Şimdi Ara

Sahte bi biyografi ile mi yaşıyoruz ? Ne kadar gerçekçiyiz.

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
6
Cevap
1
Favori
364
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • .




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-BB39D0135 -- 2 Ağustos 2023; 3:0:34 >



  • 02




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi osmancan712 -- 20 Mart 2022; 12:51:55 >
  • Hepimiz kendi referans noktası olan özgün organizmalarız; kolektif bir bilincin farklı bedenlerde vücut bulması gibi görünmemiz atalarımızdan bize miras sürü psikolojisinden türeyen bir yanılsama (bence). Bu durumda sürü şablonu bireyi gölgeliyor ama birey sürünün sesini yansıtsa da arka panda özgünlüğünü hep sürdürüyor. Bu sebeple zaten sürekli değişen düşünceler, gruplaşmalar, ittifaklar görüyoruz. Sürü monolitik bir blok veya bina gibi sabit kalmıyor. Çözülüyor, dönüşüyor, alt fraksiyonlara bölünüyor, dağılıyor vs. Aynısı toplumsal ve kültürel normlar ve ahlak için de geçerli. Bireysel yaratıcılık sonucunda, toplumlar ve kültürlerarası etkileşimlerle türeyen yeni bireylerle (novi homines) beraber toplumsal algı ve normlar da evriliyor. Ahlakın, gelenek ve göreneğin yapısı zamanla değişiyor. Jenerasyonlar arası gerilim ve çatışma türüyor. Sürü ideası yine parçalanıyor.





  • Yıllar önce ileri derece zeka geriliği olan çocuklara ücretli öğretmenlik yapmıştım. Yaşları 8-10 arasında 5 çocuk vardı sınıfta ve hepsinin ortak noktası vardı; duygusal olarak aşırı özgür ve saftılar. Yani asla ve asla art niyet ile bir şeyler yapmıyorlardı. İstediklerinde gülüyorlar, istediklerinde kızıyorlar istediklerinde de ağlıyorlardı. Bizim görevimiz az da olsa onlara bir şeyler öğretmekti zira öğrenme seviyeleri gerçekten de çok düşüktü. Normal bir insana göre engelliydiler ama duygularını hissetme anlamında ise bizlerden aslında üstündüler.


    Senin arkadaşlarının sarhoş halleri de buna benziyor; beyindeki kontrol mekanizması bir anlamda devre dışı kalıyor ve insan sonucunu umursamadan aklına ne eserse onu söylüyor. Üniversitedeyken benzer ortamda bir arkadaşım da sarhoş olmuş ve normalde asla söylemeyeceği tarzdan şeyler söylemeye başlamıştı. Bizler normal zamanımızda kesinlikle toplumsal şeylere göre hareket edip hissettiklerimizi özgürce konuşamıyoruz. Bir anlamda hepimiz bukalemun gibiyiz. Yalandan ağlarız, yalandan güleriz, yalandan seviyor gibi davranırız vs.


    Askeriyedeki ast üst ilişkileri, çiftler arasındaki sevgili, seks, evlilik ilişkileri, iş yerindeki ilişkiler vb. baktığımda bir çok insanın farklı yüzü olduğunu görmüşümdür. Ben mesela çok katı bir adam olarak aşırı kırıcı olan birisiyim ve empati yoksunuyum çoğunlukla. Bukalemunlaşmayı hiç sevmesem de bazen ben de bu tavrı izliyorum çünkü ne olursa olsun diğer insanlara ihtiyaç duyuyoruz. Çoğunlukla ise gerçekçi birisi olduğum için de pek arkadaşım yoktur. Burada da pek sevilmiyorum tahminimce 





  • Belirsizlik ilkesi irade kavramına kapı aralıyor.  Buradan sonrası zor bir alan, çünkü zaman mekan kavramı bütünlüğü insan algısında, tek gerçeklik yanılsaması oluşturuyor.
    Karakter, kişilik gibi kavramlardan önce en temelde seçemediğimiz şey cinsiyetimiz. Insanların çok büyük bir kısmı cinsiyeti seçemediginden şikayetçi değil, çünkü zaten benliğin buyuk oranda cinsiyetin ile şekilleniyor. Anne karnında iken yenilen yemekler bile belli karakter ve mizaçlara sebep olabiliyor ki genetik ve besinle beraber sekillenen fiziksel yapıda dolaylı olarak bir faktör. Bundan sonra kişiliğin oluşmasında dış faktörlerin etkisi %100 müdür yoksa orada bizim için alan var mıdır diye bir sey sormak ve cevap bulmak, belirsizlik ilkesini  belirlenebilir kılmak gibi bir sey olur. Ancak soyle de bir durum var; Insanlarin buyuk çoğunluğunun karakteri ile buyuk bir problemi yoktur, çünkü bu verilmiş olana alışmak ya da beninsemek gibi birşeydir. Fakat yine de iddiama göre herkesin bu verilmiş olanda yine topluma bağlı olarak kendinde gördüğü eksiklik ve etkenler sonucu tepkisel olarak geliştirdiği bir ikinci karakteri vardır. Bu Borderline, coklu kisilik, bipolar ya da jung'un cift maskesi gibi bir durum değil. Bu ikinci karakterin hegemonik durumu bir yana iradesel kisilik konusunda farklı bir kapı açıyor. Tabi o tepkisel gelişiminde cevresel bir faktör olduğu iddia edilebilir, orada daha derin bir analize girmek gerekir ve yine basa döneriz.
    Diğer yandan toplumsal maskenin amacı zaten bir çoğunun belirttiği gibi kendi özünü hayatta tutabilme icgudusu ile gelistirilen bir çeşit reaksiyon. Gelişimsel ve etkisel olarak farklı varyasyonlar bireysel olarak degiskenlik gosterse de tümel üzerinden ele aldığımızda aynı amaçlar dogrultusunda gerceklestiği görülebilir. Bu durumda birbirimizden ne kadar farklı olduğumuz ya da olacağımız ayrı bir sorudur

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.