Şimdi Ara

yazdığım romanın bir bölümü sizden yorum istiyorum nasıl olmuş ?

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
8
Cevap
0
Favori
334
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • “Nedim hadi oğlum neredeyse yakalanacağız bir atlayamadın şu duvardan.”
    “Keşke Ceren de olsaydı be Cevdet. Daha iyi olmaz mıydı?”
    “Olmasına olurdu da… kızcağız nasıl atlasın duvardan?”
    “O da var değil mi?”
    “Hadi acele et neredeyse enseleneceğiz.”
    Nedim ve arkadaşı Cevdet bir olmuşlar, okuldan kaçıyorlardı. Cevdet’le biraz dolaşacaktı. Ne vardı ki bunda? Nedim:
    “Geldim biraz sabret.”
    “Çok şükür be oğlum. Az kaldı duvarın üzerine kök salacaktın.”
    “Ne yapayım? Senin gibi çevik, gözü kara olamıyorum, deli gibi oradan oraya atlayamıyorum. Boşuna mı sana kanguru Cevdet diyorlar.”
    “Eksik olmasınlar.” Dedi Cevdet pis pis sırıtarak. Birlikte gülüştüler. Cevdet:
    “Hadi şimdi özgürüz istediğimiz yere gidebiliriz.”
    “Durduğumuz kabahat, yürü!”
    “Eee Nedim nereye gidelim şimdi o zaman?”
    “Sahile ne dersin?”
    “Harika derim. Ulan Nedim senin kafa çalışıyor be.”
    Birlikte gülüştüler. Koşar adım sahilin yolunu tutmuşlardı bile.
    Sahile vardıklarında karşılarında çarşaf gibi dümdüz bir deniz vardı. Kıyıda ki çayırlıkta piknik yapan aileler, kayalıklardaki hafif baygın ayyaşlarda oraya farklı bir hava vermişti. Denizden keskin bir yosun kokusu ile martıların acı çığlıkları iki arkadaşı hafif şekilde sarhoş etmeye yetmişti bile. Kıyıya doğru hafif meltem bu ahenge ortak oluyordu. Denizin üzerinde etrafa gelişi güzel atılmış taşları andıran demir atmış gemiler sanki denizi süslercesine duruyorlardı. Manzara karşısında ne yapacaklarını bilemeden bir kayanın üzerinde çivilenmiş şekilde durup denizi seyreden iki arkadaş sanki dilleri tutulmuşçasına suskundu. Sessizliği Cevdet’in heyecanlı sesi bozdu.
    “Hadi oğlum. Baksana hava sıcak ikimizde iğrenç derecede terledik. Tam denize girilecek hava. Serinlemek için ne bekliyoruz.”
    “Saçmalama Cevdet! Burada yüzülür mü? Derindir oğlum burası. Ben canımı sokakta bulmadım.”
    “Okuldan boş boş denizi seyretmeye mi geldik? Madem bir halt işledik tam olsun bari. Satma beni beraber çıkaralım serin suların keyfini.”
    “Tamam be Cevdet dediğin gibi olsun.”
    İki kafadar oracıkta denize girecek hali almışlardı. Kendilerini buz gibi suya bıraktıklarında üşüdükleri yüzlerinden belli oluyordu. Cevdet bir ara:
    “Bak Nedim, şimdi kayalara çıkıp atlayacağım denize. İyi seyret beni belki bir şeyler kapatsın benden.” Dedi alaylı şekilde.
    Cevdet çevikliğiyle okulda tanınmış bir çocuktu. Ufak boyuna rağmen zıpırlığı, ele avuca sığmayışı, haylazlığı bundan geliyordu. Bir çırpıda kayanın tepesine çıkmış tam o sırada oradan geçen iyi giyimli açık seçik bir kıza hava yapmak istercesine garip bir takla atarak suya atlamıştı. Nedim’e kıyıda daha demin gördüğü kızı işaret ederek:
    “Oğlum parçayı görüyor musun? Süper bir kız değil mi? Kim bilir hangi kodamanın oğlunun sevgilisidir. Bize gelmez ki böyleleri.”
    “Cevdet, Allah aşkına el alemin karısına kızına bakmaya utanmaz mısın hiç sen?”
    “Ne alakası var Nedim? Hem güzele bakmak sevaptır.”
    “O söz tuzaktır be Cevdet. Güzel helalinse bakmak sevaptır.”
    “Oo…! Maşallah sofim görende dergahtayız sanır. Fark ettiysen denizdeyiz ikimizde. Hem senide biliyoruz bize masal anlatma şimdi.”
    “O zaman başka Cevdet, her zaman senin gibi değilim ben.”
    Cevdet konuyu açtığına pişman olmuş değiştirmek için denize attığı sert bir tokatla Nedim’e su sıçratıp:
    “Neyse canım. Eee hanım evladı senide görelim bakalım. Çık şu kayanın üzerine de denize atlayışını görelim.”
    “Ben yapamam oğlum.”
    “Niye korkuyor musun?”
    “Ne alakası var Cevdet? Yapamam işte.”
    “Hiç bir şey olmaz Nedim o kadar korkak olma. Alt tarafı basitçe suya atlayacaksın ne var bunda?”
    “Peki tamam sırf senin hatırına bak.”
    Nedim tereddütle kayanın tepesine çıkmıştı. Bir denize, birde suyun içinde pis pis sırıtan Cevdet’e bakıyordu. Birden tüm cesaretini toplayıp zıplamak istedi. Koşmaya başladığında kendini birden bire kayanın üzerinde yatıyor buldu. Sağ kolu feci şekilde ağrıyordu. Ayağı yosunlara denk gelmiş, kaymıştı. İnlemeyi andıran bir sesle acısını dışarı vurdu. Cevdet:
    “Ne oldu Nedim iyi misin kardeşim?”
    “Elinin körü oldu! Ne oldu diyeceğine gelip yardım etsene geberiyorum burada.”







