Şimdi Ara

Yollardaki Ölü Hayvanlar

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
4 Misafir (1 Mobil) - 3 Masaüstü1 Mobil
5 sn
12
Cevap
1
Favori
1.393
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
1 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Merhaba arkadaşlar kaçtır açmayı düşünüyordum bu konuyu dün başıma bir olay geldi. Sizin de fikirleriniz almak istedim.


    Bursa'da oturuyorum ve son yıllarda özellikle ana yollarda hep cansız hayvanlar var. Hem hayvanlara yazık hem de sürücüleri tehlikeye atıyor bu durum.


    Dün Mudanya yolunda yaklaşık 60 km hızla ışıklara doğru giderken önümdeki araba ani fren yaptı ve tabi ben de asıldım çarpmamak için sonra baktım önümdeki aracın önünde minik kedi yavrusu bir o yana bir bu yana kaçmaya çalışıyor. Benim arabada da ani frende otomatik yanan farlar var öndeki sürücü telaş yaptı ve ne yazık ki minik kediyi ezdi geçti sonradan. Yol da ana arter bir yol araba durdurup inilse başka kazalara sebebiyet verebilir. Minicik kedi yavrusu sinip kaldı öylece çok etkiledi beni bu durum.


    Bir yandan bu zararsız canlıları besliyorlar ama kimse sonrasını düşünmüyor. Ki daha öncede birkaç ana artelerde yola atlayan kediler gördüm ama hepsi kılpayı kurtulmuştu.


    Buna karşı ana arterlerde özellikle bu hayvanların yola atlamasını engellemek için bir sistem düşünülemez mi acaba? Sizlerde durum nedir karşılaşıyor musnuz sık sık acaba kendi şehrinizde.








  • neresinden tutsan elinde kalacak bir problem...

    abicim yanlış anlaşılma olmasın lütfen...


    ancak ben başı boş özellikle köpeklere çok karşıyım, pandemi sonrası istanbul'u biliyorum gerek motosiklet, gerek bisiklet sürekli kovalıyorlar...

    (Son yıllarda çok sayıda çoçuk ve yetişkin öldü :( ... can havli ile kendimi kaç defa yola atladığımı veya şerit değiştirdiğimi hatırlamıyorum


    ve yolda giderken karşına çıkıyor ve ani frenle zincirleme kaza veya takla atıp ağır yaralanma ve ölümle sonuçlanıyor...

    gelişmiş ülkelerde kedi ve köpek türlü hayvanları göremiyoruz...1950'lerde birçoğunu itlaf ederek çözdüler sorunu...


    daha sonra normlar dediler, etik dediler bir düzene girdi..


    bir alıntı aşağıda paylaştım ;


    Avrupa Birliği genelinde sokak hayvanlarının öldürüldüğü yönünde genel bir kanı var. Ancak buna ilişkin düzenleme ülkelerin yerel hukuklarına bırakılmış ve AB ülkelerinde böyle bir durum söz konusu değil. Bu konuda bir örnek olarak Fransa’yı vermekte fayda var. 1989’dan beri sokak hayvanlarının öldürülemeyeceğine ilişkin düzenleme bulunuyor. Bu düzenleme uyarınca tüm barınakların belirli koşullara sahip olması bekleniyor ve buna ek olarak da kayıp veya sahipsiz hayvanların sistematik olarak öldürülmesi de yasaklanmış durumda. Yani sokakta bulunan hayvan öldürülüyor şeklinde bilinen yaygın kanı son derece yanlış.


    Benzer şekilde Almanya’da da sokakta bir hayvan bulunduğunda polis ya da barınağa teslim edilmesi gerekiyor. Barınaklarda besleniyor ve bakılıyorlar. Sokaktan hayvanı bulan kişi doğrudan hayvana el koyamıyor. Bunun yerine barınağa vermesi gerekiyor ve altı ay içerisinde sahibi gelmezse ancak o zaman sahiplenmesi mümkün oluyor. Almanya’da da belirli süre sonrasında hayvanların öldürülmesine ilişkin bir düzenleme yürürlükte değil. Aslında Almanya’nın bu konudaki duruşunu 2021 yılında Martin Buschmann’ın açıklamalarından da anlamak mümkün. 2021 Kasım ayında Buschmann, Arnavutluk yetkililerinin sokak köpeklerini toplu olarak öldürmeyi bırakması gerektiği yönünde bir açıklama yapmıştı ve bunun üyelik sürecine etkisi olacağını da dile getirmişti.


