Şimdi Ara

Oppenheimer (21 Temmuz 2023) | Christopher Nolan | Cillian Murphy - Matt Damon (10. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
216
Cevap
2
Favori
9.712
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 7891011
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Film desen değil, belgesel desen o da değil. Rastgele çekilmiş sahneleri uç uca yapıştırıp üstüne de son ses müzik basmış Nolan efendi. Bölük pörçük sahneler, sıkıcı replikler. "Filmi" bitiremedim. Tek bir oturuşta izleyemedim. Başladım. Bi noktada "of ya yarın izlerim" diyip kapattım. Ertesi gün açtım, yine yarım bıraktım. En sonunda da ortalarda bi yerde "yeter lan" diyip kapattım ve bi daha açmadım. Açmayı da düşünmüyorum. Acınası bir iş. Bunu yeni nesile süper film diye pompalıyolar ya, o nesile de acıyorum. Bu nesil ki hayatında hiç "Geleceğe Dönüş" filan izlememiş. Neler kaçırdığının farkında bile değil. Kendimi şanslı addediyorum ki ben sinemanın gerçek anlamda sinema olduğu ve heyecanlı, harika işlerin çıktığı bir dönemde büyüdüm. Gerçekten yazık. Hem sektöre yazık, hem izleyiciye yazık. Harcanan paraya da yazık.


    Özet: Çöp.




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-5AAB90F4D -- 2 Ocak 2024; 5:44:32 >




  • Duygularıma tercuman oldun 👍 Geleceğe dönüş dedin kalbimden vurdun .geleceğe dönüşü Kadıköy süreyya'da izlemiştim .o dönem çıkan tüm işler hep orijinaldi ve cok keyifliydi.




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi furandor -- 2 Ocak 2024; 14:16:10 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Bu filme çöp demek biraz haksızlık oluyor. Bence zevkinize hitap etmiyormuş veya ilgi alanlarınız içerisinde değilmiş. Eleştirilecek tarafları var - başlık altında benim gibi uzun uzun irdeleyenler oldu - ama sizin yorumunuzdan filmle herhangi bir bağlantı kuramadığınız izlenimi edindim. Bilakis filmin ilgilisine sunduğu yakalayıcı bir tarafı var ama bu ilgili sunumun tercihleri, işlenişi, odağı, derinliği vb bu konuda yaptığımız yorumlardaki gibi tartışılabilir. Şuna da şüphe yok; ortada sırf bu kadar sofistike bir muhabbeti tetiklemiş olduğu için ciddi bir yapım ve - ne kadar başarılı aktarıldığı gene tartışmalı olsa da - sistemli biçimde irdelemeye değer bir içerik sözkonusu. Kesinlikle belgesel değil ama "film desen o da değil", bu ifade biraz aşırıya kaçmış. Tam aksine Nolan'ın Oppenheimer'ı bu kadar uzun, karmaşık ve gayri kronolojik bir tarihsel biyografi olarak bayağı bayağı bir film olmanın sınırları ve yapısallığı içerisinde kalmayı başarmış. O dünyaya girmeyi başararak izlediğinizde filmi hem bitirmeyi başarıp hem de bir film izlediğiniz gerçeğini takdir edebilirsiniz. Bunun için de biraz döneme, çağın tarihsel figürlerine, icraatlarına, kişiliklerine aşinalık ve filmde verilmek istenen entelektüel alt metinlerle ve teşvik edilen entelektüel değerlendirmelerle etkileşime geçecek kadar entelektüel donanım gerekiyor. Kısaca bu film biraz entelektüel, nerd işi. Bu tarzda ölçütler ile değerlendirilmesi gerekir. Bu gözle bak(a)mayıp - ki herkesin harcı değil, olmak zorunda da değil - Batman veya Tenet'teki gibi hareketlilik bekliyorsanız ve temel kriteriniz ve ilginiz yoğun aksiyon ya da aksiyonla tırmanan yani aksiyon bazlı bir gerilim ve heyecan düzeyiyse elbette bir türlü içine giremezsiniz. Dahası filmin bu tarz bir filme göre - gene daha iyi yapılıp yapılamayacağı tartışılabilecek - hararetli ve yoğun sahneleri de mevcut. Filmin içine girememek filmin bir takım göreli olabilecek kusurlarından kaynaklanmaktsansa bence esas sizde bitiyor.


