Yeni Kayıt
Konudaki Resimler
|
Hızlı 
Bildirim
Renkleri nasıl görürüz?
Sıcak Fırsatlarda Tıklananlar
Editörün Seçtiği Fırsatlar
Daha Fazla 
Bu Konudaki Kullanıcılar:
Daha Az 
2 Misafir - 2 Masaüstü
Giriş
Mesaj
-
-
Hocam gözümüzde koni hücreleri var. Bunlar ışığın farklı frekansına göre farklı uyarılır ve beynimize sinyal gönderir. Bu şekilde görmüş sayılıyoruz. Tabi görüntünün beyinde nasıl işlendiği ve kararlarımızı nasıl etkilediği bir gizem.
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > -
quote:
Orijinalden alıntı: Omisis046
Hocam gözümüzde koni hücreleri var. Bunlar ışığın farklı frekansına göre farklı uyarılır ve beynimize sinyal gönderir. Bu şekilde görmüş sayılıyoruz. Tabi görüntünün beyinde nasıl işlendiği ve kararlarımızı nasıl etkilediği bir gizem.
Biraz açıklayıcı oldu ama asıl merak ettiğim o frekanslar nasıl farklı olarak geliyor gözümüze maddeden onu merak ediyorum -
quote:
Orijinalden alıntı: gokutg
quote:
Orijinalden alıntı: Omisis046
Hocam gözümüzde koni hücreleri var. Bunlar ışığın farklı frekansına göre farklı uyarılır ve beynimize sinyal gönderir. Bu şekilde görmüş sayılıyoruz. Tabi görüntünün beyinde nasıl işlendiği ve kararlarımızı nasıl etkilediği bir gizem.
Biraz açıklayıcı oldu ama asıl merak ettiğim o frekanslar nasıl farklı olarak geliyor gözümüze maddeden onu merak ediyorum
Çünkü gözümüzde 3 farklı algılayıcı hücre türü var. Biri kırmızı, diğeri yeşil ve üçüncüsü mavi. Babun maymunların da 3 farklı algılayıcı hücre çeşidi var. Babunlar domatesi çok sever. İki eline biri yeşil ve olgunlaşmamış, diğer eline kırmızı ve olgun domates alıp Babun'a uzatırsan, ilk önce kırmızı domatesi alır. Çünkü kırmızı rengi algılayabilir. Ancak diğer hayvanlarda kırmızı renk algılayıcı hücre olmadığı için, kırmızı ve yeşil domatesi ayırt edemez. İkisi de gözüne aynı görünür. Eğer biz insanlarda da 3 çeşit algılayıcı olmasaydı, hayvanlarda olduğu gibi sadece yeşil ve mavi algılayıcılar olsaydı, yemyeşil ve olgunlaşmamış bir domatesle, kıpkırmızı olgun bir domatesin farkını bakarak anlıyamazdık. Belki dokunarak anlardık.
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
-
Cok basitce:
Renk, farkli dalgaboyundaki isiktir aslinda. Isik spektrumunda ( dalgaboyuna gore ayrilan farkli renkler ) insan kirmizi ve mor arasini algilayabiliyor. ( Bu da aslinda cok kucuk bir spektruma denk geliyor ). Aslinda bizim algilayamadigimiz mor-otesi ve kizil-otesi isinlar var, ve tabi bunlarin daha da ekstrem uclari.
Gozunde renkleri algilayan hucreler ve sekilleri algilayan hucreler var. Birisi karanlikta isine yariyor ama renkleri ayirt edemiyor; digeri daha fazla isik altinda farkli dalgaboylarini ayirt etmene yariyor.
Senin bir objeyi "kirmizi" olarak nitelendirebilmen icin; ondan gozune yansiyan isinlarin kirmizi frekansinin agirlikta olmasi gerekiyor. Yani ironik bir sekilde aslinda kirmizi objeler uzerlerine gelen beyaz isigin "kirmizi" haric geri kalanini absorbe eden cisimler.
Bu yuzden renkleri elde etmenin 2 yolu var. Bir tanesi "ekleyerek" ( additive ) , digeri "cikartarak" (subtractive).
Additive olan bilgisayarlarda kullanilan farkli iki isik frekansinin eklenerek renk elde edilmesi olayi. Kirmizi isik ile mavi isigi ayni anda yakmak gibi.
Subtractive olan renkli murekkepleri karistirmak gibi. Boya, direkt olarak isik vermedigi ve gelen isigin icinden spesifik bir tanesini daha fazla yansitan bir materyal oldugu icin farkl prensipler ile renkler elde edersin.