    Ülkemizde de sokak hayvanları konusu iki yönlü olarak sorunlu bir konu olmaya devam ediyor. Kanuni düzenlemeler yapılırken iki tarafın da kaygıları yeterince dinlenmeden ve uzun vadeli çözümler göz önünde bulundurulmadan çalışma yapıldığı aşikar. Şehirlerde daha sağlıklı ve güvenli bir hayatı hem insanlar hem de hayvanlar için sağlıyor olmamız gerekiyor. Umarım ki yakın zamanda buna ilişkin gerçek bir çalışma yürütülür.

    Maalesef bu bir kanayan yara. Köpekler, kediler hızlı gidilen ana arterlere çıkınca ezilip ölüyorlar.


    Sıkıntının temelinde 2004 yıllında çıkarılan 5199 saylı kanun ve bu kanuna geçen yıl Kasımda getirilen ek düzenlemeler var.


    Kanun AB normları baz alınarak hazırlandı. AB normları TNR denilen yöntemi öneriyor sokak hayvanları için. AB normları baz alındığı için o zamana kadar sık sık başvurulan sokak hayvanı itlaf faaliyetleri yasaklandı, sokak hayvanlarının belediyeler eliyle öldürülmesi yasaklandı.


    Çoğu insan yanlış biliyor. Avrupanın çoğu ülkesinde sokak hayvanlarını öldürmek yasaktır. Ben bir çırpıda sokak hayvanlarını öldürmenin yasak olduğu Almanya, Fransa, İtalya, Polonya, Fransa, İngiltere, Hollanda ve İspanya'yı sayabilirim. Bunlar bildiklerim. Bilmediğim ama hayvan itlafının yasak olduğu başka AB ülkeleri de vardır. Bu ülkelerde hayvanlar barınaklarda tutulup sahiplendiriliyor, sahiplenilmeyenler de ömür boyu bakılıyorlar. Ancak hayvan sahipliği çok katı kurallara ve ağır cezai yaptırımlara bağlanmış durumda. Hem ABD'de hem Avrupada bazı ülkelerde hayvan polisi var.


    ABD ise farklı bir dünya. ABD'de 11 bin civarında barınak var. Bunların 1200 kadarı "No-Kill shelter" yani öldürmenin yasak olduğu barınak. Kalanları belli bir sürenin sonunda sahiplenilmeyen hayvanları maalesef öldürüyor. Bunun bir nedeni ABD'de evlerdeki aşırı hayvan sayısı. 78 milyon kedi, 84 milyon köpek olduğu söyleniyor ABD evlerinde ve haliyle bunların bir kısmı bakılamayıp barınaklara bırakılıyor. Neredeyse her evde bir kedi veya köpek olunca kaçınılmaz olarak barınaklar bakılamayan hayvanlarla doluyor.


    Ancak hiç bir gelişmiş ülkede toplu itlaf yasal değil, bir suç olarak düzenlenmiş durumda. Sokaktaki hayvanları itlaf edemiyorsunuz, önce barınaklara alıyor, 3-6 ay arası bir süre sahiplenilmesi bekleniyor, sahiplenilmeyenleri sonra öldürüyorlar. Öldürme nedenleri de ABD'de barınakların kamu işletmesi olmayıp NGO denilen kar amacı gütmeyen hayırseverlik kuruluşları olması. Bu barınaklar bağışlarla dönüyor ve haliyle hayvanlara ömür boyu bakamıyorlar. Avrupada ise barınaklar kamu malı ve hayvanlara ömür boyu bakılabiliyor.


    Tabii söylememe gerek yok Avrupada da toplu itlaf hapis cezası gerektiren bir suç olarak düzenlenmiş durumda.


    Avrupa toplu itlaf işini 2. dünya savaşı sonrası yaptı ve artık yükselen etik değerler ve normlar, Avrupanın yeni ahlak anlayışı yüzünden itlaf söz konusu değil, aksine itlafı barbarlık olarak görüyor Avrupa.


    Biz de 5199 sayılı Hayvan hakları kanununu Avrupadan aldık.


    Buraya kadar her şey güzel çünkü geçmişte belediye tarafından zehirlenen sokak hayvanlarının nasıl acı içinde kıvranarak can çekişe çekişe öldüğüne defalarca tanık olup, belediyelere lanet okumuştum. Seyretmesi çok zor bir manzaraydı. Günümüz değerleriyle uyuşan bir şey değil bu, gerçekten barbarlık. Ancak 3. dünya ülkelerinde görülebilecek bir ilkellik. 2004 yılında bu ilkellikten kurtulduk.