    Özet: Kesinlikle çöp değil, iddia ettiğiniz gibi film değildir demek de pek mümkün değil ama münasip düşen ölçütlerde ve filmin farz edilebilecek maksatları bazında - en azından belirli açılardan ve bazı yerlerde - daha iyi iş çıkarılabilirdi. Filmin - su katılmamış narsisist ve züppe bir politik aktivist olup bir yandan da vicdan ve sorumluluk sahibi olarak lanse edilen Oppenheimer'ın filmde zaten itinayla kurgulanan vicdani/moral ikilemlerini de biraz andıran - entelektüel karmaşası ve bahsedilen o derin mevzulara nazarla kısmen yüzeysel kalan sunum filmi aşağı çekiyor ama sizin dediğiniz gibi bir durum da söz konusu değil. Ortada bayağı bayağı bir film var. Oppenheimer'ın ikilemini ve "dünyaları yok eden, yakıp yıkan" ölümcül mirasının psikolojik ve ahlaki etkisini vermeye çalışan, hatta bunu yaparken Truman, Strauss gibi politikacıları - muhtemelen abartılı göstererek - kötüleyip bence çaktırmadan Oppenheimer'ı aklamaya çalışan bir film. Böyle artistik ve düşünce teşvik eden entelektüel eleştirilere gebe olması bile bu filme belirli bir kıymet bahşediyor ve kusurlarına rağmen ürünün niteliği hakkında bir şeyler anlatıyor.


    Spoiler,

    mesajı görmek için tıklayın.
    Filmdeki Strauss'a göre Oppy nükleer dehşet ve vicdani çöküntü tacını sonuçlarını önceden bilseydi de her şekilde takacak bir drama kraliçesi, dikkatleri üzerinde toplama meraklısı aşağılık bir hergele - ki bu konuda ben de tarihsel Oppy'e bakıp Strauss'a katılma eğilimindeyim. Sanki tüm o drama ve vicdan kendi adı tarihte ruhsuz bir caniye çıkacağı ve lekeneceği içindi. Oppy gibi bir narsisist buna katlanamaz. Tarihsel Oppy hislerininin inandırıcılığını göstermek için "Dünyalar Yok Edicisi" anısını sonradan uydurmuş bile olabilir (bilmem, atom bombası testi sırasında aklınıza acayip bir Hint miti gelir mi?) Ama film ilginç biçimde Strauss'un karakterini kıskançlık ve başka bir tür - haset, kötücül - narsisizm üzerinden aşağıya çekmek için neredeyse elinden geleni yapıyor. Bu Strauss'un Oppy'e kumpas kurmasıyla ilişkilendiriliyor. Ama büyük ihtimalle tarihsel Strauss sadece Amerikan hükümetindeki Oppy karşıtı ve komünizm karşıtı lobide bir araçtı ve Oppy'den kişisel olarak tiksinip - ben de biraz tiksiniyorum - ideolojisine karşı olsa da meseleyi bu kadar fazla kişisel almıyordu. Oppy'nin fişini - fişten kasıt nükleer programa erişimi olduğu anlamına gelen güvenlik iznini esas - Strauss'un zaten parçası olduğu - Amerikan derin devleti çekti. Oppenheimer filmde lanse edildiği gibi Strauss'un durduk yerde gelişmiş kıskançlık bazlı çiğ bir hasetinin kurbanı değil. Soğuk Savaş koşulları ve Amerikan derin devletinin kurbanı.
    "No moral scruples in 1945, plenty in 1949!"
    1949 ayrıca Sovyetlerin ilk nükleer denemesini Amerikalıların gözüne soka soka yaptığı yıl. Çok akıllıca seçilmiş sözler. O sahnede Sovyetler de geliştirme yolundayken Oppy'nin Teller'ın öncülüğünü yaptığını hidrojen bombasına karşı neden negatif hisler beslediği sorgulanıyor. Pekala komünist geçmişini de göz önüne alıp Oppenheimer'ı harcıyorlar. Sonuçta zamanın ABD'sinde "better dead than red" atmosferi hakim.