Ornegin kirmizi + mavi = mor olur ekleyerek elde ettigin sekilde. Bilgisayarlarda mor elde etmek icin de RGB sisteminde ( red, green , blue ) kirmizi ve mavi isigi aktif; yesil isigi deaktif kullanirsin. ff00ff gibi bir kod ile mor elde edersin ( ff - kirmizi - , 00 - yesil - , ff - mor - ===> Yani kirmizi ve mor aktif, yesil yok )
Daha anlasilir bir ornek vereyim, eger bilgisayarda tum renkleri verecek bir kod yazarsan ( ffffff ) , kirmizi, yesil ve mavi rengi ayni oranda yazarsan beyaz isik elde edersin. Ama tum boyalari ayni ustuste ayni oranda karistirirsan siyah elde edersin. Cunku birisinde prensip isigin eklenmesi, digerinde cikarilmasidir. Hic bir isiga tum isik spektrumlarini eklersen => Beyaz ; tum isik spektrumundan hepsini cikarirsan ==> Siyah.
Isigin maddeyle iletisimi aslinda enerji vermesi uzerine; isik fotonlari dalga ozellikleri tasidigindan belirli bir enerjiye sahiptirler ve carptiklari yuzeyi isitirlar. Hatta unlu bir deney vardir ( kizilotesi isinlarin ilk kesfedildigi zaman ) , isigi prizmadan geciren bilim adami ( Herschel ) farkli renklerin dustugu yuzeye termometre yerlestirip en cok hangi rengin daha sicak oldugunu test eder. Yani atom alti iliskiye baktigin zaman aslinda isik rengine gore farkli enerji tasima potansiyeline sahip. Daha dogrusu canlilarin gozlerinde farkli enerjiye sahip fotonlarlari ayirt edebilecek sekilde evrimlesmis hucreler var ve biz bunlara "renk" demisiz. Nasil bazi sesleri duyamiyorsak, kulagimiz o kadar hassas degilse; bazi enerji farkliliklarini da ayirt edemiyoruz ve o renkleri goremiyoruz. Primatlarin cogunlugu 3 ana rengi ayirt edebiliyor. Buna trichromacy deniliyor. ( Aslinda 3 ana renk ve bunlarin varyasyonlarini gormenin cafcafli ismi. )
Bazi kuslar ve diger canlilar, daha fazla ana renk ve bunlarin kombinasyonlarini gorebilirler. Ornegin kartallarin cok uzaktan avlarini kesfetmelerinde bunun etkisi buyuk. Ancak onlarin tam olarak dunyayi nasil gordugunu biz hic bir zaman bilemeyecegiz cunku ayni anda farkli renkleri gorebiliyorlar; biz goremiyoruz. Ultraviyole kamera ile UV gorusun nasil bir sey oldugunu biliyoruz ama UV kamera ile standart renkler anlasilamiyor. Kartallar bu ikisini ayni anda algilayabiliyorlar. Bu tip bir gorus algisina da tetrachromacy deniliyor ( 4 ana renkli gormenin cafcafli adi ). Internette bunu da arastirabilirsin. Soyle bir temsili resim birakayim.
Insanin duymasi ve gormesi aslinda temelde ayni prensiple calisiyor. Uyarinin frekansini algilayan kisim beyne iletiyor; beyin yorumluyor. Belirli bir dalga boyu araliginda ses dalgalarini cekic-ors-uzengi algilayabiliyor; bunlari da yorumluyoruz. Daha farkli olanlari hic duymuyoruz cunku algilayamiyoruz. Gozumuzdeki isiga hassas hucreler de aslinda yine belirli bir dalga boyu arasindaki fotonlarin enerji farkliligina hassas ve bunu beyne iletiyor. Beyin de bu veriyi yorumlayip duzenliyor ve goruyoruz.
< Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >
-
Ayrıca Kartalları bizden iyi görmesinin sebebi, bizim gözümüzde milimetre kareye 200 bin algılayıcı hücre düşerken, kartal, doğan gibi yırtıcı kuşlarda bunun iki katı hücre bulunur.
Mesela Ren geyiği mor ötesini görebilir. Biz karda yürüyen alaca bir kurdu, burnumuzun dibine gelene kadar farkedemiyebiliriz, ancak Ren geyiği 1 km öteden, bembeyaz karda yürüyen, kapkara bir karaltı olarak görür.
Mesela Çita'lar çok dar bir alanı görür. Biz karşıya baktığımızda, ayağımızın dibinden, gökyüzünün yarısına kadar olan geniş bir alanı görebiliriz. Ancak Çita, ufuk çizgisinin biraz altından ve üstünden geçen dar bir şeridi net görebilir. Avlanması için bu şerit yeterlidir.
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > -
Sayfa:
1
Ip işlemleri
Bu mesaj IP'si ile atılan mesajları ara Bu kullanıcının son IP'si ile atılan mesajları ara Bu mesaj IP'si ile kullanıcı ara Bu kullanıcının son IP'si ile kullanıcı ara
KAPAT X
Bu mesaj IP'si ile atılan mesajları ara Bu kullanıcının son IP'si ile atılan mesajları ara Bu mesaj IP'si ile kullanıcı ara Bu kullanıcının son IP'si ile kullanıcı ara
KAPAT X