  • Konuşmalar aşırı yapmacık. Klişe sözler kullanmışsın.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi FrodonunNefsi -- 22 Ocak 2012; 19:04:31 >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: kocazahir

    Konuşmalar aşırı yapmacık. Klişe sözler kullanmışsın.


    mesela ?
  • Durduğumuz kabahat...> o yaşta bir çocuğun pek kullanmadığı bir tabir.


    oraya farklı bir hava vermişti. > nasıl bir hava? böyle kolaya kaçan anlatımlar okuyucuyu metinden soğutur.


    sanki dilleri tutulmuşçasına..> dikkatle bakarsan gereksiz kelime kullanımını göreceksin.


    kayanın üzerinde çivilenmiş şekilde durup> durup, burada gereksiz.


    Saçmalama Cevdet!> iki arkadaş bir birlerine bu kadar fazla isimleriyle hitap etmezler. Sıkıldım okurken.


    Ben yapamam oğlum.”
    “Niye korkuyor musun?”
    “Ne alakası var Cevdet? Yapamam işte.”
    “Hiç bir şey olmaz Nedim o kadar korkak olma. Alt tarafı basitçe suya atlayacaksın ne var bunda?”
    “Peki tamam sırf senin hatırına bak.” > bu olay da pek klişe. çok düşünmüş olamazsın.


    Elinin körü oldu!> daha doğal bir cümle bulabilirsin.

    --------------------

    Tüm bunların dışında konunun kahramanların klişe olduklarını düşünüyorum. Ezikle serseri...

    --------------------

    Sana yardımcı olduysam ne mutlu bana




  • quote:

    Orijinalden alıntı: kocazahir

    Durduğumuz kabahat...> o yaşta bir çocuğun pek kullanmadığı bir tabir.


    oraya farklı bir hava vermişti. > nasıl bir hava? böyle kolaya kaçan anlatımlar okuyucuyu metinden soğutur.


    sanki dilleri tutulmuşçasına..> dikkatle bakarsan gereksiz kelime kullanımını göreceksin.


    kayanın üzerinde çivilenmiş şekilde durup> durup, burada gereksiz.