    Gerçekten bir dönün, şöyle filmi tekrar hakkını vererek, öncesinde biraz tarih öğrenerek, birazcık genel kültürünüze dayanarak izleyin. Aksi takdirde filmin zevki çıkmayacağı gibi filme böyle haksızlık etmiş olursunuz. Beni de yeterli donanımınız veya dikkatinizin olmadığını ya da basmakalıp önyargılar geliştirdiğinizi ima etmek zorunda bırakmazsınız. Basitçe bu konular beni sarmıyor veya ilgilenmiyorum diyorsanız size diyeceğim herhangi bir şeyim yok. Herhangi bir konuda odaklanabileceği kadar ilgi geliştirememişe zorla ilgi kurdurtacak değilim. Kimse bunu yapamaz.

    < Bu mesaj bir yönetici tarafından değiştirilmiştir >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Nat Alianovna kullanıcısına yanıt

    Sevgili kardeşim, siz beğenmiş olabilirsiniz. Ama ben beğenmedim. Film bence aşırı basit bir film. Sizin iddia ettiğiniz gibi "sofistike" bir yapım yok ortada. Yani filmdeki Einstein ile ilgili replik şu bakın, "tanrı zar atmaz". Bugüne kadar bu lafı sağır sultan bile duymuştur. Bu mu sofistike? Yeni bir şey yok. Filmi izlemeden önce açıp tarih okuyun demeniz de abes. Hiç kimse bir film izlemezden önce herhangi bir fiziksel ya da mental bir emek harcamak zorunda değildir. Bugüne kadar izlediğim muhteşem yapımların hiç birisine öncesinde açıp kitap okuyarak gitmedim. Spielberg'in Schindler's List'ini izlemeden önce bir araştırma filan yapmadım. Filmi açtım, film bana her şeyi anlattı. Hem de öyle "sözle" değil, göstere göstere anlattı. Gözüme soka soka değil. O filmi hayatında hiç ikinci dünya savaşını duymamış birine izletin, o bile anlar, her insan gibi yeri gelir duygulanır yeri gelir sinirlenir, Spielberg'in hissettirmek istediği her şeyi hisseder, hiç bişey okumasına gerek yok.,


    Ortada yaratıcı bir iş var ise ve en temel insani duygular üzerinden (sinemanın olması gerektiği gibi) bir "öykü anlatılıyor" ise, o zaman zaten tıpkı kamp ateşi etrafında anlatılan öyküyü dinler gibi oturup izlersiniz ve anlarsınız. Soru sormanıza gerek kalmaz. Nolan hikaye anlatmasını bilmiyor. Film bölük pörçük sahnelerin uç uca yapıştırılmasından ibaret. Hikaye böyle anlatılmaz. Bakın Interstellar'da da aynı şekilde. O filmi için de aynı şeyleri söyleyebilirim. Nolan zamanla oynamayı seviyor biliyoruz. Zaman kavramına takıntılı. Adamın siyah beyaz ilk filmini de zamanında izledik, boş konuşmuyoruz. Ama bu ekstrem bir merak konusudur onun için ve o tarz üzerinden yaptığı işlerde kendisini eleştirmedim dikkat ederseniz. Mesela Tenet sinema tarihinde oldukça ilginç bir iştir. Nolan'ın yapmaya çalıştığı şey ilginçtir. Filmi beğendim diyemem, çünkü yapmaya çalıştığı şeyi standart aksiyon/macera makinesinden geçirip de önümüze koymaya çalışmış, oysa ki çok daha serebral bir iş yapılabilirdi. Ama tabi konumuz Tenet değil. Bu örneği verme sebebim, Nolan'ın asıl olayını biliyorum, ve bu film (Oppenheimer) onun kendi alanının dışına çıkması ve tarihi bir hikaye anlatmaya çalışması (ve başarısız olması) ile ilgili.


