekiyor seni sorularına göre


    e hele şükür sonunda düştü. paraşütlümüdür nedir. bende onları demek istiyorum sabahatan beri. sen konuyu çarpıtıyon.




  • ADAMIN ESKİDEN KADINLARLA İLGİLİ ACI BİR ANISI VAR
    YA ANNESİ , YA KIZ KARDEŞİ, YADA SEVGİLİSİYLE İLGİLİ
    BAYA BÜYÜK VE ACI BİR OLAY
    ADAMIN BİLİNÇ ALTINA YERLEŞMİŞ
    KADINLARDAN NEFRET EDİYOR
    ONUN İÇİN HANDEYE O HARAKATLERİ YAPMIŞ

    HANDE DE CEZA EVİNDE NEDEN YAPTIĞINI ÖĞRENİNCE
    KIZSAM MI ACISAM MI DİYE DÜŞÜNDÜĞÜNDEN BİRŞEY SÖLEMEMİŞ
  • 
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.