    Ama şu var: Belediyelere öldürmeyeceksin, yakalayacaksın-aşılayıp, kısırlaştıracaksın-aldığın yere bırakacaksın dedik bu yasayla. Bir de belediyelere görev verdik. Barınak kuracaksın dedik.


    2004-2022...


    Aradan geçen 18 yılda 1200 kadar belediyenin sadece 200-300 kadarı barınak kurmuş, diğerleri kurmamış.


    Barınak kuranlar bir ölçüde çalışıyorlar. Kurmayanlar son kuduz örneğinde gördüğümüz gibi yan gelip yatıyorlar.


    Neden?


    Ya bunun için belediyeler bütçe ayırmak istemiyor ya bu para belediyede yok ya da umursamıyor.


    Ayrıca hemen hiç bir belediye aktif olarak sahada hayvan toplayıp kısırlaştırmıyor artık. Yasa ilk çıktığında bunu yapmışlardı ama sonra iş tavsadı. bazı belediyeler vatandaş getirirse kısırlaştırıyor, bazıları da ara ara sahaya çıkıp yakalayabildiklerini kısırlaştırıyor.


    Belediyeler bu işe çok bütçe ayırmak istemiyor, parayı başkana ve partiye oy getirecek yerlere harcamak istiyorlar onun yerine.


    Yasa bu nedenle eksik çıktı. Belediyelere görev verdi ama para vermedi. Belediyeler de bunu angarya olarak gördü ve sonuçta sokaklarda hayvan popülasyonu arttı.


    Bu da sonuçta o yollarda gördüğümüz manzaraların artmasına yol açtı.


    Sorun bir kısırlaştırma ve barınaklaşma seferberliği ile çözülebilir ancak. Kalan 1000 belediye barınak kurmaya zorlanacak, ülke çapında Tarım ve hayvancılık bakanlığının yönetiminde ve koordinasyonunda bir kısırlaştırma seferberliği başlatılacak, mevcut kamu veterinerleri yetmeyeceği için veterinerler odası ile anlaşılıp özel veterinerler de bu seferberliğe makul bir ücret karşılığında katılacak. Hayvan severler de bu amaç için mobilize edilecek, onlara da sorumluluk verilecek.


    Ama en önemlisi petşoplarda kedi-köpek satışı yasaklanacak, üretim çiftlikleri lisansa bağlanacak ve sayıları kısıtlanacak. Önüne gelen üretim yapamayacak. Hayvan isteyenler barınaklardan sahiplenecek. Yasaya hayvan sahipliği ile ilgili ağır yaptırımlar eklenecek. gerekirse bakanlık bünyesinde bir hayvan polis teşkilatı kurulup hayvan sahipleri düzenli olarak denetlenecek. Hayvanını sokağa terk edenler ya da eziyet edenler tespit edilin hapisle cezalandırılacak.


    Başka türlü bu iş çözülmez. İş belediyelere bırakılırsa sittin sene çözülmez. Hem hayvanlar acı çekmeye devam eder hem insanlar...

  • Yol kenarında hayvan beslememek lazım. Yiyecek bulmak için hayvanlar yola çıkmaya başlıyor.

  • Belediyelerin kendisi gidip tam yol kenarına mama döküyor. Utanmadan da sosyal medyaya atıyor. Halkın da hayvanların düşmanı bunlar.
  • neresinden tutsan elinde kalacak bir problem...

    abicim yanlış anlaşılma olmasın lütfen...


    ancak ben başı boş özellikle köpeklere çok karşıyım, pandemi sonrası istanbul'u biliyorum gerek motosiklet, gerek bisiklet sürekli kovalıyorlar...