    Başka sözüm yok.




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-5AAB90F4D -- 5 Ocak 2024; 15:44:35 >




  • Einstein'a gittiklerinde kuantum teorik belirsizliğinden sığınmak için bana mı geldiniz muhabbeti yapıyor evet doğru ve filmin fizik referansları genelde böyle zayıf ya da yüzeysel ama gene de sofistike bir yapım, hatta gereğinden fazla sofistike kalıp kısmen verdiği mesajların ve çelişkili sinyallerin altında boğulan bir yapım. Her halinden belli sofistike bir ürün olduğu. Nolan'ın zaman takıntısının bu filmde de olması veya fizik ve sosyal bilim referanslarının politik referanslara nazarla zayıf kalması filmin sofistikeliğinden götürmüyor. Dediğim gibi bu filmden bir şey hissedemiyorsanız ve herhangi bir entelektüel ve duygusal etkileşime geçemiyorsanız sorun filmden ziyade daha çok sizdedir. Yapım kusurlu ancak kesinlikle ölü değil. Bilakis canlı. Gayet nefes alıyor. Gayet de film gibi bir film, iddia ettiğinizin aksine. Hatta kronolojik olmamasına rağmen bu kadar çok karakter, sahne ve hadise yoğunluğuyla film olarak kalabilmesi başarıdır. Bu anlamda yine bu yıl çıkan Napolyon'la kıyaslanabilir. Sizin eleştirileriniz Scott'ın Napolyon'u - en azından o filmin ilk yarısı - için daha çok geçerli. Oppenheimer kusurları bulunsa da kronolojik olmayan biyografik bir film olarak gayet derli toplu. Bence filmin değil de sizin tek bildiğinizin tanrı zar atmaz muhabbeti olduğunu düşünüyorum ama neyse. Bu film bütüncül bir Oppenheimer resmi sunabilecek ve Oppenheimer'ın nötron yıldızları evrimine ilişkin uygulamalı genel görelilik çalışmalarından bahsedebilecek ve bu çalışmaları da alt metnine yedirmeye ve Oppy'i bu yolla dahi göstermeye çabalayacak kadar konuya hakim ve derin. Ama bence de film politika yerine fizik üzerinde daha çok durabilirdi. Bilim ile sosyal dünya arasındaki ilişkiselliği daha sağlam kurabilirdi. Teorinin bir yere kadar götürdüğü ve pratikle tamamlanması gerektiği mesajını Oppenheimer karakteriyle arasına belirli bir mesafe koyarak tutarlı biçimde tamamlayabilirdi. Karşımızda yeterince ilginç bir yapım var ve bence Nolan'ın Oppenheimer yapımı Tenet ve Interstellar yapımlarından daha başarılı ve daha düşündürücü.


    Açıkçası Nolan hayranı değilim. Aksine kendisine ve filmlerine şahsen biraz gıcıklığım bile var. Ama iyi bir filme de film derim. Karşımda emek varsa takdir ederim. Entelektüel teşvikinden dolayı ayrıca teşekkür ederim, - Nolan zaten filmde "kafanızı çalıştırın kafasız Amerikalılar" diye yer yer yurttaşlarına bağırıyor ama kendini bir yandan çok politikleşmemek için tutuyor gibi de hissediyorsunuz. Bu gibi dikkat çeken boyutlarıyla ben de bu yapımı - bazıları tarafından biraz abartıldığını düşünmekle beraber - takdir ediyor ve zihni meşgul edip insana iyi bir entertainment sağlayan böyle bir emek için teşekkür ediyorum. Bir yerde de sanat budur ve sanat dediğin kusurlu olabilir. Nolan'ın zihni dünyasını irdelemeye çalışmak ve kendisini eleştirmek bile güzel bir oyalanma vesilesi. Zaman gibi soyut, ilginç ve zorlu bir mevzuya kafayı takmak Marvel-vari ucuz komediye veya gerçekten iç bayan objektivist kimlik politikalarına takılıp kalmaktan daha iyi. En azından Oppenheimer'da piyasayı adeta bir salgın gibi istila eden bu vasat yaklaşımlar bulunmuyor. Karşınızda bu tarz saçmalıklara pabuç bırakmayan gerçekten ciddi birisinin daha orijinal ve daha fazla kafa çalıştıran meseleler irdeleyen bir çalışması var. Sahi genelde şaklaban ruhlu, yaratıcılık yoksunu, sığ düşünceli, dar vizyonlu, adanmış olmayan insanların yapımcı ve yönetici koktuklarını istila ettiği Hollywood'da kaç tane böyle figür kaldı? Hep benzer filmler üretilip duruluyor. Ucuz fabrikasyon çağının bitip yaratıcılık çağının geri gelmesi gerekiyor. Nolan gibi tek tük karakterler, beğenin veya beğenmeyin, aynı fikirde olun veya olmayın, bu konudaki ısrarlarını kendi orijinal tarzlarında sürdürüyorlar. İşte bunu takdir ederim.





