Şimdi Ara

Poor Things | Yorgos Lanthimos | Emma Stone - Willem Dafoe (9 Şubat 2024) (2. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
3 Misafir - 3 Masaüstü
5 sn
30
Cevap
0
Favori
975
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
1 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 12
Sayfaya Git
Git
Giriş
Mesaj
  • BoJack Horseman kullanıcısına yanıt
    İndirdim izleyeceğim

    Filmi izledim..Her sahne her detay ince ince düşünülmüş adeta sanat eseri , sırf bu sebeple puanının yüksek olduğunu düşünüyorum.
    Hikaye anlatımını zayıf buldum , yetişkin bedeninde gelişen çocuk beyinin dünyayı algılaması farklı anlatılabilirdi , sex sahneleri fazla uzatılmış.Sonlara doğru eşi general sorunun Bellanın aşırı cinsel açlığında olduğunu söylüyor vs tabi Bella fransada bunu aşmış görünüyordu.
    Bayağı detaylı özenle işlenmiş kurgusal evreni muazzam farklı şeyler anlatabilirdi.
    Haa generale koyun beyni takacaklarına, Godwin’in beynini generale taksalardı ya adam ölmezdi.
    Ayrıca Godwin’in mide sıvısının olmamasıyla baloncuk çıkarmasının esprisi nedir
    Başka bir detay Godwin’in at arabası motorlu öndeki at kafası maket

    Filme puanım 7



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi cokbaska -- 1 Mart 2024; 13:10:6 >
    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >




  • Lanthimos sinemasının belki de ilk kez amerikanlaştığını gösteren bir film oldu kendi adıma. İlk yarısındaki siyaz beyaz tercih sadece biçim olarak değil hikaye anlamında da klasik bir derinlik verdi filme. Tanrı adı verilen doktorun filmdeki duruşu ve alt metin anlamında cinsel kimliği de içinde barındıran unsurlar Poor Things'e ait bence en kuvvetli yönlerden. Fakat anlatının, Paris bölümünden başlayarak topalladığı, sonlara doğru ise hepten sakat kaldığı rahatça görülebilir. Bazı durumlarda seks artık metne yardımcı olmayı bırakarak yönetmenin kendi kişisel tablosunda zevk mastürbasyonuna daldığını gösteriyor. 