    (Son yıllarda çok sayıda çoçuk ve yetişkin öldü :( ... can havli ile kendimi kaç defa yola atladığımı veya şerit değiştirdiğimi hatırlamıyorum


    ve yolda giderken karşına çıkıyor ve ani frenle zincirleme kaza veya takla atıp ağır yaralanma ve ölümle sonuçlanıyor...

    gelişmiş ülkelerde kedi ve köpek türlü hayvanları göremiyoruz...1950'lerde birçoğunu itlaf ederek çözdüler sorunu...


    daha sonra normlar dediler, etik dediler bir düzene girdi..


    bir alıntı aşağıda paylaştım ;


    Avrupa Birliği genelinde sokak hayvanlarının öldürüldüğü yönünde genel bir kanı var. Ancak buna ilişkin düzenleme ülkelerin yerel hukuklarına bırakılmış ve AB ülkelerinde böyle bir durum söz konusu değil. Bu konuda bir örnek olarak Fransa’yı vermekte fayda var. 1989’dan beri sokak hayvanlarının öldürülemeyeceğine ilişkin düzenleme bulunuyor. Bu düzenleme uyarınca tüm barınakların belirli koşullara sahip olması bekleniyor ve buna ek olarak da kayıp veya sahipsiz hayvanların sistematik olarak öldürülmesi de yasaklanmış durumda. Yani sokakta bulunan hayvan öldürülüyor şeklinde bilinen yaygın kanı son derece yanlış.


    Benzer şekilde Almanya’da da sokakta bir hayvan bulunduğunda polis ya da barınağa teslim edilmesi gerekiyor. Barınaklarda besleniyor ve bakılıyorlar. Sokaktan hayvanı bulan kişi doğrudan hayvana el koyamıyor. Bunun yerine barınağa vermesi gerekiyor ve altı ay içerisinde sahibi gelmezse ancak o zaman sahiplenmesi mümkün oluyor. Almanya’da da belirli süre sonrasında hayvanların öldürülmesine ilişkin bir düzenleme yürürlükte değil. Aslında Almanya’nın bu konudaki duruşunu 2021 yılında Martin Buschmann’ın açıklamalarından da anlamak mümkün. 2021 Kasım ayında Buschmann, Arnavutluk yetkililerinin sokak köpeklerini toplu olarak öldürmeyi bırakması gerektiği yönünde bir açıklama yapmıştı ve bunun üyelik sürecine etkisi olacağını da dile getirmişti.


    Ülkemizde de sokak hayvanları konusu iki yönlü olarak sorunlu bir konu olmaya devam ediyor. Kanuni düzenlemeler yapılırken iki tarafın da kaygıları yeterince dinlenmeden ve uzun vadeli çözümler göz önünde bulundurulmadan çalışma yapıldığı aşikar. Şehirlerde daha sağlıklı ve güvenli bir hayatı hem insanlar hem de hayvanlar için sağlıyor olmamız gerekiyor. Umarım ki yakın zamanda buna ilişkin gerçek bir çalışma yürütülür.





  • kucuk ilcelerden geçerken cok dikkat edin. hele hele aksam gece. ac hayvanlar ilçelere iniyorlar. yollarda farların önüne cıkıyorlar.çarptıgınızda da araça büyük zarar veriyorlar.

  • Buna bir çözüm bulunması şart, hakikaten her yer başıboş sokak hayvanlarıyla doldu.

    Toplum sağlığı diye bir olgu var ya.
  • Çözüm beslememek. Sokakta hayvan olmamalı.
  • Maalesef bu bir kanayan yara. Köpekler, kediler hızlı gidilen ana arterlere çıkınca ezilip ölüyorlar.


    Sıkıntının temelinde 2004 yıllında çıkarılan 5199 saylı kanun ve bu kanuna geçen yıl Kasımda getirilen ek düzenlemeler var.


    Kanun AB normları baz alınarak hazırlandı. AB normları TNR denilen yöntemi öneriyor sokak hayvanları için. AB normları baz alındığı için o zamana kadar sık sık başvurulan sokak hayvanı itlaf faaliyetleri yasaklandı, sokak hayvanlarının belediyeler eliyle öldürülmesi yasaklandı.


    Çoğu insan yanlış biliyor. Avrupanın çoğu ülkesinde sokak hayvanlarını öldürmek yasaktır. Ben bir çırpıda sokak hayvanlarını öldürmenin yasak olduğu Almanya, Fransa, İtalya, Polonya, Fransa, İngiltere, Hollanda ve İspanya'yı sayabilirim. Bunlar bildiklerim. Bilmediğim ama hayvan itlafının yasak olduğu başka AB ülkeleri de vardır. Bu ülkelerde hayvanlar barınaklarda tutulup sahiplendiriliyor, sahiplenilmeyenler de ömür boyu bakılıyorlar. Ancak hayvan sahipliği çok katı kurallara ve ağır cezai yaptırımlara bağlanmış durumda. Hem ABD'de hem Avrupada bazı ülkelerde hayvan polisi var.