  • Bende beğenmedim filmi zorla bitirdim ama Nolan çok iyi bir yönetmen o ayrı konu


    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Nolan Oscar'i alip Dunkirk,Oppenheimer gibi filmler cekmeyi birakir insallah

  • Golden Globe ve Oscar malzemesi olarak reklamı, piyasası çok güzel yapılıyor. Körler ve sağırlar birbirini ağırlar. Sözüm ona "ödüllü" film izlemeyi bırakalı yıllar oldu. Bişey kaybettiğimi sanmıyorum. bkz. Black Panther :)

  • devmanetihad kullanıcısına yanıt

    Aynen öyle. Interstaller'dan sonra daha doğrusu Dunkirk'ten itibaren artık Nolan filmlerini umursamamaya başladım. Tenet'te tersine entropi gibi çok ilginç bir şey denediği için filmi beğenmesem de herkesin sürekli aynı şeyleri yapıp risk almaktan kaçtığı bu sektörde adam deneysel bir şey yaptığı için filmine saygı duydum. Ama hem yorumlardan hem de Dunkirk ve Tenet deneyimlerinden dolayı şahsen Oppenheimer'ı izlemeyi düşünmüyorum. Bir de süre sorunu var. Abi kim 3 saat böyle bir şey izler. Nolan 2 saatlik, ödül kaygısı gütmeyen ama adanmışlık içeren filmler çeksin. Kim takar Oscar'ı. Oscar'ın şahsen benim için bir anlamı yok. Birtakım grupların lobicilik faaliyetleri yaptıkları toplu mastürbasyondan başka bir şey değil.


    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Offff ne kadar sıkıcı bir filmdi ya berbat bir şey

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • ‘En İyi Film’ ve ‘En İyi Yönetmen’ dahil olmak üzere toplam 7 bafta ödülle dün geceye damgasını vurduOppenheimer (21 Temmuz 2023) | Christopher Nolan | Cillian Murphy - Matt Damon 

  • Nolan hastası olan ben. Nolan ın neredeyse her yapımını, eser olarak gören ben, oppenheimer filmini hala daha açıp izlemedim ve izlemeye korkuyorum nedense. İçimde sanki bu film kötü olmuş hissiyatı var ve bunu nolan a yakıştıramıyorum.


    Abi sen

    Yıldızlararası gibi bir başyapıt.

    Başlangıç gibi bir başyapıt.

    Prestij gibi bir başyapıt.

    Batman üçlemesini öyle bir yapmışsın ki, batman i arşa çıkarmış bir adamsın.


    Süper kahraman filmlerini ve gerçeklik dışı anlatımı sevmeyen nolan bile çelik adam filmini öyle bir yapmış ki, eldeki herkesin bildiği malzeme ile gene bir kalite çıkarmışsın. Ben yaparsam böyle yaparım demişsin.


    Hadi dunkirk ve teneti çok sevmedim ama nolan baba yapıyor genede abi. Kendi anlatımında farklı tarzları seviyor diye kabul etmişim.



    Amma velakin otobiyografi nedir abi. Girme abi bu topa. Bilimkurgu yap, akıl oyunları yap, zamanla oyna. Zaman mekan göreceliğini işle.