    Saçmalama Cevdet!> iki arkadaş bir birlerine bu kadar fazla isimleriyle hitap etmezler. Sıkıldım okurken.


    Ben yapamam oğlum.”
    “Niye korkuyor musun?”
    “Ne alakası var Cevdet? Yapamam işte.”
    “Hiç bir şey olmaz Nedim o kadar korkak olma. Alt tarafı basitçe suya atlayacaksın ne var bunda?”
    “Peki tamam sırf senin hatırına bak.” > bu olay da pek klişe. çok düşünmüş olamazsın.


    Elinin körü oldu!> daha doğal bir cümle bulabilirsin.

    --------------------

    Tüm bunların dışında konunun kahramanların klişe olduklarını düşünüyorum. Ezikle serseri...

    --------------------

    Sana yardımcı olduysam ne mutlu bana



    romanın tamamında bu iki karekterin ezikle serseri yönlerini öne çıkarmadım sadece bu bölümünde böyle geçiyor.

    yardımcı oldun çok teşekkür ederim




  • diyaloglarda çok fazla isim kullanmışsın bence, yani gerçek hayattaki muhabbetlerde arkdaşınla konuştuğunda onun adını tekrarlarmısın bu kadar çok? ya da o seninkini??

    birde diyalogların arasına duygu/düşünce de katmalısın bence, pinpon topu gibi oldu kafam bi ona bi buna bi ona bi buna bak..

    “Nedim hadi oğlum neredeyse yakalanacağız bir atlayamadın şu duvardan.”
    “Keşke Ceren de olsaydı be Cevdet. Daha iyi olmaz mıydı?”
    “Olmasına olurdu da… kızcağız nasıl atlasın duvardan?”
    “O da var değil mi?”

    burada "o da var değil mi?" yerine Nedimin o an bu ifadeyi verecek duygularını anlatabilirsin. Okuyucu kendini romanın içindeymiş gibi oradaki karakterle özdeşleştirir, günlük hayatta duygu ve düşüncelerimizi karşımızdakine her daim kelimelerle ifade etmeyiz, o anki bi suskunluk, iç geçirme vs.. gibi.


    nacizene görüşlerim




  • quote:

    Orijinalden alıntı: 10ur

    diyaloglarda çok fazla isim kullanmışsın bence, yani gerçek hayattaki muhabbetlerde arkdaşınla konuştuğunda onun adını tekrarlarmısın bu kadar çok? ya da o seninkini??

    birde diyalogların arasına duygu/düşünce de katmalısın bence, pinpon topu gibi oldu kafam bi ona bi buna bi ona bi buna bak..

    “Nedim hadi oğlum neredeyse yakalanacağız bir atlayamadın şu duvardan.”
    “Keşke Ceren de olsaydı be Cevdet. Daha iyi olmaz mıydı?”
    “Olmasına olurdu da… kızcağız nasıl atlasın duvardan?”
    “O da var değil mi?”

    burada "o da var değil mi?" yerine Nedimin o an bu ifadeyi verecek duygularını anlatabilirsin. Okuyucu kendini romanın içindeymiş gibi oradaki karakterle özdeşleştirir, günlük hayatta duygu ve düşüncelerimizi karşımızdakine her daim kelimelerle ifade etmeyiz, o anki bi suskunluk, iç geçirme vs.. gibi.


    nacizene görüşlerim

    buradaki tüm görüşler benim için ayrı bir çıkış kapısıdır çok teşekkür ederim




  • valla bu yukarıdaki romandan alıntıyı, "parça" olarak lanse edilen kesim bir kere okumaz. romanım okunsun diyorsan eğer, daha çok "parça" olarak ifade ettiğin kesime hitap ettirirsen daha başarılı olabilirsin. keza erkekler roman okurken sıkılır. çok laubali bir üslup var. noktalama işaretleri hatalı. isimlerin telafuzu da kafa kurcalıyor. anlatım çok kötü. yukarıdaki alıntıdan hareketle, aklıma gelen sadece " ceren aralarında olsaydı neler olurdu ki? " sorusu oluyor. yani ceren de kurtaramaz bu ikiliyi.
  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.