    ABD ise farklı bir dünya. ABD'de 11 bin civarında barınak var. Bunların 1200 kadarı "No-Kill shelter" yani öldürmenin yasak olduğu barınak. Kalanları belli bir sürenin sonunda sahiplenilmeyen hayvanları maalesef öldürüyor. Bunun bir nedeni ABD'de evlerdeki aşırı hayvan sayısı. 78 milyon kedi, 84 milyon köpek olduğu söyleniyor ABD evlerinde ve haliyle bunların bir kısmı bakılamayıp barınaklara bırakılıyor. Neredeyse her evde bir kedi veya köpek olunca kaçınılmaz olarak barınaklar bakılamayan hayvanlarla doluyor.


    Ancak hiç bir gelişmiş ülkede toplu itlaf yasal değil, bir suç olarak düzenlenmiş durumda. Sokaktaki hayvanları itlaf edemiyorsunuz, önce barınaklara alıyor, 3-6 ay arası bir süre sahiplenilmesi bekleniyor, sahiplenilmeyenleri sonra öldürüyorlar. Öldürme nedenleri de ABD'de barınakların kamu işletmesi olmayıp NGO denilen kar amacı gütmeyen hayırseverlik kuruluşları olması. Bu barınaklar bağışlarla dönüyor ve haliyle hayvanlara ömür boyu bakamıyorlar. Avrupada ise barınaklar kamu malı ve hayvanlara ömür boyu bakılabiliyor.


    Tabii söylememe gerek yok Avrupada da toplu itlaf hapis cezası gerektiren bir suç olarak düzenlenmiş durumda.


    Avrupa toplu itlaf işini 2. dünya savaşı sonrası yaptı ve artık yükselen etik değerler ve normlar, Avrupanın yeni ahlak anlayışı yüzünden itlaf söz konusu değil, aksine itlafı barbarlık olarak görüyor Avrupa.


    Biz de 5199 sayılı Hayvan hakları kanununu Avrupadan aldık.


    Buraya kadar her şey güzel çünkü geçmişte belediye tarafından zehirlenen sokak hayvanlarının nasıl acı içinde kıvranarak can çekişe çekişe öldüğüne defalarca tanık olup, belediyelere lanet okumuştum. Seyretmesi çok zor bir manzaraydı. Günümüz değerleriyle uyuşan bir şey değil bu, gerçekten barbarlık. Ancak 3. dünya ülkelerinde görülebilecek bir ilkellik. 2004 yılında bu ilkellikten kurtulduk.


    Ama şu var: Belediyelere öldürmeyeceksin, yakalayacaksın-aşılayıp, kısırlaştıracaksın-aldığın yere bırakacaksın dedik bu yasayla. Bir de belediyelere görev verdik. Barınak kuracaksın dedik.


    2004-2022...


    Aradan geçen 18 yılda 1200 kadar belediyenin sadece 200-300 kadarı barınak kurmuş, diğerleri kurmamış.


    Barınak kuranlar bir ölçüde çalışıyorlar. Kurmayanlar son kuduz örneğinde gördüğümüz gibi yan gelip yatıyorlar.


    Neden?


    Ya bunun için belediyeler bütçe ayırmak istemiyor ya bu para belediyede yok ya da umursamıyor.


    Ayrıca hemen hiç bir belediye aktif olarak sahada hayvan toplayıp kısırlaştırmıyor artık. Yasa ilk çıktığında bunu yapmışlardı ama sonra iş tavsadı. bazı belediyeler vatandaş getirirse kısırlaştırıyor, bazıları da ara ara sahaya çıkıp yakalayabildiklerini kısırlaştırıyor.


    Belediyeler bu işe çok bütçe ayırmak istemiyor, parayı başkana ve partiye oy getirecek yerlere harcamak istiyorlar onun yerine.


    Yasa bu nedenle eksik çıktı. Belediyelere görev verdi ama para vermedi. Belediyeler de bunu angarya olarak gördü ve sonuçta sokaklarda hayvan popülasyonu arttı.


    Bu da sonuçta o yollarda gördüğümüz manzaraların artmasına yol açtı.