    Spoiler,

    mesajı görmek için tıklayın.
    Post modernist bir Frankenstein eyyorlaması. Frankenstein filminde suçlu beyni bir erkeğe yerleştirilirken burada kendi bebeğinin beyni, sürekli ondan beslendiği annesinin vücudunda hayat buluyor. Dış dünyayı kendi evreninin yaratıcısı Tanrının onu sınırlandırdığı ölçüde bebek gibi deneyimlerken zamanla cinselliğini keşfederek, zevk algısına yeni bir şekil kazandırıyor. Dış dünyaya kapalı, din dogmalarının hakim olduğu şehirde ve özgürlüğüne ket vurulmuş bir Bella Baxter izliyoruz. Bu bölümün siyah beyaza bırakılması da işte bu özgürlüğün sınırıyla alakalı. Bella'nın kafatası içerisinde bebek beyni tıpkı anne karnındaki bulanık dünyanın yansıması gibidir. İlk kez ölü bir adamın penisine dokunduktan sonra onun gözlerini oyması, kendi yaratıcısı olan tanrı Godwin Baxter'ın, babası tarafından iğdiş edilmesinin ön gösterimi gibi. Gowdin'in babası da onu bilimsel deneysellik adına istismar ederken baş parmağı gidik, yüzü deforme edilmiş ve hadım olan bir tanrıyla karşılaşırız. Bu yoksunluk kendi canlandırdığı bedende karşılık bulmuş gibidir. Bella'nın ilk cinsel deneyi de elma ile olur. Bu da sanki bir anlamda adem - havva eşleşmesi gibidir. Elbette izleyici bundan rahatsız olabilir normal olarak. Ancak dünyada tıpkı Bella gibi tutsak ve sonuna kadar istismar edilen nice masum canlının olduğunu da unutmamak gerekir. ///  Bella evinden kaçıp Lisbon'a ulaştığında artık renkli dünyayla karşılaşıyoruz. Gittikleri yerde yumuldukları istiridye ve duvardaki istiridye kabartması ikinci doğuş işareti. Burada sonuna kadar kendi vücudunun sınırını zorlayarak cinsel anlamda kendisini keşfediyor. Medeni toplumla kendisi arasındaki uyuşmazlık da adeta burada kendini iyice ortaya çıkararak Godwin kadar çarpık bir görüntü sergiliyor. Suyun üzerindeki gemide bir anlamda kendi zihin basamaklarını çıkan, çevreyi sorgulayan ve felsefe yapmaya başlayan Bella Baxter görüyoruz. Yolun sonu İskenderiye'ye varıyor. Burada verilen ''ben tüylü yastıkla uyuyorum dışarda çocuklar ölüyor'' gibi kendini tekrarlayan, son derece kalıpsal bir yönetmen görüşü var Bella üzerinden. Film içerisinde gaddar gözükmeyen ve ona yardımcı olan modern erkek de fark edersek siyahi oyuncu tarafından canlandırılıyor. İşte filmin Hollywood'a kendini sevdirme çabası da burada ilk emarelerini veriyor. ///  Paris'e uzanıyor sonrasında film. Bella'nın artık ''coşkulu zıp zıp'' olarak adlandırdığı seks dış dünyayı algılama biçimi geliştiğinden, zihin yolculuğuna çıktığından dolayı zoraki bir zıp zıp oluyor. İnsanın gerçekler hakkındaki bilgisi ne kadar artarsa bu coşku da o kadar azalıyor. Bella artık bedeni üzerinden para kazanan bir fahişe oluyor. Buradaki seks günlükleri ne yazık ki filmin önceki gösterimlerindeki kadar hikayeye yardımcı değil. Yapay bir taklit eşliğinde farklı sahneler koyarak komik olmaya da çalışmış Lanthimos. Bella'nın da sürekli deneysellik ve deneyim üzerine laflarına dikkat ettiğimiz zaman Bella Baxter karakterinin, yönetmenin alter egosu olduğu da yorumlanabilir. Victoria'nın çocuğunun erkek mi kız mı olduğu belli değil. Burada yönetmen kendi kafasında bebeği erkek olarak düşünerek hayranı olduğu Emma Stone'un beyninde kendisini keşfeden bir manyak olabileceği gerçeği uzak değil. Tabii uyarlamada böyle bir ayrıntı, detay var mı orası da önem arz ediyor. /// Dikkat edersek Paris'teki fahişelik güncelerinden de onunla yakınlık kurduğu kadının da siyahi olduğunu görüyoruz. Filmdeki tüm kadınların Bella'ya iyi yaklaşıp erkeklerin topyekün gaddar olarak resmedilmesi bence yönetmenin de kendi filmini seksist anlamda gaddarca iğdiş etmesine neden oluyor. Kendi geçmişinden intikam almak isteyen Bella, bir keçinin beynini yine 'gaddar' bir erkeğe yerleştiriyor. Biz keçiyi gördüğümüzde artık nasıl bir operasyon olacağını anlıyoruz. Avrupa sinemasında bu şaşalı şekilde tekrardan verilmez. Yorgos Lanthimos burada olayın maalesef bokunu çıkartarak adamı da keçi gibi gösteriyor. Hollywood maalesef böyle şovlara ihtiyaç duyar. Yönetmen de bu filminde bana göre bu doymamışlığa hizmet ediyor biraz. Ama ne böyle bir gösterişe ihtiyacımız var ne de gözümüze bazı şeylerin sokulmasına. 


    Poor Things bence tüm bu etkilerden dolayı sinema adına iyi, Lanthimos adına aşağıya doğru giden bir seyirlik. 7.5/10





  • Yorgos Lanthimos'un ilk filmini izlemiş oldum. Bana aşırı BioShock evrenini hatırlattı özellikle görsellik Infinite gibi olmuş.


    Poor Things | Yorgos Lanthimos | Emma Stone - Willem Dafoe (9 Şubat 2024)
  • Paris bölümündeki artık iyice rahatsız eden anlamsız aşırılıkları olmasa daha da sevebilirdim ama bu haliyle de son yılların en cesur filmi olmuş kesinlikle. Uyarlandığı kitaptan kaynaklı olarak garipliklerin ucunda dolaşsa da bence Lanthimos'un zirvesi değil. 8/10.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • filmde yaratılan atmosfer bioshock infinity e benzemiyormu arkadaslar, birtek benimmi dikkatimi çekti

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • Porno sahnelerinde dublor kullanmistir herhalde

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Emma Stone, bu filmle en iyi kadın oyuncu oscarını aldıPoor Things | Yorgos Lanthimos | Emma Stone - Willem Dafoe (9 Şubat 2024) 

  • devmanetihad kullanıcısına yanıt
    Gerek yok. Onlyfans çağındayız artık.

    < Bu ileti Android uygulamasından atıldı >
  • devmanetihad kullanıcısına yanıt

    O derece porno sahneleri var mı yoksa erotic modda mı çekmişler. Bu filmde porno modunda olacağı çok uçuk geliyor.


    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • 
Sayfa: önceki 12
Sayfaya Git
Git
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.