    En sevmediğim tür otobiyografidir. Bana hitap etmiyor. Nolan çekmiş olmasına rağmen, fragmanlarını izleyince sanki ben sıkıcı bir filimim abi diyor. Hala daha açıp izlemedim. İzlemeye korkuyorum açıkçası.


    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  •  En İyi Film, En İyi Yönetmen , En İyi Erkek Oyuncu , En İyi yardımcı Erkek Oyuncu gibi en baba oscarları kazandıOppenheimer (21 Temmuz 2023) | Christopher Nolan | Cillian Murphy - Matt Damon 

  • Thomas Anderson kullanıcısına yanıt

    Anlaşılan filmin çekilme amacına uygun olarak Nolan amacına ulaşmış. Artık Oscar'lık olmayan filmler çekmesi dileğiyle.


    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Oscar tarihinde hem en iyi erkek oyuncuyu hem de en iyi yardımcı erkek oyuncuyu alabilen bir film daha önce olmamış.


    En azından Gemini öyle diyor.


    Oppenheimer (21 Temmuz 2023) | Christopher Nolan | Cillian Murphy - Matt Damon
  • mechatengu kullanıcısına yanıt

    https://forum.donanimhaber.com/mesaj/yonlen/158248093


    Film Oscar törenlerinde gerçek bir bomba etkisi yapmış ama bence abartılıyor. Oyunculuklara ve bireysel bir çaba ve becerinin ürünü olan oyunculuktan gelen ödüllere hiçbir şey demem ama herhalde bu kadar olduğunun çok üzerinde değerlendirilen ve adeta rakipsizleştirilen bir yapımı uzun zamandır görmedim. Hani yukarıdaki mesajda söylediğim gibi arada hala kendime soruyorum; ben mi çok özel bir şey kaçırıyorum diye? Ama her seferinde Oscar'ın önemli olsa da abartılmaması ve fazla ciddiye alınmaması gerektiği düşüncesini benimsiyorum Oppenheimer'ın sırtına roket takıp hak etmediği bir konuma taşımaktansa. Bir çeşit "Nolan bias", bir Nolan büyüsü devreye girmiş gibi.


    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Nat Alianovna kullanıcısına yanıt

    Nolan büyüsünden çok filmin içerisine komünizmin aşırı yedirilmesinden kaynaklı bir durum. Sovyet Rusya / Komünizm tandanslı ittifakın karşı kıyısında bomba üretebilen güçlü Amerika'nın gösteriliyor oluşu zaten Akademi için yeterli bir olgu. ''Bakın biz bombayı yapan adamlarımızı bile yargılıyoruz'' gibi bir özgürlükçü düşüncenin de etkisi bol. Nolan'ın belki de en sıradan filmine ödül vermelerinin ardında yatan şey bu zaten.


    Tam zıttı olarak Scorsese'nin sürekli 10 dalda 0 ödül çekmesinin de ana nedenlerinden biri Amerika'nın karanlık tarihine ışık tutan bir adam olmasından kaynaklı.

  • Filme verilen ödülleri biraz Oppenheimer'ın kendisine yapılan haksızlıkları, vicdanlarında rahatlatabilmek için verdiklerini düşünüyorum.


    Ne film, ne Cillian ne de RDJ Oscar performansı yoktu filmde. Film güzel mi evet, Cillian ve RDJ de gayet iyi güzel oynamış ama Oscarlık bir performans görememiştim ben açıkçası.


    Prestij'teki Christian Bale'in performansı bile Cillian ve RDJ'den çok daha iyiydi.

  • bomboş bir filme yine oscar vermişler yıllardır böyle.