    Sorun bir kısırlaştırma ve barınaklaşma seferberliği ile çözülebilir ancak. Kalan 1000 belediye barınak kurmaya zorlanacak, ülke çapında Tarım ve hayvancılık bakanlığının yönetiminde ve koordinasyonunda bir kısırlaştırma seferberliği başlatılacak, mevcut kamu veterinerleri yetmeyeceği için veterinerler odası ile anlaşılıp özel veterinerler de bu seferberliğe makul bir ücret karşılığında katılacak. Hayvan severler de bu amaç için mobilize edilecek, onlara da sorumluluk verilecek.


    Ama en önemlisi petşoplarda kedi-köpek satışı yasaklanacak, üretim çiftlikleri lisansa bağlanacak ve sayıları kısıtlanacak. Önüne gelen üretim yapamayacak. Hayvan isteyenler barınaklardan sahiplenecek. Yasaya hayvan sahipliği ile ilgili ağır yaptırımlar eklenecek. gerekirse bakanlık bünyesinde bir hayvan polis teşkilatı kurulup hayvan sahipleri düzenli olarak denetlenecek. Hayvanını sokağa terk edenler ya da eziyet edenler tespit edilin hapisle cezalandırılacak.


    Başka türlü bu iş çözülmez. İş belediyelere bırakılırsa sittin sene çözülmez. Hem hayvanlar acı çekmeye devam eder hem insanlar...




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Torlak Kemal -- 10 Kasım 2022; 20:23:18 >




  • Torlak Kemal kullanıcısına yanıt

    Hocam gayet güzel anlatmışsın eline sağlık.


    Belediyelere kaldıysa uzun süre çözülmez gibi duruyor bu sorun.

  • phoenix_88 kullanıcısına yanıt

    Evet maalesef belediyeler eliyle çözemeyiz bu sorunu. Bazı belediyeler kısırlaştırma ve aşılama işini ciddiye alıyor, bazıları da barınakları olduğu halde yeterince ciddiye almıyor. Çoğunun barınağı, bu işe ayıracağı veterinerleri bile yok ki kısırlaştırma veya aşılama yapsın. Yasa barınak kuracaksın dediği halde hala kurmamış olan 1000 kadar belediyeye bir yaptırım yok. Yaptırım olmayınca, neden yapsınlar ki!


    Üstelik belediyeler öyle çok finansal kaynağa da sahip değil. Bu işe ayıracakları ve halihazırda ayırdıkları bütçe ile bu iş çözülmez.


    Bir örnek vereyim. Atıyorum Kadıköy belediyesi bu işi ciddiye alıp ilçedeki bütün köpekleri kısırlaştırdı ve aşıladı diyelim. Kartal belediyesi ise bunu yapmayıp onun yerine topladığı köpekleri bir gece yarısı kamyonlarla Kadıköye bırakıp kaçıyor!


    Daha geçenlerde Mersin Belediyesinin köpekleri toplayıp Antalyaya bırakmak isterken Jandarmaya yakalandığını okuduk gazetelerde.


    Bu örnekler köpek sorununun belediyeler eliyle neden çözülemeyeceğinin açık örnekleri. Bir belediye hakkıyla bu konuda çalışsa, bir başka belediye onu istismar edecek.


    Bu iş merkezi hükümet eliyle çözülür ancak. Fakat hükümetin de bu konuda istekli olmadığı, topu sürekli taca yani belediyelere attığı ortada.


    Geçen yıl 5199 sayılı yasaya ilave maddeler geldi, sokak hayvanlarını öldürmeye veya eziyet etmeye 6 aydan 4 yıla kadar hapis cezası getirildi. Petşoplarda kedi-köpek satışı yasaklandı, üreme çiftliklerine kurallar getirildi ama denetim olmadığı için bu ilaveler bir işe yaramayacak.


    Yasa aslında güzel, Avrupadaki yasalarla paralel çünkü 2004 yılında AB'ye girmeye hazırlanıyorduk (nereden nereye...) ama Avrupada olan şey - etkin denetim - maalesef bizde yok.


    Denetim ve yaptırım olmayınca istersen dünyanın en güzel yasasını çıkar, neye yarar!..





  • Yukarda konunun çözümü çok güzel anlatilmis.

    Bir kaç sene ônce minibüste giderken gördüm, tek kisilik görevli, kamyonetle köpegi takip etti, yaklasinca puff diye bir çubukla üfledi, küçük bir uyusturucu ok atti, bayilinca da atti götürdü köpeggi, böyle bi görevli, barinakta da veteriner, ne yük olacak, çalissin dursun senelerce.
  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.