  • Ed Wood kullanıcısına yanıt

    Komünizmin Oppenheimer'ın da başına iş açan sol eğilimini sergilemek amacıyla filme bolca yedirildiğinin farkındayım ama Nolan'ın bu konuda tutarlı ve açık bir duruş sergilediğini göremedim. Film sola sanki sempati duyar gibiydi ama pekala Nolan ile beraber Amerikan liberal soluna ya da entelektüel Marksizme duyulacak bir sempatiden söz edebiliriz. Dahası Nolan Cumhuriyetçileri yabancılaştırmamak için "anlayış-gösterim" merkezli bu hissi entelektüel sempatiyi de tam sergilememiş. Bahsettiğiniz popüler Amerikancı temaları - işler ve şeffaf sergilenen bir hukuk sistemi ve politik katılımı - cilalayıp arkasında durarak ama bir yandan onları bir Cumhuriyetçi kadar vulgar biçimde gözümüze sokup da dalgalandırmadan film boyunca çekinceli bir durumda kalmış. Hani filmdeki alçak ton Amerikan propagandası veya sevgisi ABD'de yaşayan Einstein üzerinden Almanya'yı kötülemek, Strauss'un Oppenheimer aleyhtarı entrikasının yurttaş tanıklığı üzerine açığa çıkması gibi daha bir imalıydı.


    Alıntı

    metni:
    Bir film için gereğinden fazla entelektüel - ama bir yandan çok da yüzeysel - , buna mukabil suya sabuna da fazla dokunmayan, Oppenheimer'ı kara şövalyeleştirip politikacıları başta Strauss ile Truman'ın şahsında narsist megaloman serseriler olarak stereotipikleştiren, risk alıyormuş gibi görünüp hiç risk almayan bir yapımdı.


    Belki de Nolan'ın Oppenheimer'da bir takım Amerikan politikacılarını narsistik üç kağıtçı şerefsizler olarak lanse ederek karalaması ABD bağlamında politikaya ve politikanın problem çözme kabiliyetine inancını yitirmiş bir Amerikan eğlence sektörü kamuoyuna çok cazip geldi. Politikaya ilişkin umutsuzluk ve kayıtsızlık, politikacılara karşı güvensizlik ABD'de çok kronik bir sorun. Bizde de mesela ABD'de olduğu gibi bir politik umutsuzluk örüntüsünün yaygınlaştığı iki ülkede de seçim sandığına gitmeyen hatırı sayılır miktarda insandan anlaşılabilir. Truman bombanın kumandasını eline alan şerefsiz gibi, Oppenheimer da kusurlu ama masum ve trajik bir günah keçisi gibi lanse edilince bu insanların çok hoşuna gitti demek, özellikle Yahudi Oppenheimer'ın potansiyel bir soykırım suçundan - zaten özünde kötücül olan politik konjonktür yüzünden parçası olduğu bir savaş suçundan - Nolan tarafından artistik biçimde aklanmasından hoşnut kalabilecek Yahudi çevrelerin. Sonuçta Oppenheimer filmde de öyle gösterildiği üzere "koşullar öyle dikte ettiği için" bombayı yaptı ama o - insanlar üstünde - patlatmadı. Patlatan Truman Yönetimi'ydi. Oppenheimer da burada sorumluluğu vicdanen üstlenen, vicdansız lanse edilen politikacıların adına da üstlenen trajik figürdü.


    Nolan'ın Oppenheimer'ı bu okumaya göre o zaman Oppenheimer'ı Kara Şövalye olarak aklama maksadıyla yola çıkmış olup Amerika'nın ideal değerleriyle karıştırılmış, hafiften sol frekanslı güçlü bir liberal propagandadır ve günümüzün koşullarında ödüllerin nelere ve kimlere gideceğini belirleyenlere fazlasıyla hitap etmiştir. Böylesi bir okuma bence Nolan gibi Hollywood aristokrasisi mensubu burjuva türünden bir Amerikalı'ya da fazlasıyla uyuyor. Nolan aslında sonsuz potansiyel sergiliyormuş gibi görünüp konfor bölgesinden ayrılmayan ve gerçek bir sanatçıdan beklenebilecek riskleri almayan papyonlu bir burjuva.


    Oh, god. I am speaking just like a true Marxist. Oppenheimer (21 Temmuz 2023) | Christopher Nolan | Cillian Murphy - Matt Damon 

    < Bu mesaj bir yönetici tarafından değiştirilmiştir >




  • 
Sayfa: önceki 7891011
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.